Zeydan Karalar ikinci döneme hazır: Seçim için oran verdi (Berkant Gültekin)Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, 31 Mart’ta galibiyetten oldukça emin. Oyunun yüzde 50’ye yaklaşacağını ve en az 6 puan farkla yarışı önde bitireceğini tahmin eden Karalar, CHP’nin 5 ilçe belediyesini daha kazanabileceğini söylüyor. Karalar, Adana’da son 5 yılda neler yaptıklarını ve yeni dönemde hayata geçirmeyi planladıkları projeleri BirGün’e anlattı.
Tüm ülke gibi Adana da yerel seçimlere kilitlenmiş durumda. Muhalefet 2019’un aksine seçime bu kez ittifaksız girse de Adana’da sürpriz beklenmiyor. CHP’liler ve anketler, Zeydan Karalar’ın yeniden Adana Büyükşehir Belediye Başkanı seçileceğini öngörüyor.
CHP’li Karalar, 2019’da yüzde 53,6’lık oy oranıyla ipi önde göğüslemişti. Cumhur İttifakı’nın MHP’li adayı ve eski başkan Hüseyin Sözlü’nün oyu ise yüzde 42’de kalmıştı. Adana’da 2023 seçimlerinde de muhalefet baskın gelmiş, Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun yüzde 51’lik oyuna anca 7 puan yaklaşabilmişti. Milletvekilliği seçimlerinde de muhalefetin toplam oyu iktidar blokunun üzerindeydi. CHP yüzde 28,6; İYİ Parti 10,7; Yeşil Sol Parti (DEM Parti) ise yüzde 9,7 oranında oy almıştı.
2 milyondan fazla nüfusa ve 1,6 milyon seçmene sahip Adana’nın 15 ilçe belediyesinin 11’i Cumhur İttifakı (3 AKP-8 MHP) tarafından yönetiliyor. CHP ise Çukurova, Seyhan, Ceyhan ve İmamoğlu’nda belediyeleri elinde bulunduruyor.
31 Mart’ta Zeydan Karalar’ın karşısında Cumhur İttifakı’nın AKP’li adayı Fatih Mehmet Kocaispir olacak. İYİ Parti burada MHP’nin kurucusu Alparslan Türkeş’in kızı Ayyüce Türkeş’i aday çıkardı. DEM Parti’nin eşbaşkan adayları ise Arife Çınar-Mahfuz Güleryüz.
Zeydan Karalar muhalif seçmeni konsolide ediyor ve pek fire vermiyor. Fatih Mehmet Kocaispir’in ise AKP ile MHP’nin yüzde 42’lik toplam oyunun bile gerisinde kalabileceği ve Zeydan Karalar’ı sıkıştıramayacağı düşünülüyor. Bunun bir nedeni Karalar’ın karşı mahalle üzerindeki etkisi, diğer nedeni de Ayyüce Türkeş’in özellikle soyadının avantajıyla MHP’den oy çekebilmesi. Öte yandan Yeniden Refah Partisi de iktidarın küskün seçmeninin adresi oluyor.
Adana sokaklarında genel olarak “Mühendis Başkan” olarak anılan Karalar’a yönelik bir memnuniyet var. 5 yıl boyunca yapılan hizmetler ve kentte uygulanan sosyal politikalar karşılık bulmuş. 23 Mart günü bir araya geldiğimiz Karalar ile son 5 yılın nasıl geçtiğini, gelecek döneme dair Adana’da hayata geçirmek istediği projeleri ve 31 Mart yerel seçimlerinin olası sonuçları üzerine konuştuk.
Oy oranının yüzde 50’ye yaklaşacağını ve seçimi en az 6 puanla önde bitireceğini ifade eden Karalar, Sarıçam ve Yüreğir’in de aralarında olduğu 5 ilçeyi daha kazanabileceklerini söylüyor.
“ADANA HİZMET ALAN BİR KENT HALİNE GELDİ”
Türkiye, 2019 yerel seçimlerinden bu yana çok yoğun bir 5 yıl yaşadı. Siz Adana’da bu dönemi nasıl geçirdiniz?
