17 Aralık 2022 Cumartesi

BELLEK - 17 ARALIK -

 


 OLAYLAR:

  • 1399 - Avrupa'ya Moğol istilası başladı.
  • 1637 - Japonya'da, Shimabara isyanları başladı.
  • 1777 - FransaABD'yi ilk tanıyan devlet oldu
  • 1790 - Meksika'da, Azteklere ait "Aztek takvimi" bulundu.
  • 1865 - Franz Schubert'in, Bitmemiş Senfonisi ilk kez seslendirildi.
  • 1903 - Wright Kardeşler, benzin motorlu uçakları Wright Flyer ile Kitty Hawk'ta (Kuzey Karolina) ilk uçuşu geçekleştirdi: uçuş mesafesi 37 m, uçuş süresi 12 saniye
  • 1905 - 1905 Moskova Ayaklanması bastırıldı. Çarlık Orduları 10 gün süren isyan boyunca binlerce kişiyi katletti.
  • 1908 - İttihat ve Terakki CemiyetiII. Meşrutiyet'in ilanından sonra İttihat ve Terakki Fırkası adını aldı.
  • 1908 - II. Meşrutiyet'in ilanından sonraki seçilen yeni Osmanlı Meclis-i Mebusanı ilk toplantısını yaptı.
  • 1917 - Tunceli'nin Pülümür ilçesi, Rus işgalinden kurtuldu.
  • 1918- İstanbul’da Kürt Teali Cemiyeti kuruldu.
  • 1918 - Fransız askerleri, denizden Mersin'e çıkarma yapmaya başladı. Mersin, Tarsus, Adana, Ceyhan, Misis ve Toprakkale işgal edildi.

  • 1919- Kuruluşunu 22 Eylül 1919’da ilan eden Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Partisi’nin resmi kuruluşu onaylandı. Genel Sekreterliğini Şefik Hüsnü’nün yaptığı TİÇSF’nin yayın organı, 20 Eylül 1919’da İstanbul’da yayına başlayan Kurtuluş Dergisi oldu.
  • 1925 - Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında tarafsızlık antlaşması imzalandı.
  • 1926 - Uşak Şeker Fabrikası açıldı.

  • 1928 - Afganistan'da Kral Emanullah Han'a karşı ayaklanma başladı.
  • 1930- Serbest Cumhuriyet Fırkası kendisini feshetti.
  • 1934 - Kasım 1934 tarihli Kanun'la Kemal öz adlı Cumhurbaşkanına verilen "Atatürk" soyadının veya bunun başına ve sonuna söz konarak yapılan adların hiçbir kimse tarafından öz ve soyadı olarak alınamayacağına dair Kanun, TBMM'de kabul edildi.
  • 1935 - Douglas DC-3 tipi uçağın ilk uçuşu.
  • 1941 - Almanlar Sivastopol'u kuşattılar.
  • 1941 - İsmet İnönü Hûkümeti, yeni yıldan itibaren ekmeğin karneyle dağıtılacağını açıkladı.
  • 1946- Mahabad Kürt Cumhuriyeti Yönetimine son verildi. İran hükümeti ordu birliklerini Aralık ayında Kürdistan’a yöneltti. Mahabad Cumhuriyetine muhalefet eden aşiretlerden de silahlı destek alınarak saldırı geliştirildi. İran yönetiminin baskısına dayanamayan Mahabad Cumhuriyet taraftarları silahsızlandırıldı. Mahabad Cumhuriyet yönetimine son verildi. Cumhuriyetin başı, Kadı Muhammed, kardeşi Sadır Kadı, Savunma bakanı Seyfi Kadı teslim oldular. 23 Aralık 1946’da haklarında idam kararı alındı ve Mart 1947’de idam edildiler.
  • 1959- 40 Kürt aydını, “bölücülük” iddiasıyla tutuklanıp Harbiye’de hücrelere konuldu. “Kırkdokuzlar davası” adıyla bilinen ve 7,5 yıl sürecek dava sonucunda 40 Kürt aydını çeşitli illere sürgün edildi.
  • 1961 - Niteroi'de (Brezilya) bir sirkte çıkan yangında 323 kişi öldü.
  • 1965 - BM, Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahale edemeyeceğine ilişkin karar aldı. Türkiye bu kararı reddetti.

  • 1965- 12 Kasım 1965’te 12 Fikir Kulübü’nden 126 temsilciyle SBF kantininde kurulan Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF), 16 Aralık’ta hazırlanan yeni tüzüğü ile Ankara Valiliği’ne başvurarak tüzel kişiliğe kavuştu.
  • 1967 - Avustralya Başbakanı Harold Holt, Portsea (Victoria) yakınlarında yüzerken kayboldu.
  • 1968- 28 Kasım’da yeni ABD Büyükelçisi R.Komer’i havaalanında protesto ederken tutuklanıp Sultanahmet Cezaevi’ne konulan Deniz Gezmiş ve 4 arkadaşı mahkemece tahliye edildi.
  • 1969 - ABD Hava Kuvvetleri, yaptıkları UFO araştırmaları sonucunda dünya dışı bir uzay gemisine ilişkin kanıta rastlamadıklarını açıkladı.
  • 1969 - SALT-I görüşmeleri başladı.
  • 1971 - 3. Haliç Köprüsü'nün temeli atıldı.
  • 1973 - Amerikan Psikiyatri BirliğiDSM'den eşcinselliği listesinden çıkararak yönelimin bir hastalık olmadığını belirtti.
  • 1974- Anayasa Mahkemesi Başkanı Muhittin Taylan TMMOB’nin düzenlediği “Konut Kurultayı”na gönderdiği mesajında: “Anayasamız devleti yoksul ve dargelirli ailelerin konut gereksinmelerini, sağlık koşullarına uygun biçimde sağlayacak tedbirleri almakla yükümlü kılmıştır. Oysa yoksul halkın köylerde ve kentlerde yerleştikleri konutların sağlık koşullarından uzak ve insan haysiyeti ile bağdaşmaz bir nitelik taşıdığını, bir avuç kişinin yoksul ve dargelirli yurttaşların konut gereksinmeleri üzerinde nasıl bir sömürü kurduklarını bilmeyen yoktur.”

  • 1979 - Nâzım Hikmet’in eseri olan ve koreografisi Arif Melikov tarafından yapılan Ferhat ile Şirin balesi, TRT'nin Sanat Dünyası adlı programından çıkarıldı.
  • 1980 - İstanbul Şehir Tiyatroları'nda çalışmaları sakıncalı görülen 38 sanatçının işine son verildi. İşine son verilen sanatçılar arasında Başar Sabuncu, Ali Taygun, Mustafa Alabora, Erdal Özyağcılar, Orhan Alkaya, Beklan Algan da bulunuyordu.
  • 1980 - Türkiye'nin Sidney Başkonsolosu Şarık Arıyak ve koruma polisi Enver Sever silahlı saldırı sonucu öldü. Saldırıyı ASALA örgütü üstlendi.
  • 1981 - Kızıl Tugaylar örgütü, İtalya'daki en yüksek rütbeli NATO askeri olan General James Dozier'i kaçırdı.
  • 1981 - Polonya'da polis gösteri yapan işçilerin üzerine ateş açtı: 7 işçi öldü.
  • 1982- 184 ölüm cezası istemli Ankara Devrimci Yol duruşmasında “kişisel savunma yapmayacağım” diyen Ali Başpınar: “Ben Marksist-Leninistim, devrimciyim. Anarşist veya terörist değilim. Faşist saldırılarla karşı karşıya kalan halkın yanında yer almayı görev kabul ediyorum.”
  • 1982- Haftalık “Yankı” dergisi Yazı İşleri Müdürü Can Dündar ile gazeteci- yazar Mehmet Ali Kışlalı hakkında, Dergi’nin 13 Aralık 1982 tarihli sayısında Devrimci Yol davasına ilişkin yayınlanan haber ve yorumdan dolayı Sıkıyönetim Komutanlığı’na suç duyurusunda bulunuldu.
  • 1983- Alcalá 20 Gece Klübü Yangını , Madrid ,83 ölü.
  • 1983 - Erdal İnönü, yeniden SODEP genel başkanlığına seçildi.
  • 1984- YÖK Başkanı İ.Doğramacı rektörlere genelge gönderdi: Öğretim görevlileri ve öğrenciler hakkında “bilgi fişi” düzenlenecek.
  • 1988- ANAP hükümetinin Adalet Bakanı Mehmet Topaç: “12 Eylül döneminde yargıya herhangi bir müdahale olmadı. Ben avukattım ve şahsen çok memnundum” (Cumhuriyet röportajı).
  • 1989 - Ankara'da ilk ve orta dereceli okullar hava kirliliği nedeniyle tatil edildi.
  • 1989 - Brezilya'da 25 yıl sonra ilk seçimler yapıldı.
  • 1990- Cumhurbaşkanı Özal Konya/Selçuk Üniversitesi’nde öğrencilere konuştu: “Basmakalıp Atatürkçü değilim. Bize “Atatürk hiç hata yapmadı” diye öğrettiler. Hiç hata yapmamak Allah’a mahsustur.”
  • 1991- Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 31 Aralık 1991’de tüm organlarıyla birlikte tarihe karışacak. Rusya Devlet Başkanı Yeltsin’in sözcüsü, Yeltsin ve SSCB Devlet Başkanı Gorbaçov’un SSCB’ye ait organların feshi ve Kremlin’in Rusya’ya devrinde anlaştığını duyurdu.
  • 1992- İTÜ Metalürji Fakültesi öğrencisi Faruk Tuna’nın gözaltında işkenceden ölümüyle ilgili olarak 5 polis hakkında yeni bir dava açıldı. 1988’de açılan davada bir polis 4 yıl 5 ay hapse mahkum olmuş, ceza alan polis sorgulama timindeki 5 polisin daha ismini vermişti.
  • 1994- Malvarlığıyla ilgili basın toplantısında Gümüş Motor’daki 250 bin TL’lık kurucu hissesini satarak süreç içinde 135 kg. altın aldığını açıklayan Erbakan’ın, hisse tutarını muhasebe oyunlarıyla almak için önerdiği yolların reddedildiği, şirkete borçlu kaldığı anlaşıldı.
  • 1994 - Yeni Yüzyıl gazetesi yayın hayatına başladı.
  • 1995 - Ganalı Kofi AnnanBM Genel Sekreteri oldu.
  • 1996 -  Susurluk kazasında, Sedat Bucak'ın otomobilinde bulunan silahların Emniyet Müdürlüğü'ne ait olduğu belirlendi.
  • 1997- Toplam 96 yıl ceza alan 8 öğrencinin Yargıtay’daki temyiz duruşması için Ankara’ya gelen öğrencilere polis copla saldırdı. Kızılay’a yürümek isteyen öğrencilerden 438’i ve Güvenpark’ta toplananlardan 50’si gözaltına alındı. Temyiz duruşması Mart 1998’de sonuçlanacak.
  • 1997- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı R.Tayyip Erdoğan’ın 1995’de onayladığı Nazım Plan’daki ”3 emsal kısıtlaması”na (arsa alanının 3 katı inşaat alanının aşılmaması) rağmen, Zincirlikuyu’daki “Tat Towers”gökdeleni, Levent’teki “Metro City”vb. bir çok yapıda kurala uyulmadı.
  • 1997- 1.kuruluş yıldönümünde Fazilet Partisi’nin yeni programını Genel Başkan Recai Kutan açıkladı: “Adil Düzen’ ve ’Milli Görüş’ terminolojilerine geçen dönemde başka anlamlar yüklendiği için bunları artık kullanmıyoruz” “Serbest piyasa ekonomisi ve özelleştirmeden yanayız.”
  • 1997 - Ukrayna'dan kalkan bir yolcu uçağı, Katerini (Yunanistan) yakınlarında dağa çarparak düştü: 70 kişi öldü.
  • 1998- “Kriz var”gerekçesiyle 17 fabrikada 500’e yakın işçinin işten çıkarıldığı Tuzla Organize Deri Sanayi Bölgesi’nde Deri-İş üyesi yaklaşık 3 bin işçi protesto gösterisi yaptı. Bakırköy Sümer Holding çalışanları da Narin Mensucat’a yürüdü.

