19 Eylül 2023 Salı

Güzel atlar ülkesinde kıyım (Barış Can SARIKAŞ-Birgün) + Japon bilim insanından Kapadokya uyarısı (Birgün)

 Güzel atlar ülkesinde kıyım (Barış Can SARIKAŞ-Birgün)

Kapadokya’yı betona boğacak planlar devrede. Yapılan yollar ise binlerce yıllık doğal oluşumları ve tarihi yapıları yok ediyor. Ölümcül planın durdurulması için çağrılar yapılıyor.

Büyük kentleri adeta bir beton çöplüğüne döndüren iktidarın ‘gelişim’ anlayışı şimdi de milyonlarca yıllık geçmişe sahip Kapadokya’yı yok ediyor. Göreme-Ortahisar arasındaki yol nedeniyle tahribat giderek büyüyor. Çok sayıda peri bacası, manastır ve şapelde derin çatlaklar oluştu. Uzmanlar, dernekler, odalar acilen harekete geçilmesi için peş peşe çağrı yapıyor.

Kapadokya Koruma Grubu’ndan Mükremin Tokmak, Kapadokya’yı yok etme planlarının hızla devreye alındığını söyledi. Tokmak vandallığın bir an önce sonlandırılması gerektiğini belirterek şunları söyledi; Bölgenin doğası ve tarihi bir yana bırakılarak sadece ticari amaçla hareket ediliyor. Koruma ve kullanma dengesinin alan başkanlıkları tarafından oluşturulacağı söylenmişti. ŞU an sadece kullanım boyutu ele alınıyor. Biliyorsunuz bin yıllık manastırın içinden resmen otoban yol geçirdiler. Manastırın bir bölümünün duvarları inceltildi. Keşfedilen üç kilise de risk altında. Mağara yapıların içinde de ciddi çatlaklar var.”

Tokmak, yol yapımı sırasında ağır tonajlı kamyonların zarar verdiğini anımsatarak şöyle konuştu: Bölgede 2-3 gün süren yağmurda deformasyon arttı. Önümüzdeki yıllarda daha fazla sel bekleniyor. Buna karşı önlem alınmıyor. Uçhisar üst ölçek planı geçen hafta askıdan indi. Bu plan bölgenin dokusunu ve doğasını değiştirecek. Uçhisar gibi 4 kasaba daha yapılması planlanıyor. Burayı da Betona gömecekler. Tarım arazilerinin tamamına konut ve ticari alan planlanıyor” dedi.

                                                              Peri Bacaları’nda çatlaklar oluştu.

INSTAGRAM FOTOĞRAFI İÇİN GELİYORLAR

Kapadokya’yı adeta bir sirk alanına dönüştürüldüğünü savunan Mükremin Tokmak, “Buraya gelen turist balona biniyor. Instagram fotosunu çekmek için özel fotoğrafçılarla geliyor, dünya mirasını fon olarak kullanıp sonra çekip gidiyor. Tarihiyle zenginliğiyle ilgilenmiyor. Oysa burası UNESCO korumasına alınmış bir bölge. Bu yıkım bir an önce durdurmalı. Yoksa Kapadokya biter” dedi.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Tezcan Karakuş Candan da konuya ilişktin bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada Göreme-Ortahisar arasındaki yol nedeniyle tahribatın büyüdüğü belirtilerek şöyle denildi: "Telafisi mümkün olmayan zararlar veriliyor. Yolun kullanımı acilen durdurulmalı. 1/25.000 ölçekli plan değişikliğini de yargıya taşıyoruz. Ortahisar-Nevşehir karayolu kenarına yapılan otel inşaatı neredeyse bitmiş durumda. Zipline eğlence parkı inşaatı da bitmeye yakın görünüyor. Son olarak da Avanos'a getirilen Sky dinner faciası var. Kapadokya’nın geleceği için Göreme Açık Hava Müzesi için bütüncül çevre düzeni ve yönetim planının hazırlanması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.”

                                                             /././

Japon bilim insanından Kapadokya uyarısı (Birgün)

Japonya Tsukuba Üniversitesi Araştırma Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Kaori Takahash, Kapadokya'da yaptıkları çalışmalar neticesinde bölgede insan kaynaklı tahribatın oldukça yüksek olduğu uyarısında bulundu.

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ), Kültür ve Turizm Bakanlığı, İtalya'dan Tuscia Üniversitesi, Japonya'dan Tsukuba ve Kanawaza Üniversiteleri iş birliğinde 'Kapadokya Bölgesi Duvar Resimlerinin Korunması ve Araştırılmasına Dair Yapılan Çalışmalar' konulu uluslararası konferans düzenlendi.

Konferansta konuşan Japonya Tsukuba Üniversitesi Araştırma Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Kaori Takahash, Kapadokya için uyarılarda bulundu.

Takahash, "Ortahisar Kızılçukur'da bulunan üzümlü kilisesinin içerisine ve çevresine çeşitli cihazlar yerleştirdik. Bir yıl boyunca kilisenin bulunduğu tüf kayanın değişimlerini inceledik. Ayrıca vadi içinde iki adet kayaç yapı belirledik. Belirlediğimiz küçük kayaçların birisine laboratuvarda geliştirdiğimiz özel bir koruyucu malzeme uyguladık. İki kayaçları da bir yıl boyunca gözlemledik. Her iki kayaçlar da eşit hava ve doğal şartlarda bulundu. Bu tüf kayaçların jeolojik ve jeomorfolojik sorunlarını, boyama teknolojilerini ve insan kaynaklı sorunlarını içeren bir durum haritası oluşturduk. Bu yaptığımız çalışma sonucunda Kapadokya'da insan kaynaklı tahribatın oldukça yüksek oranda olduğunun farkına vardık. Ayrıca duvar resimlerinin içeriği, pigmentlerindeki değişimi ve uygulandığı sıva tekniklerini inceledik. Aldığımız organik numuneler sayesinde yapılan resimlerin kayalara nasıl yapıştırıldığını tespit ettik" dedi.

POGLİANİ: "ORTAK ÇALIŞMALAR YAPMALIYIZ"

Konferansta konuşan İtalya Tuscia Üniversitesi Kültürel Miras Alanı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Paola Pogliani ise, şunları kaydetti: "Bugün burada ilkini yaptığımız konferansın her yıl düzenli olarak yapılması gerekiyor. Kapadokya'da bulunan duvar resimlerinin korunması konusunda ortak çalışmalar yapmalıyız. 4. yüzyıl ile 13. yüzyıl arasında bölgede yapılmış çok sayıda duvar resimlerinin olduğunu biliyoruz. Ortaçağ resimlerinin incelenmesi ve korunması için çalışmalar yapmalıyız. Kapadokya 1985 yılında UNESCO tarafından koruma altına alınmış olsa da, bölgede yaşayan insanların ve bölgeye gelen turistlerin de bu konuda bilgilendirilmesi ve yapılan çalışmaların onlarla da paylaşılması gerekiyor. Kayadan oyma kiliselerin duvarda bulunan ve günümüze kadar ulaşan resimlere paha biçilemez. Bu nedenle ekiplerimiz çeşitli uzmanlık alanlarını bir araya getirerek büyük bir titizlik ile çalışmaktadır."