Bizim güneydeki belediye başkanlarıyla ilgili özellikle çok talihsiz bir dönemdi. Yani pandemiyi bütün dünya yaşadı ama depremi 11 il yaşadı, bir tanesi Adana’ydı. Adana'da yıkıntıların az olması elbette depremin kolay atlatılmış olduğu anlamına geliyor ama 7400’e yakın bina yıkılacak gibi oldu ve aylarca insanlar evlerine giremedi. Onların bütün ihtiyaçlarını karşılamak hakikaten kolay değildi. Hem pandemide hem depremde 24 saat vatandaşlarımızın yanında olduk. Yani sosyal belediyecilik nasıl yapılır aslında bütün Türkiye'ye öğrettik. Sadece ben değil, bütün 11 büyükşehir belediye başkanının pandemide yaptıkları hizmetler ortada. Bizim belediyelerimiz bu süreçte çok öne çıktı. Yani maske dağıtmada, ihtiyaçları giderilmede vesaire, belediyenin önemi aslında orada çok daha iyi anlaşılır hale geldi. Ama sonuçta bu bizim 2,5 yıl zamanımızı aldı. Normalde yapacağımız hizmetleri de büyük ölçüde engelledi. Tabii bir de bu ağır ekonomik koşulları da düşündüğünüz zaman iş daha zor hale geldi ama biz onların hepsini çözdük, bu işleri tersine çevirdik. Adana’yı ciddi hizmet alan bir kent haline getirdik. Adana’da bütün bunlara rağmen 3 alt geçit yapan, 5 bulvar yapan, 10 mahalle merkezi yapan, 9 tane kreş yapan, yıllar yılı girilemeyen 221 cadde ve bulvarı yenileyen, dolayısıyla bir önceki dönemden 3,5 kat daha fazla yol için asfalt döken bir belediye yönetimi olmanın sevincini yaşıyoruz.
Pazar günü seçilmeniz durumunda ikinci kez 5 yıllık yetki alacaksınız. Adana’nın mevcut ihtiyaçlarını nasıl tespit ettiniz ve önünüze hangi hedefleri koydunuz?
Öncelikle 4 yeni bulvar yapacağız. Güneyden kuzeye, kuzeyden güneye Adana’nın ihtiyacı var. Yani insanlar aşağıda çalışıyor, sanayi aşağıda, yukarıya doğru çıkıyor. Yapılan bulvarlar artık ihtiyaca cevap vermiyor, dolayısıyla ulaşımı kolaylaştırmak için 4 yeni bulvar daha düşünüyoruz. 2 tanesi yukardan aşağıya doğru.
Metroyu tamamlayalım istiyoruz, yeni onaylandığı için. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yatırım programına alınmayan bir işle ilgili bir şey yapma şansınız yok. Yasal olarak onaylandı. 1 tramvay projemiz var. Bir de nostaljik bir tramvay projemiz var.
Bizim otogar çok eski, çok tartışılan bir konu. Otogarı yenilemeyi hedeflemiştik bu dönemde, meclise takıldı. Yeni dönemde meclisten onu geçirip Adana’yı modern ve yakışıklı bir otogara kavuşturacağız.
Kreş sayımızı 20 yapacağız. Kadınların çalışma hayatına katılmasını istiyoruz, bunu çok önemsiyoruz. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk de diyor, kadınlar ekonomiye katılmazsa, ekonomide bir eksiklik olur. Özel bir kreş ayda yaklaşık 8-10 bin lira. Bunu karşılayamıyor kadınlar, o zaman ben çocuğuma bakayım diyor ve çalışma yaşamına katılmıyor. Biz çok modern kreşler yapıyoruz. Özel kreşlerin 3’te 1’i, belki 4’te 1’i fiyatına çocuklarımızı eğitiyoruz. Biz büyükşehir belediyesi olarak yapıyoruz ama bizim ilçe belediyelerimize karşı yapıyorlar. Belediyecilik anlamında, Adana’yı kreşle ben tanıştırdım. Ben Seyhan Belediye Başkanı’yken kreş yoktu, 5 kreş yaptım. Büyükşehir Belediye Başkanı’yken de sadece çalışanların çocuklarına verebileceği bir kreş vardı, o da yeni bir kreş değildi, bir bina kiralanmıştı. Biz 7 kreş yaptık, 2’si inşaatta. 20’ye tamamlayacağız.
Ayrıca 8 alt geçit yapacağız trafiği rahatlatmak için. Spor kampüsleri yapacağız. Bizim Adana çok sanatçı ve sporcu yetiştirir ama son yıllarda çok sporcu yetişmiyor. O yüzden spor kompleksleri yapacağız. Aynı zamanda uyuşturucuyla da böyle mücadele edeceğiz. Çünkü spor, uyuşturucunun panzehri. Tabii bizim işimiz değil ama uyuşturucuyla mücadelede gençleri rehabilite etmek için rehabilitasyon merkezleri kuracağız. İnsan hayatının her aşamasına dokunuyoruz.
Büyük projeleri hayata geçirirken hükümetten kaynaklı aksamalar oluyor mu?
Belediyelerin aslında hükümette çok fazla işleri yok ama hiç işleri yok desem de doğru olmaz. Diyelim ki metroyu yaptınız, getirdiniz. Projenize bir kredi buldunuz. Kredinin onaylanmaması bir engel işte. Yani onu onaylaması lazım çünkü yani size ekstra para vermez. Belki kendi belediyelerine başka kaynaktan aktarıyor olabilir, bilmiyorum onu. Biz yaşamıyoruz onu. Özellikle İller Bankası’ndan kaynakların önemli bölümünü kendi belediyelerine aktardıklarını biliyoruz. Dolayısıyla bizim projelerimizde bir onayla ilgili ihtiyacımız olur Ankara'ya, onlar onaylandığı zaman zaten biz kendi mali durumumuzu kendimiz ayarlıyoruz. Tramvayla ilgili de aynı şey söz konusu.
Türkiye çok ciddi bir ekonomik darboğazdan geçiyor. Halkın yaşadığı geçim sıkıntısını hafifletmek adına ne tür önlemler alıyorsunuz?
Küçük çiftçiye çok ciddi destekler veriyoruz. Ben iddia ediyorum, bu dönem kadar küçük çiftçiyle ilgilenen belediyeler yoktu. Sadece bizim için değil, tüm CHP’li belediyeler için söylüyorum. Ankara, İzmir, İstanbul, Aydın… Küçük çiftçiyi unutmadık. Biz 5 binin üzerinde fide verdik. Hayvancılık için yem desteği verdik. İlaç verdik. İnsanların köyünde kalması gerekiyor. Şimdi 2 ilçemizde sözleşmeli tarım yaptıracağız. Tufanbeyli ilçemiz var, buranın bakliyatları dünyanın en lezzetli bakliyatları arasında. Ama çiftçi satamadığı için ekmiyor. Yurtdışından kredisi geldi onu bile yapamadık. Dolayısıyla biz kendimiz açacağız ve sözleşmeli tarım yaptıracağız.
Sosyal yardımlarla ilgili ayrıca, Seyhan Belediyesi’nde Halk Kart uygulaması başlatmıştım. Burada da 5000 Halk Kart verdik, para yüklüyoruz halk ihtiyacını alıyor. 10 bin yemek üreten aşevi kurduk. Aç insanların evine yemek götürmek gayesiyle… Şimdi işte öğrencilere yeni yılda tek seferde ciddi bir kredi yardımımız olacak. Açlık sınırının altında hane geliri olan emeklilere sosyal destekler vereceğiz. Çok ciddi yakıt destekleri de verdik.
“OY ORANIM YÜZDE 50’YE YAKLAŞIR”
31 Mart’ta Adana’da nasıl bir sonuç çıkmasını bekliyorsunuz? Oy oranı için bir hedefiniz var mı ve hangi ilçeleri gözünüze kestirdiniz?
Bildiğiniz gibi seçime ittifaksız giriyoruz. Ama benim oyum yüzde 50’ye yaklaşır diye düşünüyorum. Çukurova zaten bizim. Her ne kadar arkadaşlar istifa edip başka yerden aday oldular ise de orayı alacağız. Yüreğir’de de aynı şekilde iddialıyız. Sarıçam’ın da dahil olduğu 5 ilçede iddialıyız. Yani buruları alabilir durumdayız. Son hafta bir değişiklik olmazsa, öngöremediğimiz birtakım pozisyonlar olmazsa, bu belediyeleri kazanacağız ve biz de belediye meclisinde rahat edeceğiz. Sanıyorum büyükşehirde minimum 6 puan fark olacak.
Türkiye'nin geleceğine ilişkin, yerel seçimin bir kırılma yaratabileceğini düşünüyor musunuz?
Biliyorsunuz iktidar, aslında bizim ufkumuzda bir iktidar değil. Ülkeyi bizim arzu ettiğimiz gibi, uygar Avrupa standartlarında bir noktaya götüremiyor. Eğer iktidar tekrar çoğunluğu elde ederse önündeki hiçbir güç duramaz. Ama halk eğer onlara sarı kart gösterirse, biz ‘Ne yapıyoruz’ diye düşünebilirler. Ya da kafalarında ne varsa onu yapmaktan vazgeçebilirler ya da erteleyebilirler. Yerel seçimin böyle bir anlamı olacak.
8 BAŞLIKTA YENİ DÖNEM PROJELERİ
Adana Büyükşehir Belediyesi’nin yeni dönemde hayata geçirmeyi planladığı projeler şöyle:
ULAŞIM
-Yeni Nesil Otogar, -8 Yeni Farklı Seviyeli Kavşak, -Yeni Tramvay Hattı ve Nostaljik Tramvay, -2. Etap Metro Hattı, -Yeni Bulvarlar, -Yeni Köprüler, -Bisiklet Yolları Yeni Etap
AFET
-Deprem Eylem Plan
KONUT
-Sosyal Konutlar 480 Konutluk Sıra Evler ve 900 Konutluk Apartman Modeli, -Ziyapaşa Kentsel Dönüşüm Projesi, -2000 Evler Kentsel Dönüşüm Projesi
ALTYAPI
-Yedi Göze İçme Suyu, -6 Yeni Atık Su Arıtma Tesisi, -936 bin 275 metre İçme Suyu Hattı -410 bin metre Kanalizasyon ve Yağmur Suyu Hattı, -19 Yeni Terfi Merkezi, -12,6 kilometre Dere Islahı
SPORTİF VE SOSYAL YAŞAM
-Adana Spor Kampüsü, -Çukurova Spor Kampüsü, -Sarıçam Olimpik Yüzme Havuzu, -Yaşlı Yaşam ve Bakım Merkezi, -Beyazevler Kent Kütüphanesi, -Kurttepe Kent Kütüphanesi, -Toplam 20 Kreş, -Nikah Salonları, -Kültür ve Sanat Merkezi, -Semt Merkezleri, -Bağımlılıkla Mücadele ve Rehabilitasyon Merkezi, -Öğrenci Yurdu, -Sivil Toplum Yerleşkesi
PARK VE YEŞİL ALANLAR
-100. Yıl Ekolojik Kent Parkı, -5 Ocak Parkı, -Sarıçam Osmangazi Kent Parkı, -Engelsiz Vadi Rekreasyon Alanı
KÜLTÜR VE TURİZM
-Nöbetçi Kütüphane, -Orhan Kemal Müzesi, -Kurtkulağı Pamuk Müzesi, -Çocuk Arkeoloji Müzesi ve Atölyesi, -Puduhepa Kültür Yolu,-Karataş ve Yumurtalık Sahil Projeler
DİĞER PROJELER
-Mezbaha Kompleksi, -Canlı Hayvan Satış Merkezi, -Tarım Enstitüsü, -Geri Dönüşümcüler ve Nakliyatçılar Sitesi
/././
O karanlığa artık millet izin vermez (İbrahim Varlı)
Tüm gözler mega kent İstanbul’da.
Sandıktan çıkacak sonuç sadece 16 milyon kentin değil tüm bir ülkenin de “kaderi”ni belirleyecek.
İktidar cumhurbaşkanıyla, bakanlarıyla İstanbul’a yığınak yapsa da CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, AKP’li Murat Kurum’a karşı önde. Eşit, adil olmayan bir yarışa rağmen seçimi kazanacağından emin olduğunu söyleyen İmamoğlu, İBB’deki makamında BirGün’ün sorularını yanıtladı.
İktidar İstanbul seçimi genel seçim havasında sürdürüyor. Tüm devlet gücüyle kampanya yürütüyor. İBB neden bu kadar önemli?
2019 seçimlerinden başlayıp, 5 yıllık İBB yönetiminde devam eden süreç, 31 Mart seçimleri arefesinde zirve yaptı. Dünyanın neresinde bir Dışişleri bakanı seçim kampanyası yapar? Seçim ve sandık güvenliğinden sorumlu İçişleri Bakanı, dünyanın neresinde esnaf gezip oy ister? Sağlık Bakanı çökmüş hasta randevu sistemini çözmek yerine İstanbul’da turluyor. Adalet Bakanı için hele sözün bittiği yerdeyiz. Bu, devlet yönetim aklının da ahlakının da geldiği ibretlik durumu gösteriyor. Bazı bakanların adını ilk kez AKP seçim kampanyasına katılınca duyduk. İBB’nin bir avuç insana hizmet eden, bir avuç insana rant sağlayan, kentin sakinlerini düşünmek yerine rantın sahiplerini düşünen aklı ve dönemi 2019’da kapandı. Düzeni değiştirdik. Hem de çok sağlam temellerle değiştirdik. Bir daha da bu millet o karanlık dönemin gelmesine müsade etmeyecek. Onlar bu düzeni tekrar tesis etmek için çabalıyor ama başaramayacaklar.