  • 1998 - Safranbolu, kültürel varlık olarak Dünya Miras Listesi'ne alındı.

  • 1999- Theo Angelopoulos’un “Sonsuzluk ve Bir Gün” adlı filmi gösterime girdi.

  • 2000- Türkiye’de Yönetmen Özcan Alper tarafından çekilen Ermenice’nin bir lehçesi olan Hemşince ilk film “Momi”nin (büyükanne) galası yapıldı.
  • --------------------------------------------------------------------------------
  • 2002 - Londra'da toplanan Iraklı rejim muhalifleri, Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinin ardından 2 yılı aşmayacak bir sürede demokratik ve federal bir Irak'ın kurulması, serbest seçimlerin yapılması ve anayasanın hazırlanması üzerinde anlaşmaya vardılar.
  • 2002 - Yugoslavya Federal Cumhuriyeti Parlamentosu, Bosna-Hersek'te 43 ay süren savaşa son veren Dayton Barış Anlaşması'nı yedi yıl sonra onayladı.
  • 2002 - ABD Başkanı George W. Bush, balistik füzelere karşı savunma amacıyla geliştirilen ve füze kalkanı olarak bilinen savunma sisteminin konuşlandırılması talimatını verdi.
  • 2003- Yunanistan’da 17 Kasım örgütü ile ilgili dava sonuçlandı: 15 sanıktan altısına toplam 55 kez müebbet hapis cezası verildi.
  • 2003- Afganistan’da yeni anayasanın tartışıldığı Loya Jirga’da (Büyük Şura) feminist delege Malali Joya, Sovyet işgaline karşı savaşta yer alan eski mücahitlerin “ülkeyi iç savaşa sürükledikleri için” yargılanmalarını istedi. 500 erkek delege hiddetle “Allahü Ekber”, “Komünistlere ölüm” nidalarıyla tepki gösterdi.
  • 2004- – İÜ Edebiyat Fakültesi’nde ülkücülerin satırlı saldırıları ve kendilerini savunan solcu öğrencilerin tutuklanması İÜ Merkez Kampüs önünde Eğitim-Sen ve öğrencilerce kitap, defter ve kalemlerle protesto edildi.
  • 2004- Türkiye, AB Zirvesi’nde üyelik müzakerelerinin başlayacağı net tarih aldı: 3 Ekim 2005. AB Dönem Başkanı Hollanda Başbakanı Jan Peter Bakenende, “Bugünkü kararla Türkiye’ye AB kapısını açtık” dedi. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik görüşmeleri İstanbul’da TKP ve Gençlik Derneği, Ankara’da Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu tarafından protesto edildi.
  • 2004 - Irak'ın Musul kenti yakınlarında uğradıkları silahlı saldırı sonucu, 5 Türk güvenlik görevlisi öldü.
  • 2004 - AB, Türkiye ile 3 Ekim 2005'te müzakerelere başlama kararı aldı.
  • 2005- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 2006 bütçesini protesto etmek için Ankara’da “Demokratik Türkiye, Halk için bütçe” mitingi düzenledi. Mitinge katılan 20 bin emekçi 2006 bütçesini oybirliğiyle reddetti. 
  • 2005- Mardin, Kızıltepe’de babasıyla birlikte polis ateşiyle öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın Adli Tıp raporu açıklandı: Uğur’un vucudundan çıkan 11 kurşundan 9’u arkadan girmiş, hepsi öldürücü nitelikte.
  • 2006- Kıbrıs’ta yapılan yerel seçimlerde Lefkoşa’da AKEL’in adayı olan ve DİKO ile sosyalist EDEK’in de desteklediği Eleni Mavru yüzde 35 oyla ilk kadın belediye başkanı seçildi.
  • 2009- Ankara Abdi İpekçi Parkı’nda 3 gündür oturma eylemi yapan TEKEL işçilerine CHP Milletvekillerinin ziyareti sırasında polis tazyikli su ve gaz bombalarıyla müdahale etti. Türk-İş Genel Sekreteri ve Tek Gıda-İş Başkanı Türkel’in de aralarında olduğu 29 kişi gözaltına alındı.
  • 2010- Avro bölgesinde ekonomik kriz: IMF, İrlanda için 22,5 milyar avroluk kredi paketini onayladı.
  • 2010 - Google, insan vücudunun tamamının haritasını çıkaran yeni bir ağ tarayıcısı geliştirdi. İsmini Google Body olarak belirledi.
  • 2011- Erdoğan’ın Hopa’ya gelişi ve sonrasında çıkan olaylardan ötürü 5 ay boyunca tutuklu kalan 7 kişi mahkemece tahliye edildi.
  • 2013 - Yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında aralarında bakan çocukları, belediye başkanı, banka yöneticileri ve işadamlarının da bulunduğu 37 kişi gözaltına alındı.
  •  2013- Tutuklu BDP’li milletvekillerinin tahliye taleplerinin reddi üzerine HDP’li 4 milletvekili Meclis’te açlık grevine başladı.

