29 Haziran 2022 Çarşamba

‘Yetmez ama evetçiler’ yetti - Zülal Kalkandelen / Cumhuriyet


Şu liberaller konusuna artık girmeyeyim diyorum ama 
Murat 
Belge’nin       

20 Haziran’da T24’te çıkan “Yetmez ama evet konusu”  başlıklı yazısı karşıma 

çıktı.

Hâlâ liberalleri aklama çabası içinde ve bunu yaparken de adeta aklımızla alay ediyor. 

“2002’deki seçimle 2013’te Gezi protestosu arasındaki sürede AKP iktidarının davranışı bana umduğumdan çok daha iyi göründü” diyor ve devam ediyor:“Bu ‘Yetmez ama evet’ yaklaşımı üstüne kopan fırtınanın büyük kısmı herhangi bir gerçekliğe dayanmıyor. Örneğin AKP’nin bugün kurmuş olduğu faşizan hukuk düzeni o referandumun sonucu, devamı vb. değildir.”

Bununla da yetinmiyor. ‘Yetmez ama evetçiler kahrolsun’ korosunda yer alanlar, öyle görünüyor ki, ‘asıl hedef’ olarak AKP’yi ve zihniyetini değil, bu grubu alıyorlar. Bu grup ‘demokrasi’ diyor ve şimdiye kadar bunu demekten vazgeçmedi” diyerek YAE karşıtlarını suçluyor.

Ben bu iddialara kitabımda* da yanıt verdim ama bu yazı üzerine burada değinmek gerek. 

2010 referandumunda “Evet” kazanmasa, Türkiye’de adalet mekanizmaları bugünkü gibi tıkanmaz, rejim bu kadar kolay değiştirilemezdi. 2010 referandumu ile yargı, Yargıtay ve HSYK, Gülen Cemaati’ne teslim edilmeseydi, Ergenekon ve Balyoz kumpasları o dönemde ilerleyemezdi. Kumpaslarla görevlerinden edilen askerlerin yerine Cemaatçiler yerleştirilmese, 15 Temmuz 2016’da FETÖ darbe girişimi yaşanmazdı. 

Liberallerin katkısıyla 2010 referandumunda “Evet” sonucu çıktığına göre, Belge’nin şimdi çıkıp bunları yadsıması, süreci yaşayanlarla dalga geçmektir. 

1923 İLE HESAPLAŞMA HEDEFİNDE BULUŞANLAR

Belge, yazısında, “AKP’nin bugün kurmuş olduğu faşizan hukuk düzeni o referandumun sonucu, devamı vb. değildir. 2017 referandumundan sonra gerçekleşme imkânı bulmuştur” diyerek sorumluluktan sıyrılmaya çalışıyor.

AKP iktidarının amacı, başından beri yargıyı ele geçirmekti. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2010’da iktidara yaklaştırıldı ve 2017 anayasa değişikliğiyle de tamamen yürütmenin kontrolüne alındı. 

HSYK’nin yapısının, siyasi iktidar ve FETÖ lehine değiştirildiği 2010 referandumunda, Fethullah Gülen, “Ölüleri bile mezarından kaldırıp evet oyu verdirin!” derken, liberaller siyasal İslamcıların yanında yer aldı; çünkü her iki grup da aslında 1923 ile hesaplaşma hedefinde buluştu.

AKP’nin 12 Eylül’le hesaplaşmak gibi bir derdi olduğuna inananların...

Kuvvetler ayrılığı ilkesini ortadan kaldırmayı amaçlayan anayasal bir düzenlemeyi destekleyenlerin...

Siyasal İslamcıların demokrasi için adım atacağını düşünenlerin, olayları çarpıtmaya çalışması acınası bir hal aldı.

Demokrasi diyenler, hayatlarının hiçbir anında bunlara kanmaz.

HER PLATFORMDA AKP’Yİ SAVUNAN LİBERALLER

Neyse belki bir teselli olur; liberallerin düştüğü duruma üzülenler de var...

