Bu ülkenin popüler cumhurbaşkanı adayı;
Peşinde zırhlı araçlar olmadan, bisikletiyle makamına gidebilmeliydi.
Etrafında korumalar dolanmadan elini kolunu sallaya sallaya metroya binebilmeliydi.
Herhangi bir lokantada eşiyle dostuyla sıradan biri gibi yemek yiyebilmeliydi.
Saraylarda değil, herkes gibi evlerde yaşamalıydı.
Yasalar karşısında boynu kıldan ince genç biri olmalıydı.
Çok değil beş yıl önce bile...
Hepimiz böyle birini hayal edebilirdik.
Ya da demokrasi tutkunu, erdemli, deneyimli bir cumhuriyet ve laiklik havarisi, cumhurbaşkanı aday olarak gönüllere taht kurmalıydı.
Bunu da yakın zamana kadar kolayca düşleyebilirdik.
Ya da ya da...
Her türlü önyargıyı ve ideolojik tabuyu bir kenara bırakıp bir araya gelmiş Türk, Kürt, sosyalist, kapitalist, sağcı, solcu, milliyetçi, ulusalcı tüm politik partiler ortak bir aday konusunda tartışmasız uzlaşmalıydı.
Üstelik istesek bunu bugün gerçekleştirebilirdik.
Ama yapamadık.
Neticede...
Ölümle korkutulduk; sıtmaya razı ediliyoruz.
Korkularımız var. Kaybetmek istemediğimiz şeyler ve kazanmak konusunda ısrar ettiğimiz şeyler elimizi kolumuzu bağlıyor.
Seçmen olarak da hem kifayetsiz hem de muhterisiz.
Sahip olduklarımızdan vazgeçemediğimiz için elde etmek istediklerimize hiç ulaşamayacağımızdan habersiziz.
Sıradan siyasi liderler de halklara benzerler.
Kalabalıkların korkularından şekillenirler.
Kitlelerin yılgınlıklarından biçimlenirler.
İsteksizlikten müteşekkildirler.
Ve şuursuzca muhteristirler.
O yüzden birbirimize benziyoruz.
Bu işi hep birlikte beceremiyoruz.
Peşinde zırhlı araçlar olmadan, bisikletiyle makamına gidebilmeliydi.
Etrafında korumalar dolanmadan elini kolunu sallaya sallaya metroya binebilmeliydi.
Herhangi bir lokantada eşiyle dostuyla sıradan biri gibi yemek yiyebilmeliydi.
Saraylarda değil, herkes gibi evlerde yaşamalıydı.
Yasalar karşısında boynu kıldan ince genç biri olmalıydı.
Çok değil beş yıl önce bile...
Hepimiz böyle birini hayal edebilirdik.
Ya da demokrasi tutkunu, erdemli, deneyimli bir cumhuriyet ve laiklik havarisi, cumhurbaşkanı aday olarak gönüllere taht kurmalıydı.
Bunu da yakın zamana kadar kolayca düşleyebilirdik.
Ya da ya da...
Her türlü önyargıyı ve ideolojik tabuyu bir kenara bırakıp bir araya gelmiş Türk, Kürt, sosyalist, kapitalist, sağcı, solcu, milliyetçi, ulusalcı tüm politik partiler ortak bir aday konusunda tartışmasız uzlaşmalıydı.
Üstelik istesek bunu bugün gerçekleştirebilirdik.
Ama yapamadık.
Neticede...
Ölümle korkutulduk; sıtmaya razı ediliyoruz.
Korkularımız var. Kaybetmek istemediğimiz şeyler ve kazanmak konusunda ısrar ettiğimiz şeyler elimizi kolumuzu bağlıyor.
Seçmen olarak da hem kifayetsiz hem de muhterisiz.
Sahip olduklarımızdan vazgeçemediğimiz için elde etmek istediklerimize hiç ulaşamayacağımızdan habersiziz.
Sıradan siyasi liderler de halklara benzerler.
Kalabalıkların korkularından şekillenirler.
Kitlelerin yılgınlıklarından biçimlenirler.
İsteksizlikten müteşekkildirler.
Ve şuursuzca muhteristirler.
O yüzden birbirimize benziyoruz.
Bu işi hep birlikte beceremiyoruz.
***
Sadece devrimciler...
Ne diğer siyasilere ne de kalabalıklara benzerler.
Sistemin beklentilerine yüz vermeyenler...
Kendi bildiği yoldan ilerleyenler...
Onlar, siyaseti de halkı da nihayetinde kendilerine benzetirler.
Bu ülkede bir şeylerin değişmesini, ama gerçekten değişmesini istiyorsanız, şu bahar günlerinde gelmiş geçmiş devrimlere ve devrimcilere dair romanlar okuyun, filmler seyredin ve hayaller kurun.
Bu ülke başına gelen şahane bir devrimi nasıl hiç etti ve hangi akılla yeni aydınlık devrimlere sırtını döndü, bu soruya cevap arayın.
Ne diğer siyasilere ne de kalabalıklara benzerler.
Sistemin beklentilerine yüz vermeyenler...
Kendi bildiği yoldan ilerleyenler...
Onlar, siyaseti de halkı da nihayetinde kendilerine benzetirler.
Bu ülkede bir şeylerin değişmesini, ama gerçekten değişmesini istiyorsanız, şu bahar günlerinde gelmiş geçmiş devrimlere ve devrimcilere dair romanlar okuyun, filmler seyredin ve hayaller kurun.
Bu ülke başına gelen şahane bir devrimi nasıl hiç etti ve hangi akılla yeni aydınlık devrimlere sırtını döndü, bu soruya cevap arayın.
***
Bu ülkenin kurtuluşu...
Eğer işler yolunda gider de iktidar değişirse;
Başa geçecek olandan sadece parlamenter döneme dönülmesini isteyerek gerçekleşmez.
Ondan, yetkiler elindeyken acilen eğitim sistemini de 1920’lere döndürmeyi vaat etmesini beklemek gerekir.
Yoksa bu ülke şu kısa sürede hızla kaybettiği şeyleri kolay kolay geri kazanamaz.
Bu sistemde yetişen bir nesille, kaçırdığı uygarlığı kuyruğundan bile yakalayamaz.
Eğer işler yolunda gider de iktidar değişirse;
Başa geçecek olandan sadece parlamenter döneme dönülmesini isteyerek gerçekleşmez.
Ondan, yetkiler elindeyken acilen eğitim sistemini de 1920’lere döndürmeyi vaat etmesini beklemek gerekir.
Yoksa bu ülke şu kısa sürede hızla kaybettiği şeyleri kolay kolay geri kazanamaz.
Bu sistemde yetişen bir nesille, kaçırdığı uygarlığı kuyruğundan bile yakalayamaz.
Mine Söğüt / CUMHURİYET