Karacasöğüt Koyu arkeolojik sit alanı ilan edildi(Evrensel)
Marmaris Karacasöğüt Koyu'nda yapılmak istenen marina kapasite arttırımına karşı ekolojistlerin verdiği mücadele sonuç verdi. Bölge, 1'inci Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edildi. Fotoğraf: Marmaris Kent Konseyi Çevre Grubu
Muğla Marmaris ilçesinde bulunan Karacasöğüt Koyu’nda Muğla Çevre Vakfı (MUÇEV) Ltd. Şti.’nin yapmak istediği marina kapasite arttırma projesi için başlatılan 'Çevresel Etki Değerlendirme' sürecinde önemli gelişme yaşandı. Marmaris Ekolojik Mücadele Komitesi tarafından projeye karşı açılan dava sürerken, komitenin girişimleri ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nin tespiti sonusunda Karacasöğüt Koyu'nda belgelenen arkeolojik eserler, Muğla Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından tescillendi. Böylece Marmaris Kent Konseyi, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) ve Marmaris Ekolojik Mücadele Komitesi tarafından koyun Gökova Özel Çevre Koruma (ÖÇK) bölgesinde yer alması, endemik ve nadir türlerin korunması için verilen mücadele sonuç vermiş oldu.
Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan Marmares Ekolojik Mücadele Komitesi, koydaki marina kapitesi artışına karşı verilen mücadeleden bahsedildi. Tarihi eserlerin tespit ve tescil işlemlerinin ardından Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'ne başvurulduğu belirtilen açıklamada, "Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi bölgede yaptığı dalış sırasında arkeolojik eserleri tespit etmesi üzerine Karacasöğüt Koyunun 1. Derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilmesi için yasal süreçleri başlattı" denildi.
İPTAL DAVASI DA AÇILDI
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın ise bu duruma rağmen 29 Mayıs 2023'te proje için 'ÇED Olumlu' kararı verdiği aktarılan açıklamada, "MUÇEV yat limanı kapasite artışına onay vermenin yanında aynı koyda yer alan Global Marin Yat Limanı kapasite artışı için de 'ÇED gerekli değildir' kararı verdi. Ancak uzun süreden beri verdiğimiz mücadele karşılığını buldu ve Karacasöğüt Koyunun kuşaklar boyunca korunması anlamına gelecek 1'inci Derece arkeolojik sit alanı olarak tescil işlemi gerçekleşti. Bu karar sonucu MUÇEV Marina kapasite artışı için verilen ÇED olumlu kararının iptali talepli, 4 Temmuz 2023 tarihinde Muğla 1. İdare Mahkemesinde açtığımız davanın dumanı henüz tüterken Karacasöğüt koruması gerçekleşmiş oldu" ifadeleri yer aldı. /././
İzmir’in suyunu kurtaran karar: Projelere verilen “ÇED olumlu” kararları iptal edildi (Evrensel)
İzmir’in içme suyu kaynakları arasında yer alan Tahtalı Barajı koruma alanında dikilmek istenen JES, GES ve RES projesi için verilen “ÇED olumlu” kararı iptal edildi. Fotoğraf: Olgunkin/Wikipedia Commons/CC BY-SA 3.0
Mahkemenin verdiği karar su kaynaklarının korunmasını sağlarken öte yandan aynı şirketin aynı bölgede sondaj koordinatlarını değiştirerek yaptığı yeni başvuru ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda onay bekliyor.
Ege’de Son Söz’ün haberine göre Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Küçük Menderes Enerji Şirketi'nin İzmir’in Seferihisar Orhanlı Köyü ile Menderes Yeniköy arasında kalan mevkisinde inşa etmek istediği JES, GES ve RES ile ilgili vermiş olduğu “ÇED olumlu” kararı İzmir Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından mahkemeye taşınmıştı.
İZSU’nun proje ile ilgili mahkemeye sunduğu dilekçede bakanlığın verdiği kararın hukuka aykırı olduğu ifade edildi. ÇED alanının büyük bir kısmının Tahtalı Barajı Uzun Mesafeli Koruma Alanında ve Tahtalı Barajı Uzun Mesafeli Dere Mutlak Koruma Alanında olduğunun belirtildiği dava dilekçesinde, bu bölgede Tahtalı Barajı Koruma Alanlarında İZSU Su Havzaları Koruma Yönetmeliği hükümleri ve 1/25000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planı plan hükümlerinin geçerli olduğu, İZSU Su Havzaları Koruma Yönetmeliği ve 1/25000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planı plan hükümleri kapsamında jeotermal arama ve işletme faaliyetlerinin izin verilecek faaliyetler arasında yer almadığı ileri sürüldü.
