21 Kasım 2022 Pazartesi

KISA KISA GÜNDEM ( 21 KASIM 2022 )

 


1) Sabah: Taksim saldırısı zanlısı Ahlam Albashır ifadesinde "Abim ÖSO komutanı" dedi (Evrensel)

Sabah gazetesinin haberinde, Taksim saldırısı zanlısı Ahlam Albashır'ın ifadesinde "Abim Muhammed, Özgür Suriye Ordusu'nda üst düzey komutandır" dediği öne sürüldü. (https://www.evrensel.net/haber/475146/sabah-taksim-saldirisi-zanlisi-ahlam-albashir-ifadesinde-abim-oso-komutani-dedi)


2) PTT’nin kayıp altın dosyasında bir yıldır dava yok (Evrensel)

PTT’nin 2 milyon dolarlık kayıp altın dosyasında bir yıldır dava açılmadığını açıklayan CHP’li Murat Emir, “Dokunulmazlığı kimden alıyorlar?” diye sordu.(https://www.evrensel.net/haber/475106/pttnin-kayip-altin-dosyasinda-bir-yildir-dava-yok)


3) Hıncal Uluç hayatını kaybetti (Evrensel)

Gazeteci Hıncal Uluç 83 yaşında hayatını kaybetti.

4) Cem Yılmaz’a Erşan Kuneri dizisi için alkol ve sigarayı özendirdiği gerekçesiyle dava açıldı (Evrensel)

Bağımlılığa ve Sigaraya Hayır Derneği Cem Yılmaz’ın Erşan Kuneri dizisine alkol ve sigarayı özendirdiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.(https://www.evrensel.net/haber/475141/cem-yilmaza-ersan-kuneri-dizisi-icin-alkol-ve-sigarayi-ozendirdigi-gerekcesiyle-dava-acildi)


5) MEB, sadece A101 değil BİM ve Migros'la da protokol imzalamış(Evrensel)

MEB'in sadece A101 değil, BİM ve Migros’la da öğrencileri işçileştiren protokol imzaladığı, tepkiler üzerine A101’in yanı sıra BİM ve Migros’la imzalanan protokollerin de iptal edildiği ortaya çıktı.(https://www.evrensel.net/haber/475138/meb-sadece-a101-degil-bim-ve-migrosla-da-protokol-imzalamis)


6) Turneden dönen tiyatrocuları taşıyan minibüs Amasya'da kaza yaptı: 3 kişi hayatını kaybetti (Evrensel)

Amasya’nın Merzifon ilçesinde, tiyatro oyuncularını taşıyan minibüs ile kamyonun çarpışması sonucu 3 kişi öldü, 8 kişi yaralandı. Çorum’dan Samsun’a giden Aykut Bektaş idaresindeki minibüs, Çaybaşı köyü mevkisinde aynı yönde seyreden Hacı Ahmet Kılıç yönetimindeki kamyonla çarpıştı. Haber verilmesi üzerine bölgeye jandarma, polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kazada minibüsteki tiyatroculardan Özgür Karataş, Tolga Güleryüz ve Burak Topçu hayatını kaybetti. Yaralanan sürücü Bektaş ve minibüste bulunan Özgür Ayaz, Burak Gülçebi, Filiz Özbek, Melis İşiten, Sergen Deveci, Uğur Şalvarcıoğlu ve Ceyhun Fersoy bölgeye sevk edilen ambulanslarla Merzifon ve Suluova Devlet Hastanelerine kaldırıldı. Tiyatro oyuncularının dün Çorum Devlet Tiyatrosu Salonu’nda "Başbelası" adlı tiyatro oyununu sahneledikleri öğrenildi.

7) Uğur Kaymaz katledileli 18 yıl oldu, adalet yok (Birgün)


Uğur Kaymaz’ın 13 kurşunla katledilmesinin üzerinden 18 yıl geçti. Aile avukatı Erdal Kuzu, küçük yaşta bir çocuğun öldürülmesi ve yanına silah bırakılmasının insanlığa karşı bir suç olduğunu ifade etti. Babası Ahmet Kaymaz ile birlikte Mardin’in Kızıltepe ilçesindeki evlerinin kapısı önünde 21 Kasım 2004’te henüz 12 yaşındayken 13 kurşunla katledilen Uğur Kaymaz, Midyat’ta 1995 yılında henüz 11 yaşındayken katledilen Fatma Erkan gibi yanına bedeninden büyük bir silah bırakılarak “terörist” ilan edildi. Üzerinden 18 yıl geçen olayda failler cezalandırılmak yerine ödüllendirildi.(https://www.birgun.net/haber/ugur-kaymaz-katledileli-18-yil-oldu-adalet-yok-410699)

8) Havalimanlarında kuş bile uçmadı (Mustafa Bildircin-Birgün)

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılışında, “Uçaklar boş, doldurun” dediği 3 milyon kapasiteli Rize-Artvin Havalimanı’nı altı ayda 371 bin 373; 2 milyon kapasiteli Tokat Havalimanı’nı sekiz ayda 61 bin 629 yolcu kullandı.(https://www.birgun.net/haber/havalimanlarinda-kus-bile-ucmadi-410692)

9) Plaza de Mayo Anneleri lideri Hebe de Bonafini yaşamını yitirdi (Birgün)

Arjantin'de cunta tarafından kaybedilen çocuklarının izini süren 'Plaza de Mayo Anneleri Derneği Başkanı Hebe de Bonafini 94 yaşında yaşamını yitirdi. Ülkede 3 günlük ulusal yas ilan edildi.(https://www.birgun.net/haber/plaza-de-mayo-anneleri-lideri-hebe-de-bonafini-yasamini-yitirdi-410721)

10) Abdurrahim Albayrak’ın torunu, AVM’nin 4. katından düşerek hayatını kaybetti (Birgün)

İş insanı Abdurrahim Albayrak'ın 15 yaşındaki torunu Batuhan Bostancı, Nişantaşı'nda AVM'nin 4. katından düşerek yaşamını yitirdi.
Düşen gencin, iş insanı ve Galatasaray'ın eski yöneticisi Abdurrahim Albayrak'ın kızı İlknur Albayrak Bostancı ile Beşiktaş camiasının bilindik isimlerinden Asil Bostancı'nın 15 yaşındaki oğlu Batuhan Bostancı olduğu öğrenildi.

