16 Aralık 2022 Cuma

BELLEK - 16 ARALIK -

 


OLAYLAR:

  • 1631 - Vezüv yanardağı faaliyete geçti; yaklaşık 4000 kişi öldü.
  • 1707 - Japonya'da Fuji Dağı'nın kayıtlara geçmiş son patlaması gerçekleşti.
  • 1727- Osmanlı’da Müslümanlar tarafından Osmanlıca ilk ilk kitap, Vankulu Lugati, bugün basıldı. Bu tarihten önce gayri müslümlerin kitapları basılıyordu. İbrahim Müteferrika’ya matbaasında din kitapları basmamak koşuluyla izin verildi.
  • Vankulu Lugatı (Lugat-ı Vankulı), Osmanlı İmparatorluğu’nda, Müteferrika matbaasında basımı yapılan ilk eser. Sözlükçü el-Cevheri’ye ait olan eser Vankulu Mehmed Efendi tarafından (ö. 1592) 1589 yılında tercümesi edilmişti. Eserin asıl adı Tâcü’l-luġa ve ṣıḥâḥu’l-ʿArabiyye idi ve Osmanlı’da Terceme-i Sıhah-ı Cevheri adıyla yayımlanmıştı. Vankulu Lugatı olarak ün kazanan eserin Müteferrika matbaasındaki basım tarihi ise 1729’dur. Eser ilk olarak 500 kadar basılmıştı ancak medrese öğrencileri ve müderrislerin mutlaka edindiği bir eser olması nedeniyle farklı tarihlerde 3 kez daha basıldı. Kemal Beydilli ve Dr. Coşkun Yılmaz’ın eser üzerine çalışmaları mevcuttur.
  • 1773 - Boston Çay Partisi: Amerikan Kolonistler çay vergilerini protesto etmek için Boston limanındaki üç İngiliz gemisine girip 300'den fazla çay sandığını denize döktüler.
  • 1876 - II. Abdülhamit'in Cuma selamlığına arabayla gitmesinden sonra, Padişahların törene saltanat arabalarıyla katılmaları gelenek haline geldi.
  • 1902 - Türkistan'da 6,4 şiddetinde deprem; yaklaşık 4500 kişi yaşamını yitirdi.
  • 1918 - Giresun'da, Işık adlı millî gazete çıkmaya başladı.
  • 1920 - Çin'in kuzeybatısındaki Guangzhou eyaletinde 8,6 büyüklüğünde deprem; 200 bin kişi öldü.
  • 1925 - Cemiyet-i Akvam, daha önce saptanan "Brüksel hattını", Türk-Irak sürekli sınırı olarak kabul etti. Bu karara göre, Musul Irak'a verildi.
  • 1932 - Samsun-Sivas demiryolu hattı işletmeye açıldı.
  • 1944 - Ardenler Taarruzu başladı.
  • 1946 - İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı, Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi, Türkiye Sosyalist Partisi, İstanbul İşçi Sendikalar Birliği ve İstanbul İşçi Kulübü’nü kapattı. Ayrıca, YığınNororGünSesSendikaDost dergi ve gazeteleri yasaklandı. Yarın gazetesi ve Büyük Doğu dergisinin yayımı 4 ay süreyle durduruldu.
  • 1949 - Ahmet SukarnoEndonezya'nın ilk Cumhurbaşkanı oldu.
  • 1965 - NASAPioneer-6 sondasını Delta roketiyle uzaya gönderdi. Sonda ile en son temas 8 Aralık 2000'de oldu.
  • 1967 - Stanford Üniversitesinde bir grup bilim insanı, eşi tekrar yapılabilen DNA'yı ayrıştırmayı başardı.
  • 1969 - İstanbul Boğaz Köprüsü, 303 milyar liraya ihale edildi.
  • 1972 - Sol Yayınları sahibi Muzaffer Erdost'un 7,5 yıllık mahkûmiyeti Yargıtay'da onaylandı. Muzaffer Erdost, Vladimir İlyiç Lenin'in “Ne Yapmalı” adlı kitabını yayımlamaktan yargılanmıştı.

  • 1974 - Televizyon haberlerinde gösterilen Kuzey Amerika haritasının, Vladimir İlyiç Lenin'e benzediği ihbar edilince savcılık soruşturma başlattı.

  • 1977 - Dünya Kadınlar GünüBirleşmiş Milletler Örgütü, 8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı.
  • 1979- İstanbul Beşiktaş’ta bir kahvehaneye konulan bombanın patlaması sonucu 5 kişi öldü.
  • 1982- Doç.Server Tanilli’nin “Kerem Noyan” takma adıyla yayınlanan “Faşizmin Yalanları”adlı derleme kitabında “milli duyguları yok etmeye yönelik propaganda” savıyla açılan ve 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı dava mahkeme heyeti değiştiği için ertelendi. Doçent Server Tanilli”Faşizmin Yalanları”kitabının yayınlanmasından ve “Uygarlık Tarihi” dersinden beraatinden birkaç gün sonra 7 Nisan 1978’de faşist saldırıya uğrayıp belden aşağısı felç kalmış; uzun süre tedavisinden sonra Tanilli Strasbourg Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmıştı.
  • 1982 - Barış Derneği Başkanı Mahmut Dikerdem tahliye oldu.
  • 1985- SHP Adana Milletvekili Cüneyt Canver, Meclis’te İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken kürsüden işkencelerde kullanılan sahra telefonunu gösterdi ve karakollarda işkenceden 113 kişinin öldüğünü iddia ederek TBMM’ye bir liste verdi.
  • 1985 - Mafya hesaplaşması: Paul Castellano ve Thomas Bilotti, Gambino ailesinin lideri John Gotti'nin emriyle New York'ta bir restoranın önünde vurularak öldürüldü.
  • 1986 - Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti kuruldu.
  • 1986 - Türkiye'ye iltica eden Bulgaristan Türkü halterci Naim Süleymanoğlu Taksim'de karşılandı.
  • 1990 - Jean-Bertrand AristideHaiti'nin ilk demokratik seçimlerini kazandı ve seçimle işbaşına gelen ilk Başkan oldu.
  • 1990 - Osman Hamdi Bey'in "Kaplumbağa Terbiyecisi" adlı tablosu rekor fiyatla satıldı: 1 milyar 750 milyon lira.
  • 1991 - KazakistanSovyetler Birliği'nden ayrılarak bağımsızlığını ilan etti.
  • 1991 - Halkın Emek Partisi (HEP) Genel Başkanlığına Feridun Yazar seçildi.
  • 1992- Sigara üretiminde devlet tekeli tarihe karıştı; Başbakan Süleyman Demirel, özel sektöre ait PhilSa sigara fabrikasını açtı.
  • 1994- 1.5 milyon dolar nakit parası ve çok sayıda gayrimenkulü bulunan RP Genel Başkanı Erbakan’ın 1964’de Gümüş Motor şirketinin genel müdürü iken şirketi denetleyen murakıplarca “şirket kaynaklarını şahsi çıkarları için kullanmak”la suçlandığı bir rapor ortaya çıktı. Malvarlığıyla ilgili basın toplantısında Gümüş Motor’un 250 bin TL’lık hissesinin kendisine ”hediye edildiğini” söyleyen Erbakan’ın aksine, murakıplar şirketten ”borç” alındığını, geri ödenmediğini, Erbakan’ın hisseyi daha sonra Şeker Şirketi’ne satarak gelir elde ettiğini rapor etti.
  • 1995- Uğur Mumcu’nun anısını yaşatmak, yetenekli gençleri gazeteciliğe kazandırmak amacıyla kurulan “Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı”nın (umag) eğitim ve araştırma merkezi Ankara’da geniş davetli topluluğunun katılımıyla açıldı.
  • 1996 - Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı yeniden açıldı.
  • 1997- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) 8 Aralık günü İstanbul’dan başlattığı “Sendikal Haklar yürüşü” bugün Ankara’da sona erdi. Gebze, Kocaeli, Adapazarı, Bilecik, Eskişehir güzergâhını izleyen 200 kişilik grup “Kendimiz için değil Türkiye için Ankara’ya yürüyoruz” sloganıyla yola çıktı. DİSK Başkanlar Kurulu, şube ve işyeri temsilcileri ile işlerinden çıkarılanları temsilen bir grubun katıldığı yürüyüşçüler, yol boyunca diğer sendika üyesi işçilerden de büyük destek gördüler. DİSK üyesi işçiler, 24 Nisan 1995’te de “Mezarda emekliliğe hayır” sloganı ile İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş başlatmıştı. DİSK’li işçileri Ankara’da partiler, kitle örgütleri ve ODTÜ’lülerden onbinler karşıladı. Bakanlıklara yürüyen kortej adına DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak Çalışma Bakanı N.Çağan ve Başbakan Mesut Yılmaz’la görüştü.
  • 1997- Abdi İpekçinin öldürülmesinden tutuksuz yargılanan Oral Çelik için MİT Müsteşarlığı’nca mahkemeye gönderilen yazıda, Çelik’in suikastı planlayanlar arasında olduğu, M.Ali Ağca’ya yardım taahhüdünde bulunduğu ve suikast sonrası taahhüdünü yerine getirdiği belirtildi.
  • 1997- İstanbul Büyükşehir Belediye sınırları içerisinde ”SİT Alanı” ilan edilen bölgelerde yasa gereği yapılması gereken “Koruma Amaçlı İmar Planları” Büyükşehir Belediye tarafından yıllardır yapılmadığından yağma ve tahribat sürüyor. (Mimar Oktay Ekinci’nin Cumhuriyet’teki yazısı)
  • 1998 - Amerika Birleşik Devletleri, Irak'a "Çöl Tilkisi" harekatını başlattı. Harekatın nedeninin Irak'ın Birleşmiş Milletler'in ülkede yaptığı kitle imha silahlarını kontrolünü engellemesi olduğu ileri sürüldü.
  • 1999-  İstanbul’da boş geçen derslerine öğretmen atanması talebiyle ellerinde dövizlerle okul önünde yürüyen Atatürk Çiftliği İlköğretim Okulu’ndan 12 ile 14 yaş arası 4’ü kız 5 öğrenci, ”Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”ten 6 ay ile 1.5 yıl hapis istemiyle yargılandı. Sirkeci’deki 1.Çocuk Mahkemesi’ndeki duruşmada Adli Tıp’tan çocuklar hakkında verilen (yaptıklarının bilincinde olduklarına dair) “Farik Mümeyyizlik Raporu” okundu; avukatlar rapora itiraz etti ve dava ertelendi. Sanık avukatlarının isteği üzerine görüntü ve fotoğraf çekilmedi.
  • 2000- 135 yıllık tarihinde Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’ne ilk kez bir kadın, Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu atandı.
  • 2001- ODTÜ öğrencilerinin 4 yıldır çeşitli biçimlerde sürdürdüğü eylemlerin ardından, kampüste bulunan McDonald’s’ın sözleşmesi yenilenmedi.
  • -----------------------------------------------------
  • 2002 - NATO ile AB arasında, "NATO-AB Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası Ortak Bildirisi" ile stratejik iş birliği anlaşmasına varıldı. Uzlaşma, AB'nin, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) çerçevesinde oluşturacağı askeri birimlerin, NATO'nun lojistik, stratejik ve istihbarat alanlarındaki yeteneklerini kullanabilmesine olanak tanıyor.
  • 2003- Fransa, İtalya, İsveç, Belçika, Rusya ve Arjantin’den sonra İsviçre de Ermeni soykırımını tanıdı. Ulusal Konsey, hükümetin karşı çıkmasına rağmen 67 oya karşı 107 oyla soykırım tasarısını kabul etti.
  • 2004- Irak’ta İslami Cihad Hareketi, rehin aldıkları bir İtalyan’ı öldürdü. İnfaz görüntüleri El Cezire televizyonunda yayınlandı.
  • 2005- Orhan Pamuk’un “bu topraklarda 1,5 milyon Ermeni öldürüldü” açıklamasından ötürü açılan davanın ilk duruşması saldırı, tartışma ve protestoler gölgesinde yapıldı. Pamuk’a destek için davaya katılan PEN Başkanı Eugene Schougin: “Yargılamadan endişeliydik, ama artık Pamuk’un can güvenliğinden de endişeliyiz” dedi.
  • 2005- Kızıltepe’de baba-oğul Ahmet ve Uğur Kaymaz’ın öldürülmesinden sanık 4 polisin Eskişehir’deki duruşmasında Adli Tıp raporunu yorumlayan Avukat Tahir Elçi, Ahmet Kaymaz’ın vücuduna isabet eden 9 kurşunun her birinin öldürücü olduğunu ve arkadan girdiğini söyledi.
  • 2006- DTP yöneticileriyle 56 belediye başkanı, belediye meclisi ve il genel meclisi üyelerinin Ankara’da sonuçlanacak “Diyarbakır Yürüyüşü” Diyarbakır’dan başladı.
  • 2006- Filistin lideri Mahmud Abbas erken seçim kararı aldı. Hamas, erken seçim çağrısına karşı “anayasaya aykırı, bu halkın iradesine darbedir’ dedi. Anayasa’da Abbas’a erken seçim yetkisi veren bir madde bulunmuyor.
  • 2007- Gündem Gazetesi çalışanları, 1 aylık “yayın durdurma” cezasının tamamlanmasının ardından çıkardıkları “tüm sayfaları siyah sayı” ile gazetenin yayınına son verdiklerini G.Saray’da açıkladılar.
  • 2008- DİSK üyeleri, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’nun (ETUC) küresel ekonomik krizin emekçilerin sırtına yüklenmesine karşı Fransa’da düzenlediği mitinge destek için Türkiye’de 11 ilde eylem yaptı.
  • 2008- Türk Eczacılar Birliği ve 51 Oda Başkanı, muayene katkı paylarının eczacılar aracılığıyla tahsil edilmesine karşı Sağlık Bakanlığı önünde eylem yaptı.
  • 2008- İstanbul Üniversitesi rektörlük seçimlerini izlemek için İÜ Fen Fakültesi’ne girmek isteyen Öğrenci Kolektifi üyeleri sürüklenerek uzaklaştırıldı.
  • 2009- Çeşitli illerden Ankara’ya gelen TEKEL işçilerinin Abdi İpekçi Parkı’ndan AKP Genel Merkezi’ne yürüyüşlerine polis biber gazıyla engel oldu. TEKEL işçilerinin Abdi İpekçi Parkı’ndaki direnişine sendikalar ve siyasi parti temsilcileri destek ziyaretleri yaptı.
  • 2009- İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin BİMTAŞ şirketinde sözleşmeli itfaiyeciler, 31 Aralık’tan sonra sözleşmelerinin sonlandırılarak itfaiye hizmetlerinin özelleştirmesi kararını protesto için Saraçhane Parkı’nda toplanıp İBB’ye yürümek isteyince polis biber gazı ve tazyikli su ile saldırdı.
  • 2009- 25 Kasım’daki eylemde”trenlerin önünü keserek makinistleri zorla trenden indirdikleri” iddiasıyla soruşturma açılıp açığa alınan 16 çalışanın işe iadesi için KESK’e bağlı BTS ve Türk Ulaşım-Sen üyesi çalışanlar 5 ilde geceden itibaren çalışmadı, seferler aksadı.
  • 2009- “Okuluma Dokunma İnsiyatifi” Kentsel Dönüşüm Programı kapsamında, Şişhane’deki Beyoğlu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin satışını protesto etti.
  • 2010- İTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla binası önünde bir araya gelen Öğretim Üyeleri Derneği, DİSK, KESK ve İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu temsilcileri, yumurta eylemlerinin ardından öğrencileri kriminalize etmeye yönelik açıklamalara karşı öğrencilere destek verdi.
  • 2010- Genç-Sen üyeleri, üniversitelerde polisin ve AKP’nin öğrencilere tutumu ile YÖK’ü G.Saray’dan Taksim’e yürüyüşle protesto etti.
  • 2011- “Türkiye’ye Füze Kalkanı”nı protesto için çadır kurup açlık grevi yapacaklarını açıklayan Trakya Üniversitesi Edirne Gençlik Derneği üyesi 15 öğrenciden 3’ü gözaltına alındı.
  • 2011- Erdoğan’ın Hopa’ya gelişi ve sonrasında çıkan olaylardan ötürü 5 ay boyunca tutuklu kalan 7 kişi mahkemece Arhavi Cezaevi’nden tahliye edildi.
  • 2012- Devrimci İşçi Hareketi’nin düzenlediği Grup Yorum, Niyazi Koyuncu ve Hüseyin Turan’ın katılacağı konserin yasaklanmasını protesto edenlere polis müdahale etti.
  • 2013- AYM kararının ardından CHP Milletvekili Mustafa Balbay’ın tahliye edilip BDP’li 5 Milletvekilinin tahliye talebinin reddi Diyarbakır’da protesto edildi.
  • 2013- Şili’de Sosyalist Parti’nin lideri Michele Bachelet 2.turda % 62 oyla devlet başkanı seçildi.
  • 2014- Pakistan’ın Peşaver kentinde silahlı kişiler bir okuldaki yüzlerce öğrenci ve öğretmeni rehin aldı. 148 kişi öldürüldü. Saldırıyı Taliban üstlendi.
  • 2015- Burkina Faso’da İlerleme İçin Halk Hareketi Partisinden (MPP) Roch Marc Christian Kabore’nin resmen devlet başkanı seçildiği bildirildi.
  • 2016- İstanbul Atatürk Havalimanı’nda KCK’nın Türkiye sorumlusu olduğu iddia edilen Sara Aktaş tutuklandı.


DOĞUMLAR:



ÖLÜMLER:

  • 705 - Wu Zetian, Çin tarihinin tek kadın İmparatoru (d. 624)
  • 1474- Türk gökbilimci, matematikçi ve dilbilimci Ali Kuşçu (d. 1403) İstanbul’da öldü.
  • Timurlular devrinde Semerkant’ta yetişmiş, daha sonra Osmanlı ülkesinde büyük bir şöhret kazanmış olan Türk astronom ve matematikçisi.Asıl adı Alâeddin Ali, babasının adı Muhammed’dir. Doğum yeri ve tarihi tam olarak bilinmemekle beraber XV. yüzyıl başlarında Semerkant’ta dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. Babası, Uluğ Bey’in doğancıbaşısı olduğu için “kuşçu” lakabıyla anılmıştır. Kendisi de büyük bir âlim olan ve âlimleri koruyan Uluğ Bey, Ali Kuşçu’yu ya doğrudan doğruya babası vasıtasıyla veya aslen Bursalı olan ve tahsil için Mâverâünnehir’e giden Kadızâde-i Rûmî aracılığıyla tanıyarak ona ders verdi. Dolayısıyla o, matematik ve astronomi alanındaki temel bilgileri Semerkant’ta Uluğ Bey, Kadızâde-i Rûmî ve Gıyâseddin Cemşîd’den aldı. Rivayete göre, bir türlü ilme doymayan Ali Kuşçu, Uluğ Bey ve Kadızâde’den izin alamama endişesiyle gizlice Kirman’a gitti. Orada birçok kitabın yanı sıra Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Tecrîdü’l-iʿtiḳād adlı eseriyle şerhini de okuma fırsatı buldu ve daha sonra Tûsî’nin eserini Şerḥu’t-Tecrîd adıyla şerhederek Ebû Saîd Han’a takdim etti. Tekrar Uluğ Bey’in yanına döndüğünde ona Kirman’da kaleme aldığı Ḥallü eşkâli’l-ḳamer adlı risâlesini sunarak takdirini kazandı. Bundan sonra ilmini ilerletmek üzere Uluğ Bey tarafından Çin’e gönderildiği ve dönüşünde dünyanın yüzölçümünü, ayrıca meridyeni hesap ettiği bilinmektedir. Uluğ Bey’in öldürülmesinden (1449) sonra koruyucusuz kalan Ali Kuşçu, Timurlular’ın sarayından ayrılarak hac maksadıyla Mekke’ye giderken Tebriz’e uğradı. Burada Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’dan büyük ilgi gördü ve elçilik göreviyle Fâtih Sultan Mehmed katına gönderildi. İlmine hayran olan Fâtih’in ısrarı üzerine elçilik görevini tamamladıktan sonra İstanbul’a döndü ve yol boyunca büyük törenlerle, armağanlarla karşılandı. Fâtih 1473’te Uzun Hasan üzerine yaptığı sefere birlikte götürdüğü Ali Kuşçu’yu dönüşte Ayasofya Medresesi’ne müderris tayin etti. Bu tayin İstanbul’da astronomi ve matematik alanındaki çalışmalara canlılık getirmiş, hatta Ali Kuşçu’nun derslerini ilim adamları dahi takip etmişlerdir. Ali Kuşçu’nun Fâtih zamanında Molla Hüsrev’le birlikte Semâniye medreselerinin programını düzenlemeye memur edildiği de rivayet edilmektedir. İstanbul’un boylamını, eskiden belirlenmiş olan 60 derecelik değeri düzeltip 59 derece, enlemini de 41 derece 14 dakika olarak tesbit ettiği bilinmektedir. Fâtih Camii’nde de bir basîtesi (güneş saati) vardır. Ali Kuşçu 5 Şâban 879’da (15 Aralık 1474) İstanbul’da vefat etti ve Eyüp Sultan Türbesi civarına defnedildi. Yetiştirdiği talebeler arasında torunu Mîrim Çelebi ile Molla Lutfî meşhurdur.

    Eserleri. Ali Kuşçu’nun daha çok şerh-hâşiye türünden olan değişik sahalardaki eserlerini üç grupta toplamak mümkündür:

    Astronomi-Matematik. 1. Risâle fi’l-heyʾe. Astronomi ile ilgili Farsça bir risâle olup Süleymaniye (Ayasofya, nr. 2639, 2640; Esad Efendi, nr. 2033/4), Nuruosmaniye (nr. 4913) ve Köprülü (nr. I, 1582/14) kütüphanelerinde nüshaları vardır. Bir mukaddime ve iki “makale”den oluşan risâleyi Molla Pervîz Mirkātü’s-semâ adıyla Türkçe’ye çevirmiştir. Bu tercümenin bir nüshası Nuruosmaniye Kütüphanesi’ndedir (nr. 2949). Ayrıca Muslihuddîn-i Lârî’nin bu risâleye yaptığı Farsça bir şerhi de bulunmaktadır (Köprülü Ktp., nr. I, 1586/2).

    2. Risâle fi’l-ḥisâb. Üç makaleden oluşan Farsça bir eserdir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Ayasofya, nr. 2733) müellif hattı bir nüshası bulunmaktadır.

    3. er-Risâletü’l-fetḥiyye. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’a karşı elde ettiği zafer münasebetiyle Fâtih’e ithaf edilmiş olan astronomi ile ilgili Arapça bir eserdir. Risâleyi Ali Kuşçu’nun torunu Mîrim Çelebi ile talebesi Sinan Paşa ayrı ayrı şerhetmişlerdir. Eserin, Kanûnî’nin emri üzerine 1548 yılında Halep’te Hulâsatü’l-hey’e adıyla Ali b. Hüseyin, 1824 yılında da Mir’âtü’l-âlem adıyla Mühendishâne-i Hümâyun başmüderrisi Seyyid Ali Paşa tarafından (bk. Râgıb Paşa Ktp., nr. 250) yapılmış Türkçe tercümeleri de vardır. Bu eserin yukarıda adı geçen Farsça Risâle fi’l-heyʾe’nin Arapça tercümesi olup olmadığı konusu tartışmalıdır (bk. , I, 323; Ünver, s. 44-45). er-Risâletü’l-fetḥiyye’nin Süleymaniye (Ayasofya, nr. 2733/1 müellif hattı; Dârülmesnevî, nr. 340; Pertev Paşa, nr. 633/22; Hâlet Efendi, nr. 538; Lala İsmâil, nr. 292/1) ve Nuruosmaniye (nr. 2950/3) kütüphanelerinde birçok nüshası mevcuttur.

    4. er-Risâletü’l-Muḥammediyye. Ali Kuşçu’nun Arapça olarak kaleme alıp Fâtih’e ithaf ettiği hesap ilmi ile ilgili bu eseri bir mukaddime ve beş makaleden ibarettir. Eserdeki makale sayısı, Farsça Risâle fi’l-ḥisâb’dan fazladır. Bu iki risâlenin birbirinin tercümesi olup olmadığı konusu da tartışmalıdır (bk. , I, 23; Ünver, s. 41-42). Risâlenin Süleymaniye Kütüphanesi’nde biri müellif hattı olmak üzere (Ayasofya, nr. 2733) çeşitli yazma nüshaları vardır (Lâleli, nr. 2715/2; Pertev Paşa, nr. 623/23; Kılıç Ali Paşa, nr. 683/4).

    5. Şerḥ-i Zîc-i Uluġ Beg. Farsça bir şerh olup tertip açısından bir zîc için gerekli bütün bilgileri ihtiva etmektedir. İstanbul Kandilli Rasathânesi (nr. 113) ve Râgıb Paşa (nr. 928) kütüphanelerinde birer nüshası bulunmaktadır.

