İktidarın hedefindeki Boğaziçi Üniversitesi’nde atanmış Rektör Bulu’ya karşı direniş sürerken polis Ankara’da ve İstanbul’da yapılan eylemlere müdahale etti. En az 150 kişi gözaltına alındı.
İKTİDARIN bütün karalama ve hedef göstermelerine rağmen Boğaziçi Üniversitesi’nde direniş sürüyor. 158 yıllık üniversiteye AKP’li Melih Bulu’nun ‘kayyum rektör’ olarak atanmasını kabul etmediği için polisin sert müdahalesiyle gözaltına alınan 159 öğrenciden 98’i serbest bırakıldı, eylemlere katılan on öğrenci hakkında ise yeniden gözaltı kararı verildi. Önceki gün gözaltına alınan kişilerden bir bölümü adliyeye sevk edilirken dün de Ankara ve İstanbul’da 150’ye yakın kişi gözaltına alındı.
AKADEMİSYENLER VAZGEÇMİYOR
Atanmış Bulu’ya karşı her gün rektörlüğe sırtlarını dönerek protesto düzenleyen Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri eylemlerini dün de sürdürdü. “Aşağı bakmıyoruz, kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” pankartı açan akademisyenler, ‘159’ öğrencinin gözaltına alınmasına atıfla ‘159’ yazılı dövizlerle rektörlüğe sırtlarını döndü. Öğrenciler ise polis ablukası altındaki kampusa Genel Bilgi Taraması (GBT) işlemi sonrası alındı.
İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek vermek amacıyla Kadıköy Rıhtım’da yapmayı planladığı eylem ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “müsamaha yok” ifadesinin ardından Kadıköy Kaymakamlığı ‘salgın bahanesiyle’ yedi gün boyunca ilçe genelinde yürüyüş ve gösterilerin yasaklandığını duyurdu. Eylem öncesi Kadıköy de üniversite gibi polis ablukasına alınırken üniversitelilerin Beşiktaş’tan Kadıköy’e geçmesi engellenmeye çalışıldı. Boğaziçi Üniversitesi otobüs durağında bekleyen öğrencilere kimlik kontrolü yapıldı. Beşiktaş’a gitmek isteyen öğrencilerden en az 2’si gözaltına alındı.
HAK ARAMAYA TAHAMMÜL YOK
Kadıköy Rıhtım’da Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek olmak ve Bulu’yu protesto etmek isteyenlere polis müdahale etti. Biber gazı ve plastik mermi kullanan polis, en az 77 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan bir kadın, “Boğaziçi’ndeki rektörü istemeyen öğrencilere destek olduğum için götürülüyorum” dedi. “Asla aşağı bakmayacağız” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları atılırken polisin bir sivil polisi de gözaltına almaya çalışması dikkat çekti. Emek ve Demokrasi Güçleri polis müdahalesine rağmen Kadıköy’de bir basın açıklaması yaptı: “Siyasal bir iş haline, adeta bir görev haline getiren İçişleri Bakanlığı, belediye başkanlıkları dahil ülkemizde kayyum politikasını uygulamaya devam ediyor. Bugün üniversitelerde rektör atamaları da seçilmişlere uygulanan kayyumun bir başka boyutu; çünkü burada seçime de müsaade ettirmiyor, seçim de yaptırmıyor” ifadeleri kullanıldı. Öğrenciler yerlerde sürüklenerek gözaltına alınırken Kadıköy sokaklarına dağıldı, evlerden ‘tencere-tava’ sesleri ile destek geldi.
