Ursula von der Leyen Avrupa'yı "teknolojik egemenlik" konusunda uyardı+5G ihalesi yaklaşırken: Sizce telekom tarifeleri nereye fırlayacak?+Google ve YouTube'a ne oldu? -Füsun Sarp Nebil/T24-

Ursula von der Leyen Avrupa'yı "teknolojik egemenlik" konusunda uyardı.

Türkiye, AB standartları ve yatırımlarına uyum sağlayabilirse “bölgesel teknoloji üssü” ve “veri/altyapı köprüsü” rolünü güçlendirebilir. Ama uyum sağlamazsa dijital pazar erişiminde ve kritik teknolojilerde dışa bağımlılığı artar

ursula von der leyenAvrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen

Ursula von der Leyen son State of the Union” (Avrupa Birliği’nin Durumu) konuşmasında teknolojik egemenlik”i savundu ve bunu savunma ile enerji politikalarıyla eş düzeye koyan vurgu yaptı. Ursula von der Leyen'in konuşmasında Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı ve tartışmalı AB-ABD ticaret anlaşması konuları öne çıktı.

Von der Leyen konuşmasında, ABnin enerji bağımsızlığı, savunma kapasitesi ve teknoloji altyapılarında egemenlik (sovereignty) kazanmasının kritik olduğunu vurguladı. Teknolojik egemenlikten kastı, veri, yapay zekâ, bulut altyapısı, standartlar ve yenilenebilir/temiz teknoloji gibi stratejik alanlardaki Avrupa’nın dış bağımlılığının azaltılması. Teknolojik egemenlik ayrıca enerji dönüşümü (clean tech, enerjide yenilenebilirlik, enerji ithalat bağımlılığının azaltılması) ile bağlantılı arz güvenliği perspektifinden ele alınıyor.

Özellikle, kendi standartlarımızı belirleyeceğiz, kendi yasamızı yapacağız; Avrupa her zaman kendi kararını verecek” gibi ifadelerle, ABnin dış baskılar (örneğin ABD, Çin, diğer ticari ve teknolojik rakipler) karşısında iç politika ve düzenlemelerinde bağımsızlığını koruma isteği ön plana çıktı.

Von der Leyen, ayrıca konuşmasında, dijital ve temiz teknolojiler söz konusu olduğunda daha hızlı, daha akıllı ve daha Avrupalı olmamız lazım” demesi, bu alanların savunma ve enerji gibi stratejik boyutta görülmeye başlandığının işareti. AB Komisyonu, bu hedeflere ulaşmak için rekabetçilik (competitiveness) ve stratejik özerklik (strategic autonomy) programlarını genişletmeyi planlıyor.

Dijital düzenleme paketleri (Omnibus Digital Package gibi) hazırlık aşamasında; ABnin kendi yapay zeka standartları, bulut altyapısı (Cloud and AI Development Act gibi yasalar) ve Avrupa içinden teknoloji tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi hedefleniyor.

Ancak AB içinde sermaye, yetenek gibi nedenlerle, ülkeler arasında teknoloji kapasitesi açısından büyük farklar var. Bazıları bu alanda ilerleyebiliyor, bazıları geri kalıyor. Çip fabrikaları gibi stratejik sektörlerde üretim, altyapı gibi konularda büyük sermaye gerekiyor. Finansman, teşvikler ve piyasaların Avrupalı tedarik” yönünde harekete geçmesi lazım. ABnin hem Çin, hem ABD ile ticaret/düzenleme baskısına maruz kalması, teknolojik bağımsızlık stratejilerinin hayata geçmesini karmaşıklaştırıyor.

Yani Stratejik vizyon var; ama mevzuat geçişi, üretim kapasitesinin artırılması, kritik hammaddelere erişim gibi konular kısa sürede çözülemez.

Bu çerçevede, Türkiye’nin mevcut konumu

Türkiyenin yüksek teknoloji ithalatının büyük kısmı ABden geliyor: özellikle telekom altyapısı, savunma elektroniği, otomotiv parçaları, yarı iletken ve medikal cihazlar. Veri merkezleri ve bulut servislerinde (AWS, Azure, Google Cloud) AB ve ABD altyapılarına bağımlılık devam ediyor. 5G ve fiber yatırımlarında AB tedarikçileri (Ericsson, Nokia) söz konusu ama Çinli Huawei'in ağırlığı reddedilemez durumda.

Yerel teknoloji girişimlerine bakarsak, Savunma sanayiinde (Baykar, Aselsan) ve fintech, oyun, SaaS gibi alanlarda kısmi başarılar var. BTK ve Sanayi-Teknoloji Bakanlığı strateji belgelerinde ulusal siber güvenlik,” “yerli bulut,” “veri egemenliği” kavramları son yıllarda bolca geçiyor. KVKK ise ABnin GDPR’ına benzer şekilde model alınmış durumda, bu da uyum kolaylığı sağlıyor.

AB stratejisinin Türkiye’ye etkileri

Ursula Von der Leyen'in konuşmasındaki notlara Türkiye açısından baktığımızda, gerekli adımlar atılır, planlamalar yapılır, destekler gerçekleştirilir ve özel sektörün önü açılırsa, bir fırsat kapısı açılabilir.

- Ama AB'de veri ve dijital hizmetlerde, Avrupada üretilen verinin Avrupada kalması” fikri pekişirse, Türkiyeden ABye veri transferinde yeni sertifikasyon/standardizasyon gerekebilir.

- AB, çip üretiminde ve nadir toprak elementlerinde tedarik zincirlerini çeşitlendirirken Türkiye gibi lojistik köprü” ülkelerden ara hammadde veya lojistik hizmetleri talep edebilir.

- Savunma ve Siber Güvenlik ABnin savunma ve siber altyapıyı “kritik” sayması Türkiyenin NATO-AB projelerinde ve ortak siber tatbikatlarda rolünü değiştirebilir.

- Yeşil ve Temiz Teknoloji ABnin temiz enerji teknolojilerine verdiği öncelik Türkiyenin yenilenebilir ekipman, batarya ve nadir maden yatırımlarına fırsat açabilir.

Türkiye, AB-Asya arasında veri trafiği, fiber kablo geçişi, enerji ve lojistik köprüleri açısından stratejik konumda. ABnin egemen” altyapı hedefi Türkiyeyi gateway” yapabilir. Türkiyede kurulacak AB sertifikalı veri merkezleri, veri egemenliği”ne uyumlu bölgeler olarak konumlanabilir. Gallium, germanyum, bor, nadir toprak mineralleri gibi girdilerde Türkiyenin rezervleri AB için stratejik olabilir.

Ancak, ABnin katı standartları bir risk teşkil ediyor. Türkiye AB standartlarına uymazsa veri akışı, dijital hizmetler ve bulut sertifikasyonu konularında dezavantaj yaşayabilir. Çip, yapay zekâ altyapısı, bulut gibi stratejik alanlarda yerli üretim az; bu da dış politika risklerinde kırılganlık yaratıyor. ABnin ABD ile birlikte teknoloji ihracat kontrolü uygulaması Türkiyenin bazı projelerine erişimi kısıtlayabilir (örneğin ileri yapay zekâ çipleri, savunma teknolojileri).

Haberleşmede Avrupa altyapısına bağımlılık da kesintilere açık ve risk yaratıyor. Bunun için Türkiyenin denizaltı kablo ağını çeşitlendirerek Kızıldeniz benzeri sorunlu bölge riskini azaltması; Karadeniz, Akdeniz alternatif hatlar yaratması lazım. Ülke içindeki karasal fiber şebekenin güçlenmesi ayrıca önemli.  Yerli bulut sağlayıcılarını AB sertifikasyonuna uygun geliştirmeli, hem AB müşterisi çekmek hem de veri egemenliğini sağlamak açısından önemli. 

Özetle bakarsak, Von der Leyenin teknolojik egemenlik” önceliği Türkiye için hem stratejik risk hem de önemli fırsatlar içeriyor. Türkiye, AB standartları ve yatırımlarına uyum sağlayabilirse bölgesel teknoloji üssü” ve veri/altyapı köprüsü” rolünü güçlendirebilir. Ama uyum sağlamazsa dijital pazar erişiminde ve kritik teknolojilerde dışa bağımlılığı artar.

Bütün bunlar için "teknolojik farkındalığı yüksek bürokrasi" ve çabalamaya hazır özel sektör gerekli. Son 20 yılda teknoloji alanında çok geç kalınmış olan tanımlamaların (veri merkezleri gibi) ve düzenlemelerin yapılması, altyapı için gerekli desteklerin sağlanması, her şeyin yeniden düşünülmesi ve planlanması önemli.

5G ihalesi yaklaşırken: Sizce telekom tarifeleri nereye fırlayacak?

Telefon tarifeleriyle ilgili olacak olan şu; operatörlerden bir ton para, hükümete akacak ve bunun finansmanı da tüketicinin sırtına binecek. Karşılığında, alacağımız farklı bir hız da olmayacak

internet telekominikasyon

Ağustosun son gününde Resmi Gazete'de Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) 5G ihalesi duyurusu yayınlandı. Yani görünüşe bakılırsa, mobil hizmetlerde dünya 60'ıncılığında olan sıramızı, yukarılara çıkarmayı hedefliyorlar. Ama acaba öyle mi?

Şüphesiz ki ülkemizde en son teknolojilerin, en optimum (yani ucuz ama kaliteli) şekilde verilmesini, ülkemizin yeniliklerden geri kalmamasını istiyorum. 25 yıldır da bunu yazıyor, zaman zaman (bazen depremler olduğunda, bazen normal zamanlarda) daha iyi haberleşme şartları için uyarılar yapıyorum. Şimdi yine bir uyarı yapayım ama bu sefer uyarım sizi şaşırtabilir. Çünkü "5G'nin sırası mı?" diye soracağım.

Amacım yeni teknolojileri kötülemek ya da "Türkiye yeni teknolojilere geçmesin” demek değil. Özellikle, “Türkiye'de yeni teknoloji üreten yerli firma olmasın” demek hiç değil. Türkiye yeni teknolojilerin üreticisi ve satıcısı olmalı. Ama bunu ancak akılcı olursak yapabiliriz. Hamasetle, "Parayı bastırırsak yaparız" hayalperestliğiyle ancak bastırdığımız parayı çöpe atarız. Bunca zamandır yaptığımız gibi...

3G'den bu yana G'ler, tüketicilerin talepleri ile değil, pazarlamacıların iteklemesi ile gelişiyor

Öncesinde telekomünikasyon üreticisi olan bir firma ile 2022 yılında, 6G konusunda yaptığım ama yayımlamadığım bir söyleşiden söz etmek istiyorum. Bu söyleşideki sorularımdan ikisi şu şekildeydi:

  1. 3G'den bu yana G'lerin gelişmesi tüketici talepleri ile değil, pazarlamacı iteklemesi ile oluyor. Sizce 5G ya da 6G almak için tüketicinin 4.5G'den fazla nasıl bir avantajı var?
  2. 5G, 2015 yılında konulan iki hedeften latency (gecikme) ve kullanıcı sayısı (aynı anda 50 bin kişi gibi) özelliklerini yakalayamadı. O zaman 6G'nin bunları yakalayabileceğini nasıl iddia ediyorsunuz?

Bu ve diğer (hız vs. gibi) sorularıma cevapları aldım ama yayımlamadım, çünkü üretici "vay be 6G ha" şeklinde sorular sormamı beklerken, yukarıdaki iki sualle karşılaşınca şaşırdı ve bunun bir söyleşi değil, sohbet olarak kalmasını önerdi. Verdiği cevaplar da son derece sudan  ve popülist idi. (Türkiye'nin GSMH'sı şu kadar artacak vs. vs.) Sonuçta yayımlamamayı tercih ettim. Ama şimdi, o soruları siz okuyucuların (veya tüketicilerin) dikkatlerine sunuyorum.

Çünkü 5G, hız ve diğer özellikler konusunda 4.5G’den daha ileride ama 2015’de 3GPPP komisyonu tarafından konulan "eşik atlama" hedeflerini başaramadı. Başardıkları şunlar;

- 5G'den basitçe 10 kat hızlı,

- Gecikme süresi daha düşük,

- Hücre (baz istasyonu denebilir) başına daha fazla tüketiciye hizmet verebiliyor,

- 5G'den farklı olarak Network dilimleme sunuyor.

Peki bu özellikler bireysel tüketici için çok fark yaratır mı?

Pek yaratmaz. Çünkü 4.5G günlük rutini karşılayabilecek durumda. Yani bireysel kullanıcıların günlük hayatı için 5G çok fark yaratmaz. Ama online oyun için, drone kullanımında, kalabalık alanlarda (stadyum, konserler, havaalanlarında, ve arttırılmış gerçeklik (AR / VR) kullanımlarında 5G'nin hızı ve gecikme süresi vs. önemli olabilir.

5G'deki ülkemiz açısından sorunlar

Ülkemiz açısından bakılınca;

- Baz istasyonlarını santrala bağlayan fiber hatların oranı yüzde 90 olsa (operatörler yüzde 55 diyor ama off the record konuşanlar yüzde 30 ancak diyor),

- 3G tam kapsaması olsa, 4G kapsaması (9 sene sonra bile yüzde 15-20, belki 30 gibi gözüküyor) tam olsa,

- Dolayısıyla da Türkiye 4.5G hızında dünyada 60'ıncı olmak yerine mesela 17'nci olsa,

- Yerli teknoloji geliştirilmiş olsa (BTK güya yüzde 45 diyor ama bu da başka bir imaj çalışması. Türkiye'de geçici olarak montaj hatlar kuran yabancı üreticilerin üretimini yerli diye sunuyorlar) 'hadi hemen, şimdi 5G'ye geçelim' derdim.

Bir telekomünikasyon ağı uç uca eklenmiş su borularından oluşan su şebekesi gibidir. Bu boruların çapını telekomünikasyon ağındaki kabloların veri hızı gibi düşünebilirsiniz. Şebekedeki suyun akış hızını evinize giren borunun çapı değil, su kaynağından evinize kadar olan hat boyunca en dar borunun çapı belirler. Buna iletişimde darboğaz (bottleneck) denilir. Eğer darboğaz ilçenize gelen hatta ise eve giren borunun çapını artırmak aptalca bir yatırımdır, musluğunuzdaki suyun akış hızı değişmez.

Benzer şekilde, internet altyapısının diğer bileşenleri olan veri merkezleri ve trafik değişim noktaları (IXP) konusunda en ufak çalışma yok. 25-30 yıl geçmesine rağmen, Türkiye'de tarafsız bir IXP sorunu ısrarla çözülmedi. Bu sorunlar yerinde dururken 5G baz istasyonu kurmak, sadece eve gelen boruyu değiştirmek anlamına geliyor. 5G ile baz istasyonuna hızlı gitseniz de baz istasyonundan sonra internete giden sıkışıklık aynen devam edecek. Çünkü asıl sorunu inkar etmekte ısrar ediyoruz.

Tabii bir de temel konu; ekonomimiz harika olmasa da idare eder olsa, pahalılık tüketicinin sırtına bu kadar binmemiş olsa, mevcut internet ve telefon tarifeleri ödenebilir düzeyde olsa, 'hadi şimdi 5G'ye geçelim' derdim.

Ama olacak olan şu; operatörlerden bir ton para, hükümete akacak ve bunun finansmanı da tüketicinin sırtına binecek. Karşılığında, alacağımız farklı bir hız da olmayacak. Çünkü 5G hâlâ Standalone (SA) ve Non-Standalone (NSA) şebeke tartışmalarının ortasında bir teknoloji (bunu başka yazımda açacağım). Henüz SA (yani tamamen 5G) şebeke diğer ülkelerde de yok. Dolayısıyla gelecek olan şebeke NSA olacak. Yani 5G hızı hayal.

Ama Bakan Bey, yine hızımızın 10 kat artacağını söylüyor; sanki önceki ihalelerde de her yeni G'ye geçildiğinde, Türkiye’nin internet hızı hemen 10 kat artacakmış gibi açıklamalar yapılmamış gibi. 4.5G için de ekonomiyi uçuracak, GSYH'ya şu kadar katkıda bulunacak filan denmişti. Somut bir ölçüm var mı? Lisansın milyar dolarları alıp götürdüğü gerçek (-ki ölçümü çok kolay) ama katkısı olmuş mu? Olduysa ne kadar?  Madem hızı ve GSMH'yı bilmem kaç kat artıyor, bugün internet hızında neden 10-15. sırada değil de 60. sıradayız?

Şimdi bu 5G ihalesinin durumunu iyi anlamak için siz okuyucularıma önce dört sual sorayım;

  1. Bugün telekom servislerine (cep telefonunuza, sabit telefonunuza ve internet hattınıza) kaç TL ödüyorsunuz? Bu ödeme rakamından memnun musunuz?
  2. Fatura tutarınız içindeki vergi oranından haberdar mısınız? (Yüzde 10 özel iletişim vergisi (eski deprem vergisi), BTK masraflarına katkı payı, telsiz ücreti ve faturalardan kaldırılan ama cirodan ödenen yüzde 15 Hazine payı, tabii ki KDV...)
  3. Bu kadar ödemeye karşı aldığınız servisten memnun musunuz ?
  4. Telekom hizmetlerini seçmekte özgür müsünüz? Yani bu operatör iyi değil, şunu seçme özgürlüğünüz ne kadar var?

Şimdi 5G ile neler olacak bakalım;

  1. Operatörler, frekanslar için ihaleye katılacak ve en az 2,125 milyon dolar'ı (yani bugünkü kurla 87 milyar TL'yi) ya da daha fazlasını devlete verecekler. Bilin bakalım bu parayı operatör kimin cebinden ödeyecek?
  2. Operatörler 5G için yeni cihazlar alacaklar, bu rakamın en az 5 milyar dolar ve hatta 10-15 milyar dolar değerinde ve neredeyse tamamının ithalat olması bekleniyor yani  200-500 milyar TL'lik yeni bir cari açık (ve muhtemelen yeni faizler) rakamı oluşacak. Bilin bakalım bu parayı operatör kimin cebinden ödeyecek?
  3. İhale kurallarına göre, operatörler bugüne kadar olan vergilerden başka bir vergiyi yani ciro üzerinden yeni bir yüzde 5'i BTK'ya verecekler. Bilin bakalım bu parayı operatör kimin cebinden ödeyecek?
  4. Ülkemizin 1800'lü yıllardan bu yana gelen altyapısının imtiyazı 2005'den bu yana Türk Telekom'daydı. Şubat 2026'da sona erecek olan bu imtiyazın 2,5 milyar dolar karşılığında 24 yıl uzatıldığını, 2 hafta önce öğrendik. Bilin bakalım bu parayı operatör kimin cebinden ödeyecek?
  5. Tüketicilerin kaç tanesinde 5G telefonu var? Ülkemizde yeni bir cep telefonu ithalatı furyası ve yeni bir cari açık kapısı mı olacak? Bu ekonomiye nasıl etki yapacak?

Hızlar değişecek mi?

Doğrusunu isterseniz, benim düşüncem 5G ihalesinin, hükümete yeni bir fon sağlama operasyonu olduğu ama hızlarımızın bugünkünden çok daha farklı olmayacağı şeklinde.

Bunu nereden biliyorum derseniz; ülkenin mevcut fiber altyapısının ne kadar zayıf olduğunu en az 15 yıldır yazıyorum. Sadece ben mi yazıyorum? Devletin dokümanlarında 11'inci ve 12'nci Kalkınma Planları Özel İhtisas Komisyonu raporlarında da altı kalın kalın çizilerek yazılıyor ve olması gereken rakam da veriliyor. Bunun birden değişmesi beklenebilir mi? Ya da işaretler değişim gösteriyor mu?

