16 Aralık 2023 Cumartesi

Kasım ayı hazine nakit dengesi ve bütçe gerçekleşmeleri(Binhan Elif Yılmaz)+Kasım ayı bütçe gerçekleşmeleri yayımlandı: Yüzde 65 dolaylı vergi(Murat Batı)-T24

 

Kasım ayı hazine nakit dengesi ve bütçe gerçekleşmeleri(Binhan Elif Yılmaz)

Kasım ayı bütçe gideri 671,2 milyar TL'ye kadar yükseldi. Bu seviye ocak ayındaki bütçe giderinin iki katından daha fazla.

Hazine nakit dengesi, kasım ayında 95,3 milyar TL fazla verince aynı ay merkezi yönetim bütçesinin de fazla vermesi bekleniyordu. Bugün açıklanan merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerine göre bütçe 75,6 milyar TL fazla verirken 170,2 milyar TL de faiz dışı fazla elde edildi. Bütçe açığı kümülatif olarak 532,4 milyar TL, faiz dışı denge ise 99,9 milyar TL fazla vermiş durumda.

Bütçe açığı 2023 bütçesi için öngörülen 659,4 milyar TL'lik bütçe açığına yakın ama OVP'deki 1,633 milyar TL'den ve milli gelire oran olarak yüzde 6,4 oranından uzak. Geçtiğimiz yıl ek bütçenin ardından GSYH'ye oranla bütçe açığı yüzde 3,5 öngörülmüştü. Enflasyon vergi gelirlerini beslerken bütçe açığı öngörülenin altında kaldı, yüzde 1 olarak gerçekleşti. Bu yıl da enflasyon yüksek ve enflasyonun vergi matrahını artırıcı etkisiyle özellikle tüketim vergilerindeki hasılatın seyri bütçe açığını daraltıcı faktör olacak. Ama 2023 hedef bütçe açığına ulaşmada hala kalan yaklaşık 1 trilyon TL'nin yerel seçimler için kullanılmayacağının da garantisi yok.

Kasım ayı bütçe gideri 671,2 milyar TL'ye kadar yükseldi. Bu seviye ocak ayındaki bütçe giderinin iki katından daha fazla. Yıl içerisinde bütçenin yükümlülüklerinin ne kadar arttığını görebiliriz. Temmuz ayında tüm kamu kurumlarına gönderilen tasarruf çağrısının sonuç vermediğini görüyoruz. Kamuda tasarruf artık kaçınılmaz. Öncelikle Haziran 2021 tarihli Tasarruf genelgesinin mutlaka gözden geçirilmesi, güncellenmesi, gerçekçi olması gerekiyor.

Mali yıl biterken bazı gider kalemlerinde bütçe başlangıç ödeneği aşıldı. Öncelikle toplam personel giderleri, ek bütçede ödenek konulmadığı için kasım ayında başlangıç ödeneğini yüzde 20 oranında aşmış durumda. Personel giderleri 2023 Ocak-Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 100'den fazla arttı.

Borç faiz giderleri kasım ayında 94,6 milyar TL ile son dört ayın en yüksek rakamına ulaştı, vergi gelirlerine oranı yüzde 14,1 oldu. 2023 Ocak-Kasım dönemi borç faiz giderleri 2022 Ocak-Kasım dönemine göre yaklaşık yüzde 100 arttı. Bu yıl bütçeden 646,1 milyar TL borç faiz gideri öngörülmüştü, 11 ayda borç faizlerine bütçeden yapılan ödemeler başlangıç ödeneğine çok yaklaştı. Yıl sonunda bu ödeneği aşma olasılığı yüksek. Hazine finansman programına göre önümüzdeki 3 ayda 337 milyar TL iç borç servisi gerçekleştirilmesi için 443 milyar TL daha iç borçlanmaya gidilmesi gerekiyor. Kamu finansman raporları projeksiyonlarına göre de önümüzdeki yıl her ay ortalama 70 milyar TL'nin üstünde borç faiz gideri gerçekleşecek.

Bütçenin en büyük kalemi olan cari transferlerde de başlangıç ödeneği açılmış durumda. Nedenlerine gelince öncelikle görevlendirme giderleri son aylarda dikkat çekici bir biçimde artış gösterdi. Elektrik Üretim A.Ş. ve BOTAŞ gibi kamu teşebbüslerine yapılan transferler en yüksek payı oluşturdu. Sosyal Güvenlik Kurumu'na bütçe transferi de emeklilere yüzüncü yıl ikramiyesinin etkisiyle kasım ayında 54,7 milyar TL ile rekor kırdı. Ziraat ve Halk Bankası'na bütçeden yapılan aylık ortalama 4 milyar TL'lik görevlendirme giderleri devam etti.

Bütçenin gelir tarafı ise yine bildiğimiz gibi. KDV hasılatı 2023 bütçe tahmini üzerinde gerçekleşirken, ÖTV hasılatı tahmine yaklaşmak üzere. ÖTV'nin listelerindeki mallardan motor taşıtlar, kolalı içecekler ve tütün üzerinden alınan ÖTV hasılatı bütçe tahmininin üzerinde gerçekleşti.

Ocak-Kasım 2023'te motorlu taşıtlar ÖTV tahsilatı 2022 Ocak- Kasım dönemine göre yüzde 175 artış gösterdi. Üstelik otomotiv sektöründe böyle bir büyüme yokken. Çünkü otomobil fiyatları kur-enflasyon sarmalında artarken matrah değişmedi. ÖTV matrahı 280 bin TL altı otomobillerde ÖTV oranları yüzde 70, 60, 50, 45 olabiliyor ama o fiyata otomobil yok.

Matrah güncellemesi ekonomik koşullar dikkate alınacak şekilde yapılsaydı otomobilin fiyatı aynı kalmakla beraber ÖTV oranı yüzde 50'ye kadar gerilerdi. Ancak uygulamada yüzde 80'nin altındaki ÖTV oranları geçerliliğini kaybetmiş durumda. Yani 45, 50, 60, 70 gibi ÖTV oranları fiiliyatta uygulanmıyor. Enflasyon ve kur artışı yaşanırken vergi matrahında güncelleme yapılmaması, hazine yararına sonuç ortaya çıkarmaya devam ediyor.

2023 yılı gelirleri içinde KDV'nin payı yüzde 32, ÖTV'nin de yüzde 20 oldu. Dolayısıyla bu iki dolaylı verginin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 52'ye ulaştı.

Kasım ayı bütçe fazlasını yaratan temel unsur, Kurumlar geçici vergisi dönemsel artışı olurken, Ağustos ve Kasım aylarında iki taksitle ödenen ve 32 milyar TL tahsilat beklentisi olan Ek MTV'nin yüzde 15'i hazineye girmedi.

                                                                     /././

Kasım ayı bütçe gerçekleşmeleri yayımlandı: Yüzde 65 dolaylı vergi(Murat Batı)

2023 yılı Kasım ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 671,2 milyar TL, bütçe gelirleri 746,8 milyar TL ve bütçe fazlası 75,6 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı kendi internet sitesinde 2023 yılı Ocak-Kasım ayı bütçe gerçekleşmelerini  bugün (15 Aralık) yayımladı. Aşağıda detaylı şekilde göreceğiniz üzere vergi gelirlerinin yüzde 52'si KDV ve ÖTV tahsilatı oluşturmaktadır.

Ek motorlu taşıtlar vergisinden tahsil edilen toplam tutar 27 milyar 50 milyon TL oldu. Hedeflenen tahsilatı yaklaşık 32 milyar TL olan Ek MTV'den 5 milyar TL tahsil edilememiş.

Ayrıca beyana dayalı kurumlar vergisi tahsilatı geçen yıl aynı döneme nazaran 19 kat arttı. Ek kurumlar vergisinden tahsil edilen tutar ise 72 milyar 761 milyon TL olmuştur.

Diğer kalemlerin akıbetini ise aşağıda izah etmeye çalışayım.

2023 Kasım ayı bütçe gerçekleşmeleri

2023 yılı Kasım ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 671,2 milyar TL, bütçe gelirleri 746,8 milyar TL ve bütçe fazlası 75,6 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.

Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 576,6 milyar TL ve faiz dışı fazla ise 170,2 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.

Genel görünüm aşağıdaki tabloda bulunmaktadır.

Aşağıdaki tabloda Kasım 2022 ile Kasım 2023 bütçe gerçekleşmeleri karşılaştırılmıştır.

Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere merkezi yönetim bütçesi 2022 yılı Kasım ayında 108 milyar 305 milyon TL fazla vermiş iken 2023 yılı Kasım ayında 75 milyar 627 milyon TL fazla vermiştir.

Ayrıca 2022 yılı Kasım ayında 132 milyar 708 milyon TL faiz dışı fazla verilmiş iken 2023 yılı Kasım ayında 170 milyar 235 milyon TL faiz dışı fazla verilmiştir

2023 Kasım ayı bütçe giderleri

Merkezi yönetim bütçe giderleri Kasım ayı itibarıyla 671 milyar 183 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Faiz harcamaları 94 milyar 608 milyon TL, faiz hariç harcamalar ise 576 milyar 575 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.

2023 yılında merkezi yönetim bütçe giderleri için öngörülen 5 trilyon 589 milyar 85 milyon TL ödenekten Kasım ayında 671 milyar 183 milyon TL gider gerçekleştirilmiştir. Geçen yılın aynı ayında ise 239 milyar 429 milyon TL harcama yapılmıştır.

Faiz hariç bütçe giderleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 168,1 oranında artarak 576 milyar 575 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Faiz hariç giderlerin bütçe ödeneklerine göre gerçekleşme oranı ise 2022 yılında yüzde 8,6 iken 2023 yılında yüzde 11,7 olmuştur. 

2023 Kasım ayı bütçe gelir gerçekleşmeleri

Merkezi yönetim bütçe gelirleri Kasım ayı itibarıyla 746 milyar 810 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Vergi gelirleri 668 milyar 493 milyon TL, genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 66 milyar 857 milyon TL olmuştur.

2023 Yılı Ocak-Kasım dönemi merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleri

2023 yılı Ocak-Kasım döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 5 trilyon 193 milyar TL, bütçe gelirleri 4 trilyon 660,5 milyar TL ve bütçe açığı 532,4 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 4 trilyon 560,7 milyar TL ve faiz dışı fazla ise 99,8 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.

Aşağıdaki tabloda 2023 yılı Ocak-Kasım döneminde merkezi yönetim bütçe kalemleri bulunmaktadır.

2023 Ocak-Kasım dönemi bütçe gelir gerçekleşmeleri

Merkezi yönetim bütçe gelirleri Ocak-Kasım dönemi itibarıyla 4 trilyon 660 milyar 543 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Vergi gelirleri 4 trilyon 59 milyar 954 milyon TL, genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 504 milyar 267 milyon TL olmuştur.

Aşağıdaki tabloda 2023 Ocak-Kasım vergi gelirleri ve bu vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı gösterilmiştir.

Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere 2023 Ocak-Kasım döneminde KDV ve ÖTV'nin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 52; dolaylı vergilerin payı yüzde 64,5 ve dolaysız vergilerin payı ise yüzde 35,5 olarak gerçekleşti.

Ocak-Kasım 2023 ile geçen yıl aynı dönem vergi tahsilatı karşılaştırılması

2022 yılı Ocak-Kasım döneminde bütçe gelirleri 2 trilyon 547 milyar 156 milyon TL iken 2023 yılının aynı döneminde yüzde 83 oranında artarak 4 trilyon 660 milyar 543 milyon TL olarak gerçekleşmiştir

2023 yılı Ocak-Kasım dönemi vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 89,6 oranında artarak 4 trilyon 59 milyar 954 milyon TL olmuştur.