    6. Şerḥu’t-Tuḥfeti’ş-Şâhiyye. Kutbüddîn-i Şîrâzî’nin astronomiyle ilgili et-Tuḥfetü’ş-Şâhiyye adlı eserinin şerhidir (bk. , I, 367-368). Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Cârullah Efendi, nr. 2060) bir nüshası tesbit edilmiştir. Şerhin Ali Kuşçu’ya ait olduğuna dair metinde herhangi bir işaret yoktur. Tabakat kitaplarında da Ali Kuşçu’ya böyle bir şerh nisbet edilmemiştir. Yalnız söz konusu nüshanın ilk varağının üst tarafında Ali Kuşçu’ya ait olduğu kaydedilmiş bulunmaktadır.

    Kelâm ve Usûl-i Fıkıh. 1. eş-Şerḥu’l-cedîd ʿale’t-Tecrîd. Nasîrüddîn-i Tûsî’nin kelâm ilmi alanında pek meşhur olan, birçok şerh ve hâşiyesi bulunan Tecrîdü’l-iʿtiḳād adlı eserinin şerhi olup bunun üzerine de epeyce hâşiye kaleme alınmıştır. Celâleddin ed-Devvânî ile Sadreddîn-i Şîrâzî söz konusu şerh üzerine yazdıkları hâşiyelerle aralarında ilmî tartışmaya girmişler, bu sebeple de aynı kitaba birden fazla hâşiye yazarak itiraz ve cevap mahiyetindeki tartışmalarını sürdürmüşlerdir (bk. TECRÎDÜ’l-İ‘TİKĀD). Şerhin Süleymaniye Kütüphanesi’nde birçok yazma nüshası bulunduğu gibi Köprülü (nr. I, 821, 822; II, 151), Nuruosmaniye (nr. 2104/2) ve Kayseri Râşid Efendi (nr. 484) kütüphanelerinde de nüshaları mevcuttur. Kitap ayrıca basılmıştır (Tebriz 1301, taş basması; bk. İÜ Ktp., nr. 74152, 82016).

    2. Ḥâşiye ʿale’t-Telvîḥ. Sadrüşşerîa’nın fıkıh usulüne dair Tenḳīḥu’l-uṣûl’ü üzerine Teftâzânî tarafından yapılan et-Telvîḥ adlı şerhin hâşiyesi olup bir tek nüshası tesbit edilebilmiştir (Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 1438/2).

    Dil-Gramer. 1. Şerḥu’r-Risâleti’l-vażʿiyye. Adudüddin el-Îcî’nin vaz‘ ilmine dair risâlesinin şerhidir; Süleymaniye Kütüphanesi’nde birçok yazma nüshası bulunmaktadır. Ayrıca Köprülü (nr. II, 339/1), Râgıb Paşa (nr. 1285/6, 1289/3), İstanbul Üniversitesi (nr. 1532, 6035) ve Kayseri Râşid Efendi (nr. 1001/4) kütüphanelerinde de nüshaları vardır. Şerh üzerine Seyyid Hâfız tarafından bir de hâşiye yazılmıştır. Bu hâşiye, şerh ve metinle birlikte birkaç defa basılmıştır (İstanbul 1259, 1267, 1272).

    2. Risâle fî vażʿi’l-müfredât. Müstakil küçük bir risâle olup birçok yazma nüshası vardır (Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki birçok nüshadan başka Nuruosmaniye Ktp., nr. 4509/7; Köprülü Ktp., nr. 1610/35).

    3. ʿUnḳūdü’z-zevâhir. Lugat, sarf ve iştikakla ilgili olan bu eser Kahire (ts.) ve İstanbul’da (1866, taş basması) basılmıştır. Ayrıca Süleymaniye (Fâtih, nr. 4676; Yenicami, nr. 1181/1; Esad Efendi, nr. 3087; Lâleli, nr. 3030/10; Şehid Ali Paşa, nr. 2576, 2577, 2578) ve Nuruosmaniye (nr. 4512/4) kütüphanelerinde yazma nüshaları mevcuttur. Eser Müftîzâde Abdürrahim tarafından şerhedilmiştir (Şerḥu ʿUnḳūdi’z-zevâhir, İstanbul, ts., 200 sayfa; yazma nüshası için bk. Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3070).

    4. Şerḥu’ş-Şâfiye li’bni’l-Ḥâcib. Farsça bir eser olup burada eş-Şâfiye’nin bazı yerleri şerhedilmiştir (bk. , II, 1021). Köprülü Kütüphanesi’ndeki (nr. I, 1598) mecmuada bulunan eş-Şâfiye’nin sonundaki Farsça risâle muhtemelen bu şerhtir.

    5. Fâʾide li-taḥḳīḳi lâmi’t-taʿrîf. Harf-i ta‘rifin bazı özellikleri üzerinde duran tek varaktan ibaret bir risâle olup Köprülü (nr. I, 1593/21) ve Süleymaniye (Reşid Efendi, nr. 1032/39) kütüphanelerinde nüshaları mevcuttur.

    6. Risâle Mâ ene ḳultü. Teftâzânî’nin Telḫîṣü’l-Miftâḥ üzerine yazdığı ve el-Muṭavvel diye tanınan şerhte geçen “mâ ene ḳultü” ibaresiyle ilgili olarak yazılmıştır. Aynı adla başka müelliflerin de risâleleri vardır (bk. , I, 888). Risâle fî beyâni sebebi taḳdîmi’l-müsnedi ileyh diye de anılır (nüshaları için bk. Köprülü Ktp., nr. III, 704/3; Râgıb Paşa Ktp., nr. 374, vr. 208-211; Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 1032/30). Abdülgafûr-i Lârî bu risâle üzerine bir başka risâle yazmıştır (Risâle ʿalâ Risâle Mâ ene ḳultü, bk. Köprülü Ktp., nr. III, 704/4).

    7. Risâle fi’l-ḥamd. Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin el-Ḥâşiyetü’l-kübrâ’sında söz konusu ettiği “hamd” ile ilgili sözlerinin tahkikine dair bir risâledir (bk. , I, 862). Baş tarafında Ali Kuşçu bu risâlesini el-Fetḥiyye’den sonra yazdığını bildirmektedir (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 5384/9).

    Kaynaklarda Ali Kuşçu’ya nisbet edilen, ancak nüshaları tesbit edilemeyen başka eserler de vardır: Târîḫu AyasofyaTefsîrü’z-zehrâveynMaḥbûbü’l-ḥamâʾilRisâle fî ḥalli eşkâli’l-ḳamerRisâle fî mevżûʿâti’l-ʿulûmMeserretü’l-ḳulûb fî defʿi’l-kürûb (bk. , I, 286, 448, 572, 883; II, 1676; , III, 486-487; Adıvar, s. 47).(kaynak:İslam Ansiklopedisi)

  • 1598 - Yi Sun-sin, Koreli Amiral (d. 1545)
  • 1687 - William Petty, İngiliz iktisatçı, bilim insanı ve filozof (d. 1623)
  • 1774 - François Quesnay, Fransız hekim ve iktisatçı (d. 1694)
  • Toplum konusunda genel bir kuram ileri süren ve biri felsefi ("doğal düzen") öbürü iktisadi ("katışıksız ürün") nitelikli iki temel kavrama dayanan fizyokrasinin ya da fizyokratlar okulunun kurucusu Quesnay , öğretisini, Diderot'un Ansiklopedisi'ne yazdığı iki maddeyle ("çiftçi" (1756) ve "tahıl" (1757)) ortaya koydu. 1758'de doğal iktisat yasaları görüşünü biçimlendirdiği temel yapıtı İktisadi Tablo yayınladı. Toplumsal yapıdaki zenginliğin kaynağının yalnızca tarım olduğunu ileri süren Quesnay, serbest mübadeleye ve özellikle tahılların serbest dolaşımına önem verilmesini istemiştir.

  • 1783 - Johann Adolph Hasse, Alman besteci (d. 1699)
  • 1859 - Wilhelm Grimm, Alman masal yazarı (d. 1785)
  • 1897 - Alphonse Daudet (13 Mayıs 1840 - 16 Aralık 1897), 
  • Fransız yazarNaturalizm akımının temsilcisidir. Sapho, Değirmenimden Mektuplar eserleriyle ünlüdür. Ayrıca Jack diye ünlü bir dünya klasiği vardır. İyi bir eğitim aldıktan sonra Alais Koleji'nde "etüt denetleyicisi" olarak görev yaptı. Edebiyat alanında çalışmalar yapmak üzere Paris'e gitti. İlk defa "Les Amoureuses (Aşık Kadınlar)" (1858) adlı şiir kitabıyla tanındı. Değirmenimden Mektuplar kitabıyla adını dünyaya duyurmayı başardı. Alphonse Daudet, Nimes'de bir tüccar ailenin çocuğuydu. Oldukça avare bir gençlik döneminden sonra ailenin iflâsı üzerine on beş yaşında öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Paris'te kendi halinde bir gazeteci olan ağabeyi Ernest'in yanına gitti. Ertesi yıl (1858), yayımladığı bir şiir derlemesinde Aşık Kadınlar, onu edebiyat çevrelerine tanıttı. Asıl başarıya, güneydeki gençliğinin ve başkente gelişinin hikâyesi olan Küçük Şey (1868) ve özellikle Provence yöresini sade bir dille canlandıran eğlendirici masallar derlemesi olan Değirmenimden Mektuplar (1869) ile kavuştu. Taraskon'lu Tartarin, Tartarin Alpler'de, Taraskon Savunması ve Taraskon Limanı ile, Daudet muziplik ve canlılık dolu bir küçük taşra dünyası yaratmıştır. Böylelikle, karikatüre yakın gülünç bir güney folklorunun doğmasına katkıda bulunmuş oldu. Alfonse Daudet daha sonra 1897 senesinde öldü.
  • 1921 - Camille Saint-Saëns, Fransız besteci (d. 1835)
  • 1945 - Giovanni Agnelli, İtalyan iş insanı (d. 1866)
  • 1956 - Ercüment Ekrem Talu, Türk mizah yazarı ve gazeteci (d. 1886)
  • 1965 - W. Somerset Maugham, İngiliz romancı ve oyun yazarı (d. 1874)
  • 1974 - Kostas Varnalis, Yunan şair (d. 1884)
  • 1982 - Colin Chapman, İngiliz tasarımcı (d. 1928)
  • 1989 - Silvana Mangano, İtalyan oyuncu (d. 1930)
  • 1989 - Lee Van Cleef, Amerikalı sinema oyuncusu (d. 1925)

  • 2002 - Rakım Ziyaoğlu, Türk gazeteci ve yazar (d. 1906).
    Galatasaray Lisesini ve İstanbul Üniversitesini Hukuk Fakültesini bitirdikten (1932) sonra aynı yıl Galatasaray Lisesine öğretmen ve müdür yardımcısı olarak atandı. Bir süre sonra öğretmenlikten ayrılarak gazeteciliğe başladı. İstanbul’da Cumhuriyet, Tasvir, Tan, Akşam ve Ekspres; İzmir’de  Halkın Sesi, Anadolu, Demokrat İzmir gazetelerinde düzeltmen, muhabir, sekreter olarak çalıştı  Galatasaray ve Akademi dergilerinin yayın müdürlüklerini yaptı. Ziyaoğlu, 1954 yılında gazetecilikten ayrılarak İstanbul Belediyesine girdi. Neşriyat ve İstatistik Müdürlüğüne vekâlet etti. Bu bölüme, Abidin Daver’in emekliye ayrılması üzerine müdür olarak atandı. Yoğun bir iş ve meslek hayatı içinde türlü konularda çok sayıda eser verdi. Çalıştığı gazetelerde Avrupa, Amerika, Afrika, Asya ve Ortadoğu ülkelerine yaptığı gezilerden renkli ve zengin içerikli röportajlar yayımladı. İstanbul adıyla yayımlanan Belediye Dergisini kurdu. Gazeteciler Cemiyeti üyesi ve Basın Şeref Kartı hamili idi. (ESERLERİ:) İçtimaî Meselelerde Ahlâk ve İlim (çeviri, A. Moquis’den), Afrodit Davasında Peyami Safa ve İ. Hakkı Konyalı, Sofra ve Salon Bilgileri (Silviyo Fontana ile), Millî Refah Meseleleri, Cumhuriyet Devrinde İstanbul (Abidin Daver ile birlikte), Turistik İstanbul Rehberi (H. Lokmanoğlu ve E. Erer’le birlikte), İngilizce Turistik İstanbul Rehberi (H. L. ve E. E. ile), İstanbul Albümü I ve II, Tarih Boyunca Yassıada, Propaganda ve San’at, Tanrıya Giden Yollar, İstanbul Şehreminleri ve Belediye Reisleri ve Belde İşleri Tarihi.
  • 2006 - Stanford Shaw, Amerikalı tarihçi (d. 1930)
  • 2009 - Ali Taygun, Türk tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu ve yönetmen (d. 1943)
  • 2017 - Keely Smith, Amerikalı Grammy ödüllü kadın pop ve caz müziği şarkıcısı (d. 1928)

  • 2017- Z'EV (doğum adı: Stefan Joel Weisser; 8 Şubat 1951, Los Angeles – 16 Aralık 2017, Los Angeles), Amerikalı şair, perküsyonist ve müzik sanatçısıdır. Birçok plak şirketi için endüstriyel malzemelerden kendi perküsyon seslerini kayıt ederek yarattığı biliniyordu. Sanayileşme müziğinin öncüsü olarak anıldı.Metin ve sesle yaptığı çalışmalar, Kabala'nın yanı sıra  Afrika, Afro-Karayipler  ve Endonezya müzik ve kültüründende etkilenmiştir. 1986-1990 yılları arasında  Hollanda'daki  Amsterdam Yeni Dans Geliştirme Tiyatro Okulu'nda Kompozisyon ve Doğaçlama Konusunda Konuk Öğretmen oldu. Dansçı Ria Higler ile birlikte, dört yıllık bir eğitim döneminin bir yılı boyunca rehberlik yapmıştır. Yaptığı ses kayıtları ve müzik çalışmaları C.I.P., Cold Spring, Die Stadt, Soleilmoon, Tzadik Plakçılık, Subterranean ile Touch gibi müzik firmalarınca yayınlanmıştır.Müzisyen ve şair Z'EV, 14 Mart 2016'da Kansas'ın Dodge City kenti yakınlarında Cimarron yerleşkesi civarında içinde bulunduğu yolcu treninin raydan çıkması sonucu meydana gelen kazada ileri derecede sakatlanma yaşamış ancak bu olaydan sonra sağlık sorunları devam etmesine karşın çalışmaya devam etmiştir. Kazadan sonra birçok sağlık problemi yaşayan sanatçı Z'EV adıyla bilinen Stefan Joel Weisser 16 Aralık 2017'de 66 yaşında sepsis nedeniyle ölmüştür
  • 2019 - Sevim Tekeli, Türk bilim tarihi profesörü (d. 1924)


    (derleyen: mstfkrc)

15 Aralık 2022 Perşembe

KISA KISA GÜNDEM (15 ARALIK 2022)

 


1 yılda 6 milyar TL bahçeye gömüldü (Mustafa Bildircin-BİRGÜN)

Sinop’un AKP idaresindeki Boyabat ilçesine 92,2 milyon TL’lik millet bahçesi inşa edilecek. TOKİ’nin 2022 yılında millet bahçeleri için harcadığı para 6 milyar TL’yi aşacak.
Dar ve orta gelirli yurttaşların konut ihtiyacını karşılamakla yükümlü olan ancak konutlarına kavuşamayan yurttaşlar ve millet bahçeleri için harcadığı para nedeniyle tartışılan TOKİ, kesenin ağzını bir kez daha açtı. 2022 yılının Ocak-Kasım döneminde millet bahçeleri için 6 milyar TL’ye yakın para harcayan TOKİ, yüksel maliyetli yeni bir sözleşmeye daha imza attı. TOKİ 24 Ekim’de, “Sinop Boyabat Topalçam Millet Bahçesi ve Millet Bahçesine Ait Sosyal Donatılar” ihalesi düzenledi. Toplam yedi şirketin elektronik doküman satın aldığı ihaleye iki şirket teklif verdi. Teklifleri değerlendiren TOKİ, 25 Kasım’da nihai kararına vardı. TOKİ ile Kay-Sa İnşaat isimli şirket arasında 92 milyon 257 bin TL’lik sözleşme imzalandı. AKP idaresindeki Boyabat ilçesine yapılacak millet bahçesinin toplam büyüklüğünün 156 bin 172 bin metrekare olduğu bildirildi. Millet bahçesi için inşa edilecek sosyal donatıların toplam büyüklüğünün ise bin 498 metrekare olduğu belirtildi.(KESENİN AĞZI AÇIK) Boyabat’ta yapımına başlanan 92,2 milyon TL’lik millet bahçesi ile birlikte TOKİ’nin 2022 yılında millet bahçeleri için harcadığı toplam para 6 milyar TL’yi aştı. TOKİ’nin sorumluluğunda tamamlanan ya da henüz inşa halinde olan millet bahçelerinden bazıları şöyle: Edirne Bülbüladası: 212 milyon TL •İstanbul Kağıthane:73 milyon 400 bin TL •Giresun Fevzi Çakmak: 99 milyon 969 bin 969 TL •Nevşehir Merkez: 169 milyon 169 bin TL •İstanbul Atatürk Havalimanı: 2 milyar 174 milyon TL •Ağrı Murat Nehri: 205 milyon TL •Şanlıurfa Ceylanpınar: 137 milyon 250 bin TL