  • 2016- Kayseri Komando Tugay Komutanlığından izne çıkan er ve erbaşları taşıyan araca yönelik bombalı saldırı sonucu 15 asker yaşamını yitirirken, 3’ü ağır, 50 asker yaralı.




 DOĞUMLAR:

  • 1706 - Émilie du Châtelet, Fransız matematikçi, fizikçi ve yazar (ö. 1749)
  • 1749 - Domenico Cimerosa, İtalyan asıllı besteci (ö. 1801)
  • 1770 - Ludwig Van Beethoven, Alman besteci (ö. 1827)
  • 1797 - Joseph Henry, Amerikalı fizikçi (ö. 1878)
  • Joseph Henry (d. 17 Aralık 1797 - ö. 13 Mayıs 1878) 
  • Amerikalı bilim insanı. Elektromıknatısları yaparken, öz indüktansın elektromanyetik fenomenini keşfetti. Ayrıca Faraday’dan bağımsız olarak karşılıklı indüktansı da keşfetti, fakat sonuçlarını ilk yayınlayan Faraday idi. Elektromanyetik konusundaki çalışmaları elektrikli telgrafın  bulunmasında temel oluşturdu.
  • 1887 - Josef Lada, Çek ressam, karikatürist ve yazar (ö. 1957)
  • 1893 - Erwin Piscator, Alman tiyatro yönetmeni, yazar ve yapımcı (ö. 1966)
  • 1897 - Hasan Âli Yücel, Türk öğretmen, eski Millî Eğitim Bakanı ve Köy Enstitüleri'nin kurucusu (ö. 1961)
  • 1930 - Armin Müller-Stahl, Akademi Ödüllü Alman sinema oyuncusu
  • 1931 - Safa Önal, Türk senarist, yönetmen ve yazar
  • 1934 - Irving Petlin, Amerikalı sanatçı ve ressam (ö. 2018)
  • 1936 - Tuncer Necmioğlu, Türk tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, senarist ve tiyatro eleştirmeni (ö. 2006)
  • 1937 - John Kennedy Toole, Amerikalı yazar ve Pulitzer Ödülü sahibi (ö. 1969)

  • John Kennedy Toole ( 17 Aralık 1937 - 26 Mart 1969)
  • Ölümünden sonra yayınlanan romanı A Confederacy of Dunces ile 1981'de Pulitzer Kurgu Ödülü'nü kazanan New Orleans , Louisiana'dan Amerikalı bir romancıydı; ayrıca Neon İncil'i de yazdı .Edebiyat dünyasındaki birçok kişi onun yazma becerilerinin övgüye değer olduğunu düşünmesine rağmen, Toole'un romanları yaşamı boyunca reddedildi. Kısmen bu başarısızlıklardan dolayı paranoya  ve depresyondan muzdaripti ve 31 yaşında intihar ederek öldü. Toole, ülke çapında bir yolculuk için evinden ayrıldı. Biloxi, Mississippi'de durdu ve arabasının egzozundan kabine bahçe hortumu akıtarak hayatına son verdi. Birkaç yıl sonra annesi, Dunces'in el yazmasını romancı Walker Percy'nin   dikkatine sundu.kitabı baskıya sokan kişi. 1981'de Toole, ölümünden sonra Pulitzer Kurgu Ödülü'ne layık görüldü.

