23 Şubat 2024 Cuma

Cumhuriyet KÖŞEBAŞI - 23 ŞUBAT 2024 -

 

Türkiye hâlâ laik mi? (Ali Sirmen)

Avukat Feyza Altun’un şeriatı İslamın hukuku olarak gösteren görüşleri eleştiren sözleri üzerine adli kontrol şartına bağlı olarak tahliye edilmesi üzerine o korkunç soru yine gündeme geldi: “Türkiye İran olur mu, Türkiye ve laiklik yıkılır mı?”

Şuradan başlayalım isterseniz: Türkiye, İran olur mu?

Bu ve benzeri sorular çok soruldu. Sonradan da alınan “hayır” yanıtından hoşnut olarak insanlar kulaklarının üzerine yattılar. 

Oysa Türkiye İran olarak değil kendine özgü yoldan şeriatın pençesine düşebilirdi. Öyle de oldu. Türkiye, İran olmaz diye diye antilaik bir iktidarın işbaşında olduğu dönemi yaşamaya başladı. Şimdi avukat Feyza Altun hakkında verilen yargı kararı Türkiye’nin laiklik karşıtı güçlerin eline geçtiğinin kanıtıdır.

Artık size kim ne güvence getirirse getirsin Türkiye laiklik karşıtlarının iktidar oldukları bir ülkedir. Ve anayasa ve yasalar çiğnenerek laiklik hukuka aykırı olarak cezalandırılmaktadır. Yargıda, yürütmede, yasamada laiklik karşıtları köşe başlarını tutmuşlardır. Türkiye yalnız kâğıt üzerinde laik görünmekte, bu anayasal güvencenin de herhangi bir kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır. 

- Toplumsal yaşam din kurallarına göre şekillendirilmektedir.

- Yargıda zaman zaman hatta kimi yerde çoğu zaman şeriat hükümlerine göre hareket edilmektedir.

- Milli eğitimde gençlerimiz tarikat ve cemaatlerin eline bırakılmıştır. Tarikat ve cemaat temsilcileri de devletin temsilcisi Diyanet İşleri Başkanlığı ile bu alanda eşgüdüm halinde çalışmaktadırlar.

- İnsanlar karşısındakilere görüşlerini inanışlarını dayatabilmektedirler.

- Milli ordu kendi üniformasının üzerine laiklik karşıtlığının libası olan cüppeyi fütursuzca giyebilmektedir. Bu durumda Türkiye’nin hâlâ laiklikten sapıp sapmayacağı konusunda kuşku duymak abestir.

***

Türkiye artık laik bir ülke değildir. 

Bu konudaki tek teselli toplumun henüz tam olarak teslim olmaması ve direncini korumasıdır. 

Ama sivil darbeyle devletin erklerini ellerine geçirenler laik güçler karşısında ne kadar gerileyebilirler? 

Bunun için ne yapmak lazım? 

Her şeyden önce yaşadıklarımız bugüne kadar tutulan yolun geçerli olmadığını göstermiştir. Yapılan antilaik hamlelerin demokrasiye ve anayasaya aykırı olduğunu söylemek, bunlara tepki göstermek yetmez. Demokratik direniş hakkını kullanmak gerekir. 

Laik düzen üretimin baş tacı olduğu üretim biçimleri için geçerlidir. Onunla demokrasiye, sürdürülebilir kalkınmaya erişmek mümkündür. Din kurallarını devlet düzeninin egemeni haline getirenler ise üretmeyen, talancı ve yağmacı sistemlerdir. Biliniz ki onlar her zaman el ele kol kola gezerler. Laikliğe saldırılarla talan ve yağma düzeni birlikte ele alınmalıdır. İrtica, toprak ağaları, komprador burjuvazi ve emperyalizmin kol kola girerek saldırıp laikliği geriletmeleri İkinci Dünya Savaşı sonrası NATO döneminin edimidir. Bu işbirliğinin ürünü olan “cici demokrasi” kimseyi aldatmasın. O dönemde demokrasi, özgürlük falan yoktu. “Cici demokrasi” tek sesli çok enstrümanlı müziğin bize çoksesli gibi gösterilmesi benzeri bir durumdu. Yukarıda sözü edilen güçlerin vurucu kısmı siyasal İslamın 22 yılda elde ettiği bütün mevzileri almak için topyekûn bir saldırı başlatmış bulunuyor.

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere giderken bu oylamanın gerçek yüzünü iyi görmek lazımdır.

Evet boş hayallerle avunmanın anlamı yok. Türkiye’nin laik kalması isteniyorsa bunun için lafta kalmayan, acemi tutkuların esiri olmaktan kurtulmuş, tıpkı Kuvvacılarınkine benzeyen bir diri mücadele vermek zorundayız.

                                                           /././

Üç kulis (Barış Pehlivan)

1- Lütfü Savaş, kendisinin yeniden belediye başkanlığı koltuğuna oturmasını istemeyenlerden birinin de Ekrem İmamoğlu olduğunu düşünüyormuş. Dahası bu iddiasına dair çok ilginç bir tezi de varmış.

Hatırlayanlar çıkar... Savaş, 2022 sonlarında cumhurbaşkanı adayı olmak istediğini şu sözlerle açıklamıştı: “Geçmişim hem sahada hem de bürokraside çok parlak. Ben de diğer arkadaşlarım gibi yarışta olmak istiyorum. Ben de değerlendirilmek isterim. Aday adaylarından biri olmak isterim.”

Deniyor ki... Lütfü Savaş, hem sağdan hem de soldan oy alabilecek nadir insanlardan biri olduğuna inanıyormuş. Bu nedenle cumhurbaşkanı olabileceğini halen düşünüyormuş. İmamoğlu’nun da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rakibi olarak görmek istemediğinden dolayı kendisini siyasetin dışına atmaya çalıştığını ileri sürüyormuş.

Bazen kelimeler kifayetsiz kalıyor.

2- Arka Bahçe’nin sıkı takipçileri hatırlar; RTÜK Hukuk Müşaviri Özlem Sevgi Keleş’in icraatlarını bu köşede yazmıştım. Acun Ilıcalı’nın RTÜK’e açtığı davaya karşı kurumun savunmasını zamanında vermemesinden, TELE1’e gelen sansür için RTÜK’ün mahkemeden belge saklamasına kadar okudunuz.

Şimdi öğrendim ki tartışmalı hukuk müşaviri Keleş, RTÜK’teki görevinden alınmış. Kuşku yok ki “göstermelik” resmi gerekçede yazmıyor bu iddia ama görevden alınmasının nedeni “Kimi zaman kurulu yanıltması ve hukuk müşavirliği içerisinde iş barışını bozması” olarak düşünülüyor.

Peki, yerine kim atandı? Adalet Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nde daire başkanlığı yapan Şeyma Günay.

RTÜK’ün çiçeği burnunda hukuk müşaviri Günay’ın AKP’de gençlik kolları yöneticiliği yapan ve partiden belediye başkanlığına da adaylığını koyan bir avukat ile evli olduğu ileri sürülüyor.

3- “Şeriat” paylaşımının ardından gözaltına alındıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılan avukat Feyza Altun hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istendi.

İddianameyi Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı hazırladı. Peki, bu soruşturmayı yürüten Beykoz’un çiçeği burnunda başsavcısına dair iddiaları biliyor musunuz?

Zamanında İzmir’de basşavcı vekiliydi. Kendisini “sosyal demokrat” diye tanıtır ama Ülkücülerle de arası hep çok iyiydi. Zamanında İzmir başsavcısının “Ya o ya ben” diyerek onu şikâyet etmişliği, sonraki başsavcıya karşı da “kapıyı çarpıp gitmişliği” vardı.

Şaşırmıyoruz, o başsavcıya Artvin üzerinden bir hemşericilik desteği de ileri sürülüyor. Öyle ki devletin en üstündeki bir yöneticinin Hâkimler ve Savcılar Kurulu’ndaki kararname görüşmesi sırasında bizzat kurulu aradığı ve o savcıya sahip çıktığı konuşuluyor.

Deniyor ki Beykoz’un o yeni başsavcısı, geçen seneki seçimler öncesinde de iktidarın değişeceğini düşünerek harekete geçmiş. Öyle ki açıkta kalmamak için İYİ Parti’den içişleri bakanı olacağı konuşulan bir ünlü siyasetçiyi arayıp “Yeni dönemde emrinizdeyim” bile dediği öne sürülüyor.

                                                     /././

Felaket kapitalizmi, yeni sömürgecilik ve düzensiz göç (Zülal Kalkandelen)

Gündemin yoğunluğu içinde öne çıkmadı ama emperyalist canavarlardan biri hortlayıp zehrini yeniden saçmaya hazırlandığını duyurdu.

Irak Savaşı’nda sivil katliamları ile suçlanan ABD’li Blackwater şirketinin kurucusu Erik Prince, YouTube’da yayımlanan bir videoda “Kendini yönetemeyen ülkeleri yönetmeliyiz” dedi.

“ABD-Meksika sınır güvenliği” ve “düzensiz göçmen sorunu” hakkında şunları söyledi:

“Dünyadaki bu ülkelerin çoğu kendini yönetemiyorsa bizim tekrar emperyal tavrımızı takınarak bu ülkelere ‘Kendinizi yönetemiyorsanız biz yöneteceğiz’ deme zamanımız geldi. Artık yeter. İşgal edilmekten bıktık.”

Eski bir deniz komandosu olan Prince, küstahlığın zirvesine çıkarak bu sözlerinin Afrika’nın büyük kısmı için geçerli olduğunu söyledi ve o bölgelerdeki hükümetleri yolsuzlukla suçladı.

Önce dünyanın hemen her yerinde yüzyıllardır sömürgeciliği sürdür, kaynaklara el koy, böylece halkı yoksullaştır ve toplumda karışıklık çıkmasını sağla, sonra da “Bunlar kendilerini yönetemiyor” diyerek sömürgeciliğine kılıf hazırlayıp işgal et!

Sömürgecilik tarihi, insanlığın ahlaksızlık tarihidir!

Sömürgecilik, bencilliğin ve açgözlülüğün beslediği doymazlığın kudurmuş halidir. 

Erik Prince de 21. yüzyılda “felaket kapitalizmi” denilen uluslararası hırsızlığın temsilcilerinden biridir. Özgeçmişine baktığınızda neler yok ki! 

2007’de Irak’ta 17 sivil, Blackwater çalışanlarınca öldürüldü.

2008’de Blackwater için çalışan dört eski paralı asker, “kasten adam öldürme” dahil birçok suçtan yargılandı.

Arap Baharı sırasında Birleşik Arap Emirlikleri tarafından sadece emirlik ailesinden talimat alarak gerektiğinde ayaklanmaları silah zoruyla bastırmak için bir lejyoner kraliyet muhafız birliği kurmak için görevlendirildi.

2019’da Trump’a Venezüella’da Maduro’yu devirmek için beş bin paralı askerden oluşan özel ordu konuşlandırılmasını da öneren kişi Erik Prince’di. 

21. YÜZYILIN SÖMÜRGECİLİK YÖNTEMLERİ 

Erik Prince’in itirafı, günümüzde “sığınmacı” meselesinin emperyalistler tarafından bir toplumda kaos yaratmak ve bu yolla o ülkeyi işgal etmek için kullanıldığının kanıtlarından biridir. Avrupalı politikacıların 14 Mayıs 2023’te Erdoğan’ın kaybetmesinden endişe duyduklarını söylemelerinin nedeni de AKP ile yürüttükleri ortak sığınmacı politikasıdır. 

Türkiye’nin sınırlarının kontrolsüz bir şekilde bırakılarak kevgire çevrilmesi, Taliban, IŞİD gibi İslami cihat teröristlerinin ülkeye doldurulması da emperyalist bir plandır. Bu yolla toplumsal huzursuzluğun artırılarak kaos yaratılması ve artan ekonomik bunalımın da etkisiyle, ülkenin “kendini yönetemez duruma gelmesi”, emperyalistlerin rüyalarını süslüyor.

Halka bu gerçekleri anlatmak, her yurtsever aydının görevidir. Seçimlerde kime ne için oy verdiğini bilmeyenler, günlük kişisel çıkarlar için ülkeyi sattıklarının bilincinde midir? Kapitalizm ile hiçbir sorunu olmayanların emperyalizmle uyumlu olacağının farkında mıdır?

Bu ülkeye sahip çıkmak isteyen her yurtsever, 6. Filo’yu kıble yapıp namaz kılanlara karşı emperyalizmi protesto edenlerin yanında yer almak zorundadır. Sömürgeci zihniyetin 21. yüzyıldaki yayılmacılığının oyunlarını elinin tersiyle itmek, tam bağımsızlıkçı 1923 Cumhuriyet Devrimi’ni savunmak zorundadır. 

İçerideki gericiliğe karşı verilen laiklik ve Aydınlanma mücadelesi, dışarıdaki emperyalistlere karşı verilen bağımsızlık mücadelesinden ayrı değildir. ABD öncülüğünde ilerleyen felaket kapitalizmine, sömürge madenciliğine direnmek için de içeride ümmetçiliği ve gericiliği püskürtmek gerekir. Çünkü varlığı yurttaşlık bilincine ve halkın egemenliğine dayanmayan yönetimler, mutlaka emperyalizmin sömürgecilik aparatına dönüşür!

(Cumhuriyet)


T24 KÖŞEBAŞI - 23 ŞUBAT 2024 -

 

TVF için CHP'den kritik rapor: "25 milyon dolarlık örtülü ödeneğin izi nerede?"(Çiğdem Toker)

Oldukça kapsamlı ve ayrıntılı bir şekilde hazırlanan 138 sayfalık rapor, içinde kamu bankaları, kamu enerji şirketleri ve daha bir çok önemli kamusal şirketin bulunduğu TVF'nin her bir vatandaşı doğrudan ilgilendiren hakiki bir denetimden nasıl ve hangi yöntemlerle kaçındığını ortaya koyuyor.

Sekiz yıl önce, adeta ikinci bir Hazine mantığıyla özel şirket olarak kurulan Türkiye Varlık Fonu (TVF) bünyesinde, kamu sermayeli bankalar ve kamu sermayeli şirketler olduğunu biliyoruz değil mi?

Kuruluş yasasından hemen sonra Bakanlar Kurulu kararıyla buraya devredilmişti. Zaten amaç da buydu…

Hatırlatmaya devam edelim:

TVF'nin kendisi, Sayıştay denetimine tabi değil. Ancak özel kanunu gereği, yapılan bağımsız denetim ile devletteki denetim elemanlarından oluşan küçük bir grubun hazırladığı raporların TBMM'ye getirilerek hesapların görüşülmesi gerekiyor. (Bağımsız denetim raporlarını denetim alanında faaliyet gösteren büyük şirketler hazırlıyor.)

Bu yasal zorunluluk, TVF kurulurken muhalefet vekillerinin ısrarı ve itirazıyla getirilmişti. Gerekçesi de TVF'nin içindeki söz konusu şirketler ile tıpkı ikinci bir Hazineymiş gibi tanınan olağanüstü yetkiler.

Gelin görün ki, TVF'yi Sayıştay denetiminin dışında tutan iradenin, TBMM'ye TVF kanunuyla tanınan bu sınırlı denetimin bile hakkıyla yerine getirilmesine engel olduğu anlaşılıyor.

Bu kadar iddialı bir ifade kullanmamın nedeni ise TVF'nin son TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na getirilen denetim raporlarından sonra ana muhalefet partisinin hazırladığı ve birkaç gün önce Komisyon başkanlığına sunduğu ibretlik rapor.

Kaçış için yan yollar

Oldukça kapsamlı ve ayrıntılı bir şekilde hazırlanan 138 sayfalık bu rapor, içinde kamu bankaları, kamu enerji şirketleri ve daha bir çok önemli kamusal şirketin bulunduğu TVF'nin her bir vatandaşı doğrudan ilgilendiren hakiki bir denetimden nasıl ve hangi yöntemlerle kaçındığını ortaya koyuyor.

