23 Aralık 2022 Cuma

BELLEK - 23 ARALIK -

 


OLAYLAR:


  • 1872 - Vefa Lisesi'nde eğitime başlandı.
  • Vefa Lisesi

    1872’de Türkçe eğitim yapan ilk sivil lise olarak Vefa Mektebi adıyla açılmıştır. Açıldığı zaman Mekteb-i Mülkiye’ye bağlıydı. 1886’da İdadî-i Mülkî-i Şâhâne adıyla bağımsız bir okul hâline geldi. 1913-1914 öğretim yılında Vefa Mekteb-i Sultanîsi adıyla sultanî statüsüne çıkarılan okulda ibtidaî, rüşdî ve idadî eğitimi verilmeye başlanmıştır. 1925’te Vefa Erkek Lisesi adını alan okul, Kadırga’daki Eczacılık Okulu binasına ortaokul statüsüyle taşındıysa da 1933’te yeniden lise oldu. Okulun bünyesinde, Anadolu Lisesi statüsüne geçtiği 1990 yılına kadar hem ortaokul, hem de lise kısmı yer almıştır. Uzun süre Mütercim Rüştü Paşa Konağı’nda öğretim yapan Vefa Lisesi, 1937’de Yüksek Öğretmen Okulu binası olarak kullanılmaya başlanan binaya taşındı. Bu okulun 1949 yılında Çapa’ya taşınmasıyla kapasitesini arttırarak iki binada öğretime başlandı. 1958 yılında Vefa Lisesi’nin bünyesinde İstanbul’un İlk Akşam Lisesi açıldı. Vefa Akşam Lisesi 1978’de Pertevniyal Lisesi’ne aktarılmıştır. 1989’da Anadolu Lisesi’ne dönüştürülerek adı Vefa Anadolu Lisesi oldu. 2001’de okulun statüsü değiştirilmeden, adındaki “Anadolu” kelimesinin çıkartılarak Vefa Lisesi’ne dönüştürüldü. Şu anda Vefa Lisesi’nde bir müdür, 3 müdür yardımcısı, 54 öğretmen görev yapmakta ve 709 öğrenci eğitim görmektedir.

  • 1876 - I. MeşrutiyetII. Abdülhamit'in hattı hümayunuyla ilan edildi. 13 Şubat 1878'de sona erse de, ülkede parlamento düşüncesini doğurdu.
  • 1888 - Ağır depresyon geçiren ressam Vincent Van Gogh kulağını kesti.
  • 1916 - I. Dünya Savaşı: Megdaba Muharebesi'nde, Birleşik Kuvvetler Sina yarımadasında bir Türk garnizonunu ele geçirdiler.
  • 1919- İtalyanlar Antalya’dan sonra Konya’yı işgal ettiler.
  • 1928- Cumhuriyet’in 5.yılında çıkan Af ile Nazım Hikmet’e gıyabında 1925 ve 1927’de verilen toplam 15 yıl 3 aylık hapis cezaları kalktı. SSCB’de bulunan N.Hikmet ve ”Laz İsmail” (İsmail Bilen) Temmuz 1928’de aftan yararlanmak için Hopa’dan gizlice giriş yaparken yakalanmıştı.
  • 1930- Türkiye ile Yunanistan arasında, nüfus mübadelesi gerçekleştirildi.

