Kamçatka’da 8.8’lik deprem: Hiç can kaybı yok, binalar ayakta -Merve Tur-
30 Temmuz’da Kamçatka açıklarında meydana gelen 8.8 büyüklüğündeki deprem, yapısal hasara ve can kaybına yol açmadı. Uzmanlara göre bu, hazırlığın ve bilincin sonucu.
Tarihin en büyük depremlerinden biri Rusya’nın Kamçatka Yarımadası’nda yaşandı. 8.8 büyüklüğündeki sarsıntıya rağmen hiç can kaybı olmadı. Uzmanlar, bu olağanüstü durumu bölgenin sismik hazırlığına ve bina dayanıklılığına bağlıyor.
Depremin detayları
30 Temmuz 2025’te Rusya’nın uzak doğusundaki Kamçatka Yarımadası açıklarında, 8.8 Mw büyüklüğünde güçlü bir deprem meydana geldi. Merkez üssü, Petropavlovsk-Kamchatsky kentinin yaklaşık 120 kilometre doğusunda, 19-21 kilometre derinlikte tespit edildi.
1952’de aynı bölgede yaşanan 9.0’lık depremden sonra en büyük ikinci sarsıntı olarak kayıtlara geçen bu olayda, tek bir can kaybı dahi yaşanmadı.

Fotoğraf: KBGSRAS / S. Lakamov
400 bin kişilik nüfusta hiç kayıp yok
Soğuk iklimi, dağlık yapısı ve ormanlık alanları nedeniyle Kamçatka'da nüfus yoğunluğu oldukça düşüktür. Yaklaşık 400 bin kişi yaşadığı tahmin edilen yarımadada, tsunami riski nedeniyle halk hızla tahliye edildi.
Kremlin'den açıklama: "Hazırlık seviyesi can kurtardı"
Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, ANKA’ya yaptığı açıklamada, tüm erken uyarı sistemlerinin zamanında devreye alındığını ve halkın tsunami riski taşıyan bölgelerden başarıyla tahliye edildiğini söyledi.
“Genel olarak, binaların depreme dayanıklılığı etkili oldu. Tanrıya şükür can kaybı yaşanmadı. Bu durum, teknolojik hazırlığın ve yüksek düzeyde koordinasyonun kanıtıdır” dedi.
Binalar sağlam, halk bilinçli
Rusya Acil Durumlar Bakanlığı, bölgede yapılan kontrollerde ciddi bir yapısal hasar tespit edilmediğini açıkladı. Bakanlık yetkilileri, binaların deprem yönetmeliklerine uygun olarak inşa edildiğini ve halkın düzenli afet eğitimleri sayesinde hızlı tepki verebildiğini belirtti.
Tsunami uyarı sistemi başarıyla işledi
Depremin hemen ardından, Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi (PTWC) ve Japonya, ABD, Şili gibi ülkeler saniyeler içinde uyarılarını yayımlayarak kıyı bölgelerinde yaşayan milyonlarca insanın güvenli bölgelere tahliyesini sağladı.
Bu olay, etkili uyarı sistemleri ve kamu hazırlığının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi.
Öncesinde ne oldu?
Uzmanlar, bu büyük depremin öncesinde, 20 Temmuz'da 7.4 büyüklüğünde bir öncü deprem yaşandığını ve ardından 5 ve üzeri şiddette 50 artçı sarsıntı kaydedildiğini belirtiyor.
Deprem enerjisi Maraş depreminin 32 katı
Deprembilimcilere göre, Kamçatka'daki bu sarsıntı, 6 Şubat 2023’te Türkiye'de meydana gelen ve 53 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği Maraş merkezli depremlerden yaklaşık 32 kat daha fazla enerji açığa çıkardı.
Ancak Maraş depremlerinde çok sayıda bina yıkılırken, Kamçatka’da bu tür bir yıkıma rastlanmadı.
Kamçatka’daki binalar neden ayakta kaldı?
1. Depreme dayanıklı yapı tasarımı
- Kamçatka’daki binalar, Sovyet döneminden bu yana yüksek deprem standartlarına göre inşa ediliyor.
- Son dönem yapılar, Rusya’nın güncel SNiP yönetmeliklerine uygun olarak yapılmakta.
2. Sovyet mirası: Panel binalar
- Khrushchyovka ve Brezhnevka tipi panel binalar hâlâ kullanılıyor.
- Prefabrik paneller, sismik etkilere karşı sınırlı ama etkili bir esneklik sağlıyor.
3. Modern inşaat teknolojileri
2000 sonrası yapılarda çelik destek sistemleri, esnek temeller ve deprem izolatörleri kullanılıyor.
Seyrek yerleşim ve az katlı yapılar
- Yüksek katlı bina sayısı çok az.
- Dağınık yerleşim, yıkım riskini azaltıyor.
5. Afet hazırlık kültürü
- Kamçatka’da halk sık sık tatbikatlara katılıyor.
- Binalarda acil çıkış yolları, sığınma odaları ve çelik tahkimatlar standart hale gelmiş durumda.
Son 14 yılın en büyük depremi geçtiğimiz günlerde Rusya’nın doğusundaki Kamçatka Yarımadası’nda yaşandı. Büyüklüğü 8.8 olarak ölçülen deprem sadece ‘şiddeti’ ile gündeme gelmedi; aynı zamanda hiçbir can kaybının yaşanmayışı dikkat çekti. Çoğu Sovyetler Birliği döneminde inşa edilen binalar ayakta kaldı.
Peki nasıl oldu da Rusya, dünya tarihinin en büyük depremlerinden birini neredeyse hasarsız atlatabildi? Cevabı Sovyetler Birliği döneminde merkezi bir şekilde yapılan planlarda saklı.
Öncesinde perşembe günü yaşanan depremin ayrıntılarını hatırlayalım.
Evrensel’den Merve Tur’un haberine göre, depremin merkez üssü, Petropavlovsk-Kamchatsky kentinin yaklaşık 120 kilometre doğusunda, 19-21 kilometre derinlikte tespit edildi. Rusya Acil Durumlar Bakanlığı, bölgede yapılan kontrollerde ciddi bir yapısal hasar tespit edilmediğini açıkladı. Bakanlık yetkilileri, binaların deprem yönetmeliklerine uygun olarak inşa edildiğini ve halkın düzenli afet eğitimleri sayesinde hızlı tepki verebildiğini belirtti. Uzmanlar, bu olağanüstü durumu bölgenin sismik hazırlığına ve bina dayanıklılığına bağlıyor.
Bugün Rusya’da, deprem riski yüksek olan Kamçatka ve Kafkasya gibi bölgelerde kökü Sovyet dönemine dayanan SNiP (İnşaat Normları ve Kuralları) standartları geçerli. İmar, inşaat, mühendislik, mimari, inşaat gibi alanlarında tasarım ve yapım aşamalarını düzenlemenin yasal çerçevesini oluşturan SNiP kodlarının geçmişi 1920’lerin sonlarına kadar gidiyor.
Yıllar içerisinde yapılan araştırmalardan faydalanılarak gelişimini sürdüren SNiP’in ortaya koyduğu standart, depreme dayanıklı yapılaşmanın temeli olur. Ülkeyi deprem riskine göre ayırarak, her bölge için farklı inşaat/tasarım kriterleri belirlenir. SNiP, Tacikistan ve Özbekistan gibi 7 ve üzeri şiddetinde deprem riski olan bölgelerde özel önlemleri zorunlu hale getirirken 9 şiddetinde deprem riski olan bölgelerde önlemler en üst seviyelere çıkartır, binaların yıkılmadan ayakta kalmalarını hedefler. Kolonlar, kemerler, duvar kalınlıkları, inşaat malzemeleri, kat sınırı, esneklik, binaların yakınlıkları... hepsi keskin bir şekilde SNiP prensipleri içerisinde kurala bağlanır. Okul ve hastane gibi kamu binaları ise daha da özenli bir kod ile güvence altına alınır. SNiP düzenlemeleri haricinde deprem tahminleri üzerine de önemli çalışmalar yapılır.
Tabii Sovyetler Birliği’nde ‘Tek tip yapıların inşa edildiğini’ ya da ‘Her dönemde aynı kodların uygulandığını’ söylemek mümkün değil. Tarihsel koşullar ve Sovyetler Birliği’nde meydana gelen büyük depremler bu farklılıklarda etkili olur. Ekim Devrimi öncesine ait geleneksel yapılardan Stalin döneminde inşa edilen yapılara doğru ciddi bir gelişim gözlense de bugün hâlâ kullanılan konutların büyük bir bölümünü, ismini İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki Sovyet liderlerden alan Hruşovka ve Brejnevka gibi panel binalar oluşturuyor. Hızlı yapılan ve düşük maliyetli bu toplu konut projeleri kısa süre içerisinde pek çok kişiyi ev sahibi yapmayı amaçlar. Sovyetlerin deprem riski olan bölgelerinde ise bu yapıların ‘depreme dayanıklılığı’ üzerine ayrıca çalışılır.
Taşkent’teki 1966 depremi ile birlikte Sovyetler mühendisler dayanıklı kentler/yapılar konusunda yeni bir eşik atlar. Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkentinde meydana gelen 5.2 şiddetindeki depremde 15 kişi hayatını kaybeder. Ancak şehrin büyük bir bölümünü oluşturan, devrim öncesinden kalma kerpiç evler yerle bir olur, yüz binlerce kişi evsiz kalır. Ardından başlatılan ‘yeniden inşa’ ile birlikte kent sıfırdan tasarlanır. Geleneksel kerpiç evlerin yerine modern yapılar inşa edilir. Şehir planı da diğer Sovyet kentlerinde olduğu gibi yeniden düzenlenir. Dört yıl içerisinde 100 bin yeni konut kullanıma açılır. Gelecek depremlerdeki hasarları önlemek için aynı yıl içerisinde sismoloji enstitüsü kurulur. Yeni Taşket’in binaları da depreme dayanıklılık konusunda sıkı yönetmelikler çerçevesinde tasarlanır.
Elbette SNiP normlarının her yerde eksiksiz uygulandığını söylemek güç. Ermenistan’da yaşanan 1988 depreminde on binlerce Sovyet yurttaşı hayatını kaybetmiş, binaların ‘SNiP standartlarına uymadığı’ ve geleneksel tuğla binalarda kullanılan malzemelerin yıkıcı sonuçları gündeme gelmişti.
Görüldüğü üzere farklı dönemlerde ve farklı bölgelerde SNiP normlarına uyum değişkenlik gösteriyor.
SSCB ve Kazakistan Mimarlar Birliği Üyesi Pavel Savrançuk, Sovyetler Birliği’nde yüksek seviyede deprem riski bulunan kentlerden, Almatı’daki yapıların dayanıklılığı konusunda benzer bir farka işaret ediyor. Almatı’da özellikle ’60-70’li yıllarda yapılan 4-5 katlı panel binaların depreme en dayanıklı olan yapılar olduğunu söyleyen Savrançuk, yeni dönemde aynı kalitede yapılarla karşılaşmadıklarına dikkat çekiyor. ’60’larda ve ’70’lerde oldukça gelişmiş bir kalite kontrolünün olduğunu hatırlatan Mimar, tek tip merkezi bir endüstriyel teknoloji ile üretilen yapıların çok daha dayanıklı olduğunu belirtiyor. Buna rağmen aradan geçen zaman içerisinde taşıyıcı duvarların yıkılması ya da denetimsizlik gibi çeşitli usulsüzlüklerin yapılmış olduğunu, dolayısıyla kesin bir yorum yapmanın kolay olmadığını hatırlatıyor.
Bugün SNiP, birtakım düzenlemeler ve güncellemelerle birlikte başta Rusya olmak üzere hâlâ geçerliliğini koruyor. Tüm yurttaşlarına ücretsiz hem de güvenli barınma hakkı tanıyan Sovyetler Birliği ise artık yok. Tek düsturu kâr hırsı olan kapitalizm, tüm hızıyla doğrudan ya da dolaylı olarak insan hayatını harcanılabilir hale getiriyor. Rantı ehlileştirme çabalarındaki başarısızlıklar ise dünyanın dört bir yanında çeşitli şekillerde can almaya devam ediyor. Güvenceli bir yaşamın sadece parası yetene sunulduğu bu dünyada, başka bir alternatifin mümkün olduğunu geçmiş her defasında fısıldıyor.
/././
EVRENSEL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder