Murat Belge her türlü eleştirinin dışında tutulması gereken biridir. Bunu idrak edemeyen haddini bilmezdir. (Ali Nesin)
Kavramların ırzına geçmek, “yerli” liberallerin “milli sporu”dur. Her kavramı tersyüz etmek, içeriğini değiştirmek ya da takla attırmakta kimse ellerine su dökemez.
Murat Belge’nin “Risk Altındaki Akademisyenler Konseyi”ne başvurarak Oxford Üniversitesi’nde çalışma girişiminde bulunmasına yönelik sosyal medyada gösterilen tepkilere “Belgeperverler”in verdikleri isim de bu cinstendi (1): Linç.
M. Belge linç ediliyor!
Linç dedikleri ise M. Belge’ye sosyal medya üzerinden gösterilen tepkilerdi.
M. Belge’yle ilgili Mayıs 2017’de yazılan bu yazı (2) bile “linç” olarak yorumlandı.
“İt”, ”utanmaz”, “ahlaksız”… Bunlar “Murat Belge Hocaefendi Hazretleri”ni eleştirdiğim bu yazıdan dolayı bana atfedilen sıfatların sadece birkaçıydı.
Bu yazıma gösterilen tepkilerde her hakaret vardı ama yazının içeriğiyle ilgili tek bir cümle yoktu.
Bu yazıda yalan olan neydi?
Bu yazıda yanlış olan neydi?
Bu yazıda iftira olan neydi?
Bununla ilgili hiç ama hiç konuşulmadı.
*
Fiziksel saldırı yok.
Fiziksel saldırı tehdidi yok.
Hiçbir şekilde herhangi bir tehdit yok.
Hakaret yok.
M. Belge hapse girmedi.
M. Belge işinden atılmadı.
Yapılan tek şey, M. Belge’nin vaktiyle iktidarı desteklemek için kendi yazdığı ve söylediği sözleri gündeme getirmek, hatırlatmak ve yüzlerine çarpmaktı.
Yapılan sadece M. Belge’nin bu sözlerinden ve yaptıklarından utanmasını beklemekti.
*
Bir liberale anlatır gibi anlatmak
Linç nedir?
Wikipedia’ya göre linç, hiçbir adil yargılama olmadan insanları cezalandırma yöntemidir (3). Sözcük kökenini 18. yüzyılda yaşamış Amerikalı yargıç Charles Lynch’ten almaktadır (4).
Daha somut ve güncel olalım.
Linç nedir bilir misiniz?
Linç, 2 Haziran 2013’te Eskişehir’de Ali İsmail Korkmaz’a yapılan şeydir. Hani Murat Belge kalemiyle iktidarı desteklerken, M. Belge’nin “iktidardaş”larınca döve döve öldürülen 19 yaşındaki genç… M. Belge, Ali İsmail Korkmaz sokakta dövülerek öldürüldüğünde bir “akil adam”dı*.
*
Liberal linçe karşı bellek
Liberal buyurmuş: Murat Belge linç ediliyormuş!
Linç nedir bilir misiniz?
Linç, sırtını iktidara dayayarak, kolluk kuvvetlerinin, iktidarın ve bütün yandaş medyanın “terörist” ilan ettiği Metin Lokumcu’yla ilgili şu cümleleri söylemektir:
“Yalnız Hopa’daki gariban adamın bu kadar heyecanlanacağı bir durum yoktu. Biraz da yapay olarak pompalanan, ucu Ergenekon’a uzanan bir gerginlikti (5)”
Çok önemsemezler ama yine de liberaller için “küçük bir detay”ı daha hatırlatmakta fayda var: Metin Lokumcu 31 Mayıs 2011 tarihinden beri ölü.
“Murat Belge Hocaefendi”nin şu sözleriyle ilgili bir özeleştiri yaptığını okuyanınız oldu mu? M. Lokumcu’nun ölümüyle ilgili şöyle buyurmuştu Murat Belge:
“Türkiye seçime yaklaşırken ben de birkaç günlüğüne Türkiye’den uzaklaştım. Ben yola çıkarken Hopa’da adam öldüğü, bir başkasının ağır yaralandığı haberini okuyordum. Nedir, nedendir, Türkiye’de ‘siyaset’ denince böyle bir şey anlamak gerekir? Ortalık kan revan içinde kalmadıkça siyaset siyaset olmaz? Birileri bununla AKP’ye oy kaybettireceğini umuyor herhalde."
“Emekli öğretmen Metin Lokumcu’yu Ergenekon’a mı bağladınız?” sorusunu şöyle yanıtlamıştı:
“Kendisini değil ama onun bir çevresi var, çevresinin çevresi var. Toplumda her şey böyle olur. O kişiyle sınırlı değil.”
*
M. Belge, bu sözleri söylediğinden beri yaklaşık 6.5 yıl geçti ve bu süre boyunca bu iftirasıyla ilgili tek bir kanıt ortaya koymadı. Çamurunu attı ve kenara çekildi.
