Gebze Teknik Üniversitesi'nde harem selamlık piknik (Berkay Sağol)
Gebze Teknik Üniversitesi’nde iki öğrenci topluluğu tarafından ‘harem selamlık’ bahar pikniği düzenlenecek. Öğrenciler tepkili: “Bilimin, çağdaşlığın yuvası olması gereken üniversitelerde Kadın-erkek ayrımı gözetilerek yapılan bir etkinliği kabul etmiyoruz.”
Ramazan ayında kimi üniversitelerde düzenlenen ‘harem selamlık’ iftarların ardından bu kez de Gebze Teknik Üniversitesi’nde erkek ve kadın öğrencilerin ayrı ayrı oturacağı bir piknik düzenlenecek. Kocaeli’deki Gebze Teknik Üniversitesi’nde bulunan iki öğrenci topluluğu tarafından bahar pikniği yapılacak. Yeniler Topluluğu ve Seferber Topluluğu tarafından üniversite kampüsünün içinde düzenlenecek olan etkinlikte erkek ve kadın öğrencilerin ayrı ayrı oturacağı ifade edildi.
7 Haziran Çarşamba günü gerçekleştirilecek etkinliğin duyurusunda, şunlar dile getirildi:
“Final sınavları öncesinde aramızdaki bağı kuvvetlendirmek ve tanışmak adına gerçekleştireceğimiz ‘Bahar Pikniği’mize okulumuzdaki tüm öğrenciler davetlidir. Etkinliğimizde ikram olacaktır. Etkinliğimizde erkek ve kızların oturma düzeni hususunda ayrı şekilde yer almasına özen gösterilecektir.”
TÜGVA İLE İŞBİRLİĞİ
Etkinliği düzenleyen topluluklar ise tartışmalı. Seferber Topluluğu daha önce yine üniversitede sadece erkeklere yönelik ‘tanışma toplantısı’ ile gerici Yedi Hilal Derneği’yle de ortak etkinlikler düzenledi. Yeniler Topluluğu da aynı şekilde TÜGVA ve İHH İnsani Yardım Vakfı ile ortak etkinliklere imza attı. Seferber Topluluğu’nun ayrıca nisan ayında yine üniversite kampüsünün içinde “Medine usulü iftar programı” başlığıyla bir etkinlik düzenlediği de öğrenildi.
ÖĞRENCİLERDEN TEPKİ
Üniversite öğrencileri bir açıklama yayımlayarak harem selamlık etkinliğe tepki gösterdi: “Bilimin, çağdaşlığın yuvası olması gereken üniversitelerde kadın-erkek ayrımı gözetilerek yapılan bir etkinliği kabul etmiyoruz. Sapıkça düşüncelerle kadınları toplumsal yaşamdan soyutlama çabasının bir parçası olan bu uygulamanın okulumuzda yeri yoktur.”
/././
150 günde 105 kadın hayattan koparıldı (İlayda Kaya)
Kadın cinayetlerine her geçen gün yenisi eklenirken, vahşice katliamların arttığı gözlemlendi. Yılın ilk beş ayında en az 105 kadın, erkekler tarafından öldürüldü.
Kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik erkek şiddetinin en yoğun yaşandığı AKP döneminde, başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere birçok AKP’li isim şiddeti ve cinayetleri meşrulaştıran açıklamalarda bulundu. Cumhur İttifakı’nda yer alan Hüda Par ve Yeniden Refah Partisi üyelerinin Meclis’te yarın yapacakları yemin törenini öncesinde, kadınları hedef alan açıklamaları tabloyu daha da karanlık hale getirdi. Kadına yönelik şiddetin arttığı ve failin korunduğu bu dönemde kadınlar, sayılardan ibaret olmadıklarını söyleyerek şiddete karşı omuz omuza mücadele edeceklerini belirtti. Kadınlar, laikliği savunan milletvekillerine ‘beraber hareket etme’ çağrısı da yaparak caydırıcı politikaların uygulanması için çalışmalarını istedi.
YAKINLARI ÖLDÜRDÜ
2023 Ocak ayından bugüne geçen 5 ayda en az 105 kadın, erkekler tarafından katledildi. Kadınların en çok ev içinde ve tanıdığı erkekler tarafından öldürüldüğü görüldü. Öte yandan mayıs ayında, geçen aylardan farklı olarak yakılma ve boğulma olaylarının daha çok yaşandığı belirlendi. Geçen yıl hazırlanan raporlarda en az 6 kadının yakılarak ya da boğularak katledildiği görülürken, 2023 Ocak ayından itibaren bu yöntemin daha da arttığı görüldü.
