TARİHTE BUGÜN (25 MART)

 


OLAYLAR:

  • 1655 - Satürn'ün en büyük uydusu TitanChristiaan Huygens tarafından keşfedildi.
  • 1611 -  Evliya Çelebi, Osmanlı gezgin ve yazar (ö. 1682)
  • 1807 - Birleşik Krallık Parlamentosu, köle ticaretini yasakladı.
  • 1811 - Percy Bysshe Shelley, "Tanrıtanımazlığın Gerekliliği" adlı makalesinden dolayı Oxford Üniversitesi'nden atıldı.
  • 1821 - YunanistanOsmanlı İmparatorluğu'ndan bağımsızlığını ilan etti.
  • 1912 - Ahmet Ferit TekTürk Ocağı'nı kurdu.
  • 1918 - Alman güdümünde, Belarus Halk Cumhuriyeti kuruldu.
  • 1924 - Yunanistan'da cumhuriyet ilan edildi.
  • 1929 - İtalya'da faşist yönetim, genel seçimlerde oyların yüzde 99'unu kendilerinin aldıklarını açıkladı.
  • 1935 - Prof. Afet İnanTürk Tarih Kurumu As Başkanlığı'na seçildi.
  • 1936 - Saatlerin doğru olarak ayarlanabilmesi için İstanbul Rasathanesi'nce hazırlanan iki bildiriyi, Bakanlar Kurulu onayladı.
  • 1941 - Yugoslavya KrallığıMihver Devletleri’ne katılma kararı aldı.
  • 1944 - Heykeltıraş Zühtü Müritoğlu ve Hadi Bara'nın yaptıkları Barbaros Hayreddin Paşa Anıtı törenle açıldı.
  • 1945 - Mehmet Keskinoğlu, Türk şair, tiyatro, sinema ve seslendirme sanatçısı (ö. 2002)
  • 1947 - Illinois'teki bir kömür madeninde meydana gelen patlamada, 111 kişi öldü.
  • 1949 - Sovyet Hükûmetinin kararıyla; LitvanyaEstonya ve Letonya'dan 92.000 kişi sürgün edildi.
  • 1950 - Devlet Hava Yolları'na ait bir yolcu uçağı Ankara'da düştü; 15 kişi öldü. Bu olay Türk sivil havacılık tarihinin ilk kazası oldu.
  • 1951 - Millî Eğitim Bakanı Tevfik İlerisolcu öğretmenlerin tasfiyesinin sürdüğünü açıkladı.


  • 1951 - İstanbul'da Neve Şalom Sinagogu açıldı.
  • 1957 - Roma'da bir araya gelen FransaAlmanyaİtalyaBelçikaHollanda ve LüksemburgAvrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu'nun kurulmasına ilişkin Roma Antlaşması'nı imzaladı.
  • 1959 - Necip Fazıl KısakürekBüyük Doğu dergisinde yayımlanan "Menderes'in Kalesi" başlıklı yazısında, Fuad Köprülü'ye yayın yoluyla hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada, bir yıl hapse mahkûm oldu. Büyük Doğu dergisi de bir ay süreyle kapatıldı.
  • 1960 - Güney Afrika Johannesburg'da tüm siyah politik örgütler feshedildi.


  • 1960 - İtalya'da Fernando Tambroni Başbakan oldu.
  • 1961 - Adalet Bakanlığıidam cezalarının cezaevi bahçelerinde infaz olunması hakkında karar aldı.
  • 1962 - EOKA'lılar Kıbrıs'ta iki camiye bomba attı.
  • 1968 - Şair Metin DemirtaşTürk Solu dergisinde yayımlanan "Guevara" adlı şiirinde, komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı.


  • 1972 - Cumhuriyet Halk PartisiDeniz GezmişYusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkında verilen ve Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından onaylanan idam kararlarının iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. İnfaz Savcılığı, dosyayı Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'na gönderdi. Üç gün sonra Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi idamların infazına karar verdi.
  • 1975 - Suudi Arabistan Kralı Faysal, akli dengesi bozuk olan yeğeni Prens Faysal bin Musad tarafından Riyad'da öldürüldü.


