18 Ağustos 2022 Perşembe

İnsanlık adına " Bir arpa boyu yol" alınmış mı? - (19 AĞUSTOS)

 

     OLAYLAR:

  • 1630 - Evliya Çelebi, elli yıl sürecek seyahatlerine başladı.
  • 1692 - Salem, Massachusetts'de bir kadın ve dört erkek, cadılık suçlamasıyla idam edildi.
  • 1787 - Osmanlı-Rus Savaşı'nın ilanı.
  • 1821 - Navarin Katliamı: Mora İsyanı sırasında Navarin şehrini ele geçiren Yunanlar, 3000 Türk'ü öldürdüler.
  • 1829- Johann Jacob Friedrich Wilhelm Parrot (14 Ekim 1791 – 15 Ocak 1841), Hayatını Rus İmparatorluğu'nun Livonya bölgesinde geçiren Alman doğa bilimci ve gezgin. Parrot, 1829 yılında Haçatur Abovyan ile Ağrı Dağı'nın zirvesine tırmanan ilk kişi olmuştur.Parrot, 1791'de  Karlsruhe'de doğdu. Bugün Estonya'da bulunan Dorpat Üniversitesi'nde tıp ve doğa bilimi eğitimi aldı. 1811'de Moritz von Engelhardt ile birlikte Kırım ve Kafkasya'ya seyahatte bulundu. Bu seyahat sırasında barometre kullanarak Hazar Denizi ve Karadeniz arasındaki deniz seviyesi farkını ölçtü. Dönüşünde Rus ordusunda cerrah oldu. 1816 ve 1817'de Alpler ile Pireneler'e gitti. 1821'de Dorpat Üniversitesi'nde fiyoloji ve patoloji, 1826'da ise fizik alanlarında profesör unvanını elde etti. 1826-1829 yılları arasındaki Fars-Rus ve Osmanlı-Rus savaşlarının sonucunda Ruslar'ın Kafkasya'yı ele geçirmesiyle Ermenistan'a seyahat etti. Friedrich Parrot iki başarısız teşebbüsün ardından 9 Ekim 1829'da Ermeni yazar Haçatur Abovyan, üç Ermeni öğrenci ve iki Rus asker ile birlikte 5,137 metre yüksekliğindeki Ağrı Dağı'nın zirvesine tırmandı.Parrot bu tırmanışla Ağrı Dağı'na yapılacak tırmanışlar için öncü oldu ve ayrıca Estonya dağcılık geleneğinin temeline katkıda bulundu. Parrot tırmanış arkadaşı Abovyan'ın bilime olan açlığından etkilenerek, ertesi yıl Abovyan'a Dorpat Üniversitesi'nde burs sağladı. Parrot, Ağrı Dağı'na tırmanışının ardından bilimsel çalışmalarına devam etti. 1830-1834 yılları arasında Dorpat Üniversitesi'nin rektörlüğünü üstlendi. 1841'de 49 yaşındayken Dorpat'ta vefat etti. Mezarı Tartu'daki Raadi Mezarlığı'ndadır.
  • 1878 - Saraybosna'nın Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nca işgali.
  • 1895 - James Ryan, yüksek atlamada 1.94 m yaparak dünya rekoru kırdı.
  • 1908- İstanbul’da “Mürettibin-i Osmaniye Cemiyeti” adı altında bir sendika kuran mürettiplerden (dizgiciler) Galata bölgesinde çalışanlar greve gitti. Gazete müdürleriyle uzlaşan mürettipler ertesi gün işbaşı yaptı.
  • 1919 - Afganistan, Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını kazandı.
  • 1922: Bir Türk birliği, taarruzun yönü konusunda yanıltmak amacıyla Yunanlılara Ortanca'da taarruz düzenledi.
  • 1927- Ortodoks Kilisesi Sovyet yönetimini tanıdı.
  • 1934- Başbakan Adolf Hitler, Cumhurbaşkanı Hindenburg’un ölümü üzerine yapılan referandumda %89,9 oy alarak Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’nı temsilen “Führer” oldu. 
  • 1939- Adalet Bakanlığı bir genelge yayımladı. Buna göre boşanmak için her iki taraf da dilekçe vermek zorunda.
  • 1940- İngiliz Somalisi İtalyanların eline geçti.
  • 1943 - Roosevelt ve Churchill, Quebec Konferansı sırasında Quebec Anlaşmasını imzaladılar.
  • 1945- Vietnam Savaşı: Ho Chi Minh iktidarda. Vietnam’da Viet Minh, Japon işgalcilerine karşı ayaklanma çağrısı yaptı; 100 bini aşkın kişi Hanoi’de toplandı. Viet Minh, 1941’de Ho Chi Minh’in öncülüğünde komünistler dahil bağımsızlık yanlısı ulusal güçlerin ittifakı olarak kurulmuştu.
  • 1945- Tevfik Fikret’in “Aşiyan” (Kuş Yuvası) adını verdiği evi, müze olarak düzenlenerek, şairin 30. ölüm yıl dönümünde halka açıldı. Açılışı zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel yaptı. “Edebiyat-ı Cedide”, “Hamit” ve “Fikret” salonları da 1946’da düzenlenerek müzeye eklendi.
  • 1946- Çin’de iç savaş başladı.
  • 1953 - Ajax Operasyonu: İran'da Başbakan Muhammed Musaddık Hükümeti devrildi, öncesinde ülkesini terk eden Muhammed Rıza Pehlevi tekrar geri döndü.
  • 1955 - Kuzeydoğu ABD'de Diane kasırgası 200 can aldı.
  • 1960 - Sovyetler Birliği; iki köpek, kırk fare, iki sıçan ve çeşitli bitkiler taşıyan Sputnik-5'i, Ay yörüngesine  oturtmayı başardı.
  • 1960- Sovyet askeri tesisleri hakkında bilgi toplamak üzere Türkiye’deki İncirlik Üssü’nden havalanıp 1 Mayıs 1960’da Sovyet hava sahasında düşürülen ABD casus uçağı U-2’nin sağ yakalanan pilotu F.G.Powers 10 yıl hapse mahkum oldu. 
  • 1961- Devlet Başkanı ve Başbakan Cemal Gürsel “eğer hürriyetler suiistimal edilirse yeni bir ihtilal olabilir,” dedi.
  • 1965- CHP, AP, MP ve YTP’den 8 milletvekilini ”kara listeye” alıp bir basın toplantısıyla açıklayan ve yeniden seçilmemeleri çağrısı yapan Türk-İş’in Genel Merkez’i polisçe arandı ve dağıtılan liste toplatıldı. Ayrıca yöneticiler hakkında savcılık soruşturması başlatıldı.
  • 1965-  Türkiye’de ödenen vergiler ilk kez açıklandı. Vehbi Koç vergi rekortmeni oldu.
  • 1966- Erzurum, Muş ve Bingöl’de Richter ölçeğine göre 6,5 şiddetinde bir deprem oldu; 2 bin 394 ölü, 1.747 yaralı.
  • 1969- Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Alparslan Türkeş, “27 Mayıs ihtilaline taraftar değildim. Fakat bunun bir partinin lehine veya aleyhine yapılmasına mani olmak, sol temayülleri önlemek maksadıyla, ihtilalin başında yer almaya çalıştım,” dedi.
  • 1969- Türk Demir Döküm fabrikasında çalışan iki bin üç yüz T. Maden-İş üyesi işçi toplu sözleşme görüşmelerinin sürüncemede bırakılması nedeniyle 1 Ağustos’ta fabrikayı işgal etti. Polisin direnişi kırmak için 5 Ağustos’ta fabrikaya müdahale etmesi üzerine çatışma çıktı. Askeri birlikler fabrikayı sarınca işçiler fabrikayı terk etti. 13 Ağustos’ta direniş yeniden başladı ve 19 Ağustos’ta Koç Holding ile T. Maden-İş arasında bir protokol imzalandı.
  • 1969- Milli Türk Talebe Birliği’nin kavgalı geçen 49.Kongresi’nde seçimleri “Ülkücüler”e karşı “Ümmetçiler” kazandı.
  • 1971- Feshedilen TİP’in Genel Başkanı Behice Boran ve 19 partilinin yargılanmasına Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde başlandı.
  • 1972- Adana-Hatay Sıkıyönetim Komutanlığı, sendika ve işçi temsilcilerinin Komutanlık’tan izin almadan bildiri yayınlamasını yasakladı.
  • 1973- Ankara Birlik Sahnesi yönetmen ve oyuncuları 6’şar yıl 8’er ay hapse mahkum oldular.
  • 1974- Kıbrıs’taki ABD elçisi Roger Davies öldürüldü.
  • 1975- Hilton ve Berec’te direniş bitti. T.Garanti Bankası’nın 3 büyük ildeki 41 şubesinde Gamsen grev başlattı; greve ücret anlaşmazlığı ve 24 kişinin işten çıkarılmasının neden olduğu bildirildi. İzmir BMC’de 2 işçinin işten atılması nedeniyle DİSK/ T.Maden-İş üyesi 100 kadar işçi üretimi durdurdu.
  • 1975-  Traktör ithali, yerli üretimin ihtiyacı karşılayamaması nedeniyle serbest bırakıldı.
  • 1975-  Sanayicilerin Başbakan Demirel’e bir muhtıra verdikleri açıklandı. Muhtırada, ihracatta vergi iadesi oranlarının artırılması, kredi uygulaması ve ihracat sigortası genişletilmesi istendi.
  • 1975-  Avignon Tiyatro Festivali’nde Mehmet Ulusoy’un Brecht’ten sahneye koyduğu “Kafkas Tebeşir Dairesi” adlı oyun büyük beğeni topladı.
  • 1976- İskenderun’da DİSK’e bağlı Devrimci Toprak-İş üyesi 200 balıkçının 21 teknede başlattığı grev 47.gününde.
  • 1976-  Gazetelerin para ikramiyesi dağıtması yasaklandı.