(derleyen: mstfkrc)


TC-ATA rotasında kokain soruları - Timur Soykan / BİRGÜN

 

Ahmet Davutoğlu, eski başbakanlık uçağı TC-ATA’da 1,3 ton kokain yakalanmasını yeniden gündeme getirdi. Tarihe tanıklık etmiş uçağın düşürüldüğü hal kadar uyuşturucu sevkiyatının karanlıkta kalması da üzücü.


Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, başbakanken kendisinin de kullandığı eski TC-ATA uçağında Brezilya’da 1,3 ton kokain yakalandığını hatırlattı ve şöyle dedi:

“Üzerinde ay yıldız olan uçak kokainle yakalandı. Bu uçak bu şekilde yakalandıktan sonra İçişleri Bakanı o koltukta oturuyorsa ve Cumhurbaşkanı’nın sesi çıkmıyorsa kimse milli haysiyetten bahsedemez… Nerede şimdi bu uçak? Ne oldu o dava?

Eski başbakanlık uçağı, şimdi Brezilya’da. Geçmişte Turgut ÖzalSüleyman DemirelMesut YılmazBülent EcevitNecmettin ErbakanTayyip Erdoğan tarafından kullanılan jete kokainle yakalanmasından sonra el konuldu.Ama belki de daha acısı; bu skandal uyuşturucu sevkiyatının da büyük ölçüde karanlıkta kalması. Eski TC-ATA uçağının rotasında 1,3 tonluk kokain sevkiyatıyla ilgili soruların peşinden gidelim.

1- Uçaktaki kokainin baronu kim?

4 Ağustos 2021’de özel jet, İspanya Malaga’dan İspanyol yolcu Angel Gonzales Valdes’i almak için Brezilya’da gümrüksüz bir havalimanı olan Riberio Preto’ya gitti. Burada uçağın kargo bölümü ve kabine 24 adet 54 kiloluk valiz yüklendi. Uçak 3 saatlik bir uçuşla gümrük işlemleri için Fortaleza Havalimanı’na ulaştı. Pilot, yardımcı pilot, kabin görevlisi ve teknisyenden oluşan mürettebatın tamamı Türk’tü. Uçağın önce Portekiz-Lizbon ardından Belçika-Brüksel’e gideceği bildirilmişti.

Brezilya narkotik polisi uçağa girdi. Valizlerin kimin olduğunu sordu. İspanyol yolcu Valdes, kendisinin olmadığını söyledi. Türk pilot Veli Demir ise valizler konusunda bilgisinin olmadığını anlattı. Veli Demir, gümrüksüz havalimanına mürettebatla birlikte geldiklerinde valizlerin yüklenmiş ve yolcunun uçakta olduğunu iddia etti. Ancak diğer mürettebat, yolcunun VIP’de kendilerini beklediğini ve uçağın kapısının kilitli olduğunu, valizlerin sonradan yüklendiğini ifade etti.

Brezilya’daki soruşturmada sadece Pilot Veli Demir ve İspanyol yolcu Valdes sanık oldu. Kokainin kaynağı konusunda tespit yapılmadı. Brezilya medyasında ise bu sevkiyatın başında ‘Brezilya’nın Escobar’ı lakaplı eski Albay Sergio Roberto de Carvalho’nun olduğu iddia edildi. Suçla mücadele eden bir askerken dünyanın en büyük uyuşturucu baronlarından birine dönüşen Carvalho uzun süre sahte kimlikle Malaga’da yaşamıştı. Jetin kalkış noktası da Malaga’ydı. Defalarca polis operasyonlarından son anda kurtulmayı başaran Carvalho, Haziran 2022’de Budapeşte’de yakalandı.

2- Uçuş parasının izi sürüldü mü?

Eski TC-ATA kuyruk numaralı uçak, 2016’da Başbakanlık’tan Savunma Sanayi Başkanlığı’na devredildi. Kuyruk numarası değiştirilerek TC-GVA yapıldı ve 2017’de çok düşük bir fiyata iktidara yakın Şeyhmus Özkan’ın sahibi olduğu Affan Holding’e satıldı. Holdingin ACM Havayolları isimli şirketi yılda 25 bin uçuş yapıyordu ve özel jet kiralama işi faaliyetlerinin küçük bir kısmını oluşturuyordu. Küçükçekmece Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre; 31 Temmuz 2021 günü özel jet Malaga’dayken İspanyol yolcu Valdes, Brezilya’dan alınıp Belçika’ya götürülmesi için başvurdu. Toplam 4 yolcu olacağını söylemişti. Ama diğer üç yolcu hiç gelmeyecekti.

Şeyhmus Özkan’ın talimatıyla personel fiyat çıkardı: 160 bin Euro. Valdes, parayı döviz bürosundan göndereceğini söylemişti. Satış sorumlusunun ifadesine göre; normalde para hesaba geçmeden işlemler başlamazdı. Ancak Şeyhmus Özkan işlemlerin başlatılması için talimat verdi. Satış sorumlusu paranın gelmediğini hatırlatınca Şeyhmus Özkan “Ne diyorsam onu yap” dedi.Şeyhmus Özkan ifadesine göre; 2 Ağustos 2021 günü yani uçakta kokainin yakalanmasından 3 gün önce bir kurye, şirketin Küçükçekmece’deki merkez binasına geldi. 160 bin Euro’yu Şeyhmus Özkan’a elden teslim etti. Bu ödeme karşılığında hiçbir belge verilmedi. Şeyhmus Özkan, bu kuryenin kimliğini ve hangi döviz bürosundan geldiğini bilmediğini söyledi. İddianamede de bu kurye hakkında hiçbir bilgi bulunmuyor. Polisin motosikletin plakasını tespit edemediği iddia ediliyor. Ancak bir holding binasına gelen ve her yeri güvenlik kameralarıyla dolu İstanbul’da bu kuryenin kimliğinin belirlenmemesi büyük soru işaretleri yaratıyor. Böylece soruşturmanın en önemli kısmı, paranın kaynağı belirsiz kalıyor.

                                Şeyhmus Özkan’ın da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile fotoğrafı çıktı.

Ayrıca Brezilya’daki soruşturmada, yer hizmeti veren şirketin yetkilileri, bu jetin uçuşu için tüm ödemelerin ısrarla nakit yapıldığını anlattı.

3- Pilot, kokain sevkiyatından haberdar mıydı?

Pilot Veli Demir, açık kalp ameliyatı geçirmiş ve bir yıl uçuşlardan uzak kalmıştı. İyileştiğine dair raporla uçuş lisansını tekrar almış ve ACM Havayolları’nda çalışmaya başlamıştı.

Küçükçekmece Savcılığı’nın iddianamesine göre; Pilot Veli Demir’in 1,3 tonluk yükün uyuşturucu olduğunu bilmemesi hayatın olağan akışına aykırı. Brezilya’daki yargılamada aynı tespit yapıldı. Brezilya polisi jette inceleme yapmak için hazırlanırken pilot uçağın kapılarını kapatmış, kalkış pozisyonu almıştı. Polis uçağı durdurmuştu.Pilot Veli Demir ve İspanyol yolcu Valdes tutuklanıp cezaevinde karşılıklı koğuşlara konuldu. Valdes ileri aşamada kanser hastasıydı ve çok az ömrü kalmıştı. Tutuklandıktan üç ay sonra öldü. Valdes, Belçika’da iki şirket kurmuş ve iflas etmişti. DW Türkçe’nin konuştuğu Valdes’in Brezilyalı avukatı “Bana itiraflarda bulundu. Ailesine 500 bin Euro bıraktığını söyledi” dedi. Yani Valdes ölmek üzereyken ailesine para bırakmak için bu işe girmişti. Brezilyalı avukat DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada “Valdes bu kaçakçılıkla ilgili çok az bilgisinin olduğunu, emirleri Türk pilottan aldığını anlattı” iddiasında bulundu.

Veli Demir uçaktaki kokainden haberinin olmadığını, yeri hizmetleri veren şirketin valizleri yüklediğini savunuyor. Yolcunun valizlerini kontrol etme yetkisinin olmadığını iddia ediyor. Ancak Türkiye’deki iddianameye göre; yasalar pilota şüpheli yükü tespit ettiğinde güvenlik güçlerine bildirme sorumluğu yüklüyor. Pilot, uçağın kapısını yer hizmetleri ile yanlış anlaşılma sonucu kapattığını savunuyor. Avukatları, Veli Demir’in Brezilya’daki davada beraat ettiğini belirterek “Brezilya’daki ifadesi tercümanla ve baskı altında alındı. Bu nedenle çelişkiler var. Pilotun kokainle bağlantısını gösteren hiçbir delil yok” diyor.

4- Patron Şeyhmus Özkan kokain sevkiyatını organize etti mi?

Pilot Veli Demir, Brezilya’da adli kontrol kararı kaldırıldıktan sonra 26 Aralık 2021’de Türkiye’ye geldi ve tutuklandı. Polis Şeyhmus Özkan ve şirket yöneticilerine operasyon yaptı. Gözaltına alınan Şeyhmus Özkan’ın sosyal medya hesabından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Erdoğan ile çok yakın ilişkileri olan iş insanı Ethem Sancak’la fotoğrafları paylaşıldı. Serbest bırakılan Şeyhmus Özkan ertesi gün savcılığın itirazı üzerine tutuklandı. Şeyhmus Özkan ve Veli Demir halen tutuklu.

Şeyhmus Özkan son yıllarda maddi sorunlarla boğuşuyordu. Şirketinde yönetime eski eşi ve amcasını getirmişti. Ancak resmi görevi olmadan şirketi yönetiyordu. 2019’da Affan Yatırım Holding, 85 milyon TL’lik borcu nedeniyle konkordato ilan etmişti. Büyük vergi borçları vardı.

Küçükçekmece Savcılığı’nın iddianamesinde; Şeyhmus Özkan’ın kokain yakalanan uçuşla ilgili ödemeyi elden teslim alması suç delili olarak gösteriliyor. Ayrıca büyük bir şirketin sahibi olmasına karşın bu uçuşla özel olarak ilgilenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olarak değerlendiriliyor. İddianamede Şeyhmus Özkan uyuşturucu madde ticareti organizasyonunu bizzat yönettiği savunuluyor.

Şeyhmus Özkan ise ifadesinde kendilerine üç teklifin geldiğini ve yolcu Valdes’in güzergahı karlı olduğu için kabul ettiklerini anlattı. Valdes’in parayı döviz bürosundan göndereceğine dair yazışmalarını savcılığa sundu.Şeyhmus Özkan’ın avukatları, Türkiye’de pek çok uçuş şirketinin ödemeleri elden aldığını ve bunun bir suç delili olmayacağını savunuyor. Ödemenin şirket hesabına geçtiğini ve yolcu Valdes’e fatura kesildiğini belirten avukatlar şöyle konuştu:

“Şeyhmus Bey, Brezilya’daki davada sanık bile yapılmadı. Bu süre içerisinde iki kez yurt dışına çıktı ve geri döndü. Şu an kaçma şüphesiyle tutuklu. Şeyhmus Özkan’ın bu uçuşla bizzat ilgilendiği için suçlanması tamamen hukuki dayanaktan yoksun. Şirketi yönetiyor ve ilgili personeliyle bu işleri takip ediyor. Uyuşturucu kaçakçılığıyla hiçbir ilgisi yok.”

Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir yeri olan jet ise halen Brezilya’da tutuluyor. Bakımı yapılmadığı için kötü durumda. Brezilya resmi makamları, uçağı kullanmak için ACM Holding’e başvurmuş ancak şirket kabul etmemiş. Şirketin Brezilya’daki avukatları ise uçağı geri almak ve Türkiye’ye getirmek için çalışıyor.

18 sayfalık iddianamenin büyük kısmını ise Brezilya’dan adli yardımlaşma için gönderilen yazıların tercümesi oluşturuyor. Para trafiğinin bile çözülmediği bir iddianamede pek çok nokta karanlıkta. Pek çok uyuşturucu dosyasında olduğu gibi TC-ATA uçağı olayı da yanıtsız sorular ve sırlarla dolu.

Timur Soykan / BİRGÜN


Son Dakika: Tarımsal girdi enflasyonunda rekor - Cumhuriyet

 

Türkiye İstatistik Kurumu'na göre, tarımsal girdi fiyatları eylülde yıllık yüzde 138.15 artışla rekor tazeledi.



Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), eylül ayı tarımsal girdi fiyat endeksini 
açıkladı. Buna göre, 2022 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 2.90, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 91.85, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 138.15 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 97.41 artış gerçekleşti.


Ana gruplarda bir önceki aya göre tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 2.89, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 2.91 artış gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre göre tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 95.12, tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 145.02 artış gerçekleşti.


GÜBREYE YÜZDE 226.63 ZAM

Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 38.73 ile veteriner harcamaları ve yüzde 66,12 ile diğer mal ve hizmetler oldu. Buna karşılık, yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 226.63 ile gübre ve toprak geliştiriciler ve yüzde 193.88 ile enerji ve yağlar oldu.

EN YÜKSEK ARTIŞ TOHUMDA

Aylık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 0,27 ile hayvan yemi ve yüzde 0,59 ile makine bakım masrafları oldu. Buna karşılık, aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 19,71 ile tohum ve dikim materyali ve yüzde 6,62 ile enerji ve yağlar oldu.(Cumhuriyet)

Kılıçdaroğlu’nun su döktüğü mezar - Barış Terkoğlu / Cumhuriyet

 

Hem öldürüyorlar hem de cenazenizde ağlıyorlar. Tırnaklarının arasında kanınız kururken en çok onlar figan ediyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu, kardeşi Celal’in cenazesini kaldırırken aklımdan geçti. Hani “Ne atabilirsin ne satabilirsin” derler ya. Kardeş bu... Aynı karından doğmuş, beraber gülmüş beraber ağlamışsındır. İstesen de düşman olamazsın. Kılıçdaroğlu da olmadı. Geçen ay hastanede ziyaret etmiş, elini tutmuştu. Önceki gün de son yolculuğuna uğurladı.

Ancak Kemal Bey ile karşısındaki tabutun içinde yatan kardeşinin arasında koca bir hendek kazılmıştı. Bu hendeği kazan başkasıymış gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan “derin bir üzüntü” içinde olduğuna dair mesaj yolladı.

Sahi Baykal meselesinde de aynısı olmamış mıydı? FETÖ çekmiş, servis etmiş, AKP medyası ilk kez yayımlamıştı. Ancak Baykal’ı istifa ettiren basit bir görüntü değildi. Erdoğan kürsüye çıkmış, “Ne özeli, genel genel” diye bağırmıştı. Kapının ardında olanı siyasetin ortasına taşımışlar, “İstifa istifa” diye bağırmışlardı. Katil olay yerine bir kez de kendini temizlemek için uğrar ya... Baykal istifa edince “derin üzüntü” duyup Kılıçdaroğlu’na “Sen yaptın” demişlerdi.

İşte Celal Kılıçdaroğlu’nun başına gelenin hikâyesi de benziyor...

KEMAL BEY’İN VETOSU

Kılıçdaroğlu ailesi, diğer fertlerini pek tanımasak da yedi kardeşten oluşuyordu. Celal Bey, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan altı yaş küçüktü. Aynı ortamda büyümüşlerdi. Gelgelelim, okuma konusunda ağabeyini örnek almadı. Liseyi terk etti, işçiydi.

Ekonomik durumu “herkes gibi”ydi. 2007’de emekli olduktan sonra bekçilik yapmaya başladı. Durumu keşfedilince yandaş medya önce buradan vurdu. Onlara göre koca genel başkanın kardeşi, inşaatlarda bekçilik yapamazdı. Baksanıza Erdoğan’a, onun kardeşleri sıcak sudan soğuk suya ellerini sokuyor muydu!

Celal Kılıçdaroğlu’nun ağabeyi ülkenin kurucu partisinin genel başkanıydı. Tartışmasız en kritik makamlardan biriydi. Celal Bey, soyadının kendisine bir şeyler kazandırmasını bekliyordu. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu, aynı günlerde Erdoğan’ın ailesinin bu denli siyasetin içinde olmasını eleştiriyor, vakıflarının kamudan beslenmesine tepki gösteriyordu. Konu kendisi olunca farklı davranmadı. Belki bir belediye başkanına telefon açsa, kardeşini “danışman” yapabilir ya da bir yönetim kuruluna adını yazdırabilirdi. Bunu seçmediği gibi, ailesinin siyasetten uzak kalması için çalıştı.Celal Bey, 2014 yerel seçimlerinde, Buca’da CHP’den belediye meclis üyeliğine aday olmak için başvurdu. Ancak genel başkanın kardeşi, elbette Kemal Bey’in vetosuyla, belediye meclis üyeliğine bile aday gösterilmedi. Celal Bey, kendisi için kötü ama Türkiye için iyi olan bu olaydaki sırrı anlayamadı. CHP’ye de abisine de kırıldı.

BELDEN AŞAĞI VURDULAR

Celal Kılıçdaroğlu’nun hem fiziki hem ruhsal sorunları, dahası alkol problemi vardı. Nitekim çocukları bu nedenle babalarına vasi tayin edilmesi için başvurmuştu. Bu durum, onu dışarıdan müdahalelere açık hale getiriyordu.


Ahlaki değerleri olanlar normalde buradan vurmazdı ama burası Türkiye... Celal Kılıçdaroğlu’nu alıp ağabeyine karşı kullanabileceğini görenler bu fırsatı kaçırmadı. Celal Bey’i çocukları yerine onlar yönetmeye başladı. Kemal Bey’e karşı kardeşini mermi yapıp belden aşağı ateş ettiler.

Kasım 2016’da abisinin Adalet Yürüyüşü’ne karşı, Söke’den Didim’e yürüyüş başlattı. Talebi, CHP içindeki FETÖ’cülerin temizlenmesiydi. Elinde “FETÖ’cüler abimi de kandırmışlar” yazılı döviz tutuyordu. İçişleri bakanına CHP’li belediyelere müdahale çağrısında bulundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, soyadını kullanarak partisini zor durumda bırakan kardeşine karşı harekete geçti. İhraç talimatı verdi. Olacağı anlayan Celal Bey, CHP’den istifa etti.

Aralık 2016’da Didim’de, Cumhuriyet Meydanı’nda çadır kurdu. “Sayın cumhurbaşkanımızı Allah başımızdan eksik etmesin” yazılı pankart açıp oturma eylemi başlattı.

9 Ocak 2017’de AKP Genel Merkezi’ne giderek üye oldu. Rabia işareti yaparken çekilen fotoğrafı servis edildi.

Haziran 2017’de, abisine karşı sözde ölüm orucu başlattı. Bir çekyatta uzanırken elinde “Pornocu belediye başkanı, FETÖ’cü abi istemiyorum” pankartını tutuyordu.

AKP’NİN YÖNETTİĞİ HESAP

Celal Kılıçdaroğlu adına bir Twitter hesabı kuruldu. Hesaptan “Kemal Kılıçdaroğlu’nun kardeşi” sıfatıyla CHP lideri aleyhine düzenli mesaj atılıyor, hükümet medyası bu mesajları anında haber yapıyordu. Hesabı kuran ve işleten, AKP’nin sosyal medya işlerini yapan ajansın çalışanı çıktı.

Yandaş medya, Kemal Kılıçdaroğlu’na belden aşağı vurmak için sık sık onu konuk alıyordu. Soyadından başka bir özelliği olmayan Celal Kılıçdaroğlu programlarda yorumculuk yapıyor, abisi hakkında kullandığı ağır sözlerle düşmanları için malzeme veriyordu. İşin içindeki Melih Gökçek parmağı herkesin bildiği sırdı. Gökçek, Celal Bey’i referans verdiği “Sol Siyaset FETÖ İlişkileri” isimli bir kitap bile yazdı.

Celal Kılıçdaroğlu’nu karikatür bir figür haline getirdiler. Elbette kimi zaman eğlendikleri bu işin ana hedefi hep Kemal Kılıçdaroğlu’ydu.

Öyle ki...

Kemal Kılıçdaroğlu, linç edildiğinde “Vallahi ben mutluyum yani. Döven arkadaşlara helal olsun. Tebrik ediyorum” diyecek kadar ileri gitti.

HER ŞEYİ İTİRAF ETTİ

Her şeyin bir ömrü var. Celal Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin de... Sonunda onu da tükettiler. Bir köşeye bıraktılar.

Kemal Bey hiç dava açmadı ama...

Celal Kılıçdaroğlu, kendi hesabı üzerinden başkalarına ettiği hakaretlerde, açılan davaların muhatabı olunca her şeyi itiraf etti. Kendisine ev, araba, para vaat edilmiş, bunların karşılığında denileni yapması istenmişti. Sonunda mahkemede kendisini savunan avukatın parasını bile ödememişlerdi. Pişman görünüyordu.

Bir zamanlar neredeyse her gün yandaş televizyonlarda, gazetelerde görünürken adı unutuldu. Derken ölüm haberiyle hatırlandı.

Dün, bir CHP’li, kardeşinin mezarına su döken Kemal Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafını şöyle yorumlamıştı: “Elin kapısından medet umarsın, mezarına bir tas suyu düşman bildiğin kardeşin döker.”

Gerçekten de Celal Kılıçdaroğlu’nun cenazesinde ya da mezarının başında, önünde rabia işareti verdiği AKP Genel Merkezi’nden ya da sürekli göründüğü yandaş medyadan kimse yoktu. İşte bu nedenlerle Erdoğan’ın “derin üzüntülü” mesajını görünce “Üzülmesek de olur, insan sıfatına layık olalım yeter” diye iç geçirdim.

Çoğu zaman sizi kardeşinizle anlatırlar. Oysa insanı tanımak için düşmanlarının kim olduğuna bakın yeter.

Barış Terkoğlu / Cumhuriyet

Türkiye yüzyılı - Bilgin Gökberk / Cumhuriyet

 


Bir iki şey yazalım. Franco, “Bana 100 bin kişilik uyku tulumu yapın” demiş, Bernabeu Stadı yapılmış.

***

Ülke şeriat liginde. 

Milletin aklı fikri top liginde. 

***

Gece rüyasında jelibon rezervi, doğalgaz buluyor, TOGG’a biniyor, uzaya gidiyor, aya iniyor. Gündüz A101’e, Bim’e zor giriyor. 

***

2002’den 2022’ye... 

Enflasyon 180’e, dolar 19’a, Avro 20’ye gelmiş. 

TOGG, 0’dan 100’e 4.8 saniyede gelince bayram ediyor.

***

Enteresansın. 

Ekmek 5, simit 7.5. 

Umumi tuvalet küçük 5. 

Tek sigara 1.5. 

Sınırdan pasaportsuz kaçak giren, burada doğup büyüyen anası ağlayıp üniversiteye girenden daha çabuk iş buluyor.

***

Soma fıtrat, Bartın kader.

Beyoğlu Ortadoğu. 

***

“Dolar 1 lira olacak, 3 lirayı geçerse yüzüme tükürün” diyen arkadaşa, doları, Avro’yu emanet ediyorsun. 

Esmer değilsen önünde taksi durmuyor. 

Arapça bir iki kelime bilmiyorsan taksiye binemiyorsun. 

Bakansız Maliye Bakanlığın, başkansız federasyonun, adaletsiz adalet sarayın var. 

Bunu Einstein bile hayal edemez. 

Pilotsuz uçağa, şoförsüz arabaya kafayı takıyorsun.

***

“Şerefsiz, hain” dediğimizle sarmaş dolaş oluyoruz. 

“Katil” dediğimizle fasıl dinliyoruz. 

Ülkeyi Ortadoğu’dan çıkarana, Cumhuriyeti kurana “ayyaş” diyoruz, Ortadoğu’yu ülkeye sokanı baştacı ediyoruz. 

Bekir Bozdağ’ı bile 2 kez Adalet Bakanı yapıyoruz.

***

2 milim ofsayta takılıyorsun. 

Son 20 yılda dünyada 2 grizu faciası olmuş. 

Bizde 4. 

Buna takılmıyorsun.

***

3 yerli oynatınca yerli milli olan Top Federasyonu’nda TC’nin kurucusunun 10 Kasım’da öldüğünü bilen kimse kalmamış. 

Cumhur Önder Arslan Cumhuriyet’te yazdı.

10 Kasım’da oynanan 7 Türkiye Kupası maçında Atatürk için saygı duruşu yapılmamış. 

Ata’nın şanssızlığı Türk olması.

Arap, Katarlı olsa her gün saygı duruşu yapılırdı biliyorsun.

***

Top Federasyonu’ndan Mehmet Büyükekşi, İngiltere ligi yöneticisine “Sizde maçtan sonra başkanlar, yöneticiler hakem hakkında konuşur mu?” diye soruyor. 

Alacağı cevabı bildiği için “Sizde federasyon başkanını niye kral seçmez, futbolu niye kralın kardeşi yönetmez?” diye soramıyor.

***

Suudi Prens Selman Ankara’ya geliyor. Anıtkabir’e yine gitmiyor. 

***

Daha 2 ay önce Selman’ın ülkesinin milli gününe koşa koşa giden, esas duruşta duran Diyanet Başkanın Anıtkabir’e zaten gitmiyor. Son Cumhurbaşkanı ile ülke ülke dolaşıyor, son 10 Kasım’ı Atatürk’e 10 dakika mesafede başkanlıkta geçirip ülkesini kuran ilk Cumhurbaşkanı’nın kabrine yine gitmiyor.

***

Aynı günlerde ülkenin kurucusu İzmir’de milli maça gidiyor, stada yine sokmuyorlar. 

Riyad’ın, Doha’nın dağlarında çiçekler açsa, pankartta “Yaşa Selman Paşa yaşa” yazsa “Emir’in adı mücevher taşa yazılsa” esas duruşta sokarlar bunu da biliyorsun.

**

Sahaya “Yüce Atatürk” tişörtleriyle çıktığı için Top Federasyonu’nun disipline sevkettiği Fethiyespor’un “Yüce Emir” tişörtleriyle çıksa Türkiye Yüzyılı’nın takımı seçileceğini, yalaka iş insanlarının sponsor olmak için sıraya gireceğini 5 yaşındaki çocukların bildiğini sadece top medyasının bilmediğini de biliyorsun. Yine de sabaha kadar boş beleş muhabbeti izliyorsun.

***

Aslı Baykal, “Türkiye siyasal haritası artık sağ-sol, laik-dindar, Türk-Kürt, Alevi-Sünni diye ayrışmıyor, milli ve gayrımilli olarak ayrışıyor” diyor.

Ülkenin son 20 yılda namuslular-namussuzlar diye 2’ye ayrıldığını gerisinin teferruat olduğunu söyleyemiyor, onu bile ciddiye alıyorsun.

***

Tişörtünde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” yazdığı için meclise sokulmayan, tişörtü çıkarılan çıplak vücuduna mont giydirilen vatandaş “Selman’ın askeri” olsa altına halı serileceğini de biliyorsun. 

***

Ankara’dan vahiy inmiş. 

Haber Türk alt yazı geçiyor. 

Ekonomi modeli meyvelerini vermiş, sağlıklı bir ekonomiyle yolumuza devam ediyormuşuz. 

Cnn Türk’e göre ekonomide dünyada 1’inci Avrupa’da 4’üncüyüz (nasıl oluyorsa). 

Hâlâ zaplamıyorsun seyrediyorsun.

***

Şu bölümü güncelledim.

Büyükekşi TFF’de.

TFF Külliye’de. 

Kardeş artı Rıdvan Beylerbeyi’nde.

Dünya Kupası kanka Emir’de. 

Kanka Emir, Bein’de, Digitürk’te.

Allah daha çok versin; İddaa, piyango, golf, Kemer Country, Hürriyet, Milliyet, Cnn, Kanal D vs Demirören’de... Ahmet Hakan-Abdülkadir Reis; Hürriyet, Cnn’de...

Sabah, Atv, A Haber, Beyaz, TRT vs ailede... 

İlk Çağ, Ortaçağ Akit’te...

Basket Hidayet’te....

Erbaş Diyanet’te... 

Nagehan Hanım. C.Küçük vs Haber Türk’te... 

Boğaziçi Naci İnci’de...

Maliye Nebati’de...

Bekir Bozdağ 2. kez Adalet’te. 

RTÜK Ebubekir Şahin’de...

Gümüşdağ Başakşehir’de...

Tevfik Göksu Esenler’de...  

Kardeş Göksu Doha’da elçilikte...  

İletişim Fahrettin’de...

Madenler, ihaleler Cengiz’de...

Dolar Yiğit’te...

Ensar, Tügva, Türgev vs Akp’de...

Bürokrasi, THY İmam Hatip’te...

Ersan Hoca her yerde...

Binali Bey her zaman stepnede...

Vs...

***

Ethem Sancak “Katar’la 2 devlet tek millet olduk” dedi.

***

Bak kardeş. 

Milletin yarısı Dünya Kupası’nı ülkesinde oynatıyor seyrediyor.

Diğer yarısının yarısı elektrik faturası ödeyemiyor, kupayı tv’den de seyredemiyor. 

Dizi sensin, herkes seni izliyor, sen dizi izliyorsun hâlâ.

***

Top’la kendini.

Top’a fazla takılma. 

Top’arlan biraz. 

***

Sana tuluma da gerek yok ayakta uyuyorsun. 

***

Nokta.

Bilgin Gökberk / Cumhuriyet


Amasra'dan izlenimler: 'Yetkililer inmiyor madene, baretleri işçilere veriyorlar, onlar okutuyor...' - SOL / Özel

 


TKP heyeti Amasra izlenimlerini soL'a anlattı: 'Düzenli denetim yapılması gerekiyor, yapılmıyor. Yetkililer inmiyor madene, baretleri işçilere veriyorlar, onlar okutuyor bareti aşağıda.

Amasra’da yaşanan maden katliamının üzerinden bir aydan uzun bir süre geçti. 14 Ekim saat 18.09’da yaşanan grizu patlaması sonucu yerin altından 41 madencinin ölü bedenleri çıkarıldı. 11 yaralı madencinin hastanede tedavisi devam eden bir işçiyi ise geçtiğimiz haftalarda kaybetmiştik.

42 kişinin hayatını kaybettiği katliamdan sonra bilirkişi ön raporu ve tanıkların ifadeleri basına yansıdı. Olayın daha en başında, bakanlar ve bütün yetkililer tarafından yapılan madende ihmaller yoktuaçıklamaları yine kendileri tarafından çok geçmeden yapılan yeni açıklamalarla yalanlandı.

Madende yangının devam etmesinden dolayı ocak dışındaki belgelere, denetleme raporlarına ve tanık ifadelerine dayandırılarak ortaya çıkan ön raporda patlamanın göz göre göre geldiği ortaya koydu.

Bölgede çalışmalarını yürüten TKP heyeti izlenimlerini anlattı

Türkiye Komünist Partisi madende patlama gerçekleştikten hemen sonra Bartın’a bir heyet gönderdi, her hafta çeşitli uzmanlık alanlarından ekipler bölgeye gidiyor ve temaslarını sürdürüyor.

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite üyeleri Selahattin Kural ve Tuğçe Sezen Gedik’in bölgedeki izlenimlerini soL'a anlattı.

Patlamanın yaşandığı gün haber alır almaz yola çıktıklarını, patlamaya neden olan ihmaller zincirinin gün yüzüne çıkarılması, faciadan etkilenen insanların psiko-sosyal ihtiyaçlarının karşılanması ve yürütülecek hukuki süreç için ekipler kurduklarını ifaden eden Kural, "Her hafta bu ekiplerle bölgeye gidiyoruz, temaslar kuruyoruz, aileleri ziyaret ediyoruz" dedi.

'Herkes bu ocakta koşulların her geçen gün kötüye gittiğinin farkındaydı'

"Ortada bir kaza yok ortada bir cinayet var" vurgusunda bulunan Kural, "Bölgede maden işçileriyle ve ailelerle görüştükçe bir kez daha görüyoruz ki ihmaller zincirinin geldiği bu nokta kaçınılmaz son aslında. Bölgede çok fazla maden ocağı var ocakların çoğu özel, oralarda çalışma koşulları çok daha kötü, yapılan işin her düzeyinde güvencesizlik daha belirgin. Facianın yaşandığı ocak ise kamu kurumuna ait, çalışma saatleri ve ücret diğer ocaklara göre görece daha iyi olduğundan bu ocağa talep daha çok oluyor. İşe alımlar da bu yüzden kura ile gerçekleşiyor. Ama herkes bu ocakta da koşulların her geçen gün kötüye gittiğinin, denetimsizliğin arttığının, yönetici kadrolara siyasi atamalar yapıldığının farkında" ifadesini kullandı.

'En fazla 4-5 saat o havayı soluyabilir bir işçi ama günde iki vardiya çalıştırılıyorlar'

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha katliamın ertesi sabahında yaptığı açıklamada “kader planı” dediğine işaret eden Kural, "Bu lafın işlevinin cinayetin üzerini örtmek olduğunu biliyoruz elbette ama aile ziyaretlerinde bu lafın başka bir anlamı olduğunu da görüyoruz ne yazık ki. İlla bir patlama olmasına gerek yok o işçiler erken öleceklerini bilerek gidiyor o madene, o eşler o çocuklar o paranın ne koşullarda ne pahasına kazanıldığını biliyorlar ne yazık ki. Bir vardiyadan çıkıp eve gelip bir iki saat uyuyup ikinci vardiyaya kendi elleriyle yolluyorlar o madenciyi. İşçi mi yok koca bölgede var ama birilerinin kârı artacak diye az işçiye çok iş yaptırılıyor. En fazla 4-5 saat o havayı soluyabilir bir işçi ama günde iki vardiya çalıştırılıyorlar" diye konuştu.

'Yetkililer inmiyor madene, baretleri işçilere veriyorlar, onlar okutuyor bareti aşağıda'

Madendeki eksiklerin saymakla bitmeyeceğini, koruyucu kıyafet verilmediğini, maske, eldiven hiçbirinin olmadığını söyleyen Kural, "Düzenli denetim yapılması gerekiyor, yapılmıyor. Yetkililer inmiyor madene, baretleri işçilere veriyorlar, onlar okutuyor bareti aşağıda" dedi.

Kural, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yaşanan toplu bir işçi katliamı ve bütün işçi sınıfını ilgilendiriyor. Aileler kaybettiği canların hesabını sormak istiyor. Maden işçilerinin ölümüne sebep olan ihmaller, çalışma koşulları, işçi canını yok sayan düzenin de hesabının sorulması gerekiyor. Biz bunun için de oradayız. Yurtsever Hukukçular buna karşı işçilerin yanında yerini alacak, bütün birikimini ve kaynaklarını bunun için kullanacak. Kamuoyu nezdinde yakından izlenen davalarda  birkaç kişiye göstermelik cezalar vererek konunun üstü kapatılmaya çalışılıyor bir kez daha böyle olmasın, burdan cesaret alıp başka cinayetlere yeltenemesinler diye de oradayız.

Ülkenin dört bir yanından çeşitli meslek gruplarından arkadaşlarımızla buradayız, çünkü biz bu ülkenin komünistleriyiz hesap sormak da başka faciaları engellemek de bizim görevimiz."

'Çok dirençli insanlar var karşımızda'


TKP MK üyesi Tuğçe Sezen Gedik de bölgedeki izlenimlerine ilişkin soL'a açıklamalarda bulundu.

"Belediyenin öncülüğünde aileler her akşam patlamanın yaşandığı saatte ilçenin meydanındaki meşaleyi yakıyorlar. Biz de ailelere eşlik etme fırsatı bulduk, gerek orada, gerekse yaptığımız aile ziyaretlerinde gördük ki çok dirençli insanlar var karşımızda" diyen Gedik, "Yaşanan facia çok boyutlu, ihtiyaçlar da öyle. Dolayısıyla yapılacak çok fazla şey var. Şimdilik bölgede konuşulan bir iddia ama tüm bu ihmaller zincirine ocağın özelleştirilmesi için göz yumduğu, ellerini ovuşturan ocak sahibi patronların olduğu söyleniyor örneğin. Bu bildik bir hikaye, ülkemizin tüm kamu kurumları benzer dezenformasyonlarla özelleştirme süreçlerine sokulmuştu" ifadesini kullandı.

'Yetkililer verecekleri ifadelere müdahale etmek için ailelerin kapısını çalıyor'

Gedik, sözlerini şöyle sürdürdü:

Herkes kendi kaderine terk edilmiş durumda bunu çok net görüyorsunuz, dava süreci nasıl işleyecek, kimler ne gerekçe ile gözaltında bunlar bilinmiyor. Yetkililer bir ihtiyaçları olup olmadığını sormak için değil, verecekleri ifadelere müdahale etmek için ailelerin kapısını çalıyor. Kiminin iki, kiminin üç çocuğu var geride kalan, geride kalanlar kendi acılarını unutmuş çocuklarıyla ayakta kalmanın çarelerini arıyor.

Her evde mutlaka başka madenci hikayeleri dinliyoruz, başka kayıplar…

'Bu davanın başından sonuna takipçisi olacağız'

Kamu ocağının geçmişteki düzeninden, iş güvenliğinden söz ediyorlar. Bir yandan kaderimizde varmış diye vuruyorlar dizlerine ama öbür yandan bu kader zenginlerin çocuklarına neden uğramıyor olan neden hep garibana oluyor diye soruyorlar. Aslında herkes farkında, örneğin yangın söndürme tüpü yokmuş koca madende. Facianın olduğu gün restoranlardan evlerden yangın tüpü toplanmış. Yakınları geçmişte de bu ocakta çalışmış insanlar geçen sürede denetimsizliğin çok arttığını özellikle vurguluyorlar. Eskiden 4’ü deneyimli 3’ü yeni 7 kişilik ekiplerle girerlermiş madene örneğin. Şimdi henüz daha yeni çalışmaya başlamış deneyimsiz işçiler tedbir alınmadan en tehlikeli alanlara yollanıyor.

Hayatını kaybedenler içinde aslında o gün vardiyası olmayan son dakika işçi yetersiz diye işe gelen işçiler var. Gündüz çocuklarıyla işi olduğu için vardiyasını değiştirip işe giden…

Çok fazla keşke diyor geride kalanlar, bizse üzerimize düşen sorumluluğu daha derinden hissediyoruz. Bu facia ilk değil ama son olmak zorunda. Teknoloji bu kadar gelişmişken, insanlık bunca yol katetmişken bir daha benzeri yaşanmamalı, hiçbir işçi iş cinayetinde ölmemeli. Hem bu davanın başından sonuna takipçisi olacağız, hem de geride kalanların yalnız hissetmesine izin vermeyeceğiz. Olayın ateşi sönüp herkes evine çekildiğinde de biz orada olmaya devam edeceğiz. 

(SOL-Özel)