14 Nisan 2022 Perşembe

Pakistan'da ABD darbesi mi oldu? 'Allah, Ordu, Amerika siyaseti...' - ÖZKAN ÖZTAŞ / SOL - Söyleşi

 Pakistan'da Başbakan İmran Han hükümetinin mecliste güven oyunu alamayarak düşmesini ve ülkedeki gidişatı Dayanışma Meclisi üyesi ve Halk TV yazarı Mustafa Kemal Erdemol ile konuştuk.


Geçtiğimiz günlerde Pakistan Başbakanı İmran Han ve hükümeti hakkında güven oylaması yapılması beklenirken, oylamaya saatler kala meclis feshedilmiş ve güven oylaması boşa düşmüştü. Pakistan Yüksek Mahkemesi'nin kararıyla 9 Nisan Cumartesi günü söz konusu güven oylaması gerçekleşti ve İmran Han hükümeti güven oyu alamayarak düştü. 

Yaşanan yüksek enflasyon, Pakistan parası Rupi'nin değer kaybetmesi, ülkenin biriktirdiği dış borçlar ve İmran Han'ın Pakistan Talibanı ile oluşturduğu yumuşak ilişkiler Pakistan kamuoyunda İmran Han hükümetinin düşmesinin nedenleri olarak gösteriliyor. 

Bunun yanı sıra uluslararası arenada konuşulanların başında İmran Han'ın 2005 yılı itibariyle ufak ufak ördüğü dış politikadaki makas değişikliği geliyor. Daha evvel ABD'nin savaş ve ekonomide müttefiki olarak yerini alan Pakistan, İmran Han döneminde Çin ve Rusya eksenine doğru adımlar atmış ve Şangay İş Birliği Örgütü'nde ezeli "düşmanı" Hindistan ile yan yana gelmişti.

İmran Han bu süreci "En zor günlerimizde Çin yanımızda oldu" diye açıklarken hem Pakistan sermayesinin bir kısmında hem Amerikancılığını gizlemeyen Pakistan Ordusu'nde hem de ABD cephesinde bu adımlar tepkiyle karşılanmıştı. 

İmran Han hükümetinin düşmesinin hemen ardından başbakan olan Şahbaz Şerif, bu süreçte ismi en çok öne çıkanlar arasındaydı. Şerif, Pakistan Müslüman Ligi-Navaz (PML-N) lideri olarak 174 oy alıp Pakistan'ın 23. Başbakanı seçildi. Kendisinden beklenilen ülkeyi düzlüğe çıkarmak ancak bu pek olası görünmüyor.

Olası ihtimalleri ve Pakistan'da neler yaşandığını Dayanışma Meclisi üyesi ve Halk TV yazarı, gazeteci Mustafa Kemal Erdemol ile konuştuk.

'Bir darbeden çok bir müdahale söz konusu'

Pakistan'da yaşananları nasıl yorumluyorsunuz? Birçok basın kurumu yaşananları darbe olarak tarif etti. Siz neler söylersiniz?

Bir darbeden çok bir müdahale söz konusu. Çünkü ABD’nin Pakistan’da darbe yapmasına gerek yok, tamamen ABD yanlısı bir ordu var zaten ülkede. Dünyanın altıncı büyük ordusu olan Pakistan ordusunun da dilediği zaman darbe yapma gibi bir huyu var. Elbette ABD’nin de “onay” vermesiyle bir darbe yapabilir pek ala. Ancak, muhalefet, desteğini aldığı ordu ile ABD’ye dayanarak, İmran Han’ı parlamento oyunuyla saf dışı bıraktı.

"ABD'nin Pakistan'da darbeye ihtiyacı yok. Bir parmak hareketi yeter"

İmran Han ABD tarafından tehdit edildiğini söylemişti. Kamuoyunda dolaşan bir mektup haberi vardı ama günyüzüne çıkmadı. Sizce var mı böyle bir tehdit mektubu?

