Anadolu... Dünyaya 10 bin yıl öncesinden tarımın ve hayvancılığın yayıldığı topraklar...
İlk buğday ve arpanın ıslah edildiği bölge... Son günlerde Siyez Buğdayı diye ünlenen Kastamonu yöresine ait bu kadim bitki, tarih öncesi döneme uzanıyor.
Dünyanın ilk ıslah edilen buğdaylarından Siyez... Hani, Canan Karatay Hoca'nın sıkça önerdiği...
Neden böyle bir giriş yaptım? Çünkü Mustafa Kemal ile birlikte yeniden "vatanımız" olan, bitki çeşitliliği ve bereketi eşsiz Anadolu'nun, Atatürk'ten sonra gelen yöneticiler eli ile nasıl yok edildiğini, toprağa, suya, tarıma, doğaya, hayvana nasıl ihanet edildiğini bir kenara not edelim istedim...
Türkiye'de yerelden başlayarak Ankara'ya uzanan çapsızlıklar zincirinde yöneticiler topraklarımızı çöl haline getirdiler...
Defalarca yazdık, tekrara girmeyeyim; buğdayın, arpanın doğduğu topraklar olan Türkiye, en temel tarım ve hayvancılık ürünleri noktasında dışa bağımlı hale getirildi!
Bu konuları izleyen, işleyen, takip eden güçlü siyasete ve çözüm önerilerine ihtiyaç var...
*
Bir örneği Muğla'da yapıldı...
Ziraat Mühendisleri Odası Muğla Şubesi, Muğla Veteriner Hekimleri Odası, Menteşe Belediyesi ve Muğla Büyükşehir Belediyesi ortaklaşa bir sempozyum düzenledi.
Birbirinden değerli isimler ve uzmanlar tarım ve hayvancılık üzerine çok önemli değerlendirmeler yaptılar. Keşke tüm konuları bu köşeye sığdırma imkânı olsaydı...
*
Dünyada 1 milyar insan aç yaşıyor...
"En az silah ticareti kadar kirli bir tarım ticareti yapılıyor."
Ziraat Mühendisleri Odası önceki dönem Genel Başkanı, CHP PM üyesi Gökhan Günaydın çarpıcı bir konuşma yaptı. Yalnızca başlıklar halinde özetleyeyim;
* Hayvanları beslemek için soyaya ihtiyaç var. Türkiye'nin yıllık ihtiyacı 3.5 milyon ton. Üretimimiz 120 bin tonu geçmiyor!
* Samsun, Maltepe, Yeni Harman, Tekel 2001, Birinci... Hangisi kaldı? Tütün üretiminde tekeli yabancılara sattık. 6 fabrikanın 5'i kapandı... 330 bin aile tütün ekiminden çekildi!
* Son 14 yılda 36 milyon dönüm tarım alanını kaybettik.
* 1950'lerde 38 milyon hektar büyüklüğündeki meradan, 14 milyon hektara düştük... Son dönem ise meraların kaybı ölçülmüyor, durum çok daha vahim!
* Avrupalı, vatandaşına 3 Euro'ya et yediriyor, aynı zamanda lüks otomobil yapıyor, teknoloji üretiyor. Hem tarımı hem sanayii aynı anda büyütüyor.
* Son 8 yılda hayvan ithalatına yani başka ülkelerin köylülerine, çiftçilerine 7 milyar dolar ödedik. (Koyun, keçi gibi besi hayvanlarının ilk kez evcilleştiği ve dünyaya yayıldığı topraklarda bu utancı yaşıyoruz...)
Bitti mi? Hayır...
* Avrupalı yılda 55 kilogram et tüketiyor, Türk vatandaşı 13 kg... Bu arada 13 kg et tüketimi de nüfusa dağılmış değil.. Yani bazı yurttaşlar ete fazlası ile doyarken, bazıları kokusunu dahi duyamıyor...
Bu arada Günaydın bir not ekliyor; 2010'da et tüketimi ile ilgili istatistiği de değiştirmişler! Yani vatandaşa yemediği eti kağıt üzerinde yediriyorlar!
* Mısır ve Soya GDO'lu... Yem sanayii için katkı maddeleri Çin'den geliyor... Katkı maddeleri zehirli... Bu katkı maddeleri ile yem üretiliyor... O yemi hayvanlar yiyor...
Gökhan Günaydın'ın değerlendirmesinin çok kısa bir bölümü bunlar... Konuşmasını çarpıcı bir yorum ile noktalıyor;
"Dünyayı yönetenler et yiyenlerdir... Türkiye'de et tüketimi kişi başına 8 kg... Buna karşılık tahıl ve buğday ağırlıklı beslenme ise 220 kg...
Avrupa'da kişi başına et tüketimi 18 kg ve tahıl ile buğday ağırlıklı tüketim ise 75 kg...
Doğru ve yeterli beslenmenin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz... Bu aynı zamanda size bir demokrasi sorunu olarak da görünmüyor mu?!"