Mahkeme bilirkişi heyetinin dosyaya sunduğu rapor doğrultusunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın vermiş olduğu ‘ÇED olumlu’ kararını iptal etti.
/././
Seferihisar Orhanlı köylülerinin JES’lere karşı direnişi sürüyor (Evrensel)
İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı Orhanlı köylülerinin yaşam alanlarına yapılmak istenen JES'e karşı açtıkları dava görüldü.
İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı Orhanlı köyü halkının yaşam alanlarına yapılmak istenen "Jeotermal Enerji Santrali ve Yardımcı Kaynak (GES+RES) Tesisleri Projesi’ne” karşı açtıkları davanın duruşması bugün İzmir 3. İdare Mahkemesi’nde görüldü.
İzmir Adliyesi önünde toplanan Orhanlı köylüleri, bölgelerinde yapılmak istenen bütün JES projeleri iptal edilinceye kadar mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı.
Duruşmada avukatlar, Küçük Menderes Enerji AŞ tarafından hazırlanan JES projelerinin, İzmir’de yaşayan milyonlarca insanın yaşamını tehlike altına soktuğu vurguladı. Jeotermal enerji üretimi sırasında ortaya çıkan atık suların İzmir’in içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı’nın havzasında yer aldığı belirtilirken, halk sağlığı açısından büyük bir risk oluşturduğu ifade edildi.
"JES İNSANLARI VE CANLILARI TEHDİT EDİYOR"
Duruşmada, bölgenin Türkiye genelindeki zeytinyağı ve organik gıda üretiminin can damarı olduğu ve aynı zamanda Türkiye doğası açısından son derece nadir ve hassas türlerin yaşam alanı olma özelliği taşıdığı da dile getirildi. Projenin hayata geçirilmesi halinde İzmir Yarımadası’na özgü erkence türü zeytinlerden oluşan zeytin ormanlarına büyük zarar göreceği ve JES projelerinin hem bu yörede geçimini sağlayan insanları hem de bu ormanlarda yaşamını sürdürmekte olan pek çok canlıyı tehdit ettiği de ifade edildi.
"ZEYTİN AĞAÇLARIMIZI RANTA KURBAN ETMEYECEĞİZ"
Doğa Derneği, Orhanlı Doğa Kültürü Derneği, Orhanlı Köyü Kültür Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Derneği, Sınırlı Sorumlu Seferihisar Kavakdere Köyü Sulama Kooperatifi’yle birlikte 95 Orhanlı köylüsünün JES projesinin iptali talebiyle açtığı davada mahkeme çıkışında basın açıklaması yaptı.
Açıklamada konuşan Orhanlı Köyü Kültür Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Derneği Başkanı Hasan Tahsin Akçil, “Üç senedir bu JES belasıyla mücadele ediyoruz. Bölgede yaşayan binlerce üretici artık üretemez hale gelmiş durumda. Ağaçları verimsizleşiyor, toprak ve hava zehirleniyor. Bu da yetmezmiş gibi JES şirketleri sıcak sularını yüzeye deşarj ederek hem doğadaki canlıların hem de insanların yaşamını tehlikeye atıyorlar. Biz bölgemizde buna müsaade etmeyeceğiz. Köyümüzde binlerce yıldır olduğu gibi genciyle, yaşlısıyla zeytinyağımızı üretmeye devam edeceğiz. Zeytin ağaçlarımızı ranta kurban etmeyeceğiz” dedi.
"PROJELER HUKUKA AYKIRI"
Davanın avukatlarından Cem Altıparmak ise, “Bölgede yapılmak istenen JES projeleri birçok açıdan hukuka aykırı. Mahkemeye bu durumu gösteren belgeleri sunduk. Bilirkişi heyetinin raporu da bu doğrultuda oldu. Aynı projeye İZSU’nun açtığı diğer dava kazanıldı. Bu nedenle, bugün İzmir 3. İdare Mahkemesi’nde görülen davamızı kazanacağımızı düşünüyorum. Orhanlı köyü sakinlerini bu mücadelede örnek bir kararlılık gösteriyor. Bölgedeki bütün hukuksuz projelerin iptal edilmesi için mücadelemizi sürdürüyoruz” diye konuştu.
