4 Ağustos 2022 Perşembe

TARİHTE BUGÜN ( 4 AĞUSTOS )

 


OLAYLAR:

  • 1578 - Vadiü'l-Mehazin Muharebesi,
  • Vadisseyl Muharebesi veya Vâdiü'l-Mehâzîn Muharebesi ya da Vadiyüsseyl Muharebesi, 4 Ağustos 1578 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu desteğini alan Fas'ın Saadi sultanı Abdülmelik ile Portekiz kralı Sebastião ve Portekizlilerin müttefiği III. Ebu Abdullah Muhammed el-Mütevekkil'in kuvvetleri arasında yapılan savaştır. Üç Kral Savaşı ya da Kasrülkebîr Savaşı olarak da bilinir.1574’te Mevlây Abdullah’ın ölümünden sonra oğlu Ebu Abdullah (Muhammed el-Mütevekkil) tahta çıktı. Bunun üzerine sultanlıkta hak iddia eden amcaları Abdülmelik ile Abdülmelik'in küçük kardeşi Ahmed el Mansur İstanbul’a gittiler ve Osmanlı Sultanı III. Murad’dan yardım istediler. Ertesi yıl padişahın emriyle harekete geçen Cezayir Beylerbeyi Ramazan Paşa Miknâs civarında Ebu Abdullah’ı yenerek Fes şehrini ele geçirdi ve 8 Mart 1576' da Abdülmelik’i tahta çıkardı. Abdülmelik daha sonra kendi kuvvetleri ve Osmanlı'dan aldığı takviye ile Ebu Abdullah’ın çekildiği Marekeş’e 16 Temmuz 1576 yılında girerek “Mu‘tasım-Billâh es-Sa‘dî” lakabıyla bütün Fas ülkesinin sultanı oldu. Osmanlı nüfuzunun Fas’a yayılması Portekizliler’i rahatsız etmesi, Tanca dolaylarına kaçan Ebu Abdullah’ın da devamlı şekilde yardım istemesi üzerine Portekiz Kralı I. Sebastião askerî harekata karar verdi.I. Sebastião, Faslı müttefikleri ile birlikte; 60 bin kişilik ordu ve çok sayıda topla Tanca'ya çıktı. Lukkos Irmağı ile bu ırmağın kollarından biri arasında, Ksar'el-Kebir (Alcazar-quivir) yakınlarındaki Vadiü'l-Mehazin'de Abdülmelik ile kardeşi Ahmed ve müttefik Osmanlı kuvvetleri ile karşılaştı. Piyadelerle  süvarilerden oluşan ve sayıları 50 bin kişiyi bulan Müslüman kuvvetleri Sebastião'nun ordusunu kıyıdaki Larache'a (El-Araiş) çekilmeye zorladılar. Portekiz ordusu mağlup oldu. Müslüman askerlerin bir kısmı o sırada gelgit  yükselmesinin etkisindeki Vadiü'l-Mehazin'i geçmeye çalışırken boğuldu. Ayrıca Sebastião ile el-Mütevekkil de boğularak öldüler; böylece savaş Osmanlı desteğindeki Abdülmelik güçlerinin zaferiyle sona erdi. Savaş esnasında hasta olan Abdülmelik de öldü. Savaş sonucunda Portekizliler bölgedeki üstünlüklerini kaybettiler. Öte yandan genç kral Sebastião'nun bir varis bırakmadan ölmesi, Portekiz Krallığı'nın sonraki 60 yıl boyunca İspanyol denetimine girmesine neden oldu. Abdülmelik'in savaş sırasında ölmesi üzerine yerine kardeşi Ahmed el Mansur tahta geçti. Ayrıca bu savaş sonucunda Osmanlı İmparatorluğu'nun Fas üzerindeki etkinliği daha da arttı.

