Erdoğan Arjantin’deki G-20 zirvesinde Trump ile buluşmasını “Suriye, Halk Bankası ve FETÖ elebaşı konuları görüşüldü” diye açıklamakla yetindi.
Ve bir gün önce eski ABD Başkanı George H. W. Bush ölmüştü. Oğlu George W. Bush da başkanlık yapmıştı, ikisi de ‘Irak fatihi’ idi! Oğul Bush ayrıca kraker yerken soluğunun kesilmesiyle, insanların düşmemesi için icat edildiği söylenen bir araçtan düşen ilk insan olmasıyla filan da meşhurdu. (Gerçi o sıralar bizimki de attan düşmüştü.)
Türk cenahından Başbakan Erdoğan, Irak işgalinin ilk günlerinde, 31 Mart 2003’te Wall Street Journal’da aynen şöyle demişti: “Kahraman genç kadın ve erkek Amerikan askerlerinin, olabilecek en az kayıpla evlerine dönmeleri için dua ediyorum.” Kürt cenahından Yeni Özgür Politika gazetesinin 17 Nisan 2004 tarihli nüshasında ise şöyle yazıyordu:
“ABD’nin bölgeye gelmesini olumlu değerlendirmek gerekir. ABD, Irak’ın demokratikleşmesini, bölgenin demokratikleşmesi olarak düşündüğünden,
demokratik açılımlara yardım edecektir. Kürtler için bunu bir şans görmek gerekir. ... Kürtlerin bu global dünyada liderliği ele geçiren ABD ile ilişki aramaları çıkarları gereğidir.”
Derken tam o yıllarda bu köşede oğul Bush’a ‘dingil’ dediğimi de hatırladım! Neden hatırladım? Çünkü Trump da oğul Bush’a çok benziyor ve hatta fark attırıyor. Erdoğan’ın ABD hakkında ‘zıt görüşler’ beyan ettiği de biliniyor. Öyleyse yıllar önce yaptığım o benzetmeyi tekrarlayabilir miyim?
CB’nin her konuda zıt fikirlerinin olması ayrı bir şeydir; ya zıt fikirlerle aynı çarkı döndürmek? Aynı mekanizmanın dişli çarkları olmak nasıl bir şeydir? Bilirsiniz iki dişli çark karşılıklı birbirine geçmiş vaziyette dönerek makineyi çalıştırır. Çarklar zıt yönlere dönerler. Bu, makinenin çalışması için elzemdir. Yani aynı makinenin parçası olduğu müddetçe, zıt yönde dönmüş olmanın manası yoktur. Yine bilirsiniz, çarkların bir de ekseni, dingili vardır. Mesela, küresel sistemin ana çarkının, Amerikan emperyalizmini çeviren çarkın şimdiki dingili şahıs düzleminde kimdir? Sormaya bile gerek yok, daha önce Bush bir dingildi şimdi de Trump demek ki bir dingildir!
Bu durumda bizim gibilere düşen ise dualar okuyarak, şans sayarak, emperyalist sistemin çarkı olmak değil, o sistemin çarkına çomak sokmaktır.
Türk olsun Kürt olsun, bakıp da dönen çarkı (dolabı) görmemek ya da göstermemek berbat bir şeydir. Hem solcu hem emperyalizme karşı olabilmek için şu basit gerçeği bileceksin: Makinenin durması için, çarkların dişlilerinin birbirinden çıkması lazımdır. Solcu muhalif olmak, ‘dişli’ bir anti emperyalist olmak, mekanizmayı döndüren çarkın dişlisi olmaya itiraz etmektir. Mesela kendi muktedirine aykırı bir yönde döndüğünü sanırken, ana çarkın yörüngesine oturmamaktır.
Neyse ki o çarka tükürenler de hep vardı ve hep var olacak. Ve bize çıraklığı öğreten usta şairimiz Refik Durbaş da hep böyle var olacak. Bakın işte, Orhan Alkaya “Refik Durbaş ile George H. W. Bush’un aynı gün ölmesi muazzam bir tarihsel ironi barındırıyor” diye yazdı: 1991 senesi Ocak ayında 1. Körfez Savaşı’na karşı barışçı bir tutum almak için Refik Durbaş’ın da aralarında olduğu şairler bir araya geldiklerinde, birbirlerinden habersiz birer dize yazsınlar ve bu da büyük bir şiire evrilsin diye kararlaştırmışlar. Adını “Barış İçin Dizeler” koymuşlar ve bir basın toplantısıyla duyurmuşlar. Şairlerimiz mekanizmayı döndüren çarkın dişlisi olmaya itiraz ederken barışın ve tarihin şiirini haykırmışlar.
Refik Durbaş üstelik biz Yolcular için de ne güzel yazmış:
“Yol günden uzundur çünkü /
yolculuk, geceden ve gündüzden de uzun...”