"MÜCADELEMİZDEN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ"
Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç da şunları söyledi: "Tabiri caizse aynı yemeği ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorlar. Bu nedenle, kamu kuruluşlarımızın bu konuda gerekeni yapması ve bu projeleri tamamen durdurması gerekiyor. Biz, mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Hukuki mücadelemiz bu alandaki bütün yıkım projeleri sonlanana kadar devam edecek.”
/././
JES’e karşı açtıkları davaları kazanan Orhanlı Köyü halkı kararı kutladı (Evrensel)
İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı Orhanlı Köyü’nde yapılmak istenen JES'e karşı açtıkları davayı kazanan yöre halkı kararı etkinlikle kutladı.
Fotoğraf: Ramis Sağlam/Evrensel
İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı Orhanlı Köyü sakinleri, yaşam alanlarına yapılmak istenen jeotermal enerji santrali (JES) projelerine karşı İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü ve kitle örgütleriyle birlikte açmış oldukları davaları kazandı.
Birden çok proje ruhsatının yer aldığı köy ve çevresinde mahkeme üç alanın JES ruhsatını iptal etti. Mahkeme kararları bugün köy meydanında yapılan etkinlik ile kutlandı. Etkinliğe köylülerin yanı sıra Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin de katıldı. Zeybek ve halk oyunları gösterildiği etkinlikte ayrıca keşkek dağıtıldı.
“ZEYTİN AĞAÇLARI YOKSA, BİZ YOKUZ”
Orhanlı Köyü sakinleri adına konuşan, Orhanlı Köyü Kültür, Gençlik ve Spor Kulübü Derneği Başkanı Hasan Tahsin Akçil, “Köyümüz üreterek yaşayan ve yediden yetmişe kültürünü devam ettiren bir köy. Kadim Üretim Havzası olan köyümüz için kurdu kuşu doyuran zeytinlikler, aynı zamanda temel bir geçim kaynağı. Binlerce yıldır kadim yöntemlerle yaşıyoruz ve bu yöntem aynı zamanda ekosistemleri ve biyolojik çeşitliliği koruyor. Zeytin ağaçları yoksa, biz yokuz. Kurdun, kuşun, bizim hakkımız için jeotermal istemiyoruz” dedi.
İZMİR’İN ZEYTİN ORMANLARI JES PROJELERİNİN TEHDİDİ ALTINDA
Hayata geçirilmesi halinde İzmir Yarımadası’na özgü erkence türü zeytinlerden oluşan zeytin ormanlarına büyük zarar verecek olan jeotermal enerji santrali projeleri, hem bu yörede geçimini sağlayan insanları hem de bu ormanlarda yaşamını sürdürmekte olan pek çok canlıyı tehdit ediyor. Yüzlerce nadir bitki, kuş ve memeli türünün yaşadığı yöre, Türkiye’nin biyolojik çeşitlilik açısından en değerli 312 Önemli Doğa Alanı’ndan birisi olan Kızıldağ Önemli Doğa Alanı (ÖDA) içerisinde yer alıyor.
/././
İliç’teki altın madeninin avukatı dava açma hakkının reddedilmesini AYM’ye taşıdı: “Siyanürlü madene her yurttaş dava açabilir!” (Özer AKDEMİR-EVRENSEL)
Erzincan İliç’teki altın madenine karşı açılan davanın avukatın İsmail Hakkı Atal, danıştay tarafından kendisinin kişisel olarak medene dava açma hakkının reddedilmesini AYM'ye taşıdı.
Fotoğraf: Cömert Uygar ErdemErzincan İliç’teki altın madenine karşı açılan davanın avukatın İsmail Hakkı Atal kendisinin kişisel olarak madene dava açma hakkının Danıştay 6. Dairesi tarafından reddedilmesini Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Atal, Danıştay kararının Anayasa’ya ve AİHM kararlarına aykırı olduğu gerekçesi ile maddi manevi tazminat talep etti.
DANIŞTAY’DAN “YÖREDE OTURMAYAN DAVA AÇAMAZ” KARARI
Danıştay 6. Dairesi geçtiğimiz aylarda Erzincan İliç Çöpler köyü yakınlarında işletilen Anagold altın madenine verilen çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporuna karşı açılan davayı reddeden yerel mahkemenin kararını bozmuştu. Daire madende yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması kararı alırken, Av. İsmail Hakkı Atal’ın o yörede ikamet etmediği için dava açma ehliyetinin olmadığına karar vermişti. Danıştay kararının bu yönünü eleştiren Atal, iklim değişikliğine yol açan bu madencilik faaliyetlerinin herkesi etkilediğini belirterek kendisinin orada yaşamadığı için davacı olamaması gerekçesinin hukuksuz olduğunu dile getirmişti.
“BU MADENİN ENGELLENMESİ ANAYASAL HAK VE YÜKÜMLÜLÜK”
Danıştay 6. Dairesinin kendisi ile ilgili verdiği kararı AYM’ye taşıyan Atal, dilekçesinde iklim krizi ve beraberinde gelen su ve gıda krizi nedeniyle menfaat koşulu bakımından Türkiye'deki her yurttaşın; çevre, ekoloji, yaşam hakkı konusunda faaliyet gösteren her STK'nın madene karşı dava açma hakkının olduğunu dile getirdi. Doğal, ekolojik dengeyi bozacak projelerin engellenmesinin Anayasal bir hak olduğu kadar Anayasa tarafından yurttaşlara yüklenmiş bir görev de olduğuna vurgu yapan Atal, “Gelecek nesillerimizin yaşama hakkını koruma amacıyla ifa edilen bu görev yaşama hakkı mücadelesidir. Su ve gıda kaynaklarını yok eden/yok edecek, ekolojik dengeyi, bölgenin klimatolojisini bozacak, geçim kaynaklarını yok edecek idari işlemin hukuki dayanağı yoktur” dedi.
FIRAT NEHRİNE SİYANÜR KARIŞTI
Erzincan İliç'teki Anagold madenciliğin 21 Haziran gecesi siyanür borusunun patlaması sonrası doğaya, Harran ovasını besleyen Fırat'a seyrelerek 80 kg siyanür karıştığına dikkat çeken Atal dilekçesinde, “Böylece sadece ülke yurttaşı olarak menfaatimin ihlalinin yanına, ekosistemlere karışan zehirli bileşiklerden etkileniyor olmam nedeniyle de menfaat ihlalim gerçekleşmiştir” ifadelerine yer verdi.
“YAŞAM, ADİL YARGILANMA VE ÖZEL HAYATA SAYGI HAKLARIM İHLAL EDİLDİ”
Atal’ın AYM’ye verdiği dilekçe de şu ifadeler yer aldı; “Davada menfaat şartının bölgede ikametgah veya gayrimenkul sahibi olma şartına sıkıştırılması hukuki ve bilimsel realiteye aykırıdır. Erzincan İdare Mahkemesi ve Danıştay 6. Dairesinin verdiği kararlar yaşama hakkımın, adil yargılanma hakkımın, özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkımın ihlali niteliğindedir.”
Atal, Danıştay 6. Dairesinin kendisi ile ilgili verdiği temyiz talebinin reddi kararının kaldırılmasını ve 15.000,00 TL maddi -15.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etti.
İlgili diğer gelişmeler: (https://www.evrensel.net/haber/491864/erzincan-ilicteki-altin-madenine-mozambikteki-biri-bile-dava-acabilir)
(https://www.evrensel.net/haber/463988/erzincan-ilicteki-siyanur-havuzu-denetim-yok-inceleme-yok)
/././
"Kapadokya talan yolu"na mahkeme onayı (Özer AKDEMİR-EVRENSEL)
Mahkeme UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan Kapadokya’daki Peri bacaları ve Bizans Manastırlarının arasından geçen yola karşı açılan davayı reddetti. Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan Kapadokya’da peri bacaları ve Bizans dönemi manastırları arasından geçen yola karşı açılan davada, projenin iptali talebi mahkeme tarafından reddedildi. Yol projesinin bilimsellikten uzak, planlara aykırı ve koruma altındaki peri bacaları ve manastırlara zarar vereceği gerekçesi ile TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından açılan dava Kayseri 2. İdare Mahkemesince reddedildi. Mahkeme kararına dayanak olarak yol ile ilgili olumlu görüş bildiren bilirkişi raporunu gösterdi.
DÜNYA KÜLTÜR MİRASININ ORTASINA ASFALT YOL!
Geçtiğimiz yıl yaz ayında başlayan Ortahisar Göreme yolu peri bacaları ve Bizans dönemi manastırları arasından geçtiği, jeolojik oluşum ve tarihi yapılara zarar vereceğine dönük itirazlara rağmen devam etmişti. Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun kararı ile belirlenen I. ve III. derece arkeolojik sit alanında yapılması planlanan yol projesi ile ilgili olumlu karar veren Kapadokya Alan Başkanlığı iddialar karşısında yolun herhangi bir zararı olmayacağını ileri sürmüştü.
MİMARLAR ODASI DAVA AÇMIŞTI
Alan Başkanlığının bu kararını yargıya taşıyan TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi yol çalışmasının gerekli izinler alınmadan başladığı, kültürel miras etki değerlendirme raporunun hazırlanmadığı, yol projesinin bilimsel hiçbir dayanağının olmadığı, idarenin keyfi şekilde aldığı karar ile hareket edildiği, ÇED gerekli olmasına rağmen herhangi bir başvuru yapılmadığı, yolun peri bacaları ve manastır kompleksine zarar vereceği gibi gerekçelerle projenin iptalini istedi. Mimarlar Odası, Göreme Açık Hava Müzesinin yol nedeniyle ciddi tahribata uğrayacağı, mevcut çalışmanın peribacaları oluşumlarını, yeraltı zenginliklerini, Saklı Kiliseyi ve arkeolojik sit alanlarını tehdit ettiğini belirtirken aynı zamanda yol yakınındaki Kızlar Manastırı, Tokalı, Elmalı, Yılanlı kiliselerinin zarar gördüğünü dile getirdi.
BİLİRKİŞİLER YOLU UYGUN BULDU
Dava sürecinde mahkeme tarafından oluşturulan bilirkişi heyetinin mart ayında bölgede yaptığı keşif sonucunu hazırladığı raporu mahkeme sunmuştu. Bilirkişi heyeti raporunda özetle; yolun çevre düzeni planına uyun olduğunu, ağır tonajlı araçlar yönünden bölgede bulunan tarihi eserlerin ve arkeolojik kalıntıların zarar görmemesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiği, bölgede bulunan Saklı Kilise’nin bitiş noktasının yola yakınlığının 26 metre civarında olduğu, kilisede herhangi bir zararın oluşmadığı, diğer yapılara ve peri bacalarına zarar verilmediği yönünde görüş belirtti.
"RÜZGAR, YAĞIŞ BİLE ZARAR VERİYORKEN AĞIR TONAJLI İŞ MANİKELERİ NASIL ZARARSIZ OLABİLİR?"
Bu bilirkişi raporuna itiraz eden Mimarlar Odası itirazlarını özetle şu maddeler halinde sıraladı:
1- Henüz 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı onaylanmadan böylesi hassas bir bölgeden bu ölçekte bir yol geçirilmiş olması bilime ve hukuka aykırıdır.
2- Ağır iş gücü makineleri ile çalışılan ve en ufak bir titreşimden bile olumsuz etkileneceği çok açık olan Saklı Kilise’nin ve diğer tarihi yapıların zarar görmemiş olmasının iddia edilmesi son derece düşündürücüdür.
3- Tarihi mağara ve kilise alanı olarak rapora geçirilen yer doğru değildir. Viraja yakın kayaların olduğu yerde 1 adet şapel 2 adet kilise bulunmaktadır, bu kiliseler doğrudan yolun tam altında kalmaktadır.
4- Sütunlu kilise yörede türünün Kapadokya’daki tek örneğidir çünkü sıva üstü değil, kayaya doğrudan yapılmış fresklerdir.
5- Dünya mirası alanın rüzgar ve yağış gibi etkenlerden dolayı bozulmaların tehdidi altında. Ağır iş gücü makineleri ile çalışılan ve halen ağır tonajlı araçların kullandığı bir taşıt yolu trafiğine açık mekanda nasıl tehdit olamayacağı iddia edilebilir.
MAHKEME KARARI İSTİNAFA TAŞINDI
Bilirkişi raporuna yönelik bu itirazları yerinde görmeyen mahkeme heyeti ise oy birliği ile aldığı kararında bölgeden geçen eski yolun Göreme Açık Hava Müzesine ve Aynalı Kilise’ye zarar verdiği için kapatılması nedeniyle bu yeni yol projesinin hazırlandığı, yeni bir yol yapılmasının alt yapı tesisi açısından zorunluluk taşıdığı, alternatif güzergahların peri bacalarına zarar vereceği Saklı Kilise ile etraftaki kilise, manastır ve kaya oyma mekanlara fiziksel bir zarar oluşturmayacağı görüşüne dayanarak davayı reddetti. Mimarlar Odası bu kararı Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nde temyiz etti.
İlgili diğer gelişmeler:
(https://www.evrensel.net/haber/468390/kapadokyada-vandalizm-cepecevre-yasam)
(derleyen: mstfkrc)