  • 1683 - Dom Perignon ilk şampanyayı üretti.
  • 1791 - Osmanlı ile Avusturya Devletleri arasında Ziştovi Antlaşması imzalandı.
  • 1870 - Kızılhaç Derneği, Birleşik Krallık'ta kuruldu.
  • 1914- İngiltere Almanya’ya savaş ilan etti. 1. Dünya Savaşı sosyalistleri de etkiledi. Savaştan yana tavır alan sosyalist partilerin yarattığı bunalım sonucu II. Enternasyonal dağılma sürecine girdi.
  • 1918- İngiltere, 1500 kişilik bir askeri güç ile Bakü’ye girdi.
  • 1923 - Rauf Bey (Orbay) Başbakanlıktan ayrıldı.
  • 1933- Irak Kürdistan’ında yaşayan Asuri- Keldaniler, lrak rejiminin kendilerine uyguladığı baskılardan dolayı ayaklandı. Silahlı bir grup Bexer (Hayırsız) dağına sığındı. İngiliz güçleri, bir bildiri yayımlayarak ayaklanan Asurilerin teslim olmasını istedi. Aynı gün, lrak ordusu tarafından düzenlenen saldırıda 5 bin’e yakın Asuri-Keldani öldürüldü. 
  • 1940 - Taksim Gazinosu açıldı. İstanbul Belediyesi'nin açtığı gazinonun amacı halka ucuz eğlence sağlamaktı.
  • 1944 – Anne Frank 2 yıldır günlük tuttuğu babasının ofisindeki gizli bölmede, Naziler tarafından yakalandı. Anne Frank götürüldüğü Bergen-Beslen Nazi Toplama Kampı’nda Şubat 1945’de tifüsten hayatını kaybetti. Saklanırken tuttuğu notlar sonradan klasik haline geldi.
  • 1950- İstanbul’da Elektrik Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası’nın düzenlediği “Komünizmi Tel’in Mitingi” Taksim’de yapıldı. İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği “Komünizmi tel’in toplantısı” düzenledi. İktidardaki Demokrat Parti ile muhalefetteki CHP ve Millet Partisi de destek verdi.
  • 1950 - TSKB - Türkiye Sınai Kalkınma Bankası kuruldu.
  • 1956- Ulus gazetesi toplatıldı.
  • 1958 -Uluslararası Para Fonu IMF baskısıyla, Cumhuriyet tarihinin en yüksek devalüasyonu yapıldı. 1 dolar 2 lira 80 kuruştan 9 liraya çıktı. Devalüasyon oranı yüzde 221 idi. Merkez Bankası’nın kaynak kullanımına denetim getirildi. IMF Türkiye’ye 250 milyon dolar kredi verdi. Kore Savaşı’nın ardından dış ticaret açığının arttığı ülkede, mal ve hizmet talebinin yükselmesiyle enflasyonist sürece girilmişti. 
  • 1959 - İstanbul'da yumurta büyüklüğünde dolu yağdı. Yaralanmalar ve maddi hasar meydana geldi.
  • 1961- Yassıada duruşmalarını izleyen yönetmen Elia Kazan, Adnan Menderes’i hasta ve ürkek bulduğunu söyledi.
  • 1966- İstanbul Nuh Çimento Fabrikası kuruldu.
  • 1967- Toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlıklar nedeniyle SSK’nın 18 şubesinde greve başlandı. SSK’nın 18 şubesi ve bunlara bağlı işyerlerinde 7 bin memur ve hizmetlinin katıldığı grev 56 bin işyerini ve 533 bin sigortalı işçiyi etkiliyor.
  • 1970- 15/16 Haziran işçi direnişi sonrası ilan edilen sıkıyönetim sonrası 148 kişi tutuklandı, 6 işçi 6’şar ay hapis cezasına çarptırıldı. 
  • 1971- Ortak Pazar’a geçiş protokolü yürürlüğe girdi.
  • 1975- Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle ilan edilen ve İstanbul, Ankara, Adana ve İçel’de sürdürülen sıkıyönetim kaldırıldı.
  • 1975 -  Afyon’da Toprak Mahsulleri Ofisi’nce haşhaş kapsulü alımlarına başlandı. 60 istasyonda alımlarını sürdüren ofis ilk gün 2 ton haşhaş kapsulü satın aldı.
  • 1976- İspanya Kralı Juan Carlos siyasi tutukluların yüzde 90’ını affetti.
  • 1977- Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerindeki Atlantik Restaurant’ta işveren tarafından dövülüp işten çıkarılan Oleyis Sendikası üyesi Abdullah Usta’nın (17) Boğaz Köprüsü’nden atlayarak intihar etmesi üzerine iş arkadaşları direnişe geçti.
  • 1978- 1-4 Ağustos’ta yapılan 1. Ören Toplantısı geniş yankı yarattı. Toplantıda “Demokratik Sınıf ve Kitle Sendikacılığının Temel İlkeleri” adlı belge ve “Tek Tip Demokratik Tüzük” ele alındı.
  • 1978 - Sivas’ta “sağ-sol” kavgasında 9 kişi öldü, 100’den fazla yaralı var.
  • 1980- Çeşitli illerde 19 kişi öldürüldü. Aynı gün Adana Cezaevi’nden 22 sol görüşlü tutuklunun kaçtığı belirlendi.
  • 1980 -  Tüm Radyo Televizyon Çalışanları Derneği (TRT-DER): “TRT yanlı haberleriyle terörü destekleyen ana kaynaklardan biri olmuştur”.
  • 1982- İstanbul TKP davası başladı. 98 sanığın 5 – 20 yıl arası hapsi isteniyor.
  • 1983- İtalya’da Sosyalist Parti Genel Sekreteri Bettino Craxi, başbakanlık görevine getirildi.
  • 1985- Yargıtay 4. Hukuk Dairesi: “1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu gereği görevinden alınan memurlar için sıkıyönetim sonrası idare mahkemelerince verilen “geri dönüş” kararlarına uymayan idareciler hakkında tazminat davaları açılabilir”.
  • 1985 -  Tuncer Mengücek, inşaat işçisi olarak çalışırken, 8.kattan düşerek yaşamını yitirdi.
  • 1986- Emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya, hakkındaki yolsuzluk iddiaları nedeniyle mal varlığını açıkladı.
  • 1986- Yargıtay, ameliyatla cinsiyet değiştiren Bülent Ersoy’un erkek olduğuna karar verdi.


  • 1986 -  “Türk Kadınını Güçlendirme ve Dayanışma Vakfı”nın “Papatyalar” diye anılan üyeleri İstanbul’da Yıldız Sarayı Hasbahçe’de “Lale Devri”ni canlandırdılar. Vakıf başkanı Semra Özal.
  • 1987- Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü, Türkiye’nin İran’a silah satan ülkeler arasında olduğunu ileri sürdü.
  • 1987 -  Demiryol-İş Sendikası’nın 40 bin demiryolu işçisinin alınmış olan grev kararını kaldıran protokol niteliğindeki anlaşmasını protesto eden Haydarpaşa demiryolu işçileri Sendika’ya telgraf çekti.
  • 1988- Samsun ve Sinop sahillerine, zehirli oldukları bildirilen çok sayıda varil vurdu.
  • 1988 -  Ahmet Kaya: “Şimdiye kadar herhangi bir baskıyla hiç bir konserim yarıda kalmadı. Beni sahnede öldürmeleri lazım.” (Cumhuriyet Röp.)
  • 1989- Eskişehir Özel Tip’te açlık grevlerinin 35.gününde iken 2 mahpusun darp nedeniyle hayatını kaybettiği Aydın ve Nazilli Cezaevlerine mahpus nakline Adalet Bakanlığı’ndan 2 doktorun onay verdiği ortaya çıktı. Ölümleri protesto için Karaköy’de korsan gösteri yapıldı.
  • 1993- Şiirli pul çıkardı. Pulda şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın portresi ve Otuz Beş Yaş şiirine yer verildi.
  • 1995- Bergamalılar Almanya’da “Kardeş Şehirler Olimpiyatları”na katıldılar ve Bergama’da siyanürle altın arayacak Eurogold firmasını destekleyen Dresdner Bank’ı protesto ettiler.
  • 1995 -  Hırvatistan’nın Krayina Sırp Cumhuriyeti’ya karşı saldırılarına başlamasıyla, Fırtına Harekâtı başladı.
  • 1996- Başbakan Necmettin Erbakan, GAP TV’de günde 1-2 saat Kürtçe yayın yapılabileceğini söyledi.
  • 1996 -  Yüksek Askeri Şüra Başbakan Necmettin Erbakan başkanlığında toplandı; 13’ü “irticai faaliyette” bulunduğu gerekçesiyle 29 subay ve astsubayı ordudan atma kararı aldı.
  • 1996- 80 kadar gerici, Prof.Dr.İlhan Arsel’in”Şeriattan Kıssalar” kitabını TEMPO Dergisi’ndeki köşesinde tanıtan gazeteci Kurthan Fişek’i ve Arsel’i TEMPO binası önünde protesto etti, dergi yaktı; polis müdahale etmedi. “Şeriattan Kıssalar” Konya Valiliği’nce toplatılmıştı.
  •  
  • 1997- İHD İstanbul Şube üyeleri “Eşber Yağmurdereli- Düşünceye Özgürlük” kartlarını yüksek yargı dahil tüm “devlet erkanına” postaladı.
  • 1999- Emek Platformu Ankara ve İstanbul’da gösteriler yaptı, hükümet “Mezarda Emeklilik” tasarısını geri çekti.
  • 1999-  Başbakan Ecevit DSP grubunda Tahkim Yasası’na karşı çıkanlara çattı: “Geçmişte köprüye, renkli-çok kanallı televizyona karşı çıkanlar bugün de ilericilik adına tahkime karşı çıkıyor. DSP çok şükür böyle bir solculuk anlayışından, katı devletçilikten kendisini kurtarmıştır.”
  • 1999-  Cumhurbaşkanı Demirel, ilköğretimin 5.sınıfını bitiren öğrencilerin yaz tatillerinde Kuran kurslarına gidebilmesinin yolunu açan DSP-MHP-ANAP koalisyonu yasa tasarısını onayladı; 8 Yıllık Kesintisiz Temel Eğitim’de ilk geri adım atılmış oldu.
  • 2000- Türk-İş üyesi 12 sendika Anayasa referandumunda “Hayır” oyu verme kararı aldı. 
  • 2000-  ÇHD üyesi yaklaşık 100 avukat, F tipi cezaevlerinin yapımına son verilmesi ve müvekkilleriyle görüşmelerini engelleme amaçlı protokolün kaldırılması için İHD İstanbul Şubesi’nde 1 günlük uyarı açlık grevi yaptı.
  • 2000-  “Adnan Hoca” olarak bilinen Adnan Oktar ve 36 müridi, “Çıkar amaçlı örgüt kurmak, örgüte üye olmak ve tehdit ile menfaat sağlamak”suçlamalarından 18 yıl hapis istemiyle yargılandıkları DGM’de tahliye edildi. Şikayetçilerden bazıları duruşmada şikayetini geri aldı.
  • 2000-  1999’da mafya teşekküllerine düzenlenen polis operasyonlarında 2.420 kişi yakalandı; Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker’in de aralarında bulunduğu 92 çetenin lideri ülkücü kökenli.
  • 2001- F tipi cezaevlerine karşı ölüm orucunda hayatını kaybeden Muharrem Horoz Yenibosna Cemevi’ndeki törenin ardından Çobançeşme Mezarlığı’nda toprağa verildi. 
  • 2004- Trakya Üniversitesi’nde 19 Mayıs’ta “alternatif kutlama” yapan 112 öğrenciden 20’sinin tutuklanması protesto edildi. 
  • 2005 – Senarist Safa Önal, filme çekilmiş 395 senaryosuyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi.
  • 2006- Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen yazdığı bir makalede, insanlık tarihinden özür diledi. Hasankeyfin sular altında kalması durumunda insanlık tarihine ihanet edilmiş olacağını belirtti.
  • 2006-  İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Ülkede Özgür Gündem gazetesine “sürekli terör örgütü propagandası” yaptığı gerekçesiyle 15 gün kapatma cezası verdi.
  • 2007- AİHM, İstanbul’da 1991’de düzenlenen Dev-Sol operasyonunda öldürülen 10 kişi için Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkum etti. Kararda dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar’ın operasyonlardan sonra polisleri tek tek kutlamasına dikkat çekildi. Operasyonlara katılan 21 polis iki ayrı mahkemede yargılanmış ve delil yetersizliğinden beraat etmişti.
  • 2007-  Irak’ta 2006’da 14 yaşındaki Iraklı bir kıza tecavüz ettikten sonra kızı ve ailesini öldürmekten suçlu bulunan Amerikan askeri Jesse Spielman, 110 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
  • 2008- 30 Ağustos 2008 itibariyle emekliye ayrılacak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın yerine, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ getirildi.
  • 2010- Şili’de bir bakır madeni çöktü, 33 madenci yerin 700 metre altında mahsur kaldı.
  • 2010-  UPS’den sendikalı oldukları için atılan TÜMTİS üyesi işçiler İstiklal’de yürüdü.
  • 2011- DİSK/Birleşik Metal-İş üyesi bir grup işçi, Alman GEA Klima’da sendikalı 17 işçinin çıkarılmasını protesto etti.
  • 2013- Roger Waters’ın İTÜ Stadyumu’ndaki konserinde “The Wall” çalarken Gezi Direnişi’nde hayatını kaybedenlerin fotoğrafları yansıtıldı. Abdullah Cömert ölümünün 60.gününde ailesi ve arkadaşları tarafından Hatay’da yürüyüşle anıldı. Eskişehir’de bir grup Ali İsmail Korkmaz için yürüdü, yürüyüşün ardından yarım saat oturma eylemi yaptı.
  • 2013-  BDP Gençlik Meclisi’nin “fuhuş, uyuşturucu ve sömürüye karşı” Taksim’e yürüyüşünü polis engelledi. 
  • 2013 -  Japon Uzay Ajansı, insanlarla iletişim kurabilen ilk astronot robot “Kirobo”yu uzaya gönderdi.
  • 2015- Eş Başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu HDP heyeti CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti. Görüşmede “silahlar sussun” mesajının dışında, HDP’liler CHP’nin çözüm sürecine etkin biçimde katkı koymasını istedi.
  • 2015- MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın Reuters’e yaptığı açıklamada “Kasım’da erken genel seçim koşuluyla AKP azınlık hükümetine destek verebileceklerini” söylemesi ortalığı karıştırdı. Yalçın “sözlerim çarpıtıldı” derken, Reuters haberinin arkasında durdu.
  • 2017- Irak’ın Ramadi kentinde IŞİD tarafından öldürüldüğü tahmin edilen 40 kişinin cesedinin olduğu toplu mezar bulundu.
  • 2019 - Amerika Birleşik Devletleri'nin Ohio eyaletine bağlı Dayton kentinde gerçekleşen silahlı saldırıda 10 kişi hayatını kaybetti, 27 kişi yaralandı.
  • 2020 - 2020 Beyrut patlamalarıLübnan'ın başkenti Beyrut'ta, Beyrut Limanı'nda bir depoda bulunan 2 bin 750 ton amonyum nitrat infilak etti; 154 kişi öldü, 6 bin kişi yaralandı. Kentte büyük hasar meydan geldi



     DOĞUMLAR:
  • 1792 - Percy Bysshe Shelley, İngiliz şair (ö. 1822)
  • 1801 - Augustin-Alexandre Dumont, Fransız heykeltıraş (ö. 1884)
  • 1805 - William Rowan Hamilton, İrlandalı matematikçi (ö. 1865)
  • 1834 - John Venn, İngiliz matematikçi (ö. 1923)
  • 1859- 1920 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Norveçli romancı, oyun yazarı ve şair Knut Hamsun doğdu. Yüzyıl dönümünün neo-romantik isyanının önderlerinden biri olan yazar romana uç doğalcılığı getirmesiyle bilinir.
  • 1901 - Louis Daniel Armstrong, Amerikalı caz trompetçisi (ö. 1971)