Evet, ABD tarafından yazıldığı söylenen, Han’ın kendisine karşı darbe çağrısı içerdiğini iddia ettiği bir mektuptan söz edildi bir ara ama bu kanıtlanamadı. Han’ın ABD müdahalesi dediği bu mektup. Oysa ABD’nin bu tür mektuplar yazmasına gerek duyduğu ülkelerden biri değil Pakistan. Ordu tamamen müttefiki çünkü.

Nükleer silaha sahip 650 bin kişilik ordu devlet içinde devlet durumunda. Ayrıca en büyük “ticari şirket”. Yollar inşa ediyor, fabrikalar işletiyor, bankalara sahip oluyor,  TV kanallarını yönetiyor. Böyle bir müttefiki olan ABD’nin ayrıca darbe yaptırmasına gerek yok. Bir işareti yeterli yönetimi darbesiz devirmek ya da değiştirmek için. Bu son gelişmelerde  ABD’nin “işareti” verdiğine inanıyorum.

Peki sizce ABD bu adımı neden attı?

Yanıtım şudur; İmran Han, Çin’e ve Rusya’ya yakın durmaya başladı uzun süredir. Özellikle Çin’le Yol Kuşak Projesi’nde birlikte. Çin ile beraber tutum alırken Rusya’ya soğuk olmasının anlamı yok.  Çünkü bir zamanlar ABD’nin güçlü bir Soğuk Savaş müttefiki olmasına rağmen bu şimdi değişmiş durumda.

1950'lerde, 1960'larda Pakistan'ı Sovyetler Birliği'ne karşı İslami bir cephe olarak silahlandıran, 1980'lerde Afganistan'da Kızıl Ordu'ya karşı yürüttüğü vekalet savaşında finanse eden ABD, sonunda 1990'larda Pakistan'ı yaptırıma tabi tuttu, izole etti. Han’ın da yükseldiği dönem olan bu dönemden beri Rusya’ya yakın duruyor Pakistan. En son Ukrayna’ya Rusya müdahalesinde, Moskova’ya yaptığı ziyaret İmran Han’ın üzerinin çizilmesine etkili oldu tabii.

'Allah, Ordu, Amerika'

Bundan sonra neler olabilir sizce, süreç nereye evrilir? 

Öncelikle Soğuk Savaş döneminden bu yana, "Allah, Ordu, Amerika" Pakistan siyasetinin üç belirleyeni olagelmiştir.  "Allah", 1947'de Hindistan'dan kanlı bir şekilde ayrıldıktan sonra Hindistan alt kıtasındaki Müslümanların yurdu olarak kurulan Pakistan’ın teokratik tarafını vurguluyor. Ordu’nun ne olduğundan yukarıda söz ettim. ABD, eski sıcak ilişkileri yeniden kurmak istiyor. Bunun için de Han’ı devirdikten sonra Han benzeri hiçbir figüre iktidar şansı vermek istemiyor. İlişkiler tam olarak nasıl seyreder bilemem ama ABD ile Pakistan ordusu 90’larda soğuyan ilişkileri sıcaklaştırıp kendilerini birbirlerine karşı iyi birer “dosta” dönüştürebilir. Bu da Pakistan’ı eskiden olduğu gibi Rusya’ya, ayrıca ek olarak da Çin’e karşı yeniden ABD’nin “cephesi” yapar.

'Pakistan'da 75 yıldır hiçbir Başbakan görev süresini tamamlayamadı'

Peki sizce bu süreç başarıyla tamamlanabilir mi? Her şey ABD için makul mü ilerliyor?

Muhalefetin yekvücut oluşuna pek rastlanmaz Pakistan’da. Ülkede demokrasinin kurulmasına katkı amacıyla bile bir araya geldikleri görülmedi bugün kadar. Bu nedenle 75 yıldır hiçbir Başbakan görev süresini tamamlayamadı. 

Yaşananlar için, Türkiye'de 'havuz medyası' Pakistan'ın 15 Temmuzu benzetmesi yaptı ilkin. Dün de Tayyip Erdoğan yeni Başbakan'ı arayıp tebrik eti. Yaşananlara Pakistan'ın 15 Temmuz'u denilebilir mi?