  • 1930 - Menemen'deki ayaklanmada, yedek subay öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay, Cumhuriyet karşıtlarınca öldürüldü. Aynı olayda Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki de öldürüldü.
  • 1941- Japonya, Hong Kong’u işgal etti.
  • 1947 - Bell Laboratuvarları, ilk kez transistör'ü dünyaya tanıttı.
  • 1948- Japonya’nın savaş dönemi başbakanı General Toco ve o dönemin liderlerinden 6 kişi Tokyo’da asıldı.
  • 1953 - Sovyetler Birliği'nin eski Gizli Polis Şefi Lavrenti Beria kurşuna dizildi. Beria ajanlıkla suçlanıyordu.
  • 1954- İlk organ nakli (böbrek), ikiz kardeşlerin birinden diğerine, Boston’daki Peter Bent Brigham hastanesinde ve Doktorlar Joseph Murray ve J. Hartwell Harrison tarafından gerçekleştirildi.
  • 1958- Cumhurbaşkanı Celal Bayar Bütçe Komisyonu görüşmelerine “Demokrat Parti bastonu” ile geldi. Cumhurbaşkanının bu yandaş tutumu eleştirildi.
  • 1962- Küba hükümeti, 17 Nisan 1961’deki CIA destekli başarısız “Domuzlar Körfezi Çıkarması”ndan dolayı 30’ar yıl hapse mahkum ettiği 1113 kontra elemanını, 63 milyon $’a karşılık gelen sıhhi malzeme, gıda maddesi ve çocuk maması karşılığında takas ederek ABD’ye gönderdi.
  • 1963 - Kanlı Noel olayları: Olaylar sonucu, küçük köylerdeki Türkler daha büyük köylere göçe başladı.
  • 1967- Fransız düşünür Babeuf’un Devrim Yazıları adlı eserinin Türkçe’ye çevrilmesi kovuşturmaya uğramış ve kitap toplatılmıştı. Bu durumu protesto etmekten yargılanan aydınlar beraat etti. Yargılanan aydınlar Yaşar Kemal, Melih Cevdet Anday, Demir Özlü, Şükran Kurdakul, Edip Cansever, Arif Damar, Memet Fuat, Orhan Arsal, Hüsamettin Bozok, Sabri Altınel idi.
  • 1968- Nazım Hikmet’in şiirlerini “Bütün Eserleri” adlı bir kitapta topladığı için tutuklanan yazar Nezihe Meriç serbest bırakıldı.
  • 1969- Gece öğrencilerin uyuduğu sırada basılan İTÜ Gümüşsuyu Yurdu 800 polis ve 200 jandarma tarafından arandı.
  • 1971- Adalet Partili İstanbul Belediye Başkanı Dr.Fahri Atabey İstanbul Kadıköy’de “Et Tanzim Satış Mağazası” açılışını yaptı. Atabey “Amacımız halka ucuz ve kaliteli et temin etmektir. Kasaplar insaflı hareket etmeye başladıkları an, bu satış yerleri kapatılır” dedi.
  • 1972- “Anarşik faaliyetlerde bulundukları” gerekçesiyle AÜ Hukuk Fak.eski dekanı Uğur Alacakaptan’a 6 yıl 3 ay, Asistan Uğur Mumcu’ya 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi. Alacakaptan ve Mumcu ömür boyu kamu hizmetlerinden yararlanamama ve 11 ay 10’ar gün sürgün cezası da aldı.
  • 1972 - Nikaragua'nın Başkenti Managua'da 6.5 büyüklüğünde deprem.10.000 kişi öldü.
  • 1973 - Fas'ta yolcu uçağı düştü: 106 kişi öldü.
  • 1973- Petrol üreticileri Tahran’da toplandı. Toplantıda petrol fiyatlarını yüzde 130 oranında arttırma ve Amerika’yla Hollanda’ya petrol sevkıyatını bir süre için durdurma kararı aldı.
  • 1975- 21 Aralık”ta Viyana’da OPEC görüşmeleri sırasında 11 petrol bakanı rehin alarak Cezayir’e giden silahlı kişiler ellerindeki rehineleri bıraktıktan sonra Cezayir makamlarına teslim oldular.
  • 1977- Sabah Bağlarbaşı’nda bir durakta otobüs bekleyen Kadıköy Mühendislik Mimarlık Yüksek Okulu öğrencisi Mustafa Sacit Saraçoğlu (21) 4 ülkücünün saldırısı sonucu ağır yaralandı, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
  • 1977- ODTÜ’de master yaparken MHP eğilimli rektör Hasan Tan döneminde üniversiteden çıkarılan ve önceki gün gırtlağı kesilmiş olarak Küçükesat’ta cesedi bulunan Salih Karademir’le ilgili olarak ODTÜ Öğrenci Konseyi olayın “canice işlenen faşist cinayet” olduğunu ileri sürdü.
  • 1977- AP’li muhtar adayının ihbarıyla İstanbul Kuştepe Lisesi’nde “solcu oldukları için” görevden alındıkları öne sürülen 3 öğretmenin göreve iadesi talebiyle öğrenciler süresiz boykot başlattı.
  • 1978- Maraş’ta dinci-ülkücü kalabalıklar Alevi mahallelerinde yakıp-yıkma-katliam hareketlerine girdi: 31 ölü, 65’i ağır 150 yaralı. Saldırganlar sağlık ocağını basıp bir yaralıyı kurşuna dizdi, bir ambulans şoförünü öldürdü, devlet hastanesine yaralı sevkini engelledi.
  • 1978- Devrimci Yol’un CHP iktidarının asayişle ilgili yeni yasa düzenlemelerine karşı Ankara’da düzenlediği “Yeni Baskı Yasalarına Hayır” yürüyüş ve mitingine yaklaşık 10 bin kişi katıldı
  • 1979 - Türk Hava Yolları'nın Trabzon adlı uçağı Samsun-Ankara seferini yaparken yoğun sis nedeniyle düştü; 39 kişi öldü.
  • 1979- SSCB Afganistan’ı işgal etti
  • 1980 - Mısır'ın Ankara Büyükelçiliğini basan 4 Filistinli idama mahkûm edildi.
  • 1981- A.Türkeş, Askeri Savcı Albay Nurettin Soyer hakkında 23 Aralık 1981’de 1 milyon TL’lık manevi tazminat davası açtı. Dava, Askeri Savcı Nurettin Soyer’in hazırladığı MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası İddianamesi’nde yer alan bazı cümle ve pasajların Türkeş’in kitaplarından tahrif edilerek alındığı, böylece iddianamedeki ağır suçlamalara mesnet yaratılmak istendiği iddiasıyla açılmıştı. Manevi Tazminat Davası’nın açıldığı Ankara 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nce 1 Temmuz 1982’de “görevsizlik” kararı verildi.
  • 1986 - 6 yıldır süren Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu davası sona erdi. DİSK kapatıldı. 1477 sanıktan 264'ü için 15 yıla kadar varan hapis cezaları verildi.
  • 1986 - Geliştirilmiş kompozit malzemelerden yapılmış Voyager adlı uçak, Dünya etrafındaki turunu, durmaksızın ve yakıt ikmali yapmaksızın tamamladı.
  • 1989- Romanya’nın devrik başkanı Nikolay Çavuşesku ve karısı Elena, ülkeden kaçmaya çalışırlarken yakalandılar.
  • 1990- Yugoslavya’nın üç cumhuriyetinden biri olan Slovenya’da referandum yapıldı; halk bağımsızlık kararı aldı.
  • 1991- Hasankeyf’in Ilısu Barajı’nın suları altında kalacağı kesinleşti. DYP-SHP koalisyon hükümetinin Devlet Bakanı Ömer Barutçu: ”Ilısu Barajı 2000-2005 yılları arasında devreye girecek. O tesisten vazgeçilemez, ama Hasankeyf kurtarılır mı kurtarılamaz mı, onu bilemem.”