Aşağıdaki tabloda vergi kalemleri bazında Ocak-Kasım 2023 tahsilat tutarları ile geçen yılın aynı dönemdeki tahsilat tutarları ve değişim oranları bulunmaktadır.

15 Aralık 2023 Cuma

KISA KISA GÜNDEM -15 ARALIK 2023 -


Dün hayatını kaybeden Saadet Partili Hasan Bitmez'in kürsüde fenalaştığı sırada kendisini hedef almayı sürdürdüğü ve "Allah’ın gazabı böyle olur" ifadesini kullandığı iddia edilen AKP'li Özlem Zengin, gelen tüm eleştiriler  (https://www.birgun.net/haber/tepkilerin-odagindaki-akp-li-ozlem-zengin-sessizligini-koruyor-490922 karşısında sessizliğini koruyor.)

SPK'den kaldıraçlı döviz işlemi yaptıran 44 siteye erişim engeli (Birgün)
SPK, internet aracılığıyla yurt dışında kaldıraçlı işlem yaptırması gerekçesiyle 44 internet sitesinin erişime engellenmesine karar verdi.

Bültene göre, söz konusu internet sitelerine erişimin engellenmesi için Sermaye Piyasası Kanunu’nun 99’uncu maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca gerekli hukuki işlemlerin yapılmasına karar verildi.

- https://info1213.amarkets.agency, - https://www.globalxmtradinghub.com, - https://klasforex.org, - https://yatirimustasi.forexasistaniniz.com, - https://www.hfmtr.online, - https://my.hfmtr.online, - https://register.hfmtr.online, - https://olivemarkets200.com, - https://my.olivemarkets200.com, - https://klasfx215.com,  - https://hesabim.klasfx215.com, - https://mblmarkets31.com, - https://acc2.yatirimcigiris.ink, - https://sardismarkets11.com, - https://fedmenkuldegerler2.com, - https://acc14.fedyatirim.io, - https://fedyatirim14.com, - https://my.traderbox7.app, - https://www.xcmyatirim14.com, - https://acc14.xcmyatirim.io, - https://web9.xcmyatirimtrader.com, - https://interaktifyatirim14.com, - https://my.traderbox8.app, - https://k9.fxgiris.net, - https://n6.maldofx2.com, - https://client32.maldofx.co, - https://secure19.balansfx.online, - https://acc11.eosprime.io, - https://www.eosprime7.com, - https://web.tradersx.net, - https://www.glyatirim10.com, - https://web8.glyatirimtrader.com, - https://acc11.glyatirim.io, - https://hyatirim.com, - https://midasyatirimtr.com, - https://mdsglobalinvest.com, - https://forexhesabim.com, - https://fxarastirma.com, - https://fxsiteleri.com, - https://teknikpiyasa.com, - https://www.bestfxbonus.com, - https://www.forexrehberim.net, - https://yatirimrehberim.com, - https://moneytotem.com

Merkez Bankası dolar ve enflasyon beklentisini değiştirdi (Birgün)
TCMB'nin aralık ayı Piyasa Katılımcıları Anketi yayımlandı. Buna göre, TÜFE'de artış beklentileri 12 ay sonrası için yüzde 43,94'ten 41,23'e, 24 ay sonrası için yüzde 25,09'dan 24,82'ye geriledi. TCMB'nin politika faizine ilişkin cari ay sonuna yönelik beklentiler yüzde 42,50 olurken, 3 ay sonrasına yönelik beklentiler yüzde 43,76 olarak belirlendi. Katılımcıların yıl sonu dolar/TL beklentisi 29,6229 olurken, 12 ay sonrası dolar/TL beklentisi 38,62'den 39,4590'a yükseldi.(https://www.birgun.net/haber/merkez-bankasi-dolar-ve-enflasyon-beklentisini-degistirdi-490935)

1923 Lozan’dan sonra… - Stelyo Berberakis / T24

 Lozan bazılarının hoşuna gitmeyebilir. Ama Lozan olmasaydı nasıl bir Türkiye, nasıl bir Yunanistan olacaktı; bu da başka bir tartışma konusu

1923 Lozan Antlaşması’nın 100. yıldönümü nedeniyle Yunanistan’ın çeşitli yerlerinde konferanslar düzenlendi. Yurt içi ve yurt dışından akademisyenler ve araştırmacılar katıldı. Lozan öncesi ve sonrası hakkında yapılan araştırmalar kamuoyu ile paylaşıldı.

Türkiye ve Yunanistan’ın “tapuları” olarak da bilinen Lozan Antlaşması’na Türkiye, Yunanistan, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri katılmıştı.

Oldukça çetin ve zaman zaman kesintilere uğrayarak geçen ve nitekim mutabakat sağlanan Lozan Antlaşması, günümüze kadar hala zaman zaman tartışma konusu oluyor.

“Lozan Antlaşması 100 yıl sonra sona erecek” türünde sosyal medyada sıkça gündeme gelen ancak aslı astarı olmayan sesler Türkiye’de de duyuldu.

Lozan’da taraf olan ülkelerin hiçbiri, bugüne dek Lozan’daki maddelere karşı çıkmadı.

Lozan Antlaşması’nın 100. yıldönümü nedeniyle Yunanistan’ın güneyindeki Mora yarımadasının Kalamata kentinde düzenlenen konferansa katılma fırsatı buldum.

Yunan Eğitim Bakanlığı’nın öncülüğü ile düzenlenen, Türkiye dahil birçok ülkeden gelen akademisyen ve araştırmacıların katıldığı üç günlük konferansta, daha çok Lozan öncesi ve sonrasında ülkelerin karşılaştığı sorunlar ele alındı.

Bu zaman süresinde Lozan Antlaşması’nın özellikle insani boyutlarını içeren maddelerinin hangi ülkeler tarafından nasıl ihlal edildiği; Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan zorunlu halk mübadelesinin ülkeler üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri belgeleriyle anlatıldı.

Kalamata konferansına Türkiye’den, İngiltere’den, ABD’den, Fransa’dan, Bulgaristan’dan ve Yunanistan’dan konuşmacılar katıldı. Her biri Lozan ile ilgili araştırmalarını dile getiren konuşmalar yaptı ve kendilerine yöneltilen soruları yanıtlamaya çalıştı.

Lozan Antlaşması’nı enine boyuna konuşmak, tartışmak elbette üç güne sığdırılamayacak kadar çok boyutlu bir konu.

Ama bu üç günlük konferansta ele alınanların arasında en çok dikkatimi çekenler; esir takasları, halk mübadelesinin getirdikleri ve savaştan sonra ülkelerin yeni bir savaşın eşiğine gelinmiş olmasıyla ilgili yapılan araştırmalardı.

İngiliz konuşmacılar İngiltere’nin Lozan’da oynadığı rolü; Amerikalı konuşmacılar ABD’nin savaş sonrasında yaptığı insani yardımları; Bulgar konuşmacılar Türk ve Bulgar güçlerinin (çeteleri) zaman zaman yaptıkları iş birliğini, Türk ve Yunan konuşmacılar da Lozan’ın halklar üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini, savaş tazminatlarının ödenmesi gibi konuları işlediler.

Mübadele yerel Yunan halkını nasıl etkiledi, Türkiye’de nasıl karşılandı?

Yunan konuşmacılar, Lozan antlaşmasından sonra iki ülke arasındaki halk mübadelesinin, o dönemde nüfusu 5 milyonu geçmeyen Yunanistan’ı nasıl etkilediğini anlattılar.

Yunanistan’ın, Anadolu yenilgisinden sonra zaten siyasi ve ekonomik krizler geçirdiği bir dönemde Anadolu’dan yaklaşık bir buçuk milyon sersefil Rum asıllı Anadolulu göçmen almasıyla daha da zor bir duruma düştüğü anlatıldı.

Anadolu Rumlarının Yunanistan’ın o dönemdeki nüfusun neredeyse üçte birini oluşturması, örneğin bugün 10 milyon nüfusu ile ekonomik şartları daha iyi olan Yunanistan’ın 3 milyon perişan göçmeni almak zorunda kalmasına benzetildi.

Konuşmacılar, mübadillerin her ne kadar kültür, müzik (rembetika), sanat, zanaat, dans, mutfak gibi gelenek ve göreneklerini beraberlerinde getirmekle Yunanistan’ın gelişmesine ve kalkınmasına ne denli büyük katkılar sağladıklarını anlatırken; felaketi fırsat bilenlerin ise çok sayıda Anadolu Rum kadınını “geçimlerinin sağlanması” karşılığında fuhuşa zorlamaları ve erkekler arasında uyuşturucu kullanımı ve kara borsa gibi kontrolden kaçan yasa dışı faaliyetlerin yerel halk üzerine getirdiği olumsuz etkileri de dile getirdiler.

Yerel halkın, mübadelenin getirdiği bu karmaşa nedeniyle ve bir bölümünün Türkçeden başka dil bilmeyen Rum mübadilleri çoğu zaman “Türk tohumları” gibi tabirlerle aşağıladığı da anlatılanlar arasındaydı.

Ayrıca, Yunan hükümetinin mübadillere vaat ettiği nakit ve geride (Anadolu’da) bıraktıkları taşınmazların karşılığındaki mali yardımların 1930 yılında parlamentoda onaylanmasına rağmen, bu tazminatların ancak 1941’de kendilerine verildiği; ancak Yunan parasının uğradığı enflasyon yüzünden vaat edilenlerin yarısını alabildikleri gibi gerçekler de dinlendi.

Dahası, Lozan Antlaşması’ndan iki yıl sonra, yani 1925’te, “Yunan ordusunun Anadolu bozgununu kabullenmeyen” aşırı milliyetçilerin “Yunan ordusu yenilmedi; komünistler ve Yahudiler orduyu sırtından hançerledi” gibi faşizan sloganlarıyla yollara döküldükleri ve “Türkiye’ye karşı intikam  savaşı ilan edilmesi” gibi çağrılarda bulundukları, oysa Yunan hükümetinin bu çağrılara kulak asmadığı; hatta Anadolu’dan dönen askerlerin “savaşın vahşetini, acı yönlerini ve  cinayetlerini bir daha yaşamak istemediklerini” anlatan konuşmalar yaptıklarını ve hemen bütün askerlerin savaş karşıtı “sol eğilimli” partilere ve çoğunun Komünist Parti’ye yöneldikleri gibi; Lozan sonrasında yaşananların bilinmeyen yönlerini duyma fırsatını bulduk.

Diğer bir Yunan konuşmacı, Yunan ordusunun İzmir’den Ankara’ya ilerlemesine karşı çıkanların o dönemdeki hükümetin “seferberlik ilanı”na uymadıkları için yalnız Atina ve yöresinde seferberliğe çağrılan erkeklerin yüzde 68’ının “firari” ilan edildiklerini belgeleriyle anlattı.

Esir takasıyla ilgili ise Türk ve Yunan konuşmacılar, Türkiye’de yaklaşık 25-30 bin Yunan askerinin ve sivil Rum’un Talas bölgesinde; Yunanistan’da da 15 bin kadar Türk asker ve sivil esirin Atina ve Volos gibi bölgelerde barındırıldığını anlattı. 

Türk esirlerin, savaş nedeniyle erkek nüfusun azalmasıyla Atina’nın ana caddelerinin yol inşaatlarında, demir döküm fabrikalarında ve tarım işlerinde çalıştırıldıkları anlatıldı. Türkiye’deki esir kamplarında ise normal askerlerle rütbeli askerlerin ayrı ayrı yerlerde barındırıldıkları aktarıldı.

Ancak her iki ülkenin de karşı tarafı “esirlere kötü muamele ettiği” gibi suçlamalar yöneltiyordu.

Konferansta, ayrıca Kurtuluş Savaşı süresinde propaganda amaçlı yapılan Türk ve Yunan yapımı siyah-beyaz belgeseller gösterildi.

Yunan ordusunun Uşak’ı nasıl yaktığını ya da Yunan askerlerinin nasıl asıldığını gösteren manzaralar gözler önüne serildi.

Diğer yandan, Türkiye’nin o dönemde yaklaşık 13 milyon nüfuslu ancak yüzölçümü itibariyle daha büyük bir ülke olduğu için Yunanistan’dan Türkiye’ye göç eden yaklaşık 500 bin mübadili; yerel Türk toplumunun gelenek ve göreneklerini “Rum tohumları” gibi aşağılayıcı birkaç istisna dışında olumsuz yönde etkilemediği ve Türkiye’nin bu göçü içine daha kolay sindirdiği belirtildi.

Bu ve bunlar gibi hayattan alınan birçok sayısız örnek insanoğlunun ırkı, rengi, dini, milliyeti ne olursa olsun savaş vahşeti ve dehşeti karşısında da eşit olduğunu gösteriyor.

Lozan bazılarının hoşuna gitmeyebilir. Ama Lozan olmasaydı nasıl bir Türkiye, nasıl bir Yunanistan olacaktı; bu da başka bir tartışma konusu.

Tarihte “öyle olmasaydı, böyle olurdu” gibi teorik görüşlere yer verilmez ya da ciddiye alınmaz.

Buna karşın, yıllar önce Atina Üniversitesi’nin yaptığı bir “brain storm” çalışmasına göre; halk mübadelesi olmasaydı bugün Yunanistan’da 1,5 milyon Türk; Türkiye’de ise 5 milyon Rum yaşayacak; belki de bir konfederasyon kurulacaktı... (Mı acaba?)

Stelyo Berberakis / T24    


Zenginliğin arkasında işçinin teri, canı, kanı var - Murat Uysal / EVRENSEL

 

Türkiye’nin en zengin 100 kişisinin ortaklaştığı özellikler: Düşük ücret, sendika düşmanlığı, işçilerin can güvenliğinin ihlali, iktidardan aldıkları teşvikler, kamu ihaleleri ve vergi kıyakları

Economist dergisi, Türkiye’nin en zengin 100 kişisi ve ailesi-2023 listesini yayımladı. Listede Koç ve Sabancı ailesi yine başı çekti. Sicillerinde işçiye düşük ücret, baskı ve ölüm, sendikaya düşmanlık bulunan bu ailelerin sahip olduğu şirketlerin iktidardan aldıkları teşvik, peşkeş ve vergi afları da dikkat çekiyor.

KOÇ AİLESİ

Türkiye’nin en zenginleri listesinin zirvesinde 6 milyar doların üzerindeki servetleriyle yine Koç ailesi yer aldı. Koç, metal sektöründeki Ford, Arçelik ve TOFAŞ gibi firmalarıyla MESS’in de başını çekiyor. 2023 yılı üçüncü çeyreğinde Koç’un sadece Arçelik’i üretimden doğan kârını yüzde 151 artırdığı görünüyor. Koç tek bir firmasında dahi kârını böyle katlarken metal işçilerine yoksulluk ve asgari bir yaşam düşüyor. Öyle ki seneler içerisinde metal işçilerinin ücretleri asgari ücrete dayandı. Büyük metal fabrikalarında işçi ücretleri 13-15 bin lira seviyesine kadar düştü. Düşen ücretlerle beraber çalışma koşulları da ağırlaştı.

Koç’un başını çektiği metal sektöründe MESS grup toplu iş sözleşmelerinin olduğu 2018 yılında 130 bin işçinin grevi Bakanlar Kurulunun kararı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayıyla yasaklandı. Koç’un bir başka amiral gemisi TÜPRAŞ’ta ise işçilerin grev hakkı devlet eliyle baştan yasaklı. Koç kârını büyütürken sefalete mahkum olmak istemeyen TÜPRAŞ işçilerinin sene içerisinde iş yavaşlatma eylemlerine şahit olduk. Bugün de MESS sürecinde patronların işçilere ücret zammı teklifi yüzde 35 oldu.

Koç ailesinin kolu ucuz emek peşinde Mısır’a kadar uzandı. Koç’a bağlı Arçelik Mısır’da 100 milyon dolarlık yatırım yapmayı fabrika açmayı planlıyor. Mısır’da asgari ücretin 1 Ocak 2024 itibarıyla 3 bin 500 Mısır lirası yani 113 dolar olacağı açıklandı. Türkiye’de asgari ücret 392 dolara tekabül ediyor.

ÜLKER

Listedeki yerini koruyanlardan Ülker ailesinden Murat Ülker 8. sırada yer alıyor. 1944’te Ülker Bisküvi Sanayi AŞ’yi Asım Ülker’le birlikte kuran Sabri Ülker’in oğlu Murat Ülker 4.7 milyar dolarlık kişisel servetiyle 2022 yılında Türkiye’nin en zenginleri sıralamasında birinci oldu. Murat Ülker, Ülker’deki konumunu kendi deyimiyle ‘aktif hissedar’ olarak tanımlıyor. Servetini katlamaya devam eden Ülker sendika düşmanlığıyla biliniyor.

Adeta kendi eliyle büyüttüğü Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş’in hazırladığı bir belgeselde konuşan Ülker işçi direnişlerini “felaket, cinnet” diye anlatmıştı. İşçi sendikasının sitesini kendisine kürsü olarak kullanabilen Ülker o sitede işçilerin mücadelelerini “bir cinnet hali” olarak, Ülker’de yaşanan işten atmaları ise “Yanlışları ayıklamak” olarak tanımlıyordu.

TOSYALI AİLESİ

Sıra bir önceki yıl 20. sırada yer alan bu yıl listenin 17. sırasına çıkan Tosyalı ailesinde. Tosyalı Holding Türkiye’nin en büyük 58. şirketi. Varlık Fonu yöneticisi olan patronu Fuat Tosyalı’nın AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yakın ilişkisi var. 2010 yılında Tosyalı için İskenderun Belediyesinin imar planı değiştirilmiş, holdingin denizi doldurmasına müsaade edilmişti. Tosyalı’nın 2018 yılında aldığı teşvik 28 milyar lirayı buluyor. Teşvik ve peşkeşlerle zenginleşen Tosyalı’nın İskenderun Organize Sanayi Bölgesinde bulunan demir çelik fabrikası Tosçelik’te 8 Kasım günü meydana gelen patlamada yaralanan 14 işçiden 2’si öldü. Daha sonra patlamada işçilere yapılan ilk müdahalenin videoları paylaşıldı. Türkiye’nin 17. zengini Tosyalı’nın fabrikasında yanan işçilere damacana ile su döküldüğü acil müdahale ekipmanının dahi olmadığı ortaya çıktı. Ayrıca Tosyalı’nın emek sömürüsü Afrika kıtasına kadar uzanıyor. Angola ve Senegal’de ciddi yatırımlar yaparak madencilik faaliyeti yürütüyor.

ERMAN ILICAK-RÖNESANS HOLDİNG

Listenin 19. sırasında yer alan Erman Ilıcak’ın Rönesans Holdingi AKP hükümetinden aldığı sayısız ihalelerle biliniyor. Yapıldıkları dönemde Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında tutulduğu ve devlet bütçesinde kara bir delik olduğu yönünde eleştirilen şehir hastanelerinin 5’ini Rönesans Holding yaptı. Milyarlarca lira bir yap-işlet-devret modeliyle Ilıcak’ın Rönesans Holdingine aktı. 2021 yılında Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumunun (ICIJ) dünyanın farklı yerlerindeki 14 firmadan elde ettiği yaklaşık 12 milyon belge, “Pandora Papers” adıyla yayımlandı. Bu belgelerde de adı geçen Rönesans Holdingin vergiden kaçınmak için Britanya Virjin Adalarına 210.7 milyon dolar aktardığı ortaya çıktı. Ayrıca Rönesans Holdingin yurt içi ve yurt dışındaki inşaatlarında çalışan işçiler kötü çalışma koşulları ve verilmeyen ücretleri için sayısız eylemlerine şahit olduk.

TORUNLAR AİLESİ

Listenin 37. sırasında Torun ailesi yani Torunlar Holding yer alıyor. 2014 yılında Torunlar GYO’nun Ali Sami Yen Stadı yerine başlattığı inşaatta bir asansör 32 kattan içinde bulunan 10 işçiyle beraber yere çakıldı. 10 işçi de orada can verdi. Tanık ifadeleri, ihmaller, alınmayan önlemlerle Torun ailesinin Mecidiyeköy Meydanı’na diktiği Torun Center’ın inşaatında yaşananlar tam anlamıyla iş cinayetiydi. Dava seneler sürdü, uzadıkça uzadı. Torunlar İnşaat yetkilileri daha ilk davalarda suçtan arındırıldı, asıl suç alt yüklenici, taşeron asansör firmasına kaydırıldı. Dava uzadıkça ana işveren Torunlar temize çıkarılıyordu. Dava kapsamında içeride kimse kalmadı. Torunlar, katliamda suçsuz bulundu. Asansör firması yetkilileri suçlu bulunarak 60 bin lira para cezasına çarptırıldı. 10 işçi öldü, cezası 60 bin lira oldu.

ERDEMOĞLU AİLESİ

Erdemoğlu ailesine ait Erdemoğlu Holding bünyesinde SASA, Merinos Halı, Dinarsu ve Padişah Halı yer alıyor. Bir önceki yıl 13. sırada yer alan Erdemoğlu ailesi üç sıra birden yükselerek 10. sıraya yerleşti. Erdemoğlu’nun Antep’teki Merinos Halı fabrikası pandemi sürecinde ve sonrasında yaşanan işten atmalarla, ağır çalışma koşullarıyla gündeme gelmişti. Erdemoğlu SASA’da hükümdarlığını önce DİSK’e bağlı Tekstil Sendikasını, sonra Türk-İş’e bağlı Petrol-İş’i tasfiye ederek sürdürdü. Erdemoğlu SASA’da SASA işçisine, Dinarsu’da Dinarsu işçisine borsada fabrikasının hissesini aldırttı, işçileri kendine bağlamanın yolunu bildi.

CENGİZ, LİMAK, KALYON

Bu üç şirket, ilk 100 listesinde farklı sıralarda yer alsa da onları ayrı ayrı görmek olmazdı. AKP ile zenginleşen kamu ihaleleriyle büyüyen Cengiz, Limak ve Kalyon üçlüsünden Cengiz ve Kalyon ilk 100’deki yerini korurken Limak 3 sıra yükseldi. Cengiz Limak ve Kalyon 2020 yılında dünyada en çok kamu ihalesi alan şirketler arasında ilk 10’a girdi. Kamu ihaleleriyle kazançlarına kazanç katan bu şirketlere devlet garantili projelerle de bütçeden milyarlarca lira aktarıldı. Bu şirketler böyle beslenip büyütülürken milyonluk vergileri silindi, kazançları vergiden muaf tutuldu.

Ayrıca Cengiz, Eti Madencilik ve bakır madenleriyle Türkiye’nin dört bir yanını talan etmeye devam ediyor. Rize İkizdere’de, Çanakkale Karabiga’da, Kuzey Ormanlarında, Hasankeyf ve Artvin Yusufeli gibi daha birçok yerde Cengiz’in talanına rastlıyoruz.

Limak ise daha geçtiğimiz yaz Muğla Milas’taki İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’na YK Enerji ile girmiş, binlerce ağacı kesmişti. Bu karşı koymaya çalışan yerel halk ise gözaltı ve jandarmanın zor gücüyle yüz yüze gelmişti.

ZORLU AİLESİ

Listenin 13. sırasında ise Zorlu ailesi yer alıyor. Zorlu Holding bünyesindeki Vestel’i anlatan işçiler baskı, mobbing ile firmanın eski işçilerden tazminatsız bir şekilde ‘kurtulup’ yerine daha düşük ücretlere yeni işçiler almayı hedeflediğini anlatıyor. Tekstil metal ve gıda olmak üzere birçok sektörde fabrikası olan Zorlu silah sanayi sektöründe de İHA üretimi yapıyor. Beyaz eşyadan tekstile bulunduğu fabrikaya rengi fark etmeksizin hiçbir sendikayı sokmuyor. Ayrıca Zorlu İsrail’in elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılıyor.

DEMET MUTLU, EVREN ÜÇOK-TRENDYOL

E-ticaret alanında faaliyet gösteren ve hızla büyüyen Trendyol’da yüzde 5 ve yüzde 6 civarında payı olan Demet Mutlu ve Evren Üçok ilk 100 listesinde yer aldı. Trendyol’da en büyük paya sahip Çin menşeli Alibaba Group, Trendyol’u 2018 yılında satın aldı. Alibaba Group ile kârına kâr katan Trendyol’da baskı da sömürü de seneler geçtikçe perçinlendi. Uyguladıkları esnaf kurye modeliyle binlerce kuryeyi güvencesiz, sigortasız çalıştırmanın yolunu bulan Trendyol “ateşli saatler” sistemiyle binlerce işçiyi ölüme koşturdu. Kurye Hakları Derneğinin 2022 motokurye ölümleri raporuna göre 2022’de en az 58 motokurye iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Motokuryelerin ölüm oranının, 19-27 yaş aralığındaki üniversite öğrenimi yaşındaki gençlerde arttığı görüldü.

Murat Uysal / EVRENSEL

Denizli'de maden ocağında göçük: 2 kişi hayatını kaybetti, 1 işçi yaralandı(Birgün) + Denizli'de krom madeni göçtü, 2 işçi hayatını kaybetti: Aynı madende geçen yıl 16 işçi göçük altında kalmış, madenci Ali Rıza Kut ölmüş! (T24)

Denizli'de maden ocağında göçük: 2 kişi hayatını kaybetti, 1 işçi yaralandı (Birgün)

Denizli'nin Acıpayam ilçesinde, bir madende meydana gelen göçükte 2 madenci yaşamını yitirdi, 1 kişi yaralı olarak kurtarıldı. Vali Coşkun, "Mühendis bir arkadaşımız hayatını kaybedenlerden, diğer arkadaşımız da çalışan işçi arkadaşlarımızdan" açıklamasını yaptı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise, göçükle ilgili adli soruşturma başlatıldığını belirtti.

Denizli'nin Acıpayam ilçesinde, bir madende meydana gelen göçükte, 2 kişi öldü, 1 kişi yaralı olarak kurtarıldı.

Karaismailler Mahallesi'nde bulunan krom madeni ocağında, henüz belirlenemeyen nedenle göçük oluştu.

Denizli'nin Acıpayam ilçesinde, bir madende meydana gelen göçükte, 2 kişi öldü, 1 kişi yaralı olarak kurtarıldı.

Karaismailler Mahallesi'nde bulunan krom madeni ocağında, henüz belirlenemeyen nedenle göçük oluştu.

Durumun bildirilmesi üzerine olay yerine jandarma, sağlık, itfaiye ve AFAD ekipleri sevk edildi.

Göçük nedeniyle 3 kişinin mahsur kaldığını değerlendiren ekipler, arama kurtarma çalışması başlattı.

Ekiplerin çalışması sonucu mahsur kalan 3 kişiye ulaşıldı. İşçilerden Mustafa Karahan, kurtarılarak sağlık ekiplerince Pamukkale Üniversitesi Hastanesine kaldırıldı.

Yaşamını yitirdiği belirlenen maden mühendisi Kadir Özer ile maden işçisi Rıfat Salman'ın cenazeleri, ekiplerin çalışmasıyla göçük altından çıkarılarak, otopsi için aynı hastanenin morguna gönderildi.

Olay yerinde incelemelerde bulunan Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, şöyle konuştu:

"Acıpayam ilçemizin Karaismailler köyündeki krom madeninde göçük meydana geldi. Bu göçük neticesinde 3 arkadaşımız, göçük altında kaldı. Çok şükür bir arkadaşımızı göçük altından kurtarıp şu an hastaneye naklettik. Sağlık durumu gayet iyi. Stabil bir sıkıntısı yok, aldığımız bilgilere göre. Diğer iki arkadaşımızı maalesef kaybettik. Üzücü bir kaza. Olayla ilgili tabii adli soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma neticesinde olay netleştikten sonra gereği yapılacaktır."

Maden hakkında bilgi veren Vali Coşkun, şunları kaydetti:

"Maden ocağının, yatay seviyede yaklaşık bin metre olduğu ifade edildi. Bunun yaklaşık 700 ila 800 metresinde, içeriden çıkan arkadaşlarımızın ifadesiyle 3-4 metrelik göçük olduğu. Tabii bütün bu hususlar, orada yapılacak teknik inceleme neticesinde ortaya çıkacaktır. Şu an için tabii ki bu konularla ilgili çok ayrıntılı bir bilgi vermek mümkün değil. Teknik ekiplerin konuyu incelemesi neticesinde gerekli açıklamalar yapılacaktır. Mühendis bir arkadaşımız hayatını kaybedenlerden, diğer arkadaşımız da çalışan işçi arkadaşlarımızdan. Ben Allah'tan rahmet diliyorum ölen vatandaşlarımıza, ölen arkadaşlarımıza. Yakınlarına başsağlığı diliyorum. Başımız sağ olsun."

ADALET BAKANI: SORUŞTURMA BAŞLATILDI

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Denizli'nin Acıpayam ilçesindeki maden ocağında meydana gelen göçükle ilgili adli soruşturma başlatıldığını bildirdi.

Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Denizli Acıpayam ilçemizde meydana gelen maden ocağındaki göçükte hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Olayla ilgili olarak adli soruşturma başlatılmıştır" ifadelerine yer verdi.

(Fotoğraflar:AA)

                                                          /././

Denizli'de krom madeni göçtü, 2 işçi hayatını kaybetti: Aynı madende geçen yıl 16 işçi göçük altında kalmış, madenci Ali Rıza Kut ölmüş! (T24)

Maden ocağındaki göçükte, yerin 350 metre altından çıkarılan bir maden işçisi hayatını kaybetmişti

Denizli'de krom madeni göçtü, 2 işçi hayatını kaybetti: Aynı madende geçen yıl 16 işçi göçük altında kalmış, madenci Ali Rıza Kut ölmüş!

Denizli'nin Acıpayam ilçesinde, bir krom madeninde göçük meydana geldi. İSİG Meclisi, maden mühendisi Kadir Özer ile maden işçisi Mustafa Karahan'ın hayatını kaybettiğini, maden işçisi Rıfat Salman'ın ise göçük altında kaldığını duyurdu. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise ölen işçilerden "Hayatını kaybeden vatandaşlarımız" diye bahsettiği açıklamada, göçükle ilgili soruşturma başlatıldığını bildirdi.

Aynı maden ocağında geçen yıl da 16 işçinin göçük altında kaldığı, her gün Dalaman'dan Acıpayam'a giden işçi Ali Rıza Kut'un hayatını kaybettiği öğrenildi. 

AA'nın geçtiği habere göre, Acıpayam'daki Karaismailler Mahallesi'nde bulunan bir maden ocağında, henüz belirlenemeyen nedenle göçük oluştu. Durumun bildirilmesi üzerine olay yerine jandarma, sağlık, itfaiye ve AFAD ekipleri sevk edildi. 

Göçük nedeniyle 3 kişinin mahsur kaldığını değerlendiren ekipler, arama kurtarma çalışması başlattı. Ekiplerin yoğun çalışması sonucu mahsur kalan 3 kişiye ulaşıldı. İşçilerden Rıfat Salman, kurtarılarak sağlık ekiplerince Pamukkale Üniversitesi Hastanesine kaldırıldı. Yaşamını yitirdiği belirlenen maden mühendisi Kadir Özer ile maden işçisi Mustafa Karahan'ın cenazeleri, ekiplerin çalışmasıyla göçük altından çıkarılarak, otopsi için aynı hastanenin morguna gönderildi.

Soruşturma başlatıldı

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da gece saatlerinde yaptığı açıklamada, maden ocağında meydana gelen göçükle ilgili adli soruşturma başlatıldığını açıkladı. 

Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Denizli Acıpayam ilçemizde meydana gelen maden ocağındaki göçükte hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Olayla ilgili olarak adli soruşturma başlatılmıştır" dedi.

Bir kişi yaralı kurtarıldı

Göçük altında mahsur kalan işçi Rıfat Salman, ekiplerin yoğun müdahalesi ile olaydan 4 saat sonra yaralı olarak kurtarıldı. İlk müdahalesi olay yerinde bulunan sağlık görevlileri tarafından yapılan Salman, önce Acıpayam Devlet Hastanesi’ne, ardından Pamukkale Üniversitesi Hastanesine sevk edildi. Salman'ın durumunun iyi olduğu belirtildi.

Göçükte hayatını kaybeden Özer ile Karahan’ın cenazeleri, olay yerinde yapılan incelemelerin ardından Acıpayam Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Soruşturma sürdürülüyor. 

Geçen yıl ölen işçi, her gün Dalaman'dan Acıpayam'a gidiyormuş

İSİG, aynı maden ocağında, geçen yıl 40 yaşındaki maden işçisi Ali Rıza Kut'un da göçük altında kalarak hayatını kaybettiğini bildirdi.

Aynı ocakta 22 Mayıs 2022 tarihinde meydana gelen göçükte 16 işçi mahsur kaldı. Yaklaşık iki saat süren arama kurtarma çalışmasının ardından 360 metre derinlikteki göçük altından çıkartılan Kut, itfaiye ve işçiler tarafından ambulansa taşındı. Ancak Kut, ambulansta yapılan müdahaleye rağmen hayatını kaybetti.

Göçük altında kalan 16 işçinin de kendi imkanlarıyla madenden çıktığı öğrenildi. 

Maden ocağındaki göçükte hayatını kaybeden operatör Ali Rıza Kut’tun biri yeni doğmuş 6 çocuğu olduğu, her gün Muğla’nın Dalaman ilçesine bağlı Narlı Mahallesi’nden kilometrelerce yol giderek Acıpayam'daki maden ocağında çalıştığı öğrenildi. 

   Aynı maden ocağında geçen yıl meydana gelen göçükte, operatör işçi Ali Rıza Kurt hayatını kaybetmişti