Bayılıyorlar bu tür benzetmelere. Elbette ilgisi yok. Pakistan’da “devletle içli dışlı” olup da sonra çıkar kavgasına tutuşup darbe yapmaya kalkan bir cemaat yok. Yani İmran Han hükümetini işbirliği yaptığı gruplar devirmedi. Sapla samanı karıştırmasın havuz medyası.

ÖZKAN ÖZTAŞ / SOL - Söyleşi




Uyuşturucu ticaretinden tutuklanan Akat’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bakanlarla fotoğrafları çıktı…+ CHP'li Özgür Özel: TBMM'de pandemi başından beri L'Actone ürünleri kullanılıyor- YENİÇAĞ

 Uyuşturucu ticaretinden tutuklanan Akat’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bakanlarla fotoğrafları çıktı.


Kolombiya’dan 'kozmetik ürün' adı altında uyuşturucu ticareti yaptığı suçlaması ile tutuklanan Ali Osman Akat’ın; Cumhurbaşkanı Erdoğan ve birçok bakan ile birlikte çekilmiş fotoğraflarını kendi internet sitesinde yayınladığı ortaya çıktı.

                                                                   ***
CHP'li Özgür Özel: TBMM'de pandemi başından beri L'Actone ürünleri kullanılıyor

CHP’li Özgür Özel, uyuşturucu kaçakçılığı suçundan tutuklanan Ali Osman Akat’ın yönetim kurulu başkanı olduğu L’Actone’nin ürünlerinin TBMM’de kullanıldığını söyledi.

NE OLMUŞTU? Alman Federal Gümrük İrtibat Bürosu, 20 ve 26 Kasım 2021 tarihlerinde havalimanında, Kolombiya’dan Türkiye’ye gönderilen, Panama ve ABD üzerinden Almanya’ya ulaşan iki ayrı kargo üzerinde inceleme yaptı. Kargolarda 62 ve 49 kilogram olmak üzere siyah kokain ele geçirildi ve bu durum Türk makamlarıyla paylaşıldı.  Eski Türk-Amerikan İş adamları Derneği Başkanı ve L’Actone Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Osman Akat, Almanya’da ele geçirilen kokain nedeniyle uyuşturucu kaçakçılığı suçundan tutuklandı. Ayrıca, Ali Osman Akat’ın, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve aralarında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da olduğu birçok bakan ile birlikte çekilmiş fotoğrafları ortaya çıktı.(YENİÇAĞ)

13 Nisan 2022 Çarşamba

KISA KISA GÜNDEM (13 NİSAN 2022)

 


1-Damacana su fiyatlarına rekor zam(Yeniçağ)

İstanbul'da damacana su fiyatları ani yükseliş gösterdi. Damacana sular 4 ayda yüzde 150 fiyat artışıyla 30 liraya kadar yükseldi. İstanbul'da bir damacana su ortalama 25 liradan satılıyor. Satıcılar ise fiyatların ulaşım maliyetlerinin artmasından kaynaklandığını söyledi. 
Dağıtıcı firma sahibi Erhan Ceylan, 4 ay önce damacana su fiyatının 10 liraya sattıklarını söyleyerek, "Şu anda damacana suyu 20-25 lira bandında satılıyoruz. Bazı firmalar 30 liraya satıyor. Fiyat artışlarından dolayı satışlarımız yüzde 40 oranında düştü. Suyu tedarik ettiğimiz firmalar da artan enerji maliyetlerinden dolayı su fiyatlarını artırdı. Bizde mecburen bu fiyatlara damacana su satıyoruz ancak satışlarımız zamlardan dolayı azaldı. Dört ay önce aylık 3 bin 500 damacana su satarken şu anda 2 bin satıyorum. Pandemi döneminde satışlarımız çok iyiydi" dedi.