  • 1978- İstanbul Barosu Yönetim Kurulu, hakkında MİT mensubu olduğu ve 12 Mart rejimi döneminde gizli kontr-gerilla merkezlerinde işkenceli sorgulara katıldığı yolunda iddialar bulunan Avukat Nejdet Küçüktaşkıner’i Baro’dan ihraç etti.
  • 1978-  THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) davası hükümlüsü Mustafa Yalçıner: “Çeşitli eylem biçimlerini bir kişi, grup ya da kendisine öncü adını takan bir parti yaratamaz. Silahlı mücadele dahil mücadele biçimleri, kitle mücadelesinin ortaya koyacağı biçimler olacaktır.”
  • 1978-  İstanbul Hilton’da DİSK/Oleyis üyesi 600 işçi bazı arkadaşlarının işten çıkarılmasını protesto için işi durdurup direnişe geçti.
  • 1978-  Erzurum/Hınıs’ta Jand.Üsteğmenin “oruç tutmadığı”için saldırıya uğrayıp sığındığı karakolun basılmasıyla başlayan olaylar sürüyor.
  • 1978-  İstanbul’daki Kariye Müzesi soyuldu.
  • 1979- İran’da yasadışı iken Şah’ın devrildiği Şubat Devrimi sonrasında legalleşen Komünist Parti (TUDEH) Humeyni rejimince yasaklandı.
  • 1980- Almanya’nın Acshen kentinde, 18 yeriden bıçaklanmış durumda sandalyeye bağlı olarak bulunan TKP/ML militanı Katip Saltan’ın (1952- Kars) “sivil faşistler tarafından öldürüldüğü” açıklandı.
  • 1980-  TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Erdal Atabek sağlık emekçilerinin direnişi nedeniyle Sıkıyönetim Mahkemesi’nce tutuklandı. 
  • 1980 - Suudi Arabistan Hava Yolları'na ait bir yolcu uçağı, Riyad Hava Alanı'na acil iniş yaptıktan sonra yandı: 301 kişi öldü.
  • 1981- 587 sanıklı “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası” başladı. Alparslan Türkeş ve 219 MHP’li için idam cezası isteniyor; sanıklar “Anayasayı tagyir, tebdil veya ilgaya teşebbüs” ve ”Halkı birbiri aleyhine silahlı isyana teşvik ve tahrik”ten yargılanıyor.
  • 1981-  ABD savaş uçakları, Sidra Körfezi üzerinde iki Libya savaş uçağını düşürdü.
  • 1982-  Dayanışma Sendikası’ndan Tadeusz Mazowiecki’nin başbakan olmasıyla Polonya Doğu Avrupa ülkelerinden tek parti rejiminden ayrılan ilk ülke oldu.
  • 1987 - Birleşik Krallık'ta Michael Ryan adlı bir kişi, tüfekle 16 kişiyi öldürdükten sonra intihar etti.
  • 1989- Aydın Cezaevi’nde 52 gündür ölüm orucunu sürdüren tutuklu ve hükümlüler, eylemlerine son verdi. Aydın Valisi ile Adalet Bakanı: “Açlık grevi yapan mahkûmlarla herhangi bir anlaşma yapılmadı”.
  • 1990 - Gagavuzlar; Gagavuzya Cumhuriyeti'ni, güneyde Gagavuzların en yoğun yaşadığı Komrat  yöresinde bağımsızlık ilan ettiler. Bu karar, Moldova Yüksek Sovyeti tarafından iptal edildi.
  • 1991- KGB ve ordu generalleri, Rusya’da darbe girişiminde bulundu. Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov görevinden uzaklaştırılmak istendi. Evinde göz hapsine alınan Gorbaçov’un yerine yardımcısı Yanayev’in getirildiği açıklandı.
  • 1992- Şırnak’ta “PKK saldırısı” gerekçesiyle ev ve işyerleri tank ve ağır silahlarla tahrip edildi: 4’ü kolluk görevlisi 22 ölü. İlk 2 gün Şırnak’a kimsenin girmesine izin verilmedi. Sonraki günler kente gelen HEP Milletvekilleri ve gazeteciler sadece Vali’yle görüşebildi. Şırnak’ta 19 Ağustos’tan sonra polis eşliğinde “gezdirilen” gazetecilerin özgürce röportaj-çekim yapması, fotoğraf çekmesi vb. engellendi. 
  • 1993- İstanbul Su ve Kanalizasyon İşletmesi (İSKİ) Genel Müdürü Ergun Göknel tutuklandı. Göknel hakkında yolsuzluk iddiaları var.
  • 1996- Cezaevlerindeki ölüm oruçlarında hayatını kaybeden 12 kişi için RP’li Adalet Bakanı Şevket Kazan hakkında suç duyurusunda bulunmak isteyen Devrimci Tutsaklarla Dayanışma Platformu üyelerinden 2 kişi ile ÇHD’li Avukat Ahmet Düzgün Yüksel gözaltına alındı.
  • 1996-  Irak’a cezaevlerini inceleme heyeti gönderen RP’li Adalet Bakanı Şevket Kazan: “Bizde bir kişi önce kapalı, sonra yarı-açık ve en son açık cezaevine alınıyor. Irak’ta ise “Tövbe suresi” gibi bazı sureleri ezberleyenlerin cezaları azaltılıyor, alıp inceleriz” dedi. 
  • 1998- CHP İçel milletvekili Fikri Sağlar mevsimlik Kürt tarım işçilerini Ordu’ya sokmayan Vali Kemal Yazıcıoğlu’nun derhal görevden alınmasını istedi. Sağlar, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in atadığı Yazıcıoğlu’nun, 12 Eylül öncesi ve sonrasındaki sicilini hatırlattı.
  • 1998-  20’den fazla sabıkası bulunup 7 aydır”aranan” ve hakkında Interpol’ce kırmızı bülten çıkarılan ülkücü mafya lideri Sedat Peker, Emniyet ile görüşüp teslim olma şartları konusunda uzlaşmaya vardıktan sonra özel bir uçakla Bükreş’ten İstanbul’a gelerek teslim oldu.
  • 1998- 10 Ağustos’ta Mecidiyeköy Polis Karakolu’nda bir polis memurunun ayakkabısını boyadıktan sonra ücretini istediği için gözaltına alınıp işkence edilen H.K.’nın (11) İHD’ye başvurup suç duyurusunda bulunduktan sonra tekrar alınıp 60 saat gözaltında tutulduğu öğrenildi.
  • 1999 – Belgrad’da on binlerce Sırp, Devlet Başkanı Slobodan Milošević’in istifasını isteyen gösteriler yaptı.