CHP, bir önceki seçimde yaptığı “millet ittifakı” yerine, “kent uzlaşısı” ya da “halk ittifakı” strateji izliyor. Bunun İstanbul seçmenindeki etkisi nasıl?
Bizim ittifakımızın adı İstanbul İttifakı, Halk İttifakı. Bu ittifak 2019’da kuruldu o günden bugüne de güçlenerek devam ediyor. İçinde her partiden yüzbinlerce insan var. İstanbul İttifakı’nın kalıcı ve güçlü olmasını sağlayan temel argüman belediyecilik hizmetlerinde eşit ve adil olmamızdır. Biz insanları oy veren vermeyen diye ayırmadık. Kökeni, inancı, memleketi üzerinden ayırmadık. İşe alımdan tutun da, metro yapımına kadar çok geniş bir hatta tüm iş ve işlemlerimiz böyledir. Yani bu bir strateji değil, bizim çalışma ve hayata yaklaşım tarzımızdır. Biz buyuz. İstanbul İttifakı; içinde takiyye, içinde menfaat, içinde farklı bir ajanda barındırmaz.
Seçim adil, eşit bir ortamda yapılmıyor. Murat Kurum ile değil, bütün bir devlet gücüne karşı yarışıyorsunuz. Buna rağmen yine de öndesiniz.
16 milyon İstanbullu’nun gücü karşısında kim durabilir ki? Bu seçimde egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu İstanbul’da görecekler. Devlet ve hükümet gücü kullanarak, milletin gücünün önüne geçebileceğini zanneden varsa o rüyadan seçim gecesi uyanır. Halk ne derse o olur. Halk da en doğru tercihi yapar. Anketlerde hep önde olduk, sona geldik yine öndeyiz. Ben anketlere önem veririm ama daha önemli bir şey var benim için. Ben çarşıda, pazarda, sokakta olan biriyim. Toplumda bize olan teveccühün çok daha farklı kesimlerde yaygınlaşmış olduğunu gözlemledim. Bu beni en çok mutlu eden gelişme oldu. Bizden bizim temsil ettiğimiz anlayıştan geçmişte uzak duran insanların şimdi sevgiyle, parlayan gözlerle samimi duygularla bize koştuğunu görmek dünyanın en güzel hissi.
Belediye Meclisi’nde çoğunluğun olmaması size güçlükler yaşattı. Seçmene çağrınız nedir?
Bu 5 yıllık dönemde Meclis’de azınlık olmamızdan kaynaklanan çok sayıda sorun değerli BirGün Gazetesi’nde de bolca haberlere konu oldu. Örnek vermek gerekirse, aylarca bütçe çalışıyorsunuz, Meclis’e kabul ediliyor. Bir süre sonra herkesin onayladığı bütçeye göre alınması gereken kararlara bu kez ret oyu veriyorlar ve engelliyorlar. O yüzden İstanbullulardan bu seçimde Meclis’de bizi çoğunluğu sağlayacak rakamda desteklemesi çok önemli. Bizi yavaşlatmaya çalışan Meclis yapısının değişmesi, İstanbul’u çok daha güçlü yapacak. O yüzden parti oyu çok önemli.
∗∗∗
YENİ DÖNEMDE NELER YAPILACAK?
HIZRAY PROJESİ
HIZRAY Metro Hattı, Beylikdüzü ile Sabiha Gökçen istasyonları ile kenti uçtan uca bağlayacak. İstanbul Boğazının altından geçerek Avrupa ve Asya kıtalarını birleştiren, toplam 13 adet istasyonuyla, yaklaşık 74,5 km uzunluğunda ve hızı 140 kilometreye ulaşan express bir metro hattı olarak tasarlandı. Hat üzerinde bulunan tüm istasyonlar diğer hatlarla entegre olacak. Yolculuk süresi 53 dakika olan HIZRAY, günde 1.5 milyon, yılda 550 milyon yolcu taşıyacak. Çok önem veriyoruz bu büyük ulaşım yatırımına.
SEFAKÖY-TÜYAP METRO HATTI
İBB’nin şehrin batı kesimine yapacağı ilk metro hattı olacak. Bu hat hiçbiraylı ulaşım hizmeti almayan 3,5 milyon istanbulluya hizmet edecek. Toplam 10 istasyon, 18,51 km uzunluğunda, 55 dakika yolculuk süresi, günde bir milyona yakın yolcu taşıyacak. Mahmutbey, Bahçeşehir, Esenyurt metrolarına entegre. Büyükçekmece, Beylikdüzü, Esenyurt, Avcılar ve Küçükçekmece’ye hizmet edecek. Proje Çobançeşme-Beylikdüzü metrobüs hattını güzergahını takip ettiği için oradaki metrobüs yolcu talebini çekecek. Proje uzun zamandır Cumhurbaşkanından imza bekliyor. Artık finansmanını dahi bulduğumuz bu projeyi daha fazla engelleme şansı kalmadı. Hızla başlayıp, bize kaybettirilen yaklaşık 2 yıllık süreyi telafi edeceğiz.
KENTSEL DÖNÜŞÜM
Planlama çalışmalarında sona gelinen 10 riskli alandaki 125 bin konutta dönüşümün önünü açacağız. İlk etapta yaklaşık 500 bin İstanbullu depreme dayanaklı konutlara kavuşacak. Binasını güçlendirecek olanların da yanında olacağız. Güçlendirme yapılabilecek 60 bin konutu sisteme dahil edeceğiz. 2023’de kentsel dönüşümde 10 bin konut sözü verdik. Bu ay itibariyle 12 bin konutu teslim ettik. İstanbul Yenileniyor ve diğer kentsel dönüşüm projeleri kapsamında 2024-2029 arasında 50 bin konutu dönüştürmeyi hedefliyoruz.
SOSYAL YARDIMLAR ARTACAK
150 bin kadına İBB Kadın Sağlık Kartı sağlanacak. 100 bin anne adayına Hamile Beslenme Paketi ulaştırılacak. Engelli çocuğu olan 50 bin anneye 5 bin TL nakit destek. 10 bin anneye ayda bir bebek bezi ve bebek maması yardımı yapılacak. Tek emekli maaşıyla geçinenlere yılda 10 bin TL Pazar desteği verilecek ve günde bir adet ücretsiz Halk Ekmek ulaştırılacak. Tek asgari ücretle geçinenlere 10 bin TL ulaşım desteği ve 10 TL Pazar desteği sunulacak. Birinci sınıfa başlayan 30 bin kız çocuğuna 3 bin TL eğitime başlangıç desteği verilecek. 2 milyon adet Okul Beslenme Paketi ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacak. Ebeveyn kaybı yaşamış, şehit veya engellilik durumu olan 100 bin öğrenciye 3 bin TL destek verilecek. 5 yılda 100 bin yeni evli çifte 30 bin TL destek sağlanacak. Yenidoğan Destek Paketi 3 katına çıkacak. 45 bin haneye verilecek. 100 bin öğrenciye 15 bin TL burs verilecek. Burstan yararlanamayan 100 bin öğrenciye ücretsiz ulaşım imkanı sağlanacak. Lise ve üniversite öğrencilerine yılda 2 defa kıyafet kuponu verilecek.
BULUT NEFES ALANI OLACAK
İBB, İstanbul trafiğine “yaya” odaklı çözüm getiriyor. BULUT, Zincirlikuyu Transfer Merkezi’ne yayalar için tasarlanmış bir yollar üstü transfer parkı olacak . BULUT Levent-Beşiktaş hattında Zincirlikuyu Transfer Merkezi’nin yarattığı kesintiyi onarmayı öneriyor. Büyükdere Caddesi’ne, kollarını Gayrettepe, Esentepe, Levazım ve Balmumcu mahallelerine uzatan yollar üstü bir yaya kaldırım sistemi kuruyor. Dolayısıyla BULUT, aralarındaki yaya dolaşımı çoktan kopmuş bu mahalleleri ve aksları tekrar birbirine bağlıyor; şehir içi yaya dolaşımını trafikten uzak çalışır hale getiriyor.
