23 Kasım 2022 Çarşamba

BELLEK -23 KASIM-

 


 OLAYLAR: 

  • MÖ 534 - Thespis, sahnede bir karakteri canlandırdığı kayıtlı ilk kişi olmuştur.
  • (https://en.wikipedia.org/wiki/Thespis_%28opera%29)
  • 1174 - Selahaddin EyyubiKudüs'e girer ve topraklarına katar.
  • 1248 - 711'den beri Müslümanlarca yönetilen İşbiliye (Sevilla); Kastilya ve León Kralı III. Ferdinand tarafından ele geçirildi. İspanya'da Müslüman yönetiminde yalnızca, Ben-i Ahmer (Gırnata) Emirliği kaldı.
  • 1889 - İlk otomatik plâkçalar (jukebox), San Francisco'da bir salonda hizmete girdi.
  • 1918- Fransız generali Franchet d’Esperey, işgal orduları komutanı olarak İstanbul’a girdi.  Franchet d’Esperey’e, ”bir kral gibi” tören yapılması tepki çekti.
  • 1925 - Şura-yı Devlet (Danıştay) kanunu kabul edildi.
  • 1928 - İnhisarlar İdaresi (Tekel), rakı imalatına başladı.
  • 1935 - İstanbul-Haliç Şirketi'nin faaliyetine son verildi; vapur hizmetlerini İstanbul Belediyesi üstlendi.
  • 1936 - İstanbul'da tramvay ücretlerine on paralık zam yapılması üzerine Hüseyin Cahit Yalçın, İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ'ı mahkemeye verdi.
  • 1936 - Henry Luce tarafından yayımlanan Life dergisinin ilk sayısı çıktı.
  • 1938 - Adolf Hitler 5.000 markın üzerinde malı olan Yahudilere yüzde 20 oranında vergi koydu.
  • 1941- İstanbul’da un ve şeker sıkıntısı nedeniyle pasta çörek ve benzeri yiyecek maddelerinin yapımı ve satışı yasaklandı.
  • 1942- Unutulmaz ‘Casablanca’ filminin ilk gösterimi, New York’ta yapıldı.
  • 1946 - Fransız Donanması, Vietnam'ın Hải Phòng kentini topa tuttu; 6.000 sivil öldü.
  • 1954 - Bedii Faik Dünya gazetesinde, Devlet Bakanı Mükerrem Sarol'a hakaret ettiği iddiasıyla tutuklandı.
  • 1962- Öğretmen Dernekleri Federasyonu Başkanı: “1961’de 30 öğretmen saldırıya uğradı, bunlardan 7’si hayatını kaybetti.”
  • 1963 - BBC Televizyonu, Dünyanın en uzun süre yayınlanan bilimkurgu televizyon dizisi olan, Doctor Who'nun ilk bölümünü yayına verdi.
  • 1964 - Başbakan İsmet İnönü başkanlığında toplanan Millî Güvenlik Kurulu, Türkiye karasularının 6 milden 12 mile çıkarılmasını kararlaştırdı.
  • 1967 - ABD Başkanı Johnson'un Kıbrıs özel temsilcisi Cyrus Vance, Kıbrıs krizini görüşmek üzere Ankara'ya geldi. Daha sonra Türkiye'ye gelen BM Genel Sekreteri U Thant'ın özel temsilcisi Rolz Bennet ile Vance, temaslarından sonuç alamayınca Atina'ya geçtiler.
  • 1967- Bolivya’da tutuklu bulunan Fransız yazar Regis Debray ve Arjantin’li C.Bustos gerillalarla birlikte hareket ettikleri gerekçesiyle 30’ar yıl hapse mahkum edildi
  • 1968 - Aroma Meyve Suyu fabrikası, Bursa'da hizmete açıldı.
  • 1968- Ahmed Arif’in “Hasretinden Prangalar Eskittim” adlı -tek- şiir kitabı çıktı. Kitap, 50 yılda -çeşitli yayınevlerinden- 115 baskı yaptı.
  • 1968- Evinde yapılan aramada 3 adet Kürtçe alfabe bulunan İstanbul Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisi M. E. Gözen tutuklandı.
  • 1970 - Türkiye'nin Ortak Pazar'a üyeliği için 22 yıllık geçiş dönemi öngören Katma Protokol, Brüksel'de imzalandı.
  • 1970 - Boykotun sürdüğü İÜ Kimya Fakültesi’nde öğretim üyeleri ve öğrenciler Atatürk posterini yırtan Kimya Fakültesi Dekanı’nın soruşturulması için rektörlüğe muhtıra verdi. Yapılan forumun ardından Beyazıt’taki Turan Emeksiz anıtına kadar yürüyüş yapıldı.
  • 1971 - Çin temsilcileri, BM ve BM Güvenlik Konseyi toplantılarına ilk defa katıldılar.
  • 1974- Federal Almanya Çalışma Bakanlığı toplam 1 milyon 400 bin yabancı işçinin biten sözleşmelerini yenilemeyeceğini açıkladı. 420 bin Türk işçisini ve ailelerini yakından ilgilendiren karar tepkiyle karşılandı.
  • 1975- Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Süleyman Genç, Adalet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Milli Selamet Partisi’nin oluşturduğu Süleyman Demirel başbakanlığındaki Milliyetçi Cephe koalisyonunun iktidarındaki 8 ayda 21 gencin öldürüldüğünü, 43 silahlı baskın düzenlendiğini açıkladı.
  • 1979- Samsun Bafra’da polis tarafından yaralı olarak yakalanan TKP/ML militanı İsa Demirbaş’ın (1955- Samsun)  işkencede öldürüldüğü açıklandı.
  • 1980- Fatsa’ya yönelik “Nokta Operasyonu”nun ardından aranmaya başlanan Tevfik Karataş’ın, kaldığı ev kuşatılınca polislerle çıkan çatışmada yaralı olarak yakalandıktan sonra, hastaneye götürülmediği gibi işkence edilerek öldürüldüğü ve cesedinin kaybedildiği açıklandı.
  • 1980 - Güney İtalya'da deprem: yaklaşık 4.800 kişi öldü.
  • 1985- Rahşan Ecevit Demokratik Sol Parti (DSP) genel başkanı oldu. Rahşan Ecevit, partinin “sürekli demokrasi, süngüsüz barış, sömürüsüz bir düzen için” kurulduğunu açıkladı.  
  • 1985-  Başbakan Turgut Özal’a suikast girişiminde bulunan Kartal Demirağ idam cezasına çarptırıldı. Suçun teşebbüs halinde kalması nedeniyle cezası 20 yıl ağır hapse indirildi.    
  • 1985-  Atina’dan Kahire’ye gitmek üzere havalanan Mısır havayollarına ait bir yolcu uçağı silahlı kişilerce kaçırılarak Malta’ya indi. Mısırlı komandoların kurtarma girişiminde 60 kişi öldü.
  • 1986- Şerif Gören’in “Yılanların Öcü” adlı filmine toplu bilet alarak öğrencilere satan SBF Öğrenci Derneği yöneticileri hakkında disiplin soruşturması açıldı. Dekanlık, YÖK Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 8/a maddesi uyarınca 1 haftadan 1 aya kadar uzaklaştırma istedi.
  • 1988- Cezaevlerindeki açlık grevlerine destek için İstanbul Adliyesi önüne siyah çelenk koyup açlık grevi başlatan Sakatlar Derneği üyesi 6 kişi gözaltına alınıp akşam üzeri serbest bırakıldı. Cezaevlerinde 1 Ağustos Genelgesi’nin iptali talepli açlık grevleri için İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Diyarbakır, G.Antep, Mersin ve Tunceli’de destek açlık grevleri ve yürüyüşler yapıldı. İzmir Merkez Postanesi’nden Adalet Bakanı Topaç’a cezaevlerindeki açlık grevleriyle ilgili 2.500 imzalı dilekçe postaladıktan sonra Cumhuriyet Alanı’ndaki Anıt’a ”İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” yazılı pankart asıp oturma eylemi yapan 30 mahpus yakını gözaltına alındı.
  • 1989- 7 Kürt Milletvekilinin ihracının ardından “sol kanat”tan 6 Milletvekili SHP’den istifa etti: Abdullah Baştürk, Fehmi Işıklar, Cüneyt Canver, Mehmet Kahraman, Arif Sağ ve İlhami Binici. SHP Genel Başkanı İnönü: ”Biz Kürt halkı için ayrı bir politika gereklidir demiyoruz, bu yanlıştır.”
  • 1990 - Tansu Çiller, DYP'den siyasete atıldı.
  • 1992 - Islahatçı Demokrasi PartisiMillet Partisi adını aldı.
  • 1993- Laz Kültür dergisi “Ogni” İstanbul DGM’ce Terörle Mücadele Yasası’nın 8.maddesine dayanılarak toplatıldı.
  • 1993-  Anayasa Mahkemesi, programında bölücülüğe yer verildiği gerekçesiyle ÖZDEP’in (Özgürlük ve Demokrasi Partisi) kapatılmasına karar verdi.
  • 1994- Özelleştirme yasası çıktı.   
  • 1994- Güldal Mumcu, Uğur Mumcu cinayetine ilişkin Meclis Komisyonu ve İçişleri Bakanlığı’na yazılı başvurularında ilk DGM Savcısı Ülkü Coşkun’un kendisine “Bu olayı devlet yapmıştır, siyasi iktidar isterse bu iş çözülür” dediğini belirtti.
  • 1994- Kömür ocaklarının kapatılma kararına karşı Zonguldak’ta 4 saat boyunca esnaf kepenk, araçlar kontak kapattı.
  • 1995- % 10 ülke geneli barajının seçim çevrelerinde de uygulanmasına yönelik yasa DYP, CHP ve bazı ANAP milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi. Anayasa Mahkemesi seçim çevresi barajının ”temsilde adalet ilkesiyle bağdaşmadığı” gerekçesiyle daha önce iptal kararı almıştı.
  • 1995-  Bolivya Devlet Başkanı, Che’nin toplu mezarda gömülü olan na’şının kesin yerinin bulunması ve cenaze töreni için topraktan çıkarılması talimatını verdi. Bir emekli general, Che’nin öldürülüp cesedinin ülkenin güneyindeki 1 toplu mezara gömüldüğünü ihbar etmişti.
  • 1995-  ATV’de “A Takımı”nın hazırladığı Fethullah Gülen ve Mehmet Kutlular’ın katıldığı “Nurculuk Dosyası” programının ikincisinde Kutlular “Atatürk’e deccal denilince neden kızıyorlar?”dedi.
  • 1996- Çeşitli illerden 140 otobüsle Ankara’ya gelen Eğitim-Sen üyesi yaklaşık 10 bin kişi Hipodrom’dan Kızılay’a yürüyerek meydanı 3,5 saat süreyle trafiğe kapattı. Eğitimciler sürgünleri ve polis-mafya-devlet ilişkilerini protesto etti.
  • 1996- Devlet Bahçeli’nin Tuğrul Türkeş’e karşı genel başkanlığını pekiştirdiği MHP 5. Olağan Kongresi’nde “Susurluk ovası bozkurt yuvası”, “Çatlı ölmedi kalbimizde yaşıyor” sloganları atıldı.
  • 1996 - Bergama'da siyanürle altın üretimine karşı çıkan köylüler, büyük bir gösteri yaptı.
  • 1996 - Etiyopya Havayollarına ait bir yolcu uçağı kaçırıldı. Yakıtı biten uçak Hint Okyanusuna düştü: 123 kişi öldü.
  • 1997- “Yüksekova Çetesi” Davası‘nın müdahil avukatlarından Tahir Elçi ve Yaşar Altürk HSYK’ya yazdıkları dilekçede, davanın sürüncemede kalması için bazı kişi ve kurumların ”yargıya müdahale” ettiğini ileri sürerek soruşturma açılmasını talep ettiler.
  • 1997-  İstanbul Üniversitesi’ndeki ülkücü saldırılarını protesto için Beyazıt’ta toplanan ÖDP, EMEP, SİP ve KESK’li yaklaşık 150 kişi gözaltına alındı.
  • 1999- SES üyesi sağlıkçılar, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi hastanesinde deprem hasarlı binalara karşı önlem alınmamasını protesto etti.
  • 2000- Yemekhanenin taşerona verilmesine karşı 15 gündür yemek boykotu yapan Tek Gıda-İş üyesi yaklaşık 1.500 işçi, öğlen Haliç’teki Tekel Genel Müdürlüğü’ne yürüyerek gösteri yaptı.
  • 2000-  Gazi katliamında hayatını kaybedenlerin yakınları, suç işleyen polislerin af kapsamına alınmamaları için İstanbul Adliyesi’nden Adalet Bakanlığı’na telgraf çekip basın açıklaması yaptı.
  • 2000- 1997’de Almanya’nın Saksonya eyaletinde bir yüzme havuzunda boğulmuş olarak bulunan Irak kökenli bir babanın altı yaşındaki çocuğunun 50 aşırı sağcı tarafından herkesin gözü önünde öldürüldüğü ortaya çıktı.  
  • 2001- Hamas’ın askeri liderlerinden Mahmud Ebu Hanud, Nablus’da İsrail helikopterlerinin roketli saldırısıyla öldürüldü.  
  • 2001- Adnan Cemgil, 1971’de Nurhak’ta öldürülen oğlu Sinan Cemgil’in Karacaahmet’teki kabrinin yanında toprağa verildi.
  • ----------------------------------