  • 2000- 131 Amerikalı sanatçı ve sinema oyuncusu, New York Modern Sanat Müzesi çalışanlarının grevini destekleme kararı aldı. Müzeyi boykot etme çağrısı yaptı.
  • 2001- Altın Portakal Film Festivali, UNESCO bünyesindeki, Akdenize Kıyısı Olan Ülkelerin Kültürel İşbirliği ve Etkinlikleri Platformu’na (OCCAM) üye kabul edildi.
  • 2001- Yabancı düşmanı Danimarka Halk Partisi (DF) yüksek tirajlı gazete Jyllands Posten’e yabancıları hedef gösteren bir ilan verdi. İlanda bu yıl vatandaşlığa kabul edilen 4 bin 743 kişinin ismi tek tek belirtildi. DF’nin parlamentoda vekilleri var.  
  • 2002- Nijerya’da recm (taşlanarak öldürme) cezası verilen Emine Laval, temyiz davasını kaybetti. Yüksek Şeriat Mahkemesi, Laval hakkında evlilik dışı çocuk doğurduğu gerekçesiyle verilen recm cezasını onayladı.  
  • 2002-  Ebu Nidal kod adlı Sabri el-Benna evinde ölü bulundu. 1974’te Filistin Kurtuluş Örgütü’nden (FKÖ) ayrılarak El Fetih Devrim Konseyi’ni kuran Ebu Nidal’in intihar ettiği ileri sürüldü.  
  • 2002-  Askeri birlik taşıyan bir Rus Mi-26 helikopteri, Çeçen birliklerince Grozni yakınlarında düşürüldü 118 asker öldü.
  • 2003- Bağdat’taki BM merkezinin bulunduğu Camal Otel’e intihar saldırısı yapıldı: 20 kişi öldü, 100 kişi yaralı. Ölenler arasında BM Irak temsicisi Sergio de Mello da var.
  • 2003- Irak’ın devrik başkanı Sadddam Hüseyin’in 1. yardımcısı Taha Yasin Ramazan Kürdistan Yurtseverler Birliği tarafından Musul’da yakalandı.  
  • 2003- Hamas’a bağlı bir intihar bombacısı Kudüs’te bir otobüse saldırdı yedisi çocuk 23 İsrailli öldü.
  • 2004- Başbakan Erdoğan’ın RP İstanbul İl Başkanı olduğu 1986’da Sultanbeyli’deki orman arazisinde kaçak villa yaptırmaktan 10 ay hapis cezasına mahkum olduğu ve paraya çevrildiği, binanın yıkım kararı verildiği, hükmün ise 1998’de Adli Sicil kaydından silindiği gündeme geldi.
  • 2005- Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin görevinden alındı. Devlet Tiyatroları’nın özerkliğini savunan Bilgin Kültür Bakanı Atilla Koç’un istediği atamalara direndiği için hakkında soruşturma açılmıştı.  
  • 2006- Fetullah Gülen cemaatine yakınlığı ile bilinen Koza Altın’ın adamları, Dikili’de “Siyanür-Altın-Çevre Paneli”ni bastı, polis seyirci kaldı.
  • 2008- Abdullah Gül cumhurbaşkanlığı makamının yetkisini kullanarak, 26 Mayıs’tan beri “ev hapsinde”olan Necmettin Erbakan’ı “hastalığından dolayı” affetti. Gül’ün dokunulmazlığı nedeniyle yargılanmadığı “Kayıp Trilyon” davasında Erbakan’ın 2 yıl 4 aylık ev hapsi cezası, affedilmeseydi Eylül 2010’da bitecekti.
  • 2008-  Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu 1994’den AKP’nin iktidara geldiği 2002 sonuna kadar hakkında açılan 84 davanın yalnızca 1’inden beraat etti; 20 dosya ”Rahşan Affı” ile ertelendi. Kalan dosyalar ise iktidara geldikten sonra kapatıldı/ donduruldu. 
  • 2008-  Cezayir’in başkenti Cezayir’in 35 mil doğusunda bir polis akademisine bomba yüklü araçla yapılan intihar eyleminde en az 43 kişi öldü, 38 kişi yaralandı. Pakistan’ın kuzeybatısındaki bir hastanenin acil girişinde bomba patladı: 23 kişi öldü, 15 kişi yaralandı.
  • 2009- Memurlarla AKP hükümeti arasında başlayan toplu görüşmelere katılmayan KESK “toplu sözleşme” talebiyle Türkiye genelinde eylem yaptı.
  • 2009-  TPAO işçilerinin kamu toplu iş sözleşmelerinin sonuçlandırılmaması nedeniyle başlattığı “işyerini terk etmeme” eylemi sürüyor.
  • 2010- İsrail’de 150’den fazla akademisyen işgal altındaki Batı Şeria’da kurulan Yahudi yerleşimlerinde ders vermeyeceklerini ilan etti.
  • 2010-  Irak’taki son Amerikan muharip birliği ülkeden ayrılmaya başladı ve ay sonunda tamamlandı
  • 2011- Bir süredir yerel ve ulusal basında mezarı başında yapılan anma biçimleri aleyhinde kampanya başlatılan Can Yücel’in Datça’daki mermerden yapılma anıt mezarı parçalanarak tahrip edildi.
  • 2011-  Van’dan İstanbul’a nakledilen beş tutuklu ve hükümlünün içinde olduğu ring aracında yangın çıktı. Şoför ve askerler kurtuldu, mahkumlar yanarak hayatını kaybetti.
  • 2013- Yol yapımı gerekçesiyle kesilecek ağaçların işaretlendiği ODTÜ’de protesto eylemi yapıldı.
  • 2013-  Filipinler’de bir feribotun kargo gemisiyle çarpışması sonucu meydana gelen kazada 50 kişi hayatını kaybetti.
  • 2015- YSK 90 günlük seçim takvimini kısaltma yetkisinin kendisinde olduğuna karar vererek süreyi 60 güne çekti ve 1 Kasım’da seçimin yenilenebileceğini bildirdi.
  • 2015- Siirt’te devriye gezen askeri araca uzaktan kumandalı bombalı saldırıda 8 asker hayatını kaybetti. 
  • 2015- Cumhurbaşkanı Erdoğan savaşa karşı çıkan gazeteci ve yazarlar için Araf suresinde geçen ”belhüm adal“ (hayvandan da aşağı) ifadesini kullandı. Devlet Bahçeli sıkıyönetim istedi.
  • 2017- İspanya’nın Barselona kentinde turistik bölge Las Ramblas’ta bir minibüsün kaldırıma çıkarak kalabalığın arasına dalması sonucu 13 kişi öldü, 100’e yakın kişi yaralandı. IŞİD üstlendiği saldırıyı gerçekleştirdiği belirtilen 5 kişi operasyonda öldü.

      DOĞUMLAR:

    ÖLÜMLER:

  • 1580 - Andrea Palladio, İtalyan mimar (d. 1508)
  • 1662- İlk hesap makinasını yapan Fransız filozof ve matematikçi Blaise Pascal öldü.
  • 1691 - Köprülü Fazıl Mustafa Paşa, Osmanlı İmparatorluğu Sadrazamı (d. 1689)

  • 1819 - James Watt, İskoç mucit ve mühendis (buhar makinesini geliştirerek sanayi devrimi'nin başlamasında büyük rol oynayan) (d. 1736)


  • 1876 - George Smith (26 Mart 1840, Chelsea – 19 Ağustos 1876, Halep), Asuroloji biliminin öncülerinden olan İngiliz Asurolog ve arkeolog. 1870'li yıllarda Gılgamış Destanı'nın ilk modern çevirisini yayımlamasıyla bilinir. British Museum adına birçok kazı yapan Smith, Karkamış'ın ismini tespit etmiştir.
  • 1889 - Mathias Villiers de l'Isle-Adam, Fransız yazar (d. 1838)
  • 1905 - William-Adolphe Bouguereau, Fransız ressam (d. 1825)
  • 1915 – Şair Tevfik Fikret (d. 1867) 48 yaşında Rumelihisarı’ndaki evi “Aşiyan” da yaşama gözlerini yumdu.
  • 1923 - Vilfredo Pareto, İtalyan iktisatçı ve sosyolog (d. 1848)
  • 1932 - Louis Anquetin, Fransız ressam (d. 1861)


  • 1936- İspanyol şair, oyun yazarı, ressam ve piyanist Federico Garcia Lorca (38) İspanya İç savaşı sırasında, faşistler tarafından kurşuna dizildi. İspanyol ozan Lorca 1898 yılında Fuente Vaqueros’ta doğdu. Babası Granada’da toprak sahibiydi. Çocukluğu İspanyol baladları ve Çingene öyküleri dinlemekle geçti Lorca’nın. Bu sayede İspanyol halklarını yakından tanıma fırsatı buldu. Özellikle gençlik dönemi, Çingeneler arasında şiirler yazarak şarkılar söyleyerek geçti.İspanyol ozan Lorca 1898 yılında Fuente Vaqueros’ta doğdu. Babası Granada’da toprak sahibiydi. Çocukluğu İspanyol baladları ve Çingene öyküleri dinlemekle geçti Lorca’nın. Bu sayede İspanyol halklarını yakından tanıma fırsatı buldu. Özellikle gençlik dönemi, Çingeneler arasında şiirler yazarak şarkılar söyleyerek geçti.
  • Güneş batar, sayısız uyumlu renk çağlayanları,

    Sierra’dan şehre tepeler iner...

    Ve müzikli renkler ses dalgacıklarına karışır...

    Her şey; melodi, asırlık elem hıçkırıklarla inler…

    İşte bu dizeler şairin doğup büyüdüğü ve tutkuyla bağlandığı Granada’yı anlatır. Lorca, tutkuyla bağlı olduğu bu topraklarda faşistler tarafından katledileceğinden habersiz yazmıştı bu dizeleri. Üniversite eğitimine Granada Hukuk Fakültesinde devam eder. Hukukun yanı sıra edebiyat, tiyatro, resim ve müzikle ilgilenir. Sosyalist düşünür Fernonda Las Rios’un ailesini ikna etmesi ile Madrid öğrenci yurduna yerleşir ve bu Lorca’nın hayatında bir dönüm noktası olur. Kurulu düzene, toplumsal sorunlara farklı bir gözle bakmaya, sorgulamaya başlar. 1918’de ilk şiir kitabı İzlenimler ve Peyzajlar müthiş ilgi uyandırır. Şiirlerindeki farklılık edebiyat ve sanat dünyasının ilgisini çeker, çok genç yaşta adından sıkça bahsedilen birisi haline gelir. 1925’te yazdığı Mariana Pireda, Granada coğrafyasına ait olan tarihsel bir öyküdür. Bu öyküyü oyun haline getirerek önemli başarı elde eder. Lorca’nın bu oyunu, özgürlük için savaşan, devrimci sevgilisi için bayrak dikerken yakalanan ve idam edilen bir kadını anlatır. 1929 yılında eğitim almak için Amerika’ya gider ve Colombia Üniversitesine girer. Burjuva eğitiminden sıkılır, üniversiteyi bir yana bırakır. Bunun yerine kentin müzelerini, tiyatrolarını gezmeyi yeğler. Gezdiği göçmen mahalleleri onu derinden etkiler. Siyahiler, işçiler, işsizler, üniversite öğrencileri, pis sokaklar, insan yığınları, cinayetler, kalabalık ve vahşet… Bunlardan etkilenen Lorca, New York dünyasını anlatan şiirler yazar. Makineleşmiş bir uygarlık, yaşamın içindeki ölümü görmenin dehşeti, sınıflar arasındaki uçurum, vahşi sömürü düzeni ve azınlığın çoğunluk üzerinde yarattığı altüst oluşlar şiirlerine yansır.

     Artık ne ekmeği bölüştüren var, ne şarabı çünkü,

     Ne ölümün ağzında ot yetiştiren,

     Çirkefin New York’u demir telin, ölümün New York’u

     Yanağında saklanan hangi melektir?

     Söyleyecek hangi yetkin ses buğdayın doğrularını?

     Kirlenmiş lalelerin korkunç düşü kim?

    Cumhuriyetin ilanından hemen önce İspanya’ya döner Lorca. Ülkeye döndüğünde sanatsal tavrını siyasallaştırmış, ezilen ve sömürülen halkın uyanışı için sanatını bir araç olarak kullanmaya başlamıştır. Köy köy gezen seyyar tiyatro La Baracca’nın kuruluşunda yer alır. La Baracca İspanya’nın köylerinde sahne kurup, toplumsal sorunları ele alan oyunlar sahnelemektedir ve Lorca’nın ileride vahşice katledilmesinin nedenlerinden biri de bu oyunlar olacaktır. Çünkü Lorca’nın en büyük mücadelesi, işçi ve emekçilerin üzerinde yükselen kilisenin ve sermayenin iktidarına karşıdır. Lorca, La Baracca’yla birlikte bu mücadeleyi tiyatro alanında sürdürür. Yazdığı bir komedi oyununda şunları söylüyor Lorca: “İki adam nehir kenarına gider. Biri zengindir öteki yoksul. Birinin göbeği kocamandır, diğerinin esnemesi havayı kirletir. Ve zengin adam, «Ah ne güzel bir gemi şu suyun üstünde giden. Baksana şu kıyıda açan zambaklara» der. Ve yoksul adam, «Ben açım, hiçbir şey göremiyorum. Açım, çok açım.»” Lorca bu oyunla ilgili “Açlığın dünyadan silindiği gün, gelmiş geçmiş en büyük duygusal ve manevi hisler patlaması yaşanacak. O büyük devrim gününde zevki ve güzelliği resmedemeyen işçiler, emekçiler tüm zincirlerini koparacak” der. Avrupa kıtasında faşizm rüzgârları esmeye, faşist General Franco orduları ile Madrid’e yürümeye başladığında, halkı faşizme karşı direnmeye çağıran öncülerden biridir Lorca. Madrid’de siyasi gerilim tırmanmıştır. Arkadaşlarının tavsiyesiyle çocukluğunun geçtiği Granada’ya gitmek için yola çıkar Lorca. Bu bir nevi şairin ölüm yolculuğu olur. Yolda Franco’ya bağlılık yemini etmiş askerler ve falanjistler tarafından yakalanır. Birkaç gün sonra da bir şafak vakti kurşuna dizilir. Ölümünden yıllar sonra Lorca’nın öldürüldüğü yere ve kemiklerine ulaşılmaya çalışılmış ama bir sonuç elde edilememiştir. Fakat bu araştırmalarda Granada ve çevresinde gerçekleşen toplu infazlara ve mezarlara ulaşılmıştır. Sadece Granada ve çevresinde faşistler tarafından katledilmiş 9 bin kişinin mezarı bulunmuştur. Faşist rejime karşı daha sert direniş gösterilen Barselona, Malaga, Sevilya, Kordoba, Burgos gibi şehirler de araştırmaya dâhil olunca Franco rejiminin 600 bin ilâ 1 milyon arasında insanı katlettiği sonucuna ulaşılmıştır. İspanya iç savaşı geçtiğimiz yüzyılın en acımasız savaşlarından biriydi. Lorca, böylesi karanlık bir dönemde mücadelesiyle çevresindekileri aydınlatıp, mücadeleye ortak etmişti. Kapitalist sistemin tarihsel krizinin tüm dünyada otoriterleşme rüzgârı estirdiği şu dönemde Lorca’nın mücadelesi, azmi ve sömürüsüz bir dünyanın kurulacağı inancı bizlerin de yoluna ışık tutmaktadır. Dünyanın bütün güzelliklerini göreceğimiz ve zevkini süreceğimiz günler, vereceğimiz mücadele ile gelecektir.