Söz konusu muhalefet raporu aynı zamanda; TVF'yi, içindeki sanki bütün ülkeyi ilgilendiren Ziraat Bankası, Halk Bankası, BOTAŞ, PTT yokmuş da borsaya meraklı yatırımcıların ilgi duyduğu, finansal okuryazarlığı önceleyen kişi ve kurumların ilgi duyacağı bir şirketmiş gibi gösteren, denetimi böyle bir karaktere indirgeyen yaklaşımı deşifre ediyor.

Yedi CHP vekilinin imzası

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki CHP milletvekili üyelerin (Rahmi Aşkın Türeli, Veli Ağbaba, Cavit Arı, Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Cevdet Akay, Mustafa Erdem, Tahsin Ocaklı) imzasını taşıyan bu raporun ele aldığı ilk konu denetim raporlarının geçmişte olduğu gibi yine geç kalması.

TBMM'yi adeta hiçe sayan bu gecikmenin bir alışkanlığa dönüştüğü vurgulanan raporda, bu konuda muhatapların tatmin edici cevaplar vermediği gibi, sürece ilişkin yasal değişiklikler yapılması önerisinin dahi reddedildiği vurgulanıyor.

Gecikmenin ayrıntısı

TVF, TVF'nin kurduğu şirketler, alt fonların 2022 yılı mali tablo ve faaliyetlerine ilişkin inceleme raporlarındaki gecikme, 87 günü bulmuş.

TVF kanununun denetim maddesinde, takvimin ne olması gerektiği yazılı. Buna göre 2022 yılı denetim raporlarının Ekim 2023'de tamamlanması gerekiyordu; 10 Kasım 2023'de tamamlandı.

Raporlar 71 gün sonra da Cumhurbaşkanlığı'na gönderildi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na 26 Ocak 2024'te ulaştı. 29 Ocak'ta da komisyon üyelerine dağıtıldı. Plan Bütçe Komisyonu'nun 1 Şubat'taki toplantısında, raporların neden geciktiği sorusuna, "Konsolidasyon işlemlerinin ve konsolide bağımsız denetim raporunun hazırlanma işleminin uzaması ve bazı bilgilerin elde edilmesindeki zaman sıkışıklığı" cevabı verildi.

Komisyon üyelerinin "Geçmiş yıllardaki gecikmeleri dikkate alarak yeni norm düzenleyelim" önerisi kabul görmedi.

Ekleriyle birlikte binlerce sayfayı bulan bu raporların iki gün gibi bir sürede üye milletvekilleri tarafından okunup değerlendirilmesi bekleniyordu.

CHP'nin TVF denetim müzakeresiyle ilgili muhalefet raporunda şöyle deniliyor:

300 milyar dolarlık varlık 

"Plan ve Bütçe Komisyonunun söz konusu raporları ve eklerini iki günlük bir sürede inceleyip değerlendirmesi mümkün değildir.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunun söz konusu raporlar üzerindeki denetimi sembolik bir denetim değildir. Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine 300 milyar dolarlık bir varlığa sahip Türkiye Varlık Fonu'nun raporlarını ve eklerini değerlendirip incelemeleri için uygun süre tanınmaması aynı zamanda komisyonun denetim yetkisini sınırlama niteliğindedir."

Fon ve kuruluş yöneticileri nerede?

TVF'nin yöneticileri ile Fon bünyesindeki kamu sermayeli şirket ve kuruluşların yöneticileri TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısına bu sene de katılmadı. Toplantıda yalnızca Genel Müdür Salim Arda Ermut hazır bulundu.

TVF bünyesindeki Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank, THY, BOTAŞ, TPAO, PTT, Borsa İstanbul, Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV, Türk Telekom, Türkiye Hayat Emeklilik, Türkiye Sigorta, TCDD İzmir Alsancak Limanı, Eti Maden İşletmesi, Çaykur, Türkşeker, Milli Piyango İdaresi vb. şirketlerinden yönetici veya temsilci Komisyon toplantısına katılmadı.

Rapora göre, Bağımsız Denetim raporu düzenleyenler de TBMM toplantısında bulunmadı. Komisyon üyesi milletvekillerinin yaptığı eleştiri ve değerlendirmelerin not edilmesi bir teamülken bu teamül de ortadan kalkmış oldu.

DDK üyelerinin TVF'yi denetlemesi

- Önceki yıllarda TVF'nin, Cumhurbaşkanı'na bağlı olan, atanma ve görevlendirilmeleri Cumhurbaşkanı tarafından yapılan Devlet Denetleme Kurulu (DDK) denetçilerinin başkanı yine Cumhurbaşkanı olan TVF'yi denetlemesinin, denetim etiği açısından sakıncalı olduğu görüşmelerde dile gelmişti. Ancak TVF raporlarının hazırlanmasında DDK denetçilerinin görevlendirilmesi uygulaması sürüyor.

- DDK Başkanı başta olmak üzere çok sayıda Cumhurbaşkanlığı üst düzey personeli ile TVF yönetim kurulu üyesi aynı zamanda TVF bünyesindeki şirketlerde yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyor.

Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi muhalefet raporunda bu tespit, şu tabloyla aktarıldı:

"Neden zarar ediyor"un cevabı yok

Raporda vurgulanan en önemli başlıklardan biri de TVF'de kamu adına denetim yapan denetim elemanların, önemli konularda hiç değerlendirme yapmayışı.

Söz gelimi; TVF portföyündeki BOTAŞ'ın, Çaykur'un, PTT'nin, TVF'ye devrinden sonra zararının neden arttığına dair, kamu adına hiçbir inceleme ve bulgu yer almıyor. PTT, özkaynaklarını 2021'de ve 2022'de kaybetmesine karşın, bu konuda herhangi bir araştırma ve tespit yok! Aynı durum BOTAŞ zararı için de geçerli. Dahası, TVF bünyesinde sonradan kurulmuş olan enerji, petrol, teknoloji alanındaki şirketler de zarar etmesine karşın, bu konuda da kamu denetçilerinin tespiti yer almadı.

Örtülü ödenekten aktarılan kaynak

TVF'nin 2022 yılına ilişkin denetim raporlarını eleştiren ve CHP'li üyelerce Plan Bütçe Komisyonu'na sunulan muhalefet raporunun en kritik bölümlerinden biri de örtülü ödenek meselesi.

Geçen yıl haberlere de yansımış olan 25 milyon TL'lik örtülü ödenek meselesi de enine boyuna tartışılıyor Komisyon başkanlığına sunulan bu 138 sayfalık metinde.

TVF'nin yeni kurulduğu zamanlarda, eski Başkanı Mehmet Bostan ile Mineks Uluslararası Sermaye ve Yatırım Danışmanlığı firmasının yönetim kurulu başkanı Bülent Göktuna'nın, 25 milyon dolarlık usulsüz bir komisyona aracılık ettiği ve devleti zarara uğrattığı iddialarıyla tutuklandığı hatırlatılan raporda, ilgili haberlere atıf yapılarak, konunun akışı şöyle verildi:

"Söz konusu haberlerde;

Mehmet Bostan'ın Kasım 2016'da 200 milyar doları yöneten Varlık Fonu'na, dönemin Başbakanı Binali Yıldırım tarafından başkan olarak atandığı,

11 ay boyunca Varlık Fonu'nu yöneten Mehmet Bostan'ın Eylül 2017'de ani bir şekilde görevden alındığı, bu durumun Varlık Fonunda tespit edilen 25 Milyon Dolarlık bir açığın araştırılması ile ilgili olduğu, 

- Yapılan incelemeler sonunda bu paranın Mineks Uluslararası Sermaye ve yatırım danışmanlığı firmasının yönetim kurulu başkanı Bülent Göktuna'ya transfer edildiğinin anlaşıldığı,

- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından söz konusu olayın Devlet Denetleme Kuruluna incelettirildiği, Devlet Denetleme Kurulunun 1 yılı aşkın bir sürenin ardından raporunu tamamladığı,

- Yurt dışından 25 milyar dolarlık fon bulacağını söyleyen Bülent Göktuna'ya 25 milyon dolarlık bir komisyon ödendiği,

- Ancak istenen fon alınamadığı gibi 25 milyon dolarlık komisyonun da harcandığı,

- Raporla ilgili olarak yargı mercilerince yapılan işlemler sonucu Varlık Fonu eski Başkanı Mehmet Bostan ve Bülent Göktuna'nın tutuklandığı,

- Varlık Fonu eski Başkanı Mehmet Bostan'ın mahkemede; 'Ben bu konuda emniyette ve savcılıkta ifade verdim o ifadelerimi aynen tekrar ederim, ben Türkiye Varlık Fonu kurulduğu zaman görevlendirildim ve 9 ay yönettim, daha önce birçok önemli görevde yer aldım ve hiçbirinde sıkıntı çıkmadı, buradaki olayı izah etmek isterim. O zaman fon kurulurken Binali beyin talimatıyla bir grup ile birlikte çalışmaya başladım. Biz hiçbir zaman kural dışı bir şey yapmadık, benden sonra da o ekiple 9 ay daha çalışılmış. Benden sonraki süreçte yapılan şeylerle ilgili itham ediliyorum. Bu gruba ödenen para bizim kasamızda mevcut değildi. Bizim sermayemiz bu kadar büyük değildi. Bu bizi aşan bir şey dedim, bunun üzerine örtülü ödenekten bize 25 milyon dolar verildi. Biz de doğrudan o kuruma ödedik. Ben bana emrolunan şeyi yaptım, yönetim kurulu kararı mevcut, ben hayatım boyunca kimseyi dolandırmadım. Asla ve katta bu paranın bana bir kuruşu nasip olmadı' şeklinde ifade verdiği, tutuklandıktan 2 hafta sonra tahliye edildiği,

- Bilahare tahliye edilen danışmanlık şirketi sahibi Bülent Göktuna'nın ise, ifadesinde, hangi kurum, kişilere ve hangi uluslararası firmalara ne kadarlık bir ödeme yaptıklarını anlattığı, "Hukuk bürosuna yaklaşık 4 milyon dolar ödedik. MacKenzie firmasına 6 milyon dolar ödedik. NewOak'a 3 küsur milyon dolar ödedik. Allen Associates firmasına 2 milyon dolara yakın para ödedik. Deutsche Bank'a yaklaşık 3 milyon dolar ödedik. Bir de 2 yerel avukatlık bürosuna 250'şer bin dolardan 500 bin dolar ödedik. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarına da bir miktar ödeme yaptık" şeklinde ifade verdiği,

Burhan Göktuna'nın da avukatı olan ve adli kontrol şartıyla serbest kalan Burhan Asaf Şafak'ın ifadesinde ise, 25 milyon dolarlık örtülü ödenek parasına ilişkin olarak "Bu para, dönemin Başbakanı, Müsteşarı, örtülü ödenek sorumlusunun ve birçok bürokratın onayı ile gönderilmişti" şeklinde açıklamada bulunduğu,

 6 milyon dolarlık ödeme yapılan uluslararası danışmanlık firması MacKenzie'nin gönderilen ihtarname sonrası söz konusu parayı iade ettiği, 25 milyon dolarlık ödemede, kamunun zararı olarak görülen miktarın ise 19 milyon dolar seviyesinde olduğu,"

şeklinde bilgi ve iddialar yer almaktadır.

25 milyonun izi nerede?

TVF'nin 2016 ve 2017 yıllarını ilgilendiren bu olayla ilgili muhalefet değerlendirmesi, raporda şöyle yer aldı:

"Komisyon ödemesi havalesi ile ilgili herhangi bir kayıt, işlem, iz, açıklama veya değerlendirme bulunmamaktadır.

Söz konusu komisyon ödemesi ile ilgili olarak yapılan tespit ve işlemlere 2022 yılına ait mali tabloları ve faaliyetleri hakkındaki 10.11.2023 tarih, 72419889- 663- 02/37- 47 ve 48 sayılı Denetim Raporlarında hiçbir şekilde yer verilmemesi ve bu konuda Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin bilgilendirilmemesi Türkiye Varlık Fonu ile ilgili olarak Kanunun 6. maddesinde yer alan denetim mekanizmasının işlemediğine dair önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Türkiye Varlık Fonu ilk kurucu Genel Müdürünün görev döneminde örtülü ödenekten aktarılan kaynakla yapılan usulsüz bir komisyon ödemesi nedeniyle tutuklanması, bu konudaki kamu zararının oluşum şekli ve ilgililerin sorumlulukları hakkında Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin bilgilendirilmemesini TBMM'nin denetim işlevini yerine getirmesini engelleyici bir tutum olarak değerlendirmekteyiz."

Biraz uzun oldu biliyorum. Ama nadiren de olsa gerekiyor.

Yazıyı, TVF için iyi işler yapacağını iddia eden birilerine 25 milyon dolar örtülü ödenek aktarımı iddiasının çok ciddi bir olay olduğunu ve bu olayın TVF denetimlerinde ("bağımsız" ya bir de….) neden kendisine yer bulamadığını bir kez de soru olarak buraya aktararak bitirelim.

                                                       /././

20 soruda ücretlilerin beyan durumu (Murat Batı)

Alınan ücret aşağıda örnekleyerek detaylı şekilde açıkladığım durumların birine giriyorsa çalışan aldığı ücreti vergi idaresine beyan edip ekstra bir vergi daha ödemek zorundadır. Şayet beyan etmeniz gerektiği halde bunu beyan etmezseniz, bunu vergi idaresi cezalı olarak tahsil eder. Hâlâ ödemezseniz konu hacze kadar gider.

Bir işverene emeğini vererek bir menfaat elde edene ücretli denir. Ücrete, verilen para dışında ayrıca yemek, lojman, ulaşım bedeli gibi menfaatler de dahildir. Ücretlilerin, elde ettikleri ücretlerinden gelir vergisi kesilir ve vergi idaresine ödenir. Bu işlemi işveren yapar ve ücretlinin vergi idaresiyle muhatap olması engellenir.

Ancak alınan ücret aşağıda örnekleyerek detaylı şekilde açıkladığım durumların birine giriyorsa çalışan da aldığı bu ücreti vergi idaresine beyan edip ekstra bir vergi daha ödemek zorundadır.

Şayet beyan etmeniz gerektiği halde bunu beyan etmezseniz, bunu vergi idaresi cezalı olarak tahsil eder. Hâlâ ödemezseniz konu hacze kadar gider. O yüzden dikkatli okuyup 2023 yılında elde ettiğiniz ücret(ler)ten dolayı durumunuz aşağıdaki örneklerin birine giriyorsa 1-31 Mart 2024 sonuna kadar beyan etmeniz gerekecektir.

Soru 1) Hangi koşullarda çalışan da ücret gelirini ayrıca beyan etmek zorundadır?

İlki tek işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, ücret gelirleri toplamı GVK m.103'de yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2023 yılı için 1 milyon 900 bin TL) aşarsa ayrıca beyan edilmesi zorunludur.

Örneğin İstanbul'da büyük bir lokantada garsonluk yapan Ahmet Bey, 2023 yılında aylık 30 bin TL ücret geliri almaktaydı. Ahmet Bey'in yıllık (30 bin TLx12 ay) 360 bin TL'lik geliri 1 milyon 900 bin TL'yi geçmediğinden ayrıca beyanname vermesine gerek yoktur.

İkincisi birden fazla işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, birinci işverenden aldıkları ücret gelirleri de dâhil olmak üzere ücretleri toplamının gelir vergisi tarifesinin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2023 yılı için 1 milyon 900 bin TL) aşarsa ayrıca beyan edilmesi zorunludur.

Örneğin İstanbul'da büyük bir ofiste çalışan Kemal Bey, bu ofisten 2023 yılında aylık 30 bin TL (yıllık 360 bin TL) ücret almaktaydı. Aynı zamanda bir eğitim kurumunda kısmi çalışma karşılığında yıllık 120 bin TL ücret almaktaydı. Buna göre Kemal Bey'in aldığı toplam yıllık ücret (360 bin +120 bin TL) 480 bin TL'lik geliri 1 milyon 900 bin TL'yi geçmediğinden ayrıca beyanname vermesine gerek yoktur.

Üçüncüsü birden fazla işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, birden sonraki işverenden alınan ücretleri toplamının gelir vergisi tarifesinin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2023 yılı için 150 bin TL) aşarsa ayrıca beyan edilmesi zorunludur.

Örneğin İstanbul'da büyük bir ofiste çalışan Erol Bey, bu ofisten 2023 yılında aylık 30 bin TL (yıllık 360 bin TL) ücret almaktaydı. Aynı zamanda bir eğitim kurumunda kısmi çalışma karşılığında yıllık 120 bin TL ücret almaktaydı. Buna göre Erol Bey'in birinci ofisten aldığı ücret (360 bin TL) dışındaki diğer yerden aldığı ücret tutarı (120 bin TL) 150 bin TL'lik beyan sınırını geçmediğinden ayrıca beyanname vermesine gerek yoktur.

Sonuncusu ise stopaj yani vergi kesintisi yapılmadan ücret alanlar her koşulda bu tutarı vergi dairesine beyan etmek zorundadırlar. 

Soru 2) A bankasında uzman olarak görev yapıyorum. 2023 yılında aylık maaşım 30 bin TL idi (yıllık 360 bin TL). Aynı anda başka bir iş yerinde çalışmadım. Bunu, beyan edecek miyim?

Hayır beyan etmenize gerek yoktur. Bir işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, ücret gelirleri toplamı 2023 yılı için 1 milyon 900 bin TL'yi aşarsa ayrıca beyan edilmesi zorunludur. Sizin yıllık tutarınız 360 bin TL olduğu ve 1 milyon 900 bin TL'lik beyan sınırını aşmadığı için ayrıca beyan etmenize gerek yoktur.

Soru 3) Batı Bank A.Ş.'de üst düzey yönetici olarak görev yapıyorum. 2023 yılında aylık maaşım 200 bin TL idi (yıllık 2 milyon 400 bin TL). Aynı anda başka bir iş yerinde çalışmadım. Bunu, beyan edecek miyim?

Bir işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, ücret gelirleri toplamı 2023 yılı için 1 milyon 900 bin TL'yi aşarsa ayrıca beyan edilmesi zorunludur. Sizin yıllık ücret tutarınız 2 milyon 400 bin TL olduğu ve 1 milyon 900 bin TL'lik beyan sınırını aştığı için 2024 Mart sonuna kadar ayrıca beyan etmeniz gerekecektir. Beyan edeceğiniz 2 milyon 400 bin TL'lik ücret gelirinizden dolayı hesaplanan gelir vergisinden ayrıca bu maaşı alırken kesilen gelir vergisi düşülecektir.

Soru 4) Bu hesaplamalarda SGK ve vergiler dahil ücretim mi dikkate alınıyor yoksa hesabıma yatan net maaşım mı?

Şu ana kadar bahsi geçen ücret kavramı SGK ve işsizlik kesintisinden sonraki tutardır. Yani vergi kesilmemiş tutardır. Bu yazıdaki tüm örneklerde geçen ücret kavramından bunu yani vergi kesilmemiş halini anlamamız gerekiyor.

Soru 5) Lig usulüne tabi spor dallarında en üst ligde faaliyet gösteren Batı Spor Kulübünde futbolcuyum. 1 Eylül 2019 tarihinde 5 yıllık sözleşme yaptım. Sözleşme gereğince 2023 yılında 3 milyon TL ödeme aldım. Bunu, beyan edecek miyim?

Sporcuların aldıkları paralar da ücrettir. Sporculara verilen ödemeler stopaja tabidir. 1 Kasım 2019 tarihinden önce akdedilerek geçerlilik kazanan ve yine bu tarihten sonra süre uzatımı veya ücreti etkileyen bir değişiklik yapılmayan sözleşmeler sona erinceye kadar, bu sözleşmeler kapsamında elde edilen ücret gelirleri için tutarı ne olursa olsun beyanname verilmeyecek ve diğer gelirler dolayısıyla beyanname verilmesi halinde de bu gelirler beyannameye dahil edilmeyecektir.

Soruda sözleşmenin imza tarihi 1 Kasım 2019 tarihinden önce olduğu için ve bu sözleşmeye binaen 2023 yılında ne kadar ödeme alırsa alsın bunu beyan etmeyecektir. Stopaj nihai vergisi olacaktır.

Soru 6) Lig usulüne tabi spor dallarında en üst ligde faaliyet gösteren Yöney Spor Kulübünde futbolcuyum. 1 Şubat 2023 tarihinde 5 yıllık sözleşme yaptım. Sözleşme gereğince 2023 yılında 3 milyon TL ödeme aldım. Bunu, beyan edecek miyim?

1 Kasım 2019 tarihinden sonra akdedilerek geçerlilik kazanan veya 1 Kasım 2019 tarihinden önce imzalanmakla birlikte bu tarihten sonra (süre uzatımı veya ücreti etkileyen değişiklikler gibi nedenlerle) yenilenen sporcu sözleşmelerine istinaden 2023'te elde edilen ücret gelirleri toplamı 1 milyon 900 bin TL'lik beyan sınırını aşarsa yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Soruda sözleşme yapılma tarihi 1 Kasım 2019'dan sonra olması münasebetiyle alınan ücret tutarınız 2023 yılı için 1 milyon 900 bin TL'yi aştığından bunu beyan etmeniz gerekmektedir. Yıl içinde kesilen vergiler, vergi dairesine yatırılmış olduğundan, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilebilecektir.

Soru 7) 2023 yılında aldığımız ücretlerden "asgari ücrete" isabet eden kısmı (istisna ederek mi) düşerek mi beyan edeceğiz?

Asgari ücret, 1 Ocak 2022 tarihinden itibaren gelir vergisinden istisna edildi. Hizmet erbabının ücret gelirlerinin GVK m.86/1.fk-b bendine göre yıllık beyanname ile beyan edilmesinin gerekmesi durumunda, yıl içinde istisna uygulamasından faydalanıldığı için yıllık beyannamede söz konusu istisna uygulamasına yer verilmeyecek ve yıllık beyannamede ücret gelirlerinin toplamı üzerinden hesaplanan vergiden, yıl içinde istisna öncesi hesaplanan vergiler mahsup edilecektir.

Stopaj suretiyle vergilendirilmemiş ücret gelirlerinin yıllık gelir vergisi matrahının, asgari ücretin yıllık gelir vergisi matrahını aşmaması halinde, bu gelirler beyan edilmeyecektir. Söz konusu, gelirlerin asgari ücretin yıllık gelir vergisi matrahını aşması halinde ise bu gelirlerin tamamı beyan edilecek ve hesaplanan gelir vergisinden asgari ücretin yıllık matrahı üzerinden hesaplanan vergi indirim konusu yapılacaktır.

Özetle, asgari ücret kadar olan kısmı düşmeden beyan edeceksiniz.

Soru 8) X Holdingde üst düzey yönetici olarak görev yapıyorum. 2023 yılında aylık maaşım 40 bin TL idi (yıllık 480 bin TL). Aynı holdingin başka bir iştirakinde de görev yapıyorum ve 2023 yılında aylık 20 bin TL (yıllık 240 bin TL) ücret aldım. Bunu, beyan edecek miyim? 

Birden fazla işverenden ücret alındığında bunun beyanı üç koşula bağlanmıştır.

İlki stopajsız ücret aldıysanız,

Ya da aldığınız toplam ücret tutarı (tek işveren de olsa iki ya da fazla işveren de olsa fark etmez) 2023 yılında 1 milyon 900 bin TL'yi aştıysa,

Ya da birden fazla ücret aldıysanız bir işverenden aldığınız ücret dışında kalan ücret tutarınızın toplamı 2023 yılında 150 bin TL'yi aşarsa,

2024 Mart sonuna kadar beyan etmeniz gerekmektedir.

Soruda kişinin maaşından stopaj yapılmış. Bu nedenle stopajsız tutar şartını geçiyoruz.

Soruda diğer koşul, alınan tüm ücretin toplamı (480+240) 720 bin TL 2023 yılı için 1 milyon 900 bin TL olan beyan sınırını aşmadığından bu koşula göre de beyan edilmeyecek.

Ancak soruda son koşul; birden fazla işverenden alınan ücretlerde herhangi birini (size kalmış) birinci işveren kabul edip diğerinin ise 150 bin TL'yi (GVK m.103'teki ikinci dilimin üst sınırı) aşıp aşmadığına bakacağız. Soruda birinci işvereni 480 bin TL veren işveren kabul edelim; diğerini yani 240 bin TL ücret vereni de ikinci işveren kabul edelim. İkinci işverenden alınan 240 bin TL, 2023 yılı için 150 bin TL'yi aştığından 2024 Mart sonuna kadar 720 bin TL'nin tamamını beyan etmeniz gerekecektir. 720 bin TL ücret GVK m.103'teki tarife uygulanarak gelir verginiz hesaplanacak ancak 2023'te hem 480 bin hem de 240 bin TL ücretinizden kesilen gelir vergileriniz 2024 Mart'ta hesaplanan gelir vergisinden düşülecek (mahsup) ve kalan tutarı ödeyeceksiniz.

Soru 9) İstanbul'da ikamet ediyorum ve 2023 yılında aşağıda gördüğünüz gibi gelirlerim oldu.

Beyana tabi bir durumum var mı?

Ücret toplamınız (360+140) 500 bin TL ve 2023 yılı için 1 milyon 900 bin TL'yi aşmadığı için bu koşula göre beyan etmenize gerek yok.

Ücrette ikinci koşulumuz ikinci işverenden alınan ücret 2023 yılında 150 bin TL'yi aşıp aşmamasıdır. Sizin ikinci işverenden aldığınız ücret 140 bin TL ve bu da 150 bin TL'yi aşmadığından bu koşula göre de beyan etmenize gerek yok.

Ancak iş yeri kira geliriniz 180 bin TL ve iş yeri kira gelirleri için 150 bin TL'lik beyan sınırını aştığı için yalnızca iş yeri kira gelirinizi yani sadece 180 bin TL'yi beyan etmeniz gerekecek.

Soru 10) İstanbul Barosuna kayıtlı kendi ofisi olan bir avukatım ve 2023 yılında aşağıda gördüğünüz gibi gelirlerim oldu.

Beyana tabi bir durumum var mı ya da hangilerini beyan etmem gerekiyor?

Sorudaki kişi, avukatlık faaliyetinden dolayı elde ettiği 500 bin TL'yi tutarı ne olursa olsun beyan edecek.

Ücret gelirlerinde ise; toplam ücreti 550 bin TL 2023 yılı için 1 milyon 900 bin TL'yi aşmadığından bu koşula göre ücret gelirini beyan etmeyecek. Ayrıca ikinci işverenden dolayı elde edilen ücret tutarı 50 bin TL ve 2023 yılı için 150 bin TL'yi aşmadığından ücret gelirlerini beyannameye eklemeyecektir.

İşyeri brüt kira toplamı 2023 yılı için 150 bin TL'yi aştığından 190 bin TL'yi beyannameye dahil etmesi gerekecektir.

Soru 11) Antalya'da ikamet ediyorum ve 2023 yılında aşağıda gördüğünüz gibi gelirlerim oldu.

Beyan etmem gerekir mi?

Üç işverenden alınan ücret toplamınız 2 milyon TL'dir. 2023 yılı için ücret toplamınız (2 milyon TL) 1 milyon 900 bin TL'lik beyan sınırını aştığından 2024 Mart sonuna kadar 2 milyon TL'yi beyan etmeniz gerekmektedir.

Soru 12) Antalya'da ikamet ediyorum ve 2023 yılında aşağıda gördüğünüz gibi gelirlerim oldu.

Beyan etmem gerekir mi?

Öncelikle ücretlere bakmamız gerekiyor. Toplam ücret (200+100) 300 bin TL ve 1 milyon 900 bin TL beyan sınırını aşmadığı gibi ikinci işverenden elde edilen ücret de (100 bin TL) 150 bin TL beyan sınırını aşmadığından ücrete ilişkin beyanname vermeyeceksiniz.

Ancak kira geliriniz 2023 yılı için 21 bin TL'lik istisna tutarını aştığından sadece 40 bin TL'lik kira gelirinizi 2024 Mart sonuna kadar beyan etmeniz gerekecek.

Soru 13) X Bakanlığında görevliyim ve 2023 yılı içerisinde Y Bakanlığının bir komisyonunda görevlendirilip ücret elde ettim. Bunu beyan edecek miyim?

5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu uyarınca hüküm altına alınan "Genel bütçe Kapsamında" (I sayılı Cetvel) bulunan kamu idareleri ile bu idarelere bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarda çalışan personelin genel bütçe kapsamındaki diğer kurumlardan ücret alması durumunda bu ayrı kuruluşlar birden fazla işveren kabul edilmeyecek ve aldıkları tutar ne olursa olsun ayrıca beyan edilmeyecektir. Buna göre genel bütçe kapsamında bulunan bir idarede görev alan bir kişi aynı anda ya da yıl içinde tayin vs gibi nedenlerle yine genel bütçe kapsamındaki başka bir kuruluşa ücret karşılığı geçse aldığı ücret tutarı ne olursa olsun ayrıca beyan etmeyecektir.

Soruda, İki Bakanlık da genel bütçe kapsamında olduğundan bu iki kurumdan aldığı ücret ödemeleri, tek işverenden elde edilen ücret olarak kümülatif matrah yani toplam esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir. Kendisi ayrıca bu gelirlerinin toplamı ne kadar olursa olsun beyanname vermeyecektir.

Kamuda ve özel sektörde tek işveren/birden fazla işveren tespitinin yapılmasına ilişkin düzenlemeler 311 ve 321 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılmıştır.

Bu kapsamda; genel bütçe kapsamında bulunan kamu idarelerinde çalışan personelin, yıl içerisinde bu kapsamdaki diğer kurum ve kuruluşlardan da ücret alması veya bu kapsamdaki diğer bir kurum ve kuruluşa nakil olması durumunda, elde ettikleri ücretler tek işverenden alınan ücret olarak değerlendirilecektir.

Genel bütçe kapsamında bulunan kamu idarelerinde çalışan personelin; aynı yıl içerisinde, bunlar dışında bir işverenden de ücret geliri elde etmesi veya görevinden ayrılarak bu kapsamda olmayan bir işveren nezdinde çalışmaya başlaması durumunda, söz konusu personelin ücret matrahları birbiri ile ilişkilendirilmeksizin her bir işverenden elde edilen ücret ayrı ayrı gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır. Bu durumda, birden sonraki işverenden alınan ücretlerin toplamının, vergi tarifesinin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2023 yılı için 150 bin TL) aşması veya bu tutarı aşmamakla birlikte her iki işverenden aldığı ücret geliri toplamının vergi tarifesinin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2023 yılı için 1 milyon 900 bin TL) aşması halinde, ücret gelirlerinin tamamının beyan edilmesi gerekmektedir. 

Soru 14) X Bakanlığında görevliyim ve 2023 yılı içerisinde Ondokuz Mayıs Üniversitesinde ders görevlendirmesi yoluyla derse girip ücret geliri elde ettim. Bunu beyan edecek miyim?

X Bakanlığındaki ücret gelirlerine ait gelir vergisi matrahı ile Ondokuz Mayıs Üniversitesindeki ücret gelirlerine ait gelir vergisi matrahı birbiriyle ilişkilendirilmeyecek ve ayrı ayrı vergilendirilecektir. İkinci işverenden alınan ücret GVK m.103 ikinci dilim üst sınırı olan 150 bin TL'yi aşarsa ya da elde ettiği tüm ücret 1 milyon 900 bin TL'yi aşarsa beyan edilmesi gerekecek. 

Soru 15) X şirketinde aylık 40 bin TL maaşla çalışırken 30 Haziran 2023 günü ayrıldım ve 1 Temmuz 2023'te aylık 80 bin TL ile başka bir işe başladım. Aynı anda iki işte çalışmadığım halde bunu beyan edecek miyim?

Yıl içinde iş değiştirenler de birden fazla işverenden ücret engeline takılmaktadırlar. 160 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca kişinin aynı takvim yılı içinde iş değiştirmesi durumunda her yeni işveren ücret toplamını kümülatif değil de daha önce maaş almamış gibi ilk dilimden başlanarak GVK madde 103'te belirtilen tarifeye göre hesaplanmaktadır.

Gelir İdaresi Başkanlığının verdiği 23.05.2017 tarih ve 38418978-120[61-2017/13]-160324 sayılı özelgesinde ise; yeni işe başlayan personelin çalışacağı süre içerisinde elde edeceği ücret gelirinin vergilendirilmesi aşamasında daha önce çalışmış olduğu işverenden elde ettiği kümülatif ücret matrahının yeni iş yerinde çalışacağı süre içerisinde elde edeceği ücret matrahı ile ilişkilendirilmemesi, yeni iş yerinde söz konusu personelin elde edeceği ücretlerin tevkif suretiyle vergilendirilmesine esas olarak başlangıçta "sıfır" matrahın dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

Bu nedenle bu kişi, istediği işvereni birinci kabul edecek ve ikinci işverenden aldığı ücret toplamı GVK m.103 ikinci dilim üst sınırı olan 150 bin TL'yi aşarsa ya da elde ettiği tüm ücret 1 milyon 900 bin TL'yi aşarsa beyan etmesi gerekecek.

Örneğimize göre ilk altı ayda 240 bin TL (6 ay x 40 bin TL) ve ikinci altı ayda ise 480 bin TL (6 ay x 80 bin TL) toplamda 720 bin TL ücret geliri elde etmiştir.

İlk koşulumuz olan toplam tutarın yani 720 bin TL'nin GVK m.103'teki son dilimde olan tutarı yani 1 milyon 900 bin TL'yi aşması gerekir ki örneğimize göre aşmamış.

Diğer koşulumuz ise işverenlerden birini (tercihen yüksek olanı seçelim) birinci işveren kabul edelim ki örneğimize göre 480 bin TL'yi vereni birinci işveren kabul edip diğerini ikinci işveren kabul edip ikinci işverenin verdiği ücretin (240 bin TL) GVK m.103 ikinci dilim üst sınırı olan 150 bin TL'yi aşması halinde beyan edilmesi gerekmektedir ki örneğimize aştığı için bu kişi 720 bin TL'nin tamamını 1-31 Mart 2024'te beyan etmek zorundadır.

Soru 16) Kanunî ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tabi B Firmasının İstanbul'daki irtibat bürosunda ücretli çalışmaktayım. Firma Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden 2023 yılında 100 bin dolar stopaja tabi tutmadan ücret olarak ödedi. Beyan edecek miyim?

GVK m.23/14 uyarınca döviz olarak ödenen ücretler gelir vergisinden istisna olduğundan yıllık beyanname verilmeyecektir.

Bu istisnanın uygulanabilmesi için;

* İşveren sıfatıyla ücret ödemesinde bulunan kurumların, Türkiye'de kanuni ve iş merkezinin bulunmaması,

* Dar mükellef kurumda çalışan kişinin hizmet erbabı (ücretli) ve yapılan ödemenin ücret olması,

* Dar mükellef kurumun ücret ödemesi yaptığı hizmet erbabının Ticaret Bakanlığından alınan izne istinaden kurulan bölgesel yönetim merkezlerinde faaliyet izni kapsamında istihdam edilmesi,

* Dar mükellef kurumun Türkiye'deki personeline yapılacak ödemenin bu kurumun yurt dışı kazançlarından karşılanması,

* Ücretlerin döviz olarak ödenmesi,

Şartlarının tümünün sağlanması gerekmektedir. 

Soru 17) Beyannameyi nereye vereceğim?

Beyanname, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir. Mükellefler normal olarak ikametgâhlarının bulunduğu yerin vergi dairesine bağlıdır. Ama ticari kazanç sahibiyseniz ya da avukat, doktor gibi serbest meslek erbabı iseniz o zaman ikamet ettiğiniz yer değil ofisinizin/dükkanınızın bulunduğu yer vergi dairesine beyan etmeniz gerekmektedir.

Soru 18) Elektronik ortamda beyanname verebilir miyim?

Evet verebilirsiniz. 2023 yılında yukarıda sayılan koşullarda ücret geliri elde edenler bunu 2024 Mart ayı içinde vergi idaresine beyan etmeleri gerekmektedir. Ancak Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), fiziken vergi dairesine gelinmeden de beyanname verilmesini sağladı. Elektronik ortamda beyanname verme yöntemi, hazır beyan sistemi diye bilinir ve bu linkten (https://hazirbeyan.gib.gov.tr/#/)  ulaşılabilir. Herkesin kolayca girip işlem yapacağı bir site hazırlanmış.

Ancak bu uygulamadan sadece kira, ücret, menkul sermaye iradı veya diğer kazanç ve iratları ayrı veya birlikte elde edenler yararlanabilecektir. Kira, ücret, menkul sermaye iradı veya diğer kazanç ve iradın yanı sıra ticari, zirai veya serbest meslek kazancı elde edenler sistem üzerinden beyanname veremeyeceklerdir.

Soru 19) İkinci derecede engelliyim ve aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere birden fazla ücret geliri elde ettim. Beyan verecek miyim?

Mükellefin birinci işveren olarak 200 bin TL ücret aldığı işvereni seçmesi durumunda, diğer işverenlerden aldığı ücret toplamının 2023 yılı beyanname verme sınırı olan 150 bin TL ile kıyaslamasında; gayrisafi ücret tutarlarından GVK m.63/2 uyarınca yüzde 14 sigorta primi ve yüzde 1 işsizlik sigortası primi toplamı olan yüzde 15 oranı uygulanarak sigorta kesintisi yapılacaktır. Ayrıca, GVK m.31'e göre de gayrisafi ücret tutarından yıllık engellilik indirimi tutarının da düşülmesi gerekmektedir.

İkinci işverenden alınan gayrisafi ücretten yüzde 15 SGK ve işsizlik fonu kesintisini yapalım yani (130.000 – 19.500) 110.500 TL

Üçüncü işverenden de alınan gayrisafi ücretten yüzde 15 SGK ve işsizlik fonu kesintisini yapalım yani (140.000 – 21.000 ) 119.000 TL

Engellilik indirimi tutarı (2.600 x 12) 31.200 TL

(110.500 + 119.000)=229.500 TL

Böylece 229.500 – 31.200 = 198.300 TL

Buna göre, birden sonraki işverenlerden alınan ücret toplamı olan 198.300 TL'lik ücret, beyan sınırı olan 150.000 TL'yi aştığı için birinci işverenden elde ettiği ücret de dahil olmak üzere tümü beyan edecektir.

Soru 20) Hazine ve Maliye Bakanlığı geçmişe yönelik işlem yapabilir mi?

Evet yapabilir. Hazine ve Maliye Bakanlığı geriye yönelik 5 yıl içinde yapacağı denetimlerde bu şekilde bir gelir elde ettiğinizi tespit eder ve sizin bunu beyan etmeyip ve dolayısıyla da verginizi ödemediğinizi fark ederse ortaya çıkan bu vergiye ek olarak bu verginin 1 katı kadar cezasını (vergi ziyaı cezası) ve hesaplanan bu vergi üzerinden o dönemden bu zamana kadar da aylık yüzde 3,5 olan gecikme faizi alacaktır.

                                                                   /././

Mersin’de aslında ne oldu? (Tolga Şardan)

Soylu’nun 2021’de çıkarılan il emniyet müdürleri kararnamesiyle mevcut Mersin Emniyet Müdürü Mehmet Şahne İzmir Emniyet Müdürü, Erzurum Emniyet Müdürü Mehmet Aslan ise Mersin Emniyet Müdürü atandı. İşte ne olduysa, bundan sonra oldu!

Görevden alınan Mersin Emniyet Müdürü Mehmet Aslan

Kardeşi, makaron kaçakçılığı yaptı iddia edilen kişilere yönelik polis operasyonunda gözaltına alınan Mersin Emniyet Müdürü Mehmet Aslan, görevden alındı.

Olayın ortaya çıkmasıyla birlikte harekete geçen Emniyet Genel Müdürlüğü, Aslan’ı merkeze çekti. Genel müdürlük, Aslan’ı görevden aldığını -pek de alışık olunmadığı şekliyle- kurumsal açıklamayla kamuoyuna duyurdu.

Doğrusunu isterseniz, Mersin Emniyeti’ndeki bu “acil görevden alma”nın öngörülebilir bir durum olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Zira, bugün yaşananlar, deyim yerindeyse geceden sabaha kadar gelişmedi. Yakın geçmişteki yaşanmışlıkların sonucu.

İki Mehmet’in kavgası

Aslan’ın kardeşi Nezir Aslan’ın gözaltına alınma sürecine geçmeden önce çoğu zaman yaptığım gibi biraz geriye gitmekte fayda var.

Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 2021’de çıkarılan il emniyet müdürleri kararnamesiyle mevcut Mersin Emniyet Müdürü Mehmet Şahne İzmir Emniyet Müdürü, Erzurum Emniyet Müdürü Mehmet Aslan ise Mersin Emniyet Müdürü atandı.

İşte ne olduysa, bundan sonra oldu! Kentin emniyet teşkilatının yönetimindeki kimi sıkıntılar iki atama sonrasında yaşandı.

Önceki Emniyet Müdürü Şahne, Mersin’de birlikte görev yaptığı bazı personeli beraberinde İzmir’e taşıdı. Kalanlar ise Aslan’la çalıştı. Şahne’den kalan bazı personelin tayini Aslan tarafından başka kentlere çıkartıldı.

Bu arada Şahne, zaman zaman Mersin’de kalan ve tanıdığı personelle görüşmeye devam etti. Aslan bu temaslardan sıkıntı duydu.

Polis Akademisi’nden aynı yıl mezun olmaları nedeniyle “devre arkadaşı” olan Şahne ile Aslan’ın arasına giren kara kedi, süreci bakana şikayetlere kadar götürdü. Şahne Aslan’ı, Aslan da Şahne’yi İçişleri Bakanı Soylu’ya şikâyet etmekten geri durmadı.

Mersin’de halef-selef olan iki polis müdürünün arası iyiden iyiye açıldı.

Aslan, uyarıya kulak asmadı

Derken, 2023 genel seçimlerinden sonra Soylu bakanlık koltuğunu Ali Yerlikaya’ya devretti. Yerlikaya ise, geçen ağustosta yayımladığı il emniyet müdürleri kararnamesinde Şahne’yi İzmir’den merkeze aldı. İddiaya göre, Yerlikaya, Aslan’ı da Mersin’den merkeze almayı planladı. Ancak devreye giren bazı kesimlerin etkisiyle Aslan yerinde kalmayı başardı.

Aslan, Mersin’de kaldı. Ama emniyet kulislerine göre; Ankara’nın gözü, ağustostan bu yana Aslan’ın üzerindeydi. Hatta yakın zamanda çıkartılması planlanan il emniyet müdürleri kararnamesinde, Aslan’ın Mersin’den alınmasına kesin gözüyle bakılıyordu.

Yakın geçmişten söz açılmışken ilginç bir olayı daha anlatarak kentteki emniyet teşkilatında yaşananlar hakkında ipucu vermiş olayım.

Aslan, 2022’in Ekim ayında Mersin Polis Okulu’nda görev yapan 2. Sınıf Emniyet Müdürü C.U.’yu, yardımcısı olarak atanmasını sağladı. Aslan’ın yardımcısı olarak göreve başlayan C.U., terörle mücadele şubesinden sorumlu olarak iş başı yaptı.

İddiaya göre; uzun yıllardır Mersin’de görev yapması nedeniyle kentin gerek sosyal yaşamı gerekse suç durumu konusunda tecrübeye sahip olan polis müdür C.U., nöbetçi olduğu bir akşam kent merkezinde polis çay bahçesinde bir araya geldiği Aslan’a, kendi kardeşinin Mersin’de bazı kaçakçılar ve organize suç örgütleriyle bağlantıları olduğu bilinen kişilerle görüşmeler yaptığı ve bu görüşmelerden duyulan rahatsızlığı iletti.

Pompei adlı işletmede yardımcısı C.U. ile görüşen Aslan, “ağzı olan konuşuyor” diyerek kardeşi Nezir Aslan hakkındaki iddiaları kabul etmedi.

Zaman içinde yine iddiaya göre, Aslan, yardımcısı C.U.’ya yönelik mobbinge başladı. Kısa süre sonra polis müdürü C.U., mesleki kariyerinin sonlandırmak için henüz süre olmasına karşın, dilekçe vererek emekli oldu!

Savcı, polislerin cep telefonlarını topladı

Ve geldik bugüne.

Geçen cumartesi günü polise gelen bir uyuşturucu ihbarı sonrasında Mersin Emniyeti Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, verilen adrese giderek baskın yaptı.

Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koordinesinde yapılan baskında adı geçen adresteki depoda herhangi bir uyuşturucuya rastlanmadı.

Ancak aynı yerde kapalı bir bölümü açmaya çalışan polis, depodaki görevlinin “Burası emniyet müdürünün kardeşine ait yer” yanıtını aldı. Bunu üzerine durum, nöbetçi savcıya aktarıldı.

Yapılan incelemede milyonlarca adet makaron ele geçirildi. Makaronun, özellikle kaçak sigara imalatında tütünün içine konulmaya hazır filtreli boş sigara kağıdı olduğunu hatırlatayım. Merdiven altı yani kaçak sigara üreticilerinin olmazsa olmazı bir malzeme.

Savcı, bizzat olay yerine gelerek polise olay yeri tutanağı tuttururken, operasyona katılan tüm polislerin cep telefonlarını topladı.

Ardından savcı, soruşturmayı polisten alarak Mersin İl Jandarma Komutanlığı’na verdi. Tıpkı, Edirne’de İl Emniyet Müdür Yardımcısı Zeki Ağsakal’ın içinde yer aldığı operasyon gibi.

Burada ilave bir bilgi vereyim; söz konusu firmanın makaron üretimi için TAPDK’ya başvurduğu ifade ediliyor. Yasal sürecin sonuçlanacağı tablo, yaşananları farklı boyuta evrilmesine neden olabilir.

Dosyanın iki firarisi var

Soruşturma kapsamında; savcılık, Mersin İl Jandarma Komutanlığı üzerinden Ankara’ya özel yazı yazarak Nezir Aslan’ın gözaltına alınması talimatını verdi.

Jandarma, Aslan’ı yakalayarak Mersin’e gönderdi.

Büyüteç’i kaleme aldığım saatlerde gözaltı süreci dolup adliyeye çıkarılmak üzereydi. Aldığım bilgiye göre, dosya kapsamında iki de firari var.

Bu arada Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Nezir Aslan hakkında banka hesap hareketlerinin incelendiği ayrı bir soruşturma olduğu iddiası mevcut.

Olayın ardından, şüpheli Nezir Aslan’ın ağabeyi Mehmet Aslan’ın il emniyet müdürü olduktan sonra sık sık kente geldiği farklı çevrelerdeki kişilerle temaslarının bulunduğu ifade ediliyor.

Gelişleri sırasında kimi zaman emniyet müdürü konutunda kimi zamanda polisevinde kalan Nezir Aslan’a neredeyse kente gelişinde koruma polislerinin eşlik ettiği bir başka iddia olarak gündemde.

Müdür, jet hızıyla görevden alındı

Gelişmenin ortaya çıkmasıyla birlikte Aslan, cumartesi gecesi saat 01.00 sıralarında valiliğe çağrıldı ve kendisine yaşananlar bizzat valilik yetkililerince anlatıldı.

Akabinde Emniyet Genel Müdürlüğü harekete geçti. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada yer aldığı şekliyle; 18 Şubat’ın pazar günü olmasına rağmen, acilen müfettiş görevlendirilmesi yapıldı. Ve Aslan, Bakan Ali Yerlikaya’nın onayıyla birlikte jet hızıyla görevden alındı.

Aslan, salı gecesi saat 22.00 sıralarında makamını boşalttı. Çarşamba günü ise emniyet müdürü konutunu boşalttı, fakat henüz kentten ayrılmadı.

Son bir not vererek Büyüteç’i sonlandırayım.

Ankara’dan görevlendirilen müfettişler, Mersin’e giderek rapor hazırlayacak. Hazırlanacak bu rapor kentteki emniyet teşkilatında yaşanan ancak henüz kamuoyu gündemine gelmeyen olayları da günışığına çıkartabilir.

(T24)