Şimşek’in 'övünç' tablosu: İşsizlik yüzde 79, yoksulluk sınırı yüzde 239, dolar cinsinden faiz yüzde 174 arttı -Duygu Ayber Gültekin-
Hükümet, dezenflasyon bahanesiyle haziranda zamları erteledi. Bu yolla ücretlere yapılan enflasyon farkı aşağı çekildi, reel ücretler geriledi. Ama bu hamle ters tepti ve temmuz enflasyonunu artırdı.
Hükümet, enflasyonu düşürme (dezenflasyon) amacıyla haziran ayında zamları erteledi. Bu yolla ücret ve maaşlara yapılan enflasyon farkı aşağı çekildi ve reel ücretler geriledi. Ancak haziranda ücret ve maaş zamlarını kısıtlama hamlesi, bu kez ters tepti ve temmuz enflasyonunu artırdı.
AKP iktidarının Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek eliyle sürdürdüğü kemer sıkma programı kapsamında başta doğal gaz olmak üzere çok sayıda kalemde yapılan zamlar, ücret ve maaşlara verilen altı aylık enflasyon farkı zammından ‘kaçmak’ üzere temmuz ayına ertelendi. Örneğin, BOTAŞ doğal gaz zammını haziran ayından temmuza erteledi. 2 temmuzda doğal gaz satış fiyatlarında sanayi tüketicileri için ortalama yüzde 7,86, konut tüketicileri için ise ortalama yüzde 24,6 oranında artışa gidildi. Temmuzda fiyatı en çok artan ürün doğal gaz oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, tüketici fiyatları bazında temmuzda en yüksek fiyat artışı yüzde 26,41 ile doğal gaz olarak belirlendi.
Temmuzda en çok fiyatı artan ürünler bizzat devlet tarafından yönlendirilen fiyatlar kaleminde gerçekleşti. Temmuzda fiyatı en çok artış gösteren diğer ürünler arasında, yüzde 13,91 ile bira, yüzde 11,24 ile alkollü içecekler (rakı, viski, votka vb.), yüzde 7,28 ile sağlık sigortası ve yüzde 6,71 ile kişisel ulaştırma araçlarının yakıt ve yağları (benzin, motorin, motor yağı) yer aldı.
Böylece enflasyonu düşürmek için girişilen “ücretleri baskılama” hamlesi enflasyonu artırdı.
TÜİK verilerine göre temmuzda aylık enflasyon yüzde 2,06 ile haziran ayına göre hızlanma kaydetti. Aynı dönemde yıllık enflasyon ise yüzde 33.52 oldu.
Yıllık bazda en yüksek artış ise yüzde 75,54 ile eğitimde kaydedildi. Eğitim grubunun ardından yüzde 62,01 ile konut, yüzde 37,49 ile sağlık geldi.
Endekste kapsanan 143 temel başlıktan temmuz ayı itibarıyla 18 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, beş temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 120 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.
Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE), temmuzda yıllık bazda madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 28,3, imalatta yüzde 24,02, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 22,1 ve su temininde yüzde 55,74 artış gösterdi.
Üretimde fiyat artışı sürdü
TÜİK verilerine göre Yİ-ÜFE, temmuzda bir önceki aya kıyasla yüzde 1,73, geçen yılın aralık ayına göre yüzde 17,7, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 24,19 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 27,07 yükseldi.
Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri incelendiğinde, madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 28,3, imalatta yüzde 24,02, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 22,1 ve su temininde yüzde 55,74 artış gerçekleşti.
Ana sanayi gruplarının yıllık değişimlerine bakıldığında, ara mallarında yüzde 21,91, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 31,35, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 26,4, enerjide yüzde 20,82 ve sermaye mallarında yüzde 28,34 yükseliş kaydedildi.
Sanayinin dört sektörünün aylık değişimlerinde ise madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 3,67, imalatta yüzde 1,6, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 2,21 ve su temininde yüzde 1,82 artış görüldü.
Ana sanayi gruplarının aylık değişimlerine bakıldığında, ara malında yüzde 1,68, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 2,31, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 0,54, enerjide yüzde 3,43 ve sermaye mallarında yüzde 2,53 artış kaydedildi.