  • 1982 - Ankara Sıkıyönetim Savcılığı, Halkevleri hakkında kapatılma istemiyle dava açtı.
  • 1982 - Tutuklu İsmail Beşikçi, cezaevinden yazdığı bir mektup nedeniyle 10 yıl ceza aldı.
  • 1984 - Yerel seçimler yapıldı. Anavatan Partisi (ANAP), yüzde 41,5 oy oranı ile 54 ilde Belediye Başkanlığı aldı. Sosyal Demokrat Parti (SODEP), yüzde 23,4 oy oranı ile ikinci, Doğru Yol Partisi (DYP), yüzde 13,2 oy oranı ile seçimlerden üçüncü parti olarak çıktı. İlk kez seçime katılan Refah Partisi (RP) ise, yüzde 4,4 oy oranıyla sonuncu parti oldu.
  • 1986 - 14. Strasbourg Film Festivali'nde Muammer Özer'in "Bir Avuç Cennet" ve Ali Özgentürk'ün "Bekçi" isimli filmleri ikinciliği paylaştı.
  • 1986 - İşkence yaptığını itiraf eden polis memuru Sedat Caner ile bu itirafları yayımlayan "Nokta" dergisine dava açıldı.
  • 1988 - İstanbul'daki Metris Askeri Cezaevi'nden 29 tutuklu ve hükümlü kaçtı.
  • 1990 - New York'un Bronx semtindeki bir kulüpte çıkan yangında 87 kişi öldü.
  • 1992 - Kozmonot Sergei KrikalyovMir Uzay İstasyonu'nda 10 ay kaldıktan sonra dünyaya döndü.
  • 1994 - Aydın Ortaklar Öğretmen Lisesi'nde evci çıkan dört kız öğrenciden birinin, Emniyet yetkilileri tarafından yakalanarak bekaret kontrolüne gönderilmesi, kadınlar tarafından protesto edildi.
  • 1996 - Türkiye'de Emek Partisi kuruldu.
  • 1998 - Manisalı Gençler DavasındaYargıtay'ın bozma kararından sonra beş tutuklu genç tahliye edildi. Davada tutuklu sanık kalmadı.
  • 1999 - SırbistanNATO'ya savaş ilan edip BM'ye bildirince, NATO üyesi Türkiye de bu ülkeyle resmen savaşa girmiş oldu.
  • 2009 - Büyük Birlik Partisi'nin kiralamış olduğu ve içerisinde BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu dahil, 6 kişinin bulunduğu helikopter, Kahramanmaraş'ta düştü. 3 gün sonra ulaşılan helikopterde, 6 kişinin de hayatını kaybettiği belirtildi.



  • ÖLÜMLER;
  • 1736 - Nicholas Hawksmoor, İngiliz Barok mimarı (d. 1661)
  • 1801 - Novalis, Alman yazar ve filozof (d. 1772)
  • 1875 - Amédée Achard, Fransız şair ve gazeteci (d. 1814)
  • 1880 - Ludmilla Assing, Alman yazar (d. 1821)
  • 1890 - John Turtle Wood, İngiliz mimar, mühendis ve arkeolog (d. 1821)
  • 1914 - Frederic Mistral, Fransız şair ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (d. 1830)
  • 1918 - Claude Debussy, Fransız besteci (d. 1862)
  • 1966 - Vladimir Minorski, Rus doğubilimci (d. 1877)
  • 1973 - Edward Steichen, Amerikalı fotoğrafçı (d. 1879)
  • 1976 - Josef Albers, Amerikalı ressam (d. 1888)
  • 1976 - Şevket Süreyya Aydemir, Türk iktisatçı ve tarihçi (d. 1897)
  • 1980 - Roland Barthes, Fransız felsefeci ve gösterge bilimci (d. 1915)
  • 1988 - Leyla Arzuman, Azeri kökenli Sovyet dans öğretmeni ve koreograf (Türkiye'de klasik bale eğitiminin temelini atan ve ilk özel bale okulunu kuran) (d. 1897)
  • 1992 - Nancy Walker, Amerikalı aktris (d. 1922)
  • 1995 - James Samuel Coleman, Amerikalı sosyolog (d. 1926)
  • 2001 - Tekin Siper, Türk tiyatro sanatçısı (d. 1941)
  • 2002 - Esmeray, Türk oyuncu ve vokalist (d. 1949)
  • 2006 - Richard Fleischer, Amerikalı film yönetmeni (d. 1916)
  • 2007 - Andranik Markaryan, Ermenistan Başbakanı (d. 1951)
  • 2007 - Süheyl Denizci, Türk caz müzisyeni (d. 1932)
  • 2010 - Elisabeth Noelle-Neumann, Alman siyaset bilimci (d. 1916)
  • 2012 - Antonio Tabucchi, İtalyan oyun yazarı, çevirmeni ve öğretim üyesi (d. 1943)
  • 2016 - Ebu Ali el-Enbari, Irak İslam Devleti üyesi grubun iki numaralı ismi. IŞİD lideri (d. 1957)
  • 2016 - Tevfik İsmailov, Azeri yönetmen, senaryo yazarı ve oyuncu (d. 1939)
  • 2017 - Giorgio Capitani, İtalyan film yönetmeni ve senarist (d. 1927)
  • 2017 - Piers Dixon, İngiliz politikacı (d. 1928)
  • 2018 - Jerry Williams, İsveçli rock şarkıcısı ve müzisyeni (d. 1942)
  • 2019 - Virgilio Caballero Pedraza, Meksikalı gazeteci, medya araştırmacısı ve siyasetçi (d. 1942)
  • 2020 - Harry Aarts, Hollandalı siyasetçi (d. 1930)
  • 2020 - Edman Ayvazyan, İranlı-Ermeni ressam, mimar ve modacı (d. 1932)
  • 2020 - MaryAnn Black, Amerikalı klinik psikolog, sosyal hizmetler görevlisi ve siyasetçi (d. 1943)
  • 2020 - Mark Blum, Amerikalı aktör (d. 1950)
  • 2020 - Martinho Lutero Galati, Brezilyalı orkestra şefi (d. 1953)
  • 2020 - Paul Goma, 1989'dan önce komünist rejimin muhalif ve önde gelen rakibi olarak tanınan Rumen yazar (d. 1935)
  • 2020 - İnna Makarova, Sovyet-Rus aktris (d. 1926)
  • 2020 - Detto Mariano, İtalyan müzisyen (d. 1937)
  • 2020 - Angelo Moreschi, kariyeri Etiyopya'da geçen piskopos olan İtalyan misyoneri
  •  (d. 1952)


  • 2021 - Beverly Cleary, Amerikalı çocuk kitapları yazarı (d. 1916)


  • 2021 - Uta Ranke-Heinemann, Alman ilahiyatçı, akademisyen ve yazar (d. 1927)


  • 2021 - Larry McMurtry, Amerikalı yazar (d. 1936)


  • 2021 - Bertrand Tavernier, Fransız film yönetmeni, prodüktör, senarist ve oyuncu (d. 1941)


  • KISA KISA GÜNDEM (23 MART 2023)

     


    1- Geçiş ücretini öğrenenlerin gözleri fal taşı gibi açıldı. Hiç merak etmeyin araba geçmese de devlet ödeyecek. Bir acı haber de Antalya- Alanya otoyolundan geldi (YENİÇAĞ)

    AKP'li yöneticiler 'müjde' deyip duyururken, Antalya - Alanya Otoyolu'nun fiyatı vatandaşı zor duruma sokacak. 
    Bu durumda Antalya-Alanya arasında yapılması planlanan paralı otoyolun geçişinin araç başına 666 TL gibi bir ücret öngördüğü öne sürülebilir. Ancak bu rakamın bugünkü sosyo-ekonomik ortamda bir karşılığının olup olmadığı tartışılır. Tıpkı Çanakkale’de inşa edilen köprü için Avro kurunun 4,80 TL civarında Mart 2018’de yapılan sözleşmede olduğu gibi Antalya-Alanya otoyolu için 2016’da öngörülen rakamlar ve araç geçişi beklentileri de devletin bu tür ulaşım projelerinde bir tür kumarın içine çekildiğini gösteriyor.


    2- Müze müdürü tarihi eser kaçakçılığından yakalandı(SOL)

    Aydın merkezli 11 ilde düzenlenen tarihi eser kaçakçılığı operasyonuyla ilgili yeni ayrıntılar ortaya çıktı. Şüphelilerin tarihi eserleri sahteymiş gibi kayıt altına alarak satmayı planladıkları anlaşıldı.  Aydın Arkeoloji Müzesi Müdürü Abdülbari Yıldız'ın da aralarında bulunduğu 33 şüphelinin işlemleri sürüyor. Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında tarihi eser kaçakçılığı yaptıkları belirlenen 37 şüpheli hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Sabah'tan Ceyhan Orlak'ın haberine göre harekete geçen polis Aydın, Ankara, Amasya, Aksaray, Karaman, Kayseri, Mersin, Muğla, Samsun, Yalova ve Zonguldak olmak üzere 11 ilde operasyon yaptı. Operasyonda aralarında Aydın Arkeoloji Müze Müdürü Abdülbari Yıldız ve bazı müze çalışanlarının da bulunduğu 33 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların sorgusu sürüyor. 18. yüzyıla ait olduğu değerlendirilen bir heykel satışa hazırlanırken ele geçirilmişti. ('İhanet eden cezasını çeker')  Şüphelilerin, rüşvet, belgede nitelikli sahtecilik, görevi kötüye kullanma ve izinsiz kazı yapma suçlamalarıyla ifade verdikleri öğrenildi. 7 aydır teknik ve fiziki takibe alınan şüphelilerden bazılarının, jandarma ya da polisin operasyonla ele geçirip müzeye teslim ettiği bazı tarihi eserleri, orijinal olmasına rağmen "sahte" olarak kayıt altına aldıkları ve bu şekilde satmayı planladıkları iddia edildi. Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürü Umut Tuncer, "Suç işlemiş, ihanet etmiş kişiler varsa cezasını çeker" dedi.

    3-Çakıcı kararı: Yargıtay Başsavcısı cezasının bozulmasını istedi (SOL)