***
LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nü kapattılar
CUMHURBAŞKANLIĞI İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Aday Kulübü’nün kaldırıldığını açıkladı. “Kutsal değerlerimizi ayaklar altına almaya çalışanlara karşı üniversite yönetimi meşru bir tasarrufta bulunmuştur” diyen Altun, “Olay bundan ibaret” ifadesini kullandı. Altun’un paylaşımının altına pek çok sosyal medya kullanıcısı itirazda bulunarak, durumun manipüle edilmeye çalışıldığını söyledi. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri Olcay Akyıldız, Cemre Baytok, Can Candan, Feyzi Erçin, kadın araştırmaları ve LGBTİ+ kulüplerinin odasının kilidinin Bulu’nun isteğiyle değiştirildiğini duyurdu. Öte yandan aralarında Kaos GL ve SPoD’un da yer aldığı 12 LGBTİ+ derneği, “Onur yürüyüşlerimiz, yüzümüzü eğmemizi söyleyenlere karşı aşağı bakmama mücadelesidir. Aşağı bakmayacağız çünkü yukarıda hepimizin özgürleşmesinin olmazsa olmazı gökkuşağı var” açıklaması yaptı.
***
Rektör Bulu istifa etmeli
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eylemlere ilişkin açıklama yaptı, AKP'li Rektör Melih Bulu'nun istifa etmesi gerektiğini söyledi, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şu açıklamayı yaptı: “Boğaziçi Üniversitesi’nde de güzel çocuklarımız okuyor. Girmek kolay değil, çok başarılı olmanız lazım. Üniversiteye bir kişiyi atıyorsunuz. Üniversite kabul etmiyor. Olması gereken ne? Kimse beni kabul etmiyor, 'Büyüklük bende kalsın, ayrılayım' demesi lazım. Aksi takdirde kaos çıkıyor, kaosa izin vermemek lazım. Öğrenciler istemiyor, öğretim üyeleri de istemiyor. Bir aydan fazladır bir yardımcı dahi bulamadı, o zaman çekilmesi lazım."
***
Öfke her yerde
Hatay: Kentte protestoların merkezi ise Köprübaşı oldu. Aşağı bakmayacağız sloganları eşliğinde gerçekleştirilen basın açıklamasında, Melih Bulu’nun istifası istendi.
Antalya: Attalos Meydanı’nda açıklama yapıldı. Antalyalı öğrenciler, gözaltındaki öğrencilerin serbest bırakılmasını ve Melih Bulu’nun derhal istifa etmesi gerektiğini dile getirdi.
Muğla: Datça Demokrasi Platformu Cumhuriyet Meydanı’nda açıklama yaptı. Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Kardelen Çukadar, “Öfkemiz dün Boğaziçi Üniversitesi’ndeydi, bugün her yerde” dedi.
Aydın: Kentteki Emek ve Demokrasi Platformu, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin serbest bırakılmasını talep etti. Açıklamada, “Aşağı bakmayacağız” denildi.
Eskişehir: Adalar’da toplanan öğrenciler, “Ali İsmail Korkmaz’ın şehri Eskişehir’den Boğaziçi Üniversitesi’nde direnenlere selam olsun” ifadesini kullandı.
İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Tınaztepe Kampüsü girişinde bir araya gelen öğrenciler, gözaltıları protesto etti, Daima başımız dik, başımızı öne eğmeyeceğiz” dedi.
***
Nefret söylemi içeren tweetlerine kısıtlama
TWITTER, eski ABD Başkanı Donald Trump’a uyguladığı yöntemin benzeri biçimde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun nefret söylemi içeren tweetlerine yaptırım uyguladı. Twitter, Soylu’nun “4 LGBT sapkını gözaltına alındı” ifadelerinin ardından kısıtlama kararı aldı. Bakan Soylu, dün de nefret suçu içeren bir tweet attı. Tweetine “Tuzağa düşmeyin” diye yazan Soylu, açıklamasında iki kez "LGBT sapkını" ifadesini tekrar etti. Aynı ifadelerin tekrarlanması ardından Twitter, bu tweete de aynı biçimde kısıtlama uyguladı.