Belirlenen 105 kadın cinayetinin yarısından çoğunun tanıdığı erkekler tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı. Belirlenen kadınlardan 44’ü evli ya da beraber olduğu erkek tarafından öldürüldü. 12 kadın eskiden beraber olduğu erkek tarafından katledilirken, 23’ünün ise akrabaları ya da aile üyesi erkekler tarafından öldürüldü. Ayrıca 13 kadın tanıdığı erkek tarafından hayattan koparıldı. 2 kadın hiç tanımadığı erkek tarafından katledildi, 11 katilin ise kim olduğu tespit edilemedi. Katledilen 105 kadından 102’si reşit, 3’ü ise henüz reşit olmadan hayattan koparıldı.
Öldürülen kadınların 51’i ateşli silahla, 35’i ise kesici aletle vahşice katledildi. Yakılarak, boğularak katledilen kadınların sayısı ise en az 11. 8 kişinin ise nasıl katledildiği belirlenemedi. Şüpheli kadın ölümlerindeki artış ise yine gün yüzüne çıktı. Kadınların yüzde 50’den fazlasının ise ev içinde öldürüldüğü belirlendi.
***
YAKILMIŞ İKİ CESET BULUNDU
Konya- Ankara karayolunun 125'inci kilometresinde yer alan Acıkuyu Mahallesi yakınlarında, dün sabah saatlerinde, naylona sarılıp, yakılmış 2 kişinin cansız bedeni bulundu. İhbar üzerine adrese jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaşları 25 ila 30 arasında ve birinin kadına ait olduğu değerlendirilen cansız bedenler otopsi için Kulu Devlet Hastanesi morguna götürüldü. Jandarma ekipleri, başka bir nokta yakılıp yol kenarına atıldığını tespit ettiği cesetler ile şüphelilerin kimliklerini belirlemek için çalışma başlattı.
***
KATLEDİLEN BAZI KADINLARIN HİKÂYELERİ ŞÖYLE:
Yetersiz soruşturma
Karabük’te 18 yaşındaki Gabonlu Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga, Filyos Çayı kenarından ölü olarak bulundu. Kadının boğularak öldüğü belirlendi. Soruşturma kapsamında 8 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerden 7’si serbest bırakılırken, 4 kez gözaltına alınıp bırakılan Dursun Acar ise tutuklandı. Dina'nın soruşturması hâlâ aydınlatılmadı.
Boğarak öldürdü
Aydın’ın Nazilli ilçesinde yaşayan Edanur Arslan, evli olduğu erkek M.A tarafından katledildi. M.A., polis merkezine giderek eşini darp ettiğini söyleyerek teslim oldu. Edanur Arslan’ın cenazesi adli tıp kurumuna gönderilirken M.A. tutuklandı. M.A ifadesinde, tartıştıktan sonra aralarından çıkan arbedede eşini yastıkla boğarak öldürdüğünü söyledi.
Pişman değilmiş
İstanbul Bahçelievler’de Rıza Beler, birlikte olduğu Özbekistanlı Umıda Tulyaganova’yı taşla canice öldürdü. Beler ifadesinde, “Cinayette kullandığım taşı olaydan 3 ay önce balkona koymuştum. Pişman değilim, canım istedi” dedi. Rıza Beler ‘canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan tutuklandı.
/././
Erdoğan lehine tezahürat yapan çocuğa çıkıştığı iddia edilen fırın çalışanı tutuklandıİstanbul Sultangazi’de Erdoğan lehine bağıran çocuğa “hakaret ettiği” öne sürülen fırın çalışanı tutuklanarak cezaevine gönderildi. Fırın çalışanı K.Y. işten çıkarılmış, fırın ise camına Erdoğan posteri asılarak mühürlenmişti.
İstanbul’un Sultangazi ilçesindeki bir fırında çalışan K.Y., AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan lehine tezahürat yapan bir çocuğa kızmasının ardından tutuklandı. Fırıncının "İtlere ekmek satmıyoruz" dediği iddia edilmişti.
Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma çerçevesinde K.Y. hakkında ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ ve ‘silahla tehdit’ suçlarından soruşturma başlatılmıştı.
Dün gözaltına alınan şüpheli K.Y., emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Gaziosmanpaşa Adliyesi’ne sevk edildi. Burada savcılığa ifade veren fırıncı, daha sonra tutuklama talebiyle Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. K.Y., ‘silahla tehdit’ suçundan çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderildi. K.Y.’nin, kızdığı çocuğun dükkanına gelen yakınlarını ‘bıçakla tehdit ettiği’ iddia edilmişti.
FIRIN MÜHÜRLENMİŞ, K.Y. İŞTEN ÇIKARILMIŞTI
Olayın yaşandığı fırın, dün Sultangazi Belediyesi zabıta ekipleri tarafından mühürlendi. Fırının camına Erdoğan posteri asıldı. Yaşanan olayla ilgili konuşan işletme sahibi Yücel Demir ise “Kişisel olarak hata yapan bizi ve şirketimizi kamu önünde menfi bir şekilde yansıtan olaydan dolayı arkadaşımızın iş akdini sona erdirdik. Kendisiyle ilgili gerekli yerlere şikayetimiz de olacak” dedi.
/././
Devrimci öğretmen Metin Lokumcu Hopa’da anıldı (Dilan Şahinbaş)
Metin Lokumcu’nun ölümünün 12’nci yılında Hopa Parkı’nda bir araya gelen Hopalılar, Lokumcu’nun fenalaştığı Hopa Meydanı’na yürüdü.
Burada yapılan basın açıklamasına Hopa Belediye Başkanı Taner Ekmekçi, Halkevleri Artvin Şube Başkanı Uğur Karakuş, SOL Partililer ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Bizler 31 Mayıs günü bu mücadele içerisinde Hopalıların dostu, Hopalıların yoldaşı, Hopalıların öğretmeni Metin Lokumcu’yu kaybettik. 2 yıl sonra 2013'te yine gezide bunlar 3-5 ağaç için isyan çıkarıyorlar diyenlerin karşısında eşitlik özgürlük bağımsızlık talebi ile yine baskının ve zulmün karşısında dimdik direndik. Gezide de genç yoldaşlarımızı genç arkadaşlarımızı katlettiler. Türkiye tarihinde ne zamanki Türkiye halkları, Türkiye işçi sınıfı hakları için ayağa kalkar, ne zaman ki talepleri için örgütlenmeye başlar dönemlerin faşist iktidarları tarafından katledilmeye başlarlar.
Şunu iyi bilin ki bu memlekette onlarca, binlerce canımızı aldılar. Fakat eşitlik ve özgürlük yürüyüşümüzü durduramazlar. Hopa bu tarihin somut tanığıdır. Metin hocamızı Adalet ve Kalkınma Partisinin faşist iktidarı Hopa Parkı'nda öldürürken Hopalıları sindireceğini düşünüyordu. İhsan Hacımuratoğlu'na Trabzon'da pusu kuranlar bunlar bir daha başını çıkartamaz diyordu. Mahir Çayanları Hopa sokaklarında kalleş pusuda öldürenler bu halkı durduracaklarını düşündüler. Fakat Anadolu topraklarında eşitlik isteyen, özgürlük isteyenlerin sesini soluğunu asla kesemediler, kesemeyecekler.
Bugün burada bizler sadece ve sadece 31 Mayıs’ı ve Metin Lokumcu'yu hatırlamak üzere toplanmadık. Bizler tarihsel olarak bize bırakılan Mahir çayanların, İbrahim Kaypakkayaların, Deniz Gezmişlerin devam ettiğini ve bu mücadeleleri er ya da genç bu topraklar üzerinde çiçekleneceğinin inancıyla buradayız.
"HER YER HOPA HER YER DİRENİŞ"
Hopalı dostlar asla umutsuzluk yok, yılgınlık yok. Bizim taleplerimiz, bizim mücadelemiz o sandıklara sığmaz, bugüne kadar da sığmadı. Bizler eşitlik isteyen, özgürlük isteyen, halkların kardeşliğini isteyen ve bunun için mahallede, okulda, sokakta mücadele edenler bu mücadelelerinin en sonunda zaferle taçlandıracaklardır.