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yerel mahkemece "Tasarlayarak öldürmeye azmettirmeye teşebbüs" suçundan 17 yıl hapse çarptırılan Alaattin Çakıcı’nın temyiz başvurusunu inceledi. Başsavcılık, yetersiz gerekçelerle hükümler kurulduğunu ve karar duruşmasında Çakıcı’nın savunmasının alınmadığını belirtilerek, kararın bozulmasını talep etti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin karara dair incelemesini sürdürdüğü öğrenildi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede Alaattin Çakıcı’nın önderliğinde suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütün 2017 yılında 25’in üzerinde, "Suç işlemek amacıyla silahlı suç örgütü kurma", "Suç örgütlerinin oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak yağmaya teşebbüse azmettirme", "Suç örgütlerinin oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak tehdit", "Tasarlayarak öldürmeye azmettirme", "Kasten yaralamaya azmettirme", "Nitelikli yağma", "Cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "Kasten silahla genel güvenliğin tehlikeye sokulması", "Nitelikli yağmaya teşebbüs" suçunu işlediği belirtiliyor. İddianamede aralarında Alaattin Çakıcı’nın da bulunduğu 27 sanığın 3 yıl 6 aydan 210 yıla kadar hapis cezası istemiyle cezalandırılması talep ediliyordu. Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 25 Eylül 2020 tarihinde görülen karar duruşmasında Alaattin Çakıcı, yeğeni Adem Çakıcı’ya karşı işlediği iddia edilen "Tasarlayarak öldürmeye azmettirmeye teşebbüs" suçundan 17 yıl hapis cezasına çarptırıldı.(İstinaf Çakıcı'nın başvurusunu esastan reddetti)  Alattin Çakıcı, avukatları aracılığıyla kararı bir üst mahkeme olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne (İSTİNAF) taşıdı. 28 Haziran 2021’de kararını açıklayan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, Çakıcı’nın istinaf başvurusunu esastan reddetti. Çakıcı, başvurusunun reddedilmesinin ardından kararı temyiz etti.(Sanığın susma hakkını kullandığı kabul edilerek karar verildi)  DHA'nın haberine göre Yargıtay savcısı, sanık Alaattin Çakıcı’nın 25 Eylül 2020’de Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) savunma yapacağını belirttiğini, fakat 18 Eylül 2020’de sağlık problemleri nedeniyle 10 günlüğüne istirahat raporu aldığını, mahkemenin de sanığın susma hakkını kullandığını kabul etmeyerek savunmasını almadığı vurgulandı. (Yetersiz gerekçelere hüküm kuruldu)  Söz konusu fiillerin örgüt kapsamında işlenip işlenmediğinin, tasarlamanın unsurlarının oluşup oluşmadığı hususlarının karar yerinde tartışılması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tespit edilmesi gerektiği vurgulanan tebliğnamede, yetersiz gerekçeyle hükümler kurulduğu kaydedildi. Delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği kaydedilen tebliğnamede, gerekçeli kararda açık bir şekilde gösterilmeyen telefon görüşmelerine atıfta bulunduğu ve yetersiz gerekçeyle hükümler kurulduğu belirtildi.(Kararın bozulması talep edildi) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu gerekçelerle sanık avukatlarının temyiz itirazlarını yerinde gördüğünü belirterek kararın bozulmasını talep etti. Savcılık, tebliğnamesini Yargıtay 1. Ceza Dairesi Yüksek Başkanlığı’na gönderdi. Daire’nin incelemesini sürdürdüğü öğrenildi.

    4-Türkiye’nin ilk iklim davası kurutulan Marmara Gölü için açıldı(Evrensel)

    Manisa'da kurutulan Marmara Gölü’nün balıkçıları gölün kurumasından sorumlu tuttukları devlete dava açtılar. Dava, Türkiye’nin ilk iklim davası olma özelliğini taşıyor.

    Manisa’nın Gölmarmara ilçesine ismini veren Marmara Gölü, 2011 yılından 2021 yılına kadar geçen 10 yıllık süreçte, devlet kurumlarının hatalı su politikaları sonucunda, yüzey alanının yüzde 98,18'lik bir kısmını kaybetti. Neredeyse tamamen kuruyan göl, yüz binlerce su kuşunun yanı sıra çevresindeki yerleşim yerlerinin de can damarıydı. Yüzlerce ailenin geçim kapısı olan göl balıkçılığı tamamen biterken, göldeki kurumalar nedeniyle çevredeki tarımsal üretim de ciddi oranda zarar gördü.(DEVLET KURUTTUĞU GÖL İÇİN BALIKÇILARDAN BİR DE KİRA İSTEDİ!) Nesilden nesile gölde balıkçılık yaparak geçimini sağlayan köylüler gölün kuruması nedeniyle kayıklarını çürümeye terk ederken, devlet kurumları ise şaka gibi bir uygulama ile kuruttuğu göl için balıkçı kooperatifinden kira bedeli talep ediyor. Kooperatife kira bedellerinin ödenmesi için gönderilen ödeme emri bardağı taşıran son damla olurken, kooperatifin Türkiye’nin ilk iklim davasını açmasının da zeminini hazırladı.(“GÖLÜN KURUMASINDAN KAMU İDARESİ SORUMLU”)  Ege bölgesindeki birçok çevre davasını yürüten Cem ve Özlem Altıparmak kooperatif adına Türkiye’nin ilk iklim davasını açtılar. Marmara Gölü’nün, Türkiye’nin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nden ve Paris İklim Anlaşması’ndan kaynaklı taahhütlerine tamamen aykırı politikaları sonucunda kuruduğunu belirten Altıparmak Hukuk bürosu bu kurumadan kamu idarelerinin sorumlu olduğunun tespiti için, Manisa İdare Mahkemesi’ne iklim davası açtı.(TÜRKİYE PARİS ANLAŞMASINA GÖRE SULAK ALANLARI KORUMAK ZORUNDA) Altıparmak Hukuk Bürosu tarafından yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi; “İklim davaları, hükümetleri ve şirketleri iklim değişikliğiyle mücadeleye aykırı politikaları, kararları ve ataletleri nedeniyle sorumlu tutmak ve hesap vermelerini sağlamak üzere açılan, stratejik öneme sahip davalardır. Ekim 2021’de onaylanan Paris İklim Anlaşması’yla birlikte, iklim değişikliği ile mücadelede 2053 yılında sıfır karbon taahhüdünde bulunan Türkiye’nin, bu taahhütlerine uyabilmesi için sadece fosil tabanlı gazların atmosfere salımını sınırlaması yetmiyor. Aynı zamanda, karbon yutak alanları olarak kabul edilen ve küresel ısınmaya yol açan gazları tutan alanları korumak, bozulanları rehabilite etmek ve hatta sayılarını çoğaltmak zorunda”.(KAMU POLİTİKALARI MARMARA SULAK ALANINI KURUTTU) Karbon yutak alanları olarak kabul edilen alanların başında sulak alanların geldiğine dikkat çekilen açıklamada, Marmara Gölü’nün, 2017 yılında ulusal öneme haiz sulak alan ilan edildiği ve bu özelliği ile korunması gereken bir karbon yutak alanı olduğu belirtildi. Buna karşın kamu idaresinin iklim değişikliği ile mücadele taahhütlerine aykırı politikalar nedeniyle Marmara Gölü’nün kuruduğunu ve bir sulak alanın yok olduğu dile getirildi.(“İDARENİN SORUMLULUĞUNU İSPATLAYACAĞIZ”) Balıkçı kooperatifinin avukatlarından Cem Altıparmak açılan davaya ilişkin değerlendirmesinde “Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadeledeki sorumluluklarını görünür kılmak ve bu sorumluluklara aykırı davrandığını tespit ettirmek için, bu davayı bir iklim davası olarak açtık. Bu davada, devletin hatalı ve plansız su politikalarının gölün kurumasına yol açtığını, sorumluluğun tamamen idarede olduğunu ve bunun sonucunda ortaya çıkan zararlardan da idarenin sorumlu olduğunu ispatlayacağız.” şeklinde konuştu.(“İKLİM DAVALARININ DEVAMI GELECEKTİR”) İklim ve çevresel adalet açısından gerçek bir toplumsal ve yargısal dönüşümün, stratejik nitelikteki iklim davaları ve yargısal araçların etkin kullanımı ile sağlanabileceğini ileri süren Av. Özlem Altıparmak ise, “Bu dava, iklim davası olarak bir ilk niteliğinde. Ancak Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele için etkin bir strateji ve eylem planı oluşturup uygulamadığı sürece, bu iklim davalarının devamı mutlaka gelecektir.” dedi.