Ha tabii ki operatörler, Ulaştırma Bakanlığı ve asıl sorumlu olan BTK tersini yani fiber altyapının yeterli olduğunu iddia ediyorlar. Ama benim "madem öyle neden sabit internette 100'üncü sıralarda ve mobil internette 60'ıncı sıralardayız?" soruma cevap veremiyorlar. Aşağıda dünyanın ortalama ve en yüksek hızları ile karşılaştırmayı görüyorsunuz.

Diğer yandan, Türk Telekom'un imtiyaz uzatma açıklamalarına bakın. Önümüzdeki 24 yıl için 17 milyar dolar yatırım (bakan tarafından ihale bedeli ile birlikte 20 milyar dolar'lık katkı diye sunuldu) yapacağı söylendi. 17 milyar dolar / 24 yıl = 680 milyon dolar eder. Aşağıdaki tabloya bakın, Türk Telekom son 10 yıldır zaten 500 milyon dolar civarı yatırım yapıyor ve ülke olarak biz bu yatırımla aldığımız (ya da alamadığımız fiber) hizmetlerden yakınıyoruz, memnun değiliz.

Aşağıda üç operatörün toplam gelirini ve de yatırımlarını görüyorsunuz:

(Her iki grafik için Mehmet Ali İnceefe'ye teşekkür ederim...)

Ama bu yatırım düzeyinin, yeni bir teknolojiye uygun şekilde yükselmeyeceği aynen süreceği anlaşılıyor. Yani 3G kapsamının yarım kalması, 4.5G kapsamasının onun kadar bile olmaması gibi, "mış gibi" bir 5G sahibi olacağız ve karşılığında inanılmaz paraların ödeneceği günleri göreceğiz.

Bunu kaç kişi istiyor?

Biliyorum bu yazı sizleri şaşırttı. Ben de en güzel, en yeni teknolojileri kullanmak istiyorum ama birilerinin "kral çıplak" demesi ve durumu tariflemesi, bu kadar paranın uçmasının yanlışlığını anlatması, göz göre göre kandırılmaya dur demesi lazım. Acaba 5G şu anda Türkiye'nin şartlarına ne kadar uygunBu kadar para harcayacak lüksümüz var mı? Devlet bunu görmüyor mu? 5G konusunda farklı yaklaşımlar daha doğru olmaz mı?

Neler yapılmalı, başka bir yazıda anlatacağım...

Google ve YouTube'a ne oldu?

Halk olarak, ödediğimiz paraların da karşılığı olan telekom altyapısını (fiber optik şebeke, veri merkezleri ve trafik değişim noktaları) "şimdi ve hemen" talep etmeliyiz

GoogleGoogle sistemi çöktü

4 Eylül 2025 sabah saatlerinde Google ve YouTube ulaşılamaz hale gelince, herkes panik oldu. Down dedector'e bakıldığında arızanın sabah 10.00 civarı başladığı ve Türkiye ve Doğu Avrupa genelinin etkilendiği anlaşıldı. (Down dedector, şikayetlerin eklendiği, bu yolla sorunların halktan alınan bilgiyle raporlandığı bir yer).

Olay bitti ama gözden geçirelim ve neler olduğunu anlatalım ki bu tür olaylar tekrar meydana geldiğinde bugünkü gibi telaş olmasın ve herkes ne olup bittiğini anlasın.

Turkcell üzerinden bağlantı sağlandı, Türk Telekom bağlantısı uzunca bir süre yoktu

Erişim sorunu yaşayan ülkeler arasında Türkiye, Bulgaristan, Yunanistan, Gürcistan, Hırvatistan, Sırbistan, Romanya, Ermenistan, Hollanda ve Almanya vardı. (Ancak Hollanda ve Almanya için yorumumuz farklı, Balkan ülkelerinden gidemeyen trafiğin diğer yöne yığıldığı, bu nedenle o bölgelerde de yoğunluk olduğu düşüncesindeyiz).

Erişilemeyen servisler, YouTube, Gmail, Drive, Haritalar, Arama, Analytics ve diğer Google hizmetleri olarak görüldü. Ancak ilginç olan şey, Turkcell kullananların erişimi mümkünken, Türk Telekom kullanıcıları uzunca bir süre daha bağlanamadı.