FAŞİSTE TESLİM OLMAYACAĞIZ"
Yeryüzünde yaşayanlar ikiye ayrılır; birileri zulmedenler, birileri katledenler. Hakkını hukukunu isteyenlerin üzerine tankıyla topuyla saldıranlar ve onların isimleri tarihin hiçbir noktasında anılmaz ve ikincileri var bu memlekete sahip çıkar, yeryüzündeki toprağını suyuna, insan haklarına insanların birlik ve kardeşçe yaşama iradesine sahip çıkanlar var, Orada canlarını, bedenlerini huzurlu karşısında siper edenler var. Tarihin o güzelim sayfasında insanoğlunun tarihi devam ettikçe onların isimleri alınır ve onların cesaretiyle bize bıraktıkları onur ile birlikte biz bu faşizm karşısında, bu diktatörlük karşısında, bu yoksullaştıran, halk ezen, halkı yok sayan bu iktidar karşısında onlardan aldığımız cesaret ile yürüyoruz ve yürüyeceğiz. Bu tarihten mirası bize bırakanlara sözümüzdür andımız var bizler onların bayraklarını en yükseğe dikene kadar mücadele etmeye devam edeceğiz ve bu uğurda bedeli demek gerekiyorsa bedel ödemeyi de hiç gözümüzü karartmadan göze alıyoruz.
"KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YAP HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ"
Bugün bu saatten sonra Türkiye'nin değişik kentlerinde yine Haziran isyanını kucaklayan arkadaşlarımız yoldaşlarımız şehirlerin büyük meydanlarında Haziran isyanını ve Metin Lokumcu’yu selamlamak üzerine eylemler yapacaklar. Belki akşam ekranlarda İstanbul'da Ankara'da İzmir'de ve diğer kentlerde yine saldırıya uğradıklarını göreceğiz yine korkarak saldıracaklar korkakça saldıracaklar ama bizler tarihin verdiği o büyük sorumluluk ile ve bize bırakılan o miras ile bu mücadeleyi asla ve asla kesinti öğretmeden mücadeleyi Zafer ulaştırıncaya kadar devam edeceğiz. Bu saatten sonra bu kentlerde yapılacak olan eylemlere en azından buradan bir dakikalık da olsa alkışlarımız ile ve sloganlarımız ile destek olmak istiyoruz” ifadeleri yer aldı.
Hopa Meydanı’nda yapılan açıklama sonrası Metin Lokumcu’nun Kemalpaşa’da bulunan mezarı ziyaret edildi.
/././
Togg'la poz veren Ferman Akgül, Aylin Aslım, Doğan Duru ve Güneş Duru'ya dava açtıManga’nın solisti Ferman Akgül, şarkıcı Aylin Aslım, Redd grubu üyesi Güneş Duru ve aynı grubun solisti Doğan Duru’ya dava açtı. Dava nedeni ise Akgül’ün TOGG'un direksiyonuna geçip poz verdiği anları sosyal medyasından eleştirmeleri.
Manga’nın solisti Ferman Akgül, şarkıcı Aylin Aslım, Redd grubu üyesi Güneş Duru ve aynı grubun solisti Doğan Duru’ya dava açtı. Dava nedeni ise Akgül’ün Togg'un direksiyonuna geçip poz verdiği anları sosyal medyasından eleştirmeleri.
"BİZ KARA LİSTEDEYKEN BUNLAR NEDEN BİLİNMESİN"
Patronlar Dünyası'nın haberine göre tartışma, Manga’nın solisti Ferman Akgül’ün seçimlerden önce Togg marka otomobilin direksiyonunda çekilmiş fotoğrafının TOGG'un resmi Twitter adresinden paylaşılmasıyla başladı.
Akgül’ün bu fotoğrafına ilk tepki Redd grubu üyesi Güneş Duru’dan geldi. Duru, Togg'un önüne yatarak 'çiğne beni çiğne' diye bağıran vatandaşın haberini alıntılayarak "Çakma rock starlardan biri tanıtımı için bir iki milyon alır, vatandaş altına yatar, bakanı yarışa kalkar…" diye paylaşım yaptı.
Bu paylaşımın ardından müzisyen Aylin Aslım da Duru’nun paylaşımını alıntılayarak, “Kaç milyon aldığını bilmem, bilemem. Türk rock camiası “kol kırılır, yen içinde kalır”cıdır. Ama burada bahsedilen kişi yıllardır AKP ile “iş”birliği yapan Manga’nın solisti Ferman Akgül’dür. Biz on yıldan fazla zamandır kara listelerdeyken bu niye bilinmesin? Her şey bir yere kadar" diye yazdı.
Redd Grubu solisti Doğan Duru da seçimden önce sosyal medyadan bazı ünlülerin siyasal tercihlerini açıklamasına dikkat çekip Akgül’ü işaret ederek, “Hadi Ferman da paylaşsın:)) görelim neymiş tercihi” diye yazdı.
DAVACI OLDU
Bu gelişmelerden sonra Ferman Akgül, kendisini eleştiren müzisyenler hakkında şikayetçi oldu. ‘Kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu' iddia eden Akgül, müzisyenleri mahkemede hesaplaşmaya çağırdı.
/././
AKP’nin oyları eridi, MHP artmadı: Erdoğan seçimi nasıl kazandı? (Yaşar Aydın)AKP erirken, MHP’de güçlenmedi. Buna rağmen Erdoğan kazanmayı başardı. Kendisine olan tepki kimde biriktiyse önce o parti ve lideri hedef aldı, onu içine kattı. Tepkiyi yine kendi havuzunda toplamayı başardı.
Seçim bitti. Erdoğan bir kez daha başkan seçilirken Cumhur İttifakı da TBMM’de salt çoğunluk sayısına ulaştı.
Kuşkusuz hem Erdoğan’ın hem de ittifakın açısından başarı hanesine yazılacak bir seçim oldu. Ama özellikle hem önümüzdeki dönem yaşanacak seçimlere pencere açması hem de Erdoğan ve AKP’nin menzili hakkında bilgi vermesi açısından partilerin aldıkları oylara bakmakta yarar var. Bunu da seçmen sayısının yarısından fazlasına sahip Türkiye’nin 16 büyükşehri üzerinde yapmak daha net bir fotoğraf vermesi açısından önemli.
ERİME DEVAM EDİYOR
AKP ilk girdiği ve iktidar olduğu seçimlerde aldığı yüzde 34,23 oydan sonra yüzde 35,49’la en düşük ikinci performansını sergiledi. Ama bundan daha önemli bir başka şey var ki o da istikrarlı şekilde devam eden aşağı gidiş.
AKP için zirve 1 Kasım 2015 seçimleri oldu. Ama bir daha o noktalara çıkamadı. 16 büyükşehrin tamamında (Diyarbakır hariç) oy düşüşü yaşadı. 24 Haziran 2018 seçimlerinde geriledi yemedi 14 Mayıs’ta bir daha.
Özellikle çok güçlü olduğu şehirlerde bu oran daha da gözle görünür halde. Sekiz yıl içinde Konya ve Kayseri’de 25’in üzerinde, Urfa ve Samsun’da 20’nin üzerinde düşüş yaşanırken Bursa, Ankara, Kocaeli, Manisa’da 15 puanın üzerinde bir erime yaşandı. Türkiye’nin oy deposu olan İstanbul’da AKP’nin oyları yüzde 48,26’dan yüzde 36’ya çekildi.
Bu tablo 2018 ve 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerine yansımadı. Erdoğan, 16 Nisan referandumu ile birlikte 2018 ve 2023 seçimlerinde de yüzde 50’nin hemen üzerine tutunarak istediğini almayı başardı.
AKP erirken Erdoğan’ın güç kaybetmemiş olmasını kestirmeden MHP ya da Devlet Bahçeli ile açıklama kolaycılığına da düşmemek gerekiyor. Çünkü aynı tabloya baktığımızda MHP açısından da görkemli bir artıştan bahsetmek mümkün değil.
MHP VE BAHÇELİ YETMEZ
Devlet bahçeli liderliğinde girilen son üç genel seçime baktığımızda MHP’nin bugünkü varlığını AKP’den gelen oylara bağlamak doğru değil. MHP’nin 16 büyükşehirdeki gücüne baktığımızda son 2 seçimde de gücünü koruduğunu görürüz. İyi Parti’nin devrede olmadığı 1 Kasım 2105 seçimlerinde ulaştığı noktaya, sonrasında bazı büyükşehirlerde ulaşamadı. Özellikle Adana, Mersin ve Antalya gibi güney illerinde 6-8 puan arasında bir seçmeni kaybetti. Benzer bir durum yüzde 5’lik bir gerilime yaşadığı İzmir için söylenebilir. Bununla birlikte diğer büyük kentlerde İyi Parti ve ardından Zafer Partisi ayrılığına rağmen gücünü korumayı başardı.
Hatta yükselttiği iller bile oldu. Urfa’da yıllardır yüzde 2’leri geçmeyen varlığının son iki seçimdir yüzde 9’a oturması ve oradan bir milletvekili çıkarması çok ilginç. Asker, polis ve diğer kamu çalışanlarının katkısıyla bu sonuca ulaşıldığını söyleyenlerin sayısı hayli fazla. Ama yüzde 9’luk bir oranı sadece bununla açıklamak çok zor.
ERDOĞAN’IN TAKTİĞİ
Erdoğan’ın 7 Haziran sonrası kurduğu ittifak başkanlık rejimini kurmasını sağladı. Ama bunu sürekli hale getirmek ve her defasında seçimi kazanmak için yeterli olmadı.
Ülkenin içine girdiği derin ekonomik ve sosyal krizin partisine olan bağlılıkta azalmaya yol açacağını herkes gibi Erdoğan da farkında. Sürecin aleyhine geliştiğini gören Erdoğan bu konuda da bir hamle yaptı. İlk olarak AKP’nin bir miktar oylarının yerel seçimlerde MHP’ye gitmesine göz yumdu. Kaybettiği bazı küçük belediyeler de oldu. Ama MHP ile ilişki daha kalıcı hatta karşılıklı olarak mecburi hale geldi.
Yeniden Refah partisi ve Hüda Par için de benzer bir gelişme söz konusu. İktidarın politikalarından olumsuz etkilenen, yeni zenginleri bu şatafatın nedeni olarak gören AKP’li seçmenin ilk baktığı adreslerden bir Yenden Refah oldu. Özellikle genç muhafazakar çalışan kesimde hızla destek bulmaya başladı.
Tam da bu noktada Erbakan iktidarın radarına girdi. Benzer bir durum muhafazakar Kürt seçmene Alevi bir cumhurbaşkanı adayı karşısında seçenek sunmak, Erdoğan’ın aza çoğa bakmadan yaptığı diğer bir hamle oldu. Erdoğan böylece kendine karşı oluşmaya başlayan öfkeyi başka bir kanala ya da muhalefet cephesine gitmeden yakalayarak bir kez daha ortak havuzda tutmayı başardı.
Erdoğan kendi başkanlığı, sisteminin devam etmesi için girdiği bu pazarlık sürecinde taviz vermekten de çekinmedi. AKP’deki erime sürecin tersine çevrilmesinin imkansız olması Erdoğan’ın elini kolunu bağlar hala gelmişken kendi ismiyle bir ortaklık yaratma kabiliyetinin konforundan faydalandı.
Sinan Oğan bunun tipik bir başka örneği. Karakterini Erdoğan politikalarına itirazın oluşturduğu genç milliyetçi seçmenin Oğan üzerinden kafası karıştırıldı. Şiddetle kendisine karşı olanalar tarafsız hale getirilirken, tereddütlü olanları da saflarına kattı.
NEREYE KADAR?
Erdoğan açısından tüm bu hesap kitap işlerinin de sonuna gelindi. Artık ittifaka alacağı boşta bir gerici de kalmadı. Mafya, milliyetçi, dinci ne varsa hepsi orada. Erdoğan’ın en büyük başarısı seçime başa baş girmeyi becerebilmesi.
Sonrası en iyi bildiği şeyi yaptı. Kendinden kopanların önce başka partilere ve kişilere yönlenmesine izin verdi. Sonrası geriye onları bir şekilde ikna etmeye kalacaktı. Bu kadar devlet olanağı, bu kadar maddi olanak verebileceği bu kadar çok şey olan birinin de sağ siyaseti ikna etmesinde zorlanmaması çok beklenmemeli.
Çok kısa muhalefete değinilecekse. Erdoğan’ın en iyi yaptığı şeylerin taklidini yapmanın faydası yok. Gerçek olanla uğraşmak, çözüme ve örgütlenmeye odaklanmak gerekirdi. Olmadı.
Şimdi yeni bir süreç başlıyor. Sisteme biriken öfkeyi Erdoğan’ın destekçilerine, onunla yol arkadaşlığı yapacaklara kaptırmayacak bir muhalefet çizgisi gerekiyor. Erdoğan’ı yenilebileceği, rejimi çöpe yollama üçünün olduğu anlaşıldı. Sıra bunu gerçek kılmaya geldi.