    5-TÜİK'e göre 2021'de işsizlik (atıl iş gücü) yüzde 24,4 oldu(Evrensel)

















    İİİşgücüne ilişkin tamamlayıcı göstergeler, 2020, 2021 | Grafik: TÜİK

    İşsizlik oranı (%), İBBS 2. Düzey, 2021 | Harita: TÜİK

    Türkiye İstatistik Kurumu, 2021 yılına dair iş gücü istatistiklerini açıkladı. Verilere göre 2021'de geniş tanımlı işsizlik yüzde 24,4 oranında oldu.

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2021 yılına dair iş gücü istatistiklerini açıkladı. Çalışma çağında olup da eksik istihdam ve diğer nedenlerle çalışamaz halde olanların oranı 2021'de yüzde 24,4 oldu. Geniş tanımlı işsizlik denilen bu oran, pandeminin etkilerinin yoğun olarak yaşandığı 2020 yılından sadece 1 puan geride kaldı. TÜİK'in işsizlik olarak tanımladığı oran ise yüzde 12 oldu. 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2021 yılında bir önceki yıla göre 121 bin kişi azalarak 3 milyon 919 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,1 puanlık azalış ile yüzde 12,0 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 10,7 iken kadınlarda ise yüzde 14,7 olarak tahmin edildi. İstihdam edilenlerin sayısı 2021 yılında bir önceki yıla göre 2 milyon 102 bin kişi artarak 28 milyon 797 bin kişi, istihdam oranı ise 2,5 puanlık artış ile yüzde 45,2 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 62,8 iken kadınlarda yüzde 28,0 olarak gerçekleşti. İşgücü 2021 yılında bir önceki yıla göre 1 milyon 981 bin kişi artarak 32 milyon 716 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 2,3 puanlık artış ile yüzde 51,4 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 70,3, kadınlarda ise yüzde 32,8 oldu.(GENÇ İŞSİZLİK YÜZDE 22,6 OLDU)15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı 2021 yılında bir önceki yıla göre 2,3 puan azalarak yüzde 22,6 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 19,4, kadınlarda ise yüzde 28,7 olarak tahmin edildi.(İSTİHDAMIN YÜZDE 55,3'Ü HİZMET SEKTÖRÜNDE YER ALDI) İstihdam edilenlerin yüzde 17,2'si tarım, yüzde 21,3'ü sanayi, yüzde 6,2'si inşaat, yüzde 55,3'ü ise hizmet sektöründe yer aldı. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında sanayi sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,8 puan, inşaat sektörünün payı 0,4 puan artarken, tarım sektörünün payı 0,5 puan, hizmet sektörünün payı 0,6 puan azaldı.(2021'DE ATIL İŞGÜCÜ ORANI YÜZDE 22,4 OLDU) Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2021 yılında bir önceki yıla göre 1,0 puan azalarak yüzde 24,4 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 16,8 iken, işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 20,0 olarak gerçekleşti. (BÖLGE İLLERİ, İŞSİZLİKTE YİNE ZİRVEDE) İşsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 29,8 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) iken, işsizlik oranı en düşük bölge yüzde 5,8 ile TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) oldu. En yüksek istihdam oranı yüzde 52,0 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi'nde gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise yüzde 29,9 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) Bölgesi'nde oldu. En yüksek işgücüne katılma oranı %57,3 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi'nde gerçekleşti. En düşük işgücüne katılma oranı ise %40,6 ile TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) Bölgesi'nde oldu. 