  • 1944 - İlhan Erdost, Türk yayımcı (ö. 1980) İlhan Erdost (17 Aralık 1944, Tokat - 7 Kasım 1980, Ankara), 
  • Türk yayıncıdır. Aralık 1944’te Tokat, Artova'da doğdu. Ailesinin geçim sıkıntısı ve II. Dünya Savaşı yüzünden ilkokulu bitirdikten sonra çalışmaya başladı. Daha sonra Ağabeyi Muzaffer İlhan Erdost ile birlikte Ankara'ya yerleşti. Burada tekrar okula başladı. Lise yıllarında  Atatürkçü düşünceyi benimsedi. 27 Mayıs Darbesi'nin olduğu sıralarda, 16 yaşındayken, düşünceleri bu darbenin çerçevesinde sola yakın bir çizgiye oturdu. Erdost, liseden sonra  Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi. Aynı zamanda Muzaffer Erdost'un kurduğu Sol Yayınları'nda da çalıştığı için okulu bitiremedi. Muzaffer Erdost'un 12 Mart 1971'de hapse girmesinin ardından, Sol Yayınları ve Onur yayınları'nın sorumluluğunu üstlendi. Bu sırada eşi Gül Erdost ile evlendi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası, yasak yayın basmak ve bulundurmak iddiasıyla gözaltına alındı. 7 Kasım 1980'de Mamak Cezaevi'nde görevli erler tarafından dövülerek öldürüldü. *Gözaltına alınmasına neden kitabın Engels'in doğa bilimlerini konu alan "Doğanın Diyalektiği" olduğu bilinir. *Her 7 Kasım'da İlhan İlhan Kitabevi, Sol ve Onur yayınlarının kitaplarını yarı fiyatla satar. *Leman Sam'ın ağıt şarkısı İlhan Erdost için yazılmıştır. *Ağabeyi, kardeşinin öldürülmesinden sonra "Muzaffer Erdost" olan ismini, "Muzaffer İlhan Erdost" olarak değiştirdi.

  • 1944 - Bernard Hill, İngiliz aktör
  • 1946 - Eugene Levy, Kanadalı oyuncu, televizyon yönetmeni, yapımcısı ve yazar
  • 1946 - Rıza Silahlıpoda, Türk müzisyen

  • 1947 - Wes Studi, Amerikan Yerlisi dizi ve sinema oyuncusu


  • 1948 - Kemal Kılıçdaroğlu, Türk siyasetçi
  • 1956 - Itır Esen, Türk sinema sanatçısı
  • 1958 - Mine Koşan, Türk ses sanatçısı
  • 1961 - Ersun Yanal, Türk futbolcu ve teknik direktör
  • 1965 - Ali Çatalbaş, Türk tiyatro ve sinema sanatçısı
  • 1969 - Laurie Holden, Amerikalı oyuncu

  • 1971 - Claire Forlani, İtalyan asıllı İngiliz aktris
  • 1973 - Paula Jane Radcliffe (MBE İngiliz Şövalyelik Nişanı sahibi; d. 17 Aralık 1973,  Davenham, Cheshire), uzun mesafe koşularında yarışan İngiliz atlet. Halihazırda 10 dünya rekorunun sahibidir.
  • 1974 - Sarah Paulson, Amerikalı oyuncu
  • 1974 - Giovanni Ribisi Amerikalı aktör
  • 1975 - Oktay Derelioğlu, Türk futbolcu
  • 1975 - Milla Jovovich, Ukraynalı model ve artist
  • 1977 - Katheryn Winnick, Kanadalı film ve televizyon oyuncusu
  • 1981 - Tolgahan Sayışman, Türk model ve oyuncu
  • 1986 - Emma Bell, Amerikalı oyuncu
  • 1987 - Chelsea ManningWikiLeaks web sitesine gizli belgeler verdiği şüphesiyle Mayıs 2010'da Irak'ta tutuklanan Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetleri askeri



 ÖLÜMLER:

  • 1273 - Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, mutasavvıf ve şair (d. 1207)
  • 1830 - Simón Bolívar, Güney Amerika bağımsızlık savaşı önderi (d. 1783)


  • 1833 - Kaspar Hauser, Almanya'da esrarengiz bir şekilde ortaya çıkışı ve hayatıyla çeşitli efsanelere konu olan genç (d. 1812)
  • Kaspar Hauser (30 Nisan 1812 - 17 Aralık 1833)19. yüzyılda Almanya'da esrarengiz bir şekilde ortaya çıkışı ve hayatıyla çeşitli efsanelere konu olan genç. Kim olduğu ve nerede doğduğu hiçbir zaman kesin bir şekilde bilinemedi. Baden grandükü Karl Ludwig'in çocuğu olduğu ve mirastan küçük kardeşinin yararlanması için varlığının gizli tutulduğu öne sürüldü fakat bu iddia olarak kaldı. Ekim 1829'da ve Aralık 1833'te yaralanması Hauser'i gündeme taşıdı. Hauser, kendisinin tanımadığı yabancı biri tarafından yaralandığını belirtti fakat olay hiçbir zaman aydınlatılamayarak kendi kendisini yaraladığı öne sürüldü. Hauser ilk kez 26 Mayıs 1828'de  Nürnberg'de ortaya çıktığında tuhaf davranışlar sergiliyordu ve şaşkın bir vaziyetteydi. Kendisinin davranış ve konuşmaları anlaşılamıyordu. Yaklaşık 15-16 yaşlarında görünmesine rağmen psikolojik olarak üç yaşındaki bir çocuğu andırıyordu. Kendi kendine yemek yemeyi ve giyinebilmeyi beceremiyordu. Üstünde taşıdığı mektupta 7 Ekim 1812 tarihinde bakım için bir hizmetçiye verildiği yazıyordu. Üzerinde annesi tarafından yazıldığı düşünülen başka mektuplar daha vardı. Bu mektuplarda kendisinin kimlik bilgileri ile babasının bir süvari olduğu yazıyordu. Çocuğun eğitimini ilk olarak eğitimci Georg Friedrich Daumer üstlendi. Daha sonra da Stanhope 4. kontu bu görevi üstlendi. Kaspar Hauser olayı çeşitli oyun, deneme, roman ve şiirler ile Werner Herzog'un Herkes Kendi Başına ve Tanrı Herkese Karşı (Alm. Jeder für sich und Gott gegen alle) filmine konu oldu.