  • 1912 - Raoul Wallenberg (4 Ağustos 1912 – 17 Temmuz 1947)
  • İsveçli bir mimar, iş adamı, diplomat ve yardımseverdi. İkinci Dünya Savaşı sonlarına doğru, Alman işgali altında bulunan Macaristan’da, Macar faşistleri ve Nazilerden, 100.000’i aşkın Yahudi’nin hayatını kurtarmasından dolayı oldukça saygı ve övgü duyulan biridir. Budapeşte’de, İsveç Özel Elçiliği görevini sürdürürken (Temmuz-Aralık 1944), Wallenberg, Yahudilere dokunulmazlık sağlayabilen pasaportlar verip, İsveç sınırları olarak sayılan, resmi olarak dokunulmaz binalarda binlerce Yahudinin hayatını kurtardı. 17 Ocak 1945’te  Budapeşte’nin Kızıl Ordu tarafından işgali esnasında, Sovyet otoriteler tarafından, casus olduğu şüphesiyle göz altına alındı ve sonra ortadan kayboldu. Daha sonra edinilen bilgilere göre, 17 Temmuz 1947’de Moskova’daki KGB ana üssü ve KGS hapishanesinin bulunduğu Lubyanka binasında öldüğü iddia edildi. Wallenberg’ün KGB Sovyet Hükûmeti tarafından yakalanması, casus olduğu şüpheleri, ölümü ve Amerikan istihbaratıyla olan bağları tamamen sır olarak kaldı ve sürekli farklı spekülasyonlarla dile getirildi . Macar Yahudilere karşı gösterdiği cesur iyiliklerinden dolayı, Wallenberg, öldüğü iddia edilen 1947’den beri birçok yardımseverlik ödülüne layık görüldü. 1981’de, Wallenberg tarafından hayatı kurtarılan insanlardan biri olan meclis üyesi Tom Lantos, Wallenberg’e fahri vatandaşlık verilmesi için kanun tasarladı. Wallenberg ayrıca, Kanada, Macaristan ve İsrail’de de fahri vatandaşlığa layık görüldü. Wallenberg, İsrail’de, Türk Diplomat Selahattin Ülkümen  gibi Uluslararası Dürüstler arasına girdi ve dünyanın birçok yerinde sokaklar Wallenberg’ün adını aldı. 1981’de Wallenberg’ün insani ideallerini ölümsüzleştirmeyi amaçlayan, Birleşik Devletler Wallenberg Komitesi kuruldu. Bu Komite her yıl, bu amaç uğruna çabalayan kişilere Raoul Wallenberg ödülü vermektedir. 6 Şubat 1957’de Sovyet hükümetinin yayınladığı, 17 Temmuz 1947 tarihli bir dokümanda şu sözler yer alıyordu; “Wallenberg adlı bir mahkûmun dün gece bir kalp probleminden dolayı hücresinde öldüğünü rapor ediyorum. Bana verdiğiniz talimatlara uygun olarak, benim bakımımdadır ve otopsi yapabilmek için izninizi istiyorum… Bakanı kişisel olarak ben bilgilendirdim ve bana otopsi yapmadan yakılması emredildi.”  Doküman Smoltsov adlı bir kişi tarafından ve Lubyanka hapishanesi doktoru tarafından imzalanıp, Sovyet Güvenlik Bakanı Viktor Semyonovich Abakumov’a adres edilmişti . 1989’da Wallenberg’ün eşyaları ailesine gönderildi. 1991’de Rus hükûmeti tarafından, Wallenberg’ün kaderini incelemek için Alexander Nikoleviç Yakovlev görevlendirildi. Yakovlev’in araştırmaları sonucu, Wallenberg’ün 1947’de Lubyanka’da idam edildiği ortaya çıktı. Bu bilgilerden sonra bile Wallenberg’ün ölümü üzerindeki sis perdesi kalkmadı. Öldüğü rapor edilen tarihten sonra onu gördüğünü iddia eden mahkûmlar, konuşmalar esnasında, mahkûm İsveçli diplomat diye isminin geçmesi ve benzeri iddialar Wallenberg’ün belirtilen tarihte ölmüş olmayabileceğini ortaya koydu.

  • 1927 - Turgut Uyar, Türk şair (ö. 1985)
  • 1930 - Ali Sistani, Irak'taki en önemli Şiî dini lider
  • 1935 - Carol Arthur, Amerikalı aktris (ö. 2020)
  • 1940 - Hilmi Özkök, Türk asker ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 24. Genelkurmay Başkanı
  • 1941 - Zeki Ökten, Türk yönetmen (ö. 2009)
  • 1942 - Don S. Davis, Amerikalı aktör ve ressam (ö. 2008)
  • 1955 - Billy Bob Thornton, Amerikalı oyuncu, film yazarı ve müzisyen
  • 1960 - José Luis Rodríguez Zapatero, İspanyol siyasetçi ve Başbakan
  • 1961 - Barack Obama, ABD'nin 44. Başkanı
  • 1968 - Daniel Dae Kim, Amerikalı oyuncu
  • 1994 - Almila Ada, Türk oyuncu
  • 1998 - Aytaç Şaşmaz, Türk oyuncu



       ÖLÜMLER:
  • 1072 - Romen Diyojen, Bizans imparatoru (d. y. 1030)
  • 1875 - Hans Christian Andersen, Danimarkalı masal yazarı (d. 1805)
  • 1892 - Ernestine Rose, Amerikalı yazar (d. 1810)

  • 1922 - Enver Paşa, Osmanlı asker ve siyaset adamı (d. 1881) Türkistan’da Sovyetler’e karşı ayaklanma başlatan Enver Paşa, Buhara’da öldürüldü.
  • 1948 - Mileva Marić, Sırp fizikçi (d. 1875)

  • 1957 - Talat Artemel, Türk tiyatro ve sinema sanatçısı (d. 1901)

  • 1981 - Fazıla Şevket Giz, Türk zoolog (Türkiye'nin ilk kadın profesörlerinden) (d. 1903)
  • İlk kadın profesör (D. İstanbul, 1903 – Ö. 5 Ağustos 1981, İstanbul). Edirne ve Boğazlar Komutanı ve Bağdat valilerinden Mehmet Şevket Paşa’nın kızıdır. Özel olarak yaptığı ilköğreniminden sonra 1922’de Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nden, 1927’de ABD Mount Holyobe Üniversitesi’nden mezun oldu. Sonrasında aynı üniversitenin biyoloji laboratuarında bir süre araştırma-inceleme çalışmaları yaptı. Türkiye’ye döndükten sonra Arnavutköy Kız Koleji’nde biyoloji öğretmenliği yaptı (1927–33). 1933 Üniversite Reformu’ndan sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde göreve başladı. 1941’de doçent, 1944’te Hayvanat (Zooloji) Enstitüsü profesörü oldu. Enstitü direktörü Ord. Prof. Dr. Kosswig’in görevinden ayrılması üzerine 4 Ocak 1955’ten itibaren Genel Zooloji Enstitüsü’ne direktör tayin edildi. Sağlık problemleri yüzünden 1958’de bu görevden istifa etti. 19 Haziran 1961’de getirildiği Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü direktörlüğünden de yine sağlık nedenleriyle 1964’de ayrıldı. 1 Mart 1972’de emekli olan Giz, 1981 yılında hayatını kaybetti. Omurgalıların Karşılaştırmalı Anatomisi (1944) adlı bir basılı kitabı vardır. 5 Ağustos 1981 Çarşamba günü İstanbul’da yaşamını yitirmiş, ertesi günü Şişli Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verilmiştir.

  • 1981 - Melvyn Douglas, Amerikalı aktör (d. 1901)
  • 1993 - Sabri Berkel, Türk ressam (d. 1907)
  • 1999 - Victor Mature, Amerikalı aktör (d. 1915)
  • 2004 - Baki Tamer, Türk karakter, tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu (d. 1924)
  • 2005 - Osman Numan Baranus, Türk şair ve yazar (d. 1930)
  • 2007 - Samih Rifat, Türk mimar, fotoğrafçı, çevirmen ve yazar (d. 1945)
  • 2012- Türk sinemasının önemli yapıtlarına imza atan yönetmen Metin Erksan, İstanbul’da tedavi gördüğü hastanede 83 yaşında vefat etti.
  • 2013 - Ahmet Erhan, Türk şair ve yazarı (d. 1958)

  • 2015 - Takashi Amano (天野尚) (18 Temmuz 1954 - 4 Ağustos 2015), Japon fotoğraf sanatçısı  akvarist ve yazar. Akvaryuma olan ilgisi nedeniyle Aqua Design Amano isimli Japon şirketini açmıştır. Amano'nun, tatlı su akvaryumu bitkileri ve balıkları üzerine, üç seri kitap halinde 1994 yılında TFH Yayınları tarafından yayınlanan Nature Aquarium World isimli kitabı yayınlanmıştır. Ayrıca 1997 yılında yine TFH Yayınları tarafından yayınlanan Aquarium Plant Paradise (Akvaryum Bitki Cenneti) isimli bir kitabı daha yayınlanmıştır. 
  • Amano'nun yapmış olduğu çalışmalar nedeniyle, bir tür tatlı su karidesi olan Caridina multidentata türü karides "Amano karidesi" veya "Yamato karidesi" olarak adlandırılmıştır. Karideslerin büyük miktarda yosun tükettiğini keşfeden Amano, bu türden çok sayıda siparişte bulundu. O tarihten bu yana bu tür karidesler dünyadaki akvaryumlarda beslenen başlıca türlerden birisi haline gelmiştir. Kısaca ADA olarak bilinen bitki akvaryumlarında kendisine özgü bir çizgi geliştirmiştir. “Nature Aquarium” ( Doğa Akvaryumu ) isimli yazı dizisi ABD'de yayınlanan "Tropical Fish Hobbyist" (Tropikal Balık Hobisi) isimli dergide yayınlanmakta ve ilgiyle takip edilmektedir.  Amano,  Japonya'nın Niigata şehrindeki evinde, 4 Ağustos 2015, saat 23:18'de pnömöni hastalığından öldü

  • 2016 - Zinaida Şarko, Rus tiyatro ve sinema oyuncusu (d. 1929)

  • 2017 - Yavuz Özışık, Türk piyanist ve müzisyen (d. 1942)

  • 2019 -
    Ivo Lill (24 Haziran 1953 – 4 Ağustos 2019), Estonyalı cam sanatçısı.
  • Eğitimini 1985 yılında sanat oklu olan ERKİ'de tamamladı. Uluslararası sanat kuruluşları Estonya Sanatçılar Birliği, GAAS (merkezi: Cam Sanatı Derneği, Seattle, ABD) ve İtalya Cam Etüt Merkezi (merkezi: Murano-Venedik, İtalya) üyesiydi.Eşi inşaat bilimcisi Irene Lill olup iki kız çocuğu şarkıcı Juuli Lill ve giyim tasarımcısı Liisi Lill vardır. Diğer yakınları babası yağlıboya ressamı Ado Lill, kız kardeşleri oyuncu olan Mari Lill ve Tõnu Tamm ile yeğeni Elisabet Reinsalu bulunmaktadır. Estom can sanatçısı Ivo Lill 4 Ağustos 2019'da Talinn, Estonya'da geçirdiği kalp krizi sonucu 66 yaşında ölmüştür. (Ödülleri ve başarıları)  1999: Kristjan Raud Sanat Ödülü, 2014: Tallinn En İyi Tasarımcı Ödülü



  • 2020 - Üstün Asutay, Türk tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu (d. 1938)

3 Ağustos 2022 Çarşamba

Tayvan meselesi bu sefer patlayacak mı? - SOL/Özel



'Bu yüzden eğer Pasifik’te Pelosi kışkırtması ile bir savaş çıkmazsa bu Çin devleti soğukkanlılığını koruyabildiği için olacak. Şimdilik Tayvan’ı kuşatan sert askeri manevralar tanımladılar.'

Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyareti Çin ve ABD arasındaki askeri gerilimi doruğa çıkardı, öyle ki herkes nefesini tutup Pasifik’ten başlayıp dünyaya yayılacak topyekun bir savaşın başlangıcında mıyız diye sormaktan kendini alamadı.

Nancy Pelosi bu kadar önemli miydi savaş başlatmaya değecek kadar? Değil, ABD emperyalizminin gedikli bir memuru, demokrat partili vb. Ama kim olduğu değil, önemli olan Tayvan’ı şimdiye kadar ziyaret eden en üst düzey ABD yetkilisi, ABD Temsilciler Mecslisi Başkanı olması. Yoksa Tayvan yine kışkırtma amaçlı, ABD ve AB yetkilileri tarafından daha önce ziyaret edilmişti. Bu kadar üst düzey bir kadro tarafından Tayvan’ın ziyaret edilmesi Çin’i fazlasıyla kışkırtmış gözüküyor.