AKP kurucusu ve eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, geçenlerde KRT TV’de Semra Topçu ile Haftanın Panoraması programına katılıp içini dökercesine şöyle konuşmuş: “İlk yola çıktığımız günden beri bize kredi açan ve bizi her platformda savunan liberal yazarlar vardı. Bunların hepsinin canına okuduk. Hasan Cemal’i yazamaz hale getirdik, Cengiz Çandar çekti yurtdışına gitti.  Altan kardeşleri, Nazlı Ilıcak’ı, Şahin Alpay’ı hapse attık. Öte taraftan Ali Bayramoğlu’ndan Gülay Göktürk’e kadar daha birçok Türkiye’de vicdan sahibi, şu cenahta bu cenahta değil bildiği doğruları yazan bu insanları biz hepsini mağdur ettik ama en zor günlerimizde bunlar bizimle oldular.”

AKP’nin en zor günlerinden biri de 12 Eylül 2010’du. Canına okunan ise halk oldu!

Zülal Kalkandelen / Cumhuriyet

İkinci Cumhuriyetçiliğin Temelleri - İkinci Grup’tan Yetmez Ama Evetçi Liberallere 90 Yıllık İhanet Mirası, Kırmızı Kedi Yayınevi.

Medyadaki AKP’lilerin Peker iddiaları + HÜSEYİN ÇELİK’İN ASIL CANINA OKUDUKLARI - Barış Pehlivan / Cumhuriyet

 


Medyadaki AKP’lilerin Peker iddiaları

Konuşulanlar doğru mu yoksa abartma mı, zaman gösterecek. Ancak duydum ki iktidara yakın gazeteciler birkaç gündür aralarında şu üç söylentiyi yayıyor:

- Sedat Peker’in elinde bir başka medya patronuna ait görüntüler de varmış. İçeriğinin bilinmediği o görüntülerin seçim yaklaştığında paylaşılması bekleniyormuş.

- Sedat Peker için “Blöf yapıyor, elinde bir şey yok” diyen Cem Küçük, bu iddiasını bir AVM’de yemek yerken söylemiş. Küçük’ün İstanbul’da dediğini duyan birileri Dubai’deki Peker’e anlatmış. Peker’in yeni paylaşımları da bunun üzerine gerçekleşmiş.

- Sedat Peker Twitter’da yaptığı hamlelerle aslında medyadaki Süleyman Soylu’ya yakın insanları sistemin dışına atmaya çalışıyormuş. 

                                                          ***

HÜSEYİN ÇELİK’İN ASIL CANINA OKUDUKLARI

Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, kendi deyimiyle “özeleştiri” yapmış. KRT’de Semra Topçu’nun sorularını yanıtlarken isim isim sayıp şöyle demiş:

“Biz, ilk yola çıktığımız günden beri bize kredi açan ve bizi her platforma savunan liberal yazarlar vardı. Bunların hepsinin canına okuduk. Hepsini mağdur ettik ama en zor günlerimizde bunlar bizimle oldular.”

Özeleştiri yaptığın yerden çıkar sahiplendiklerin. Yok yok, arşivi çok açmayacağım.

Sadece küçük bir hatırlatma...

Bundan 13 yıl önce Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) operasyon yapılırken, Çelik de Milli Eğitim Bakanı’ydı. Fethullahçıların ÇYDD’yi bitirmeyi amaçlayan o operasyonunu, Hüseyin Çelik bugün “mağdur ettik” dediği liberal yazarlarla birlikte savunmuştu.

Keza, bakın...

Milliyet gazetesinin ÇYDD ile birlikte yaptığı “Baba Beni Okula Gönder” kampanyasına dair gazeteci Meral Tamer neler yazmıştı:

“Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 23 Nisan’da dört yılını tamamlayacak olan Baba Beni Okula Gönder (BBOG) eğitim seferberliğinde, Prof. Dr. Türkan Saylan’la birlikte çalışmamıza baştan beri sıcak bakmamıştı. Bizler de Milliyet olarak, kız çocuklarının okullaşması için başlattığımız bu seferberliği Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile birlikte yürütmekte ısrarlı olduk. Ve tahterevallinin bir noktasında Bakan Çelik’le dengeyi tutturabildik.

Eğer başaramasaydık, bugün Milli Eğitim Bakanlığı’nın 28 kız öğrenci yurdu, 10 ilköğretim okulu eksik olacaktı; toplumun en yoksul kesiminden 7 bin 156 kız çocuğu, okul çağı geldiği halde okulla buluşamayacaktı. Zira bizim bağışçılarımız da Bakan Çelik’in himayesindeki bir vakıf ya da derneğe bağışta bulunmaya hiç gönüllü olmayacaklardı.

(…) Doğu ve Güneydoğu’daki yurt açılışları deyince beynime nakşetmiş bir diğer sahne de, Türkan Hoca’nın adını bile duymak istemeyen Bakan Çelik nedeniyle o törenlerde Tijen’le birlikte çektiğimiz sıkıntı.”

Son olarak...

17 Ekim’de ÇYDD’ye kurulan kumpasın duruşması var. Hiç ümidim yok ama, Hüseyin Çelik “özeleştirilerini” o mahkeme salonunda yapabilir.

Barış Pehlivan / Cumhuriyet

Erol Evcil yine yakalandı: Malki cinayetinden Falyalı suikastına hep onun adı var! (ORHAN GÖKDEMİR-SOL)

 'Erol Evcil’in hayatı dolandırıcılık işleri ve operasyonlarla geçti. Her defasında yakalandı, her defasında salındı. Çıkınca yine sahtecilik yaptı, hiç vazgeçmedi.'

"Demir çelik piyasasını manipüle ederek fiyat istikrarını bozduğu, sektördeki firmaları devre dışı bıraktığı, kurdukları paravan şirketler üzerinden 105 milyarlık sahte faturayla kamuyu 25 milyar zarara uğrattığı ifade edilen firmalara yönelik" Ankara merkezli 29 ilde eş zamanlı bir operasyon düzenlendi. Yakalananlar arasında 1990’lı yılların ünlü “iş adamı” Erol Evcil (Erol Eşrefoğlu) de vardı. 

Erol Evcil’in hayatı bu tür dolandırıcılık işleri ve operasyonlarla geçti. Her defasında yakalandı, her defasında salındı. Çıkınca yine sahtecilik yaptı, hiç vazgeçmedi. Çift isimle anılmasının sebebi de bir sahtecilik girişimi nedeniyle. Turgut Özal’a yakın iş adamı Cavit Çağlar'ın oğlu Mustafa Çağlar'la 1991 yılında tekstil sektörüne adım atan Evcil daha sonra zeytin ihracatı işine girdi. Ama askere gitmesi gerekiyordu. Bu sorununu çözmek için Mudanya Asliye Ticaret Mahkemesi'ne soyadını değiştirmek üzere başvuruda bulundu. Mahkeme 1994’te tarihinde Evcil soyadının Eşrefoğlu olarak değiştirilmesine karar verdi. İki soyadlı Erol böyle oluştu.

Son yakalanmalarından biri 2013 yılında. O yıl MİT ve polisin ortak operasyonuyla yakalandı, sorgulandı. Nesim Malki cinayeti ve Türkbank ihalesinden Alaattin Çakıcı, Yavuz Ataç ve Mehmet Ağar'la ilişkilerine kadar pek çok konuda sorular soruldu. Haberlere göre Malki cinayetini Bursa'daki “ülkücü” mafyaya işlettirdiğini itiraf etti, MİT eski görevlisi Yavuz Ataç'la Çakıcı'yı o tanıştırmıştı. Mehmet Ağar'la sadece dosttular. 

2000’li yılların başında adı Alaattin Çakıcı ile birlikte anılıyordu. Evcil, Alaattin Çakıcı ile birlikte Kanal 6’nın Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal’a devri için bu ticarete müdahil olmuştu. Silahlı adamları gönderdiler. Çakıcı’nın adamlarından Mükerrem Selçuk eyleme geçemeden yakalandı. Çakıcı'nın talimatıyla, Mehmet Ağar, Cavit Çağlar, Şevki Yılmaz ve Mehmet Kurt’a suikast düzenleme hazırlığı içinde olduğu iddia ediliyordu. Ama asıl hedef Kanal 6'nın eski sahibi Mehmet Kurt’tu. 