Turkcell üzerinden bağlanan kullanıcıların erişip, Türk Telekom kullanıcılarının erişememesinin temel nedeni "routing" yani trafiğin taşındığı güzergahların farklı olması. Turkcell'in, Türk Telekom'un fiyatları nedeniyle Frankfurt üzerinden trafik taşımasını zaman zaman eleştirmiştik (ülkemizin verilerinin yurtdışından dolaşması ve trafiğin hareketi nedeniyle ödenen paralar yüzünden) ama bu sefer kurtarıcı oldu. Özellikle Google Drive ya da Gmail kullanan küçük işletmelerin kesintisi bu sayede devam edebildi. 

Bunu teknik olarak da (merak edenler için) izah edelim:

Operatörler, Google servislerine erişim için BGP (Border Gateway Protocol) üzerinden farklı rotalar kullanır. Bir operatön Google’ın CDN (içerik dağıtım ağı) noktalarına gidişi veya İstanbul’daki peering noktaları arızadan etkilendiyse, bağlantı kesilir. Diğer bir operatör, aynı anda farklı bir rotadan (başka bir uluslararası çıkış veya Google’ın farklı CDN noktasından) erişiyorsa, hizmet kesilmeden devam edebilir. Bugün yaşadığımız olay da buydu.

Yani, Google’ın Doğu Avrupa / Türkiye’ye hizmet veren belirli bir veri merkezi veya CDN/edge sunucularında sorun yaşandığı anlaşılıyor. Arızanın "5XX Sunucu Arızası" olduğu düşünülüyor. Dolayısıyla arıza yaşanan rotayı kullanan operatörler (bu örnekte Türk Telekom) tamamen kesinti yaşar. Alternatif rotaları olan operatörler (ör. Turkcell), trafiği otomatik olarak sağlam kalan Google noktalarına yönlendirerek hizmet vermeye devam edebilir.

Sorunu Google mı düzeltti, Türk Telekom mu routing değiştirdi?

Gördüğümüz olayda, Türk Telekom’un kullandığı Google rotaları çalışmaz hale geldiği için erişim kesildi. Kısa vadede çözüm iki şekilde olabilir:

Türk Telekom yönlendirme (routing) değiştirmiş olabilir. Yani BGP tablosunda Google’a farklı bir çıkış tanımlanarak sorun çözülebilir (ama böyle bir açıklama olmadığına göre yapmadılar)

Ya da --çok büyük bir olasılıkla-- Google arızayı giderdi. Sorunlu bölgesel veri merkezini/CDN’yi devre dışı bırakıp trafiği başka noktalara aktardı.

Yani Operatörler (TT, Turkcell), BGP rotalarını optimize etmeye çalışır. Ya da İçerik sağlayan firma (ki bugün bu Google idi) sorunlu bölgeyi bypass edip yeniden yönlendirme yapar.

VPN nasıl çalıştı?

VPN kullanıldığında trafik Türkiye’den çıkış yapmadan önce farklı bir ülke üzerinden Google’a ulaşabiliyor. Seçilen sunuculara göre, sorunlu bölgesel Google altyapısı ve Türk Telekom rotaları bypass edilirse, yine servislere erişim mümkün oluyor. Bu da kesintinin bölgesel ve routing bazlı olduğunun delili zaten.

5XX sunucu hatası

Bağlantı sorununun nedeni olarak Google gün boyunca, blogundan ya da basın bülteni gibi bir resmi açıklama yayınlamadı (Google ileriki zamanda bu konuya açıklık getirecek rapor yayınlayacaktır). Sadece Google Cloud sözcüsünün İngiliz "The Guardian"a şöyle bir açıklama yaptığı bildirildi:

“Çeşitli Avrupa ve Asya bölgelerinde birçok Google hizmetinde ağ bağlantısı sorunları yaşandı. Şu anda daha yakından inceliyoruz.”