KISA KISA GÜNDEM -19 EYLÜL 2023 -

 


Erdoğan'dan Demirtaş hakkındaki AİHM kararını hatırlatan sunucuya tepki: Sözümü kesmeyin (Birgün)

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD merkezli PBS kanalına açıklamalarda bulundu. “Batı ne kadar güvenilir ise Rusya da o derece güvenilir" diyen Erdoğan, uzun zamandır cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkındaki soruya “Bu sizi neden bu kadar ilgilendiriyor? Türkiye bir hukuk devleti” diyerek yanıt verdi.  https://www.birgun.net/haber/erdogan-dan-demirtas-hakkindaki-aihm-kararini-hatirlatan-sunucuya-tepki-sozumu-kesmeyin-469643

Diyanet, şatafatı bırakamıyor (Mustafa Bildircin-Birgün)

Diyanet İşleri Başkanlığı, fahiş harcamalarına bir yenisini daha ekledi. Ocak-Ağustos 2023 döneminde 29,9 milyar TL harcayan başkanlığın harcamalarında önemli yer tutan kitap basımı için kesenin ağzının bir kez daha açıldığı öğrenildi. Yurttaşa lüks ve şatafattan kaçınılması gerektiğini öğütleyen başkanlık, sıcakla renk değiştiren, altın varaklı Kuran bastıracak.(ÖZEL SİPARİŞ) İhalenin şartnamesinde yer alan ayrıntılar dikkati çekti. Bastıracağı Kuranların, sıcakla renk değiştiren kapaklı olmasını isteyen başkanlığın bazı özel talepleri, “Thinprint paper sınıfı altın yaldız, baskıyı parlak gösteren yüzeyi pürüzsüz-perdahlı, pantone yaldız çift kompenantlı. Kapak: İthal Mukavva Üzeri Termo (sıcakla renk değiştiren), PVC Cilt Bezi Sıvama (SOM-EGON Termo PVC Cilt Bezi veya Dengi)” şeklinde sıralandı. Toplam 160 bin adet bastırılacak kitaplar için özel bir şirketle el sıkışıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı ile şirket arasında özel sipariş Kuran basımı için 23 milyon 206 bin 900 TL’lik sözleşme imzalandı. https://www.birgun.net/haber/diyanet-satafati-birakamiyor-469616

Millet bahçelerinin maliyeti 13 milyar TL! (Şeyda Öztürk-Cumhuriyet)

Ağaç katliamları ve betonlaşmaya karşı halkın tepkisi yükselince AKP iktidarının gündeme getirdiği ancak maliyetini açıklamadığı millet bahçeleri için en az 13 milyar 290 milyon TL harcandığı belirlendi. Projelerin çoğu ormanlık alanlara yapıldı. https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/millet-bahcelerinin-maliyeti-13-milyar-tl-2120784

Filenin Sultanları, olimpiyat yolunda 3'te 3 yaptı (Birgün)

A Milli Kadın Voleybol Takımı, Japonya'da düzenlenen 2024 Paris Olimpiyat Elemeleri B Grubu üçüncü maçında Peru'yu 3-1 yenerek 3'te 3 yaptı. İlk iki maçında Porto Riko ve Bulgaristan'ı 3-0 mağlup eden takım, ekip, 3'te 3 yaparak yoluna devam etti. A Milli Kadın Voleybol Takımı, yarın dördüncü maçında Arjantin ile karşı karşıya gelecek. https://www.birgun.net/haber/filenin-sultanlari-olimpiyat-yolunda-3-te-3-yapti-469642

Samsun'da sarıklı ve cübbeli ders: 'Okullarda tarikat ve cemaat faaliyetlerine son verin' (soL)
Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Gür, Özel Külliyat Ortaokulu ve Özel Külliyat Kız Anadolu lisesinden eğitimin cemaat kültürü ile yürütüldüğünü belirterek "Okullarda cemaat faaliyetine son verin" dedi. https://haber.sol.org.tr/haber/samsunda-sarikli-ve-cubbeli-ders-okullarda-tarikat-ve-cemaat-faaliyetlerine-son-verin-384485


Erdoğan ABD’de CHP’yi şikayet etti: 'Mültecilere ev sahipliğine devam edeceğiz' (soL)
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78 Genel Kurulu'na katılmak için gittiği ABD'de CHP’yi şikayet etti.  https://haber.sol.org.tr/haber/erdogan-abdde-chpyi-sikayet-etti-multecilere-ev-sahipligine-devam-edecegiz-384492

Bilet ücretlerine büyük zam yapan TCDD’den 'zamları gizleyin' talimatı (soL)

Yüksek hızlı tren bilet ücretlerine yüzde 33 ile yüzde 65 arasında zam yapan TCDD, yeni bilet ücretlerinin gişe camlarına asılmaması için gişe personellerine talimat gönderdi.  BirGün'den İsmail Arı'nın haberine göre; TCDD Genel Müdürlüğü tarafından TCDD gişe personelleri ile kondüktörlerine “Bilgi notu” adı altında bir yazı gönderildi. Yazıda, “Tren bilet ücretlerinin güncellendiği ve gişe camlarına yeni ücretlerin asılmaması gerektiği" belirtildi.(Yüzde 65'e varan zam) İstanbul-Ankara YHT bileti 430 TL'ye yükseldi. Sene başında yapılan yüzde 15 oranındaki zammın ardından Temmuz'da yüzde 30 oranında zamlanan YHT biletlerine, TCDD’den yüzde 65’e varan oranda yeni zam geldi. İstanbul-Ankara YHT bileti yüzde 33 zamla 430 TL’ye yükselirken, Ankara-Konya bileti yüzde 37 zamla 200 TL’ye yükseldi. Ankara-Eskişehir bileti yüzde 65 zamla 225 TL’ye yükselirken, Ankara-Sivas bileti yüzde 50 zamla 475 TL’ye, İzmit-Konya bileti yüzde 58 zamla 600 TL’ye yükseldi. Yılbaşında 215 TL’den 248 TL’ye, temmuzda 248 TL'den 323 TL'ye yükselen İstanbul-Ankara bileti 430 TL oldu. İstanbul-Ankara biletinde ocak-eylül dönemindeki zam oranı yüzde 100’e ulaştı.

Denetimli serbestlik talebi reddedildi: Gazeteci Barış Pehlivan cezaevine dönüyor!(Cumhuriyet)

Gazetecilik yaptığı için tutuklanan Barış Pehlivan'ın denetimli serbestlikten yararlanması için yapılan başvuru, Silivri İnfaz Hakimliği tarafından reddedildi. Pehlivan, bugün yeniden açık cezaevine girecek.  https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/denetimli-serbestlik-talebi-reddedildi-gazeteci-baris-pehlivan-cezaevine-donuyor-2120829

‘Hayvanların hayatı ihaleyle satılamaz’ (Evrensel)

Vahşi hayvanların avlanması için ihale verilmesini, Hayvanlara Adalet Derneği Başkanı Avukat Hülya Yalçın ile konuştuk. Yalçın, "Avın bu kadar legal olmaması, tamamen yasak olması lazım" dedi.  https://www.evrensel.net/haber/499222


Kira krizinin neden olduğu kavgaların bilançosu: 2023 yılında en az 11 ölü, 46 yaralı (soL)

Ülkemizde yaşanan kira krizi nedeniyle kiracı ve ev sahipleri arasında çıkan kavgalar sonucu, 2023 yılında en az 11 kişi hayatını kaybetti, 46 kişi yaralandı, en az 14 kişi tutuklandı. https://haber.sol.org.tr/haber/kira-krizinin-neden-oldugu-kavgalarin-bilancosu-2023-yilinda-en-az-11-olu-46-yarali-384460

SPK onayladı: Hat-San halka arz ne zaman? Reeder Teknoloji halka arz ne zaman?(Cumhuriyet)

Buna göre Hat-San 22 Eylül’den itibaren pay başına 22,6 liradan; Reeder Teknoloji 21 Eylül’den itibaren pay başına 9,3 liradan işlem görmeye başlayacak. Hat-San’ın kodu ‘HATSN.E’, Reeder’ın kodu ‘REEDR.E’ olacak7 Eylül tarihli Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) kararıyla iki şirketin halka arz edilmesi onaylanmıştı.

Aileleri okulun armalı kıyafetlerini alamayan çocuklara baskı yapılıyor (Figen Atalay-Cumhuriyet)

Formasız okula gitmek zorunda kalan çocuklar “Böyle gelirsen almayız” diye uyarılıyor ya da eve yollanıyor. Tarlabaşı Dayanışma Grubu sorumlusu Yeralan, bu durumda yüzlerce çocuk olduğuna dikkat çekti.  https://www.cumhuriyet.com.tr/egitim/aileleri-okulun-armali-kiyafetlerini-alamayan-cocuklara-baski-yapiliyor-2120752

Savaş destekçileri tahıl kavgasında (Birgün)

AB’nin kararına itiraz eden Orban, Ukrayna savaşı başladıktan itibaren Kiev’e destek açıklamaları yapıyordu. (Fotoğraf: AA)
Savaşta Kiev’e kayıtsız destek açıklamaları yapan Polonya, Macaristan ve Slovakya, AB’nin Ukrayna tahılına kısıtlamaları kaldırması sonrası kendi yasaklarını uygulama kararı verdi. Kiev 3 ülkeye dava açacağını açıkladı.  https://www.birgun.net/haber/savas-destekcileri-tahil-kavgasinda-469628

Selçuk Ecza işçisi: Tuvaletin kapısında dakika tutuluyor (Evrensel)

Türkiye’nin en büyük yüz şirketi arasında gösterilen ve AKP'ye yakınlığıyla bilinen Selçuk Ecza Deposu Ticaret ve Sanayi AŞ işçileri çalışırken hakaret ve kötü muameleye maruz kaldıklarını söylüyor.  https://www.evrensel.net/haber/499254

Kipaş’ta iş cinayeti: "Patronlar üstünü örtmeye çalışıyor" (Evrensel)

Bilecik'te Kipaş Kağıt AŞ’de çalışan Remzi Koç isimli işçi kırpıntı makinesinin içine düşerek korkunç bir biçimde hayatını kaybetti.

Bilecik’in Bozüyük ilçesinde bulunan Kipaş Kağıt AŞ’de cumayı cumartesiye bağlayan gece iş cinayeti yaşandı. 54 yaşında olan Remzi Koç isimli işçi 20.00-08.00 vardiyasında çalışırken kırpıntı makinesinin içine düşerek korkunç bir biçimde hayatını kaybetti. İş cinayetinin ardından gazetemizle iletişime geçen işçiler “Patronlar, müdürler, amirler olayı oldu bittiye getirip üstünü örtmeye çalışıyorlar. Bizim arkadaşımız korkunç bir şekilde öldü, bunlar hala üretimin devam etmesinin derdinde. Hiçbir şey yaşanmamış gibi çalışmamızı beklediler" dediler. Gazetemize konuşan işçilerden biri de “Olay benim ve işçi arkadaşlarımın gerçekten psikolojini bozdu. Canımız hiçbir şey yapmak istemedi. Fakat müdür-amir takımının bu kayıp hiç umurunda olmadı. Bizlere gözlerinizi kapatın, vazifenizi yapın dediler. İşçinin canının hiç kıymetini olmadığını bu olay sonrasında bir kere daha anladık.” Remzi Koç’un düştüğü kırpıntı makinesinin çevresine olaydan sonra uyarıcı levhalar asıldığını aktaran işçi “Biz öldükten sonra alınan önlemler ne işe yarar” diye sordu. Olayı anlatan bir başka işçi ise “Arkadaşımızın hayatını kaybettiği çok sonra anlaşıldı. Eşi fabrikaya telefon ediyor, eve gelmesi gerekiyordu ama gelmedi diyor. Bir sonraki vardiyada çalışan, balyaları taşıyan forkliftçi arkadaş fark ediyor. Önce ayakkabılarını fark ediyor balyanın içinde sonra cesedini. Cesedi paramparça olmuş arkadaşımızın” ifadelerini kullandı.("SENSÖRLER ÇALIŞMIYORDU" İDDİASI)  Fabrika içerisinde işçi sağlığı açısından yeterli tedbirlerin alınmadığını ifade eden bir diğer işçiyse “Kırpıntı makinesinde sensörleri vardı, seni görünce direkt duruyordu. Makine çok duruyor diye bu sensörleri iptal ettiler. Arkadaşımızın ölümüne patronların kar hırsı neden oldu." şeklinde konuştu. "Fabrikada kimsenin ağzını bıçak açmıyor" diyen işçi bir diğeri de "Remzi Koç arkadaşımızı kaybettik, vardiya amiri fabrika pazar gecesi üretime başlayacak diye mesaj atabiliyor" diyerek tepkisini dile getirdi. Remzi Koç’un fabrikada yeni işçi olduğunu aktaran bir diğer Kipaş işçisi ise “Remzi ağabey daha 1-2 haftalık işçiydi. EYT’liydi. Emekli maaşıyla geçinemediği için bizim fabrikada iş başı yapmıştı. Daha öncesinde kırpıntı makinesinde çalışıp çalışmadığını bilmiyorum fakat yeni işçiyi bu kısma vermemek gerekirdi diye düşünüyorum" diye konuştu. 

(derleyen: mstfkrc)









Profesörün mesajı - Timur Soykan / BİRGÜN

 

Prof. Dr. Salih Zoroğlu’nun hasta çocuklar ve aileleriyle yazışmaları soruşturma dosyasına girdi. Zoroğlu, hakkında soruşturma açıldığını anlatıyor: “… sapık ana babaların birbirine yılan gibi dolanıp işbirliğine gidiverdiği…”
                               
Prof. Dr. Salih Zoroğlu tutuklanarak cezaevine gönderildi. (Fotoğraf: DHA)

Çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Dr. Salih Zoroğlu, hastası olan çocukları ilaç ve telkinlerle manipüle ederek ailelerini cinsel istismarla suçlattığı iddiasıyla tutuklanmıştı. Savcıların elinde Prof. Dr. Salih Zoroğlu’nun çocuk hastalarla ve aileleriyle WhatsApp mesajlaşmaları var. Bu mesajlarda Zoroğlu, çocukları ailelerinin istismarcı olduğu konusunda yönlendiriyor. Ailelerine yönelik çok ağır ifadelerde bulunuyor, hakaretler ediyor. Çocuğuna cinsel istismarda bulunmakla suçladığı anne ve babalara da ‘çoklu kişilik bozukluğu’ hastası olduklarını yazıyor.

23 Mayıs 2023’te Prof. Dr. Zoroğlu’nun hasta ailelerinin WhatsApp grubuna attığı bir mesaj dikkat çekiyor. Kliniğin cep telefonundan atılan mesaj şöyle:

“Değerli danışanlarım. Bugünkü randevuya ben gelemeyeceğim. Bundan ötürü özür dilerim. İlk olarak neden annesi tarafından taciz edilen bir hastamın annesi tarafına geçip annesiyle birlikte beni şikayet etmesi nedeniyle soruşturuluyorum. Bu psikoloji ile gelip terapi yapmam da imkansız. Belki benim de zayıflığım budur. Profesyonel olamıyorum yeteri kadar. Dıştan öyle ama yakından bakınca bizim meslekte profesyonel olmayı başaranlar kerhane o… gibi işiyle duygularını ayırt etmeyi başaranlardır. Yani para için insan yönlerini yok edebiliyorlar. (Bu psikolog ve psikiyatristler için bir hakaret ..gariban gerçek o..lar için değil, onların neden orda olduklarını biliyorum. Ve en küçük şekilde onları küçümsemiyor tahkir etmiyorum.) Yani benim danışanlar artık beni biliyorlar, kurbanın kendisini tacizci için sonsuza dek kurban etmeye devam ederken ve bunun için hekimi bile yok etmeye yeltendiğini görünce o gün ancak dinlenip unutarak ertesi günü çıkarabiliyorum.

Tacizci kocalarına fıs bile diyemeyen kadınların (cinsiyet değişebilir burada) hekim olayla yüzleşince ve peşinden de yüzleş de iyileş diye danışan kişiye teklif sununca, sapık ana babaların birbirine yılan gibi dolanıp işbirliğine gidiverdiği ve sırf terapiye geldiği için hakkımda bildikleri şeyler olan ve  birbirine dolanan yılanlara yalakalık yapmak üzere şahit yazılmaları ve açıktan iftira atmaları (tarikatvari yöntemler kullanarak beyin yıkama gibi) o gün duygusal olarak işlev görmeme engel oluyor. Kusura bakmayınız.”

Mayıs ayında Prof. Dr. Salih Zoroğlu’ndan şikayetçi olan hastanın bir erkek çocuğuydu. Zoroğlu’nun seansları sonunda annesini kendisine cinsel istismarda bulunmakla suçlamıştı. Daha sonra ifadesini değiştirmiş ve Zoroğlu’nun kendisini yönlendirdiğini anlatmıştı. Bu soruşturmada Prof. Dr. Zoroğlu hakkında takipsizlik kararı verildiği öne sürüldü. Soruşturmanın yeniden açıldığı iddia ediliyor.

‘YANLIŞ ANILAR OLUŞTURULABİLİR’

Prof. Dr. Zoroğlu hakkındaki suçlamalar tıp dünyasında ve ülke gündeminde tartışılıyor. Bazı uzmanlar bu konunun gündeme gelmesinin ülkemizin kanayan yarası olan çocukların cinsel istismarında çocukları sessizliğe itebileceği kaygısını ifade ediyor. Bu konuda çok dikkatli olmamız gerektiği tartışılmaz. Bunun için özellikle şunun altını kalın bir şekilde tekrar çizmeliyiz:

Bu vakada söz konusu olan çocukların yalan beyanlarla ailesini suçlaması değil. Çok istisnai ve aykırı bu olayda Prof. Dr. Zoroğlu, çocukları ailelerinin onları istismar ettiğine ikna etti.

Prof. Dr. Zoroğlu’nun, ‘çoklu kişilik bozukluğu’ teşhisi koyduğu çocuklar ailelerinin cinsel istismarına uğramadıklarını söylüyordu. Zoroğlu, bu çocuklara, 45, 48 gibi sayılarda kişiliklerinin olduğunu ve gizli kişiliklerinin uğradıkları tecavüzü gizlediğini ısrarla anlatıyordu. Bu kişilikleri tek tek ortaya çıkararak cinsel istismarı hatırlamalarını sağlayacağını ve bu sayede iyileşeceklerini vaat ediyordu. ‘Kişilikler’in ortaya çıkması için ise çocuklara yüksek dozda ketamin ilacı verdiği öne sürülüyor.

İddiaya göre; seans başında ketamin verdiği çocuklar üzerinde sürekli ‘Hatırla’ diyerek ve farklı yöntemlerle baskı kuruyordu. Çocuklar doktorun bu uygulamaları sonucunda krizler geçirdi, Prof. Dr. Zoroğlu, bunların ‘Hatırlama’ krizleri olduğunu ifade etti. Zoroğlu, ‘hatırlama’ yaşadığını iddia ettiği çocukları ödüllendirdi. Çocuklar çok sayıda seanstan sonra ailelerini, cinsel istismarla suçlamaya başladı. Doktorun telkinleri ve yazdığı raporlarla ailelerinden şikayetçi oldular.