  • 1991- Aziz Nesin, DAC’nin eski Devlet Başkanı Honecker’i ”özel ve sürekli” konuğu olarak Türkiye’ye davet etti. F.Almanya’nın yargılamak istediği, Mart 1991’den beri Moskova’da bulunan Honecker SSCB’nin resmen dağılması üzerine Şili büyükelçiliğinden sığınma istemişti. Başbakan Demirel, Dışişleri Bakanı H.Çetin, Rusya Devlet Başkanı Yeltsin, eski SSCB Devlet Başkanı Gorbaçov, Almanya Başbakanı Kohl ile Moskova’nın Şili ve Türkiye büyükelçilerine ayrı ayrı telgraf çeken Aziz Nesin, Honecker’i “özel ve sürekli konuğu”olarak ağırlamak istediğini bildirdi.
  • 1991-  1980’den beri F.Almanya’da bulunan, vatandaşlıktan çıkarılan ve Alman vatandaşı olan Melike Demirağ – Şanar Yurdatapan çifti ve kızları Türkiye’ye geliyor. Ş.Yurdatapan 2 Eylül 1980’de, M.Demirağ da 19 Eylül 1980’de Türkiye’yi terk ederek Almanya’ya gitmişlerdi.
  • 1991- Türkiye’de ilk kez bir belediye bir memur sendikası ile toplu sözleşme görüşmelerine oturdu. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Anakent Belediye Başkanı Celal Doğan ile Tüm Bel-Sen Genel Sekreteri Şemsettin Kaymak 520 belediye memuru için görüşmeye başladı.
  • 1993- Fidel Castro La Stampa Gazetesi’ne verdiği söyleşide: “Komünizm Sovyetler Birliği’nde intihar etti. Bizimse intihar etmemiz için hiçbir nedenimiz yok”
  • 1993- 10 Aralık günü polis 18 Özgür Gündem gazetesi çalışanını gözaltına almıştı. 16 çalışan serbest bırakıldı; Genel Yayın Yönetmeni G.Ersöz ile Müessese Müdürü A.R.Halis tutuklandı.
  • 1993- SHP’li Şişli Belediye Başkanı Fatma Girik: “Florence Nightingale’den çıkarılan 160 işçi için Dev Sağlık-İş’le Hastane yönetimi arasında arabulucu olabilirim.”
  • 1994- Cumhurbaşkanı Demirel: “Uğur Mumcu gibi bir kişiyi devlet niye ortadan kaldırsın? Mumcu devletin şikayet ettiği bir adam değildi ki. Evvela benim şahsi dostumdu.”
  • 1995- Cumartesi Anneleri bu hafta Uluslararası Af Örgütü’nün “Kaybolmaların Önlenmesi İçin 14 Maddelik Program”ını okudu.
  • 1995 - Hindistan'ın Dabwali kentinde, yıl sonu partisi sırasında çıkan yangında 170'i çocuk 540 kişi öldü.
  • 1996 - Bergama halkı siyanürlü altın üretimini protesto amacıyla çıplak yürüyüş yaptı.
  • 1996- CHP İzmir Milletvekili Sabri Ergül ve RFS Türkiye Temsilcisi Nadire Mater’in de aralarında olduğu gazeteci arkadaşları Işık Yurtçu’yu Sakarya Cezaevi’nde ziyaret ederek, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RFS) ve Fransa Vakfı’nın verdiği ödülleri teslim etti.
  • 1997- Paralı eğitime, harçlara ve YÖK’e karşı eylemlerinden evleri basılıp tutuklanan ve 6 Aralık 1996’daki duruşmada “terör örgütü üyeliği”nden toplam 96 yıl hapse mahkum edilen 8 arkadaşları için İstanbul Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu üyeleri Taksim’e yürüdü.
  • 1997- Meksika’da Zapatista Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin (EZLN) kalesi sayılan Chiapas eyaletinin Chenalho yerleşim yerinde iktidardaki Kurumsal Devrimci Parti’ye (PRİ) bağlı olduğu ileri sürülen milisler, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 45 yerliyi katletti.
  • 1998- İstanbul DGM Başsavcılığı, 10 Temmuz’da Mısır Çarşısı’na bomba koyarak 7 kişinin ölümü ve 127 kişinin yaralanmasına yol açtıkları iddiasıyla, aralarında Sosyolog Pınar Selek’in de bulunduğu 5 sanık hakkında ölüm, 10 sanık hak.çeşitli hapis cezası istemiyle dava açtı.
  • 1998- İstanbul Üniversiteleri Öğrenci Koordinasyonu üyesi gençler, 1 yıl önce okulunun tuvaletinde asılmış olarak bulunan Ege Ünv. İletişim Fakültesi 2.sınıf öğrencisi Ali Serkan Eroğlu’yu ve Maraş Katliamı’nın 20.yıldönümünü İTÜ Maçka kampüsünde yapılan yürüyüşle andı.
  • 2000- Hayata Dönüş operasyonlarında hayatını kaybeden 6 mahkum yaklaşık 3 bin kişinin katılımıyla Cebeci mezarlığında toprağa verildi. 19 Aralık’ta başlayan Hayata Dönüş operasyonları kararının 12 Aralık’ta, heyetlerin arabuluculuk çabaları henüz sürerken alındığı ortaya çıktı. Operasyon sonrası hastaneye kaldırılan/ başka cezaevlerine nakledilen mahkumlar, 65.güne giren ölüm orucuna devam ediyor.

  • 2000- Pınar Selek’in de yargılandığı Mısır Çarşısı Davası’na ilişkin Bilirkişi Heyeti raporu çıktı: “Patlamaya bomba değil, LPG tüpünden sızan gaz neden oldu.”
  • 2000- Sırbistan’da parlamento seçimleri yapıldı.18 partiden oluşan Sırbistan Demokratik Muhalefeti (DOS) oyların yüzde 64’ünü, devrik Yugoslavya lideri Slobodan Miloseviç’in Sosyalist Partisi yüzde 13 oy aldı.
  • 2001- AİHM, 63 yıl önce mülklerine el konulan 10 Türk vatandaşının davasını haklı buldu. Yunanistan’ı tazminat ödemeye mahkum etti.
  • 2002 - İran'ın Ardestan kenti yakınında Trabzon aktarmalı Ukrayna uçağı düştü. Uçaktaki Ukraynalı ve Rus 46 bilim insanı öldü.
  • 2003- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ilk defa bir ulusal kanala program durdurma cezası verdi. Star Televizyonu’nun ana haber bülteninin dört gün yayından kaldırılması kararlaştırıldı. Gerekçe: Hükümet ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik haberler.
  • 2003- Çin’in güneybatısındaki Congking kentinde bir doğalgaz kuyusunda patlama meydana geldi. Yayılan zehirli gazdan 39’u 10 yaşın altında 191 kişi hayatını kaybetti.
  • 2004- 1976’dan bu yana Batı Şeria’da ilk kez yerel seçim yapıldı. 26 belediye başkanlığı ve 300 belediye meclis üyeliği için 900 adaydan 139’u kadındı. 51 kadın seçimleri kazandı. Filistin’de kadınlar için yüzde 16 kota uygulanıyor. İlk kez seçimlerde aday gösteren Hamas dokuz belediye başkanlığı kazandı.
  • 2004 - Güney okyanusundaki Macquarie Adasında 8.1 büyüklüğünde deprem.
  • 2004- Eğitim-Sen üyeleri, Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatı personelinin ücretsiz toplu ulaşım kartlarının iptal edilmesini Bakanlık önünde protesto etti.
  • 2005- Hollanda’da bir mahkeme, 1988’de Saddam rejiminin Kuzey Irak’taki Halepçe’ye zehirli gaz atmasının soykırım olduğuna hükmetti. Karar, Saddam’a kimyasal silahlar satan bir Hollandalının yargılandığı davada alındı. Halepçe’de 5 bin Kürt öldürülmüştü.
  • 2005- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından kapatılma kararı alınan TEKEL Adana Sigara Fabrikası’nın çalışanları protesto gösterisi yaptı.
  • 2006- ABD’de 47 eyalette 1500 mağazası bulunan mağazalar zinciri Target muhafazakarların baskısı sonucu, üzerinde Che Guevara fotografının basılı olduğu CD kutusunu raflardan kaldırdı.
  • 2006- 15 üyeli BM Güvenlik Konseyi, İran’a nükleer programı dolayısıyla yaptırım kararı aldı. Askeri yaptırımı bulunmayan karara göre İran’a nükleer katkı yapacak malzeme satışı yasak.
  • 2009- TEKEL direnişinin 10.gününde toplanan Türk-İş Başkanlar Kurulu, direnişe destek için “haftada 1 saat iş bırakılması” kararı aldı.
  • 2009- İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki itfaiye personeli, yangın söndürme hizmetinin özelleştirilmesini Boğaziçi Köprüsü üzerinde ve İstiklal Caddesi’nde iki ayrı eylemle protesto etti. Boğaziçi Köprüsü’nü 10 dakika süreyle trafiğe kapatan itfaiyecilerden 16’sı gözaltına alındı.
  • 2009- 5 üniversitenin Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden 60 öğretim üyesi, AKP’yi çalışma yasaları ve ILO sözleşmelerine uymaya, TEKEL, itfaiyeciler, demiryolcular vb. hak arayan emekçilere yönelik uzlaşmaz/sert tutumunu değiştirmeye çağırdı.
  • 2009- 200’ü aşkın işadamıyla Şam’a giden Başbakan Erdoğan “Türk dış politikasında eksen kayması olduğu” eleştirilerine karşı “ Tam tersine ülkelerimizin dış politikaları normalleşiyor. Er ya da geç, dere kendi yatağını bulur ve akar. İşte şimdi dere yatağını buldu” dedi.
  • 2012- K.Maraş Katliamı’nın 34.yıldönümünde Alevi örgütlerinin yapmayı planladığı anma için gelenler kente sokulmadı.
  • 2012- Sanatçılar Girişimi, Bostancı Kültür Merkezi’nde “Reddediyoruz/Ferman Padişahın Ülke Bizimdir” dedi.
  • 2013- ÇHD yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 22 avukatın Silivri’deki duruşmaları öncesinde İstanbul, İzmir, Ankara ve Adana Baro başkanları ile yurtdışından bazı baro yöneticilerinin Taksim’e meşaleli yürüyüşünü polis engelledi.
  • 2013- 191 gündür komadan çıkamayan Berkin Elvan’ın ailesi CHP Milletvekili Hüseyin Aygün ile Meclis’te yaptıkları basın toplantısında, yargı sürecinin tamamlanmasını beklemeden AİHM’ne başvurduklarını açıkladı.
  • 2016- IŞİD bir video yayınlayarak Türk askeri olduklarını öne sürdükleri iki askeri yakarken infaz ettiklerine ilişkin görüntüleri servis etti.
  • 2016- İsrail’in işgali altındaki Filistin topraklarında yasa dışı tüm yerleşim faaliyetlerini “derhal ve tamamen” durdurmasını talep eden karar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde ABD’nin ilk kez çekimser oy kullanmasının ardından kabul edildi.





DOĞUMLAR:

  • 1573 - Giovanni Battista Crespi, İtalyan ressam, heykeltıraş ve mimar (ö. 1632)
  • 1597 - Martin Opitz von Boberfeld, Alman şair (ö. 1639)
  • 1732 - Richard Arkwright, İngiliz sanayici (ö. 1792)


  • Sir Richard Arkwright (23 Aralık 1732 - 3 Ağustos 1792), İngiliz sanayici. Bir devrim açan dokuma tezgâhını buldu. Bu icadı tekstil sektörüne çok büyük bir basamak atlattı ve dokumanın atölyelerden fabrikalara taşınmasında önemli bir rol oynadı.
  • 1790 - Jean-François Champollion, Fransız filolog, doğu bilimci ve Mısır bilimci (ö. 1832)
  • 1793 - Dost Muhammed Han, Afganistan hükümdarı (1826-1863) ve Barakzay Hanedanı'nın kurucusu (ö. 1863)
  • 1805 - Joseph Smith, Jr., Amerikalı din adamı, İsa Mesih'in Son Zaman Azizler Kilisesinin kurucu ve ilk peygamberi (ö. 1844)
  • Joseph Smith, Jr. (23 Aralık 1805, Sharon, Vermont - 27 Temmuz 1844) Carthage, Illinois) Mormonluk adıyla bilinen İsa Mesih'in Son Zaman Azizler Kilisesi'nin kurucusu olup ilk başkanı ve Mormon peygamberlerinden biridir. İsa Mesih'in Son Zaman Azizler Kilisesi üyeleri tarafından Tanrı ve İsa'yı görüp onlarla konuştuğu kabul edilmektedir. Tanrı'nın ona yeni bir kilise kurması gerektiğini söylediğini vaaz etmiştir. Kendi tanıklığına göre, 21 Eylül 1823 gecesi Tanrı'ya dua ederken melek Moroni tarafından ziyaret edilerek Mormon inanışına göre Sevindirici Haber'in tamamını içeren Altın Levhalar ve bu levhaların tercüme edilmesi için Urim ve Tumim'in nerede bulunduğu kendisine bildirilmiştir. Eşi Emma Smith ile beraber Mormon Kitabı'nın yazılmasını sağlamıştır. Mormonlara göre Apostasi dönemini bitirmiş bir peygamberdir.

  • 1810 - Karl Richard Lepsius, Alman mısırbilimci ve filolog (ö. 1884)
  • 1862 - Henri Pirenne, Belçikalı tarihçi (ö. 1935)1908 - Yousuf Karsh, Ermeni asıllı Kanadalı fotoğrafçı (ö. 2002)
  • 1916 - Dino Risi, İtalyan sinema yönetmeni (ö. 2008)
  • 1918 - Helmut Schmidt, Almanya Başbakanı (ö. 2015)
  • 1920 - Sadettin Bilgiç, Türk siyasetçi (ö. 2012)
  • 1929 - Chet Baker, Amerikalı caz müzisyeni (ö. 1988)


  • 1925 - Pierre Bérégovoy, Fransız siyasetçi ve eski Başbakan (intihar) (ö. 1993)
  • Pierre Bérégovoy (23 Aralık 1925 - 1 Mayıs 1993), Fransız siyasetçi ve eski Başbakan. Ukraynalı menşevik bir ailenin çocuğu olarak Fransa'da dünyaya gelen Bérégovoy, Strasbourg Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olmuştur. 1946'da girdiği Sosyalist Parti'de (o dönemki adı: Uluslararası İşçi Fransız Bölümü) çeşitli görevler almış, 1981-1982 yılları arasında François Mitterrand'ın cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğini yapmıştır. 1982-1984 yıllarında Sosyal İşler Bakanı, 1984-1986 arasında Ekonomi, Maliye ve Sanayi Bakanı, 1988-1991 yılları arasında Devlet Bakanı (Fransa'da başbakan yardımcısına verilen ad), Ekonomi, Maliye ve Sanayi Bakanı, 1991-1992 yıllarında Devlet Bakanı, Ekonomi, Maliye ve Dış Ticaret Bakanı olarak görev almıştır. 2 Nisan 1992-29 Mart 1993 tarihlerinde ise Başbakanlık ve Mart 1993'te kısa bir süreliğine Savunma Bakanlığı yapmıştır. 1993 yılında adının yolsuzluklarla anılması ve Sosyalist Parti'nin Mart 1993'teki seçimleri kaybetmesi üzerine bunları onuruna yedirememiş ve 1 Mayıs 1993 tarihinde intihar etmiştir.



ÖLÜMLER:




      (derleyen:mstfkrc)


Bir büyük ihalenin gözünden enflasyon - Çiğdem Toker / T24

 

Diyarbakır 1000 Yataklı Şehir Hastanesi için kasım ayı sonunda açılan ikinci ihale, resmi kayıtlara "ikmal" ihalesi olarak geçti. İkmal tamamlama anlamına geliyor. Yani sanki başlanmış bir işin tamamlanması gibi. "İkmal" işinde dört kat artış normal midir?

Sağlık Bakanlığı'nın geçen yıl, yaklaşık 1 milyar TL'ye ihale ettiği bir hastane projesi, geçen ay tekrar ihale edildi. Devlete, kamuya yani size bize faturası dörde katlandı.

(Bizzat devletin, ihale öncesinde yaptığı yaklaşık maliyet hesabı açısından.)

İlk ihaleyi alan Limak'ın, "emtia fiyatlarındaki artış" nedeniyle çekildiği belirtilmiş, geçenlerde yenilenen ihaleyi de Gürbağ şirketi almıştı.

1000 yataklı Diyarbakır Şehir Hastanesi ihalesine ilişkin söz konusu gelişmelerin buraya kadar olanı, haber olarak yansıdı. Hatta TBMM'de hızla Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan'ın soru önergesine de konu oldu. Paylan "TÜİK enflasyonu yüzde 84 açıklarken, Diyarbakır şehir hastanesini neden yüzde 400 farkla ihale ettiniz?" diye sordu.

* * * 

Ölçeği, sağlayacağı kamu hizmeti ve yatırım büyüklüğü gibi açılardan önemli bu ihale hakkında, birbirine bağlı iki önemli boyut daha var ki kamuoyuna duyurulması gerekiyor.

İlki şu: Diyarbakır 1000 Yataklı Şehir Hastanesi için kasım ayı sonunda açılan ikinci ihale, resmi kayıtlara "ikmal" ihalesi olarak geçti. İkmal tamamlama anlamına geliyor. Yani sanki başlanmış bir işin tamamlanması gibi. "İkmal" işinde dört kat artış normal midir?

İkincisi şu: Limak'ın geçen yıl kazandığı ihalenin ardından çekilmesinin bir numaralı asıl nedeninin ekonomik kriz olmadığını öğrendim. Ekonomik krize bağlı fiyat artışları ikincil olarak gelişen sebepmiş. Limak'ın asıl çekilme nedeninin hastanenin yapılacağı saha ile ilgili ruhsat sorunlarının varlığı olduğu belirtildi.

İhale makamı olan Sağlık Bakanlığı'nın çözmesi gereken bu sorun uzun süre çözülemeyip aradan geçen zamanda fiyat artışları ve maliyetler de üzerin eklenince, Limak yasal tasfiye hakkını kullanmak istemiş. 6 Haziran 2022 tarihi itibariyle de bu talebi kabul edilerek iş tasfiye edilmiş. Şirketin teminat mektubu da iade edilmiş. Yanı sıra işe hiç başlanmamış olduğunun bir kez daha altı çizildi.

Bu durumda "ikmal" ihalesi daha da sorunlu bir hale geliyor. İşe hiç başlanmamışsa maliyeti dörde katlanmış bir ihaleyi ikmal diye sunmak kamuoyunu yanıltmak oluyor. (Sunmak derken açık bir ihaleden söz ettiğim sanılmasın. O da 21/b usulüyle yapılmıştı.)

Enflasyon müteahhite ayrı mı?

Yanı sıra, şu sorular da yanıt bekliyor:

- Yeni açıklanan 2023 yılı asgari ücreti 8 bin 506 TL, yeterli bir tutar gibi sunulmaya başladı. İktidar çevrelerinin hazırlayıp ulaştırdığı bir "bilgi notu"na göre asgari ücret 14 ayda yüzde 200 artmış, yıllık bazda yüzde 100 artmış. Vatandaş da enflasyona ezdirilmemiş.

Kamu ihalelerinde yaklaşık maliyeti arttırırken dikkate alınan enflasyon ile asgari ücreti arttırırken dikkate alınan enflasyon aynı mıdır?

- Diyarbakır Şehir Hastanesi'nin yapılacağı yere dair ruhsat sorunları çözüldü mü, yoksa sürüyor mu?

- Kamu kaynaklarının kötüye kullanımımı açısından bu sorun çözülmeden yapılmış bir ihalede enflasyonist baskıyla maliyetlerin dörde katlanmasının sorumluluğu kimlere aittir?

Bu soruların önemini görmek bakımından her iki ihalenin unsurlarını içeren karşılaştırmalı bir tablo hazırladım:

 Bitirirken enflasyonun en tehlikeli yanlarından birinin ona alışmak olduğunu bunun da zaten zayıf olan hesap sorma mekanizmasını sakatladığını vurgulayalım. Bir ülkede asgari ücretliye ayrı müteahhite ayrı enflasyon olmaz, olmamalı.