  • 1954 - Alcide De Gasperi, İtalyan devlet adamı, siyasetçi ve İtalya Başbakanı (d. 1881)
  • 1959 - Jacob Epstein, Amerikan-Britanyalı heykeltıraş (d. 1880)
  • 1988 - Ariadna Çasovnikova, Kazak Sovyet politikacı (Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti Başkan Vekilliği yapan) (d. 1918)

  • 2002 - Eduardo Chillida, Bask heykeltıraş ve ressam (d. 1924)
  • 2002- Türk-İş eski Genel Başkanı ve senatör Halil Tunç (d. 1928) 74 yaşında Ankara’da öldü.


  • 2005- Ernesto Che Guevara’nın ölüm fotoğrafını çeken Bolivyalı fotoğrafçı Freddy Alborta, 73 yaşında öldü.
  • 2005- “Aşık Beyani” olarak tanınan halk ozanı H. İbrahim Güleç, Malatya’nın Darende ilçesinde, kullandığı traktörle köyüne giderken geçirdiği kaza sonucu yaşamını yitirdi.
  • 2006- Öykü ve roman yazarı Muzaffer Buyrukçu, 76 yaşında öldü; Haldun Taner Ödülü, Yunus Nadi Öykü Ödülü, Sait Faik Hikaye Armağanı sahibiydi.
  • 2011 - Raúl Ruiz, İspanyol-Şilili film yönetmeni ve senarist (d. 1941)
  • 2011 - Beki Luiza Bahar, Yahudi asıllı Türk yazar (d. 1926)
  • 2012 - Tony Scott, İngiliz film yönetmeni (d. 1944)
  • 2014 - Simin Behbehani, İranlı aktivist, şair (d. 1927)

  • 2014 -James Wright Foley (18 Ekim 1973 - 19 Ağustos 2014), Amerikalı fotomuhabir ve gazeteci.
  • ABD'nin New Hampshire eyaletine bağlı Rochester kentinde doğup büyüdü.Foley, ABD'nin çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptıktan sonra 2000'li yıllarda gazeteciliğe başladı. Medill Gazetecilik Okulu 'ndan mezun olan Foley, daha sonra sahada çalışmaya karar verdi. Kardeşinin ABD hava kuvvetleriyle savaşmaya gitmesiyle, Foley'nin çatışma bölgelerine merakı arttı ve Amerika Birleşik Devletleri Ordusuyla birlikte bölgeye gazetecilik yapmaya gitti. 2011 yılında Kaddafi'ye karşı ayaklanmaları takip etmek için Libya'ya giden Foley, orada muhalif isyancıları takip ederek birçok basın kurumuna haberler geçti. Libya'da çalışırken fotomuhabir Anton Hammerl öldürüldü, Foley ve diğer meslektaşları da tutuklandı. 18 gün boyunca tutuklu kalan Foley'den bu süre zarfında haber alınamadı. Libya'daki görevinin ardından Orta doğuda görev alan Foley IŞİD örgütünün bulunduğu Kuzey Irak'ta IŞİD'li militanlarca yakalandıktan bir süre sonra başı kesilerek katledilmiştir.

  • 2017 - Concha Valdés Miranda, Kübalı şarkı sözü yazarı, besteci ve Küba Halk müziği sanatçısı (d. 1928)
  • 2018 - Güngör Uras, Türk ekonomist ve gazeteci (d. 1933)


  • 2019 - Ahmet Halûk Dursun, Türk akademisyen ve bürokrat (d. 1957)
  • 1957 yılında Hereke Kocaeli'nde doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Son Çağ ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kürsüsünü bitirdi. Marmara Üniversitesi'nde yüksek lisans ve doktorasını Yakın Çağ Tarihi Anabilim dalında tamamladı. Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi sahasında tarih doçenti, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde Yakın Çağ Tarihi Ana Bilim Dalında profesör oldu.Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi, Türk Siyasi Tarihi, Cumhuriyet Dönemi Eğitim ve Kültür Politikaları, Türk Kültür ve Medeniyeti Tarihi, Osmanlı Coğrafyası Kültür ve Siyasi Tarihi, Bizans ve Batı Avrupa Tarihi, Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi, Yeni ve Yakınçağ Avrupa Tarihi, İstanbul'un Tarihi Mekânları, Tarih Öğretiminde Müzelerin Rolü dersleri verdi ve bu sahalarda çalıştı.Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi “Balkanlarda Siyasi ve Kültürel Varlığımız” seminer hocalığı ve bölge incelemesi rehberliği yaptı. İstanbul’un tarihini, mimarisini, kültür ve sanatını konu alan yazılar yazdı ve seminerler verdi. Bilimsel temele dayanan Türk kültür, medeniyet ve siyasi tarihine ilişkin çeşitli ilgi ve uzmanlık alanlarından oluşan gruplara yönelik konferanslar verdi. Akademik kariyeri devam ederken bir yandan da çeşitli kamu faaliyetlerinde bulundu ve görevler üstlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda Ayasofya Müzesi Başkanlığı, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü, Bakanlık Müsteşarlığı görevlerine atandı. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü Kurul Üyeliği yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ. Genel Müdür Danışmanı olarak Miniatürk Projesi'nin hazırlanmasında görev aldı. Ayasofya'da kapsamlı restorasyon faaliyetleri, içindekilerle birlikte etrafındaki Osmanlı eserleriyle ilgili koruma/onarma çalışmaları, Osmanlı padişah türbelerinin kendi tabiriyle bir “Ölüm Kültürü Müzesi” olarak ziyarete açılması, gezi konferansları, Sıbyan Mektebinde çocuklara Ayasofya Müzesi'nin anlatılması, 17 yıldır çıkarılamayan ”Müze Dergisi”nin yeniden çıkarılması iş ve işlemlerini yürüttü. Topkapı Sarayı'nda “Saray Dersleri” düzenledi, Kutsal Emanetler Dairesi'nde geleneksel Ramazan ayı etkinlikleri ile Muharrem ayında aşure programları icra ettirdi. Müsteşarlık döneminde Kültür ve Turizm Bakanlığı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı kuruldu; “Şehir-İnsan Medeniyet Köprüsü: Örnek Kişilikler Projesi” hazırlandı, kendisi tarafından bizzat yürütüldü ve bu kapsamda hazırlanan Medeniyet Köprüsü Beş Şehirli kitabının editörlüğünü yaptı.1989 yılında “Elveda Boğaziçi” başlıklı bir yazı dizisiyle İstanbul Mimarlar Odasının “Basında Uzmanlık Ödülü”nü kazandı. 2002 yılında Nil’den Tuna’ya adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği “Gezi Yazarları Ödülü”nü aldı. Ayasofya'daki çalışmalarından dolayı 2010 yılında İtalya’da her yıl verilen Rotondi Sanat Kurtarıcısı Ödülü’nü (Premio Rotondi 2010 ai Salvatori Dell) kazandı. Ayasofya'yla ilgili düzenlemiş olduğu etkinlikler, Ayasofya, Haliç ve Boğaziçi sunumları, İstanbul eksenli kültür tarihçiliği alanında yaptığı çeşitli çalışmaları için de 2011 İstanbul Turizm Ödülleri kapsamında verilen ‘”Etkinlik Ödülü”nü aldı. Çeşitli dönemlerde değişik gazetelerde kültür-sanat yazıları yazdı, televizyonlarda tarih, kültür ve sanat içerikli programlar hazırladı, sundu. Bazı televizyon belgesellerine danışmanlık yaptı. Moğolistan'daki Göktürk Anıtları ve Türk Kültürü Mirası (Hazırlayan ve Sunan); Mustafa Kemal'in Rumelisi – Selanik, Manastır, Üsküp, Sofya (Hazırlayan ve Sunan); Kudüs Belgeseli (Hazırlayan ve Sunan); Şam Belgesi (Hazırlayan ve Sunan); Tuna Belgeseli (Danışman); Evliya Çelebi Hac Yolunda (Danışman); Mimar Sinan: The Architect (Danışman); İstanbul'u Yaşamak (Sunan), İncir Çekirdeği (İskender Pala ile Sunan); Acaba (Levent Erden ve Prof. Dr. Gül İrepoğlu ile Sunan ve Yorumcu) İstanbul’da Yaşama Sanatı; Nil’den Tuna’ya Osmanlı Yazıları; Tuna Güzellemesi; Osmanlı Coğrafyası’na Yolculuk; Boğaziçi’nde Kırk Yılım; Ayasofya Müzesi Kültür Envanteri; Şehir ve Kültür: İstanbul; İncir Çekirdeği: Hereke'den Çıktım Yola; Medeniyet Köprüsü Beş Şehirli başlıca kitaplarıdır. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, Van'ın Erciş ilçesinde geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. 