***
Muğla Türkiye'nin örnek geleceği
Prof. Dr. Gürol Ergin anısına düzenlenen sempozyumda Muğla, Türkiye'nin geleceği için müthiş bir örnek olarak öne çıktı...
Turizmin gözbebeği koyları, ormanları, kıyıları, denizleri, adaları ile dünyanın ilgi odağı olmayı sürdüren Muğla, aslında tam bir tarım kenti aynı zamanda...
Rakamlara bakalım, Muğla'da;
* 14 milyon zeytin ağacı var, 200 bin ton zeytin üretiliyor... Antalya'nın ardından seracılıkta lider...
* 220 bin adet büyük ve küçükbaş hayvan var...
* Muğla'dan bal akıyor... Çam balında dünya birincisi... Yılda 15 bin ton bal üretiliyor...
* Çiftçi sayısı 61 bin... Muğla nüfusunun yüzde 50'den fazlası köylerinde yaşıyor.... Tarım sektörü Türkiye ortalamasının üzerinde...
* Balık yetiştiriciliğinde büyük potansiyeli var, ihracat yapıyor.
* Tarımsal amaçlı kooperatiflerin sayısı 200'ün üzerinde...
Muğla'da köylü hâlâ köyünde geçimini sürdürebiliyor. Bu başarıda CHP'li Muğla Büyükşehir Belediyesi'nin üreticiyi bulunduğu topraklarda kalkındırma projelerinin de büyük payı var...
* Muğla'da toprak tahlil laboratuvarları kuruldu, hangi bölgede ne tür ürün yetiştirileceğini, hangi gübrenin kullanılacağını Muğlalı artık biliyor.
* Tohum bankası kuruldu... Dünyaca ünlü, ekonomik değeri çok yüksek trüf mantarı yetiştirilmesi konusunda ciddi çalışmalar yapılıyor. Kooperatifçilik destekleniyor. Küçük üreticiler bir araya getirilerek üretim yaptırılıyor ve ürünleri "garanti" altında satın alınıyor.
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün; "Muğla, kırsalda üretip kıyıda tüketmeli" diyor ve bu yönde üreticinin yüzünü güldüren projeler gerçekleştiriyor.
"Toprağını satma, ürününü sat" vizyonu ile hareket ettiklerini söyleyen Gürün, bazı bankaların üreticilerin topraklarına el koyduğunu belirtiyor. Bunu "tarımda büyük ihanet hareketi olarak değerlendiriyorum" diyor...
Muğla, hem tarımsal üretimi ile kendine yeten, hem de turizmden döviz girdisi sağlayan yapısı ile Türkiye'nin geleceğinin örnek bir kenti olarak yükseliyor.
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU / YENİÇAĞ
İlk buğday ve arpanın ıslah edildiği bölge... Son günlerde Siyez Buğdayı diye ünlenen Kastamonu yöresine ait bu kadim bitki, tarih öncesi döneme uzanıyor.
Dünyanın ilk ıslah edilen buğdaylarından Siyez... Hani, Canan Karatay Hoca'nın sıkça önerdiği...
Neden böyle bir giriş yaptım? Çünkü Mustafa Kemal ile birlikte yeniden "vatanımız" olan, bitki çeşitliliği ve bereketi eşsiz Anadolu'nun, Atatürk'ten sonra gelen yöneticiler eli ile nasıl yok edildiğini, toprağa, suya, tarıma, doğaya, hayvana nasıl ihanet edildiğini bir kenara not edelim istedim...
Türkiye'de yerelden başlayarak Ankara'ya uzanan çapsızlıklar zincirinde yöneticiler topraklarımızı çöl haline getirdiler...
Defalarca yazdık, tekrara girmeyeyim; buğdayın, arpanın doğduğu topraklar olan Türkiye, en temel tarım ve hayvancılık ürünleri noktasında dışa bağımlı hale getirildi!
Bu konuları izleyen, işleyen, takip eden güçlü siyasete ve çözüm önerilerine ihtiyaç var...
*
Bir örneği Muğla'da yapıldı...
Ziraat Mühendisleri Odası Muğla Şubesi, Muğla Veteriner Hekimleri Odası, Menteşe Belediyesi ve Muğla Büyükşehir Belediyesi ortaklaşa bir sempozyum düzenledi.
Birbirinden değerli isimler ve uzmanlar tarım ve hayvancılık üzerine çok önemli değerlendirmeler yaptılar. Keşke tüm konuları bu köşeye sığdırma imkânı olsaydı...
*
Dünyada 1 milyar insan aç yaşıyor...
"En az silah ticareti kadar kirli bir tarım ticareti yapılıyor."
Ziraat Mühendisleri Odası önceki dönem Genel Başkanı, CHP PM üyesi Gökhan Günaydın çarpıcı bir konuşma yaptı. Yalnızca başlıklar halinde özetleyeyim;
* Hayvanları beslemek için soyaya ihtiyaç var. Türkiye'nin yıllık ihtiyacı 3.5 milyon ton. Üretimimiz 120 bin tonu geçmiyor!