Çiğdem Toker / T24

22 Aralık 2022 Perşembe

Belirsiz Zamanlar-Huzursuz Yaşamlar (I-II) - Ergin Yıldızoğlu / Cumhuriyet

 

(I)

Bu, “İnsani Gelişme Raporu 2021-2022”nin başlığı. IMF raporu ve Dünya Bankası, OECD beklenti analizleri de benzer tonda: Bu yıl çok zor geçti, 2023 daha zor bir yıl olacak. Bu zeminde gelişmeye başlayan tartışmalar, uzun sürecek bir sarsıntılar, dönüşümler dönemi olasılığı üzerinde yoğunlaşıyor. Bu beklentilere jeopolitik çelişkileri, küresel ısınmayı, teknolojik gelişmeleri ekleyince orta ve uzun dönemde kapitalist uygarlığın, kısa dönemde Türkiye gibi gelişmekte olan (bağımlı) ülkelerin geleceğine iyimser bir gözle bakmak zorlaşıyor.

ORTA DÖNEM

IMF’nin son “Dünya Ekonomisine Bakış” raporu reel ekonomik büyümenin (AB bölgesi hariç) 2022’de yüzde 3.2’den 2023’de yüzde 2.6’ya düşmesini bekliyor. Bu oran 2024 ve 2025’te sırasıyla yüzde 3.1 ve yüzde 3.6 olacakmış. Avrupa Merkez Bankası, 2022’de yüzde 3.2 olan Avro bölgesi büyüme hızının 2023’te çok sert bir biçimde yüzde 0.5’e düşmesini, 2024-25’de yüzde 1.9 ve yüzde 1.8’e toparlanmasını bekliyor. Dünya Bankası’nın “temel aldığı” senaryoda, 2022/23/24 büyüme hızları beklentisi sırasıyla yüzde olarak 2.3/2.4/3.0. “Kötümser” senaryoda büyüme hızları 2.3/0.5/2.0 düzeyine, sert-uzun bir resesyon olasılığına işaret ediyor. IMF, ECB Dünya Bankası projeksiyonlarını bir araya koyunca 2023’te dünya ekonomisinde sert bir fren ve sonra en azından 3-4 yıllık bir resesyon olasılığına bakıyoruz. 

Dünya Bankası, eylül ayında yayımladığı “Bir küresel resesyon kaçınılmaz mı?” başlıklı çalışma, enflasyon ve stagflasyon beklentilerin hızla arttığını, sonuç bölümümde de kısa dönemde bir küresel resesyondan kurtulmanın kolay olmayacağını vurguluyor. Gerçekten de bu kez, merkez bankalarının alet çantası boş; “küresel resesyon” olasılığına karşı faizleri düşürmek, mali kurtarma paketleri açıklamak, hiper enflasyon riskine açılıyor. Faizleri yüksek kalma eğilimi, kamu ve özel sektör borç yükünün servis edilmesini, yeniden finansmanını, tüketici talebinin desteklenmesini, giderek daha da zorlaştıracak. Halbuki COVID sonrası tüketim balonu söndü, enerji, gıda fiyatları yüksek düzeyde seyrediyor. Bu sırada borçlanma maliyetleri, “zombi” (aslında batık) işletmelerin yaşam ortamını hızla yok ediyor. Gelişmekte olan ülkeler, borç yüklerini artık kaldırmayacakları bir noktaya yaklaşıyor. Özetle “orta dönemde” sert bir resesyona eşlik edecek bir finansal krizi önlemek olanaklı görünmüyor. 

KISA DÖNEM VE TÜRKİYE

Yukarıdaki resim, çalkantılı bir seçim ortamına girmeye başlayan Türkiye açısından, ihracat piyasaları, ithalat fiyatları, borçlanma maliyetleri açısından koşulların giderek daha da zorlaşacağını gösteriyor. Mustafa Sönmez’in Al Monitor’deki “Zoraki büyümenin yakıtı tükeniyor” başlıklı yazısı, AKP Türkiyesi’nin bekleyen zorlukları sergiliyordu: Enflasyon yükselmeye devam ediyor, ekonomik büyüme yavaşlıyor (bir stagflasyon gelişiyor-EY), madencilik ve enerji gibi sektörlerde üretim daralıyor. Satın Alma Yöneticileri İndeksi ve “öncü göstergeler” bir ekonomik daralmaya işaret ediyor. 

Merkez Bankası rezervlerindeki iyileşme de Wall Street Journal’a göre, “bir yanılsama”. Merkez Bankası, Katar, Emirlikler, Çin hatta Güney Kore gibi ülkelerden, jeopolitik ilişkilere dayanarak borçlanıyor; “Swap ve Forward” işlemleri, kasımda 69 milyar dolara ulaşmış. WSJ, “Sürdürülemez ekonomik model, daha bir süre sürdürülebilir” diyor; “yabancı dostlarla ve daha kolay ekonomik koşullarla desteklenirse”...

Aktardığım veriler, dünya ekonomisinde koşulların kolaylaşmak bir yana daha da zorlaşacağını gösteriyor. “Yabancı dostların”, yardımlarının, açıklanmayan, jeoekonomik ve jeopolitik maliyeti karşılanabilir mi? Seçimlerden sonra (yapılabileceğini varsayarak) ülkeyi yönetmeye talip olanları hangi sürprizler bekliyor? Gibi zor sorular da ortada duruyor.