  • -----------------------------------
  • 2002- Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitim-Sen Diyarbakır Şubesi’nde Kürtçe türkü okudukları iddiasıyla beş öğretmeni devlet memurluğu görevinden uzaklaştırma cezası verdi.   
  • 2002- Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nden Ankara’ya gelenlerle Yüksel Caddesi’nde birleşen öğrenciler Sakarya Caddesi’ne yürüdü. Öğrenciler YÖK’ü, disiplin cezalarını ve harç zammını protesto etti.
  • 2003- Karaman’da bir kömür madeninde 355 metre derinlikte grizu patlaması meydana geldi; 10 işçi öldü. İşçilerin önlem almamakla suçladığı iki şirket görevlisi gözaltına alındı.
  • 2003 - Gürcistan Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze, kitlesel protestoların artması üzerine istifa etti.
  • 2003 - Çin'de yapılan Dünya Liseler arası Futbol Şampiyonası'nda Trabzon Lisesi, ev sahibi ülke temsilcisini 1-0 yenerek ilk kez şampiyon oldu.
  • 2004- Ukrayna’nın başkenti Kiev’de 100 bin kişi seçimlerde hile yapıldığı gerekçesiyle protesto gösterisi yaptı. Parlamento’da da muhalif vekiller Victor Yuşçenko’yu devlet başkanı ilan etti. Yuşçenko, parlamento binasını saran 100 bin kişi karşısında başkanlık yemini etti. Seçimlerde Victor Yuşçenko yüzde 46. 7, Victor Yanukoviç yüzde 49. 4 oy almıştı.
  • 2004-  Sendikacı Yaşar Seyman ile yönetmen Nihat Alanur, Paşabahçe/Şişecam işçilerinin 1991 yılındaki 21 günlük direnişlerini sahneye koydu.
  • 2004-  Aliağa’da 2 bine yakın Petkim ve Tüpraş işçisi, özelleştirmeleri ve SSK hastanelerinin Bakanlığa devrini yürüyüşle protesto etti.
  • 2005- ABD’de Massachusetts eyaletinin Venezüella devlet şirketiyle yaptığı anlaşma sayesinde, yoksul Amerikalılar ABD piyasasındakinden yüzde 40 düşük fiyata yakıt almaya başladı.  
  • 2006- Bağdat’ın Şii semti Sadr’da kısa aralıklarla altı ayrı saldırı düzenlendi. Cemile’de pazarda, El Hay’daki pazaryerinde ve El Şehidin Meydanı’ndaki Şii lider Mukteda El Sadr’ın bürosunun önünde bomba yüklü araçlarla saldırıldı;157 kişi öldü, 247 kişi yaralandı. Şiiler de bir Sünni camiine saldırdı.
  • 2006-  Hindistan’da yapılan Dünya Bayanlar Boks Şampiyonası’nda Hasibe Erkoç, 50 kiloda altın madalya aldı. Erkoç  Türkiye’den dünya şampiyonu olan ilk kadın boksör.
  • 2007- İngiltere Adalet Bakanı Jack Straw, bir konuşma yapmak için geldiği Boğaziçi Üniversitesi’nde Yurtsever Cephe’li öğrenciler tarafından protesto edildi.
  • 2007-  Avustralya Katolik Üniversitesi’nin Melbourne’deki yerleşkesinde Fethullah Gülen adına “İslamiyet Dersi ve Müslüman-Katolik Diyaloğu” kürsüsünün açılışı yapıldı. Türkiye’den gelen -4’ü AKP milletvekili- 30’a yakın kişi de açılışa katıldı.
  • 2008- İstanbul’da Halkevleri üyeleri, elektrik ve doğalgaza yapılan zamları protesto için İstiklal Caddesi’nden Taksim’e yürüdü.
  • 2008-  Emekçi Kadın Komisyonları üyeleri, kadına şiddet, taciz ve tecavüzlere karşı İstiklal Caddesi’nde yürüdü.
  • 2008 - Slovakya'nın başkenti Bratislava'da her yıl düzenlenen Artistik Buz Pateni Uluslararası Ondrej Nepela Memorial Kupası'nda, bayanlarda Tuğba Karademir 2. oldu ve Türkiye'ye bu spor dalında, tarihte uluslararası bir yarışmada büyükler kategorisindeki ilk madalyayı kazandırdı.
  • 2010- Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te meydana gelen katliamda, 37 kişinin yaşamını yitirdiği Madımak Oteli’nin kamulaştırılmasına karar verildi.
  • 2010-  “Hayata Dönüş”te 12 kişinin hayatını kaybettiği Bayrampaşa Cezaevi’nde görev yapan 39 erin yargılanmasına başlandı. Operasyon sırasında C-1 Koğuşu’nda bulunan Hacer Arıkan “Elbiselerimizi yakmadan derilerimizi eriten gazın ne olduğunun açıklanmasını istiyorum” dedi.
  • 2010- Eğitim-Sen’lilerin Milli Eğitim Bakanlığı önünde “Karanlığa Karşı Bilimi Savunma Nöbeti” tutmalarına polis izin vermedi.
  • 2010- Diyarbakır’da 16 yıl önce M.Ş. Avşar’ın kaçırılıp öldürülmesinde azmettirici olarak yargılanırken tahliye edilip gıyabında 30 yıla mahkum edilen kaçak Jitemci Uzman Çavuş G.Sütçü’nün cezası Yargıtay’ca onandı. Avukat Tahir Elçi “İlk kez bir Jitemci mahkum oldu” dedi.
  • 2010- İlhan Cihaner’i tutuklatan Savcı Osman Şanal, Cumhuriyet muhabiri İlhan Taşçı’nın “Cüppeli Adalet” kitabının kapağındaki kişinin kendisine benzetildiği iddiasıyla tazminat davası açtı.
  • 2010- Kuzey Kore sabah saatlerinde Güney Kore’ye ait bir adayı top ateşine tuttu. Olayda iki Güney Kore askeri öldü. 17 asker ve 3 sivil de yaralandı.
  • 2012- Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin yeni anayasal düzenlemeler çerçevesinde aldığı kararları protesto amacıyla ülke genelinde düzenlenen gösterilerde olaylar çıktı.
  • 2012- Eğitim-Sen İstanbul 5 no’lu Şube üyeleri, Maltepe’deki okullarda derslere imamların girmesini ve kılık-kıyafet yasağının uygulanmamasını İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde protesto etti.
  • 2013- Turgutlu Çaldağı’nda işletilmek istenen nikel madeni, Turgutlu Çevre Platformu’nun etkinliğiyle protesto edildi.
  • 2013-  Öğretmenler Günü için Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı’na yürümek isteyen eğitimcilere polis biber gazı ve tazyikli su ile müdahale etti.
  • 2013-  452.kez biraraya gelen Cumartesi Anneleri bu hafta 21 Kasım 1980’de gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’i andı.
  • 2013- SDP üyesi bir grup kadın, Kadıköy Evlendirme Dairesi’nin çatısına çıkarak kadına yönelik şiddeti protesto etti.
  • 2017- Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran hakkında, PKK’lının cenazesine katıldığı gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.
  • 2018 - Yeniden Refah Partisi Fatih Erbakan öncülüğünde 99 kurucu üye ile resmen kuruldu.