MELİH PEKDEMİR / BİRGÜN
Ve bir gün önce eski ABD Başkanı George H. W. Bush ölmüştü. Oğlu George W. Bush da başkanlık yapmıştı, ikisi de ‘Irak fatihi’ idi! Oğul Bush ayrıca kraker yerken soluğunun kesilmesiyle, insanların düşmemesi için icat edildiği söylenen bir araçtan düşen ilk insan olmasıyla filan da meşhurdu. (Gerçi o sıralar bizimki de attan düşmüştü.)
Türk cenahından Başbakan Erdoğan, Irak işgalinin ilk günlerinde, 31 Mart 2003’te Wall Street Journal’da aynen şöyle demişti: “Kahraman genç kadın ve erkek Amerikan askerlerinin, olabilecek en az kayıpla evlerine dönmeleri için dua ediyorum.” Kürt cenahından Yeni Özgür Politika gazetesinin 17 Nisan 2004 tarihli nüshasında ise şöyle yazıyordu:
“ABD’nin bölgeye gelmesini olumlu değerlendirmek gerekir. ABD, Irak’ın demokratikleşmesini, bölgenin demokratikleşmesi olarak düşündüğünden,
demokratik açılımlara yardım edecektir. Kürtler için bunu bir şans görmek gerekir. ... Kürtlerin bu global dünyada liderliği ele geçiren ABD ile ilişki aramaları çıkarları gereğidir.”
Derken tam o yıllarda bu köşede oğul Bush’a ‘dingil’ dediğimi de hatırladım! Neden hatırladım? Çünkü Trump da oğul Bush’a çok benziyor ve hatta fark attırıyor. Erdoğan’ın ABD hakkında ‘zıt görüşler’ beyan ettiği de biliniyor. Öyleyse yıllar önce yaptığım o benzetmeyi tekrarlayabilir miyim?
CB’nin her konuda zıt fikirlerinin olması ayrı bir şeydir; ya zıt fikirlerle aynı çarkı döndürmek? Aynı mekanizmanın dişli çarkları olmak nasıl bir şeydir? Bilirsiniz iki dişli çark karşılıklı birbirine geçmiş vaziyette dönerek makineyi çalıştırır. Çarklar zıt yönlere dönerler. Bu, makinenin çalışması için elzemdir. Yani aynı makinenin parçası olduğu müddetçe, zıt yönde dönmüş olmanın manası yoktur. Yine bilirsiniz, çarkların bir de ekseni, dingili vardır. Mesela, küresel sistemin ana çarkının, Amerikan emperyalizmini çeviren çarkın şimdiki dingili şahıs düzleminde kimdir? Sormaya bile gerek yok, daha önce Bush bir dingildi şimdi de Trump demek ki bir dingildir!
Bu durumda bizim gibilere düşen ise dualar okuyarak, şans sayarak, emperyalist sistemin çarkı olmak değil, o sistemin çarkına çomak sokmaktır.
Türk olsun Kürt olsun, bakıp da dönen çarkı (dolabı) görmemek ya da göstermemek berbat bir şeydir. Hem solcu hem emperyalizme karşı olabilmek için şu basit gerçeği bileceksin: Makinenin durması için, çarkların dişlilerinin birbirinden çıkması lazımdır. Solcu muhalif olmak, ‘dişli’ bir anti emperyalist olmak, mekanizmayı döndüren çarkın dişlisi olmaya itiraz etmektir. Mesela kendi muktedirine aykırı bir yönde döndüğünü sanırken, ana çarkın yörüngesine oturmamaktır.
Neyse ki o çarka tükürenler de hep vardı ve hep var olacak. Ve bize çıraklığı öğreten usta şairimiz Refik Durbaş da hep böyle var olacak. Bakın işte, Orhan Alkaya “Refik Durbaş ile George H. W. Bush’un aynı gün ölmesi muazzam bir tarihsel ironi barındırıyor” diye yazdı: 1991 senesi Ocak ayında 1. Körfez Savaşı’na karşı barışçı bir tutum almak için Refik Durbaş’ın da aralarında olduğu şairler bir araya geldiklerinde, birbirlerinden habersiz birer dize yazsınlar ve bu da büyük bir şiire evrilsin diye kararlaştırmışlar. Adını “Barış İçin Dizeler” koymuşlar ve bir basın toplantısıyla duyurmuşlar. Şairlerimiz mekanizmayı döndüren çarkın dişlisi olmaya itiraz ederken barışın ve tarihin şiirini haykırmışlar.
Refik Durbaş üstelik biz Yolcular için de ne güzel yazmış:
“Yol günden uzundur çünkü /
yolculuk, geceden ve gündüzden de uzun...”
MELİH PEKDEMİR / BİRGÜN