Sonuçta Kanal 6 tekrar Ahmet Özal'a geçti. Devir parasını Hayyam Garipoğlu'na ödettiler. Garipoğlu da böylece hem bacağından vurulmaktan kurtuldu hem de Evcil-Çakıcı çiftine borçlarını ödemiş oldu.

Çakıcı Mehmet Ağar’ın hedefte olduğu iddiasını derhal yalanladı, Mehmet Ağar ağabeyine böyle bir terbiyesizlik yapmayacağını açıkladı. Zaten Ağar olayların tam ortasındaydı, onsuz yürümüyordu işler. Adı olaya sehven karıştırılmıştı.

Sabıkası çok ama yatarı yok

Peki kim bu her kirli taşın altından çıkan Erol Evcil? 

İlk yakalanması askerlikten, asker kaçağı olduğu için yargılandı ve 1997’de iki ay cezaevinde kaldı. 1994-97 yılları arasında İş Bankası'ndan aldığı usulsüz kredilerle adını duyurdu. 1997'de Çakıcı'nın adamları tarafından kurşunlanan borsacı Adil Öngen'in vurulması olayına adı karıştı. Evcil'in, batık kredilerinin bulunduğu Türkbank'ı satın almasına karşı çıktığı için Öngen'i vurdurttuğu ileri sürüldü. Çaldığı paralar arttıkça devlet içindeki etkisi de artıyordu. Çakıcı'yla birlikte MİT'teki atamalar için kulis yaptığı bile iddia ediliyordu. Evcil'in yaklaşık 2 trilyonluk borcu nedeniyle Nesim Malki'yi öldürttüğü öne sürüldü. Evcil'in bu iş için Bursa'da yeraltı dünyasının önde gelen isimlerinden Burhanettin Türkeş ve Oğuz Işıklı'yı kullandığı iddia edildi. Bursa eski Valisi Orhan Taşanlar ve eski Emniyet Müdürü Ahmet Demir, Evcil'le ilişkileri nedeniyle cinayetin çözümünü zorlaştırmakla suçlandı.

1997'de Orta Doğu ve Balkanlar'ın en büyük entegre zeytin fabrikasını kurduğunu söyleyen Evcil'in adı “Zeytin Kralı”na çıktı. Bir sürü fabrika kuruyordu çünkü Alaattin Çakıcı'nın araya girmesiyle istediği bankadan istediği miktarda krediyi alabiliyordu. Bankalar Evcil’e vermeye o kadar alıştırılmıştı ki, Türkbank'ın iş adamı Korkmaz Yiğit tarafından satın alınma girişiminden önce Evcil'e 12,5 milyon dolarlık döviz kredisinin yanı sıra 1,5 trilyon liralık da dövize endeksli kredi verdiği belirlendi.

Nesim Malki cinayetini azmettirdiği gerekçesiyle 1999'da Bursa'da bir villaya düzenlenen operasyon sonucu yakalandı. Suçunu itiraf etti, Kartal Özel Tip Kapalı Cezaevi'ne konuldu. 2000'de Türkbank ihalesine fesat karıştırmak iddiasıyla yargılandığı davada tahliye edildi. Malki cinayetini azmettirmek verilen cezası da 2020 yılında tamamlandı, tahliye oldu. Aradan geçen iki yılda vakit kaybetmeden yine işe koyulmuştu. 

Soruşturmadan Gülben Ergen çıktı

1999’da Erol Evcil'e ait 18 ayrı şirketin muhasebeciliğini yürüten Bayram Bozdemir yakalandı. Poliste verdiği ifadesinde, Evcil'in ilişkilerini, Nesim Malki öldükten sonra yaptıklarını ve şirketlere giren paranın akışını anlattı. Bozdemir, “Şirketimiz 1996 -97 yıllarında büyük sıkıntı içerisine girmişti. Malki'nin öldürülmesi olayından sonra tekrar şirketlerimizin gelir durumu iyiye giderek maddi yönden rahatladık. