ABD’li Erik Hagerman, emekli bir şirket yöneticisi. Ohio’da bir çiftlikte yaşıyor. Donald Trump’ın başkan seçilmesinden bu yana ülkesinde ya da dünyada olup bitenlerden haberi yok. O günden beri komada olduğu için değil. Hagerman’ınki bilinçli bir seçim.
Televizyonda sadece hava durumunu ve taraftarı olduğu Cleveland Cavaliers’nin maçlarını izliyor. Bunu da ne olur ne olmaz, birisi gündemden bahseder diye televizyonun sesini kapatarak yapıyor. Ara sıra yakınlardaki ufak bir kasabaya gittiğinde kulaklıklarını hiç çıkartmıyor ki sağda solda konuşulanları duymasın. Sosyal medyadan tamamen çıkmış, gazete okumuyor.
Sadece bir gün kazara bir gazetenin ilk sayfasında Kuzey Kore liderini görmüş. Kuzey Kore’yle ilgili bir durum olduğunu biliyor, hepsi bu. Ailesi ve arkadaşları kararına saygı duyuyor. Konuştuklarında siyasetten ve gündemden hiç bahsetmiyorlar.
The New York Times, Hagerman hakkında bir haber yayımladıktan sonra 8 Kasım 2016’da dünyayla bağlantısını koparan adam bir tartışma yaratmış.
Kimileri Hagerman’ın vatandaşlık görevini yerine getirmemekle suçluyor. Mashable. com sitesine göreyse o ABD’nin en bencil insanı. Sitedeki bir yorum “Şayet herkes onun gibi davransaydı, ABD’den ya da demokrasidenbahsedemezdik” şeklinde.
Hali vakti yerinde, kendisini toplumdan soyutlayabilecek imkânlara sahip birinin bu davranışını çocukça bulan; Trump idaresinin hayatlarını zorlaştırdığı diğer insanların bu imkâna sahip olmadığının altını çizenler de çok.
Doğal olarak Hagerman’a gıpta edenler, onun gibi davranabilmeyi isteyenler de yok değil.
Memleketimizde de iktidardan yana olmayanlarda yaygın bir bıkkınlık gözlemlemek mümkün. Son senelerde üst üste o kadar çok toplumsal travma yaratan olayla karşılaşıldı ki bu bıkkınlığı anlamamak güç. Birçok kişinin gündemi takip etmeyi bıraktığını ya da azalttığını da söyleyebiliriz.
Erik Hagerman, halinden memnun olduğunu söylüyor. Gündeme maruz kalmayı bırakanların da en azından belli bir rahatlama hissettiklerini tahmin edebiliriz.
Peki bu tercih, vatandaşlık bilinciyle ne kadar bağdaşır? Toplumsal meselelerle ilgilenmeyi kesmek, o meselelerin hayatımızı yaşayışımıza etki etmesini engeller mi? Haksız yere işinden olanlar, baskı görenler, hapse atılanlar varken bütün bu olanlarla ilgilenmemek, akıl sağlığını korumak için kendini soyutlamak hakikaten bencilce midir yoksa bir hak mıdır?
İktidar kendine destek olmayanları milletin bir parçası olarak görmeyerek, genel bıkkınlığı besliyor. Muhalefet iktidar blokunun seçim kaybetmesini imkânsız hale getiren bir seçim kanununa karşı bile direnemeyerek bu bıkkınlığa katkıda bulunuyor. İtiraf edelim, yapabilsek çoğumuz gündemi hiç takip etmemeyi yeğleriz.
Gelgelelim, vatandaşlığın gereği gelecek kuşakların dahi hayatını belirleyecek böylesine önemli bir rejim değişikliği arifesinde kendini toplumdan soyutlamak değil, toplumun erişemediği kesimlerine durumu anlatmaya çalışmaktan geçiyor.
Elbette zor ancak bu dönemde elden geleni yapmamak kadar zor değil.
Özgür Mumcu / CUMHURİYET
Televizyonda sadece hava durumunu ve taraftarı olduğu Cleveland Cavaliers’nin maçlarını izliyor. Bunu da ne olur ne olmaz, birisi gündemden bahseder diye televizyonun sesini kapatarak yapıyor. Ara sıra yakınlardaki ufak bir kasabaya gittiğinde kulaklıklarını hiç çıkartmıyor ki sağda solda konuşulanları duymasın. Sosyal medyadan tamamen çıkmış, gazete okumuyor.
Sadece bir gün kazara bir gazetenin ilk sayfasında Kuzey Kore liderini görmüş. Kuzey Kore’yle ilgili bir durum olduğunu biliyor, hepsi bu. Ailesi ve arkadaşları kararına saygı duyuyor. Konuştuklarında siyasetten ve gündemden hiç bahsetmiyorlar.
The New York Times, Hagerman hakkında bir haber yayımladıktan sonra 8 Kasım 2016’da dünyayla bağlantısını koparan adam bir tartışma yaratmış.
Kimileri Hagerman’ın vatandaşlık görevini yerine getirmemekle suçluyor. Mashable. com sitesine göreyse o ABD’nin en bencil insanı. Sitedeki bir yorum “Şayet herkes onun gibi davransaydı, ABD’den ya da demokrasidenbahsedemezdik” şeklinde.
Hali vakti yerinde, kendisini toplumdan soyutlayabilecek imkânlara sahip birinin bu davranışını çocukça bulan; Trump idaresinin hayatlarını zorlaştırdığı diğer insanların bu imkâna sahip olmadığının altını çizenler de çok.
Doğal olarak Hagerman’a gıpta edenler, onun gibi davranabilmeyi isteyenler de yok değil.
Memleketimizde de iktidardan yana olmayanlarda yaygın bir bıkkınlık gözlemlemek mümkün. Son senelerde üst üste o kadar çok toplumsal travma yaratan olayla karşılaşıldı ki bu bıkkınlığı anlamamak güç. Birçok kişinin gündemi takip etmeyi bıraktığını ya da azalttığını da söyleyebiliriz.
Erik Hagerman, halinden memnun olduğunu söylüyor. Gündeme maruz kalmayı bırakanların da en azından belli bir rahatlama hissettiklerini tahmin edebiliriz.
Peki bu tercih, vatandaşlık bilinciyle ne kadar bağdaşır? Toplumsal meselelerle ilgilenmeyi kesmek, o meselelerin hayatımızı yaşayışımıza etki etmesini engeller mi? Haksız yere işinden olanlar, baskı görenler, hapse atılanlar varken bütün bu olanlarla ilgilenmemek, akıl sağlığını korumak için kendini soyutlamak hakikaten bencilce midir yoksa bir hak mıdır?
İktidar kendine destek olmayanları milletin bir parçası olarak görmeyerek, genel bıkkınlığı besliyor. Muhalefet iktidar blokunun seçim kaybetmesini imkânsız hale getiren bir seçim kanununa karşı bile direnemeyerek bu bıkkınlığa katkıda bulunuyor. İtiraf edelim, yapabilsek çoğumuz gündemi hiç takip etmemeyi yeğleriz.
Gelgelelim, vatandaşlığın gereği gelecek kuşakların dahi hayatını belirleyecek böylesine önemli bir rejim değişikliği arifesinde kendini toplumdan soyutlamak değil, toplumun erişemediği kesimlerine durumu anlatmaya çalışmaktan geçiyor.
Elbette zor ancak bu dönemde elden geleni yapmamak kadar zor değil.
Özgür Mumcu / CUMHURİYET