İmamoğlu'na hapis cezası kararı dış basında: Gazeteler ne yazdı?(BİRGÜN)

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na, YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında açılan davada 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmesi ve siyasi yasak getirilmesi yabancı basında da yer buldu. Gazeteler kararı, "Muhalefete yönelik baskının son adımı" olarak yorumladı.(https://www.birgun.net/haber/imamoglu-na-hapis-cezasi-karari-dis-basinda-gazeteler-ne-yazdi-413688)

'Kadına dayakla terbiye' serbestmiş(Mustafa Kömüş-Birgün)

İsmailağa Cemaati'nin incelendiği bir araştırmaya göre cemaat üyeleri kadını dövmeyi 'caiz' görüyor. Cemaat içinde ayrıca kadın-erkek eşitliğinin ise ‘modern yalanlar’ ve ‘fıtrata aykırı’ olduğu ifade ediliyor.
İsmailağa Cemaati’nin kadına bakışını bir yüksek lisans tezi ortaya koydu. Ankara Üniversitesi’nde yapılan “Cemaat Anlatılarında Kadın: İsmailağa Cemaati Örneği” başlıklı tezde yer alan bilgilere göre cemaat içinde erkeğin kadına şiddeti normal karşılanıyor. Cemaat içinde ayrıca kadın-erkek eşitliğinin ise modern yalanlar olduğu ifade ediliyor.Tezde erkek şiddetine ilişkin cemaatin ölen lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun Kuran tefsirinin dikkate alındığı belirtiliyor. Tefsirde şu ifadeler alıyor: “Dövmek kırk sopanın altında olmalıdır, köle hakkında kâmil had yirmi olduğu için ulemadan bazısı ‘Kadına vurulan sopa yirmiye ulaşmamalıdır’ demişlerdir. Kocasının karısına edep vermek için onu acıtmayacak şekilde dövmesi ve edep vermeyi gerektiren her türlü muameleyi yapması caizdir. Asil bir kadınla, soysuz bir kadına edep vermenin şekli değişik olur. Soylu bir kadına yaklaşmamak ona edep vermek için kâfi olabilir, soysuz bir kadın ise ancak dayaktan tesirlenir.” Tezde İsmailağacıların kadın erkek ilişkisine bakışı ise şu şekilde özetleniyor: “Cemaat, modernleşmeyle birlikte kadın erkek eşitliği konusunda yaygınlaşan söylemlerin, çağdaş olduğunu iddia eden din düşmanları tarafından yapıldığını düşünmekte ve bu söylemlerin kadını asli fıtratından çevirmeye yönelik teşebbüslerinin bir sonucu olarak görmektedir. Kadın ve erkek arasındaki hukukun korunmasının Allah’ın her iki cinse çizdiği çerçevenin dışına çıkmamakla mümkün olacağını belirten bu yapı, aksi halin bela ve helaka açık bir davetiye olacağını da belirtmektedir.” İsmailağacıların kadını sadece evde kabul ettiği ise şu ifadelerle aktarılıyor: “Cemaat düşüncesinde kadının, zaruri olmadıkça dışarı çıkmasının uygun bulunmadığı belirtilmiştir. İslam’ın kadına camiye gitmesi hususunda cevaz verdiğini de belirten aynı görüş, günümüz şartlarında artık bunun da elzem olmadığını düşünmektedir. Kadınların, camilere teşvik edilmesinin de doğru olmadığını ifade etmektedirler. Tüm bu görüşlerden hareketle, evi dışında varlık göstermeye çalışan kadın kendine, ailesine, dini hassasiyetlerine ve toplumun düzenine zarar verirken; ailesinde ve sosyal alanda her daim üstünlük atfedilen erkek ise kendini geleneksel ataerkil düşünceden kopmayan bir zeminde bulmaktadır. Bir kadının evinde oturup dışarıya lüzumsuz çıkmaması, sokaklarda dikilip konuşmaması ve erkeklerden alışveriş yapmaktan kaçınması, cemaat kadınlarının sosyal alandaki tavırlarında hayânın neticesi olarak görülmektedir.”

Ruh sağlığı krizi çözüm bekliyor(Sibel Bahçetepe-Birgün)

Ruh sağlığı problemleri giderek artıyor. Psikiyatristler, “Kamudan randevu alma zorluğu, farklı farklı hekimlerin tedaviyi sürdürmesi, muayene süresinin kısa olması gibi çok sayıda sorun tedavileri olumsuz etkiliyor" dedi.(https://www.birgun.net/haber/ruh-sagligi-krizi-cozum-bekliyor-413666)

2 milyon genç kadından iz yok(Umut SERDAROĞLU-Birgün)

Tarikattaki çocuk istismarı sonrası gözler bir kez daha kadın haklarında. Tıpkı H.K.G. gibi ülkede 866 bin kız çocuğu eğitimden uzak. 15-24 yaş grubundaki 2 milyonu aşkın genç kadın ise ne eğitimde ne de istihdamda.(https://www.birgun.net/haber/2-milyon-genc-kadindan-iz-yok-413677)

ABD Merkez Bankası Fed, faiz kararını açıkladı(BİRGÜN)

ABD Merkez Bankası Fed, yılın son toplantısında faizi 50 baz puan artırdı. Art arda 7. kez faiz artıran Fed, politika faizini yüzde 4,25-4,50 aralığına çıkardı.ABD merkez Bankası (Fed) yılın son faiz kararını açıkladı. Karara göre Fed Açık Piyasa Komitesi (FOMC) politika faizini 50 baz puan artırarak yüzde 4.25-4.50 aralığına çekti.Önceki 4 toplantıda da 75'er baz puanlık artırımlara giden FOMC böylece piyasa beklentisine paralel bir şekilde faiz artırımlarında kısmen frene basmış oldu. Son 7 toplantıda ise toplamda 425 baz puanlık faiz artırım kararı alındı.

Gazetecilere baskıda ilk 5’teyiz (Kayhan Ayhan-Birgün)

Gazetecilere yönelik baskı ve şiddet CPJ ve RSF'nin raporlarında bir kez daha ortaya çıktı. Türkiye’de 2021’de 18 gazeteci hapse atılırken 2022’de bu sayı 40 oldu Türkiye, en çok gazetecinin hapse atıldığı ilk 5 ülke arasında. Basına yönelik operasyonlar da 'eski kötü günlere' dönüldüğü yönünde kaygıları artırdı.(https://www.birgun.net/haber/gazetecilere-baskida-ilk-5-teyiz-413679)

Urfa’da silah kaçakçılığından 9’u polis, 1’i avukat 13 kişi tutuklandı(Evrensel)

Urfa’da silah kaçakçılığı yapan suç örgütüne yönelik operasyonda 10'u polis, 1'i avukat olmak üzere 14 kişi gözaltına alındı. Bunlardan 9’u polis 1’i avukat olmak üzere 13 kişi tutuklandı. Operasyonla ilgili açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu; "Elbette suç sadece sivillere yönelik bir hadise değildir. Maalesef suçta kamu görevlilerini de görüyoruz. Önemli olan burada suçlu kim olursa olsun gereğini yerine getirmektir. Maalesef çürük yumurtalar oluyor, biz de gereğini yapmakla mükellefiz. Şanlıurfa bir sınır hattıdır, bu sınır hattında şu anda güvenli bölge olarak nitelendirdiğimiz Tel Abyad ve Rasulayn da var. Oradan getirdikleri kalaşnikofları burada yine bir zincir üzerinden başka yerlere aktarılmak için yasa dışı silah kaçakçılığına başvuran bir ekibi, yine güvenlik güçlerimiz, emniyet teşkilatımız, istihbaratımız başarılı bir şekilde tespit etti. Zincirin bir halkası bir avukattı, o avukat üzerinden yürüyerek 3 sivil, 10 da polis memurunun bu işe karıştığını görünce hemen operasyona döndü. Burada 10 polis memuru, 3 sivil ile 1 avukat gözaltına alındı. 9 polis memuru tutuklandı, 1'i de adli kontrolle serbest bırakıldı. Diğer 3 sivil ile 1 avukat, onlar da tutuklandılar” dedi. 

Peru'da OHAL ilan edildi: Gösterilerde yaşamını yitirenlerin sayısı artıyor

(SOL)

Peru'da, eski Cumhurbaşkanı Pedro Castillo’nun 7 Aralık'ta görevinden azledilip cezaevine gönderilmesinin ardından başlayan protestolarda ölü sayısı 8'e yükseldi.

Peru'da başkent Lima dahil Puno, Cusco, Tacna, Apurimac ve Arequipa kentlerinde toplanan binlerce kişi, eski Cumhurbaşkanı Pedro Castillo'nun azlinin ardından cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtulan Dina Boluarte'nin istifasını ve Kongre'nin kapatılmasını istiyor. Polisle göstericiler arasında çıkan arbedede bir kişinin yaşamını yitirmesiyle ölü sayısı 8'e yükseldi. Gösterilerde yaşamını yitirenlerin 2'sinin çocuk olduğu belirtilirken, yüzlerce kişinin de yaralandığı ifade edildi. Ülkenin en işlek caddelerinde yürüyüş yapan protestocuların, lastik yakarak yolları kapattığı bazı bölgelerde polisle karşı karşıya geldiği aktarıldı. Güvenlik güçlerinin göstericilere saldırdığı ve bazı bölgelerde çok sayıda gözaltıların olduğu bildirildi.(https://haber.sol.org.tr/haber/peruda-ohal-ilan-edildi-gosterilerde-yasamini-yitirenlerin-sayisi-artiyor-358939)

Fed’in hemen ardından Körfez ülkelerinden faiz kararı(SÖZCÜ)

ABD Merkez Bankası'nın (Fed) dün geceki faiz artışı kararının ardından para birimleri ABD dolarına çıpalı Körfez ülkeleri de faiz artırdı. Türkiye’de hükümetin seçim öncesi döviz açığını kapatmak için kapısını çaldığı Körfez ülkelerinden faiz artışı kararları gelmeye devam ediyor.  ABD Merkez Bankası’nın (Fed) dün geceki faiz artışı kararının hemen ardından para birimleri ABD dolarına çıpalı Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Suudi Arabistan merkez bankaları 50’şer baz puanlık faiz artışına gitti. Katar Merkez Bankası dün gece mevduat, borç verme ve repo faizlerini 50’şer baz puan artışla yüzde 5,00-5,50 aralığına çekti. Birleşik Arap Emirleri Merkez Bankası da 50 baz puanlık artışla gecelik faizi yüzde 4,4’e yükseltti. Kuveyt ise geçen hafta 50 baz puanlık faiz artışına gitmiş ve faizi yüzde 3,5’e yükseltmişti. Türkiye’de hükümet ise seçim öncesinde ekonomiyi canlandırmak ve şirketlere kredi akışını hızlandırmak üzere son bir buçuk yılda seri faiz indirimlerine gitti. Bu dönemde Merkez Bankası (TCMB) faizi yüzde 19’dan yüzde 9’a çekerken, resmi tüketici enflasyonu da yüzde 19’dan yüzde 85’e fırladı.(ONLAR ‘NAS’ DEMİYOR) Türkiye’de iktidar dini gerekçeleri de öne sürüp bir süredir faiz artırma seçeneğini masadan kaldırırken, şeriatla yönetilen Körfez ülkelerinde faiz artışı kararları gelmeye devam ediyor. Türkiye'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan faiz indirimlerini “Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim” sözleriyle savunmuştu.(TÜRKİYE KAPILARINI ÇALDI) Türkiye’de AKP hükümeti, düşük rezerv ve yüksek cari açık nedeniyle seçim öncesi sorun yaşarken, döviz cinsi borç için Körfez ülkelerinin kapısını çaldı.Bunun için yıllardır dış politikada karşı karşıya gelinen Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile normalleşme adımları atılırken, Katar’dan da Türkiye’ye yatırımları ve borçları artırması istendi. Suudi Arabistan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na 5 milyar dolarlık borç vermeyi taahhüt ederken, Katar da 15 milyar dolarlık swap (takas) anlaşmasına ek olarak 10 milyar daha göndermeyi taahhüt etti.

(derleyen: mstfkrc)



Kemal Okuyan: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeni bir dönem açılmıştır + TKP'den açıklama: İstanbul’daki yurttaşlarımızın haklarının çiğnenmesine izin vermeyeceğiz (SOL)

 


Kemal Okuyan: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeni bir dönem açılmıştır

İmamoğlu'ya açılan mahkeme sürecini 'saçmalık' olarak nitelendiren Okuyan, bu gündemin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yansımasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında siyasi yasak ve hapis cezası istendiği davada mahkeme kararını açıkladı. İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi.

Radyo Sputnik'te Enver Aysever'in programına bağlanan TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, konuya değerlendirmelerde bulundu.

'Hukukun tamamen siyasetin meselesi olmasının sorumlusu AKP’dir'

Okuyan şöyle konuştu:

"En kısa yanıtlanacak boyutuna deyineyim, hukuki boyutu. Hukuk mukuk yok, davanın kendisi saçmalık, kararın kendisi de öyle. Bugün Türkiye’de bu kararı ya da bu mahkemeyi savunacak bir tane bile hukukçu olamaz. Bu kararı savunanın da diplomayı elinden almak lazım.

Ortada karar açıklanmadan önce, bir büyükşehir belediyesi başkanının, Cumhurbaşkanı adayına dönüştüğü bir süreç var. [İktidar] ‘İmamoğlu’nu mağdur yaptı’ diye değerlendirmeler geliyor. Ancak burada bu atmosferin sorumlusu iktidardır, hukukun tamamen siyasetin meselesi olmasının sorumlusu AKP’dir, bunun tartışılacak yanı yok.

Öte yandan bu mahkeme, İmamoğlu’nun yalnızca Cumhurbaşkanlığı adaylığın önünü açmış olmuyor, olası adaylık durumunda elini kuvvetlendirmiş oluyor. Ben bir siyasetçi olarak, bu kararın İmamoğlu’nun önünü keseceğine inanmıyorum.

Şu son derece önemli, bu Cumhurbaşkanlığı seçimleri, İmamoğlu’nun gölgesi altında sürer, bu Erdoğan için de geçerlidir, Millet İtitfakı için de. Var sayalım ki, Millet İttifakı İmamoğlu dışında bir aday çıkarttı, burada yine seçimlere İmamoğlu’nun gölgesi düşer, ‘Millet İttifakı sahip çıkmadı’ denilir.

Kimse alınmasın, Türkiye’de İBB başkanı belirlenmesi, adaylık süreci, sonra onun arkasında durulması basit bir olay değildir. Bu sadece İmamoğlu’nun siyaset becerisine, yeteneğine bağlanamaz, İmamoğlu’nun arkasında çok ciddi bir siyasi yığınak yapılıyor.

'İktidarlar bazen hesap hataları yapar'

Bu mahkeme kararı siyasi bir karar, siyasi kararların arkasında siyasi bir akıl vardır. Ancak bazen iktidarlar hesap hataları yapar, modern zamanlarda bunun çok örneği var.

Bugün Saraçhane'de 'tarikatçılarla solcular, Meral Akşener’le sosyal demokratlar yan yana geldiler' şeklinde bir hava estiriliyor. İmamoğlu’na bir haksızlık yapılmıştır, bu nokta. Ancak şunu da söylemek zorundayız, ortada Türkiye’de birden fazla mühendislik çalışması yapılıyor, bunun da onlardan biri olma ihtimali kuvvetli.

Ancak Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeni bir dönem açılmıştır." 

                                                         /././

TKP'den açıklama: İstanbul’daki yurttaşlarımızın haklarının çiğnenmesine izin vermeyeceğiz 

TKP İstanbul İl Örgütü, 'Gayemiz açıktır: Emekçi halkın kendi kaderini eline aldığı bir düzen istiyoruz. İstanbul’daki yurttaşlarımızın haklarının çiğnenmesine izin vermeyeceğiz' ifadesini kullandı.

Türkiye Komünist Partisi İstanbul İl Örgütü, Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis cezası ve siyasi yasağa ilişkin açıklamada bulundu.

Açıklama şöyle:

"Seçim öncesi siyasete müdahale etmek, AKP’nin kuralı haline geldi. Toplumu edilgenleştirmek için ‘ortak değer’ ve ‘hakaret’ safsataları türettiler. Havuz medyası ve meclis muhalefeti de üzerine düşen görevi layıkıyla yaptı.

Eli kolu bağlanmış bir toplum arzuladılar, arzulamaya devam ediyorlar.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı dava ve bugün açıklanan karar, bu anlamda siyasi bir mesaj içermektedir. 

Mesaj açıktır: “Güç ve yetki bende, her şeyi yaparım” denilmektedir.

Her ne olursa olsun, halkın seçme hakkına yönelik bu müdahalenin karşısındayız! 

Gayemiz açıktır: Emekçi halkın kendi kaderini eline aldığı bir düzen istiyoruz.

TKP İstanbul İl Örgütü olarak, İstanbul’daki yurttaşlarımızın haklarının çiğnenmesine izin vermeyeceğiz."

(SOL)


İmamoğlu davası ‘ahmak’tan ibaret değil (Barış Terkoğlu)+Hiçbir şey bu yargı darbesini daha iyi anlatamazdı! Tek fotoğraf..(Barış Pehlivan)/Cumhuriyet

 İmamoğlu davası ‘ahmak’tan ibaret değil (Barış Terkoğlu)

Büyük çıkarlar küçük fikirlere sığdırılıyor. Biri elini sürmeyegörsün... Hocasıyla hâkimi el ele tutuşuyor.

Dün gazeteleri açtım, televizyonlara baktım. Bir yanda tarikat tartışması öbür yanda Ekrem İmamoğlu davası gündemdeydi. Tarikat meselesinde en çok duyduğum, “Kamu yurt yapsa, çocukları bunlara mahkûm etmese” idi. İmamoğlu yargılamasının ise bir yargı hikâyesi değil, İstanbul’un rantını ele geçirme savaşı olduğunun herkes farkındaydı. Aslında iki öykünün birbiriyle çok ilgisi var.

İBB YAPTI ENSAR KAPTI

Şöyle anlatayım...

İBB’nin, Başakşehir’de 15 yıl önce, öğrenciler için inşa ettiği, altı katlı bir yurdu var. İBB, kendi tabelasını asabilirdi. Ancak belediye 2008 yılında, yani AKP döneminde bu yurdu, işletecek kişilere kiralama kararı aldı. İsteyen dernek ve vakıflar için de bir şartname hazırladı.

Maksat, barınamayan öğrencilere yer bulmaktı ya... O nedenle istenen belgelere şu madde yazıldı: “Yurt hizmetlerinin öğrencilere bedelsiz verileceğine dair taahhütname.” Yani hayır için çalışan vakıflara, İBB, uygun fiyatla yurt binası sağlayarak, öğrencilere bedava barınma imkânı sunmuş olacaktı. Üstelik sözleşme de tam 49 yıllığına imzalanacaktı. Öğrencilere bedava hizmet sağlanmazsa, sözleşme feshedilecekti.

En yüksek teklifi 5 bin lira (artı KDV) ile bir şirket verdi. Ama kazanamadı. Çünkü öğrencilere bedelsiz yurt taahhüdünü veremiyordu. İkinci teklif veren ise tanıdıktı. Ensar Vakfı, 3 bin 600 lira (artı KDV) ile ihaleyi kazandı. 20 Şubat 2008’de, Ensar Vakfı adına, İbrahim Dilitatlı, İBB’ye hitaben, “ticari değil hizmet amacıyla” diyerek taahhütnameyi verdi.

ÖĞRENCİ BAŞINA 25 BİN

İşte 14 yıldır Ensar Vakfı, o yurdu kullanıyor. Kiralar çok arttı diye dert yanıyoruz ya. Zemini de sayarsanız yedi katı olan koca bina için, Ensar Vakfı, İBB’ye, bugün ne kadar ödüyor dersiniz? KDV hariç aylık 10 bin 147, KDV dahil aylık 11 bin 974 lira!

Ensar ya da başkası... Öğrencilere hayır işi ise “sorun yok” diyebilirsiniz. Gelgelelim, bazı ihbarların ardından, İBB devreye girmiş. “Birilerinin özel çıkarlarına bir kamu zararının oluşup oluşmadığının” tespiti için müfettiş görevlendirmiş.

Önümde 8 Kasım 2011 tarihli 284/03 sayılı müfettiş raporu duruyor. Raporda ayrıntılarıyla Ensar’a yurdun kiralanma süreci anlatılıyor.

Peki bugün yurtta öğrenciler bedavaya mı kalıyor?

Müfettiş raporundan aktarayım:

“Söz konusu yurdun ‘Özel Ensar Vakfı Başakşehir Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdu’ adı altında faaliyet gösterdiği, yapılan şifahi görüşmeler sonucunda barınma hizmet bedelinin yıllık 25 bin TL olduğu ve 10 taksit ile ödendiği...”

Yani İBB’den öğrencilere bedavaya yurt hizmeti sağlama taahhüdüyle, bina 49 yıllığına, neredeyse bedavaya alınıyor. 120 kişilik yurt, öğrencilere ciddi bir ücret karşılığı kiralanıyor.

YÜZDE 150 ZAM

Müfettişler bunu belgelemiş de...

Başakşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yazı yazarak Ensar Vakfı’nın yurt ücretlerini sormuş. Müdürlükten gelen yazıda “2017-2018 eğitim öğretim yılında 5 bin 500 TL, 2018-2019 eğitim öğretim yılında 6 bin 300 TL, 2019-2020 eğitim öğretim yılında 7 bin TL, 2020-2021 eğitim öğretim yılında 8 bin 50 TL, 2021-2022 eğitim öğretim yılında 10 bin TL, 2022-2023 eğitim öğretim yılında 25 bin TL olduğu” yanıtı gelmiş.

Hükümet BİM’e kızıyor ya...

Ensar Vakfı, kendi yurt ücretine bir yılda, yüzde 150 zam yapmış!

Meselenin ne kadar ballı bir iş olduğunu şöyle anlatayım. İBB, Ensar Vakfı’ndan bugün (KDV dahil) 11 bin 974 lira kira alıyor. Bu yurdun yanında bulunan, benzer bir binayı, kendi şirketi İSMEK’e kurs için 155 bin liraya kiralamış. Üstelik İSMEK’e kiralanan bina 1582 metrekare, Ensar’a kiralanan 2446 metrekare! Bir buçuk katından fazla! Rapora göre, aslında olması gereken aylık kira 188 bin (artı KDV) lira.

ENSAR DOSYASI SAVCIDA

Müfettişler, Ensar Vakfı yetkilileri hakkında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunulması, yurt sözleşmesinin feshedilmesi, kamuya verilen zararın Ensar’dan tahsil edilmesi önerisinde bulunmuş. Nitekim belgeler, 8 Kasım’da, savcılığa da gönderilmiş. “İmamoğlu kime ahmak dedi”nin peşindeki yargı ne yaptı derseniz, güldürmeyin beni derim.

Yatılı okulda okudum. Yıllarca devletin yurdunda kaldım. Borcum varsa, o da bana okuma imkânı veren Cumhuriyete. Ancak bugün, ülkeye sadakat, kimilerine yetmiyor. Bu nedenle kamunun imkânlarıyla inşa edilen binalar, Ensar gibi vakıflara, anlattığım koşullarda, bedavadan ucuza veriliyor. Öğrenciler de bu vakıflara, hem de para ödeyerek borçlanıyor. Genç zihinleri, Cumhuriyetin felsefesine aykırı ideolojilerle dolduruluyor. Bu yapıların kamu malıyla büyümelerine köstek olanlar ise “ahmak davası” gibi uydurma dosyalarla, yargılanıyor. Sonra da birileri, “Devlet bu yapıları denetlesin” diye çözüm yolu öneriyor. Devlet bu yapılara teslim edilmişse, kim, neyi denetleyecek!

İnsanların parasını çalmadan cebinize koyabilirsiniz. Yeter ki ikna edebileceğiniz bir davanız olsun. Sizin için çalışacak mahkemeleri bulursunuz zaten!                                              /././

Hiçbir şey bu yargı darbesini daha iyi anlatamazdı! Tek fotoğraf...(Barış Pehlivan)

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davaya bakan hâkimin, AKP'li yöneticilerle fotoğrafları ortaya çıktı.


Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Pehlivan, İBB başkanı İmamoğlu'na hapis cezası ve siyasi yasak kararı veren hâkim Mehdi Komşul'un fotoğraflarını sosyal medyadan paylaştı.

Komşul'un, fotoğraflarda AKP Sancaktepe İl Yöneticisi ile birlikte poz verdiği görüldü.


Pehlivan, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

"Foto 1: En soldaki İmamoğlu davasının hâkimi Mehdi Komşul, en sağdaki AKP Sancaktepe yöneticisi Nezir Özalp. 

Foto 2: En soldaki AKP Sancaktepe ilçe yöneticisi Nezir Özalp ve eski İBB Başkanı Kadir Topbaş. 

Foto 3: AKP Sancaktepe ilçe yöneticisi Nezir Özalp'in Twitter sayfası."

CUMHURİYET