Şimşek memnun ama tablo kötü
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından enflasyon verisini değerlendirdi. Şimşek, “Enflasyon 44 ayın en düşük seviyesinde. Enflasyondaki düşüş, öngörülebilirliği artırarak yurt içi finansal koşulların ve yatırım ortamının daha da iyileşmesine katkı sağlayacaktır” dedi. Aynı dönemde işsizlik, dolar bazında ödenen faiz, açlık ve yoksulluk sınırı uçtu. Resmi enflasyon oranı ise tüm bunlara rağmen kasım 2022’ye göre 12,2 puan daha fazla.
TÜİK’e göre yıllık enflasyon 44 ayın en düşük seviyesine gerilerken kasım 2022’de (44 ay önce) işsiz sayısı 7.5 milyondu. Kasım 2022’den temmuz 2025’e dek işsiz sayısı yüzde 78,8, Hazine tarafından ödenen faiz dolar bazında yüzde 173 arttı. Kasım 2022-temmuz 2025 kümülatif enflasyon yüzde 186,6 olurken, Türk-İş açlık ve yoksulluk sınırı yüzde 239 arttı.
***
Zincir market çalışanı ağır çalışma koşullarına isyan etti: 24 yaşındayım, bacaklarımda varisler çıktı.
Ağır çalışma koşullarına tepki gösteren bir market çalışanı, "Saatlerce ayakta duruyoruz. Bir sandalye vermek bu kadar mı zor? Daha 24 yaşındayım, bacaklarımda varisler çıktı" dedi.
Ağır koşullarda çalıştıklarına ilişkin sosyal medyada yayılan videolarla gündeme gelen zincir market çalışanları, düşük ücretler ve insan onuruna aykırı muamelelerle mücadele ettiklerini belirtiyor. Market çalışanı S.A, "Saatlerce ayakta duruyoruz. Bir sandalye vermek bu kadar mı zor? ‘Oturmaya ne gerek var?’ diyorlar. Günün sonunda işten çıkmayı düşünüyorum ama başka bir iş olmadığı aklıma geldiği için elimden bir şey gelmiyor. Artık tükenmişlik sendromunu son zamanlarda çok yaşıyorum. Daha 24 yaşındayım, bacaklarımda varisler çıktı" dedi.
Zincir market çalışanlarının, ağır çalışma koşullarına ilişkin görüntüler sosyal medyada hızla yayılıyor. Oturmaları yasak olduğu için yorgunluktan yere yığılan, ürün taşırken zor durumlarla karşılaşan market çalışanları sosyal medyanın gündeminde. Sayıları yüz binleri geçen zincir marketlerde düşük ücretlerle, uzun çalışma saatlerinde görev yapan market çalışanları, yaşadıkları zorlukları anlattı.
Bu marketlerden birinde 2 yıla yakın süredir çalışan 24 yaşındaki S.A, grafik tasarımı mezunu olduğunu ancak alanında iş bulamadığı için markette işe girdiğini söyledi.
S.A, "İnsanı aslında ayakta durmak yoruyor. Saatlerce ayakta duruyoruz. Bir sandalye vermek bu kadar mı zor? ‘Oturmaya ne gerek var?’ diyorlar. Haftanın 3-4 günü sevkiyat geliyor. Ürünlerin hepsini tek tek yerleştirmek zorunda kalıyoruz. Yeri geliyor oturup dinlenme, yemek yeme imkanımız bile olmuyor. İnsan gücünün üstünde bir güç istiyorlar bizden. Yeri geliyor, artık müşterilerimiz bize yardım ediyor" dedi.
“Ürünler satılmadığı zaman bize kovulma korkusunu veriyorlar”
"Dinlendiğimiz zaman artık benim bacaklarım uyuşmuş bir şekilde oluyor. Artık tükeniyoruz. Bazen can dayanmıyor" diyen S.A, günün sonunda çok mutsuz hissetiğini dile getirdi. S.A, şöyle konuştu:
"Ürünler satılmadığı zaman bize kovulma korkusunu veriyorlar. Bunu her gün her gün yaşadığınızı düşünün. Sosyal yaşamım kalmadı. Bütün zamanım markette geçiyor. Bitik bir şekilde marketten çıkıyoruz. Yeri geliyor, ürünler hakkında müşteriler ile konuşmamız bile müdürler tarafından sorun ediliyor. Günün sonunda işten çıkmayı düşünüyorum ama başka bir iş olmadığı aklıma geldiği için elimden bir şey gelmiyor. Artık tükenmişlik sendromunu son zamanlarda çok yaşıyorum. Daha 24 yaşındayım, bacaklarımda varisler çıkmış durumda."
"Emek sömürüsünde market zincirleri birinci sırada"
Mağaza ve Market İşçileri Sendikasından Saliha Bahadırlı’ya göre ise zincir market işçilerin yaşadıkları sorunlar yeni değil. Sendikanın kuruluş amacının, market işçilerin yaşadıkları sorunları daha görünür hale getirip çözüm önerileri yaratmak olduğunu hatırlatan Bahadırlı, emek sömürüsünde market zincirlerinin birinci sırada yer aldığını söyledi.
“Market işçileri 1 saat yerine 45 dakika molaya zorlanıyor”
Bahadırlı, market çalışanlarının ağır malzemeleri tek başına taşıdığını, kasayla ilgilendiğini, reyonları düzenlediğini, sürekli ürün etiketi değiştirdiklerini belirtti. Zincir market çalışanlarının “robot gibi” çalışmaya mecbur bırakıldığını ifade eden Bahadırlı, çalışanların sadece yöneticileri tarafından değil, kimi zaman da müşteriler tarafından zorbalandığını kaydetti. İşçilerin bir saatlik mola haklarını kullanmada da sorunlar yaşadığını belirten Bahadırlı, yeterli sayıda eleman bulunmaması nedeniyle işçilerin 1 saat yerine, 45 dakika molaya zorlandığını söyledi. Bahadırlı, “İnsanları böyle bir kısır döngüye hapsettiler. Bu böyle bir girdap halinde dönüyor, dönüyor ve bütün genç insanları, bütün çalışanları böyle içine çekip alıyor” dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının zincir market çalışanlarının yaşadığı sorunların çözümüne ilişkin geçtiğimiz yıllarda bir rapor hazırlandığını hatırlatan Bahadırlı, o raporda yer alan sorunların halihazırda devam ettiğini söyledi.
Raporda yer alan çözüm önerilerinin hayata geçirilmesinde yetersiz kalındığını belirten Bahadırlı, “Bakanlığa buradan söylemek istediğimiz, marketlerin daha sıkı denetlenmesi ve caydırıcı cezalar uygulanması. Yani bu üç büyük zincir, hadi beş olsun, kaç olursa olsun, bunlardan elde edilen kâr, sermaye tabii ki ülke için önemli. Onların sahiplerinin canını sıkmak istemiyorlar ama altta kalan, bugün 40 binin üzerinde, sadece bir tane zincir markette çalışan var. Ve her gün bu market yeni bir şube açıyor. Milyonlarca insan burada çalışıyor, emek veriyor. Bu emekçilerin derdine kim derman olacak?” diye konuştu.
***
Oğuzcan hücrede ölüme terk edildi, ‘kalabilir’ diyen doktor beraat etti -Eylem Nazlıer-
Epilepsi hastası ve zihinsel engelli Oğuzcan Gürbüzer, cezaevinde verilen ceza nedeniyle koyulduğu hücrede nöbet geçirerek öldü. Gürbüzer için “Hücrede kalabilir” raporu veren doktor beraat etti.
İstanbul – Samsun T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tek başına konulduğu hücrede epilepsi nöbeti geçirdikten sonra hayatını kaybeden zihinsel engelli Oğuzcan Gürbüzer’in ölümüyle ilgili yürütülen yargılamada cezaevi doktoru hakkında açılan dava sonuçlandı. Mahkeme, “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla yargılanan doktor hakkında beraat kararı verdi. Gürbüzer’in ailesi karara itiraz ediyor. Bilgi almak için aradığımız cezaevi yönetimi ise ‘güvenlik gerekçesiyle yanıt veremeyeceklerini’ söyledi.