***
‘Dini hassasiyet' yalanı
İKTİDAR, Boğaziçi Üniversitesi’nde direnen öğrenci ve akademisyenleri ‘dini hassasiyetler’ bahanesiyle hedef alırken polis bir öğrencinin başörtüsünü takmasına izin vermedi. Güney Kampus’ta önceki gün yapılan eylemde gözaltına alınan öğrencilerden birinin ‘kötü muamele’ye uğradığı tutanağa yansıdı. Tutanağa göre kadın öğrenci yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bir kadın polis beni kolumdan tutarak yerde sürükleyince başörtüm açıldı. Sonrasında gözaltına almak için bana ters kelepçe yaparak başımı yeniden örtmeme müsaade etmedi.” Polisin kendisine hakaret ettiğini öne süren kadın öğrenci tutanakta, “Başımı örtme isteğime ‘Ben örteceğim senin başını, başını öne eğ görürsün sen’ dedi. Otobüse bindikten sonra da muamele devam etti” diye belirtti.
***
Boğaziçi Üniversitesi’nin abluka altında olduğuna dikkat öğrenciler ve akademisyenler, “Kayyum rektör Bulu’ya geçit vermeyeceğiz” derken özerk üniversite için mücadele vurgusu yaptı
RIFAT OKÇABOL: İktidar yazık ediyor
EMEKLİ Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıfat Okçabol: İktidar ve yandaşları yazık ediyorlar. Boğaziçi Türkiye’nin seçkin öğrencilerinin olduğu bir üniversite. Onları harcıyorlar. AKP iktidarı istediğini rektör atıyor. Öğrencilerin ve akademisyenlerin de buna tepki göstermesi, istememesi suç değil. Öğrenciler de akademisyenler de demokratik haklarını kullanıyorlar. İnsanlar belediye başkanı, muhtar vb. seçiyor ama üniversitede akademisyenler rektörünü seçemiyor. Bu kabul edilemez bir mantık. İnsanlar kendi özlük haklarını korumaya çalışıyorlar. İktidar istediğini atamayı içine sindiriyor da atanana tepkiyi sindiremiyor.
***
Doç. Dr. Yunus Emre: İtiraz etmekte çok haklılar
DOKTORASINI Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü’nde tamamlayan CHP İstanbul Milletvekili Doç. Dr. Yunus Emre: Boğaziçi’nde yaşananlar, ülkedeki demokrasi sorunundan bağımsız değerlendirilemez. Melih Bulu’nun ataması; liyakat ve özgürlük açısından çok problemli bir olay… Türkiye’de rektörler geniş yetkilere sahip. Öğretim üyelerinin akademik özgürlüğünü yok edebilir. İnsanların üniversiteden kopmalarına neden olabilir. İtiraz edilmekte haklı… Bu olay, ülkenin en iyi üniversitelerinden birine yapılan partizan atamaya öğrencilerin tepkisi. Bize burada muhalefet olarak düşen, dayanışma ve ihtiyaçları yerine getirmek… Ayrıca bu konuyu gündemde tutmaktır; öğrencilerden, öğretim üyelerinden rol çalmak değildir.
***
Turgut Keskintürk: Tüm Türkiye için direniyoruz
Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Turgut Keskintürk: Akademik personel olarak endişeliyiz. Arkadaşlarımız gözaltına alınıyor. Biz Boğaziçi’ndeki direnişimizde tüm Türkiye’de akademik özerkliği savunuyoruz. Boğaziçi tarihinde ilk kez pek çok öğrencimiz polis tarafından gözaltına alındı. Ki bundan bir ay önce Melih Bulu öğrencilerin yanına inerek öğrencilere ve akademisyenlere zarar gelmeyecek yönünde teminat vermişti. Sözünü tutmadı ve 159 öğrenci gözaltına alındı. Bu en temelinde bir akademik özerklik meselesi. Kendi kendimizi yönetebilme meselesi.