2-Eski Türk-Amerikan İşadamları Derneği Başkanı kokain kaçakçılığından tutuklandı(SOL)

Eski Türk-Amerikan İşadamları Derneği Başkanı ve L'ACTONE Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Osman Akat, kokain kaçakçılığından tutukladı. 
Kolombiya’dan ‘kozmetik ürün’ adı altında Türkiye’ye gönderilen iki ayrı kargo paketinde 111 kilogram kokain tespit edildi. İstanbul’da lüks plazadaki adrese teslim edilen kargonun alıcısı holding patronu çıktı. Sabah gazetesinde yer alan habere göre, Eski Türk-Amerikan İşadamları Derneği Başkanı ve L'ACTONE Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Osman Akat'ın da aralarında bulunduğu 6 şirket sahibinin, firmaları üzerinden yurtdışından uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı ortaya çıktı. Kolombiya-Panama-ABD-Almanya ve son olarak Türkiye'ye gelecek olan, alıcı bölümünde Süleyman Y. yazılı kargo, Alman Federal Gümrük İrtibat Bürosu tarafından şüpheli olarak değerlendirildi.Havalimanında 20-26 Kasım 2021 tarihlerinde iki ayrı kargo üzerinde yapılan incelemelerde, paket içinde 62 ve 49 kilogram olmak üzere toplam 111 kilogram siyah kokain tespit edildi. Yapılan tespit üzerine durum Türk makamlarıyla paylaşıldı. İstanbul Havalimanı Gümrük ve Muhafaza Müdürlüğü ekiplerinin yaptığı incelemelerde söz konusu uyuşturucu maddelerin kime ait olduğunun belirlenmesi için kontrollü teslimat yapılmasına karar verildi. Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, kargo teslimatının yapılacağı adresleri mercek altına aldı. Jandarma ekipleri, el konulan uyuşturucu maddelerin yerine aynı renkte kum yerleştirdi. Ekipler kargo görevlisi kılığına girerek paketleri gerçek kargo yetkilileriyle birlikte alıcı adreslerine götürdü. İstanbul Levent'teki lüks bir plazadaki ofise yapılan teslimat sırasında operasyona eşzamanlı olarak start veren jandarma ekipleri, 6 farklı firma yetkilisini gözaltına aldı. Ali Osman Akat, Süleyman Y. ve Tevfik A., tutuklanarak cezaevine gönderildi.

3-ODTÜ'lü öğrenciler anlatıyor: Dün ODTÜ'de neler oldu?(SOL)

ODTÜ'lüler dün Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ı protesto etmiş, Babacan etkinlik planını iptal etmek zorunda kalmıştı. Üç ODTÜ'lü dün yaşananlara dair soL'un sorularını yanıtladı.

Uzun yıllar AKP yönetiminde ve hükümetlerinde yer alan Deva Partisi'nin Genel Başkanı Ali Babacan, dün ODTÜ'ye gelmek istemiş, öğrencilerin protestosu nedeniyle okula girememişti. Konu dünden bu yana tartışma konusu olurken, tartışmanın doğrudan muhattabı olan ODTÜ'lü öğrencilere dün okulda yaşananları sorduk.

ODTÜ Siyaset Bilimi öğrencisi İremsu Balcı, Babacan için "Kendisini ve kirli düzen siyasetini gençliğe 'deva' olarak pazarlayamaz ve bize sahte umutlar satamaz" derken, ODTÜ Fizik Bölümü öğrencisi İlke Barış Baran, "Ailesinin baskısıyla tarikat yurdunda kalan sıra arkadaşımız Enes Kara’nın hayatına son vermesinin ardından ülke ayağa kalkarken Babacan’ın tarikat ve cemaat yapılanmalarından bir özgürlük olarak bahsetmesini unutmadık" hatırlatmasında bulundu.

ODTÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği bölümü öğrencisi Furkan Eren Arslan ise soL'a yaptığı açıklamada, Babacan için "Dün turuncu, bugün mavisiyle; göbekten bağlı olduğu sermaye düzeninin temsilcisi, üniversitelere yönelik ardı arkası kesilmez saldırıların suç ortağıdır" diye konuştu.

TKG'li üç ODTÜ öğrencisinin dün yaşananlara dair soL'un yönelttiği üç ayrı soruya verdiği yanıtlar şöyle:

'Gençliğe demokrasi ve fikir özgürlüğü masallarının yurtturulamayacağını göstermiş olduk'

Dünden bu yana gündemde. Biz de doğrudan size soralım... ODTÜ'de dün neler oldu?