/././
Ekonomi seneye düzelir inşallah! (Ozan Gündoğdu)
İktidar tabanı, son yıllarda başımıza gelen felaketlere “kader” demeye alıştırıldı. İktidar temsilcileri teflon misali, yanmaz, yapışmaz... Türkiye’nin başına gelmeyen kalmaz ama bunları hepsi bizim irademizin etkili olmadığı, Allah’tan gelen felaketlerdir. Seller, yangınlar, depremler…
Fakat kaderimiz sadece bu “doğal” felaketler değil, aynı zamanda “ekonomik” felaketler de Allah’ın takdiridir. Haşa sayın Cumhurbaşkanı bu felaketten sorumlu olmadığı gibi, bu felaketin yaralarını sarmak için elinden geleni de yapmaktadır. Yapmaktadır da, enflasyon neden düşmemektedir? E seneye düşer “inşallah”…
Partisinin Aksaray Mitingi’nde konuşuyor Erdoğan;
“İnşallah yılın ikinci yarısından itibaren enflasyonun düşmeye başlamasıyla elimiz biraz daha rahatlayacak. Çünkü yüksek enflasyon ortamında ne verirsek verelim dipsiz kuyu misali kaybolup gidiyor. Önce enflasyonu kontrol altına almamız gerekiyor.”
Bu ifadelerin tercümeye ihtiyacı var. Bir metaforla açıklamaya çalışalım; Enflasyonla sabit ücretli kesimlerin ilişkisi bir boks maçına benziyor. Enflasyon işçiyi, memuru, emekliyi yani fiyatlar artarken geliri sabit kalan kesimleri köşeye sıkıştırmış, dövüyor. Sağdan soldan dayak yiyen ücretli, gardını düşürmeden bu taarruza dayanmaya çalışıyor. Tam nakavt olacak, artık havlu atılacak. Gong sesini duyuyoruz. Ücretli gidiyor köşesine, antrenörü bir bardak su veriyor ve diyor ki;
“Bak suyunu da içtin, seni enflasyona ezdirmedim.”
Ücretli de garibim, suyunu içiyor, biraz nefesleniyor ve bir sonraki raunda çıkıyor, dayağa devam…
Bu metaforla düşünürsek, Erdoğan diyor ki, “Molaya gerek yok, zaten dayak yiyorsun, verdiğimiz bir bardak suyu da zaten içemiyorsun, hele dayan zaten maç bitecek.”
Peki bu maç ne zaman bitecek? Bu soruya esaslı bir yanıtı tarihsel bir perspektifle verebiliriz. Zira Türkiye’nin enflasyonla sınavı, Batılı ülkeler gibi limoni değildir. Biz enflasyonla Katolik nikahı kıymış bir milletiz. Ayrı yaşamak mümkündür de boşanmak sanıldığından daha zor.
‘TÜRKİYE’DE ENFLASYONUN TARİHİ’
2006’da TCMB 75’inci kuruluş yıl dönümü şerefine “Türkiye’de enflasyonun tarihi” başlıklı, Fatma Doğruel ve Suut Doğruel imzalı bir kaynak kitap hazırladı. İktisat tarihçisi Şevket Pamuk’un da katkı sunduğu bu eser, tarihimizin enflasyonla nasıl güçlü ilişkileri olduğunu ortaya koyuyor. Belirtmek gerekir, 1923 yılı itibarıyla, nüfusun yüzde 90’ının köylerde yaşadığı, kendi geçimlik üretimini gerçekleştirdiği, piyasanın kent ölçeğinde oluştuğu ve bu ölçeğin de son derece sığ olduğu bir ekonomiye sahiptik. Böyle bir ekonomide enflasyon bugünkü manada görülmediği gibi geniş kesimleri de bugünkü manada etkilemez. Bizde 1950’lere dek enflasyon özellikle savaşların getirdiği bir kıtlığın, negatif yönlü bir üretim şokunun eseridir. Nitekim, 1’inci Dünya Savaşı’nın başladığı 1914’te 100 Lira olan mal sepetinin, Kurtuluş Savaşı’nın başladığı 1919’da bin 329 Lira’ya çıktığını Şevket Pamuk hesaplıyor. 5 yıllık enflasyon yüzde 1229…
Fakat Cumhuriyetin kurulması, erkek nüfusun cephelerden tarlalara dönmesi, denk bütçe ve dış denge politikasıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında enflasyon yavaşlıyor. 1923’te 100 Lira olan mal sepetinin 5 yıl sonra 1928’deki bedeli 111 Lira. Yani 5 yıllık toplam enflasyon sadece yüzde 11.