***
Beşir Özgür Nayır: Z kuşağınının manifestosu
Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü Araştırma Görevlisi Beşir Özgür Nayır: Boğaziçi’ndeki direniş öğrencilerin demokratik haklarını aradığı bir barışçıl direniş. Baskı altında hakkımız olan direnişimizi yürütmeye çalışıyoruz. Z kuşağının kendini manifesto etme şekli olarak okuyabiliriz bunu. Öte yandan Boğaziçi Üniversitesi hocaları birlik halinde yapılan atamaya karşı direniyor. Bu insanlar uzun zamandır bu kurumda olan ve kültürünü bilen ve korumak isteyen insanlar. 80 darbesi sonrası Boğaziçi akademisyenlerinin yaptığı gibi demokratik ve barışçıl bir şekilde hakları olanı istiyorlar.
***
Akademisyen Zeynep Gambetti: Atamanın meşru olmadığını onlar da biliyor
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Emekli Öğretim Üyesi, Doç. Dr. Zeynep Gambetti:
4 haftadır öğrencisiyle, mezunuyla, hocasıyla, sendikasıyla direniyoruz. Çok farklı mecralardan direniş örgütlüyoruz. Bunlardan en önemlisi rektörle ilişkiyi kesmek, tamamen izole olmasını sağlamak. 32 bölüm rektörle işbirliği yapmayacağını açıkladı. Akademisyenler olarak her gün saat 12’de rektörlüğe arkamızı dönerek nöbet tutuyoruz. Hava koşulları ne olursa olsun bu eylemimize devam ediyoruz. Eğer bir iktidar, kendi atadığı rektörü üniversiteyi ablukaya alarak, damlara keskin nişancı koyarak tutmaya çalışıyorsa kendi de bu atamanın meşru olmadığını biliyor demektir. Boğaziçi’nde gerçekleşen direniş sadece bir rektör meselesi değil elbette. Bu Türkiye’deki üniversitelerin baskı ve tek tipleştirme eğilimine karşı verdiği mücadelenin bir parçası. İktidarın uyguladığı politikalarla üniversitelerin içi boşaltıldı. Bu gidişata karşı 2016’dan beri verilen mücadelenin bugün Boğaziçi ayağı yaşanıyor. Ancak hem iktidarın sivil toplumu ve muhalif güç ve kurumların tamamını sindirme çabasına karşı, hem de üniversitelerin üniversite olmaktan çıkarılmasına karşı bir direniş bu. Polis şiddetini kabul etmiyoruz.
***
Bu ses üniversiteleri yeniden kuracak
SOL Genç’ten direnişe ilişkin yapılan açıklamada şunlar dendi:
“Boğaziçi bileşenlerinin haklı ve güçlü direnişiyle birlikte gençliğin bunca birikmiş, biriktikçe günyüzüne çıkmış talepleri, iktidarın bu haklı taleplere yönelik asabiyetiyle karşı karşıya geldiğini görüyoruz. İktidar yoğun polis müdahaleleri, din üzerinden kutuplaştırma çalışmalarıyla bu direnişi etkisiz kılmaya çalışıyor. Direnişin özündeki demokratik üniversite talebi mücadele hattı olarak öne çıkıyor. Tam da burada öğretim üyelerinden öğrencilere ve çalışanlara uzanan bir üniversite bütünlüğündeki kolektif direnişin kalıcı ve örgütsel bir forma doğru evirilmesinin demokratik üniversite mücadelesinin temeli olacağından hiç kuşku yok.
Özgür, bilimsel, laik ve demokratik bir üniversite mücadelesini büyüterek kendi yolumuzu açacağız. Gençlik içinde daha örgütlü, daha bütünlüklü bir direniş hattıyla hem demokratik üniversite hem de demokratik memleketi birlikte kurmak için beraber yürüyeceğiz. Sokaklarda, üniversite kampüslerinde yükselen ses, üniversiteleri yeniden kuracak, özerk üniversite ve demokratik Türkiye’yi inşa edecek sestir. SOL Genç olarak, tüm üniversitelerde üniversite bileşenlerinin söz ve karar sahibi olacağı bir hayatı kurmak için birleşerek mücadele edeceğiz.”