Kapadokya’daki yıkım yolu manastıra dayandı - Özer AKDEMİR / EVRENSEL

 

    Fotoğraflar: Özer Akdemir ve Mükremin Tokmak

UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan Kapadokya’da, 1. derece arkeolojik ve doğal sit alanında yapımı devam eden yolun peri bacaları ve manastır kompleksine zarar vereceği geçtiğimiz yıllarda yapılan bilimsel bir çalışmayla da kanıtlandı. Tepkilerin artması üzerine yol yapımı hızlandırılırken iş makineleri artık gece de çalışıyor.

YOL, MANASTIR VE PERİ BACALARINA KADAR GELDİ

Ortahisar-Göreme arasındaki karayolunun Göreme Açıkhava Müzesindeki başta Tokalı Kilisesi olmak üzere tarihi dokuya ve peri bacalarına zarar verdiği gerekçesiyle yapımına başlanan yeni yola yönelik tartışmalar devam ediyor. Yapımı büyük ölçüde tamamlanan 2.2 km uzunluğundaki yolun Göreme Açıkhava Müzesi sınırlarının içindeki kısmı manastır kompleksi ve peri bacalarını yok etmek üzere. Yolun geldiği noktanın tam önünde bulunan manastır yemekhanesi ve şapelle ilgili Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Bölümünden Yüksek Mimar Sümeyye Ertürk ve Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Leyla Kaderli’nin 21-22 Ağustos 2020 tarihinde Trabzon’da yapılan 8. Uluslararası Kültür ve Medeniyet Kongresine sundukları makaleleri tarihi dokunun önemini ortaya koyuyor.

    Fotoğraf:Mükremin Tokmak

"MANASTIR VE KAYA OYMALARI KORUNMALI"



Bilimsel bir dergide yayımlanan “Göreme, Saklı Kilise, Manastır Yemekhanelerinin Değerlendirilmesi” başlıklı makalede yolun geçeceği güzergahta bulunan manastır yemekhaneleri ayrıntılı bir şekilde incelenmiş. Makalede, “Kapadokya bölgesinin mimari dokusunda önemli bir yere sahip olan manastırlar ve kaya oyma kiliseler, yapıldıkları dönemin sosyal, ekonomik ve dini yapısını gösteren, tarihi ve estetik değerleri ile korunmaları gereken kültürel birer varlık olarak önemli bir yere sahiptir” deniliyor. Doğu Roma İmparatorluğu Dönemi’nde yapılan kilise ve manastırlarla birlikte Kapadokya bölgesi Hıristiyanlar için önemli bir dini merkez olduğuna dikkat çekilen makalede, yeni yolun üzerinden geçtiği Saklı Kilisenin yanı sıra yukarı ve aşağı vadide birçok önemli dini yapının olduğuna dikkat çekiliyor.

"TAHRİBATA VE VANDALİZME AÇIK"

Makalede Göreme Açık Hava Müzesi dışında yer alan dini yapıların korunmasına yönelik basit demir kapıları dışında fazla bir koruma önlemi bulunmadığı belirtilirken, “Ayrıca yakın çevredeki işletmeler tarafından ihtiyaçlara göre cafe, depo, ahır gibi işlevlerle kullanılan mekanlar da yer almaktadır” deniliyor. Makale, manastır yemekhanelerinin Kapadokya’daki çeşitliliği ve yapıldıkları dönemin dini yapısını yansıtan birer belge niteliğinde olma özelliklerine dikkat çekilerek korunması gerektiği dile getiriliyor. Makalenin sonuç ve öneriler kısmında bugün yol yapımı nedeniyle yok olma tehdidi altında bulunan kilise ve manastır yapılarının Orta Çağ’dan itibaren terk edilmelerinden sonra tahribata ve vandalizme açık bırakıldığına dikkat çekiliyor.

HARİTA HER ŞEYİ ORTAYA KOYUYOR

Makalede ayrıntılı olarak incelenen 2E-2F ve 2G kodlu manastır yemekhaneleri yapımı süren yolun üzerinde yer alıyor. Yol güzergahı ve makaledeki yapılarla ilgili haritaları karşılaştıran Kapadokya Koruma Grubu Sözcüsü Mükremin Tokmak, güzergahtaki manastır komplekslerinin yok edilmek üzere olduğunu dile getirdi.

Pazar günü birlikte gittiğimiz yol yapımı inşaatına pazartesi de gidip çalışmaları gözlemleyen Tokmak, “Maalesef durmuyorlar, sanırım gece el ayak çekildikten sonra gizli gizli çalışıyorlar. Turistler görmesin istiyorlar. Bugün saklı kiliseyi gezmek için gelen turistler o toprak duvarı aşıp geçemediler, onlara da dedim burada bir vandalizm yaşanıyor diye” dedi.

BENZERSİZ KAPADOKYA TEHLİKEDE!

Arkeoloji ve Sanat Dergisi Editörü, Arkeolog Nezih Başgelen, benzersiz peyzaj değerleriyle ünlü Kapadokya’da yol yapımı gerekçesiyle bugüne kadar iş makineleri ile yapılanların Türkiye’deki koruma mevzuatı ve mevcut sit kararlarına ve Avrupa Peyzaj Sözleşmesi’nden kaynaklanan yükümlülüklerimize tamamen aykırı olduğunu dile getirdi. Başgelen; “Bu tip uygulamalar devam ederse ülke turizmimizin bu eşsiz yöresinin benzersiz peyzaj değerlerinin bir bölümü bir daha geri gelmemecesine zarar görecektir. Bir an önce ilgili kurum ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonu sağlayarak Kapadokya hakkında bugüne kadar alınan koruma kararlarının gereğini her açıdan titizlikle uygulamak durumundayız” dedi.

    Fotoğraf:Özer Akdemir/Evrensel


ALAN BAŞKANLIĞINA GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇLAMASI 

Öte yandan Mimarlar Odası Ankara Şubesi yol yapımında sorumluluğu bulunan Kapadokya Alan Başkanlığı üyeleri hakkında görevi ihmal ve kötüye kullanma suçlaması ile Nevşehir Cumhuriyet Başsağlığına suç duyurusunda bulundu. 