1930’lara geldiğimizde ise tüm dünyayı kasıp kavuran hastalığın adı, enflasyon değil deflasyon. Yani fiyatlar bırakın artmayı, düşüyor. 1930’da 100 Lira olan mal sepetinin fiyatı 1939’da 77 Lira’ya iniyor. Bu dönemin hastalığı ise işsizlik… Fakat korumacı – devletçi sanayileşmenin yanında nüfusun kırsalda yoğunlaşması Batı’daki gibi bir işsizlik sorunu yaşamamamızı sağlıyor. Fakat 1940’lar yine savaş yılları… 1939-1945 arasında gerçekleşen enflasyon yüzde 233. yıllık değil, 6 yılın toplamı...
ENFLASYONLA 70 YILLIK YOLCULUĞUMUZ
Yani bizim topraklarımızda yaşayanlar için 1950’li yıllara dek enflasyon denilen şey, savaşla özdeş bir mesele. Savaş varsa fiyatlar artar, barış dönemleri hiç değilse bolluk dönemleridir. Bu haliyle, bugün deneyimlediğimiz anlamda enfalsyon, bizim için 20’nci yüzyılın ikinci yarısında ait bir meseledir. Nitekim çift haneli enflasyonun bir barış döneminde ilk kez görüldüğü yıl 1954’tür. O yılki enflasyon yüzde 11… İzleyen yıllarda 1960’a dek enflasyon çift haneli gerçekleşecek, 1959 enflasyonu yüzde 19,5 ile barış dönemlerinin rekorunu kıracak. Yani enflasyonla ilk evliliğimiz 6 yıl kadar sürüyor ve 1960’ta bu evliliğe 9 yıl kadar mola veriyoruz. 1970’te ayrılık hasretine dayanamıyoruz ve yeniden çift haneli enflasyonla beraber yaşamaya başlıyoruz.
1970’te yeniden yüzde 11,8 enflasyon yaşanıyor. 1978’de ilk kez yüzde 50’nin, 1979’da ise yüzde 60’ın üzerini deneyimleyeceğiz. 1970’te musallat olan çift haneli enflasyondan 34 yıl sonra, 2004’te ayrılacağız. Bu 34 yıl boyunca, iktidarlar seçmenlerine “ikinci yarıda düşecek”, “gelecek sene düşecek”, “biz iktidara gelelim düşecek” gibi türlü vaatler veriyor. Böyle böyle 34 yıl geçiyor. Bu vaatleri dinleyerek çalışmaya başlayan ücretliler, emekliliğinde de bu vaatleri dinliyor.
Dedik ya, enflasyonla evliliğimiz Katolik nihakı gibidir, ayrılmak var ama boşanmak yoktur. 2004’te de ayrılıyoruz çift haneli enflasyonla ve bu ayrılık 12 yıl sürüyor. 2017’de yeniden çift haneli enflasyonla beraber yaşamaya başladık.
DÜZEN DEĞİŞMEDEN ENFLASYON DÜŞMÜYOR
Savaşları hariç tutalım, enflasyonla tam 70 yıl önce, 1954’te evlenmişiz. Bu 70 yıllık evliliğimizde 2 kez ayrılmış, 3 kez bir araya gelmişiz. İlk beraberliğimiz 1954-1960 arasında yaşanmış ve 6 yıl sürmüş. İkinci beraberliğimiz 1970’te başlamış ve 34 yıl sürmüş. 3’üncü beraberliğimizin de henüz 7’nci yılındayız.
Enflasyonla 70 yıl önce 1954’te tanışmışız ve bu 70 yıllık tarihin 46 yılında çift haneli enflasyonla beraber yaşamışız. Tek haneli enflasyonun tadına sadece 24 yıl bakabilmişiz.
Her iki ayrılık da politik düzen değişimi sayesinde gerçekleşmiş. 1954’teki beraberliğimizi 1960 Darbesi bitirmiş. 1970’teki beraberliğimizi 2001 Ekonomik Krizi ardından gelen IMF Darbesi bitirmiş. 2017’deki beraberliğimiz 7 yıldır güle oynaya sürüyor. Kural değişmeyecek, düzen olumlu ya da olumsuz yönde, bir biçimde değişene dek enflasyonla beraberliğimiz sürecek. Yılın ikinci yarısında da sürecek, seneye de sürecek. Çünkü Türkiye’de enflasyonun nedenleri ekonomik olmaktan çok politiktir. Politik düzen değişmediği taktirde enflasyon daha önce hiç düşmedi, yine düşmeyecek.
(BİRGÜN)