***
Kayyuma karşı çıktık diye gözaltına alındık
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Sol Genç üyesi Burkay Avcı: Boğaziçi’ndeki eylem, memleketteki muhalefet potansiyeli olarak ortaya çıktı. Direniş, Boğaziçi öğrencileri ve diğer öğrencilerin desteği ile ilerliyor. Üniversite öğrencileri barışçıl eylemlerini sürdürürken AKP’nin provokasyonları oluyor. AKP tarafından gerek polisle gerek başka tarikatlar ve radikal İslamcı gruplar eliyle öğrenciler düşman ilan edilmeye çalışıyor. 159 öğrenci gözaltına alındı. Bazıları otobüsten indiği anda alındı. Bir kısmı güney kapısı önünde uyarı ve ihtar yapılmadan alındı. Gözaltı araçlarında da hakaret, darp gibi çeşitli saldırılara maruz kaldık. Bu bir işkencedir. Mimar Sinan Üniversitesi’ne de geçen sene kayyum rektör atandı. Biz bu atama rektörlüğe karşıyız. Kayyum Rektör tarafından demokratik olmayan atamalar yapıldı, kulüpler kapatıldı. Bu ve benzer sebepler nedeniyle ben Boğaziçi’ne destek veriyorum.
***
Akademik özgürlük için mücadeledeyiz
Boğaziçi Bilişsel Bilim Yüksek Lisans Öğrencisi Uğur Kan: Kayyumlar bizim ülkemizde yeni değil. OHAL döneminde başlayan ve giderek sertliği artan bir yöntemle bu süreç devam ediyor. Buna yönelik çeşitli örnekler var. Boğaziçi’ndeki mücadele de tüm bu kayyumlara yönelik. Bu yüzden bu mücadele akademik özgürlüğün mücadelesidir. Bugün ülkenin dört bir yanında tüm üniversitelerle dayanışma içerisindeyiz.
***
Üniversitemizi biz yönetmek istiyoruz
İsmini vermek istemeyen Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü öğrencisi: Biz yaklaşık bir aydır okulumuzda bir direniş sürdürüyoruz. İktidar tarafından atanan kayyuma karşı direniyoruz. Boğaziçi’nin kültürü, geleceği, akademik özgürlüğü ve sağlıklı bilgi üretebilme ortamını tehdit eden bir durumla karşı karşıyayız. İktidarın baskıcı uyulamalarını sürdürmek isteyen bir kayyum var. Biz düşüncelerimizi baskılanmadığı, güvenli olduğumuz, ifade özgürlüğünün sağlandığı bir üniversite istiyor ve tüm kayyumlara karşı çıkıyoruz. Kapımızda bir aydır duran bir polis ablukası var. Okulumuza girerken polisin varlığı ve tacizleri doğrultusunda rahat hissedemiyoruz. Polis tarafından barışçıl eylemimiz baltalanmak istendi. Arkadaşlarımız okulun içinde gözaltına alındı. Bulu’nun atandıktan sonra ilk iddialarından biri kimseye zarar gelmesine izin vermeyeceği yönünde olmuştu. Bunu sağlayamadığı gibi ifade özgürlüğü geleneğini de baltalamaya yönelik ifadelerini gördük. Kulüp kapatıldı. Arkadaşlarımız için endişeliyiz. Uygulanan gözaltılarla ifade özgürlüğünü bastırma operasyonu yapıldı. Bu tüm tutuklama ve gözaltılar hukuksuzdur.
Melih Bulu’yu tanımıyoruz ve istifasını istiyoruz. Öte yandan kayyumluk düzenine de karşıyız ve demokratik bir ülkede yaşamak istiyoruz. Bu nedenle de atanmış değil seçilmiş rektör istiyoruz. YÖK’ün kapatılmasını talep ediyoruz. Üniversitemizi biz yönetmek istiyoruz.
(BİRGÜN)