"YOLUN İMAR PLANLARI YOK"

Ortahisar-Göreme beldeleri arasında yapılması planlanan yol çalışmalarının bölgedeki arkeolojik sit alanlarını tehdit ettiğine dikkat çekilen suç duyurusunda “Yol çalışmaları birinci derece arkeolojik sit alanı üzerinde yapılmaktadır. Yola ilişkin imar planında planlama kararı bulunmamaktadır. Çevre düzenleme ve ulaşım projeleri hazırlanmadan birinci derece arkeolojik sit alanında ağır iş makineleriyle yol inşaatına başlanmıştır. İmar mevzuatı ve koruma mevzuatı yok sayılarak bütüncül kararlar üretilmeden başlayan yol inşaatı bölgeye telafisi imkansız zararlar vermektedir” denildi. 

BAKANLIK BİLGİ VE BELGELERİ VERMİYOR

Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun Göreme Açık Hava Müzesi içerisinden geçmekte olan yolun araç trafiğine kapatılması ve kaldırılmasına yönelik almış olduğu kararın üzerinden geçen 11 yılı aşkın süreye rağmen bugün halen aynı yolun Ortahisar ile Göreme arasında ulaşımı sağladığının aktarıldığı suç duyurusunda yeni yolla ilgili oda olarak talep ettikleri bilgi ve belgelerin Bakanlık tarafından kendilerine verilmediği belirtildi. Suç duyurusunda arkeolojik sit alanının, peri bacalarının tahribine, zarar görmesine kasten sebep olan, görevinin gereklerini yerine getirmeyerek görevi kötüye kullanma suçu işleyen

Alan Başkanlığı üyelerinin tespit edilerek haklarında kamu davasını açılması talep edildi.

Özer AKDEMİR / EVRENSEL


Tarihi yapılar gün yüzüne çıkarılıyor - EVRENSEL

 

    Fotoğraf: Yusuf Okur/AA

Yaz aylarıyla birlikte arkeolojik kazılar hız kazanıyor. Ülkenin dört bir yanında yürütülen kazılarda yeni buluntular gün yüzüne çıkarılıyor.

Yaz aylarında arkeolojik kazılar hız kazanıyor. Ülkenin dört bir yanında yürütülen kazılarda yeni buluntular gün yüzüne çıkarılıyor. Son olarak Van’ın Gürpınar ilçesinde Urartulara ait 4 kademeli kale kalıntısı ve ana kayaya oyulmuş mezar odası tespit edildi. Bingöl’ün Genç ilçesinde Urartu dönemine ait olduğu değerlendirilen Sebeterias Kalesi’nde sondaj kazısı başlatıldı. Artvin’in Ardanuç ilçesinde arkeolojik sit alanı olan Gevhernik Kalesi ve çevresinde 2021 yılında başlatılan kazılar devam ediyor. Kazılardan detaylar ise şöyle:

URARTULARA AİT KALE KALINTISINA ULAŞILDI

    Fotoğraf: Özkan Bilgin/AA

Van’ın Gürpınar ilçesinde yürütülen yüzey araştırmaları sırasında 2 bin 900 rakımlı dağda Urartulara ait 4 kademeli kale kalıntısı ile ana kayaya oyulmuş mezar odası tespit edildi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu kale sur kalıntılarının bastiyon (sur duvarlarına belirli aralıklarla yapılan gözetleme kulelerinin tabanı) şeklinde uzandığını, ‘piramidal’ denilen bindirme tekniğiyle yapıldığını ve klasik Urartu özelliklerini taşıdığını söyledi. Kalenin özellikleriyle önemli bir yapı olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları kaydetti: “Kale, 100 metre uzunluğunda ve 25 metre genişliğinde dikdörtgen şeklinde bir yapı. İçinde ayrıca Orta Çağ’da yerleşim görmüş mimari mekanlar da bulunuyor. Ak Dağ’ın güney kısmının kademeli olarak yerleşim yerlerine sahip olduğunu gördük. En zirve noktada da bir gözetleme noktası bulunuyor. Buradaki en önemli etken, Ak Dağ’ın konum itibarıyla geçiş noktalarına çok hakim bir noktada yer alması. Etrafta bol miktarda Orta Çağ, Demir Çağ ve Urartu dönemine ait seramik parçalarına rastladık.”

Kale kalıntısının güney batısında “dev ev” olarak adlandırılan bir mekan tespit ettiklerini anlatan Çavuşoğlu, şu bilgileri verdi: “Bu mekanın dış duvarı 2 metre kalınlığında. 7’ye 8 metre temel yatakları bulunan bir yer. Burası özellikle hayvancılık açısından çok önemli, günümüzde de küçükbaş hayvanların otlak alanı olarak kullanılan bir yayla. Kalenin güney kesiminde kayaya oyulmuş 30 metre su kanalı var. Bunun benzerini Çavuştepe Kalesi’nin alt bölümünde bulunan Haldi Tapınağı’nın giriş kısmında görebiliyoruz. Bir diğer önemli olarak gördüğümüz şey kaya mezarı. Zeminden yaklaşık 10 metre yükseklikte dik bir ana kaya üzerine yapılmış olan mezar burada yer alıyor. Çok dik olduğu için çıkamadığımız oda mezarın iç bölümünü dron ile görüntülemeye çalıştık. Çok düzgün bir işçiliğe sahip ve iç kısmında nişlerin bulunduğunu gözlemledik. Urartu’nun klasik özelliklerini taşıyor. Kaç odalı olduğunu tespit edemedik ama özellikleri ve görünüşü itibarıyla bize Van Kalesi’ndeki tek odalı kaya mezarını andırıyor.”

SEBETERİAS KALESİ’NDE ÇALIŞMALAR BAŞLADI

    Fotoğraf: Aziz Önal/DHA

Bingöl’ün Genç ilçesinde Urartu dönemine ait olduğu değerlendirilen Sebeterias Kalesi’nde tarihi dokunun ortaya çıkarılması için sondaj kazısı başlatıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescillenen tarihi kalenin kalıntıları Murat Nehri kenarında bulunuyor. Orta Çağ döneminde de kullanıldığı değerlendirilen kalede Elazığ Müze Müdürlüğü başkanlığında, Valilik, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Bingöl Üniversitesi ile Bingöl ve Genç Belediyelerinin desteğiyle sondaj kazısına başlandı. 15 ila 20 gün devam etmesi düşünülen sondaj kazısı ile tarihi eserlerin gün yüzüne çıkarılarak, kale ile ilgili bilgilere ulaşılması hedefleniyor.

İl Kültür ve Turizm Müdürü Selahattin Yazar, gazetecilere, Bingöl’de henüz müze kurulmadığından dolayı bu yöndeki hizmetlerin Elazığ Müzesinde yürütüldüğünü söyledi. Yazar, “Kazı başlatmak için ön çalışma, bir tespit çalışması yapıyoruz. Bugün ilk kazmayı vurduk. Valilik, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Bingöl Üniversitesi, Elazığ Müzesi, Bingöl Belediyesi ve Genç Belediyesinin destek ve katkılarıyla bu çalışmayı başlattık. Burada bir kazı başlatmak için gerekli tespitler yapıldıktan sonra asıl çalışma başlayacak” diye konuştu.

GEVHERNİK KALESİ TARİHE IŞIK TUTACAK

    Fotoğraf: Yusuf Okur/AA

Artvin’in Ardanuç ilçesinde arkeolojik sit alanı olan Gevhernik Kalesi ve çevresinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi iş birliğiyle 2021 yılında başlatılan kazılar devam ediyor. Orta Çağ’da bölgede hüküm süren Gürcü Krallığı ve Osmanlı döneminde ilçe merkezi olarak kullanılan bölgede, kilise, cami, hamam ve çeşme gibi önemli yapıların yanı sıra iş yerleri ve konaklama alanlarına ait kalıntılar da bulunuyor.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Osman Aytekin’in başkanlığındaki ekip, 5’inci veya 9’uncu yüzyılda inşa edildiği düşünülen kilise kalıntıları üzerinde haziran sonunda çalışmalara başladı. Ekip, kazılar kısa süre önce başlamasına rağmen geometrik şekillerle süslenmiş taşlara ve çeşitli eşyalara ait olduğu düşünülen seramik kalıntılara ulaştı. Geçen yıl aynı bölgedeki İskender Paşa Camisi haziresindeki kazılar sırasında ise şamdan, 1819 tarihli Rus parası, Sultan II. Mahmud döneminden kalma gümüş sikke gibi eserlerin yanı sıra 17. yüzyıl Çıldır Beylerbeyi Sefer Paşa ve Yusuf Paşa’ya ait mezarlar bulunmuştu.

Kazı Başkanı Aytekin bu yılki çalışmalarda kilise kalıntıları üzerinde yoğunlaşacaklarını söyledi. Aytekin, kazının, Kültür ve Turizm Bakanlığının uzun vadeli kazılar grubunda yer aldığını anımsatarak, “Yıl sonuna kadar çalışmalarımız devam edecek. Bu yılki kazılara yeni başlanmasına rağmen kiliselerin ne tür süslemelere sahip olduğu ne tür kap kaçak kullanıldığı yönünde veriler elde ettik” dedi. (Evrensel-Kültür Servisi)




Bulutlar açmadı mavi gök orda mı - Barış Terkoğlu / Cumhuriyet

 


Renkleri gözünle, tatları dilinle... Ya aşkı? Çok uzakta, yine de dokunmadan hissedebiliyorsun.

 28 Şubat davasını anlatan “Size Yalan Söylediler” kitabımızı Sami Menteş ile imzalıyorduk. Masamızda hapisteki komutanların eşleri de vardı. Onlar bize, biz onlara destektik.

Mahpus Vural Avar’ın eşi Tuna Avar’la bu sayede tanıştım. Sarı nokta nedeniyle, harfleri seçemiyordu. Ama aşktan bahsedince, gözlerindeki parıltı seçilebiliyordu. Tuna Avar’ın emekli albay olduğunu öğrendiğimde mesele daha da ilginç geldi.

Bütün aile asker derler ya...

Vural Avar, 1938’de Bitlis’te doğmuş. Doğduğunda, asker babası orada görevliymiş. 1939 doğumlu Tuna Avar’ın da babası, dayısı, amcası, asker. Hatta dedesi Cumhuriyet’in ilk jandarma komutanı.

İlk tanıştıkları günü soruyorum. Tuna Avar, hiç düşünmeden, 17 Kasım 1957 yanıtını veriyor. “Aslında hukuk fakültesine girmiştim ama aklımda pilot olmak vardı” diye başlıyor hikâyeye. Kazananlardan biri hastalanıp bırakınca, Tuna Avar yerine çağrılmış. Hukuku bırakıp hiç düşünmeden Harp Okulu’na koşmuş.

Yemekhanede ilk gün acemiliği ile oturuyordu. Mönü fakir. Derken, karşı masadan, askeri liseden Harbiye’ye gelmiş tecrübeli bir genç, kendi pişirdikleri balığı getirdi. “Yeni arkadaşımıza” diyor ama gözünün içine bile bakamıyordu. İşte o Vural Avar’dı.

Aşkın kendisini zorla kabul ettiren bir şansı vardır ya...

Aynı sıraya düştüler. Artık dirsekleri birbirine değiyordu. Birinci senenin sonunda evlenmeye karar vermişlerdi. İkinci senenin sonunda, mezun oldukları 30 Ağustos günü, yüzüklerini taktılar. Hava Kuvvetleri komutanı kürsüden kutladı. İlk danslarını komutan ve eşiyle yaptılar. 11 Aralık 1959’da da evlendiler.

MASKESİNİ İNDİRİP ÖPTÜM

Karıkoca havacı asker. “Evliliğimiz dikkate alındı, tayinlerimiz hep aynı şehre oldu” diyor Tuna Hanım. Eskişehir, Balıkesir, İstanbul, Merzifon, Napoli, Ankara... Vural Avar akademiyi ikincilikle kazanıp generalliğe ilerlerken Tuna Avar, 1983’te, Malatya’da albay rütbesiyle emekli olmuş. Üç farklı Hava Kuvvetleri komutanına karargâhta özel sekreterlik yapmış.

Çocukları yok. Tuna Hanım, “Vural’ı oğlum kabul ediyorum” diyerek gülümsüyor. “İnsanlar cüzdanında çocuğunun fotoğrafını taşıyor, ben de onunkini” diyor. Tuna Avar, dört kardeşinden üçünü kaybetmiş. Bir kardeşinin kızını Vural Paşa ile büyütmüşler. Yeşim’i evlat edinmişler. “Vural, hapiste ondan bahsedince hep gözleri doluyor” diye anlatıyor sevgisini.

FETÖ’nün savcılarının başlattığı 28 Şubat davasını, “aynı menzile yürüdüğünü” söyleyenlerin yargısı bitirdi. Geçen yıl bugünlerde tutuklanan Ahmet Çörekçi-İlhan Kılıç 90, Çetin Saner 83, Çetin Doğan-Hakkı Kılınç-Aydan Erol 82, Fevzi Türkeri-Yıldırım Türker 81, Cevat Temel Özkaynak 77, Erol Özkasnak 76, Kenan Deniz-İdris Koralp 74 yaşında cezaevinde.

Geçen yıl 20 Ağustos’ta tutuklanan Vural Avar da 84’ü aştı. 10 yıl önce, 19 ay hapiste kalmıştı. “O zaman daha gençtim, şimdi protezlerim var, gidip gelmek daha zor” diyor Tuna Hanım.

10 yıl önce, mahkemede, jandarmaların arasına “Ben de askerim” diye daldığını, bir anda Vural Paşa’yı öptüğünü söylüyor. Şimdi de pandemi nedeniyle maskeyle yapılan açık görüşteki halini, “maskesini indirip öptüm” diye anlatıyor. “O kadar kural tanımazlık da olsun” diyerek gülüyor. Görev başındayken mesaide yaşananların evde konuşulmadığını, bütün hayatlarının nasıl prensiplerle geçtiğini hatırlatıyor.

BANA AŞKIMI TSK VERDİ

Vural Avar, Genelkurmay Genel Plan ve Prensipler başkanıydı. Mahkemede “Benim için 28 Şubat süreci 28 Şubat 1997’de başladı, emekli olduğum 30 Ağustos 1998’de bitti” demişti. Tuna Hanım, Vural Paşa’nın emeklilik gününü hatırlıyor: “Gayet normal karşıladım. Öyle ki o gün misafirlerimiz vardı. Vural içeri çağırıp ‘Biraz üzülmüş gibi yapar mısın’ dedi. Ben de ‘Bunca yıldır benimle birliktesin, bundan büyük rütbe mi olur?’ dedim.”

Havacı pilot Vural Avar, korgeneral rütbesiyle emekli olmuştu. Karardan sonra rütbeleri sökülüp “er”e dönüştürüldü. Cezaevine gönderilen mektupta, “korgeneral” yazdığı için Vural Paşa’ya verilmediğini, Tuna Hanım’dan öğrendim.

Tuna Avar, “65 sene oldu, onu çok seviyorum” diyor. Görevlerde, eğitimlerde ayrı kalmışlar. Ama 65 yıl boyunca en uzun ayrılıklarının hapis olduğunu söylüyor.

Açık söyleyeyim. Ben olsam isyan ederdim. Ama o etmiyor. “Her şeyimi Silahlı Kuvvetler’e borçluyum. Bana aşkımı bile o verdi” diyor. “En güzel dönemini yaşamışız” sözünde ise bugüne dair bir kırgınlık seziyorum.

Tuna Avar, “Bir gün gelecek, o günü bekliyorum” diye bitiriyor her şeyi...

Ayrılıp kalabalığa karışırken “Aşkı insan yaratıyor, insan yaşatıyor, içini insan dolduruyor” diye düşünüyorum. Aklıma başlıktaki Cahit Zarifoğlu şiiri geliyor:

“Aklımdan çıkmıyorsun dedim

başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.”

Barış Terkoğlu / Cumhuriyet