ZEYTİNİN 11 MADDEYLE DEĞİŞEN KADERİ (VIII) - Aslı Atasoy /T24-

 

Belgesel fotoğrafçısı Özlem Günel, taş ocaklarını anlattı: Köydeki kadınlar “Taşlarımıza dokunmayın, toprak ayaklarımızın altından kayıp gidiyor!” diye feryat etti (VIII)

Belgesel fotoğraf sanatçısı Özlem Günel’in, “Granit” isimli fotoğraf çalışması, taş ocaklarının Kozak Yaylası’nda açtığı derin yaraları ve bu yaraların kolektif hafızada bıraktığı izleri belgeliyor. Fotoğraf, anlatısı ile her zaman bir hatırlatma aracı olmanın ötesinde görev yapıyor

Belgesel fotoğrafçısı Özlem Günel, taş ocaklarını anlattı: Köydeki kadınlar “Taşlarımıza dokunmayın, toprak ayaklarımızın altından kayıp gidiyor!” diye feryat etti

           Bir zamanlar üzeri binlerce fıstık çamı ile kaplı Pasa Dağı / Fotoğraf: Özlem Günel, 2021


Sanayi Devrimi’nin beraberinde getirdiği teknolojik ve yapısal dönüşüm, modernleşmenin ivmesini artırdı. Ancak bilim insanları ve elbette felsefeciler bu dönüşümün ilerleme ile eş zamanda derin bir kriz potansiyeli taşıdığını daha 19. yüzyılın sonlarında fark etti. Ve insan faaliyetlerinin iklimi, ekosistemi ve jeolojik katmanları geri dönüşsüz biçimde etkilemeye başladığı bu yeni dönemi “Antroposen Çağı” olarak adlandırdılar. Antroposen bir metafor olarak kullanıma girdi ve sanat dünyasında farklı disiplinlerde çalışmalara ilham verdi.

Yakın zamanda seyyah ve yazar Özcan Yurdalan yönetiminde gerçekleştirilen “Antroposen Çağdan Belgesel Hikayeler” projesi, farklı coğrafyalarda, farklı sanatçılarla ortak bir hafızaya dair bağımsız bir belgesel anlatılar ağı. Fotoğraf sanatçısı Özlem Günel, bu projede “Granit” isimli çalışması ile yer alıyor.

https://fotografliantroposenhikayeler.com/

Günel, iki yıl boyunca granit taş ocaklarının yer aldığı Kozak Yaylası’nda, özellikle Okçular Köyü ve çevresinde doğa ile insan ilişkisini izledi. Çektiği fotoğraflar ile bir coğrafyanın dönüşüme tanıklık etti. Özlem Günel’in fotoğrafları, taşı parçalayarak gelir sağlayan bir toplumun aslında kendi hafızasını un ufak etmesini anlatıyor.

Ayvatlar Köyü yakınındaki 51 hektarlık ormanlık alanda 95 yıllığına açılmak istenen granit mermer ocağı halkın katılım toplantısı, 24.Haziran 2022 (ÇED raporu tepkiler sonucunda iptal edildi)

-‘Antroposen Çağdan Belgesel Hikayeler’ projesinde ‘Granit’ isimli işinizle yer alıyorsunuz. Kısaca projenizden ve oradaki işinizden söz eder misiniz?