Piyasacılığı ve gericiliğiyle nam salmış, düzen siyasetinin ve bu düzenin temsilcisi, 20 yıllık AKP iktidarının en önde gelen işbirlikçilerinden olan Babacan "bir ODTÜ mezunu" sıfatıyla okulumuza elini kolunu sallayarak girecek meşruiyeti kendisinde göremez ve gençliğin de bu duruma sessiz sedasızca köşesinde oturup göz yumacağı gibi bir yanılgıya kapılamaz. Kendisini ve kirli düzen siyasetini gençliğe "deva" olarak pazarlayamaz ve bize sahte umutlar satamaz.

Türkiye Komünist Gençliği olarak vereceğimiz yanıt bu gerçekliği tüm çıplaklığıyla gün yüzüne çıkarmak ve gençliğin düzen siyasetinin aktörlerinin bu türden sahte "gençlikle yan yana gelme" çabasının karşılığı olmadığı yönünde olmalıydı.  Buna dair netliğimizi belli eden bir açıklama yapıp okulumuzda yaygınlaştırmış olduk.

Arkadaşlarımızın tepkisi bu türden girişimlerin çeşitli hesaplar içerdiği, kendileri için hiçbir şekilide karşılığı ve samimiyeti olmadığı ve inandırıcılıktan uzak olduğu yönündeydi. Gençlik kendisine biçilmeye çalışılan siyasetten bihaber, gerçeklerden kopuk bir konumda olamazdı ve cevabını vermesini bilirdi. Nitekim Babacan gelen tepkiler ve protesto sonucu ODTÜ'ye gelemedi ve biz bir kez daha gençliğe demokrasi ve fikir özgürlüğü masallarının yurtturulamayacağını göstermiş olduk. Dün olan bütünüyle ODTÜ'lü gençlerin düzen siyasetine ve aktörlerine dair verdiği yanıttı. 

İremsu Balcı, ODTÜ SİYASET BİLİMİ ÖĞRENCİSİ

'Ali Babacan geldiğimiz durumun en büyük sorumlularındandır'

Babacan'a ODTÜ'de gençliğin gösterdiği tepkinin nedeni neydi?

Toplumun her kesimi gibi gençlik de kapitalizmin kıskacında yaşamını idame ettirmekte güçlük çekiyor. Bizler; gerici müfredat, zorunlu din dersi, imam hatipleştirme sorunları gibi zor şartlar altında eğitim görebilme şansına sahip olmuş gençlerdeniz. Geldiğimiz noktada, yaşamak için temel ihtiyaçlarımıza bile ulaşmakta güçlük çekiyoruz. Ülkede gün geçtikçe boş duran konutların sayısı artarken bizler barınamıyoruz. Öğrenciler, dinci gericiliğin gençlerin hayatını karartmak için kazdığı bir çukur olan cemaat yurtlarına muhtaç bırakılıyorlar. Sabahları okula ulaşmak gibi zaruri durumlarda bile gittikçe artan taşıma ücretleriyle birlikte okula ulaşmak lüks haline geldi. Birçok alanda olduğu gibi enerji alanında yapılan ve ülkenin kaynaklarının patronların insafına terk edildiği özelleştirilmelerin bir sonucu olarak soğuk kış günlerinde ısınamıyoruz. Elektrik faturalarını ödeyemiyoruz. Ülkemizin 81 ilinde nitelik ve planlama bir kenara bırakılarak bir “skor” sorunu olarak görülen ve sanayicilere bir proje olarak kurulan üniversitelerde gericilik ve piyasacılık pompalanmaktadır. Dinci gerici, pedofili savunucu profesörler üniversitelerde barınabilmektedir. Kariyerizm ve bencillik iş bulabilmek için tek çare olarak öğretilirken üniversiteli işsiz sayılarında da artışlar gözlemlenmektedir. Tüm bu karanlığın baş sorumlusunun sömürü ve yağmaya endeksli köhne sistem ve onun temsilcisi AKP iktidarı olduğunu biliyoruz. 20 yıllık AKP serüvenin en önemli aktörlerinden olan Ali Babacan geldiğimiz durumun en büyük sorumlularındandır. Yapılan özelleştirmelerle, emekçilerin ürettiği değerleri sermayeye peşkeş çekilmesinde büyük rol oynayan Babacan’ın gelen fatura bedellerinden sorumlu olduğunu biliyoruz. Ailesinin baskısıyla tarikat yurdunda kalan sıra arkadaşımız Enes Kara’nın hayatına son vermesinin ardından ülke ayağa kalkarken Babacan’ın tarikat ve cemaat yapılanmalarından bir özgürlük olarak bahsetmesini unutmadık. Bizleri doğum yıllarımıza göre ayrıştıran, X Y Z gibi harflerle tanımlayıp sınıfsallıktan uzak homojen bir topluluk olarak gören ve popülist, “şirin” söylemlerle gençliği “tavlama” çabası içine girenlere karnımız tok. Umutsuzluğa, piyasacılığa, gericiliğe karşı örgütlenerek mücadelemizi sürdüreceğiz. 

