Sonunda beklenen oldu, geçen yıl “istifa ettim geri çevirdiler, tehdit ediliyorum” diyen AKP Urfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba milletvekilliğinden ve partisinden istifa etti.
Fakıbaba’nın ünü milletvekilliğinden çok Urfa Belediye Başkanlığından geliyor. Refah Partili belediye başkanlarının son kuşağından o. Cumhuriyetin ilanından sonra genelde Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarının görev yaptığı Şanlıurfa'da 1980 sonrasında kesintisiz Refah Partisi (RP) kökenli başkanlar görev yaptı. Bu gelişme, ülkedeki siyasi iklim değişikliğinin yönünü de gösteriyordu. 12 Eylül fırtınası o iklimi bir daha geri dönmemecesine değiştirmiş, İslamcılık rüzgarlarının esmesine neden olmuştu. Bu rüzgârın arkasından ittiği politikacılardan biri o da.
İslamcılığı bir yana renkli bir kişilik aslında. 1997’de bir TV’de yayınlanan, yönetmenliğini İbrahim Tatlıses’in yaptığı “Fırat” dizisinde dol aldı mesela. Rol arkadaşları İbrahim Tatlıses, Gülben Ergen ve Aydemir Akbaş gibi ünlü isimlerdi.
Gelelim “kariyer” planına: 1982’de İstanbul Taksim İlkyardım Hastanesi'nde genel cerrahi uzmanlığını tamamladı. Iğdır Devlet Hastanesi'nde iki yıl başhekimlik yaptıktan sonra 1984’de Birecik Devlet Hastanesi'ne geçiş yaptı. 1992’de Şanlıurfa SSK Hastanesi'ne tayin oldu. 1994-2004 yılları arasındaki başhekimlik hizmetinin ardından 28 Mart 2004’deki seçimlerde AKP'den belediye başkanlığına aday oldu ve kazandı. 2009 yerel seçimlerinde bağımsız aday oldu ve yine kazandı. Numan Kurtulmuş’a yakındı, Saadet Partisi’ne katıldı. Kurtulmuş partisinden istifa edince o da istifa etti, Kurtulmuş AKP’ye katılınca o da katıldı. 2015 milletvekili genel seçimlerinde Şanlıurfa milletvekili seçildi. 2017-2018 yılları arasında Gıda, Tarım ve Hayvancılık bakanı olarak görevlendirildi. Tarımdaki kuruluşlar aracılığıyla dönen yolsuzluklardan da o vesileyle haberdar.
Benden önce yolsuzluk varmış!
2017’de bakanlık koltuğuna oturunca şöyle dedi; "Benden önce yolsuzluklar varmış. Bu geride kaldı, ben bunun takipçisiyim. Erkek olan şimdi yolsuzluk yapsın, göreyim bakayım…” Bu sözlerine selefi Faruk Çelik çok sert tepki gösterdi, “sorumlu siyasetçi ne konuştuğunu bilir ya da varsa bir şey gereğini yapar” dedi. Bunu duyan Fakıbaba açıklamasını düzeltti, “kastım sahte fatura düzenleyen az sayıdaki firmayla ilgili mücadelemdir” dedi. Yolsuzluk işini selefiyle görüşüp tatlıya bağlamışlardı!
Konu Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) etrafında dönüyordu. Tarım ve Orman Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın hayvan temin işinin hiçbir şaibeye mahal bırakmadan ihaleyle alınmasını istemesine rağmen dönemin TİGEM Genel Müdürü İsmail Şanlı, işi oldubittiye getirerek, doğrudan alım yöntemiyle ve daha pahalı fiyattan belli firmadan almıştı. Bu tartışmaların ardından Şanlı’nın “FETÖ”cü olduğu da iddia edildi. Tabii “FETÖ”cüyü bu önemli göreve kimin getirdiği hiç merak edilmedi.
Gerçi sorun sadece TİGEM değildi. Şehirdeki TMO, TOKİ, MEB uzantıları da yolsuzluğun içine batmıştı. İçki ve sigara kaçakçılığı almış başını yürümüştü. Urfa’da devlet ülkenin bütününde olduğu gibi eş dost akraba şirketine dönüştürülmüştü.
Fakıbaba her nasılsa bu ilişkiler ağında arıza çıkaran siyasetçi rolünü severek üstlendi. Yakın zamanda siyasetin masada yemek yenilerek yapılmadığını vurguladı, AKP’lileri suçladı, esnaf kimseyi görmediğini bana şikâyet ediyor dedi. Ekonomik kriz ve işsizlik Urfalıları bunaltmıştı. Eğitimde, sağlıkta ciddi sıkıntılar baş göstermişti. Genel merkeze ulaştıracaktı ama sonuç alacağı kanısında değildi.
Yine yolsuzluk tartışması
Fakıbaba’nın tarafı olduğu son parti içi tartışma yine yolsuzlukla ilgiliydi. AKP’li Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’nin yaklaşık 29 milyon 500 bin TL bedelle üç arsa için açtığı ihaleye çeşitli kesimlerden tepki gelmişti. Örneğin bir AKP’li belediye meclis üyesi, “Parsel parsel satıyorlar. Şanlıurfa halkının malını oldubittiye getirmeye kimsenin hakkı yoktur. Rantlı ihalelere milletin malını peşkeş et. Sonra da açığı doldurmak için parsel parsel sat” diyerek tepki göstermişti. Fakıbaba da arsanın satılmak yerine konut yapılmasını önermiş, mevcut belediye başkanına “Astronomik kârı birkaç kişi kazanacağına, Urfa halkı kazansa daha iyi olmaz mı?” diye sormuştu.
Aslında Fakıbaba’nın bu çıkışı tek örnek değil. Geçen yıl çıktı çok önemli açıklamalar yaptı. 1 Kasım 2015 Erken Genel Seçimlerinde HDP seçmeninin partisine oy verdiğini söyledi. Oğlunun “FETÖ” yurdundan kaldığını dile getirdi, o tarihte İçişleri Komisyonu Başkanı olan Kahramanmaraş AKP Milletvekili Celalettin Güvenç’in ise, 2014 yılında “FETÖ”nün destekleriyle kendisinin yerine Şanlıurfa adayı yapıldığını söyledi. Fakıbaba o dönemde Şanlıurfa'da devlet desteklemelerinin yüzde 85’inin vali tarafından “FETÖ”nün kuruluşlarına dağıtıldığını açıkladı.
Bardağı taşıran damla ise 2018 yılında Urfa’da meydana gelen bir çatışma oldu. Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde AKP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız'ın seçim çalışması sırasında Şenyaşar ailesinin işlettiği dükkâna girmesi ile başlayan tartışma büyük çaplı bir çatışmaya dönüşmüştü. Meydana gelen olaylarda milletvekilinin korumalığını yapan kardeşi Mehmet Şah Yıldız ve hastaneye sevk edilen Esvet Şenyaşar ile iki oğlu hayatını kaybetti, sekiz kişi yaralandı. Çatışmada yaralanan Fadıl Şenyaşar hastanedeki tedavisinin ardından tutuklandı. AKP’li vekilin kardeşi Enver Yıldız 15 ay firari kaldıktan sonra teslim oldu. İki kişiyi öldürmekten ve sekiz kişiyi öldürmeye teşebbüsten müebbet hapis cezası aldı. Sonra dosyaya gizlilik kararı konuldu. Çatışmanın arkasında “terör” kuşkusu doğmuştu. Fakıbaba bu açıklamadan rahatsızdı, bu olayın arkasında terör aranmasından utandığını söyledi. O dönem genel merkezi aramış, Suruç'taki olay terör olayı değildir demişti. Tabii yine sonuç alamamıştı.
Rahatsız olduğunu hiç saklamadı. Hatta dediğine göre partisinden istifa etmiş ama etkili birileri araya girerek istifa kararından vazgeçirmişti. “AK Parti ile doku uyuşmazlığı olanlar var. 2014'den sonra Şanlıurfa'nın kimyası değişti. Bazı isotçular AK Parti'den istifa etmemi istiyor” diye açıkladı sebebini. Bu sözlerinin ardından tehditler aldığını ve suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı, baskılara boyun eğmeyecekti!
Ama fazla direnemedi o baskılara, partisinden ve milletvekilliğinden istifa etti. AKP’de işler ise bildiğiniz gibi!.
Orhan Gökdemir / SOL