“Antroposen Çağda Belgesel Hikayeler” geniş katılımlı editoryal çalışma yaşamakta olduğumuz küresel krize teker teker ve hep birlikte bakmamıza vesile oldu. Artan fosil yakıt kullanımı, doğal alanları kazarak ve betonlaştırarak yarattığımız etki sonucunda çevremizde olup bitenleri gözle görülür sonuçlarıyla birlikte paylaşmaya çalıştık.  Kısaca insan faaliyetlerinin doğa üzerindeki geri dönülmez etkilerini belgelemeyi ve görünür kılmayı amaçlayan kolektif bir çalışmaydı. Bu bağlamda yer aldığım “Granit” isimli çalışmam, özellikle taş ocakları aracılığıyla doğada açılan yaralara odaklanıyor. Projemin çıkış noktası, granit madenciliğinin yerel ekosistemler üzerindeki etkileriyle birlikte, bu tahribatın insanlar üzerindeki duygusal ve tarihsel izlerini de görünür kılmaktı. Fotoğraf çekimlerini, Kozak Yaylası’nda bulunan, giderek büyüyen taş ocaklarının dört bir yandan sardığı Okçular Köyü ve yaylada bulunan diğer taş ocaklarının zarar verdiği çevrede yaptım. 

Okçular Köyü girişi, 2022

-Çekimi ilk nerde yaptınız?

Ayvalık yönünden Kozak Yaylası'na çıkarken karşılaştığım Pasa dağı, ilk çektiğim fotoğraftır. Çalışmayı bitirirken de son fotoğraf oldu.

-Bölgeyi gördüğünüzde neler hissetiniz?

Kozak Yaylası’na ilk gittiğimde “Granit” devasa ve muhteşem görselliğiyle büyülemişti beni. Maalesef bu güzel taşın acı öyküsü de hikayemi oluşturdu. Yaklaşık iki yıl süren çalışma sonucunda ilk kişisel sergim” Pindasos’un Kayaları”, 2023 yılı sonunda Bergama’da Odeon Pergamon Kültür Sanat Alanı’nda açıldı. Antroposen Çağda Belgesel Hikayeler ise kolektif olarak sırasıyla Bozcaada, Datça, Aydın-Kızılcaköy, Birgi, Ödemiş, Bergama, Bursa son olarak da Ayvalık’ta sergilendi. Türkiye’de birçok yerde sergileniyor. Bundan sonraki süreçte de farklı il ilçe ve mekanlarda sergilenmeye devam edecek.

Okçular Köyü'nün kayaları, Fotoğraf: Özlem Günel, 2022

-Fotoğraf projenizde Okçular Köyü’nde ve çevresinde insan ve doğa ilişkisinin kırılma anlarını belgelediniz. Sizi en çok etkileyen sahne neydi?

Ayvatlar Köyü’nde gerçekleşen ÇED raporu toplantısında taşlarla iç içe yaşamış, onlarla yaş almış bir teyzenin feryadı oldu. “Taşlarımıza dokunmayın! Onlar bizim temelimiz, siz her bir kayayı yok ettiğinizde toprak ayaklarımızın altından kayıp gider” dediği an oldu.

-Taş ya da maden ocaklarıyla birlikte değişen doğa, hafızayı da kazıyor. Sizce fotoğrafın işlevi nedir?

Belgesel fotoğraf, sadece bir anı dondurmakla kalmaz, kayıt altına alır, belge üretir, sorular sorar. Özellikle yıkımın, dönüşümün ya da yok oluşun yaşandığı yerlerde fotoğraf, kaybolanı görünür kılmak için devreye girer. O yerin bir zamanlar ne olduğunu, orada kimlerin yaşadığını, nasıl bir yaşamın sürdüğünü anlatır. Fotoğraf, zamanın kazıdığı boşluğu belgeyle doldurur. Yani, doğayla birlikte kazınan hafızayı yeniden inşa etmenin, unutturulmak isteneni hatırlatmanın yollarından biridir fotoğraf. Bazen bir direniş biçimi, bazen bir yas tutma aracıdır. Ama her zaman bir hatırlatmadır.

Çam ormanı içinde bir taş ocağı

  Aslı Atasoy /T24

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

ZEYTİNİN 11 MADDEYLE DEĞİŞEN KADERİ (VIII) - Aslı Atasoy /T24-

  Belgesel fotoğrafçısı Özlem Günel, taş ocaklarını anlattı: Köydeki kadınlar “Taşlarımıza dokunmayın, toprak ayaklarımızın altından kayıp g...