İlke Barış Baran, ODTÜ FİZİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ

'ODTÜ’nün mücadele geleneğini pek anlayamamış görünüyor'

Dünkü eylemler sonrasında Babacan'ın yaptığı açıklamaları nasıl değerlendiriyoruz?

Babacan, yirmi yıllık AKP iktidarının gerici, piyasacı, işbirlikçi politikalarının birinci dereceden mimarıdır. Dün turuncu, bugün mavisiyle; göbekten bağlı olduğu sermaye düzeninin bu temsilcisi, üniversitelere yönelik ardı arkası kesilmez saldırıların suç ortağıdır. Mezunu olmakla gurur duyduğunu iddia ettiği ODTÜ’nün mücadele geleneğini pek anlayamamış görünüyor.

Anlattık, yine anlatalım… Geleneğimiz; tarihi ve bugünüyle, hangi kılıf altına saklanırsa saklansın, gericiliğe geçit vermemiş ilerici bir mücadele geleneğidir. “Fikir özgürlüğü” ve “tam demokrasi” masallarına karnımız tok. Türkiye Komünist Gençliği; yıllar önce olduğu gibi dün de, okulunun kapılarını düzenin aktörlerine kapatmasını bilmiştir. Yüzünü aydınlığa dönmüş TKP’li öğrenciler; o kapıları ilelebet kapalı tutmak, akademide ve ülkede eşitliğin, özgürlüğün egemenliğini kurmak için kararlı mücadelesine taviz vermeden devam etmektedir.

Furkan Eren Arslan, ODTÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği bölümü öğrencisi

4- Rekabet Kurumu'ndan Nadir Kitap'a 'durumunu kötüye kullanma' cezası(SOL)

Rekabet Kurumu, NadirKitap Bilişim ve Reklamcılık AŞ'nin, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 6. maddesi çerçevesinde hakim durumunu kötüye kullandığının tespitine yönelik yürütülen soruşturmayı tamamlandığını bildirdi.(346 bin 765 lira para cezası) Rekabet Kurumunca, NadirKitap'ın satıcı üyelerinin www.nadirkitap.com'a  yükledikleri kitap verilerine erişimi ve bu verilerin taşınabilirliğini haklı bir gerekçe olmadan engellemesi nedeniyle Kanun'un 6. maddesi çerçevesinde hakim durumunu kötüye kullandığına, bu nedenle söz konusu şirkete 346 bin 765 lira idari para cezası verilmesi kararı aldı. (Diğer sitelere uyarı) Karar sıklıkla karşılaşılan e-pazaryerlerinde, online satış platformlarında üyeler arasında haksızlık doğurabilecek uygulamalar, platformun üyelere yönelik yaptırımlar konusunda keyfi davranamayacağı yönünde örnek uyarı niteliğini taşıyor.

5-Silivri'de neler oluyor? 'İki tutuklu öldü, 6 kişi intihar etti, işkence sonrası ip ve jilet bırakıldı'(SOL)

Silivri Cezaevi'nde mahkumlara yönelik işkence iddialarına dair yeni bilgiler ortaya çıkmaya devam ediyor. Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 60 gardiyanın baskı ve işkencesinin ardından yaşamına son vermek isteyen 6 tutukludan Ferhan Yılmaz ile ismi öğrenilemeyen bir tutuklunun yaşamını yitirdiği belirtilirken, işkencenin ardından intihara sürüklenen Çoşkun Ağca, Tolga Okçu, Abdulmenav Çetin, H. Masal ile Ali adlı tutukluya dair bilgiye ulaşılamadı, Halil Kasal adlı tutuklunun ise yoğun bakımda olduğu öğrenildi.

Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre, çocuklarının intihara sürüklendiğini öğrenen Ağca’nın ailesi Silivri Cezaevi’ne avukat gönderdi. Cezaevi idaresi ile görüşen aile avukatına idare, Ağca’nın İzmir 2 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’ne ambulansla zorla sevk edildiğine dair bilgi verdi. Ağca’nın annesi Fatma Ağca, İzmir Cezaevi’nden bir gardiyanın kızını aradığını ve aynı bilgiyi verdiğini aktardı. Halil Kasal’ın annesi Beyaz Kasal da çocuğunun İzmir’e sevk edildiğini ve şu anda hastanede olduğunu aktardı. Anne Kasal, çocuğunun hangi hastanede olduğuna dair bilgiye ulaşamadığını kaydetti. Anne Kasal, ayrıca yol parası olmadığı için çocuğunu görmeye gidemediğini belirtti. Aynı cezaevinde bulunan Ercan Morkoç’un da intihara sürüklendiği öğrenildi. Ailesini arayan Ercan Morkoç, Orhan Hacıoğlu, Abdulmenav Çetin, H. Masal, Tolga Okçu’nun hastaneye götürüldüğü ve daha sonra karantina koğuşunda kaldığı bilgisini paylaştı. Morkoç, Hacıoğlu, Çetin, Masal, Okçu ve Ali adındaki tutukluların kaldığı koğuşa ip ve jilet bırakıldığını ve gardiyanların, “Ölmediniz, şimdi kendinizi tekrar kesin” dediğini aktardı. Morkoç, ayrıca söz konusu tutukluların ölüm orucuna girdiğini de paylaştı.

6-Marmara Denizi'nde tek tehlike 'müsilaj' değil: Yeni tehdidi açıkladılar(SOL)

Marmara Denizi'nde tek tehlikenin müsilaj olmadığı, toksik tehlikesi ile karşı karşıya kalındığı kaydedildi.  Türkiye'nin nüfusu en yoğun bölgesiyle çevrili Marmara Denizi'ne her gün yeterince arıtılmadığı için azot açısından yoğun olan tonlarca kanalizasyon suyu boşalıyor. Marmara Denizi'ni kirleten atık suların büyük çoğunluğu belediyeler ve diğer bölümü endüstriyel tesisler tarafından veriliyor. Kentsel atık sularının azot ve fosfor açısından yoğun olması, müsilaj üreten fitoplankton adlı mikroorganizmalar için besin bolluğu anlamına geliyor ve aşırı çoğalmalarına katkı sağlıyor.  Ancak Marmara Denizi için tek tehdit 'müsilaj' değil. DHA'nın haberine göre,  Prof. Dr. Abdullah Soykan, Prof. Dr. İsa Cürebal ve Uzman Furkan İnan, Doç. Dr. Serkan Kükrer, Dr. Öğretim Üyesi Dilek Aykır, Dr. Şakir Fural ve Doç. Dr. Hilal Aydın'dan oluşan araştırma ekibi, Erdek ve Bandırma körfezlerinde deniz dibinden aldığı toplam 69 sediment ve karot örneğinin, laboratuvar ortamındaki incelemesini tamamladı. Yapılan çalışmanın ardından, araştırmanın sonuç bilgisi raporu paylaşıldı. Raporda; Erdek ve Bandırma körfezlerinin karşı karşıya olduğu tek tehlikenin müsilaj olmadığı, alınan örneklerde cıva, kadmiyum, bakır, çinko gibi toksik element zenginleşmelerine de rastlandığı kaydedildi. 