 DOĞUMLAR: 

  • 1718 - Antoine Darquier de Pellepoix, Fransız gökbilimci (ö. 1802)
  • 1760 - Fransız Devrimi’nin önderlerinden, yazar François-Noël Babeuf doğdu.
  • 1876 - Manuel de Falla, İspanyol besteci (ö. 1946)


  • 1887 - Boris Karloff, İngiliz oyuncu (ö. 1969)
  • William Henry Pratt (23 Kasım 1887 - 2 Şubat 1969), sahne adıyla Boris Karloff  bir İngiliz aktördü. Korku filmi Frankenstein'da (1931) (82. filmi) Frankenstein'ın canavarını canlandırması, onu bir korku ikonu haline getirdi ve devam filmleri Bride of Frankenstein (1935) ve Son of Frankenstein'da (1939) rolünü yeniden canlandırdı . Ayrıca Mumya'da (1932) Imhotep olarak göründü ve Grinch'i seslendirdi .Seuss'un ' How the Grinch Stole Christmas! (1966), ona Grammy Ödülü kazandırdı . Çok sayıda film rolünün (174 film) yanı sıra, Karloff birçok canlı sahne oyununda rol aldı ve düzinelerce radyo ve televizyon programında da yer aldı. Film ve televizyona katkılarından dolayı Karloff, 8 Şubat 1960'ta Hollywood Walk of Fame'de iki yıldızla ödüllendirildi.
  • 1896 - Klement Gottwald, Çek devlet adamı ve gazeteci (ö. 1953)
  • 1910 - Ekrem Zeki Ün, Türk besteci, orkestra şefi ve keman eğitimcisi (ö. 1987)


  • 1933 - Ali Şeriati, İranlı sosyolog, aktivist ve yazar (ö. 1977)
  • 1935 - Jeremy Stone, Amerikalı nükleer ve silahlanma karşıtı aktivist (ö. 2017)
  • 1946 - Bora Ayanoğlu, Türk şarkıcı, besteci ve oyuncu
  • 1946 - Necmiye Alpay, Türk dil bilimci, çevirmen ve yazar
  • 1955 - Ludovico Einaudi, İtalyan piyanist ve besteci
  • 1962 - Nicolás Maduro, Venezuela Devlet Başkanı
  • 1964 - Aytuğ Atıcı, Türk akademisyen ve siyasetçi
  • 1964 - Don Cheadle, Amerikalı sinema oyuncusu
  • 1966 - Vincent Cassel, Fransız aktör
  • 1970 - Oded Fehr, İsrailli film ve dizi oyuncusu
  • 1976 - Cüneyt Çakır, Türk futbol hakemi
  • 1979 - Kelly Brook, İngiliz manken ve oyuncu
  • 1979 - Nihat Kahveci, Türk futbolcu
  • 1980 - Ishmael Beah, Sierra Leoneli yazar ve insan hakları aktivisti
  • 1980 - Özlem Düvencioğlu, Türk oyuncu


 ÖLÜMLER: 



    (derleyen: mstfkrc) 

22 Kasım 2022 Salı

Kriptoda panik - Hayri Kozanoğlu / BİRGÜN

 

Ezilenlerin kendi örgütleri ve mücadeleleriyle haklarını kazanmaları dururken, piyasa oyunlarından medet uman birtakım kurtarıcıların bonkörlüklerine sığınmanın çıkmazı da net biçimde görüldü.

Kripto piyasası 30 yaşındaki harika çocuk Sam Bankman-Fried’ın (SBF) 32 milyar dolarlık imparatorluğunun çökmesiyle sarsılıyor. SBF sadece parlak bir finansçı değil, faaliyetlerine önemli bir misyon biçen bir hayırsever, yaşam tarzıyla ilgi çeken bir rol model olarak da ünlenmişti.

İsterseniz konunun ayrıntılarına girmeden, böyle ani iflasları tetikleyen makro ekonomik ortama bir göz atalım.

Başta Amerikan Merkez Bankası FED olmak üzere, para otoriteleri faizleri keskince artırma yoluna girince, küresel finansal piyasalarda tüm dengeler değişti. İlk sinyal eylül ayında İngiliz tahvil piyasalarından geldi. Müstafi Başbakan Liz Truss’ın mini bütçesi şirketlerin vergilerini düşürürken, kamu harcamalarında kısıntıya gitmiyordu. Bu borçlanmanın artması, tahvil, faiz oranlarının yükselmesi demekti. Faiz (getiri) ile fiyat ters oranlı olduğu için eldeki tahvil portföylerini değeri bir anda geriledi. 1.5 trilyon poundluk emekli fonları büyük zararlara uğradı. Ancak İngiliz Merkez Bankası’nın yoğun tahvil alımlarıyla daha büyük bir felaket önlendi.

Avrupa Merkez Bankası bu ortamı, “…durgunluğun, yükselen fonlama maliyetlerinin, sıçrayan enflasyonun ve düşen likiditenin toksik kombinezonu” şeklinde niteliyor ve şöyle devam ediyor; “…en son yaşanan düzeltmelere karşın enflasyon ve faiz oranlarına ilişkin belirsizlik görünümü finansal piyasalarda düzensiz fiyat ayarlamaları riskini artırdı. Birçok yatırım fonu yeni değerleme ve kredi kayıplarına açık durumda. Bilançolarında uyumsuzluk bulunan ve yeterli nakit tamponlarına sahip olmayanlar yeni piyasa çalkantılarına ve fon çıkışlarına açık kırılganlıklar taşıyorlar.”

Kripto varlıkların piyasa değeri tam 1 yıl önce 3 trilyon doları aşmışken, şimdi 800 milyar doların altına gerilemiş durumda. Sırf ABD tahvillerinin 24 trilyon dolarlık piyasa değerinden hareketle kripto paralar kaynaklı bir finansal krizden söz edilemeyeceği söyleniyor. Ancak küresel piyasalarda zincirleme hareketleri, bir varlık grubundan diğerine bulaşma etkisini göz önüne alırsak kapitalist finansal sistemin önümüzdeki dönemlerde yeni krizlere gebe olduğunu söyleyebiliriz.

FİNANSIN SOLAN YILDIZI SBF

SBF Stanford Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden iki akademisyenin çocuğu. Henüz lise çağlarında yüksek matematik becerisiyle dikkat çekiyor. Massachussets Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) fizik okuyor. Daha sonra Jane Street adlı elit bir finansal firmada piyasa yapıcılığı ve menkul değer alım satımı “sanatını” öğreniyor. 2017’de finans ve teknolojide asıl büyük servetlerin yapıldığı Kaliforniya’ya geçiyor. Derken kendi firması Alameda Research’ü kuruyor.

Özellikle “kimchi ticareti” denilen Bitcoin’in Asya’daki fiyatıyla ABD’deki fiyat farkından kaynaklanan arbitraj sayesinde büyük paralar kazanıyor. Kimchi Kore’nin baharatlı lahana turşusu diyebileceğimiz ulusal yemeğidir. Kurduğu kripto piyasası FTX’in değeri bir noktada 32 milyar dolara, SBF’ın kişisel serveti 16 milyar dolara ulaşıyor.

Aslında Silicon Vadisi’ndeki büyük fikirler karşılıksız kalmamalı ve fonlanmalı şeklindeki şablona uygun bir şekilde borçlanarak bu mali güce erişmiştir. Spor kulüplerine, sanat etkinliklerine sponsorluk yapmakta, Demokratik Partiye büyük bağışlarda bulunmaktadır. Tony Blair, Bill Clinton gibi şahsiyetlerle kol kola pozlar vermektedir.

Aynı zamanda FTX’i finanse eden kreditörler arasında bulunan girişim sermayesi şirketi Sequoia Capital, SBF’yi tanıtan 13000 kelimelik bir metin basar. SBF’nin “Kurtarıcı Kompleksine” sahip yüce gönüllü bir kişi olduğu vurgulanır. George Soros’a benzer ticari içgüdülere sahip olduğuna dikkat çekilir. Dünyanın ilk dolar trilyoneri tahtına aday gösterilir. Singapur Varlık Fonu, Kanada Emeklilik Fonları, Softbank gibi kuruluşlar FTX’e para yatırmakta tereddüt etmezler.

Derken bir anda SBF’nin foyaları bir bir ortaya dökülür. FTX alım satım platformu ile yine kendi sahip olduğu Alameda Araştırma adlı kuruluş arasında manipülatif işlemler gerçekleşmiştir. Alameda’nın varlıkları büyük ölçüde FTX’in çıkardığı karşılıksız tokenlardan oluşmuştur. Buna karşılık toplanan paralarla spekülatif yatırımlar yapılmıştır.

Bir anda FTX’in sıkıntıya düştüğü haberi yayılır. Dünyanın en büyük online borsası Binance’nin CEO’su Changpeng Zhao (CZ) ile pazarlıklar başlar. CZ alımdan vazgeçince olumsuz hava koyulaşır SBF iflas için başvurur. İlk incelemelerde hesaplarda 8 milyar dolar açık bulunduğu ortaya çıkar. SBF’nin serveti 1 milyar doların altına düşer. Arjantin’e kaçmak zorunda kalır. Finans tarihinden aşina olduğumuz bir Ponzi finansmanı hilesi, yani para girişleri çıkışlarından fazla olduğu müddetçe oyuna devam etme taktiği ortaya çıkmış, bir efsane daha çökmüştür.

ETKİN DİĞERKAMLIK FELSEFESİ

Buraya kadar SBF’nin serüveninin finansal ve magazin yönüyle ilgilendik. Gelelim işin ideolojik boyutuna. SBF daha MIT’de öğrenciyken Oxford Üniversitesi Felsefe Hocası William MacAskill ile tanışır. MacAskill onu “etkin diğerkamlık” (effective altruism) hareketine katılmaya ikna eder. Hareket hayırseverlik yoluyla dünyadaki sorunları çözmeyi amaçlamaktadır.

MacAskill hayvanlara yapılan zulümü kendine dert edinen bir vegandır. Küresel iklim değişikliği, yoksulluk gibi sorunlar uykularını kaçırmakta sık sık depresyon, anksiyete nöbetlerine girmektedir. Çünkü yaşama müdahale edebilmek için çok paraya gereksinim vardır. Öyleyse “çok verebilmek için çok kazan” stratejisini benimsemek lazımdır Bu nedenle Fetullah Gülen’in “altın nesil” yaratma modeline benzer biçimde elit üniversitelerin parlak öğrencilerine kancayı atar. 2019’da kayda değer bir bölümü Oxford ve Cambridge mensubu 6500 kişiyi bünyesine katar.

SBF de menkul kıymet alım satımıyla servetini artırabilecek, böylelikle daha akçeli hayırseverlik işleri yapabilecektir. Bu çevrelerdeki liberteryen zihniyet, kamu eliyle veya uluslararası kurumlar aracılığıyla yapılacak sosyal projelerin israfa yol açacağını, bürokrasiye boğulacağını vazeder. O nedenle vergi kaçırmak, vergi cennetlerine sığınmak da meşru görülebilir. Nitekim SBF faaliyetlerini Bahamalar’dan yürütür.

“Uzun vadeli” yaklaşım fikriyle ortaya çıkabilecek, düşük olasılıklı felaket senaryolarını engellemeye odaklanılır. Örneğin, yapay zekanın potansiyel risklerini önlemek gibi uçuk projeler finanse edilir. Binance kurucusu CZ de ölmeden servetinin %99’unu bağışlayacağını açıklar. Ancak madem iyi kazanmaktadır öyleyse yoluna devam etmeli, dağıtabileceği parayı artırmalıdır. Böylelikle etkin diğerkamlık izleyicileri hem zenginleşmek için her yolu mübah görmekte, hem de kendilerine etik bir misyon biçmektedirler.

MacAskill de batan FTX’in yönetim kurulundadır. İstifa etse de bir kere prestiji zedelenmiştir. Bu hareketin içinde belki kendisi de dahil,gerçekten iyi niyetli, insanlığa hizmet etmek için yanıp tutuşan, insanların ve havanların yaşadığı acıları dindirmeyi amaçlayan insanlar çoğunlukla olabilir. Ancak hareketin yarattığı ilişkilerde (connection) kısa yoldan zenginleşmeyi düşleyenler, daha çok hayırseverlik yapacağım diye madrabazlıklarda bulunanlar da haliyle az değildir.

Belki daha önemlisi, kamu hizmetlerinin yerine bireysel inisiyatifleri ikame etme, şeffaf sosyal kuruluşlar dururken “köşeyi bir döneyim de görün ne iyilikler yapacağım” hayaline kapılmanın çıkar yol olmadığı SBF örneğiyle kanıtlandı. Ezilenlerin kendi örgütleri ve mücadeleleriyle haklarını kazanmaları dururken, piyasa oyunlarından medet uman birtakım kurtarıcıların bonkörlüklerine sığınmanın çıkmazı da net biçimde görüldü.

Hayri Kozanoğlu / BİRGÜN

'Futbolsuz' Dünya Kupası: Şeriat, şatafat ve güzel oyundan retro manzaralar...- İSMAİL SARP AYKURT / SOL-Özel

 


'Güzel oyunun' çirkinleştirdiği bir şey yoktur. Ancak futbolu mülküne alanların, onu metaya dönüştürenlerin elinden alınmadıkça çirkinleşmesinin sonu da yoktur.

Dünya Kupası bu kez ‘futbol konuşulmadan’ başlıyor. Ancak öyle şölen havası yok ortada, polemikler var ve 94’te Baggio’nun  finalde kaçırdığı penaltı sonrasındaki gibi hissediyoruz. Keskin bir burukluk ve buna eşlik eden bir hayal kırıklığı hissettiriyor kendisini...

2022 Dünya Kupası’nı seyretmek için televizyon başına oturacakların akıllarına gelen ilk şey, şeriat ve şatafat, ortaya saçılan meblağlar, yoğun emek sömürüsü ve cinayetler olacak. Bu durumu ve yaşanan işçi katliamını yok sayıp sadece maç izlemekse düpedüz gayriinsani bir bencillik...

Futboldaki 'Katarizasyon' ne yeni ne de eskiyecek gibi...

Futbolun adı ve şanı üzerinde dönen üçkağıt, işçiler üzerinde tepinen bir şeriat ve sarıklı soytarılar kliği, ona karşı tüm dizginleri serbest bırakmış bir çete FIFA ve çete düzeni kapitalizm var ortada...

Kimisi polisini gönderiyor oraya destek için, kimisi olanaklarını seferber ediyor Katar’a, kimisi de dansözlü şarkı servis edip, “Katarcılık” oynuyor. Futbolda sermaye rejimi şeriatla buluşuyor. Ancak sonuç hep aynı.

İşçiye ölüm, patrona servet, Katar’a da Dünya Kupası...

Futbol, işçi sınıfının bir eğlencesi olarak geliştikçe ona dönük patron iştahı ve salyası arttı artmasına da bu kadar çirkefleşileceği akıllara gelmezdi.

Hayaldi, gerçek oldu... Küçücük bir ülke Katar önce FIFA’yı, FIFA nezdinde ülkelerin futbol baronlarını, futbol yayın haklarını, Avrupa’nın önde gelen kulüplerinin mülki haklarını ve en sonunda da 4 senede bir düzenlenen, “futbol şöleni” diye tarif ettiğimiz şampiyonayı satın aldı.

Netflix değil: FIFA’nın maaşı Katar monarkının cüzdanında...

Kapitalizm tam da burada bir yerde vuku buluyor işte, patronlar Katar için dayanışıyor, Katar’a el birliğiyle sahip çıkıyor. Tribünler ise homurdanıyor ve işçi katliamına, Katar’a verilen sonsuz ayrıcalıklara, FIFA Başkanı Infantino’nun Katarcı açıklamalarına ve genel kısıtlamalara isyan ediyor.

Tribünler emekçi halk yığınlarını tuttuğu için güçlüdür ve üzerine topyekun bir ilericilik asla atfedilemese de  iyi ya da az da olsa bir örgütlülük içerir. Bu nedenle, Katar’ın “bindirilmiş kıtaları” ve paralı elemanlarını organize eden futbol kapitalistlerinin idrak edemeyeceği sosyal hareketlilikler daima günceldir.

Bu enerjinin tribünlerde neye evrileceğini ve sonrasına ne bırakacağını ise görmek elbet mümkün olacaktır.

Peki ya artık kıdemli üye konumundaki Katar ve yancı Katarcılar’ı ne yapmalıdır?

FIFA, Katar ve diğer hempalarının birbirleriyle kurdukları kirli ilişkiler ortada. Öte yandan şimdilerde Netflix’e konu olan “FIFA’nın iç yüzü” belgeselinde “yolsuzluk, rüşvet ve ihanet” şeytan üçgeni etrafında gösterilen futbol kalpazanlık örgütünün, bu büyük futbol endüstrisi resminde Katar’a biçtiği rol harikulade bir boyuta varmıştır.

O yüzden futboldaki sömürü ilişkisi, emek gaspı, işçi cinayeti, hayal ticareti, kapitalist propaganda, sponsorluklar ve dahası takip edilmeyi gerektiriyor. Ve bu yalnızca 4 seneye bir periyotlarla izlenecek bir süreç değil...

Futbol endüstrisi sanıldığından çok daha fazlasını anlatıyor.

İmaj tazelemenin yeni rotası: Makyajlı Dünya Kupası....

Katar ise petrol neticesinde sağladığı zenginlik ve ekonomik güçle başlattığı imaj tazeleme ve algı değiştirme çalışmasını “spor diplomasisi” kategorisi altında işletmeye kaldığı yerden devam ediyor. 2022 Katar Dünya Kupası, bu hallaç pamuğu gibi atılan futbolun geldiği son noktayı sembolize ediyor.

Katar iktidarı, Dünya Kupası’ndan ne istiyor ya da iklim şartları elverişsiz ve küçük bir coğrafya, neden FIFA tarafından makyajlanıyor?

Çünkü Katar, işçilerden ve halktan çalıp sömürdüklerini futbol baronlarına naklediyor. Uzağa gitmeyin, Türkiye Süper Kupa maçının Katar’da yapılmasını hatırlayın...

Katar’ın futbola ve genel olarak spora destek olduğu iddiasındakilerin ise unuttukları bir şey var. Neden kimse Katar halkının ne kadarının spor yapabildiğinden, spora erişebildiğinden, maçları izleyip izleyemeyeceğinden vb. bahsetmiyor?

Çünkü böyle bir istatistik “genel stratejilerine” hizmet etmiyor. Temel kaygı, ekonomik akışın sağlanması ve Katar için de bunun bir güç ve imaj tazelemeye hizmet etmesi ile sınırlı. Özetle, spor yapabilme hakkı ne FIFA ve diğer kuruluşların ne de Katar sermayesinin umurunda. 

Katar monarşisi, ülke hakkında var olan algıların yeniden üretileceği alanlar ve iyi imaj satın alacağı pazarlar arıyor.

Katar’ın pragmatik yaklaşımı, Körfez ülkeleriyle girdiği sportif paylaşım savaşı ve bu konuda açılan alan ve boşluklar sporda yeni bir himayecilik örneğini gözler önüne serdi. Artık ilk kez ve Katar şeyhleri uğruna kışın yapılan Dünya Kupası üzerinden yeni bir örnekle karşı karşıyayız. 

İçki yasağı, kiralık taraftar, futbolculara rüşvet ve tehdit, finansal yatırım ve petro-dolarlarla gelen saadet, komploculuk, yardım ve yataklıkla birlikte tribünlerdeyiz...

‘Bir buçuk saatlik maçı bir ömür konuşmak...’

2022 Dünya Kupası artık iki kısma ayrılıyor. Bunun ilki Katar himayesi ise diğeri de pek konuşulmayan kısmıdır; her şeye rağmen futboldur. Artık “Kupaların Kupası”, Halit Kıvanç’ın sesi olmadan ne kadar anlamlıdır bilinmez ama, Dünya Kupası’nın tarihinin futbolu seven birini heyecanlandırmaması imkansızdır.

İster Dünya Kupası ya da “World Cup” isterse de “Weltmeisterschaft”, “Coupe du Mond” olarak söylensin; futbolun, Dünya Kupası organizasyonu altında birleştirdiği kitle milyonları etkiliyor, yönlendiriyor.

Futbol bir fenomen olarak en önemli organizasyonuna Katarcı şeriat hizbinin gölgesi altında girse de hala mercek altına alınacak bir olaydır Dünya Kupası’nın başlaması...

Mesela üstat Halit Kıvanç şöyle yazar Dünya Kupası için, 20 sene kadar önce ve yoğun bir heyecanla:

“Hakem, düdüğünü çalar ve maç başlar. Bu ilk düdük ‘başlama vuruşu’nu haber veren işarettir. Sonrasında futbolun tüm heyecanı, stadtaki binlerden, kulağı radyoda ya da gözleri televizyonda on binlere, milyonlara kadar yayılır. Daha sonrasında ise futbolun bitmez tükenmez muhabbeti başlar. Futbola pek yakın olmayanların en çok yadırgadığı da budur. ‘Bir buçuk saatlik maçı bir ömür konuşuyorsunuz’ diye şaşarlar. Haksız da sayılmazlar bir bakıma... O sonsuz futbol sohbeti, bir başka deyimle, o doyumsuz futbol keyfi olmasa, hele hele eskiler gündeme getirilmese belki de tadı kalmaz futbolun...”

Dünya Kupası bir futbol klasiğidir...

O nedenle futbol biraz da nostaljidir, retrodur, mazidir... Dünya Kupası, 1994’te Roberto Baggio’nun kaçırdığı penaltıyla birlikte Brezilya’nın kalecisi Taffarel’in ellerini kaldırarak göğü işaret etmesidir biraz. Dram, yenilgi ve zaferin aynı anda hissettirdikleridir. 

Bir penaltı kaçırmak ve kupayı finalde kaybetmekten daha korkuncu ise yine 94 ABD’de  kendi kalesine attığı gol nedeniyle ülkesinde bir öğretmen tarafından 12 kurşunla katledilen Escobar’dır Dünya Kupası...

Kupa, aynı zamanda ve hiç kuşkusuz siyasi bir serüvendir. 1934’te Mussolini İtalyası’nın İtalya’da düzenlenen kupayı bir şekilde kazanması ve bunu faşist düzenin propaganda aracı olarak değerlendirmesidir. 

İtalyan Faşistler mutlu ve gururludur, 1 milyon Liretlik bir kâr artık kasalarındadır.

‘Sosyalist değil, komünistim...’

Yerine göre de yarışmacı ve dayanışmacıdır Dünya Kupası... Soldan bakanlar için Sovyetler Birliği’dir, Yugoslavya’dır, Breitner’dir, ezilenlerin yanıdır, Maradona’dır. Tanrı’nın elidir. Malvinas (Falkland) Adası’nın rövanşıdır. 1934’te Avusturya’nın kâğıttan adamı, daha sonra Nazi milli takımında oynamayı hakaret saydığı için sessizce katledilen Sindelar’dır. 

Ve yahut 98 Fransa’da Norveç Teknik Direktörü Olsen’in “Beni sosyalist olduğum için eleştiriyorlar, hata yapıyorlar. Ben sosyalist değil, komünistim” çıkışıdır.

Dünya Kupası, 1954’te 4-2-4’le oynayan, “bira göbekli” Puşkaş, Nandor Hidegkuti ve gol kralı Sandor Kocsis’tir. Unutulmaz olan ise Wembley’de İngilizlere karşı alınan 6-3’lük galibiyettir. 

1966’da ise Lev Yashin’li, Malofeyev’li, Chislenko’lu, Banishevskiy’li, Valeriy Porkujan’lı kadrosuyla 4. olan Sovyetler Birliği önemli bir iş başarmıştır. Ancak 1966’daki en ilginç olay, İngiltere’de gerçekleşen turnuvada Middlesborough halkının da desteğini arkasına alan Kuzey Kore’nin İtalya’yı turnuvanın dışına itmesi olmuştur.

‘Dünya Kupası, Turgay Şeren’dir, Lefter’dir...’

Dünya Kupası, kimi zaman tahmin edilemez gündemler yaratsa da kapsamlı bir futbol karnavalıdır. 

Şampiyon olamayan, belki de en kaliteli takım Rep’li, Gullit’li, Rensenbrink’li,Cruyff’lü Hollanda için üzülmek, Kempes’li, Ardiles’li, Passarella’lı Arjantin, Hassler’li, Littbarski’li, Klinsmann’lı, Müller’li Federal Almanya, Roger Milla’lı Kamerun, Hristo Stoichkov’lu Bulgaristan, 1954’te Turgay Şeren’li, Lefter’li Türkiye’yi özlemektir.

İsimleri ve kadroları duyunca heyecanlanmaktır.

Dünya Kupası, 1143 dakika gol yemeyen İtalyanların ünlü kalecisi Zoff’a gol atmayı başaran Haitili golcü Sanon’dur ya da Dünya Kupası tarihinde ilk kez düdük çalan Türk Hakem Doğan Babacan’dır.

Futbol, unutmanın değil, hatırlamanın adı olmalıdır

Futbol ve Dünya Kupası bu renklerin ve eksik kalanların tamamıdır. Bu nedenle “güzel oyunun” çirkinleştirdiği bir şey yoktur. Ancak futbolu mülküne alanların, onu metaya dönüştürenlerin elinden alınmadıkça çirkinleşmesinin sonu da yoktur.

Bu nedenle Katar’daki bu turnuva, Dünya Kupası bize unutturmamalıdır, izlerken de hatırlatmalıdır...

Futbol, ivedilikle saf değiştirmek zorundadır.

İSMAİL SARP AYKURT / SOL-Özel

BELLEK..... -22 KASIM-

 


 OLAYLAR: 

  • 1497 - Portekizli denizci Vasco de GamaÜmit Burnu'na vardı.
  • 1617 - I. Mustafa Padişah oldu. Babadan oğula geçen taht, bu kez kardeşe geçmiştir. Akıl sağlığı bozuk olan I. Mustafa, 3 ay sonra tahttan indirilmiş, 1622'de yeniden tahta çıkmış, 1623'te tekrar indirilmiştir.
  • 1909 - Tıp Fakültesi'ne bağlı Diş Hekimliği bölümü kuruldu.
  • 1922 - Mısır'da Howard Carter, yardımcısı George Herbert de Carnarvon'la birlikte firavun   Tutankhamun'un mezarını açtılar.
  • 1925 - Şapka Devrimi'ne karşı gösteriler sürüyor; Kayseri'de gösteriler yapıldı.
  • 1928 - Ravel'in Boléro'su ilk kez Paris'te sahnelendi.
  • 1936 - Halit Ziya Uşaklıgil'in son anıları "Saray ve Ötesi", Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmaya başlandı.
  • 1940 - II. Dünya Savaşı'nın Balkanlara sıçramasıyla birlikte Türkiye Bakanlar Kurulu, İstanbul ve Kocaeli'nin yanı sıra Trakya illerinde sıkıyönetim ilan etti.
  • 1943 - LübnanFransa'dan bağımsızlığını kazandı.
  • 1948 - Türkiye'nin ikinci iktisat kongresi olan 1948 Türkiye İktisat Kongresi toplandı. Kongrede, devletçilik politikası eleştirildi, özel girişimciliğin teşviki istendi.
  • 1948’de bugün, İstanbul Ticaret Odası’nın “millileştirilmesi” sürecini yürüten “Limancı” lakaplı Ahmet Hamdi Başar’ın kurduğu İstanbul Tüccar Derneği’nin girişimiyle II. İktisat Kongresi toplandı. Sivil inisiyatif ile toplanan tek iktisat kongresi 27 Kasım’a kadar sürecekti. Döneminde oldukça önemli sonuçları olan kongre daha sonra “unutulacak” ve II. İktisat Kongresi 1981 yılında bir kez daha toplanacaktı.
  • 1950 - Dünya Barış Konseyi, Türkiye'den Nâzım Hikmet, İspanya'dan Pablo Picasso, Şili'den Pablo Neruda, Amerika'dan Paul Robeson ve Polonya'dan Wanda Jakubowska olmak üzere Uluslararası Barış Ödülü verdi.
  • 1952 - Vatan gazetesinin başyazarı Ahmet Emin Yalman silahlı saldırıya uğradı.
  • 1958- Juilliard Dörtlüsü, besteci Adnan Saygun’un 1. Yaylı Çalgılar Dörtlüsü’nü Washington’da seslendirdi.
  • 1962- Hükümetin davetlisi olarak Türkiye’yi ziyaret eden Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’un gezisi olaylı geçti.
  • 1963 - Amerika Birleşik Devletleri Başkanı John F. Kennedy Dallas'ta öldürüldü. Aynı gün, yardımcısı Lyndon B. Johnson Başkan oldu.
  • 1967- İstanbul’daki Kıbrıs yürüyüşünde ABD bayrağı yaktıkları gerekçesiyle Deniz Gezmiş, Aşık İhsani ve Uğur Büke gözaltına alındı.
  • 1968 - Türkiye'de ilk kalp nakli yapıldı. Doktor Kemal Beyazıt ve ekibinin gerçekleştirdiği ameliyat sonrası hasta 18 saat yaşayabildi.
  • 1968- Şadi Alkılıç “Türkiye’nin tek kurtuluş yolu sosyalizmdir” başlıklı yazısından dolayı “komünizm propagandası”ndan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yazı, Cumhuriyet gazetesinin düzenlediği makale yarışması kapsamında 12Aralık1962 tarihli gazetede yayınlanmıştı.  
  • 1975 - Monarşi, İspanya'ya geri döndü; Juan Carlos İspanya Kralı oldu.
  • 1976- Bursa Cezaevi’nde isyan çıktı. Müdür rehin alındı. 
  • 1976- Okuduğu şiirler ve çalıp söylediği türkülerde “komünizm propagandası yaptığı” gerekçesiyle DGM’ce 8.5 yıl hapis ve 4 yıl sürgün cezasına çarptırılan iki gözü görmeyen kadın ozan Şah Turna için devrimci kuruluşlar af kampanyası başlattı.
  • 1978- Menemen Asliye Ceza Mahkemesi’nde Savcı, Çiğli Haavalimanında CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in geldiği sırada, bir toplum polisinin elindeki özel yapım silahından ateşlenen tahrip fişeğiyle Mehmet İsvan’ın yaralandığı olayın, polis İ.Çetin’in de içinde bulunduğu bir örgüt tarafından planlandığı iddiasıyla sanık polisin tekrar tutuklanarak idam istemiyle yargılanmasını istedi. Mahkeme davanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevki kararı aldı.
  • 1978- Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesi, Ülkü Ocakları Derneği’nin kapatılmasına karar verdi.
  • 1978-  İstanbul Draman’da genellikle sol görüşlülerin devam ettiği “Huzur” kahvehanesine gece bir otomobille gelen 3 ülkücünün otomatik silahlarla açtığı ateşte Ramazan Üstün ile Yadigar Eke hayatını kaybetti, 2 kişi ağır yaralandı.
  • 1979 - Uluslararası Para Fonu, IMF, Türk lirası'nın yeniden devalüe edilmesini istedi.
  • 1979- – DİSK/Yeraltı Maden-İş üyesi KBİ Murgul-Çukurkaya İşletmesi işçisi Nurettin Yılmaz, evinin önünde kurşunlanarak öldürüldü.
  • 1980- Sıkıyönetim mahkemelerindeki yargılamalar için 90 güne çıkarılan gözaltı süresi, olağan dönemler için de 7 günden 15 güne çıkarılıyor.
  • 1982- DİSK/Tekstil Sendikası yöneticilerinin Sıkıyönetim Mahkemesi’nde başlayan ve “Savaş hali” hükümlerinin uygulandığı duruşmasında 28 kişinin 5-20 yıl arası hapsi ve sendikanın kapatılması istendi.
  • 1982-  Açıköğretim uygulaması başladı.
  • 1983- TRT Genel Müdürü Macit Akman, ”Yorgun Savaşçı” filminin kopyasının mevcut olduğunu açıkladı.


  • 1983 - Yazar Tezer Özlü, Almanya'da "Malbug Ödülü"nü kazandı.
  • Tezer Özlü (d. 10 Eylül 1943; Simav, Kütahya - ö. 18 Şubat 1986; Zürih, İsviçre), Türk yazar.
  • Başta Çocukluğun Soğuk Geceleri ve Yaşamın Ucuna Yolculuk olmak üzere az sayıda kitabıyla tanınır. Yazar Demir Özlü ve yazar-çevirmen Sezer Duru'nun kardeşidir. Simav'da doğdu. Çocukluğu anne babasının görev yaptığı Simav, Ödemiş ve Gerede'de geçti.  İstanbul'a 10 yaşındayken geldi. Avusturya Kız Lisesi'ne gitti; ancak mezun olmadı. 1961'de yurt dışına çıktı. 1962 - 1963 yıllarında otostopla Avrupa'yı gezdi. Paris'te tanıştığı tiyatrocu ve yazar Güner Sümer'le 1964 yılında evlendi. Birlikte Ankara'ya yerleştiler. Sümer'in AST'ta çalıştığı bu dönemde Özlü, Almanca çevirmenlik yaptı. AST'ta 1963-64 sezonunda Sümer'in yönettiği Brendan Behan'ın Gizli Ordu oyununda oynadı. Sümer'den ayrılarak İstanbul'a yerleşti. Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle kesintili olarak 1967 - 1972 yılları arasında İstanbul'da farklı hastanelerin psikiyatri kliniklerinde kaldı. Çocukluğundan başlayarak yaşadıklarını ve klinikte kaldığı bu dönemleri Çocukluğun Soğuk Geceleri  kitabında yazdı. 1968 yılında yönetmen Erden Kıral'la evlendi. Bu evlilikten 1973'te kızı Deniz doğdu. Bir burs alarak 1981'de Berlin'e gitti. Bu arada Kıral'dan ayrıldı. Kanada'da yaşayan İsviçre asıllı sanatçı Hans Peter Marti ile tanıştı ve 1984'te Marti'yle evlenerek  Zürih'e yerleşti. Göğüs kanseri nedeniyle 18 Şubat 1986'da burada öldü. Mezarı Aşiyan Mezarlığı'ndadır. Özlü, eski eşi Erden Kıral'ın Yol filminin çekimi döneminde yaşananları anlattığı filmi Yolda'da Yelda Reynaud tarafından canlandırıldı. İlk kitabı 1963'ten itibaren dergilerde yayımlanan öykülerinden oluşan Eski Bahçe'dir. Kitap ilk kez 1978'de basıldı. 1980'de ilk romanı olan Çocukluğun Soğuk Geceleri yayımlandı. Kendisini derinden etkilemiş üç yazar olan Svevo, Kafka ve Pavese'nin izinden giderek yazdığı ikinci romanı 1983'te Auf den Spuren eines Selbstmords (Bir İntiharın İzinde) adıyla yayımlandı. 1983 Marburg Yazın Ödülü'nü kazanan kitap, yazar tarafından Yaşamın Ucuna Yolculuk adıyla Türkçe olarak bir anlamda yeniden yazıldı ve bu hâliyle 1984'te basıldı. İlk öykü kitabı Eski Bahçe yazarın ölümünün ardından, daha sonra yazdığı öykülerle birlikte Eski Bahçe - Eski Sevgi adıyla 1987'de okurla buluştu. Gergedan Dergisi 13. sayısında yazar anısına bir "fotobiyografi" yayımladı. Günce ve anlatılarından bazı parçalar ise Kalanlar (1990) adlı küçük bir kitapçıkta bir araya getirildi. Bu kitapta yer alan çoğu Almanca yazılmış metinler, Sezer Duru tarafından Türkçeye çevrildi. Özlü'nün yayımlanmamış senaryosu Zaman Dışı Yaşam da yazarın tüm yapıtlarını yayımlayan Yapı Kredi Yayınları (YKY) tarafından 1993'te basıldı. Bu seride, yazarın dostu Leyla Erbil'e yazdığı mektuplardan oluşan Tezer Özlü’den Leyla Erbil’e Mektuplar (1995) da bulunmaktadır. Ayrıca Özlü'nün yazar arkadaşı Ferit Edgü'yle mektuplaşmalarından oluşan Her Şeyin Sonundayım adlı kitabı da 2010'da SEL Yayıncılık etiketiyle basılmıştır  Wolfgang Hildesheimer'in "Bay Walser'in Kargaları" adlı eserini Türkçeye çevirmiştir ve radyoya uyarlamıştır.
    • Eski Bahçe (1978), öykü
    • Çocukluğun Soğuk Geceleri (1980), roman
    • Auf den Spuren eines Selbstmords (Bir İntiharın İzinde) (1983) (Kitabın Türkçeye çevrilmiş adı Yaşamın Ucuna Yolculuk), anlatı.
    • Eski Bahçe - Eski Sevgi (1987), öykü
    • Kalanlar (1995), deneme
    • Zaman Dışı Yaşam (2000), senaryo
     