                                                          /././

(II)

Pazartesi günü, uzun süreli bir küresel resesyon beklentisine, bir finansal kriz riskine değindim. Kapitalizmin tarihine bakarak “Bunlar da geçer” diyebilirsiniz. 

ORTA UZUN DÖNEM

Ancak bu kez farklı: Merkez bankaları, finansal kriz ve “büyük durgunluk” döneminde kullandıkları, kriz yönetme araçlarını (sıfır faiz, niceliksel genişleme gibi) son 10 yılda tükettiler. Stagflasyon ortamında, önceliği durgunlukla değil, enflasyonla mücadeleye veriyorlar: Borç yükü altındaki ekonomiler, aşırı kaldıraçlı borsa oyuncuları, çapı 10 trilyon dolara ulaşmış, özel varlık yatırım/yönetim sektörü üzerinde faiz baskısı hızla artıyor. Yüksek faizler durgunluğu resesyona itmeye başlayınca iflaslar, mali kırılganlık artacak.

Finansal kriz riskini, resesyonu besleyen “yakıt”, ekonomik etkenlerle sınırlı değil. Ukrayna, NATO-Rusya vekâlet savaşı, enerji, tahıl, yemeklik, suni gübre, tarım ilacı, bitkisel yağ fiyatlarını etkiliyor, enflasyonu, yatırım-üretim alanında belirsizlikleri beslemeye devam ediyor; bu durumun önümüzdeki dönemde değişmesi beklenmiyor. “Küreselleşme” 2008 mali krizinin, büyük güçler arasında başlayan ticaret ve teknoloji savaşlarının uluslararası tedarik zincirleri, üzerindeki etkileri altında dağılırken enflasyonu besliyor, kâr oranlarını baskı altına alıyor. Covid tüm bu eğilimleri derinleştirdi; derinleştirmeye, özellikle dünyanın 2. büyük ekonomisi Çin bağlamında devam ediyor.

Yapay zekânın işsizliği artıran, ahlaki ve kültürel kalıpları zorlayan, insan varoluşuna ilişkin yeni sorular yaratan etkileri giderek daha çok hissediliyor. Merkez ülkelerde işçi sınıfı ve sendikalar son 20 yılda kaybettiklerini geri almak için hareketlendiler. Bu karmaşık resim içinde devlet ve ekonomi yönetimi seçkinlerinin, hâlâ, tükenmiş neoliberal modelin araçlarına tutunmaya çalışması iyimserliğe izin vermiyor.

“İklim krizi” ekonomileri, aşırı sıcaklarla, aşırı soğuklar, yağışlarla, fırtınalarla vuruyor. Bir taraftan kimi tarım alanları işlenemez hale geliyor, diğer taraftan insan toplulukları yaşanabilir yerlere sığınmaya çalışıyor, birçok ülkede halk işini, kültürünü, kimliğini koruyacak güçlü devlet, güçlü lider arzusu “süreç olarak faşizmi” besliyor. Devletlerin, gıda, su ve diğer doğal kaynak alanları üzerinde, rekabeti giderek sertleşiyor. Büyük güçler arası hegemonya rekabeti ortamı, yerel çatışmaların küresel çapta genişleme potansiyellerini besliyor. İklim krizine karşı önlem alamayan kapitalist uygarlık, “finansal kriz/sert resesyon” senaryosunu giderek “uygarlık sonu” senaryosuna dönüştürerek adeta intihar ediyor. Bu kez gerçekten farklı!

KISA-ORTA DÖNEM TÜRKİYE

Seçimler sonrasında, (yapılabilirse), yeni hükümeti, ülke içinde, dış dünyada çok zor koşullar bekliyor. En azından üç “topluma” bölünmüş, büyük bir kısmı seçim sonuçlarından mutsuz olmuş bir ülkeyi yönetmeye çalışacak. “6’lı masa”, eğer seçimlerden önce dağılmadıysa, bir arada durmakta zorlanacak. Seçimleri, kazandıysa“yeni” rejimin inşasındaki öncelikler, bakanlıkların ve “arpalıkların” dağılımı, eski rejimin personeline, medyasına, beslenen asalaklarına ilişkin konularda iç çelişkilerinin basıncına, kaybettiyse, AKP etkisi altında şekillenecek yeni koalisyon olasılıklarının çekiciliğine dayanamayacak.

Son olarak dış dengeler: İran dinci rejimi “canavarlaştı”, Çin devlet başkanı Şi’nin Ortadoğu gezisinde kurduğu ekonomik siyasi bağlar, ABD’nin bölgedeki etkisinin aşınmasını hızlandırdı. Ukrayna’da çamura saplanan Rusya’nın Ortadoğu’daki mevzilerini kaybetme kaygısı giderek artıyor. Bu gelişmeler, küresel jeopolitiğin merkezini yine Ortadoğu’ya kaydırıyor. Bu süreçte, yukarıdaki sorunlarla boğuşan bir (yeni) hükümetin, küresel ve yerel “büyük” güçlerin, önüne koyacağı seçeneklere ulusal çıkarlarına uygun tepkiler geliştirmesi çok zor görünüyor.

Ergin Yıldızoğlu / Cumhuriyet