Ancak uzmanlar "5xx sunucu hatası"ndan bahsediyor.  Yani Google’ın kendi altyapısında (sunucu, veri merkezi ya da bölgesel yönlendirme) yaşanan bir soruna işaret ediyorlar. “5” ile başlayan tüm arıza kodları, sunucu tarafında bir problem olduğunu gösterir. Yani kullanıcı veya istemci (tarayıcı, uygulama) doğru şekilde istek gönderir ama sunucu bu isteği işleyemez veya yanıt veremez. Genelde geçici hatalardır (sunucu yoğunluğu, bakım, konfigürasyon, ağ sorunu).

Nedenleri ne olabilir derseniz, geçmiş örnekler olası nedenleri ortaya koyuyor:

Arka Uç veya Bulut Altyapısı Sorunları :Kesintilerin yaygın nedenleri arasında veri merkezi sorunları, yazılım hataları, bölgesel hizmet arızaları veya kapasite yanlış yapılandırmaları yer alır.

Bölgesel Yönlendirme veya CDN Ağ Kesintisi : VPN kullanımı hizmeti geçici olarak geri yüklediğinden, kesintinin bölgeye özgü ağ veya yönlendirme hatalarından kaynaklanması mümkün.

Ya da daha zayıf olmakla birlikte, jeopolitik/altyapı ve güvenlik açıkları. Benzer kesintilerden paralellikler çizen bir yorum, büyük deniz altı kabloları gibi merkezi altyapıların, özellikle jeopolitik açıdan hassas Karadeniz bölgesinde, arıza noktaları oluşturabileceğini öne sürüyor. Ayrıca tam Google'un doğumgününde (4 eylül 1998) meydana gelmesi nedeniyle de siber saldırı diye düşünenler oldu.

Bize ders nedir?

Yüzmilyonbin kere yazdığım gibi, internet altyapısının (fiber optik altyapı, güçlü veri merkezleri ve İnternet trafik değişim noktaları) sağlam olması lazım. Yetmez, eğer Google gibi çok uluslu içeriklerin ülkemizde veri merkezi oluşturması için, hukukun düzgün işlemesi, önüne gelenin istediği içeriği kaldırtması olayının sona ermesi lazım.

Yani demem o ki içeriğin, yurtdışında değil, içeride olması lazım. Dışarıda olması, hem çok büyük para kaybı hem verinin dışarıdan dolaşması (güvenlik) açısından sıkıntı anlamına geliyor. Bunu bir kez daha yaşamış olduk.

Bir de ne gördük? Yakında bir fiber optik düzenlemesi olacağı söyleniyor. Bu düzenleme anladığımız kadarı ile “tekelleşme"yi güçlendirecek bir düzenleme ama bugünkü örnekten de ne gördük? Tekelleşme erişimimizin her an böyle kesilmesi anlamına gelebilir. Bu bir arıza nedeniyle olabileceği gibi, savaş ya da afet açısından ciddi riskler içeriyor. Bugünkü gibi haberleşmemizin toptan kesilme gibi.

Özetle, halk olarak, ödediğimiz paraların da karşılığı olan telekom altyapısını (fiber optik şebeke, veri merkezleri ve trafik değişim noktaları) "şimdi ve hemen" talep etmeliyiz.

Ayrıca bugünlerde ihalesi ilan edilen 5G için şunu diyeceğim; 3G kapsama alanı ya da 4G kapsama tamamlandı mı ki, fiber altyapı gerektiği gibi mi ki 5G diyorsunuz?

Bunlar tamamlanmadan yapılacak 5G’nin anlamı sadece haberleşmenin daha da pahalılaşmasıdır. Halktan telekom adı altında daha çok para alınmasıdır. Çünkü telekom operatörlerinin nefesi zaten kesik, imtiyazla ödenen paranın üzerine alınacak olan 5G lisans paraları kimden çıkacak? Halkın bu şekilde tonla para alındığı için daha da pahalılaşacak bir 5G'ye ihtiyacı yok. Bunu ayrıca yazacağım.

Füsun Sarp Nebil / T24



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

T-24 "Gündem + Köşebaşı" -19 Aralık 2025-

 Gözü yaşlı annenin HSK’ya şikâyeti: "Organize şekilde çalışarak adalete engel oldular"-Tolga Şardan-  Sisli Vadi'deki sel fel...