    6- Ağaoğlu'ndan 'kıyamet projesi' savunması: Kuşları besleyeceğiz(duvaR)

    Ağaoğlu Şirketler Grubu, dünyanın sayılı sulak alanları arasında sayılan ve yüzlerce çeşit kuş türüne ev sahipliği yapan Mandalya Körfezi’ndeki 'turizm kenti' ile ilgili açıklama yaptı.       
    Ali Ağaoğlu ve Besim Tibuk ortaklığındaki şirketin Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Boğaziçi Mahallesi'nde yapmayı planladıkları 30 bin kişilik 'turizm ve tatil köyü' projesine tepkiler sürerken Ağaoğlu Şirketler Grubu'ndan, bölgedeki doğal su kaynaklarının yönünün değiştirildiği iddialarına yönelik açıklama geldi. Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Ağaoğlu İnşaat'ın dünyanın sayılı sulak alanları arasında sayılan ve yüzlerce çeşit kuş türüne ev sahipliği yapan Mandalya Körfezi’ni tahrip ettiğini ve DSİ'den habersiz barajlar inşa ederek doğal su kaynaklarının yönünü değiştirdiğini kaydetmişti.Ağaoğlu Şirketler Grubu'ndan konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Amacımız Muğla–Milas Turizm Yerleşkesi projesini Türkiye’de örneği az bulunan bir şekilde tamamen sürdürülebilirlik anlayışıyla ve günün koşullarına ve beklentilerine uygun olarak hayata geçirmektir" ifadeleri kullanıldı."Eksik ve doğru olmayan bilgilerle sürece verilmeye çalışılan zararı yakından takip etmekteyiz" denilen açıklamada, "Doğru bilgilere dayanmayan iddialar ile ilgili verilecek en güzel cevabın projenin kendisi olacağına inancımız tamdır" ifadelerine yer verildi. (https://www.gazeteduvar.com.tr/agaoglundan-kiyamet-projesi-savunmasi-kuslari-besleyecegiz-haber-1557647)

    7-Havası en kirli ülkeler açıklandı | Türkiye 117 ülke arasında 46. sırada yer aldı(Evrensel)


    En kötü hava kalitesinin Bangladeş’te olduğu ortaya çıkarken, ikinci sıraya Afrika ülkesi Çad, üçüncü sıraya Pakistan yerleşti. 117 ülke ve 6 bin 475 şehrin yer aldığı raporda Türkiye 46. sırada. 2021 yılı küresel hava kalitesi raporuna göre, en kötü hava kalitesinin Bangladeş’te olduğu açıklandı. 117 ülkenin yer aldığı raporda Türkiye 46. sıraya yerleşti.

    Ajans Press’in, QAir verilerinden elde ettiği bilgilere göre, 2021 yılı küresel hava kalitesi raporu oranları belli oldu. Böylelikle en kötü hava kalitesinin Bangladeş’te olduğu ortaya çıkarken, ikinci sıraya Afrika ülkesi Çad, üçüncü sıraya ise Pakistan’ın yerleştiği kaydedildi. 117 ülke ve 6 bin 475 şehrin yer aldığı raporda Türkiye 46. sıraya yerleşti. Yapılan ölçümler neticesinde en iyi sonucu veren şehrimiz Çankırı olurken, havada bulunan zararlı partikül oranı 9.3 metreküp olarak tespit edildi. İstanbul, Ankara, İzmir için bu seviye 17’lerdeyken Türkiye’nin hava kalitesinin en kötü olduğu şehir Iğdır olarak saptandı. Iğdır’da havadaki zararlı partikül oranı 66.2 metreküp oldu. En iyi hava kalitesine sahip ülkeler ise; Yeni Kaledonya, Virgin Adaları, Porto Riko, Cape Verde ve Saba olarak sırlandı.(HAVA KİRLİLİĞİ MEDYANINDA GÜNDEMİNDE)  2021 başından bugüne kadar hava kirliliği ile alakalı online ve geleneksel medya olmak üzere 120 bine yakın haber yansıdığı tespit edildi. Son yıllarda karbon salınımı ve karbon nötr başlıkları ise en çok konuşulan farkındalık projeleri arasında yer aldı. Bu başlıklarda medyaya 11 bin 237 haber yansıdığı tespit edildi.




    Bir savaş fotoğrafının izinde: Marianna Vishegirskaya’ya ne oldu? - Orhan Gökdemir / SOL

     

    Mariupol'da bombalanan doğum hastanesinde savaşın sembolü olan bir fotoğraf üretildi. O fotoğrafta hamile bir kadın yıkıntılar arasından kaçmaya çalışırken görülüyordu. Bu haber o fotoğraf üzerinedir.

    Ukraynalı fotoğrafçı Evgeny Maloletka, Mariupol'daki bir doğum hastanesinin Rus askerleri tarafından bombalanmasının fotoğraflarını yayınladığında Mart ayı başıydı.  Fotoğrafta, hamileliğinin son günlerini yaşayan bir kadının Rus bombardımanı sonucu yıkıldığı iddia edilen bir binadan kurtarılırken görülüyordu. Tabii aynı kadının başka fotoğrafları da vardı. Büyük bir hızla Dünya medyası tarafından paylaşılan fotoğraf ve videolarda kadın enkaza dönen hastanenin merdivenlerden battaniye sarılmış aşağı inerken görülüyordu. Merdivenden inmiş, sonra sedye ile alandan uzaklaştırılmıştı.

    Gazeteciler, bu kadının iki yıl önce Mariupol'daki kocasına taşınan 29 yaşındaki Marianna Vishegirskaya olduğunu hemen tespit etti. Hamile kadın Ukrayna’da ünlüydü. “Influencer”dı, sosyal medya üzerinden pazarlama yapıyordu. Evlenmeden önce sosyal ağlarda “Podgurskaya” ve “Giks” adlarını kullanmıştı.

    Rus medyası da kadını tanıyordu, daha önce bu tür işlerde modellik yapmışlığı vardı. Fotoğrafçı Evgeny Maloletka da Batı basının önde gelen temsilcisiydi. Onlara göre bir prodüksiyon ürünüydü fotoğraf, ortalıkta bombalanan bir hastane yoktu.

    Bu fotoğrafa dayanarak Ruslar savaş suçu işlemekle suçlanıyordu. Ruslar ise doğum hastanesinin boşaltıldığını ve Ukraynalı faşistler tarafından bir askeri üs olarak kullanıldığını söylüyordu. Bu iddia basın tarafından dillendirilmekle kalmadı, Rusya'nın BM Büyükelçisi ve Rusya'nın Londra Büyükelçiliği, görüntülerin ve yaşananların "sahte haber" olduğunu öne sürdü. Kısa zaman sonra Londra Büyükelçiliğinin bu yöndeki paylaşımı Twitter şirketi tarafından silindi. Twitter Büyükelçiliğin yalan bilgi yaydığı ve savaş suçunun üzerine örtmek istediği kanısındaydı.

    Ukrayna tarafı ise bambaşka şeyler anlatıyordu. Rus askerlerin kuşatması altındaki Mariupol kentine bir haftayı aşkın süredir gıda, su ve elektrik sağlanamıyordu. Acil durum jeneratörleri ise sadece ameliyathanelerde kullanılıyordu. Doğum yapmak üzere aynı hastanede bulunan blogcu Mariana Vishegirskaya, hava saldırısından bir gün sonra Veronika adını koydukları bir kız çocuğu dünyaya getirmişti.


    Bu olaydan iki gün sonra, 12 Mart’ta, Associated Press bir fotoğraf daha servis etti. Mariana Vishegirskaya, bombalı saldırıdan kurtulduktan sadece iki gün sonra kızını dünyaya getirmiş ve kucağına alabilmişti. Üstelik Mariana’nın üzerinde hâlâ o gün Mariupol’deki hastaneden kaçarken giydiği pijaması vardı. Mariana yatakta uzanırken kızları eşi Yuri’nin kucağındaydı. Mutlu aile fotoğrafının altında şöyle yazıyordu: “Mariana’nın kızı Veronika da savaşın başından beri sığınaklarda, bodrum katlarında, bombalardan korunmaya çalışılan doğum hastanelerinde hayata merhaba diyen savaş bebeklerinden biri oldu…” Mariana Vishegirskaya tek fotoğrafla savaşın sembolü haline gelmişti. Üstelik olay dramatik başlamış mutlu sonla bitmişti.

    Hikayedeki boşluklar

    Mariana Vishegirskaya, moda ve güzelliğe odaklanan Ukrayna asıllı bir blogcu. Instagram hesabının 100 bin civarında takipçisi vardı. Sosyal medyada “@gixie beauty” kullanıcı adını kullanıyordu. Zaten hesabında hamileliğini gösteren fotoğrafları da vardı. Mariana ve kocası ailecek “blogcu”ydu. Koca, @vyshemirskij adıyla Instagram'da aktifti.

    Hikayesinin bilinen kısmına göre 9 Mart’taki saldırıdan sağ kurtulmuş ve 11 Mart 2022 Cuma günü bir kız bebek dünyaya getirmişti.

    Hastaneden kaçış fotoğrafına bakanlardan bazıları, Mariana’nın yaralarının aslında makyaj olduğunu iddia etti.

    Rusya'nın Londra büyükelçiliğine göre “güzellik blogcusu Marianna”nın fotoğrafı “propagandacı” bir Associated Press muhabiri tarafından çekilmişti. Her şey bir mizansenden ibaretti. 8 Mart Salı günü, doğum hastanesinin çalışanlarından biri bir röportajda “Azov”un personeli ve hastaları binadan dışarı çıkardığını söylemişti. 5 Mart'ta Azak militanlarının doğum hastanesinin bahçesinden ateş açtığını belirten haberler vardı.

    Üstelik kadının bombalamadan sonra ufak tefek yaraları olduğu görülüyor ve kalçasında bir ezilme olduğu söyleniyordu. Fakat bu aşamada hikâye bambaşka bir şekle büründü. Ufak tefek yaraları olan kadın bebeğini doğurduktan sonra ölmüş, bebeği de hayatını kaybetmişti. Halbuki doğum fotoğrafında kadın da babasının kucağındaki çocuk da çok sağlıklı görünüyordu.

    Asya Dolina işkembesinden bildiriyor!

    Ölüm haberini ilk verenlerden biri (@ukrpravda_news) adlı bir Ukrayna merkezli haber portalıydı. Fakat portalın haberinde tuhaflıklar vardı. Haber sitesi haberin kaynağını şöyle bildiriyordu: “Amerika'nın Sesi muhabiri Asya Dolina Facebook'ta yazdı…”

    Asya Dolina gerçekten Facebook hesabında böyle bir şey yazmıştı ama orada bir kaynak belirtmiyordu.














    Biyografisindeki “VOA” bağlantısını görenlere göre o bir muhabirdi ve böyle bir habere ulaşması doğaldı. Haliyle Asya Dolina’nın Facebook’da yazdıkları inanılmaz bir hızla yeryüzüne yayıldı. O kadın ve bebeği ölmüştü!












    Fakat Asya Dolina bir muhabir değildi. VOA adına sosyal medya raporları hazırlıyordu. Ayrıca Instagram'da kozmetik ürünler pazarlıyor ve tabii ABD'de yaşıyordu! Ukraynalıların Ukrayna’da ulaşamadığı habere Amerika’daki bir pazarlamacı ulaşmış, VOA bağlantısı, onun bu uydurma haberini doğru kabul etmek için yeterli görünmüştü. Bu, aslında bir paralı askerin yalanının nasıl habere dönüştürüldüğünün tipik örneğiydi.

    Bu haberin kaynağı olan yalanı üreten Asya Dolina adlı Instagram şahsiyeti, haber umulmadık bir biçimde yayılıp haberin kaynağı merak edilmeye başlanınca hesabını gizledi. (https://www.instagram.com/asya.dolina/) Belli ki bir “blogcu” olduğunun öğrenilmesini istemiyordu. 






    Evgeniy Maloletka'nın hikayesi

    Fotoğrafı çeken Evgeniy Maloletka Ukraynalı bir serbest foto muhabiri. Kariyerine 2009 yılında yerel haber ajansları UNIAN ve PHL’de başlamış. Başkent Kiev'deki bir çocuk kanseri merkezinde bir fotoğraf projesinde bir ay çalışmış. Fotoğraflar bir yardım etkinliğinde açık artırmayla satılmış. 2014’teki Maydan olaylarının içinde. Hatta olaylar sırasında yaralanmış. 2015 yılında New York'ta Eddie Adams Workshop'a katılmak üzere seçilmiş, Amerika’ya gitmiş ve orada eğitilmiş. Ardından fotoğraflarının alıcıları çoğalmış; TIME, The New York Times, The Washington Post, Der Spiegel, Newsweek, The Independent, El Pais, The Guardian, The Telegraph’da fotoğrafları yayınlanmış. Son işi The Associated Press'te.

    Evgeniy Maloletka “@EMaloletka” rumuzuyla Twitter’dan da yayın yapıyor. Fakat bu çok tartışılan fotoğrafı ile ilgili hiçbir yayın yapmış, hiçbir haber paylaşmamış. İlgili fotoğraf sadece bir paylaşımının içinde diğer pek çok fotoğrafının arasında seçilebiliyor. Bu da aslında 16 Mart tarihli bir AP haberi. Haberde onunla birlikte Mstyslav Chernov ve Lorı Hınnant imzaları var. (https://apnews.com/article/russia-ukraine-war-mariupol-descends-into-de…) Haberde şöyle deniyor, “Mariana Vishegirskaya, saldırı başladığında doğum hastanesinde doğum yapmayı bekliyordu. Alnı ve yanağı kan içindeydi, eşyalarını plastik bir torbaya koydu ve puantiyeli pijamalarıyla enkaz dolu merdivenlerde ilerledi. Harap hastanenin dışında, iri mavi gözleriyle çatırdayan alevlere hareketsizce baktı.”

    Vishegirskaya 16 Marttaki AP haberine göre hayatta. Evgeniy Maloletka da bu kadar önemli hale gelen fotoğraftaki kadının öldüğünü ileri sürmüyor veya söylemiyor.

    Salı günü Vishegirskaya’ya ait olduğu iddia edilen bir video daha yayınlandı.

    Videoda kahramanımıza benzeyen biri Mariupol'da insani yardım dağıtımında yardım alırken görülüyordu.

    O fotoğrafın çekilmesinin üzerinden 12 gün geçti. Hakkında binlerce haber üretildi, milyonlarca paylaşım yapıldı. Rus vahşetinin sembolüydü artık o fotoğraf. Fakat kahramanı öldü mü hayatta mı onu bile bilemiyoruz. Hakkında üretilen haberlerin hiçbirinin sağlam bir dayanağı yok. Zaten buna ihtiyaç duyan da yok. Savaşta haberin tek bir amacı var; gerçeği mümkün olduğunca karartmak!

    Orhan Gökdemir / SOL

    Öne Çıkan Yayın

    Evrensel "Köşebaşı + Gündem" -27 Haziran 2025-

      Dinçer Demirkent: 30 Haziran CHP yönetiminin çok ötesinde anlamlar taşıyor -Dilan Temiz- 19 Mart’ın siyasi sonuçlarıyla beraber CHP Kurult...