İçinde “bir nanogram” utanma duygusu olan birinin şu cümlelerden sonra yüzünün kızarması gerekirdi.
İçinde “bir nanogram” utanma duygusu olan birinin, şu cümleleri eleştiren bizleri değil bu cümleleri söyleyeni eleştirmesi gerekirdi.
*
Linç nedir bilir misiniz?
500 korumayla üniversiteye gelen bakanı protesto eden öğrencileri “faşist” ve “darbeci” ilan etmektir. Bu protesto için 11 öğrenci 4 yıl hapisle yargılanmış, 2 öğrenci 6 ay hapis cezası almıştı (6,7). Okul idaresinin öğrencilere verdiği uzaklaştırma ve disiplin cezalarını ise saymıyorum.
M. Belge bu konuda şunları söylemiştir:
“Bir bakana yumurta atan öğrencileri düşün… Niçin darbeler iyidir diyen Süheyl Batum’a atmıyorlar?”
Belge, “Siz de mi Başbakan gibi öğrenci protestolarının arkasında başka bir şey arıyorsunuz?” sorusuna ise şöyle yanıt vermiştir:
“Öyle düşünüyorum evet. Çünkü Tan gençliğinden itibaren böyle bir gelenek var. Eğitimle yapıyoruz bunu. Türkiye’de faşizm aileden değil eğitimden gelir. 68’den beri ben bu hareketlerin içinden geldiğim için biliyorum. (5)”
M. Belge’ye göre protestocu öğrenciler darbeci ve faşist, bakan Burhan Kuzu ise mağdurdu.
*
Linç nedir bilir misiniz?
Linç, son evre kanser hastası 74 yaşındaki Türkan Saylan’ın sabaha karşı saat 5’te evi basıldığında şunları yazmaktır:
“Türkân hanım darbeye karşı olduğunu söyledi ve kendisini biraz olsun tanıyan biri olarak benim bundan hiç şüphem yok, ama bütün bu cunta/darbe ajitasyonu içinde bayağı önemli ve bayağı merkezî bir rol oynayan bir örgütün başkanı olduğunu da unutmamak gerek. “Ülküdaşlarım” diye nitelediği, darbeyle içli dışlı olmuş kişiler hakkında kanıt olabilecek şeyleri, diyelim onun bilgisayarında da aramaları, büsbütün akla aykırı bir ihtimal değil.(8)”
Fethullahçılar ve yandaş basın Türkan Saylan’ı terörist ilan edip “ askerlere kız pazarlıyordu” gibi “düzeyli” haberler yaparken M. Belge’nin yazdıkları buydu (9,10).
M. Belge, “aferin, devam edin, cuntanın merkezine girdiniz, bilgisayarına da bakın!” diyerek olanları alkışlıyordu kısacası.
Peki Türkan Saylan ve derneğiyle ilgili 19 ay sonra hiçbir kanıt bulunamadığından takipsizlik kararı verildiğinde M. Belge bu yazdıklarını geri aldı mı (11)?
Özür diledi mi?
Attığı iftirayla ilgili tek kelime yazdı mı?
Bir cümle özeleştiri yaptı mı?
Her zaman yaptığını yaptı: Çamur attı ve hiç utanmadı.
*
Linç nedir bilir misiniz?
Hiçbir kanıt göstermeksizin, kendi desteklediği iktidara muhalefet eden herkesi “Ergenekoncu”, “darbeci”, “faşist”, “darbe merkezi”, “Alevi” diyerek yaftalamak ve iktidara hedef göstermektir. M. Belge’nin hedef gösterdiği hiçbir kişi ya da kurum şu ana kadar ıskalanmadı.
M. Lokumcu “Ergenekoncu” ve “terörist” ilan edildi.
“Darbeci” ve “faşist” diye hedef gösterdiği protestocu öğrenciler hapis cezası aldı.
“Darbe merkezi” dediği derneğin 81 adresi ve Türkan Saylan’ın evi basıldı, onlarca kişi gözaltına alındı.
“Alevi” diye hedef gösterdiği yüksek yargı tasfiye edildi.
Linç nedir merak mı ediyorsunuz?
Lincin ne olduğunu en iyi bilen M. Belge’dir.
Linç, M. Belge’nin defalarca öncülüğünü yaptığı şeydir.
Sırtını iktidara dayayarak muhalifleri yaftalamak bir Murat Belge rutinidir.
O öğrencilerin hapis cezası alması ya da Metin Lokumcu’nun ölmesi Murat Belge’yi zerrece ilgilendirmez. Murat Belge Hocaefendi Hazretleri’nin müritlerini de ilgilendirmez. Çünkü Murat Belge, her türlü eleştiriden münezzehtir.
Şaka mı yapıyorum?
Hayır.
Bu benim değil Ali Nesin’in ifadesidir.
Ali Nesin, 3 Aralık 2015’te sosyal medya hesabından kelimesi kelimesine şunları yazmıştır:
“Murat Belge her türlü eleştirinin dışında tutulması gereken biridir. Bunu idrak edemeyen haddini bilmezdir.”
