Bazı soruların yanıtını belki de hiç bilemeyeceğiz.
Yine de sormayalım mı?
Bu yazıyı hazırlarken hükümete yakın medya “Sorosçulara Ağır Müebbet” başlıklı haberini veriyordu. Osman Kavala ve 15 sanık hakkında müebbet hapis istendiği anlatılıyordu. 657 sayfalık iddianameye henüz ulaşamadım. Ama masamın üstünde bekleyen “Geriye Bakmak Yok” isimli 617 sayfalık kitabı okumaya başladım. Can Paker’in anlattığı Fatih Vural’ın yazdığı biyografi pek bir ilginç görünüyordu.
Özgeçmişe bakarsanız Fatih Vural, gazeteciliği FETÖ’nün Zaman gazetesinde öğrenmiş. 2001-2012 arası bu gazetede çalıştıktan sonra Türkiye gazetesinin özel haber servisine transfer olmuş (Sahi FETÖ’den yetişenler neden hep “bazı gazeteler”de “bazı görevler”e gider).
Nedense internetteki arşivi uçup gitmiş. Kitaptaki bolca “Hocaefendi” geçen satırları, FETÖ kumpaslarının ballandırılarak anlatıldığı ifadeleri okumasam Fatih Vural’ın düşünce dünyasını öğrenemeyecektim. Bugün kendisi nerede bilemiyorum!
Tabii asıl konu Can Paker.
Tanımayanlar için söyleyeyim, Soros’un fonladığı Açık Toplum Vakfı’nın yakın döneme kadar yönetim kurulu başkanıydı. TSK ile verdiği kavgadan hatırladığımız ve yine Soros destekli olan TESEV’in başındaki kişi de oydu.
Soros’u Türkiye’ye taşıyan Can Paker
Kavala’ya hep “Kızıl Soros” diyorlar. Oysa anılarında anlattığına göre Paker, Soros’la daha bir içli dışlı. Soros, Türkiye’ye geldiğinde Paker’in evinde ağırlanıyor. Paker, Soros’un doğum gününde, dünyanın öbür ucundan kalkıp giden özel davetlilerden oluyor. Hatta kitaptan aktararak şunu söyleyeyim, Paker Soros’u Türkiye’ye taşıyan adam: “Can Paker 1999 yılında tanıştığı George Soros’la 2001 yılında ortak hareket etme kararı aldı.(…) 2001 yılında TESEV’e destek vermeye başlayan George Soros, Can Paker’den Türkiye’de Açık Toplum Enstitüsü’nü kurarak başına geçmesini istemişti. İshak Alaton ve Osman Kavala da bu süreçte Paker’in yanında yer aldı.”
Kavala’ya hep “Kızıl Soros” diyorlar. Oysa anılarında anlattığına göre Paker, Soros’la daha bir içli dışlı. Soros, Türkiye’ye geldiğinde Paker’in evinde ağırlanıyor. Paker, Soros’un doğum gününde, dünyanın öbür ucundan kalkıp giden özel davetlilerden oluyor. Hatta kitaptan aktararak şunu söyleyeyim, Paker Soros’u Türkiye’ye taşıyan adam: “Can Paker 1999 yılında tanıştığı George Soros’la 2001 yılında ortak hareket etme kararı aldı.(…) 2001 yılında TESEV’e destek vermeye başlayan George Soros, Can Paker’den Türkiye’de Açık Toplum Enstitüsü’nü kurarak başına geçmesini istemişti. İshak Alaton ve Osman Kavala da bu süreçte Paker’in yanında yer aldı.”
Buraya sığdıramayız. Solcu geçmişine rağmen Nurculuğa duyduğu sempatiyi de, Hrant Dink’in yazdığı kitabı “fazla duygusal” diyerek TESEV’in nasıl geri çevirdiğini de anlatacak yerimiz yok.
Ancak Paker’in, Türkiye’de Soros’un fedailiğini yaptığını söyleyebilirim. Zira, “turuncu devrimler”in mimarı Soros’a ne zaman şüpheyle bakılsa Paker ortaya çıkıyor, şüphelenenleri paranoya ile suçluyor. “George Soros’un kendisi dünyadaki kalburüstü demokrat entelektüellerden birisi. Benim altına imza atmayacağım şeyi çok az” diyen Paker, “insanın kafasındaki bir fikir için bunları yaptığına kimseyi inandıramıyorsun Türkiye’de. ‘Kim bilir ne vardır’ diyorlar. Yok, ben görüyorum adamı” ifadelerini kullanıyor.
Açık Toplum’da Balyoz kavgası
Kitapta “Can Paker demek askere karşı demek” tekerlemesiyle kendisini tanıtan Paker, Açık Toplum Vakfı ve TESEV eliyle 2000’li yıllar boyunca TSK’yi tırpanlama operasyonlarına girişiyor.
Kitapta “Can Paker demek askere karşı demek” tekerlemesiyle kendisini tanıtan Paker, Açık Toplum Vakfı ve TESEV eliyle 2000’li yıllar boyunca TSK’yi tırpanlama operasyonlarına girişiyor.
Hatırlayın, 2005 yılında TESEV, Polis Akademisi’nden bazı hocaların da katkısıyla TSK’yi hedef alan bir Almanak yayımlamış, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bu çalışmaya sert yanıt vermişti. Ancak benim asıl merak ettiğim, Açık Toplum Vakfı’ndaki kırılmanın nasıl yaşandığıydı. Zira, kendi aktardığına göre Paker’in vakıf yönetiminibırakmasının nedeni Balyoz kumpası. Hayır, yanlış anlamayın! Paker, FETÖ’nün Balyoz kumpasına karşı çıkmıyor. Aksine, destek veriyor.