Son dönemde aynı biçimde 5 suç duyurusuyla karşılaşan savcılar, Prof. Dr. Zoroğlu’nu mercek altına aldı. Kızı ‘Elif’e cinsel istismarla suçlanan babanın şikayeti üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açtı. Savcılıkta annesi ile babasını tecavüzle suçladıktan sonra ÇODEM’e yerleştirilen Ayşe de ifadesini değiştirdi ve Prof. Dr. Zoroğlu’nun seanslarında yaşadıklarını anlattı.

Tekrar ifade edelim: Çocukların cinsel istismarının ülkemizde büyük bir sorun olduğunu defalarca haberleştirdik. Bu konuda korkunç örnekleri kaleme aldık. Prof. Dr. Zoroğlu hakkındaki iddiaların cinsel istismar vakalarında çocuğun, kadının beyanının esas alınmasına karşı bir argümana dönüştürülmemesi için dikkatli olmalıyız.

Türkiye bu çok istisnai olayı, çocukların cinsel istismarını örtecek bir genel kabule dönüştürmeyecek zekaya sahip olmalı. Yoksa bu kaygıyla bu vakadaki çok vahim iddiaları görmezden gelmek toplumu iyileştirmeyecek.

Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi konusunda Türkiye’deki en yetkin isimlerden Prof. Dr. Özgür Öner’e ‘Çoklu kişilik bozukluğu’ konusunda sorular yönelttik: 

Çocuklarda ve ergenlerde ‘çoklu kişilik bozukluğu teşhisi nasıl konulur? Bu teşhis konusunda tıp dünyasında genel bir kabul var mı?

Çoklu Kişilik Bozukluğu teşhisi oldukça tartışmalı bir tanı. Bazı araştırmacılar açısından çok açık ve net bir tanı ve “antite” iken diğerleri açısından var olmayan veya çok nadir olarak rastlanan bir durum. Bu nedenle herhangi bir tanı kategorisinden farklı. Pek çok psikiyatri uzmanı tarafından bu tanı hiç konmazken diğer uzmanlar da oldukça sık olduğunu söylüyor.

Peki bunun nedeni nedir? Çünkü psikiyatri tanıları “tanımsal”, yani sebepler bilinmeyen, sadece belirtiler bakılan tanımlanan durumlar. Bu yüzden de benzer durumlara farklı uzmanlar farklı tanılar koyabiliyor. Çoklu Kişilik Bozukluğu genel olarak ciddi ve kronik travma sonrasında ortaya çıktığı düşünülen bir durum. Ancak travma sonrası ortaya çıkabilen birçok sorun var ve benzer belirtiler gösteriyorlar. Kompleks Travma Sonrası Stres Bozukluğu, bazı kişilik bozuklukları, duygudurum bozuklukları ve aslında psikiyatride görülen neredeyse bütün bozukluklar travma ile ilişkili olabilir. Çoklu kişilik bozukluğu tanısındaki bir sorun belirtilerin nedeninin ve ortaya çıkışının yorumlanma şeklinin birçok uzman tarafından kabul edilmemesi.

Tanısal sorunlarla uygulama hatalarını da karıştırmamak gerekli. Bazı uygulamaların psikiyatride veya genel olarak tıpta yeri yok ve teorik yönelimi ne olursa olsun etik ve bilimsel çalışan psikiyatri uzmanları bu tarz uygulamalar içinde olmazlar ve olmamalıdırlar. Çoklu Kişilik Bozukluğu tanısının konması durumunda bile etik ve bilimsel uygulamalar izlenmek zorundadır ve meslektaşlarımızın çok büyük çoğunluğunun bu şekilde davrandığını düşünüyorum.

Çoklu kişilik bozukluğu’na çok sık rastlanır mı? Siz bu vaka ile hiç karşılaştınız mı? Tanı koydunuz mu?

Ben bu tanıyı hiç koymadım. Tanıdığım birçok psikiyatri uzmanı da hiç koymamıştır. Öte yandan bu tanıyı rutin olarak koyan ve benzer durumların sık olduğunu söyleyen uzmanlar da var. Bu travma sonrası ortaya çıkan karmaşık ve kronik tabloların tanımlanma süreciyle ilişkili bir fark olduğu kadar teorik bir yaklaşım farkı da. Biraz önce belirttiğim gibi bu tanılar psikiyatrinin en tartışmalı tanıları arasında.

Çoklu kişilik bozukluğunun yüzde 99 oranında cinsel istismardan kaynaklandığını savunanlar var. Bunu savunanlar cinsel istismar yaşamadığını söyleyen çocukları yönlendiriyor, kişiliklerini ortaya çıkararak kendilerinin emin olduğu cinsel istismarı ‘hatırlatma’yı hedefliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yönlendirmenin sakıncaları nelerdir?

Yönlendirmenin sakıncalı olduğu net, bu konuda bir tartışma yok. Özellikle telkine açık insanlarda (ki çocuk ve ergenler daha da duyarlı) yönlendirme ile yanlış “anıların” oluşturulabildiği bilinen bir gerçek. 1970’lerde ABD’de yaşanan bazı büyük olaylar sonucunda çocuk ve ergenlerle istismarla ilgili yapılan görüşmelerde yönlendirme yapılmamasının şart olduğuna dair bir görüş birliği oluşmuş durumda. Bu nedenle biz de de Çocuk İzlem Merkezlerinde yapılan görüşmeler tamamen yönlendirmesiz ve önceden belirlenmiş prosedürlere göre yürüyor.

Sorun, pek çok olayda “olmuş olabilecek” ile “olmuş olanı” ayırmanın zorluğu. Bir kişiye “Sana uzaylılar saldırdı” şeklinde bir düşünce de yerleştirilebilir ama bunun genel kabulü (nispeten) az olacaktır. Ama çocuklar gerçekten de aileleri tarafından cinsel istismara uğrayabiliyorlar ve pek çok durumda belirgin bir kanıt da olmayabiliyor. Bu nedenle “seni ailen taciz etti” şeklindeki bir inancın/anının doğrulanması veya yanlışlanması çok daha zor. Dahası, insanlar anılarının hangilerinin doğru olduğunu iyi ayırt edemiyorlar. Bunu günlük yaşantınızda da sık sık görüyorsunuz, siz ve arkadaşınız, eşiniz aynı olayı bambaşka ve kendinizden yüzde yüz emin olarak farklı hatırlayabiliyorsunuz.

Özel klinikteki seanslarda ketamin uygulanır mı? Ketamin hangi durumlarda verilir?

Ketamin yetişkinlerde tedaviye dirençli depresyonda etkin olarak kullanılan bir ilaç. Çocuk ve ergenlerde kullanımına dair çalışmalar çok daha sınırlı. Özel klinikte bir uzman endikasyon gördüyse kullanabilir.

ZOROĞLU’NDAN AÇIKLAMA

Prof. Dr. Salih Zoroğlu’nun eşi de operasyonda gözaltına alınmıştı. Zoroğlu ailesi haberlerle ilgili açıklama yaptı. Prof. Dr. Zoroğlu’nun ‘çocukluk çağı cinsel travmaları ve çoklu kişilik bozukluğu’ konusunda Türkiye’nin en yetkin isimlerinden biri olduğu savunulan açıklamada özetle şöyle denildi:

“Aileler açığa çıkmış bazı noktalar nedeniyle tanıya, tedaviye, ilaçlara ve doktora suç atmak suretiyle kendilerini temize çıkarmak gayreti içindedirler. Bu yöntemin toplumsal kabulü, aslında tüm dünyada da gayet iyi bilindiği üzere, pedofili veya aile içi cinsel suçlarda tanı koymanın önünü kesip, şüphelilerin doktoru suçlayarak kurtulması anlamına gelmektedir. Önemle vurgularız ki, Prof. Zoroğlu’nu suçlayan kişiler istismara uğrayan çocuklar değil, hakkında istismar iddiası olan ailelerdir.”

(Açıklamada bu iddiada bulunulmasına karşın haberimizde yer alan çocuk hastalar, Prof. Dr. Zoroğlu aleyhinde ifade verdi. Doktorun seanslarda kendilerine ketamin ilacı verdiğini ve üzerlerinde baskı kurarak ailelerini suçlamalarını sağladığını anlattılar.)

Zoroğlu Ailesi’nin açıklaması şöyle devam etti:

“Ensest ilişki Türkiye’nin kanayan ve üzeri bilinçli olarak örtülen bir yarasıdır. Bu sorunun toplumda bahsedildiğinden çok daha yaygın olduğunu ve bilimsel araştırmalarla çoklu kişilik bozukluğu sonucunu verdiğinin ispatlandığını belirtiriz. Belirtmek gerekir ki çoklu kişilik bozukluğu, ancak alanında mesleki yeterliliği olan çocuk psikiyatristlerinin tartışabileceği bir konudur.”

Açıklamanın devamında çoklu kişilik bozukluğu tanısı için uluslararası kriterlerin, testlerin olduğu ve bu yönetimin uygulandığı anlatıldı.

(Zoroğlu ailesinin açıklaması ve Zoroğlu’nun avukatının bana ilettiği beyanlarında ‘çoklu kişilik bozukluğu’ ve tedavi yöntemleri konusunda tıp dünyasının hemfikir olduğu anlatılıyor. Kesin yaklaşım sergiliyorlar. Oysa çok sayıda psikiyatrist, ‘çoklu kişilik bozukluğu’ tanısı koymuyor, bu yöntemlerin hastayı telkinle yönlendirmenin çok tehlikeli olduğunu düşünüyor. Tıp dünyasında bu konuda ortak bir kanaat yok.)

Zoroğlu Ailesi’nin açıklamasının devamında ise şöyle denildi:

“Prof. Zoroğlu ve daha birçok hekim geçmişte de istismar iddialarını dile getirdiği için ölümle tehdit edilmiştir. Başka bir deyişle bu yaşanan son vakanın münferit olmadığını belirtiriz. Çocuk istismarı ülkemizde uzun yıllardır üstü örtülen, toplumun kanayan bir yarasıdır. Prof. Zoroğlu gibi saygın bir hekimin istismarın üzerine gitmesi nedeniyle bu muameleye maruz kalmasının toplum vicdanını yaraladığını, istismarcıları cesaretlendirdiğini ve yine istismarın üstüne giden hekimlere adeta bir gözdağı verildiğini belirtmek isteriz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

(Bu istisnai olayın istismara uğrayan çocukların susmasına, cinsel istismarcıların cesaretlenmesine neden olmaması için dikkatli olmalıyız. Bu vakada çocukların istismardan bahsetmediği, doktor telkin ve yönlendirmeleriyle bunu anlatmaya başladığını aklımızdan çıkartmamalıyız.)

Timur Soykan / BİRGÜN


İşte Elon Musk’la görüşen Erdoğan’ın rakipleri - YİĞİT CAN KAYTMAZ / SÖZCÜ

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York'ta dünyanın en zengin insanlarından biri olan Elon Musk ile bir araya gelerek, Tesla'nın Türkiye'de fabrika kurması için görüştü... Dünyanın farklı ülkelerinde toplam 6 fabrikası bulunan Tesla için bazı liderler Erdoğan'la rekabet halinde.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için önceki gün New York’a giden ve bugün New York’taki Türkevi’nde dünyanın en zengin iş insanlarından biri olan Tesla, SpaceX ve X’in (eski adıyla Twitter) sahibi Elon Musk ile görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu görüşmesi uluslararası kamuoyunun gündemine oturdu.

Erdoğan’ı oğlu X Æ A-12 Musk ile ziyaret eden ünlü iş insanının Starlink, yapay zeka ve Tesla fabrikaları konusunda görüştüğü belirtildi. Basına kapalı gerçekleşen görüşmenin öne çıkan detaylarından biri olan Tesla’nın fabrikasının Türkiye’de kurulması ile ilgili net bir açıklama yapılmadı.

Togg'un Türkiye'de yollara çıkmasıyla birlikte Tesla'nın da Türkiye pazarına girdiğini hatırlatan Erdoğan, Tesla'nın 7'nci fabrikasını Türkiye'de kurması için çağrı yaptı.

                            Elon Musk yaklaşık 45 dakika süren görüşmeye oğluyla katıldı.

Şu an Tesla’nın ABD’deki dört fabrikanın yanı sıra Şangay’da Asya pazarına odaklanan bir fabrikası ve Avrupa pazarına yönelik hizmet veren Almanya’nın başkenti Berlin’deki bir fabrikası bulunuyor.

Musk’ın Meksika’da bir fabrika inşa etmeye devam ettiği bilinirken Hindistan’da da bir fabrika kurulmasına yönelik çalışmalar devam ediyor.

Toplantıdan Erdoğan'ın verdiği kitaplarla çıkan Musk'ın kendisine ABD Hava Kuvvetleri Akademisi'nin 2022 mezunları tarafından verilen ceketi giymesi dikkat çekti.

BİR AYDA MUSK İLE İKİ KEZ GÖRÜŞTÜ

Tesla’nın 7’nci fabrikasını kurması için ise Erdoğan’dan önce bazı Avrupalı liderler de harekete geçti. Erdoğan’dan önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Haziran ayında Musk ile bir araya gelmişti.

Erdoğan ve Musk’ın görüşmesine ABD merkezli medya kuruluşu Insider büyük ilgi gösterdi. Insider, “Erdoğan, evli olmayan  milyardere eşini sorunca Elon Musk, Türkiye Cumhurbaşkanı ile acı verici şekilde tuhaf bir sohbet geçirdi” başlığını kullandı.

Macron, Haziran ayında bir aydan kısa bir süre içinde Musk ile iki kez görüşmüştü. O dönem Fransız medyası Macron’un Musk’ı Fransa’nın kuzeyinde bir Tesla fabrikası kurması yönünde ikna etmeye çalıştığını yazmıştı. Haziran ayında Fransa Teknoloji Bakanı Jean-Noel Barrot, Amerikan CNBC’ye konuşmuş ve Tesla’nın Fransa’da fabrika kurması için çok çalıştıklarını söylemişti.

İSPANYA BAŞBAKANI MUSK’I X’TEN DAVET ETTİ



Erdoğan’la fotoğrafa girmek 100 bin dolar - RAZİ CANİKLİGİL / SÖZCÜ

 

PARA VERENLERİN İSMİ, ERDOĞAN'IN ARKASINDAKİ EKRANLARDA YER ALDI
Yemekte ekrana yansıtılan logolara göre 4 şirket 100'er bin dolar verip platin sponsor oldu. Rockefeller Plaza'daki geceyi düzenleyen komite, bu sponsorluklardan 660 bin dolar gelir elde etti.

Cumhurbaşkanı’nın New York’ta katıldığı yemeği organize eden derneğin sponsorluk tarifesi ortaya çıktı. 100 bin dolar ödeyenler protokol masasına oturdu, sahnede toplu fotoğraf çekimine katıldı.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için ABD'ye giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki akşam Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından New York'taki Rockefeller Plaza'da düzenlenen akşam yemeğine katıldı. Akşam yemeğinin oturma düzeni ve programı da TASC tarafından hazırlanan sponsorluk tarifesine göre belirlendi.
ÖN SIRADA OTURMAK İSTEYEN KESENİN AĞZINI AÇTI
Cumhurbaşkanlığı protokol masasında yer bulmak isteyenler 100 bin dolar, ikinci protokol masasına oturmak isteyenler ise 45 bin dolar ödedi.

‘ÖZEL TOPLANTI' İMKANI

TASC'ın yayınladığı broşüre göre, 100 bin dolara sunulan ‘Platin Sponsorluk'ta “Cumhurbaşkanı ile toplu fotoğraf çekiminde sahneye davet edilmek; Sahnede teşekkür plaketi almak; Cumhurbaşkanlığı protokol masasından bir kişilik yer; İkinci protokol masasından iki kişilik yer; Erdoğan ve bakanlarla özel toplantıya katılım; program süresince dijital ekranlarda ön planda tutulma” gibi imkanlar sağlandı.

45 bin dolar ödeyen ‘VIP Sponsorlar' ise “Cumhurbaşkanı ile toplu fotoğraf çekiminde sahneye davet edilmek; İkinci protokol masasından iki kişilik yer; Erdoğan ve bakanlarla özel toplantıya katılım; Program süresince dijital ekranlarda ön planda tutulma” hakkını kazandı.

‘UYGUN' TARİFELER DE VAR

Tarifede daha ekonomik sponsorluk imkanları da yer aldı. 30 bin dolarlık ‘Altın Sponsorluk'ta “üçüncü protokol masasından bir kişilik yer ve program süresince dijital ekranlarda logo görünürlüğü” olanağı sağlandı. En ucuz seçenek olan “Gümüş Sponsorluk'ta ise 20 bin dolar ödeyenler “dördüncü protokol masasından bir kişilik yer ve dijital ekranlarda logo görünürlüğü” imkanı elde etti.

RAZİ CANİKLİGİL / SÖZCÜ

18 Eylül 2023 Pazartesi

Barona vatandaşlık, bize kurşun - Timur Soykan / BİRGÜN

 

İstanbul’da İsveç mafyası çatışmıştı. Bu saldırıda hedef, kırmızı bültenle aranmasına karşın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılan uyuşturucu baronu Rawa Majid’ti. Suç dosyası ortaya çıkan Rawa Majid halen vatandaş mı? Baronu kimler koruyor?

                           Rawa Majid daha önce yakalanmış, ardından serbest kalmıştı. (Fotoğraf: BirGün)

İstanbul’daki AVM’lerde Azerbaycan, Gürcü, Rus, İran mafya gruplarının çatıştığını gördük. Balkan mafya savaşının en büyük cinayeti de Mecidiyeköy’de işlendi, Karadağlı Jovan Vukotiç öldürüldü. 20 gün sonra Ataşehir’de Azerbaycanlı Caniyev Çetesi’nden Elnur Gasimov kurşunların hedefi oldu. Kazak mafya lideri Arman Dikiy, İstanbul’daki bir rezidansta Rus ve Azerbaycanlı iki iş insanını alıkoyup işkenceyle 1 milyon dolarlık varlığına el koydu. Avusturalya ve Yeni Zelanda suç örgütlerinin liderleri İstanbul’da yakalandı. Bu örnekler uzar gider. Türkiye’nin dünyanın mafya üssüne dönüştüğü gerçeğine iktidardan çıt çıkmaz. 

‘BİR SİZ EKSİKTİNİZ’

İşte son örnek:

İsveç mafyası İstanbul’da çatıştı.

“Bir siz eksiktiniz” diyeceksiniz ama onlar adeta davet edilmişti.

Baştan anlatalım.

6 Eylül, saat: 20.50.

İstanbul Sarıyer’deki ‘Ağaoğlu Maslak 1453’ isimli lüks siteye plakası olmayan motosikletle iki kişi girdi. ‘Cavalli’ isimli lokantanın önünde motosikletin arkasından inen kişi, içeride oturan bir gruba ateş açtı. Lokantadakiler de silahla karşılık verince motosikletli saldırganlar kaçıp kayıplara karıştı. Lokantada oturan grup da hemen minibüslerine binip uzaklaştı. Lokantadaki Azerbaycanlı bir müşteri ise kurşun isabet etmesi sonucu yaralandı. Ayazağa’da polis ekiplerince durdurulan minibüste 5 İsveç vatandaşı vardı. Minibüstekilerin verdiği ifadeler üzerine Başakşehir ve Sarıyer’deki adreslere baskın yapıldı ve yine İsveç vatandaşı Stella M.A.S yakalandı.

TURİST VİZESİYLE GELİP SİLAH ALMIŞLAR

Aramalarda biri Glock, ruhsatsız iki tabanca, 169 mermi, 2 bilye atar toplu tabanca, havalı tüfek ve mermileri, az miktarda uyuşturucu ele geçirildi.

Bu kişilerin İsveç’ten turist vizesiyle geldiği öğrenildi. İfadelerinde lokantada otururken saldırıya uğradıklarını ve saldırının nedenini bilmediklerini söylediler. Stella M.A.S ülkesine deport edilirken Richard Icho M., Mevludin M., Salah S., Elvir M. ve Harris L.O. tutuklandı.

‘MASLAK 1453’TE EVLERİ VAR’

İsveç’teki en büyük suç örgütünün lideri Rawa Majid’in Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmasıyla ilgili haber hazırlarken bir duyum almıştım. Rawa Majid’in Maslak 1453’te evleri olduğu iddia ediliyordu. Duyum doğruymuş. Ve lüks sitede kurşunlar buna işaret etti. Yani 400 bin dolar karşılığında uyuşturucu baronlarına vatandaşlık verilmesinin bedelini kurşunlarla ödüyoruz.

KÜRT TİLKİSİ VE ÇETESİ

Iraklı bir Kürt olan İsveç vatandaşı Rawa Majid, 37 yaşında. Uppsala kentinde suç örgütünü kurdu ve İsveç’teki uyuşturucu pazarının büyük kısmını rakiplerine dehşet saçarak ele geçirdi. ‘Kürt Tilkisi’ lakabını kullanıyordu. İsveç polisi, 2020 yılında ‘Uyuşturucu kaçakçılığı ve cinayete teşebbüs’ suçlamalarıyla suç örgütüne operasyon yaptı ama Rawa Majid kayıplara karışmıştı. İsveç, Interpol tarafından dünyada aranması için kırmızı bülten çıkardı.

O firari duruma düştükten sonra İsveç’te Yunan asıllı çete lideriyle arasında büyük savaş başladı. Sadece 2022 yılından itibaren İsveç’in başkenti Stockholm ve çevresinde onlarca silahlı ve bombalı saldırı yaşandı. Stockholm’deki bir lokantaya düzenlenen silahlı saldırıda orada yemek yiyen 15 yaşındaki çocuk öldü. İsveç’in suç cennetine dönüştüğü tartışılırken ülkenin yetkilileri, Rawa Majid’in çetesine yurt dışından Signal uygulamasıyla talimatlar verdiğini öne sürdü.

BANKTA PARA UNUTAN ADAM BARON ÇIKTI

15 Nisan 2022’de Marmaris’te bir belediye işçisi parkta bankta unutulmuş para dolu bir çanta buldu. Polis 12 bin dolar olan çantanın sahibini kamera kayıtlarından bularak karakola çağırdı. Bu kişinin ‘Baron’ lakabını da kullanan Rawa Majid olduğu ortaya çıktı. Marmaris’te kaldığı villaya yapılan baskında Rawa Majid adına İsveç pasaportu da bulundu.

İlk haberlerde ‘Miran Othman’ adına sahte Türk vatandaşı kimliği de ele geçirildiği söyleniyordu.

VİLLA ALIP VATANDAŞ OLMUŞ

Oysa Türk vatandaşlığı sahte değildi. Rawa Majid önce Irak’a giderek adını ‘Miran Othman’ olarak değiştirmişti, daha sonra 400 bin dolara Bodrum’dan bir villa alarak Türk vatandaşı olmuştu. Özetle, kırmızı bültenle aranan uyuşturucu baronuna ‘Miran Othman’ adıyla vatandaşlık verilmişti. İsveç yetkilileri de Rawa Majid’in Türk vatandaşı olduğu gerekçesiyle İsveç’e iade edilmediğini açıklamıştı.

Rawa Majid, Marmaris’te yakalanmasından 4 ay sonra tahliye edildi. Bunu BirGün Gazetesi’nde yazdığımız haberle duyurmuştuk.

DAHA ÖNCE DE YAKALANMIŞ, BIRAKILMIŞ

4 Ağustos 2022’de Bodrum 1. Sulh Ceza Hakimliği’nde Rawa Majid, Türkiye’deki adıyla Miran Othman’ın tutukluluk incelemesi için duruşma açılmıştı. Burada söz alan avukatı şöyle demişti:

“Şüpheli Türk vatandaşıdır. İstanbul’da oturmaktadır. İstanbul’da işyeri vardır… Çocukları vardır, karnından ameliyatlıdır. Kaçma şüphesi yoktur.”

Sulh Ceza Hakimliği, Rawa Majid’i tahliye etti. Üstelik kararda Rawa Majid’in daha önce Bodrum’da yakalandığı ancak tutuklanmadığı anlaşılıyordu. Şöyle yazılmıştı:

“Şüphelinin Bodrum’da yakalandığı tarihte üzerine atılı suçu öğrenmesine rağmen kaçmadığı, daha sonra Marmaris’teki evinde yakalandığı…”

Bodrum Sulh Ceza Hakimliği yurt dışına çıkış yasağı ve haftada iki gün karakolda imza verme şartı getirmişti.

‘İSVEÇ’İN VERDİĞİ BİLGİLER ÇETEYE GİTTİ’

Son olarak İsveç medyasında yer alan habere göre; İsveç’in Rawa Majid hakkında Türkiye’ye gönderdiği istihbarat bilgileri, İsveç’te yakalanan bir suç örgütü mensubunun cep telefonundan çıktı. Bu bilgilerin İsveç’ten Türkiye’ye en üst düzeyde teslim edildiği öne sürüldü. İsveçli yetkililer, Rawa Majid’in Türkiye’de tutuklanmasını sağlayacak bilgilerin çetenin eline geçmesinin büyük skandal olduğunu söyledi. Çetenin operasyonlara karşı önlem almasını sağlayacak bilgilerin Türk yetkililerce sızdırıldığı iddia edildi.

Ve Maslak 1453’te Rawa Majid’in hedef olduğu çatışma yaşandı. 

Rawa Majid’in Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kırmızı bültenle aranan bir uyuşturucu kaçakçısı olduğunun anlaşılmasına karşın iptal edilmedi mi? 

İptal edilmediyse bunu kim sağlıyor? 

İptal edildiyse halen nasıl İstanbul’da yaşıyor. Rawa Majid’i Türkiye’de kim koruyor? 

İsveç’ten alınan istihbarat bilgileriyle neden operasyon yapılmadı? 

Ve bu bilgileri çeteye kim sızdırdı?

Timur Soykan / BİRGÜN