  • 1984 - Avrupa Konseyi'nde Türkiye'nin dönem başkanlığı tartışıldı. Sonuca varılamayınca, Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu toplantıyı terk etti.
  • 1985- İstanbul’da bir kuyumcuyu kaçırarak dövizlerini gaspeden polis çetesi içinde, Zeynel Abidin Ceylan’ın işkenceden ölümü nedeniyle aranan Mustafa Haskırış’ın da bulunduğu anlaşıldı; firari polis için gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. Komiser Muavini Mustafa Haskırış’ın akrabası ülkücü Davut Haskırış da, 1976’da SBF-DER Başkanı Hakan Yurdakuler’in katledilmesinden dolayı 24 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
  • 1986- Dersim Ovacık Hürmek kırsalında kolluk güçlerinin düzenlediği operasyonda İbrahim Polat (1950- Kürecik), Hüseyin Tosun (1956- Pertek), Rıza Sökmen (1955- Elazığ), Ünal Küçükbayrak (1954- Siverek), Mehmet Kemal Yılmaz (Karabük), Ali Rıza Boyoğlu (1956- Refahiye), Zeki Uygun (1953- Hafik) Kamile Öztürk (1956- Alaca) ve İsmail Doğan (1965- Pülümür) öldürüldü. Öldürülenlerden 7 kişinin TKP/ML konferans delegesi, 2 kişinin de TİKKO üyesi olduğu açıklandı.  
  • 1986 - Mike Tyson, 20 yaşında Dünyanın en genç ağır sıklet şampiyonu oldu.
  • 1989- Paris’teki “Kürt Konferansı”na katıldıkları için SHP Disiplin Kurulu’nun 4’e 5 oyuyla 17 Kasım’da SHP’den ihraç edilen Kürt kökenli 7 milletvekilinin ardından Doğu-Güneydoğu illerinden 12 il başkanı SHP’den istifa etti.
  • 1990- BM Gıda ve Tarım Örgütü’nden (FAO) telgrafla gıda yardımı talep eden 19 belediye memuru gece evlerinden gözaltına alındı; 5’i serbest bırakılırken 14’ü hakkında DGM’ce soruşturma başlatıldı.
  • 1994- Nazım Hikmet’in 1940’larda Bursa Cezaevi’nde geçirdiği 10 yıllık dönem üzerine Macit Koper’in yazıp sahneye koyduğu “Aslolan Hayattır” adlı oyun İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda sergilenmeye başlandı.
  • 1994- Devlet Opera ve Balesi’nin bütçesinde kesinti yapıldı. Kesintiyi yapan Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Refah partisi milletvekilleri, “Opera ve bale ne iş yapar, bunları kaç kişi seyrediyor” dediler.  
  • 1995 - Tamamı bilgisayar desteği ile oluşturulmuş ilk uzun metrajlı konulu animasyon film olan Oyuncak Hikâyesi gösterime verildi.
  • 1996- Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak için: “O bir kahraman.”
  • 1996-  Human Rights Watch’un hazırladığı, Belge Yayınları’ndan basılan”Savaş ve İnsan-Türkiye’ye Silah Transferleri ve Savaş Yasaları İhlalleri” adlı kitap nedeniyle TCK 159’dan dava açılan yayıncı Ayşenur Zarakolu ve gazeteci Ertuğrul Kürkçü’nün yargılanmasına devam edildi. Kesinleşmiş bir cezasından dolayı Bayrampaşa Cezaevi’nden getirilen Zarakolu, yine Belge Yayınları’ndan çıkan Faysal Dağlı’nın “Ateşten Portreler” adlı kitabı nedeniyle yargılandığı davadan beraat etti. 
  • 2000- İspanya’nın eski sağlık bakanı Ernest Lluch silahlı saldırıda öldürüldü.  
  • --------------------------------------------------------------------------------
  • ----------------------------------------------------------------------------------
  • 2004- Hükümet, F tipi cezaevlerini yasal hale getirip hücre, tek tip elbise, çalışma zorunluluğu öngören tasarıyı geri çıktı. Hükümet, kamuoyunda eylemlerle protesto edilen tasarıyı yeniden düzenleyecek.  

  • 2003- Gürcistan’da 2 Kasım seçimine hile karıştığı iddiasıyla Devlet Başkanı Eduard Şevardvadze’ye karşı başlatılan gösteriler isyana dönüştü. Göstericiler parlamentoyu bastı. İsyancılar, yeni seçim yapılana kadar eski parlamento başkanı Nino Burjanadze’yi devlet başkanı ilan etti. Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze “Bu bir darbe, istifa etmeyeceğim” dedi. 

    2005- Almanya’da seçimlerden iki ay sonra Angela Merkel başbakan oldu. Hıristiyan Demokrat partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) koalisyonu toplam 448 milletvekilinini 397’sinin oyunu aldı. Angela merkel, Almanya’nın ilk kadın ve Doğu Almanyalı başbakanı oldu.  

    2005-  Şemdinli’de kitabevi bombalanması ve sonrasındaki olaylar Adana ve Mersin’de “Demokrasi Platformu” bileşenlerince protesto edildi.

    2006- Britanya’da polis, artık taşınabilir bir cihazla sokaklarda vatandaşın parmak izini alacak. “Lantern” adlı uygulamaya insan hakları örgütleri tepkili.

    2006- Dünya Ekonomik Forumu Türkiye Zirvesi İstanbul’da başladı.

    2007- Ankara’da DİSK/Emekli-Sen üyeleri, sendikalarının kapatılması kararına karşı AKP Genel Merkezi girişine siyah çelenk bıraktı.

    2007-  Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in ”Milli Park’ta (Kaz Dağları) bir şey yapılması mümkün değil. Kaz Dağı’nı ve Milli Parkı ayırmak lazım” demesine karşın, Kaz Dağları’nın Milli Park bölgesinde de maden arama çalışmaları yürütüldüğü öğrenildi.

    2009- CHP Gençlik Kolları üyeleri, Ankara ve İstanbul’da Deniz Feneri Derneği’nin kurban bağışı için başlattığı kampanyayı protesto etti.

    2010- Trabzon’un Araklı ilçesi Kayacık (Kizirnos) yayla köyüne yapılması planlanan HES, Kayacık Köyü Dayanışma Platformu’nca protesto edildi.

    2010- Kamboçya'da bir festivalde çıkan izdihamda 378 kişi öldü. Yüzlerce kişi de yaralandı.

    2010-  İTÜ’nün 2008 akademik yılı açılışında Başbakan Erdoğan’ı protesto eden Öğrenci Kolektifi’nden 18 öğrenci 1’er yıl 3’er ay hapse mahkum edildi.

    2011- Oda TV Davası’nda 9 ay sonra hakim karşısına çıkan 12’si tutuklu 13 sanığın davası, “reddi hakim” talebinde bulunan 6 sanığın talebinin bir üst mahkemede değerlendirilmesi için ertelendi. Karar sonrası Ahmet Şık izleyicilere “Biz geleceğiz, hiç merak etmeyin” dedi.

    2011-  İÜ Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültelerinde görevli öğretim üyeleri, tıp öğrencileri, uzman ve asistan hekimler ile sağlık çalışanları hizmet vermedi.

    2013- 8 ilde RedHack’e yönelik düzenlenen operasyonlarda, aralarında Barış Atay’ın da bulunduğu 14 kişi gözaltına alındı.

    2013-  TTK Üzülmez Müessese Müdürlüğü’nde çalışan maden işçileri “kötü çalışma şartlarını protesto için” mesai bitiminde ocaklardan çıkmama eylemi yaptı. Sabah gelen işçiler de ocaklara inmedi.

    2013-  Celal Adan’ın, Kemal Türkler’in kızı Nilgün Türkler Soydan’a açtığı hakaret davası “3 yıl içinde babasının davaları hakkında basın önünde konuşmaması” şartıyla düşürüldü.

    2013-  Karşılama ve uğurlama törenleri ile temel atma, açılış ve benzeri törenlerde kırmızı halı serilmesi uygulamasına son verilmesine ilişkin genelge Resmi Gazete’de yayımlandı

    2017- Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, eski Sırp Komutan Ratko Mladic hakkında, 1995 yılında Srebrenitsa soykırımında 8 binden fazla Bosnalı erkeğin öldürülmesi suçu, insanlığa karşı suç ve savaş kanunlarını ihlal suçundan müebbet hapis cezası verdi. 

  •  

 DOĞUMLAR: 




 ÖLÜMLER: 

  • 1718 - Blackbeard (Karasakal), İngiliz korsan (d. 1680)
  • 1902 - Walter Reed, Amerikalı bakteriolog (d. 1851)
  • 1916 - Jack London, Amerikalı yazar (intihar) (d. 1876)
  • 1948 - Ömer Fahreddin Türkkan, Türk asker ve diplomat (Medine Müdafii) (d. 1868)
  • 1976 - Hastalığına yenilen yazar Sevgi Soysal (40) hayata veda etti. 12 Mart ara rejimi döneminde iki kez tutuklandı; 8 ay Yıldırım Bölge’de hapiste, 2.5 ay Adana’da sürgünde kaldı. Hapishane sonrası Anka Haber Ajansı ve Sosyalist Kültür Derneği’nin kuruluşunda rol aldı.
  • 1988 - Luis Barragán, Meksikalı mimar (d. 1902)
  • 1993- 12 Eylül döneminde TKP/ML Davasından yargılanarak Diyarbakır 5 No’lu Cezaevinde tutuklu kaldığı sürede gördüğü işkence ile katıldığı açlık grevleri ve ölüm oruçları sonucu kanser hastalığına yakalandığı ileri sürülen Mazlum Eren (1958- Ovacık), tedavi amacıyla gittiği İsviçre’de yaşamını yitirdi.
  • 1994 - Asuman Korad, Türk tiyatro oyuncusu (d. 1934)
  • 2000 - Emil Zátopek, Çek atlet (d. 1922)
  • 2007 - Maurice Béjart, Fransız-İsviçreli dansçı, koreograf ve opera yönetmeni (d. 1927)
  • 2007 - Verity Lambert, İngiliz televizyon ve film yapımcısı (d. 1935)
  • 2011 - Lynn Margulis, Amerikalı biyolog, taksonomist, bakteriyolog ve kuramcı (d. 1938)
  • 2017 - Dmitri Hvorostovski, Rus bariton ve uluslararası opera sanatçısı (d. 1962)
  • 2019 - Jean Douchet, Fransız film yönetmeni, senarist, yazar, tarihçi, film eleştirmeni ve eğitimci (d. 1929)




(derleyen: mstfkrc)