Bizler için “alçak”, “ahlâksız”, “it” gibi “özgürlükçü”, “ekolojik” ve “kibar” ifadeler kullanan Ali Nesin’in peygamber muamelesi yaptığı Murat Belge için söylediği şey budur.
Cümlesi o kadar açık ki başka söze gerek kalmıyor: “Murat Belge Hocaefendi Hazretleri ne derse desin, o eleştirilemez”.
Liberallerin derdi aslında tam olarak budur. Dertleri linç minç değil “peygamber”lerine laf edilmesidir.
Birinin bir an için “Atatürk her türlü eleştirinin dışında tutulması gereken biridir. Bunu idrak edemeyen haddini bilmezdir” dediğini düşünün.
Ali Nesin ve tarikat arkadaşlarının bu cümle için neler yazacaklarını tahmin edebiliyor musunuz?
Cübbeli Ahmet Hoca’nın müritleri bile Ali Nesin’e kıyasla çok daha şüphecidir.
Cübbeli Murat Belge Hocaefendi Hazretleri’nin müritleri ise asla şüpheye düşmezler.
*
Kısacası “dağılın” diyor Ali Nesin.
SUSUN.
Konuşmayın. “M. Belge Hocaefendi Hazretleri’ni eleştirmeyin.”
M. Belge Hocaefendi, 90’ların en karanlık yıllarında kendisine teklif edilen “Çiller danışmanlığı”nı kabul edecek kadar iktidara yanlayabilir (12), ama eleştirmeyin.
M. Belge Hocaefendi, “Yüksek yargıyı Alevi cemaati yönetiyor” diyerek iktidara operasyon için kılavuzluk yapabilir (2), ama eleştirmeyin.
M. Belge Hocaefendi, Fethullahçı çeteyle sarmaş dolaş olabilir, onlardan para alabilir (13,14), ama eleştirmeyin.
*
Çünkü Ali Nesin, Cübbeli M. Belge Hocaefendi tarikatı mensuplarının aklından geçeni iki cümlede özetlemiştir:
“Murat Belge her türlü eleştirinin dışında tutulması gereken biridir. Bunu idrak edemeyen haddini bilmezdir.”
Karşımızdaki Cübbeli M. Belge Hocaefendi Hazretleri tarikatının ahlâkı bundan daha iyi özetlenemezdi.
Ama mesela Mustafa Kemal Atatürk’e “Selanik piçi” diyebilirsiniz (15).
Mustafa Kemal Atatürk’ e “38’de geberen şahıs” diye hitap edebilirsiniz.
Mustafa Kemal Atatürk için “evlatlığıyla yatıyordu” diye işkembeden atarak yazabilirsiniz.
Bunların hepsi Ali Nesin’e göre fikir özgürlüğüdür.
Ama Murat Belge, “her türlü eleştirinin üzerindedir”.
Ali Nesin’in ahlâkı budur. Bu ahlâktan sadece tarikat çıkar, biat çıkar, mürit çıkar. Çıkanlar da zaten budur.
*
Alçaklığın yerel tarihi
Bu topraklarda alçaklığın yerel tarihinin oluşmasına bizzat katkıda bulunan ateşli gönüllülere en küçük bir eleştiri getirildiğinde “vay linç var” diye karşı çıkan bir liberal güruhla karşı karşıyayız. Bu kişiler, hiçbir zaman eleştirinin içeriğini tartışmıyor. İçeriği görmüyorlar bile. Belge Hocaefendi Hazretleri’nin ne kadar eğitimli, iyi, yüce ve entelektüel, buna karşın eleştirenlerin ne kadar sorunlu (kıskanç, kindar, nefret dolu, it, utanmaz vb.) olduğundan bahsedip eleştirinin önünü tıkıyorlar.
*
Hocaefendi Hazretleri’nin müritlerinin gözünde, ölen, hapse giren ya da mağdur olan insanların bir sinek kadar bile değeri yoktur.
Utanma duyguları alınmıştır. Onlar her zaman ve her koşulda haklıdır.
Her şeyi yaparlar, iktidarlarla her türlü ilişki içinde olurlar ama hiç yanılmazlar.
Bunlara “utanç transplantasyonu” yapacak bir teknoloji ne yazık ki yok!
Tek yaptığımız kendilerini kendilerine hatırlatmak ve durumu teşhir etmektir.
*
Dün yaptıkları unutulsun istiyorlar. Sırtlarını iktidara dayayarak ölçüsüzce, kanıtsızca hedef gösterdikleri insanları, dile getirmeyelim istiyorlar. Bunları hatırlatanları da “işte bu linç kültürü” deyip susturuyorlar.
Hiç kolay değil biliyorum ama yine de söylemek gerek:
M. Belge ve çevresi, çevresinin çevresi, “linç kültürü” ezberiyle onu bunu ilgili ilgisiz suçlayacağına biraz “utanma kültürü” edinse daha iyi olmaz mı?
Taylan Kara / SOL
Kaynaklar:
*M. Belge “akil adam” heyetinden 25.06.2013’de istifa etmiştir.