  • 1898 - Hermann Wilhelm Vogel, Alman fotokimyacı ve fotoğrafçı (d. 1834)
  • 1905 - Aleksey Uhtomski, Rus devrimci ve Sosyalist Devrimci Parti önderlerinden (d. 1875)

  • 1909 - II. Leopold, 1865'ten 1909'a kadar Belçika Kralı (d. 1835)
  • II. Leopold (Leopold Lodewijk Filips Maria Victor van Saksen-Coburg en Gotha; 9 Nisan 1835-17 Aralık 1909)  1865'ten 1909'a kadar Belçika Kralı'ydı. Brüksel'de I. Leopold ve Orléans Prensesi Louise'nin ikinci oğlu olarak doğdu, 1865'te babasının yerine Belçika tahtına çıktı ve ölümüne kadar 44 yıl hüküm sürerek, saltanatı en uzun Belçika hükûmdarı oldu. Hayatta kalan oğlu olmadan öldü. Şu anki Belçika kralı, yeğeni ve halefi olan I. Albert'in soyundan gelmektedir. II. Léopold, Avrupa'nın en çok gezen hükûmdarlarından biriydi. 1860'ta Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'a da geldi. 1861'de Belçikalılara şu tavsiyelerde bulundu:"Komşularınızla iyi geçinin; fırsat çıktığı anda denizlerin ötesine yayılın. Orada ürünleriniz için kıymetli pazarlar, ticaretiniz için gıda, ve büyük Avrupa ailesi içinde daha iyi bir konum bulacaksınız." 1865'te vefat eden babasının yerine taç giydi. Anayasaya bağlı bir hükümdar olarak hükûmet siyasetini belirleme yetkisi olmamasına karşın "daha büyük, daha güçlü ve daha güzel bir Belçika istediğini" söylüyordu. 1876'da Brüksel'de uluslararası bir jeofizik konferansı topladı. Bu konferansta, "Kongo yöresi halkına medeniyet götürmek, bilimsel araştırma ve ticaret yapmak, köle tüccarlarına karşı savaşmak için" uluslararası bir komite kurulmasını savundu. Konferanstaki konuşmasında öne sürdüğü fikirlerden biri şuydu: "Dünyanın henüz nüfuz edilemeyen tek yöresini medeniyete kavuşturmak, oradaki halkların üstünde asılı duran karanlığı delmek, kanımca içinde bulunduğumuz bu ilerleme çağına yaraşır bir seferidir." Bu çabaların sonucu olarak Uluslararası Afrika Derneği kuruldu ve II. Léopold derneğin başına geçti. 1878'de Henry Morton Stanley'e Kongo havzasını keşfetme görevi verdi. Stanley'in gizli görevi ise, Kongo nehrinin güney yakasında Belçika egemenliği kurmak ve yöredeki kauçuk ve fildişi ticaretini ele geçirmekti. II. Léopold, bunu, eğer Stanley'e doğrudan görev verseydi, İngilizlerin buna engel olacağından emin olduğunu söyleyerek açıklamıştır. Stanley'e verdiği özel talimatlar şöyledir: " alabildiğin kadar toprak al ve egemenliğimiz altında topla en kısa sürede, tek bir dakika kaybetmeden, Kongo ağzından Stanley Çağlayanlarına kadar tüm ticaret yollarını ele geçir." "Bu mümkün olduğu kadar büyük bir devlet yaratma ve yönetme projesi. Bu projede zencilere en ufak bir siyasi söz hakkı vermeyeceğimiz açıkça anlaşılmalı. Aksi çok saçma olurdu." Bunu takip eden yıllarda, 1884'e kadar, Stanley Kongo'da büyük miktarda fildişi ele geçirir, Léopoldville dâhil koloniler kurar, bir demiryolu hattı inşa ettirir, siyahî kabile liderlerini kandırarak veya zorlayarak egemenliği devretmelerini sağlar. Léopold, kabile liderleriyle yapılan anlaşmaların kısa ve basit olmasını, "birkaç maddeyle her şeyi kendilerine bırakmasını" istemiştir. II. Léopold, Kongolu yerlilerden Halk Ordusu (la Force Publique) adında bir ordu oluşturur ve bunu yine Kongoluların kendilerini savunması için çalışır. Ülkenin altyapısı zorla çalıştırılan yerlilere kurdurulur. Vergi gelirlerinin çok azı ülke için harcanır, çoğu Belçika'ya transfer edilir. Kongo bütçesine ayrılan verginin bir bölümü Halk Ordusu için ayrılır. 1897 yazında, Belçika kralı II. Leopold, başkent Brüksel'in doğusunda bir insan hayvanat bahçesi kurulmasını emrederek, yaklaşık 260 Kongolunun bu bahçeye taşınmasını sağladı. Birçok kaynağa göre, en az 1,3 milyon Belçikalı, kapalı alanlarda tutulan Kongoluları görmek için Brüksel'in doğusundaki insan hayvanat bahçesini ziyaret etti. 19. yüzyılın ikinci yarısında, bu fikri benimseyen sömürge güçleri, Afrika kökenli insanları Avrupa ve Amerika’nın en büyük şehirlerindeki kafeslerde sergilemek için harekete geçti. Kurulan insanat bahçelerinde, Kongolular gibi Afrikalılar, Kızılderililer, Aborjinler gibi topluluklardan tutsak edilen insanlar sanki birer hayvanmışçasına Avrupalılar tarafından hapsedilerek seyrediliyordu. 1908'de Belçika parlamentosu, II. Léopold'ün Kongo üzerindeki yetkileri sona erdirdi. II. Léopold'e Kongo için yaptığı "büyük fedakârlıklar" nedeniyle yüklü bir maaş bağlandı. Hükûmdarlığı döneminde açlık, hastalık ve katliamlardan ötürü Kongo nüfusu tahminen 20-30 milyondan dokuz milyonun altına düştü.
    2020 yılında gerçekleşen George Floyd protestolarında, heykeli ağır tahribata uğradı ve protestocular heykelinin önünde Kongo Demokratik Cumhuriyeti bayrağını açtı. Kral Philippe, Kongo devlet başkanı Félix Tshisekedi'ye gönderdiği mektupta dedesi II. Léopold'ün Kongo halkına yaptıklarından dolayı derin bir üzüntü duyduğunu ve tüm Kongo halkından özür dilediğini yazdı.



     (derleyen: mstfkrc)

16 Aralık 2022 Cuma

Sensin fukara! - Burçak Özoğlu / SOL

 

Yoksullukla mücadele, eşitsizlikle mücadele demektir. Üretimde, dağıtımda, bölüşümde, adaletsizlik üzerine kurulu bir düzende eşitsizlik kaçınılmazdır.

Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi BİSAM, dün Kasım 2022 için “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Dönem Raporunu” yayınladı. Buna göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için gereken harcama tutarı günlük 260, aylık 7 bin 818 lirayı geçmiş. Buna açlık sınırı diyoruz. Yine aynı ailenin, barınma, ısınma, ulaşım, eğitim, sağlık gibi diğer temel yaşamsal giderleri de hesaba katıldığında bu miktar 27 bin 41 liraya ulaşıyor. Buna da yoksulluk sınırı diyoruz. Dileyen BİSAM’ın raporunu detaylı inceleyebilir.

Öylesine bir dönemden geçiyoruz ki, gerçek durumu görebilmek için, bu rakamların her gün, hatta yeri geldiğinde gün içinde güncellenmesi gerekiyor. Tüketici fiyatlarındaki değişimin yansıdığı enflasyon rakamları derseniz, onlar hele, hiçbir anlam ifade etmiyor. TÜİK’in resmi rakamlarında başka hikaye, bağımsız araştırmalardan gelen bilgi bambaşka hikaye anlatıyor. İki ayrı hikaye diyorum ya, gerçekten ayrı hikayeler öyle böyle değil. Örneğin bu Ağustos’ta TÜİK’in yüzde 80’lerde açıkladığı yıllık enflasyonu, Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) isimli bir araştırma yüzde 180’lerde açıklamıştı hatırlarsanız. 

Yılı kapattığımız şu günlerde de bu enflasyon durumlarının nasıl kontrol altına alınacağı ve idare edileceği tartışılıyor. Bu gündem bir de seçim dönemi çıkışlarına hazırlanan düzenin iktidar ve muhalefet partilerinin propaganda planlarıyla çakışınca ortalık iyice karışıyor.

Resmi ya da gayri resmi, yandaş ya da muhalif, iktidar ya da karşısındaki masalardan, fark etmez, bu hesapların hemen tümünden ülkede ciddi bir hayat pahalılığı olduğu sonucu rahatça çıkıyor. Zaten hesaba kitaba, rapora ne gerek var, bu ülkede yaşayan her yurttaş, gelir düzeyi ne olursa olsun, öyle ya da böyle durumu algılayabiliyor.

Ben yine de cümlelere dökeyim. Bu ülkede gittikçe derinleşen ve yaygınlaşan bir yoksullaşma var. En temel gündelik gereksinimlerine ulaşamayan, beslenemeyen, barınamayan, ısınamayan milyonlarca insan var. Bir tarafta da yirmi yirmibeş tane dolar milyarderi, Dünya zenginler listesinde poz veriyor. Büyük bir eşitsizlik, acımasız bir adaletsizlik var. Bu ülkenin çocukları kırılgan, gençleri geleceksiz, yetişkinleri mutsuz, aydınları umutsuz. 

Neden? 

Çünkü, bu ülkede değer yaratan, üreten, hizmet veren, alınteriyle yaşamlarını sürdüren yurttaşların emeklerinin karşılığına, sürekli artan oranlarla arsızca el konuluyor. Tam da bunun için kurgulanmış, tıkır tıkır işlettikleri bir düzen var. Bu ülkenin varlıkları, kaynakları, üretkenliği, on yıllardır sistematik olarak halktan koparılıyor, didikleniyor, satılıyor, işlevsizleştiriyor. Üstüne, tüm bu düzenek güç kaynağını gericilikten ve karanlıktan alıyor.

Ne anlatıyorsun, bunları bilmeyen mi var diyeceksiniz? Haklısınız, bilmeyen yoktur, hele de kendisini ülkeye, “umut” diyerek, “çözüm” diyerek, “deva” diyerek ortaya atanlar varsa biliyorlardır herhalde. 

Örneğin, CHP’nin İkinci Yüzyıla Çağrısı’nın “Şampiyonlar” kadrosundan Hacer Foggo, yoksulluğun, adaletsizliğin ne olduğunu çok iyi biliyor. Yoksulluğun bir insan hakkı ihlali olduğunu savunan bir aktivist. Konuşmasında: “Bu memlekette eşitsizlik bu kadar derin ve yakıcı olmamıştı” demiş. “Türkiye’yi her geçen gün daha yoksullaştıran bu adaletsiz sisteme karşı, CHP iktidarının ilk hedefi yoksulluğu kökten bitirmek olacak” da demiş.

Dedim ya, derin bir bilgi birikimi, bu alanda uzmanlığı olan bir isim, iyi biliyor yoksulluğu da eşitsizliği de. Peki bu doğru saptamalardan nasıl bir çözüm çıkıyor diye dinlemeye devam ettiğimizde, açık söyleyeyim heyecanımız kursağımızda kalıyor.

Hacer Foggo’nun yoksulluğu ve eşitsizliği kökünden bitirecek gelecek öngörüsünde özne olarak “... yatırımın, büyümenin, teknoloji ve yeni nesil iş modellerinin…” kritik rolünü görüyoruz, yani sermayeyi, patronları, sanayicileri, tüccarları. Kılıçdaroğlu’nun “CHP iktidarında hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek” sözünü tekrarlayan Foggo’nun bu hedef için halka sunduğu yeni yüzyıl çözümü, sosyal yardım dağıtacak “Aile Destekleri Sigortası” uygulaması. Bu destekler için kurulması planlanan Aile Destekleri Sigortası Kurumunun, halihazırda AKP iktidarının Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesindeki Sosyal Yardımlar Müdürlüğünden ve kırk ayrı başlıkta yürütülen sosyal yardım sisteminden hangi anlamda farkı olacağını anlamak çok kolay değil. Bir farkı olacaktır elbette, ama bir “sistemden” kaynaklandığı tespiti yapılan adaletsizliği ve eşitsizliği, o sistemi dağıtmadan, ya da değiştirmeden, hadi daha da hafifinden başlayalım, sarsmadan ortadan kaldırmak olanaklı mıdır?

Yoksullukla mücadele, eşitsizlikle mücadele demektir. Üretimde, dağıtımda, bölüşümde, adaletsizlik üzerine kurulu bir düzende eşitsizlik kaçınılmazdır. Yoksulluğu kökünden bitirmek, ancak eşitsizlikle beslenen bu düzeni kökünden değiştirmekle olanaklıdır. 

Çok mu radikal geldi? Peki ama yoksulluğu kökten bitireceği  iddiasıyla halka vaatlerde bulunmanın gereği de kökten çözüm üretmek değil midir?

Diğer örneğe geçeyim. Bu yoksulluk meselesinde CHP’nin masa arkadaşı DEVA partisinin de bir iddiası var, olmaz mı? Onlar da, “Yoksulluğun DEVAsı olacağız” başlığı altında, onbir madde ile yardıma muhtaç vatandaşlara, bebeklere, çocuklara, yine aile temelinde destekler, yardımlar sıralamışlar sağolsunlar. 

Biliyorlar, ama anlamıyorlar. Yoksulluğu ve eşitsizliği, düşkünlükle, muhtaçlıkla, zavallılıkla bir görüyorlar. Başından sonuna sınıfsal olan bir konuyu, aileye sıkıştırıp, devletin ana gövdesinin, siyasal iktidarın sorumluluğu olan bir alanı, sosyal hizmet memurlarıyla çözeceklerini sanıyorlar.

Düzenin içerisinde kalma koşuluyla muhaliflik buraya kadar. Ya iktidara ne demeli? Geçenlerde Nebati’nin ağzından duymuşsunuzdur:

Asgari ücretliye de, memura da, emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir…”  deyiverdi Hazine ve Maliye Bakanı. Ama tabi hemen ardından yani tabi o kadar da değil gibisinden ekledi: “Asgari ücretin enflasyonu fazla tetiklemesine yol açacak bir adım da atılmasa iyi olur…

Gelin Nebati’yle bitmesin bu yazı, Ruhi Su seslensin bize, son söz onun olsun:

DİNLEYİN ARKADAŞLAR

Dinleyin arkadaşlar 
Bir atasözümüz var 
Biri yer biri bakar 
Kıyamet ondan kopar 
Kıyamet dedikleri 
Ha koptu ha kopacak 
Yoksuldan halktan yana 
Bir dünya kurulacak 
Görmüşler ileriyi 
Atalarımız demek 
Herkese yeter dünya 
Herkese yeter ekmek

Söz ve Müzik: Ruhi Su

Burçak Özoğlu / SOL