Tayvan sorunu mu mesele?

Aslında karşı karşıya olduğumuz olguda Tayvan sorunu çok tali bir mesele, sadece kışkırtılmaya çok uygun olduğu için öne çıkıyor.

Esas sorun ABD’nin dünya emperyalizminin tartışmasız patronu olduğu 80 yıldan sonra patronluğunun sorgulanır hale gelmesi. Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1978’den sonra kapitalizme yönelmesi, yüz milyonlarca işçiyi serbest bölgelerde toplaması ile Çin’e büyük bir sermaye ihracatı gerçekleşti. Son 30 yıl içinde Çin’de eşi görülmemiş ve takrarlanması çok zor bir sermaye birikimi yaşandı. Ortaya çıkan dev sanayinin yanı sıra Çin devletinin kullandığı sermaye ihracatındaki yumuşak yöntemlerle ABD emperyalizminin özellikle 2008 sonrası başa çıkamadığı izlendi. ABD hemen her yerde , Asya’da, Afrika’da, Güney Amerika’da, hatta Avrupa’da pazarları Çin’e kaptırmaya başladı.

Dolayısı ile günümüzün esas sorunu bir emperyalist paylaşım savaşının dünyanın kapısına dayanmış olmasıdır. ABD emperyalizmi Çin’de birikmiş olan sermayeyi değersizleştirmek istiyor, bunun en acımasız yolu olan savaşı göze alıyor gözüküyor. 2011’den itibaren ABD stratejik bir kararla bütün askeri gücünü Pasifik’e yığdı ve Çin’i kuşatan bir müttefik ağı oluşturdu.

Çin ise ABD’nin kapitalist bir ülke olmasına karşı değil, aksine ABD pazarına ihtiyacı var, ancak ABD’nin siyasi, mali ve askeri yöntemlerle Çinli tekellere engeller koymasına karşı. Yeni Dünya Düzeni olarak tanımlanan şey, Çin tekellerinin bir engelle karşılaşmadan dünyaya açılmasını öngörüyor.

Peki, Tayvan meslesi o kadar önemsiz mi?

Tayvan meselesinin önemi kolay kışkırtılabilir olmasından kaynaklanıyor ve doğal ki tarihsel bir arka planı var.

Aşağıda haritada gördüğümüz Tayvan adası 180 km genişlikte bir kanalla Çin ana kıtasından ayrılıyor. O kadar geriye gitmeye gerek yok, 19. yüzyılda Çinli bir nüfusa sahip ve Çin İmparatorluğu’nun bir parçası. Ancak 1895’teki Çin-Japon Savaşı’nda Japonya tarafından işgal ediliyor ve İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Japon devletine bağlı kalıyor.

                              Haritada Çin ana kıtası ve 180 km kadar uzağındaki Tayvan adası 

İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra Çin devrimi başlıyor ve yenilen milliyetçiler Tayvan adasına göç ediyorlar. Böylece iki Çin devleti oluşuyor, milliyetçilerin askeri diktatörlüğünde Tayvan’daki Çin Cumhuriyeti ve Çin anakarasında dev nüfusuyla sosyalizme yönelen Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC).

Birleşmiş Milletler’de ABD emperyalizminin baskınlığı ile uzun yıllar ÇHC yerine Tayvan’daki Çin Cumhuriyeti temsil ediliyor. Ancak Sovyetler Birliği ile ÇHC’nin arası açılınca 1970’ların sonunda, ABD ile ÇHC arasında bir müttefiklik ilişkisi başlıyor. ABD’nin Sovyetleri kuşatma politikası gereği, Tek Çin Politikası uluslararası diplomasiye hakim oluyor. Ülkeler ÇHC tanırlarken, Çin’in parçası olarak görülen Tayvan diplomasi alanından dışlanıyor.

Ancak emperyalist hegemonya krizi baş gösterince, ABD ve müttefikleri Tek Çin Politikasına bağlı olduklarını açıklasalar daTayvan ile ilişki kurmaya ve silah satmaya başlıyorlar. Gerilim gittikçe büyüyor, Çin askeri alanda da geliştikçe, bu son derece duyarlı olduğu milli meselede kışkırtılmaya daha uygun hale geliyor.

Peki, Tayvan’da Çin ile buluşmaya hevesli ve zorla bundan alıkonan bir halk var mı? Öyle gözükmüyor, Tayvan sermaye sınıfı ağırlıklı olarak Çin’den bağımsız kalmayı ve bunu Batı emperyalizmine yaslanarak korumayı amaçlıyor. Tayvan işçi sınıfı içinse her iki tarafta da tekellerin işçisi olmanın dışında bir yaşam vaadi gözükmüyor.

ABD Pelosi’nin ziyareti ile Çin’e bir tuzak kurmuş olabilir mi?

ABD’nin daha önce Pasifik’te İkinci Dünya Savaşı esnasında Japonya’ya bir tuzak kurarak savaşa çektiği biliniyor. Japonya’nın petrole ulaşmasını engelleyerek ve müzakereleri red ederek Japonya’ya savaşmaktan başka çare bırakmamışlardı. Karşı tarafın saldırmasının meşruiyet kazanma açısından büyük bir avantaj olduğu biliniyor.

Şimdi Çin’in müttefiki olan Rusya Ukrayna’da uzun sürecek bir savaşa çekilmişken ve Pasifik’te Çin’in yardımına en azından bütün gücüyle koşacak olanaktan yoksunken, Çin’i kışkırtarak ilk adımı atmasını sağlamak planlanmış olabilir. Hatta Pelosi’nin ziyareti öncesi ABD ordusunun bunun iyi bir fikir olmadığını basına yansıtılacak şekilde ifade etmesi ile sanki savaşmaya hazır değillermiş gibi bir havanın yaratılması tuzağın bir parçası olabilir. Oysa bütün ABD savaş makinesi bölgeye yığılmış durumda.

Tabi böyle de olmayabilir ve gerçekten bu tereddüt ABD devlet aklında bir dağılmaya da işaret edebilir, ama her durumda zaman Çin lehine çalışıyor. Geçen sürede Çin askeri açıklarını kapatıyor, ekomomik açıdan ABD biraz daha geriliyor.

Bu yüzden eğer Pasifik’te Pelosi kışkırtması ile bir savaş çıkmazsa bu Çin devleti soğukkanlılığını koruyabildiği için olacak. Şimdilik Tayvan’ı kuşatan sert askeri manevralar tanımladılar önümüzdek günler için. Ama barışın pamuk iğliğine bağlı olduğu günlerdeyiz.

Bu savaş veya savaş olasılığının tekellerin, büyük şirketlerin, ABD, Çin, Rusya, Tayvan, Japonya vb ülkelerin işçi sınıflarına karşı açıldığını ve bizim savaşımız olmadığını bir kez daha hatırlatalım. (SOL)

Saray’da ‘domuz’ korkusu + AKP’DEN GİTMEK İSTEYENLERE ŞANTAJ - Barış Pehlivan / Cumhuriyet

 


Saray’da ‘domuz’ korkusu 

Hatırlamayanlarınız olabilir... 

Geçen yıl şu haberi okudunuz: Bir domuzdan insana böbrek nakli yapıldı.

Aradan aylar geçti, bir haber daha: İnsana domuz kalbi nakledildi.

Öyle ya, genetiği değiştirilmiş domuz organları insan ile kolay uyum sağlayabiliyordu.  

ABD’de yaşandı bunlar. Günde sekiz kişinin organ nakli beklerken hayatını kaybettiği Türkiye’de ise sadece “umut” oldu.

Sadece, diyorum çünkü...

Türkiye’de organ nakli konusunda çok başarılı bilim insanları var. Dünyada parmakla gösterilen genetik mühendisleri yaşıyor bu topraklarda.

İstiyorlar ki domuzdan insana yapılan ve başarılı sonuçlanan bu organ nakilleri Türkiye’de de yaygınlaşsın. Devlet destek versin, insanlar yaşayabilsin.

Yahu, koca İlhan İrem’i daha yeni böbrek ve kalp yetmezliğinden kaybettik!

Ama işte...

“Domuz” ya mesele... Diyanet bile “Başka yol yoksa haram olan nesneler kullanılabilir” diyorken bir türlü ilerleme olmuyor.

Duydum ki bir avuç bilim insanı işte bu tıkanıklığı aşmak için Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yolunu bile tutuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu üyeleriyle görüşüyor. Gelin görün ki destek isterken aldıkları yanıt şu oluyor:

“Biz bunu sayın cumhurbaşkanına söyleyemeyiz bile.”

Daha iki ay önce cumhurbaşkanlığı kararıyla domuz eti ithalatında gümrük vergisi düşürüldü. Ama işte mesele bilim ve insanı yaşatma olunca, gözler kör, kulaklar sağır, diller lal oluyor.

Neyse, bu köşe vasıtasıyla Saray’da öğrenmeyen kalmaz herhalde!

                                                             ***

AKP’DEN GİTMEK İSTEYENLERE ŞANTAJ

“Bu özel değil, genel genel!”

Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal’a yapılan kaset kumpasına bu sözlerle sahip çıkmıştı.

Acaba, diyorum... Şu sıralarda AKP içinde bu sözü hatırlayanlar var mı?

Şimdi nereden çıktı bu soru, demeyin. Anlatayım.  

Deniz kenarında yemekteyiz, güneş batmak üzere, yüzümüz gülüyor...

Nasıl olduğu bende kalsın ama, tam da o sırada öğrendim:

Neymiş, AKP’den istifa etmek isteyenleri vazgeçirmek için bir mekanizma kurulmuş...

Neymiş, sakladıkları özel hayatları takip edilip kayıt altına alınıyormuş...

Neymiş, toplanan görüntülerle hazırlanan dosyalar hem parti lideri Erdoğan’a hem de takip edilen AKP’liye gösteriliyormuş...

Sorsan, “iyilikleri” için yapılıyormuş.

Ama aslında “Sakın gitme, gidersen bunlar ifşa olur” deniyormuş.

Yani, AKP gemisi batarken kaçışları önlemek için “şantaja” başvuruluyormuş.

Keyifle iki lafın belini kıralım, derken duyduklarıma bak!

Seçim yaklaştıkça daha neler öğreneceğiz, bakalım...

Barış Pehlivan / Cumhuriyet

Pelosi'nin uçağı Tayvan'a indi: 'ABD seyirci kalmayacak' - SOL

Pelosi'nin uçağı Tayvan'a indi: 'ABD seyirci kalmayacak' 


ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin bulunduğu uçağın Taipei'ye indiği bildirildi. Pelosi yaptığı açıklamada, 'Çin Tayvan'a yönelik tehditlerine devam ederken ABD seyirci kalmayacak' dedi.

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ve beraberindeki ABD heyetinin bulunduğu "Boeing C-40C" tipi uçağın Tayvan'ın başkenti Taipei'deki Songshan Havalimanı'na indiği bildirildi.

Nancy Pelosi iniş yaptıktan sonra yaptığı açıklamada, "Tayvan ziyaretimiz tek Çin politikasıyla ve Washington ile Pekin arasında ortaklaşa verilen sözlerle çelişmiyor" dedi. Pelosi, Çin'in Tayvan'ı tehdit ettiğini belirterek, "Çin Komünist Partisi Tayvan'ı tehdit etmeye devam ederken boş boş bekleyemeyiz" yorumunu yaptı.

Pelosi ve ABD heyeti, havaalanında Tayvan delegasyonuyla görüşme gerçekleştirdi. Taipei'deki birçok kişi Ukrayna bayrağı şeklinde maskeler takarak, Pelosi'yi karşılamak için bir toplandı. Grubun "ABD Temsilciler Meclisi Sözcüsü Pelosi Tayvan'a hoş geldin" pankartı taşıdığı görüntülendi.

Pelosi'den açıklama

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ve ABD heyeti, Tayvan'a vardıktan sonra açıklama yaptı. Pelosi'nin Tayvan ziyareti, ABD'li üst düzey bir yetkilinin 25 yıl sonra adaya yaptığı ilk ziyaret oldu.

Pelosi'nin yaptığı açıklama şu şekilde: 

"Kongre heyetimizin Tayvan ziyareti, ABD'nin Tayvan demokrasisini destekleme konusundaki sarsılmaz taahhüdünü onurlandırıyor. Ziyaretimiz, karşılıklı güvenlik, ekonomik ortaklık ve demokratik yönetişim odaklı - Singapur, Malezya, Güney Kore ve Japonya dahil - Hint-Pasifik'e yaptığımız daha geniş gezinin bir parçasıdır. Tayvan liderliği ile görüşmelerimiz, müttefifiklerimize desteğimizi yeniden teyit etmeye, özgür ve açık bir Hint-Pasifik bölgesi de dahil olmak üzere ortak çıkarlarımızı geliştirmeye odaklanmaktadır. Dünya otokrasi ve demokrasi arasında bir seçimle karşı karşıya kalırken,  ABD'nin 23 milyon Tayvanlı ile dayanışması bugün her zamankinden daha önemli. Kongre delegasyonundan oluşan Tayvan ziyaretimiz, hiçbir şekilde 1979 Tayvan İlişkileri Yasası, ABD-Çin Ortak Bildirileri ve Altı Güvenceler bildirisi tarafından uzun süredir devam eden ABD politikasıyla çelişmemektedir. ABD, statükoyu değiştirmeye yönelik tek taraflı çabalara karşı çıkmaya devam ediyor."

Çin'den kınama ve askeri tatbikat hamlesi

Çin Dışişleri Bakanlığı, Nancy Pelosi'nin Tayvan ziyaretini şiddetle kınadığını ve protesto ettiğini açıkladı. Açıklamada, "Pelosi'nin Tayvan ziyaretine yanıt olarak, ülke egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak için gerekli tüm önlemleri alacağız, sonuçları ABD ve Taipei'nin sorumluluğunda olacak" denilerek ABD ve Tayvan'a tepki gösterildi.

                                               Çin'in Tayvan'ın çevresinde tatbikat planı


Çin Savunma Bakanlığı Sözcüsü Wu Qian, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Çin'in Tayvan'a gelişinin ardından, Çin ordusunun yüksek alarmda olduğunu ve karşı önlem olarak bir dizi hedefli askeri operasyon başlatıldığını açıkladı. Wu Qian, "Çin’in ulusal egemenliğini ve toprak bütünlüğünü kararlılıkla savunulacaktır" dedi.

Global Times'ın haberine göre, Çin Halk Kurtuluş Ordusu, Perşembe gününden başlayarak Pazar gününe kadar (4-7 Ağustos) Tayvan adasını çevreleyen altı bölgede askeri tatbikat düzenleyecek. Çin ordusunun açıklamasında, "Çin Halk Kurtuluş Ordusu savaşa hazır durumda, karşı önlem olarak bir dizi askeri faaliyette bulunulacak" denildi.

Pelosi ve ABD heyetinin, yarın (3 Ağustos) adadan ayrılması bekleniyor.

Çin savaş uçakları Tayvan Boğazı'nı geçiyor

Çin Devlet Televizyonu, Çin Halk Kurtuluş Ordusu'na ait Su-35 savaş uçaklarının Tayvan Boğazı'na doğru ilerlediğini bildirdi. Çin ordusuna bağlı uçakların, Tayvan'a en yakın bölge olan Fujian eyaletinde uçuşlarını yoğunlaştırdığı ifade edildi. Ek olarak, Çin'in Tayvan'a 125 kilometre mesafedeki Fujian eyaletinden siren seslerinin yükseldiği aktarıldı. Çin'in Tayvan Boğazı'nda sivil uçuşları yasakladığı açıklanmıştı. Ayrıca Tayvan Devlet Televizyonu, ülkenin ikinci seviye alarma geçtiğini açıkladı. Taipei'de ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin iniş yaptığı havalimanında Tayvan güvenlik güçleri görüntülendi.

'Sonu iyi bitmeyecek'

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Pelosi'nin Tayvan ziyareti hakkında, "ateşle oynayan" ABD'li politikacıların sonuçlara katlanacağını belirterek, "iyi bir sonun olmayacağını" söyledi.

Pelosi'nin Tayvan programı

Tayvan medyasından çıkan haberlere göre, Pelosi'nin bugün Tayvan bölge yetkilisi Tsai Ing-wen ile bir araya gelmesi bekleniyor. Yarın yerel saatle 08.50'de (TSİ 03.50) Tayvan Meclisi'nde konuşma yapacak Pelosi, ardından İnsan Hakları Müzesi ziyaret edecek ve Tayvanlı yetkililerle bir etkinliğe katılacak.

Pelosi'nin yarın yerel saatle 17.00'de (TSİ 12.00) adadan ayrılarak, Hint-Pasifik turuna devam edeceği belirtildi.

'Güçlü önlemleri alınacak'

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian dün yaptığı açıklamada, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan'ı ziyaret etmesi halinde Çin'in güçlü önlemleri alacağını söylemişti. 

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby ise, Pelosi'nin Tayvan'ı ziyaret etme "hakkı" bulunduğunu söyledi.

Beyaz Saray: Ziyaret Çin'in egemenliğinin ihlali anlamına gelmiyor

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada "Pelosi'nin Tayvan ziyaretinin Çin'in egemenliğinin ihlali anlamına gelmediği" söylendi. Açıklamada "Pelosi'nin Taipei ziyareti 'Tek Çin' politikasıyla yüzde 100 tutarlıdır. Pelosi'nin ziyaretini Çin'in herhangi bir tür eylemi için bahane etmesine hiçbir sebep yok" denildi.

Beyaz Saray açıklamasında, Çin uçaklarının Tayvan Boğazı'nı geçtiğine yönelik doğrulanmış bir bilgi olmadığı, ancak bunun şaşırtıcı olmayacağı ifade edildi.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, "Pelosi'nin Tayvan'ı ziyaret etme fırsatı yakalamasının önemli olduğuna inanıyoruz. Egemenlik meselelerinin veya tek Çin politikasının herhangi bir ihlali söz konusu değil ve Çin'in saldırgan söylemi Washington'u korkutamayacak. Tek Çin politikasına bağlıyız, Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemiyoruz fakat kendisini savunması için desteklemeye de kararlıyız" diye konuştu.

Tayvan Devlet Başkanı yarın Pelosi ile biraraya gelecek

Tayvan tarafında yapılan açıklamada, "Tayvan-ABD ortaklığını derinleştirmeyi ve Hint Okyanusu bölgesinde istikrarı korumayı umuyoruz" yorumu yapıldı.

Ayrıca, "Tayvan Devlet Başkanı Tsai Ing-wen, Pelosi ile çarşamba sabahı yerel saatle öğle yemeğinden önce bir araya gelecek" denildi.

Tayvan: Çin ordusuna ait 21 savaş uçağı hava sahasına girdi


Tayvan Savunma Bakanlığı
Çin ordusuna ait 21 savaş uçağının Tayvan hava savunmasının kontrol bölgesine girdiğini belirtti. Sputnik'in haberine göre, açıklamada, bu uçakların 8 adet J-11 ve 10 adet J-16 jetlerinin yanı sıra, KJ-500 erken uyarı ve kontrol uçağı, Y-9 elektronik harp uçağı ve Y-8 elektronik istihbarat uçağı olduğu kaydedildi. Tayvan’ın da durum kontrolü için hava devriyesini gönderdiği ve hava savunma füze sistemlerini savaşa hazır duruma getirdiği bildirildi.(SOL)