Yüzde 93 engelli raporu var, zekâ yaşı 6
1995’te dünyaya gelen Oğuzcan Gürbüzer, yüzde 93 zihinsel engelliydi. Her ne kadar resmi raporlarda yer almasa da ailesine göre kleptomaniydi; özellikle bisiklet çalma alışkanlığı vardı. Ancak yaptıklarının ne anlama geldiğini bilmiyordu. Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu tarafından verilen sağlık raporunda; epilepsi, sağ hemiparezi, konuşma bozukluğu, burun ve damak deformitesi tanıları yer aldı. Aynı raporda, zekâ yaşının 6 olarak saptandığı açıkça belirtildi.
Cezai ehliyeti olmamasına rağmen tutuklandı
Gürbüzer hakkında açılan davaların çoğu, zihinsel engeli nedeniyle farkında olmadan gerçekleştirdiği eylemlerden kaynaklanıyordu. Baba Haluk Gürbüzer, özellikle bisiklet çalma alışkanlığı nedeniyle hakkında birçok suç duyurusu yapıldığını ifade etti: “Oğlum doğuştan epilepsi hastasıydı. Yüzde 95 engelli, 6 yaş zekasına sahip, IQ ise 40. 7 yaşında vücudunda çürüme başladı, burnu kesilmek zorunda kaldı. Aidiyet duygusu olmadığından başkasının eşyasını kendisinin sanıp almaktadır. Oğlum doğruyu yanlışı bilmiyordu. Samsun’daki herkes onu tanırdı” diyen Gürbüzer, oğlunun suçun anlam ve sonuçlarını algılayamayacak durumda olduğunu vurguladı.
‘Cezaevinde kalamaz’ raporu vardı, bozuldu
Ailenin aktardığına göre Oğuzcan için daha önce “cezaevinde kalamaz” raporu düzenlendi. Ancak bu rapor ilerleyen süreçte iptal edildi. Oğuzcan cezaevine konuldu. Haluk Gürbüzer, tutukluluk sürecinde defalarca dilekçe vererek yetkilileri uyardıklarını ifade etti: “Savcılığa dilekçe yazdım. ‘Bu çocuk ölecek’ dedim. Burnundan nefes alamıyor. Epilepsi nöbeti geçirdiğinde başında biri olması gerekiyor. Ama kimse dinlemedi. Onu hücreye koyarak ölüme terk ettiler. Bu kararın altında imzası olan herkesten şikayetçiyim. Gardiyanlardan hekime kadar, sorumlular yargılanmalı.”
‘Cezai ehliyeti yoktur’ kararları verildi
Oğuzcan Gürbüzer’in Avukatı Ümit Kulaksız, Oğuzcan’ın geçmişte işlediği benzer eylemler nedeniyle hakkında açılan davalarda mahkemelerin “cezai ehliyeti yoktur” diyerek ceza verilmesine yer olmadığı yönünde kararlar verdiğini aktardı. Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesi, ceza verilemeyeceğini karara bağladı. Ancak zaman içinde bu kararlar değişmeye başladı. Mahkemeler bu kararı dikkate almadı ve Oğuzcan’a çeşitli hırsızlık davaları sonucu hapis cezaları verdi. Cezaların infazı 2020 yılında başladı. Samsun İnfaz Hakimliği, hapis cezalarını içtima ederek birleştirdi.
Aralık 2020’de cezaevine giren Oğuzcan’a 2021’de 1 günlük hücre cezası verildi. Epilepsi hastası ve yüzde 93 engelli olan Oğuzcan, aynı gün hayatını kaybetti. Oğuzcan Gürbüzer’in cezaevi sürecindeki en çarpıcı gelişme, ölümüne yol açan disiplin cezası oldu. Kulaksız, cezaevine girdikten kısa süre sonra, Oğuzcan’ın duvara kalemle yazı yazdığı gerekçesiyle disiplin cezası aldığını, bunun üzerine bir günlük hücre cezası verildiğini belirtiyor. Ancak bu cezanın uygulanabilmesi için cezaevi doktorunun onayı gerektiğini söyleyen Avukat Kulaksız, “Cezaevi doktoru, Oğuzcan’ın hücrede kalabileceği yönünde bir rapor verdi. Hücreye konulduğu gecenin sabahında, Oğuzcan ölü bulundu. Ölüm sebebi epilepsi nöbeti geçirmesi ve dilini yutmasıydı. Yanında biri olsaydı, çok basit bir müdahaleyle hayatta kalabilirdi. Ama hücrede yalnızdı” dedi.
Adli Tıp: Epilepsi hastaları yalnız bırakılmaz
Oğuzcan’ın ölümünün ardından Samsun Valiliği, cezaevi doktoru hakkında soruşturma izni vermedi. Avukat Kulaksız, bu kararı Ankara İdare Mahkemesi’ne taşıdı. Bu süreçte Adli Tıp Kurumu 8. İhtisas Kurulu’ndan alınan rapor, olayın seyrini değiştirdi. Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda, Gürbüzer’in nazal yolu yetmezliği, yarık damak deformitesi, psikiyatrik hastalık tanısı ve epilepsi (sara) hastalığı bulunduğu açıkça kaydedildi. Rapora göre, bu rahatsızlıklara bağlı olarak düzenli ilaç kullandığı da dosyada yer aldı.
Samsun İlkadım Cezaevi Aile Hekimliği tarafından hazırlanan yazıda, Oğuzcan Gürbüzer için “Bir gün hücre cezası almasında mani yoktur, varsa kronik hastalıkları için düzenli olarak takibi uygundur” ifadelerine yer verildiğine dikkat çeken Adli Tıp Kurumu’nun raporunda şunlar yer aldı: “Nazal yolu yetmezliği, yarık damak deformitesi, psikiyatrik hastalığı ve epilepsi (sara) hastalığı olan bir kişinin tek başına hücreye konulması uygun değildir. Bu kararın verilmesi hatalıdır. Hatalı eylem ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğu kanaatine varılmıştır. Ancak kişinin tek başına hücrede değil de koğuşta nöbet geçirmesi durumunda da ölümün önlenmesinin kesin olmadığı değerlendirilmiştir.”
Bu raporla birlikte, doktor hakkında soruşturma açıldı. Ancak yargılama sonucunda, mahkeme doktorun “ölümle illiyet bağı kurulamadığı” gerekçesiyle beraatına karar verdi. Avukat Kulaksız, bu kararı istinafa taşıyacaklarını ifade etti: “Ölümüyle illiyet bağı bulunmasa bile yine de yaşanan büyük bir ihmaldir.”
"Cezaevine dahi girmemesi gerekiyordu"
Oğuzcan’ın zekâ yaşı 6 olan bir birey olarak cezaevinde bulunmasının hukuki boyutunu da değerlendiren Av. Kulaksız, “30 yıl civarında ceza aldı. Bu süreçte biz infazın ertelenmesi için başvurduk. Ama bu süreçte çok ağır ihlaller yaşandı. 27 gün sonra da Oğuzcan’ı kaybettik.” Avukat Kulaksız, cezaevi doktorunun “epilepsi hastalığından haberdar değildim” şeklindeki savunmasını hatırlatarak şunları söyledi: “Kendisi Oğuzcan’a epilepsi teşhisiyle ilaç yazmış. Yani bu hastalıktan habersiz olması mümkün değil. Cezaevi yönetiminin de doktorun da bu bilgiden habersiz olması imkansız.”
"10 saat boyunca hücre kontrol edilmemiş"
Maktul hakkında kesin epilepsi tanısı konulmadığını ileri süren doktor, ölüm günü maktule akşam verilmesi gereken ilacın eksik bırakıldığını savundu, “Otopsi raporunda sadece Lamictal’e rastlandı. Depakin 48 saattir alınmamıştı” dedi. Doktor, ayrıca cezaevi personelinin 10 saat boyunca hücreleri kontrol etmediğine dair kamera kayıtlarının olduğunu belirtti. Mahkeme dosyasına giren ifadelere göre, infaz koruma memurları ise doktorun savunmasına itiraz etti, Gürbüzer’in epilepsi hastası olduğunun herkes tarafından bilindiğini söyledi.
***
.jpg)