* Samsun, Maltepe, Yeni Harman, Tekel 2001, Birinci... Hangisi kaldı? Tütün üretiminde tekeli yabancılara sattık. 6 fabrikanın 5'i kapandı... 330 bin aile tütün ekiminden çekildi!
* Son 14 yılda 36 milyon dönüm tarım alanını kaybettik.
* 1950'lerde 38 milyon hektar büyüklüğündeki meradan, 14 milyon hektara düştük... Son dönem ise meraların kaybı ölçülmüyor, durum çok daha vahim!
* Avrupalı, vatandaşına 3 Euro'ya et yediriyor, aynı zamanda lüks otomobil yapıyor, teknoloji üretiyor. Hem tarımı hem sanayii aynı anda büyütüyor.
* Son 8 yılda hayvan ithalatına yani başka ülkelerin köylülerine, çiftçilerine 7 milyar dolar ödedik. (Koyun, keçi gibi besi hayvanlarının ilk kez evcilleştiği ve dünyaya yayıldığı topraklarda bu utancı yaşıyoruz...)
Bitti mi? Hayır...
* Avrupalı yılda 55 kilogram et tüketiyor, Türk vatandaşı 13 kg... Bu arada 13 kg et tüketimi de nüfusa dağılmış değil.. Yani bazı yurttaşlar ete fazlası ile doyarken, bazıları kokusunu dahi duyamıyor...
Bu arada Günaydın bir not ekliyor; 2010'da et tüketimi ile ilgili istatistiği de değiştirmişler! Yani vatandaşa yemediği eti kağıt üzerinde yediriyorlar!
* Mısır ve Soya GDO'lu... Yem sanayii için katkı maddeleri Çin'den geliyor... Katkı maddeleri zehirli... Bu katkı maddeleri ile yem üretiliyor... O yemi hayvanlar yiyor...
Gökhan Günaydın'ın değerlendirmesinin çok kısa bir bölümü bunlar... Konuşmasını çarpıcı bir yorum ile noktalıyor;
"Dünyayı yönetenler et yiyenlerdir... Türkiye'de et tüketimi kişi başına 8 kg... Buna karşılık tahıl ve buğday ağırlıklı beslenme ise 220 kg...
Avrupa'da kişi başına et tüketimi 18 kg ve tahıl ile buğday ağırlıklı tüketim ise 75 kg...
Doğru ve yeterli beslenmenin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz... Bu aynı zamanda size bir demokrasi sorunu olarak da görünmüyor mu?!"
***
Muğla Türkiye'nin örnek geleceği
Prof. Dr. Gürol Ergin anısına düzenlenen sempozyumda Muğla, Türkiye'nin geleceği için müthiş bir örnek olarak öne çıktı...
Turizmin gözbebeği koyları, ormanları, kıyıları, denizleri, adaları ile dünyanın ilgi odağı olmayı sürdüren Muğla, aslında tam bir tarım kenti aynı zamanda...
Rakamlara bakalım, Muğla'da;
* 14 milyon zeytin ağacı var, 200 bin ton zeytin üretiliyor... Antalya'nın ardından seracılıkta lider...
* 220 bin adet büyük ve küçükbaş hayvan var...
* Muğla'dan bal akıyor... Çam balında dünya birincisi... Yılda 15 bin ton bal üretiliyor...
* Çiftçi sayısı 61 bin... Muğla nüfusunun yüzde 50'den fazlası köylerinde yaşıyor.... Tarım sektörü Türkiye ortalamasının üzerinde...
* Balık yetiştiriciliğinde büyük potansiyeli var, ihracat yapıyor.
* Tarımsal amaçlı kooperatiflerin sayısı 200'ün üzerinde...
Muğla'da köylü hâlâ köyünde geçimini sürdürebiliyor. Bu başarıda CHP'li Muğla Büyükşehir Belediyesi'nin üreticiyi bulunduğu topraklarda kalkındırma projelerinin de büyük payı var...
* Muğla'da toprak tahlil laboratuvarları kuruldu, hangi bölgede ne tür ürün yetiştirileceğini, hangi gübrenin kullanılacağını Muğlalı artık biliyor.
* Tohum bankası kuruldu... Dünyaca ünlü, ekonomik değeri çok yüksek trüf mantarı yetiştirilmesi konusunda ciddi çalışmalar yapılıyor. Kooperatifçilik destekleniyor. Küçük üreticiler bir araya getirilerek üretim yaptırılıyor ve ürünleri "garanti" altında satın alınıyor.
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün; "Muğla, kırsalda üretip kıyıda tüketmeli" diyor ve bu yönde üreticinin yüzünü güldüren projeler gerçekleştiriyor.
"Toprağını satma, ürününü sat" vizyonu ile hareket ettiklerini söyleyen Gürün, bazı bankaların üreticilerin topraklarına el koyduğunu belirtiyor. Bunu "tarımda büyük ihanet hareketi olarak değerlendiriyorum" diyor...
Muğla, hem tarımsal üretimi ile kendine yeten, hem de turizmden döviz girdisi sağlayan yapısı ile Türkiye'nin geleceğinin örnek bir kenti olarak yükseliyor.
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU / YENİÇAĞ