İktidarın pek sevdiği Taş Yapı, aldığı iki hastane ihalesinden bir hastane kadar parayı nasıl cebe atmış. Bakın, bir lavabo parasından başlayıp devasa hastaneyi yutacak kadar bir maliyeti kamuya nasıl yüklüyorlar?
Taş Yapı’nın ihalesini alıp tamamladığı iki önemli proje, Okmeydanı ile Göztepe Eğitim ve Araştırma hastanelerinin yeniden inşasıydı.
Okmeydanı’nın ilk fazı tamamlandı ve Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi, Göztepe ise Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi adıyla hizmete girdi. İhaleleri İstanbul’da depreme hazırlık amacıyla dönüşüm projelerini yürüten İstanbul Valiliği’ne bağlı İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) gerçekleştirildi. Taş Yapı ile 2013 ve 2014’te sözleşmeler imzalandı.
Şimdi iki projeye dair ciddi bir yolsuzluk iddiası gündemde. Bir mimarlık şirketi temsilcisi delilleri hem savcılığa hem de projelerin sahibi İstanbul Valiliği’ne sundu. Dosyaya bakılırsa kamudan alınan iki hastanenin inşaatından, bir hastane daha yapacak kadar para inşaatçının cebine girmiş!
İş Bitirme Belgesi’ne göre hastane için ilk sözleşme bedeli 391 milyon 530 bin 574 lira 49 kuruş. Toplam sözleşme bedeli 473 milyon lira. Projenin bitiminde inşaatçıya ödenen miktar tam 750 milyon 487 bin 749 lira 81 kuruş.
Ne olmuş da kamudan çıkan para ikiye katlanmış? Gelin Okmeydanı Hastanesi üzerinden adım adım inceleyelim…
BİR LAVABO FİYATI HER ŞEYİ DEĞİŞTİRİR
Şirketlerin ihaleyi aldıktan sonra artan maliyetleri gerekçe göstererek fiyat farkı talep etmesi yaygın bir durum. Burada kamunun sıkı denetimi şart. İhale Kanunu’nu yazanlar “inşaatçıya güven olmaz” diyerek bazı önleyici mekanizmalar getirmişler. En önemlisi de müşavirlik hizmeti. Kısaca açıklayalım.
İnşaat ihalelerinde üç ana aktör görürsünüz: İşveren, yüklenici, müşavir. Burada işveren kamu, işi alan inşaatçı. Müşavirlik hizmeti veren şirketler ise kamu adına ‘a’dan ‘z’ye her şeyden sorumludur. Onayları olmadan tek çivi çakılamaz, değişiklik yapılamaz. Kısaca kamunun parası müşavire emanettir. Gelin görün ki iktidar bu hizmeti de yandaş ağına çevirdi. İnşaatçı yandaş, onu denetleyecek şirket yandaş olursa, oradan kamunun hayrına iş çıkar mı?
Okmeydanı ihalesinde müşavir firmamız Yüksel Proje. İmza attığı bazı önemli işleri sıralarsak kimliğini kolayca anlarsınız: İstanbul-İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul-Ordu-Giresun-Rize-Muş havalimanları, Ankara-İstanbul ve Ankara-Sivas Hızlı Tren Yolu, Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi köprüleri… Bir de 35 milyon liraya ihalesini aldığı Kanal İstanbul etüt projesi tabii.
Taş Yapı da ihaleden kısa süre sonra maliyet artışını bahane ediyor. Sonrasında normal prosedür şu: Müşavirlik firması kendisi ile sözleşme yapmış taşeronlardan fiyat toplanmasını ister. Sözleşmeli taşeronlar, sözleşmelerinde yazılı fiyatların üzerinde ve enflasyon vs. dikkate alınarak yapılan artışlar dışında keyfi fiyat veremez. Müşavir firma fiyatları karşılaştırır, gerekli düzeltmeleri yapar, kamu adına en uygun olanlara onay verip hakkediş ödemesi için işveren kuruma gönderir.
Taş Yapı böyle yapmamış. Sözleşmeli 85 firma dururken, gidip 60 başka firmadan fiyat almış. Müşavir de buna göz yummuş. İyice fahiş olanları az biraz düzeltip İPKB’ye göndermiş. Oysa sözleşmeli firmaların fiyatları ile onaylanan fiyatlar kıyaslandığında, kamunun göz göre göre zarara uğratıldığı ortaya çıkıyor.
Mesela; bir firmadan alınan akrilik tezgahın fiyatı, inşaatçıya yapılan kesin hakkediş tablosunda 784 lira 34 kuruş olarak yazılı. Buna karşın aynı ürünü imal eden sözleşmeli firmanın fiyatı 365 lira 38 kuruş. Aradaki fark 2.15 kat. Veya 449 lira 32 kuruş yazılmış bir lavabonun fiyatı, 208 lira 80 kuruş. Neredeyse her kalemin fiyatında aynı farklar dikkati çekiyor. Devasa bir hastanede bulunan yüzlerce ürünü, işi, hizmeti düşünün. Kamu böyle zarara uğratılıyor işte. Vatandaşın vergisinden inşaatçıya ödenen tutarın iki katına çıkarılmasının yolu, bir lavabonun fiyatının 2 katı şişirilmesinden geçiyor.
SAVCIYA DELİLİ KENDİ ELİYLE VERDİ
Savcılığa sunulan dosyada Sağlık Bakanlığı’nın yatak başına maliyet hesabı dikkate alındığında, Okmeydanı Hastanesi’nde kamunun 204 milyon 912 bin 749 lira 81 kuruş zarara uğratıldığı;
Göztepe Hastanesi de dikkate alınırsa, Taş Yapı’nın kamudan haksız aldığı paranın yarım milyar liraya yakın olduğu ileri sürülüyor. 590 yataklı yeni bir hastane parası demek bu.Olayın inşaatçı ayağı bu şekilde.
Gelelim Yüksel Proje’nin yaptıklarına…
Okmeydanı Hastanesi yapımı için Hazine tarafından İslam Kalkınma Bankası’ndan 158,9 milyon avro kredi kullanıldı. Kredinin şartları arasında olan ve sözleşmeye de konulan maddelere göre, “eğer yüklenici rüşvetçi veya hileli uygulamalar ile meşgul olmuşsa… görevi sonlandırılabilir” deniliyor. Devamında “hileli uygulama”dan kastedilenler arasında “yapay rekabetsiz seviyelerdeki teklif fiyatlarını oluşturmak için teklif sahipleri arasında tasarlanmış işbirliğine dayalı uygulamaları” içerdiği belirtiliyor. Kısaca delillere bakıldığında Taş Yapı ve Yüksel Proje buna aykırı davranmış.Ayrıca Kamu İhale Yasası’na göre, “yüklenici ile müşavir firma arasında organik ilişki” olamaz. Bunun anlamı şöyle: Bir projeyi denetlerken, aynı süreçte aynı firma ile başka iş ilişkisi yürütemezsiniz. Burada Taş Yapı, savcılık soruşturmasında kendisini savunurken adeta usulsüzlüğün delilini kendi eliyle sunmuş. Suç duyurusunun delilleri arasında Taş Yapı’nın 350 bin TL tutarında ödemeyi Yüksel Proje’ye havale ettiğine dair bir dekont, “organik ilişki”nin kanıtı olarak yer alıyor. Taş Yapı ise bunu reddederek şu savunmayı yapıyor:
“Konya Metrosu Projesi’nde ön hazırlık işleri kapsamında, Yüksel Proje’ye yaptırdığımız çalışmalar için ilk seferde 350.000 TL’lik kısım ödenmiştir. Projede hakkedişlerin karşılığı olan KDV dahil 436 bin 292 TL fatura 28.07.2021 tarihinde kesilmiş olup, hakkedişi de yapılmıştır.”
Özetle Okmeydanı Projesi devam ederken, Konya Projesi’nde de beraber çalışmışlar. Savcılık suç duyurusunda ileri sürülen “organik ilişki” böylece gerçekleşmiş olmuyor mu?
Savcılıktaki dosyanın tamamı elinde olduğu halde İstanbul Valiliği ne yapıyor peki? Hiçbir şey. Üstüne üstlük Okmeydanı ihalesinin ikinci fazını da aynı isimlere vermeyi uygun buluyor. Böylece çark, hız kesmeden işlemeye devam ediyor.
Bahadır Özgür / BİRGÜN