7- Son Dakika: Türk vatandaşlığı başvurusunda değişiklik(Cumhuriyet)

Türk vatandaşlığına başvuru için satın alınması gereken gayrimenkulün değeri 250 bin dolardan 400 bin dolara yükseltilecek. 
Bu karar kapsamında Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik'in istisnai olarak Türk vatandaşlığının kazanılmasına ilişkin hükümlerin bulunduğu 20'inci maddesinin 2'nci fıkrasının "b" bendinde değişiklik yapılması öngörülüyor. Bu değişikliğin ilerleyen günlerde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle en az 400 bin Amerikan doları veya karşılığı döviz tutarında taşınmazı tapu kayıtlarına 3 yıl satılmaması şerhi koyulmak şartıyla satın alanlar ve kat mülkiyeti ya da kat irtifakı kurulmuş, en az 400 bin Amerikan doları veya karşılığı döviz tutarı peşin olarak yatırılan ve tapu siciline 3 yıl süreyle devir ve terkini yapılmayacağı taahhüdü şerh edilmek şartıyla noterde düzenlenmiş sözleşme ile taşınmazın satışının vadedildiği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca tespit edilenler Cumhurbaşkanı kararı ile Türk vatandaşlığı kazanabilecek.

8- Yargıtay Kılıçdaroğlu’na verilen cezayı bozdu: 'Belgelerin sahteliği hususunda herhangi bir tespit bulunmamaktadır'(Cumhuriyet)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘Man Adası belgeleri’ ile ilgili açıklamalarında  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve akrabalarına hakaret ettiği gerekçesiyle verilen tazminat cezaları Yargıtay tarafından bozuldu. Kılıçdaroğlu’nun Man Adası belgeleriyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakınları hakkında kullandığı ifadeler nedeniyle açılan davalarda, İstanbul’daki ilk derece mahkemeleri ayrı ayrı tazminat kararları açıklamıştı. Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davada Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan ve yakınlarına toplam 142 bin TL manevi tazminat ödemesine; Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davada toplamda 359 bin lira ve yine Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi 130 bin liralık tazminat ödemesine hükmetmişti. Bu kararlar istinaf mahkemesi tarafından onanmıştı.(https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/yargitay-kilicdarogluna-verilen-cezayi-bozdu-belgelerin-sahteligi-hususunda-herhangi-bir-tespit-bulunmamaktadir-1925508)

9- Galatasaray'ın "Gençlik projesi" iflas etti! (Cumhuriyet)


Sezon başında Burak Elmas başkanlığında ve Fatih Terim'in teknik direktörlüğünde büyük hedeflerle ve "Gençlik Projesi" ile başlayan Galatasaray gösterdiği performans ile adeta iflas etti.Sezona Burak Elmas başkanlığında ve Fatih Terim'in teknik direktörlüğünde büyük hedeflerle ve "Gençlik Projesi" ile başlayan Galatasaray, yaz transfer döneminde yaklaşık 26 milyon Euro harcamış ve yaş ortalaması düşük, gelecek vaat eden bir kadro kurmuştu.(https://www.cumhuriyet.com.tr/spor/galatasarayin-genclik-projesi-iflas-etti-1925461)

10-Krize rağmen beş milyon harcanmış (Mustafa Bildircin-BİRGÜN)

Bu yılın ilk çeyreğinde 4,9 milyon TL’lik kitap basım harcaması yapan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kasasından, yalnızca “Neden Müslüman Oldum?” ve “Sosyal Medya Ahlakı” kitaplarının basımı için 667 bin TL çıktı. (DİYANET, YAYINEVİ GİBİ ÇALIŞTI)  Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2022 yılının ilk çeyreğinde sonuçlandırdığı 12 kitap basım ihalesinden bazılarının maliyeti ise şöyle gerçekleşti: İslam İlmihali (Orta Boy): 1 milyon 696 bin 500 TLKitap Medeniyeti (8 bin adet): 284 bin TL, Masal Kitabım (10 bin adet): 343 bin 400 TL,Sorularla Mahremiyet Bilinci : 264 bin TL (https://www.birgun.net/haber/krize-ragmen-bes-milyon-harcanmis-384019)

 

TARİHTE BUGÜN (13 NİSAN)

     


     OLAYLAR:

      
         

      
      ÖLÜMLER: