2 Haziran 2023 Cuma

KISA KISA GÜNDEM - 2 HAZİRAN 2023 -

 


HÜDA PAR Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun 'İtlaf gerekiyorsa itlaf edeceğiz' sözleri yeniden gündem oldu (Cumhuriyet)

AKP’nin İstanbul 3. Bölge 4. sıradan milletvekili seçilen Zekeriya Yapıcıoğlu'nun sokak hayvanlarına yönelik tepki çeken sözleri sosyal medyada yeniden gündem oldu. Yapıcıoğlu, sokak hayvanlarının itlaf edilmesini savundu. Başta hayvanseverler olmak üzere toplumun tepkisini çeken konuşmada Yapıcıoğlu, kanatlı hayvanlardaki bulaşıcı hastalık durumunda itlafı örnek gösterdi.

"İTLAF GEREKİYORSA İTLAF EDECEĞİZ"

Hayvanseverlerin sokak hayvanlarına düzenli aşılama ve kısırlaştırma, yaban hayatına doğal aşılama yöntemlerini savunarak karşı çıktığı konuşmada Yapıcıoğlu şunları söyledi: "Herhangi bir hayvan, bir insanın hayatı için tehlike oluşturmaya başlarsa o tehlike bertaraf edilir. Nasıl edilmesi gerekiyorsa öyle edilir. Siz o hayvanı zararsız hale getirmek zorundasınız. Getiremiyorsanız insanlardan tecrit etmek zorundasınız."  Sunucu Esra Elönü'nün "İtlaftan bahsetmiyoruz değil mi hocam?" sorusuna Yapıcıoğlu, "O gerekiyorsa o da yapılır. Biraz önce kanatlıların itlafından bahsettik. Kimse itiraz ediyor mu buna? Onlardaki grip insanları öldürecekse, bir insan öleceğine bir milyon tavuk ölsün. Bir insan öleceğine 100 tane köpek ölsün" yanıtını verdi. Elönü, "Köpeklerin ölmeden, zarar görmeyeceği şekle getirilmeli" derken, Yapıcıoğlu "Son çare olarak, bunlar fayda etmiyorsa, itlaf gerekiyorsa itlaf edeceğiz" yanıtını verdi.

                                                        /././

Silah kullanımı sorun değilmiş (Umut SERDAROĞLU-Birgün)


Darp haberleriyle gündeme gelen bekçilerin bazı yetkileri AYM kararıyla iptal edildi, silah kullanma izinleri ise devam etti. Avukat Mürsel Ünder’e göre bu karar bekçilerin keyfi tutumlarının önüne geçemeyecek.

Son yıllarda darp ve şiddet olaylarına konu olan bekçiler ile ilgili kanunda Anayasa Mahkemesi (AYM) 7 maddenin iptaline karar verdi. Kararda en göze çarpan çarşı ve mahalle bekçilerinin “el ile dıştan arama” ile gösteri yürüyüş ve karışıklıkların önlenmesi amacıyla “önleyici tedbir alma” yetkisi veren düzenlemenin iptali oldu. İptal edilen maddeler arasında ayrıca, “halkın sükun ve istirahatini bozanları ve başkalarını rahatsız edenleri engelleme görevi", "emniyet ve asayişin gerektirdiği durumlarda haftalık 40 saat olarak belirlenen çalışma süresinin haftada bir gün istirahat verilmek kaydıyla artırılabilmesi" de yer aldı.

Ayrıca AYM, kanunda yer alan "Emniyet ve jandarma teşkilatlarında istihdam edilen çarşı ve mahalle bekçilerinin amirleri, meslek hiyerarşileri içinde tespit edilir" hükmünü de "çarşı ve mahalle bekçilerinin talimat alacağı, işlemlerini hukukilik ve yerindelik bakımından denetleyecek, düzeltecek, iptal edecek, disiplin, atama, terfi işlemlerini yapacak amirlerin kimler olduğunun kuralda tespit edilmediği" gerekçesiyle iptal etti.

7 maddeyi iptal eden AYM, yasanın "zor ve silah kullanma yetkisi" başlıklı 9'uncu maddesindeki silah kullanma yetkisinin iptali talebini oybirliğiyle reddetti. Yine bekçilerin kişileri makul bir sebep halinde "topluma yönelik muhtemel bir tehlikeyi önlemek" amacıyla durdurabilme ve kimlik sorma yetkisini Anayasa'ya aykırı bulmadı. 

İPTALLER YETERLİ DEĞİL

Geçen yıl Kadıköy’de bekçiler tarafından keyfi olarak darp edilen ve ters kelepçe ile karakola götürülen Avukat Mürsel Ünder AYM kararının olumlu olduğunu ancak bu kararların bekçilerin keyfi hareketlerini engellemeyeceğini savundu. Kararı değerlendiren Ünder şunları söyledi:

“Son zamanlarda bekçiler hakkında çok fazla şikâyet geliyordu. Şikâyetler arasında ‘kadınların özel bilgilerini alma’, ‘keyfi darplar ve keyfi engellemeler’ vardı. Bekçilik kurumu teorik olarak polisin yardımcı gücü olarak tanımlanıyordu ama son zamanlarda bu tür fevri hareketler belirlenen tanımın önüne geçmişti. Bekçilerin görev tanım ve sürelerinin nerelerde sınırlı olduğunu hakkındaki soru işaretlerini gidermek için AYM böyle bir karar aldı.”

                                                           Avukat Mürsel Ünder

Kararın keyfi müdahalelerin önüne geçmeye yetmeyeceğinin altını çizen Avukat Ünder, “Benim de mağdur olduğum ‘kimlik sorma’ meselesiyle ilgili bir sınırlama getirilmemiş. Aynı zamanda suç işlediği iddia edilen bir kişinin kaçması durumunda silah kullanma yetkileri de iptal edilmedi. Özellikle kolluk kuvvetlerinin işlediği suçlarda ‘kaçtığı için vurdum’ savunması çok fazla görülüyor. Bunlar hâlâ görev tanımları içinde yer alırken keyfiliği ortadan kaldıramaz” dedi.

EĞİTİME ÖNCELİK VERİLMELİ

Bekçilerin paramiliter bir güç olma eğiliminde olduğunu ve eğitim şartı konmadan bunun değişmeyeceğini ifade eden Ünder şöyle devam etti:

“Bekçiler eğitim almadan göreve başlıyor. Bu büyük bir problem. Bekçilik eğitiminin tanımlanmış olması gerekiyor. Bekçilik kurumu şu anda her alanda sahaya çıkabilecek ve paramiliter hareketler yapabilecek bir örgütlülük durumunda. Eğitimden geçmeleri buradaki riskleri azaltacaktır.”

Bekçilerin İçişleri Bakanlığı’na bağlı olduğunu hatırlatan ve gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini söyleyen Ünder, “Bekçilik kurumu son derece başıboş bir organizasyon haline gelmiş durumda. Bu sıkıntılar daha fazla büyümeden geri kalan düzenlemelerin de bir an önce yapılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

ONLARCA ŞİDDET OLAYI

Bekçiler, “Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu”nun yürürlüğe girdiği 2020 yılından bu yana birçok şiddet ve darp olaylarına konu oldu. Doktordan depremzedeye yurttaşları “talimata uymadığı” gerekçesiyle darp eden bekçiler kamuoyu tarafından da sıkça eleştirildi. Basına yansıyan darp olaylarından bazıları ise şu şekilde:

•Pandemi döneminde bekçiler birçok bölgede yurttaşa yönelik keyfi şiddet uyguladı

•İzmir Alsancak’ta sohbet eden üç trans kadına saldırıp gözaltına aldılar.

•Trafik kontrolünden kaçan gencin bu nedenle polis tarafından darbedilmesini izlemekle yetindiler.

•Bekçi, kardeşleriyle birlikte önce doktoru darp etti, daha sonra hastanenin acil bölümünün altını üstüne getirdi.

•Akrabasının evinden eşyaları çıkarmak isteyen bir depremzede darp edildi, hakaret edildi ve ters kelepçe takıldı.

‘PARALEL YAPI’ DENİLEREK AYM’YE BAŞVURULMUŞTU

Bekçilere verilen yetkilerin Anayasa'ya aykırı olduğu görüşünde olan CHP, 18 maddelik kanunun 5, 6 ve 7’nci maddelerindeki yedi düzenlemeye itiraz etmiş ve maddelerin iptali için AYM’ye başvurmuştu. Dönemin CHP İstanbul Mileltvekili İbrahim Kaboğlu, Bekçilere tanınan geniş ve keyfiliğe açık yetkiler, devletin ahlak polisliği yapması ve bireylerin hayat tarzına müdahale etmesi riskini içermektedir. Teklifteki birçok düzenleme; hukuki belirlilik ve güvenlik ilkelerine aykırıdır ve keyfi durumlar yaratmaya elverişlidir” demişti.


                                                               /././

Filenin Sultanları son dünya şampiyonu Sırbistan’ı dağıttı(Sözcü)

Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı, son iki Dünya Şampiyonası'nı zirvede tamamlayan Sırbistan'ı mağlup etti. Filenin Sultanları, ilk seti kaybettiği rakibi karşısında müthiş bir geri dönüşe imza atarak FIVB Milletler Ligi’nde ikide iki yaptı.(https://www.sozcu.com.tr/spor/diger-sporlar/filenin-sultanlari-son-dunya-sampiyonu-sirbistani-dagitti-7702185)                        /././

HKP MYK üyesi Adnan Okur'a 'Mahir Çayan' soruşturması (Cumhuriyet)


Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) üyesi 6 kişi hakkında 1972’de öldürülen Mahir Çayan’ı mezarında andığı için soruşturma başlatıldı. HKP MYK üyesi Adnan Okur, ilk kez hâkim karşısında çıktı. Okur, savunmasında “Mahir Çayan ve arkadaşlarını anmak suç değildir” dedi.


Halkın Kurtuluş Partisi (HKP),
 30 Mart 2022 tarihinde 68 kuşağı devrimci önderlerinden Mahir Çayan ve arkadaşlarını mezarı başında anmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 6 HKP üyesi hakkında ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlamasıyla soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında HKP MYK üyesi Adnan Okur ilk kez hâkim karşısına çıktı. Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanık Adnan Okur, Okur’un avukatları Azime Ayça Okur ve Metin Bayyar katıldı. 

“MAHİR ÇAYAN’I ANMAK SUÇ DEĞİLDİR”

Adnan Okur mahkemeye yazılı savunma dilekçesi de sunarak, “HKP olarak, Denizlere, Mahirlere, 68 kuşağının Antiemperyalist ve Mustafa Kemalci tüm devrimcilerine sahip çıktık ve her zamanda sahip çıkmaya devam edeceğiz. Mahir Çayan ve arkadaşları terörist değillerdir. On’ların tarih önünde suçsuz oldukları defalarca kanıtlanmıştır. Ve On’ları anmanın suç olmadığı mahkeme kararları ile de kanıtlanmıştır. Mahir Çayan ve arkadaşlarını anmak suç değildir” ifadelerini kullandı. Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmayı 21 Eylül 2023’e erteledi.

“SAVCILIK BERAAT TALEP ETTİ”

Duruşma sonrası Ankara Adliyesi önünde açıklama yapan HKP avukatı Azime Ayça Okur, şunları kaydetti: “Bu duruşma ‘terör örgütü propagandası’ suçlamasıyla açılmıştı. Müvekkilimiz yargılamada partimizin programından söz ederek Denizlerin, Mahirlerin Mustafa Kemalci, Antiemperyalist, Antifeodal yönlerini savunduğumuzu belirtti. Savcılık beraat talep etti. Bu haklılığımız tarih önünde zaten ispatlıdır. Yargı önünde de bir kez daha ispatlanacaktır.” (https://twitter.com/i/status/1664252077814472705)

                                                                /././

'Şimşek görevi devralmak için koştuğu 2 şartı Erdoğan'a kabul ettirdi'(soL)

Erdoğan'dan Merkez Bankası ve faiz güvencesi alan Şimşek'in ekonomi yönetimini üstlenmeyi kabul ettiği belirtiliyor.

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, bir kez daha görüştüğü eski Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek'in tekrar ekonomi yönetiminde yer alması bekleniyor.

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Şimşek'in yeni dönemde yer alıp almayacağına dair, ''Mehmet Şimşek dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’la iki kez görüştü ve sonunda ekonomi yönetimini üstlenmeye karar verdi" dedi.  Ayrıca, Şimşek'in Erdoğan'dan Merkez Bankası yönetimi ve faiz politikası hakkında güvence aldığı da belirtildi. Selvi, yazısında şu ifadeleri kullandı: "Rahatça ekonomi yönetimi Mehmet Şimşek’te diyebiliriz. Bu seçimlerde AK Parti’yi en çok ekonomi zorladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonominin başına Mehmet Şimşek’i getirerek çok önemli bir adım attı. Mehmet Şimşek’in ismi piyasalara moral oldu. Çünkü nasıl bir ekonomi modeli uygulanacağı önemliydi. Mehmet Şimşek’in reel ekonominin gereklerini yerine getireceği konusunda bir güven var. Geçmişte ekonomi yönetimindeki tercihleri piyasa dostu tercihlerdi. İç ve dış piyasalarda kendisine karşı büyük bir güven oluşmuştu. Şimşek’in Merkez Bankası yönetimi ve faiz konusunda güvenceye ihtiyacı vardı. Dün iki kez bir araya geldiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan o güvenceyi aldıktan sonra ekonomi yönetimini üstlenmeyi kabul etti."

                                                      /././

Seçimin gölgesinde rantın önü açıldı (Mustafa Sarıipek-Sözcü)

Çevre Bakanlığı ve belediyeler seçim sürecinde boş durmadı. Muğla’nın eşsiz güzellikteki bazı koyların imara açıldı. İlçe ilçe şu kararlar alındı:

BODRUM: Fesleğen Mahallesi'nde yapılması planlanan “Arturna Rüzgâr Enerji Santrali”projesine izin verildi.

■ Torba-Çamlık-Kızılağaç Doğal Sit Alanının koruma statüsüne alındı.

■ Müksebi (Ortakent)-Yahşi-Gürece-Yaka mahalleleri imar planında değişiklik yapılarak koruma amaçlı revziyon alanı belirlendi.

■ Yalıkavak Mahallesi'nin nazım imar planındaki değişiklik onaylandı.

MARMARİS: Karacasöğüt Mahallesi'nde mahkeme kararıyla durdurulan marina genişletme inşaatı için yasalar göz ardı edilerek “ÇED olumlu” raporu verildi.

■ Selimiye Mahallesi Derindere Azmak mevkiinde içerisinde 300'den fazla zeytin ağacı olan yere MUÇEV için marina izni verildi.

■ Hisarönü Mahallesi'nin imar planı değiştirilerek yaşlı bakımevi ve özel rekreasyon alanı yapımına izin verildi.

FETHİYE: Kelebekler Vadisi'nde doğal sit alanının koruma statüsü ‘nitelikli doğal koruma alanı' olarak değiştirildi. Bu tescil ile emsalsiz koyun yapılaşmaya açılması endişesi doğdu.

■ Aksazlar Koyu'nda “tekne bağlama iskelesi” adıyla yaklaşık 300 yat kapa siteli marina yapılmasına izin çıktı.

■ Günlükbaşı Mahallesi sınırlarında kalan 5 hektarlık rezerv yapı alanına ilişkin uygulama imar planı değişikliği askıya çıkarıldı.

MİLAS: Demirciler Mahallesi'nde çevrecilerin istemediği rüzgar enerji santrali projesi onaylandı.

YATAĞAN: Atatürk ve Madenler mahallelerinde 47.5 hektarlık alanın imar planı Afet Riski Altında Kalan Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun çerçevesinde değiştirildi.

DALAMAN: Dalaman Çayı üzerinde 4 adet hidroelektrik santralinin bulunduğu alanın imar planına ilave yapıldı. Bu bölge “yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisi alanı” ilan edilerek, yeni tesislerin önü açıldı.

MENTEŞE: Kaynarca Mahallesi'nde güneş enerjisi santralleri kurulması için imar planı değiştirildi.

                                                       /././

147 milyonluk tünel 5.7 milyara delinecek (Deniz Ayhan-Sözcü)

DSİ, Diyarbakır-Batman arasındaki araziyi sulamak için 2012’de tünel ihalesi yaptı. Tünel yarım kalınca tamamlama ihalesine çıktı. İş 39 kat farkla aynı firmalara verildi.


Güneydoğu 
Anadolu Projesi (GAP) kapsamında olan ve Batman Silvan ile Diyarbakır Bismil arasındaki 2 milyon 350 bin dekar arazinin sulanması için yapılan 13 kilometrelik Silvan Tüneli, açılmadan para yutmaya başladı. Tünel için Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından ilk olarak 2012 yılında 147 milyon 183 bin 595 TL harcandı. Tünel yıllar içerisinde tamamlanamayınca yeniden harekete geçildi. Ardından ikmal ihalesine çıkıldı. Bu ihale için 2019 yılında DSİ Genel Müdürlüğü tarafından 842 milyon 241 bin 460 TL daha ödendi. Tünelin dört yılda tamamlanacağı bildirildi. Ancak tünel yine eksik kaldı. Bu kez de yine DSİ tarafından yeni ihale düzenlendi.

İSİMLER TANIDIK ÇIKTI

Son ihale DSİ tarafından 30 Mart 2023'te yapıldı. İhaleyi kazanan firmalar da tanıdık çıktı. 5 Mayıs 2023'te sözleşmesi imzalanan tünelin ikmal ihalesini 4 milyar 772 milyon 492 bin TL bedelle Limak İnşaat ve MAPA İnşaat ortaklığı kazandı. MAPA İnşaat, MNG Holding'e bağlı bulunuyor. Tünel için ilk olarak 147 milyon 183 bin 595 TL, ardından 842 milyon 241 bin 460 TL son olarak da 4 milyar 772 milyon 492 bin TL ödenmiş oldu. Tünele toplam ödenen tutar 5 milyar 761 milyon 917 bin TL'yi bulurken, şimdiden ilk planlanan maliyetin de 39 katına çıkıldı.

                                                     /././

Kızılay kurban bağış bedeline yüzde 141 zam yaptı (soL)

Kızılay 2023 yılı kurban bağış bedelini 5 bin 950 TL olarak belirlerken, Mehmetçik Vakfı 5 bin 400 TL olarak açıkladı. Böylece kurban bedelleri geçen yıla göre yüzde 130-141 oranında arttı.

Kurban Bayramı'na sayılı günler kala, kurbanlık fiyatları da üç haneli zamlar eşliğinde açıklanmaya başladı. Kızılay, geçen yıl 2 bin 470 TL olarak açıkladığı  kurban bedeline bu yıl yüzde 141 zam yaparak, 5 bin 950 TL'ye çıkardı. Söz konusu rakam, yurt içi kurban vekalet bedeli olarak geçiyor. Bloomberg HT'de yer alan habere göre, Kızılay'ın döviz cinsi kurbanlık bedelleri de artıştan nasibini aldı. Geçen yıl 175 dolar olan kurban bedeli bu yıl yüzde 69 artarak 295 dolara yükseldi. Avro bazında ise 2022 yılında 165 avro olan kurbanlık bedeli bu yıl yüzde 67 artarak 275 avro'ya çıktı. Mehmetçik Vakfı ise 2022'de 2 bin 350 TL olan kurban bağış bedelini yüzde 130 artırarak 5 bin 400 TL'ye çıkardı. Geçen yıl 150 Dolar olan kurbanlık bedeli bu yıl yüzde 83 artarak 275 Dolar oldu. Avro bazında ise geçen yıla göre yüzde 72 artarak 145 avrodan 250 avroya yükseldi. Öte yandan TÜİK verilerine göre, Nisan itibariyle kuzu eti son 1 yılda yüzde 101 zamlanırken, dana eti yüzde 109 yükseldi.

                                                            /././

Ne doğa ne işçi umurlarında (Gökay BAŞCAN-Birgün)

                      Maden yaklaşık 205 futbol sahası büyüklüğündeki alanı kaplayacak. (Foto: ÇED Dosyası)

71 işçinin civadan zehirlendiği altın madeninin kapasite artırımına Çevre Bakanlığı onay verdi. Yaklaşık 2 bin 50 futbol sahası büyüklüğündeki alana yayılacak olan madende yılda 2 bin ton siyanür kullanılacak.

71 işçinin cıvadan zehirlendiği altın madeninde kapasite artırımına gidildi. Maden işletmesi üretimi artırırken, kapladığı alan 1463 hektara çıkarıldı. Altın madenin çıkarılma ve işlenmesi aşamasında binlerce ton tehlikesi kimyasal atık kullanılıyor. Kayseri’nin Develi ilçesi’nde Öksüt Madencilik ve Kanadalı Centerra Gold tarafından işletilen altın madeninde kapasite artırımına onay verildi. 71 işçinin cıvadan zehirlendiği madende tehlikeli kimyasal atıkların kullanımının artmasına Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından çevresel etki değerlendirme (ÇED) olumlu kararı verildi.

İlk olarak Ocak 2020’de tarihinde altın dökümünü gerçekleştiren şirket kapasite artırımıyla faaliyet alanını da büyüttü. 1243 hektarlık alanda faaliyet gösteren şirket büyüklüğü 1463 hektara çıkardı. Yaklaşık 2050 futbol sahası büyüklüğüne denk gelen proje alanı orman, mera ve şahıs arazilerinden oluşuyor.

BİNLERCE TON KİMYASAL

Açık ocak yöntemiyle işletilecek ocakta patlatmalar meydana gelecek. Patlatmalar sonucu çıkan cevher yine aynı bölgede ayrıştırılarak zenginleştirilecek. Bu esnada da daha önce 71 işçinin zehirlenmesine yol açan kimyasal atıklar kullanılacak. ÇED dosyasında yer alan bilgilere göre maden işletmesinde yılda kullanılacak tehlikeli atık maddelerden bazıları şöyle:

•2 bin ton siyanür,

•600 metreküp nitrik asit (kezzap),

•600 metreküp hidroklorik asit (tuz ruhu).

Bu tehlikeli atıkların depolandığı ve kullanıldığı altın madeni işletmesinde ayrıca patlayıcı deposu da inşa edilecek. ÇED sınırına yaklaşık 260 metre mesafesine inşa edilecek patlayıcı deposunun kapasitesi ise 75 ton. Altın madeninde çok fazla ekonomik olmayan pasa ve kayaç da ortaya çıkacak. Kapasite artışıyla birlikte bölgede 134 milyar 720 milyon 823 ton ekonomik olmayan kayaç depolanacak.Yine ÇED dosyasında yer alan bilgilere göre proje kapsamında 35 milyon ton cevherin zenginleştirilmesi, 982 bin ons altın ve 1,75  ton gümüş üretimi gerçekleştirileceği öngörülüyor.

NE OLMUŞTU?

Bakanlığın kapasite artırımına onay verdiği proje işçilerin hayatını tehdit ediyor. Madendeki civa zehirlenmesi skandalı geçen yıl şubat ayında madenin altın döküm odası (ADR) bölümünde görev yapan taşeron özel güvenlik firmasına bağlı çalışanlarda başlayan sağlık sorunları ile ortaya çıkmıştı. Cıva zehirlenmesine ilişkin bilirkişi raporunda, zehirlenmeyi fark ederek dökümü durduran danışmanının görevi son verildiği ortaya çıkmıştı.

Bilirkişi raporu sonrası konuya dair ihmal ve sorumluluğu bulunan maden işletmesi görevlileri hakkında savcılıkça soruşturma açıldı. Savcılığa verilerin ifadelerle sorumlular suçu birbirine attı. 

                                                               /././

Kulis: Kızılay'ın yeni başkanı Menzil Cemaati'ne yakın Fatma Meriç Yılmaz olacak (soL)

Kerem Kınık’ın istifasının ardından Kızılay’a vekaleten başkanlık eden Fatma Meriç Yılmaz'ın, 9 Temmuz’da gerçekleştirilecek olağanüstü kongrede başkan seçileceği belirtiliyor.

On bir ili etkileyen depremlerinin ardından çadır ve kan satışı gibi skandallarla gündeme gelen Kerem Kınık, 12 Mayıs’ta Kızılay Başkanlığı görevinden istifa etti. Kınık’ın istifası üzerine Kızılay Derneği Yönetim Kurulu, 9 Temmuz'da Olağanüstü Genel Kurul'a gitme kararı aldı.  Birgün'de yer alan kulis bilgilerine göre kongrede sadece Kızılay başkanı seçilecek. Mevcut yönetim kurulu üyeleri istifa etmediği takdirde görevlerine devam edecek. Kızılay'ın yeni başkanının Menzil Cemaati'ne yakın olduğu belirtilen Fatma Meriç Yılmaz olacağı öne sürülüyor.  Yılmaz’ın Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne torpille girdiği iddia edilmişti. Akşam gazetesi 2011 yılında yayımladığı habere göre Ankara Tabip Odası'nın (ATO), torpille atanacağı konusunda uyarıda bulunduğu 32 kişiden biri de Yılmaz'dı.

                                                          /././

Katar Emiri ikinci karısı için kesenin ağzını açtı (İsmail Şahin-Sözcü)

2015 yılında Türkiye’nin en pahalı yalısını ikinci karısı Sheikha Anoud bint Mana al-Hajri için 100 milyon Euro'ya satın alan Katar Emiri Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed el-Sani kesenin ağzını açtı. İstanbul Yeniköy'deki Şehzade Burhanettin Efendi Yalısı baştan aşağıya yenileniyor.


İstanbul’un en değerli gayrimenkullerinden biri olan Şehzade Burhanettin Efendi 
Yalısı ve arkasındaki iki köşkü kayınpederinin Türkiye’de kurduğu şirket üzerinden satın alan Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed el-Sani kesenin ağzını açtı. Mart 2015’te Türkiye’ye yaptığı ziyarette gayrimenkulleri beğenip 100 milyon Euro’ya satın alarak ikinci eşi Sheikha Anoud bint Mana al-Hajr’a hediye eden Katar Emiri, tarihi mülkleri yenilemek için mimar Fatih Sönmez ile el sıkıştı.

Restorasyon çalışmaları Ege Yapı tarafından yürütülürken, Şehzade Burhanettin Efendi Yalısı’nın pembe olan dış cephesinin tamamen beyaza bürüneceği öğrenildi. İçi de baştan aşağı yeniden tasarlanan ve yeni mobilyaların alınacağı yalı daha önce Erbilgin Ailesi'ne aitti. Yaklaşık 10 yıl boyunca yalıya alıcı bulmaya çalışan Erbilginler, 25 Mart 2015’te satış işlemini gerçekleştirebilmişti.

Hali hazırda yalıda hummalı bir çalışma var.

KAYINPEDERİNİN ÜZERİNDE

Tapu kayıtlarında yalı ve köşklerin sahibi sahibi Dardanelles Gayrimenkul Yatırım Anonim Şirketi' görünüyor. Londra merkezli bu şirket, İstanbul'da Mart 2014'te Katarlı işadamı ve Katar Emiri’nin kayın pederi Abdulhadi Mana Al-Hajri tarafından kurulmuştu.
Al Hajri'nin kızı Anoud, 2009 yılında Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed el-Sani ile evlendi. El-Sani’in 1990 doğumlu olan Anoud'dan Naylah, Abdullah, Rodha, Alqaqaa ve Moza adında 5 çocuğu var.

Geçtiğimiz yıl Şehzade Burhaneddin Efendi Yalısı’nın eklentisi olan bu köşkün tadilatı gerçekleştirilmişti. Katarlılar bu bölümü ofis olarak kullanıyor.

Yeniköy Erbilgin Yalısı’nın Hüsrev Tayla tarafından restore edilmeden önceki halini gösteren fotoğrafı (Kaynak: SALT Araştırma M. Erem Çalıkoğlu Arşivi )

1880’lerde yaptırılan Şehzade Burhanettin Efendi Yalısı’nın ilk sahibi dönemin ünlü sarraflarından Varki Vartaks’tı. Vartaks ölünce 1887’de yalıyı Teşkilat- ı Umumiye Nazırı Ahmet Münir Paşa aldı. 1911’de 2. Abdülhamit tarafından oğlu Şehzade Burhanettin’e satın alındı. Şehzade’nin boşandığı eşi Aliye Hanım, daha sonra 10 yıl daha yalıda oturdu. Osmanlılar göçünce 1923’te Mısırlı Ahmet İhsan Bey’e geçen yalı, ‘Mısırlılar Yalısı’ olarak da biliniyor.

(Fotoğraf: SALT Araştırma M. Erem Çalıkoğlu Arşivi )

1946’da Ahmet İhsan Bey’in çocuklarına miras kalan yalıyı 1985’te Erbilginler satın aldı. 10 yıl boyunca yalıyı restore ettiden Erbilgin ailesi, yaz aylarında yalıyı kullanıyordu. Misafirhanesi ile birlikte toplam 64 odası olan yalının alanı 3.633 metrekare. Ayrıca bir yüzme havuzu ve bir Türk hamamı da bulunuyor. Denize 60 metre rıhtımı olan yalı, Kıbrıslı Yalısı’ndan sonra Boğaziçi’nin en uzun rıhtıma sahip yalısı.

KATAR'IN TÜRKİYE AŞKI

Son yıllarda Türkiye ile siyasi ve ekonomik ilişki içinde olan Katarlılar, gayrimenkulden finansa, sanayiden medyaya kadar birçok alanda yatırıma imza attı. Katar Emiri, Türkiye’ye her geldiğinde yeni alımlar yaptı. Son olarak Doğuş Holding'in yeme içme markası d.ream'e 300 milyon dolarlık bir yatırımla ortak olan Katar'ın Türkiye'de Digiturk, Finansbank, Abank, Borsa İstanbul, Beymen, Network, BMC, İstinyePark, Antalya Limanı, SeaPearl Ataköy, Banvit, Süleymaniye kentsel dönüşüm projesinde yatırımları bulunuyor.

                                                             /././ 

Binlerce mağduru olan saadet zincirine 11 ilde operasyon (HABİP ATAM-SÖZCÜ)

İstanbul Ataşehir’de bulunan SAS Holding’in yönetim kurulu üyesi Sibel Koçan’ın öldürülmesi ve şirket yöneticisi olan eski eşi Süleyman Aydın’ın intihar ederek hayatını kaybetmesinin ardından, binlerce kişinin dolandırıldığı iddiasıyla başlatılan soruşturmada, 71 şüphelinin yakalanması için İstanbul merkezli 11 ilde operasyon başlatıldı.

Operasyon, Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gerçekleştirildi. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koordinesinde yürütülen çalışma, Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri ve MASAK (Mali Suçlar Araştırma Kurulu) tarafından hazırlanan raporlar sonrasında başlatıldı.

İddiaya göre SAS Holding adıyla kurulan yapı, saadet zinciri şeklinde insanlardan para topluyordu, yatırım yapacaklarını öne sürerek kar payı teklif ediyordu. Piramit şeklinde yapılanan şirket, katılımcılara göstermelik olarak bazı elektronik ürünler veriyor, hatta çok fazla üye getirenlere otomobil dahi hediye ediyordu. Her katılımcı yeni bir yatırımcı getirince belli oranda pay alıyordu. Yüksek kar vaadiyle gelen her yeni kişi para ekledikçe, sistem çalışıyordu. Ancak 2021'de saadet zincirinin genişlemesi ve yeni katılımcıların artması ile ödemelerde bazı sorunlar başladı.

GASP CİNAYETİ VE İNTİHAR

Bazı mağdurların oluşmaya başladığı dönemde, Ataşehir'de cinayete dönüşen bir gasp girişimi yaşandı. SAS Holding yöneticilerinden Sibel Koçan 15 Haziran 2021'de silahlı ve maskeli gaspçıların hedefi oldu. Şüpheliler, Koçan'ın şirket binasına getirdiği, içinde milyonlarca lira bulunan çantaları almak istedi. Sibel Koçan çantaları vermemek için direnince başından vurularak öldürüldü. Saldırıda 1 kişi ise yaralandı. Polis o dönem cinayete  dönen gasp konusunu araştırırken, Koçan'ın eski kocası ve SAS Holding'in sahibi Süleyman Aydın, Küçükbakkalköy'deki bir plazanın 32'nci katından atlayarak intihar etti.

143 MİLYON LİRA

O dönem gasp olayını gerçekleştiren ve arkasındaki şüpheliler yakalanmış, SAS Holding adı altında gerçekleşen saadet zinciri ve piramit şeklindeki yapı bir kez daha gündeme gelmişti. Çok sayıda mağdur yaşanan olay sonrasında şikayetçi olmuştu. Yapılan çalışmalar ve müfettiş raporları sonrasında Mali Polis harekete geçti. Yapılan araştırmalarda saadet zinciri şeklinde yapılanan grubun, 2021 yılı itibariyle 58 milyon 500 bin lira kazancı tespit edildi. Bu rakamın güncel kurla karşılığının 143 milyon lira olduğu belirtildi.

71 ŞÜPHELİ

Polis ekipleri, yaklaşık 15 bin kişiyi mağdur ettiği iddia edilen yapının yöneticisi, para toplayan üst isimler olduğu iddia edilen 71 şüpheli belirledi. Şüphelilerin yakalanması için bu sabah 11 ilde eş zamanlı operasyon düzenlendi. “Suç İşlemek Amacı İle Örgüt Kurma, Yönetmek Veya Üye Olmak, Nitelikli Dolandırıcılık” suçları kapsamında düzenlenen operasyonda şu ana kadar 51 şüpheli yakalandı.

(derleyen: mstfkrc)




Seçimin gölgesinde rantın önü açıldı

İşte Menzil Köyü. Görüntüler ortaya çıktı. Jandarma bile var - Özlem Kıral / YENİÇAĞ +Menzil Tarikatının köyüne girdiler. Menzil Tarikatı fiilen özerklik ilan etmiş. Cumhuriyet Gazetesi Menzil Köyü'nün kalbine girdi -Rıfat Kırcı / Cumhuriyet

 İşte Menzil Köyü. Görüntüler ortaya çıktı. Jandarma bile var - Özlem Kıral 

Adıyaman’da Menzil Köyü’nden görüntüler ortaya çıktı. Görüntülere göre jandarmanın da etrafta bulunduğu görülüyor.

Seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı destekleyeceklerini açıklayan Menzil Cemaati’nin merkezi Menzil Köyü’nden görüntüler ortaya çıktı. Menzil cemaatinin merkezi olan Adıyaman’ın Kahta ilçesinin Menzil Köyü merak konusuydu. Sosyal medyada Menzil Köyü’ne ait görüntüler yayıldı. Görüntüler birçok insanın bulunduğu, etrafta polis ve jandarmanın olduğu görülüyor. 


Videodaki görüntülere göre Menzil Sofrası, Menzil Manav- Market gibi yerlerde bulunuyor.


Gazeteci Nasuh Bektaş sosyal medya hesabından şöyle dedi: Evet burası Türkiye, Adıyaman Kahta, Menzil Köyü AKP'nin devlet içine yerleştirdiği menzil Cemaatine ait kurtarılmış bölge.


ŞEYH’LERİNİ ÇAKARLI MİLYONLUK ARAÇLA UĞURLADILAR

Öte yandan, Menzil Cemaati’nin lideri olan ve cemaat mensuplarının “Gavs” olarak nitelendirdiği Abdulbaki Erol, kısa süre önce Menzil köyünden İstanbul’a döndü. Menzil köyünden ayrılan Erol’u cemaat mensupları yollara dökülerek uğurladı. Ayrıca Erol’un konvoyunda milyonlarca liralık araçların yer aldığı ve bazı araçlarda tepe lambası ile çakarların yer aldığı görüldü.





                                                                          /././

Menzil Tarikatının köyüne girdiler. Menzil Tarikatı fiilen özerklik ilan etmiş. Cumhuriyet Gazetesi Menzil Köyü'nün kalbine girdi -Rıfat Kırcı / Cumhuriyet
Tartışmaların odağındaki Menzil Tarikatı'nın konuşlandığı köyde, altyapısından güvenliğine kadar birçok kamu görevini cemaat üyesi üstlenirken görenler aynı şeyi söylüyor: Tarikat burada fiilen özerklik ilan etmiş.


Yaşanan deprem felaketi devlet kurumlarının yetersizliği iddialarını ortaya atarken kurumların boşluğunu tarikat ve cemaatlerin kapattığı iddiaları depremin ilk gününden beri gündemdeki yerini koruyor. Bunlardan bir tanesi ise diğerlerinin de önüne geçmiş durumda: Menzil Tarikatı.

Cumhuriyet’ten Rıfat Kırcı’nın haberine göre, kayıp çocuklardan deprem bölgesindeki faaliyetlere kadar birçok konuda bu tarikatın ismi duyuldu.

Menzil cemaati; Semerkant Vakfı, Beşir Derneği gibi kendisine ait kurumlar üzerinden deprem bölgesinde yoğun çalışma yapıyor. Cemaat; Beşir Derneği aracılığıyla izinsiz yardım toplayabilirken söz konusu cemaatin dernek ve vakıfları milyonlarca liralık bütçelere sahip. Cemaat aynı zamanda 14 Mayıs’taki genel seçimlerde Cumhur İttifakı’nı destekleyeceklerini açıkladı. 

KARŞIMIZDA TARİKAT DÜZENİ 
Merkezi Adıyaman’ın Kahta ilçesinin Menzil köyü olan tarikatta tüm faaliyetler cemaat üyelerinin kontrolünde. Cemaat üyelerinin anlattıkları ise tarikat ve cemaat düzeninin ne olduğunu gözler önüne serer nitelikte...

Köy ifadesi oldukça mütevazı. Çünkü buranın içerisinde lüks siteler, villalar, devasa türbeler camiler, çarşı, AVM’ler hatta benzin istasyonu bulunuyor. Bir ilçe belediyesi gibi işleyen Menzil köyünün altyapısından güvenliğine kadar birçok kamu görevini cemaat üyeleri üstleniyor.



CEMAAT ÜYESİ İKİ GÖREVLİ DIŞARIDAN GELENLERİ KARŞILIYOR
Kahta’dan köye uzanan yol asfalt, oldukça geniş ve düzenli. Girişinde cemaat üyesi iki görevli dışarıdan gelenleri karşılıyor. Görevlilerden birisiyle sohbet ettik. İstanbul’dan gelmiş. Sabiha Gökçen Havalimanı’nda çalışıyormuş. Başında bir takke vardı. Köyü merak edip geldiğimizi, belediyede işçi olduğumuzu ve Adıyaman’a yardım için gidip dönerken de buraya uğramak istediğimizi söyledik. Köyü tanıttı, türbenin bulunduğu açık alanın erkekler ve kadınlar olarak ikiye ayrıldığını söyledi. Köy sokaklarında, çarşıda, lokantada kadınlara rastlamadık.

Köyün girişindeki AVM’nin otoparkında plakalarından birçok farklı ilden geldiğini anladığımız araçlar duruyordu. Konuştuğumuz cemaat görevlisi de Menzil şeyhi olan Gavs’ın İstanbul’a gittiğini bu nedenle köyde ziyaretçinin oldukça az olduğunu belirtti. Aslında adım atacak yer olmazmış. 



GÖNÜLLÜ ÇALIŞIYORLAR
Biraz daha konuşunca kendisinden şunları öğrendik: “Sabiha Gökçen Havalimanı’nda çalışıyorum. Kartal’dan geldim, 1 hafta çalışacağım, gönüllü geliyoruz tabii. Listeler hazırlanır, bizim de sıramız gelince gönüllü olarak görevimizi yerine getiriyoruz.” Çok katlı binaları siteleri sorduk. “5 bin depremzede kalıyor” dedi. Kimlerin kalacağının nasıl belirlendiğini, sorduğumuzda biraz gerildi. 

Türbenin bulunduğu büyük alana girdiğimizde burada marketlerin, lokantaların hatta telefoncuların olduğunu gördük. Turkuvaz yelekler giymiş arkasında görevli yazan insanlar da vardı. Yapılar depremden zarar görmemiş. Ancak tadilatta olan yerler vardı. Bir tadilatta işçilerin yanına yanaşıp ne yaptıklarını sordum. Pastane yapılacakmış. 



DEPREMİN NEDENİ “ZİNAYMIŞ”
Semerkant Vakfı’nın sembolü olan bir yelek giymiş 50’li yaşlarındaki bir erkek yerleri süpürüyordu. Konuştuk. “Çorum’dan geldim. 11’inci aydan beri buradayım” dedi. Ona göre deprem şundan dolayı oluyormuş: “Yanlışlarımız var. Biz de hatalar yapıyoruz. Çok kayıp var. Demek ki bir şeyleri düşünmek gerekiyor. Bence zina çok oluyor. Yoksa neden olacak.”



SEMBOLLÜ YELEKLER
Dikkatimi çeken şeylerden bir diğeri ise altyapı çalışmalarını cemaatin kendisinin karşılaması oldu. Bir rögarda taşma meydana gelmişti. Burada yeni bir vidanjörle çalışma yapılıyordu. Çalışma yapanların üzerinde de yine cemaatin sembolleri olan yelekler vardı. Ayrıca sokak aydınlatmalarında Kahta Belediyesi’ne dair hiçbir işaret bulamazken cemaatin sembolleri dikkat çekiciydi.



BU EKONOMİYİ NASIL SAĞLADILAR?
Depremde tartışmalı konulardan birisi de Buhara Evleri. Cemaat kendi kurduğu Buhara Evleri’nde depremzede ailelerin kaldığını sosyal medya hesaplarından açıklamıştı. Buhara Evleri’ni de ziyaret ettik. Lüks sitelerdekine benzer bir girişi olan Buhara Evleri’nin araçlı giriş kısmında güvenlik bekliyordu. Kendisine depremzedelere yardım için İstanbul’dan geldiğimizi ve dönerken merak ederek buraya uğradığımızı söyledik. İzin verdi.



KAMU GÖREVLİSİ YERİNE
Devasa bir site, içerisinde de AVM bulunuyor. Evler depremden zarar görmemiş. İçeride 2 AFAD çadırı ve 1 Kızılay çadırı da mevcut. Çadırlardan birisinin üzerinde Menzil Mahalle Muhtarlığı Depremzede Yardım Dağıtımı yazılı bir pankart da bulunuyordu. Kamu görevlilerinden ziyade yine cemaat görevlileri...

Buhara Evleri 41 blok halinde inşa edilmiş. Her blok 4’er katlı ve her katta 2 daire bulunuyor. Balkonları, kapıları ve pencereleri boydan boya camlı yapılar. Blokların önünde çimlerle kaplı bakımlı bahçeler bulunuyor ve otopark alanı da mevcut. İstanbul’da buna benzer daireler on milyonlarca liraya satılıyor. Bir cemaatin böylesine lüks bir site kurabilecek ekonomiyi nasıl sağlamış olduğu ise oldukça düşündürücü