Şöyle anlatalım: Balyoz kumpasında 1 numaralı hedef olan Çetin Doğan’ın damadı Dani Rodrik, FETÖ’nün tezgâhını binlerce delille anlatınca vakıf sallanmaya başlıyor. Devamını Paker’den dinleyelim: “Akşam yemek yerken Hakan bana, ‘Silivri’de büyük haksızlıklar oluyor. Siz bugüne kadar AK Parti’ye çok prim verdiniz’ dedi. Sonra da ‘Ben Çetin Doğan’ın damadı Dani Rodrik’le temas halindeyim. Çetin Doğan mağdur oluyor. Dani Rodrik de bunu ispat ediyor. Biz de bu işe girelim’ dedi.”
Paker’in “Hakan” diye bahsettiği, sözünü ettiğimiz iddianamedeki bir başka sanık olan Hakan Altınay. AKP’nin FETÖ’ye “ne istediyse verdiği” 2010 yılında o gün başlayan tartışmanın sonunda Can Paker, vakıftaki görevini bırakıyor. Kitapta, yaşanan kırılma “Can Paker’e Balyoz Darbesi” ifadeleriyle özetleniyor. Osman Kavala ve Hakan Altınay, Balyoz kumpasını anlatması için Dani Rodrik’in konuşmacı olduğu bir toplantı düzenlerken, söz konusu toplantı Paker’in de aralarında olduğu Gülen destekçilerini rahatsız ediyor.
Can Paker Pensilvanya yolunda
Kitabın sonunda teşekkür bölümündeki bir isim dikkatimi çekti: Şerif Ali Tekalan. Firardaki FETÖ imamlarından biri olan, hatta Gülen’in vârisi olarak gösterilen Tekalan’a, “Can Paker kitabı”nda neden teşekkür edilir? 2013 yılında çıkan kitabın yazarı Fatih Vural’dan dinleyelim: “Pazar günkü telefon konuşmasını yaptığımız sırada, Can Paker yol hazırlığı yapmakta, bavulunu toplamaktaydı. Pensilvanya’ya gidecek, Fethullah Gülen Hocaefendi’yle görüşecekti. Davet, aylar öncesinden Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan’dan gelmişti.”
Tekalan ve Paker, Pensilvanya’ya 3 günlük bir ziyaret yapıyor.
Paker, övgülere boğduğu “Hocaefendisi” için, “Kimse geldiği yere boşuna gelmiyor. Çok büyük mesafe katetmiş. Tam bir lider. Liderden öte!” sözlerini layık görüyor. “Tayyip Bey’i beğendiğini fark ettim” diyen Paker’in “Emniyet’te ve yargıda karşı karşıya gelmeleri için ‘olur böyle şeyler’ anlamında bir cümle kullandı”
Paker, övgülere boğduğu “Hocaefendisi” için, “Kimse geldiği yere boşuna gelmiyor. Çok büyük mesafe katetmiş. Tam bir lider. Liderden öte!” sözlerini layık görüyor. “Tayyip Bey’i beğendiğini fark ettim” diyen Paker’in “Emniyet’te ve yargıda karşı karşıya gelmeleri için ‘olur böyle şeyler’ anlamında bir cümle kullandı”
ifadelerinden sohbetin bayağı ileri gittiğini anlıyoruz.
Bir ‘Şerif Ali Tekalan temennisi’ mi?
Paker, Pensilvanya ziyareti notlarını “Allah uzun ömür versin, Fethullah Hoca’dan sonra da hareketin devam edeceğini düşünüyorum” sözleriyle noktalıyor. Gülen’in teşekkür hediyelerini kendisinden aktaralım: “Üzerinde Fethullah Gülen yazan TISSOT marka bir saat, 40 kokudan kendi yaptığı bir koku, bir de namaz takkesi hediye etti.”
Paker, Pensilvanya ziyareti notlarını “Allah uzun ömür versin, Fethullah Hoca’dan sonra da hareketin devam edeceğini düşünüyorum” sözleriyle noktalıyor. Gülen’in teşekkür hediyelerini kendisinden aktaralım: “Üzerinde Fethullah Gülen yazan TISSOT marka bir saat, 40 kokudan kendi yaptığı bir koku, bir de namaz takkesi hediye etti.”
Ne tuhaf, Soros’u Türkiye’ye getiren Paker’in adı bugün hep iktidarın derinliklerinde geçiyor. FETÖ kumpaslarına karşı çıktıkları için kavga ettiği eski yol arkadaşları ise yakında yargılanacak. Bu çelişkinin sebebi (kitabında anlattığı gibi)
Cumhurbaşkanı’nın ona “ağabey” demesi mi?
Paker’in Soros fonuyla yazdırdığı asker karşıtı raporlara en büyük desteği AKP iktidarından aldığını söylemesi mi?
Yoksa daha derinde bilmediğimiz bir “el” mi var?
Benim merak ettiğim ise Paker o saati halen takıyor mu, Gülen kokusunu sürüyor mu, takkeyi başına geçirip yine FETÖ için dua ediyor mu?
“Geriye bakmak yok” diyor da yine de sormayalım mı?
Barış Terkoğlu / CUMHURİYET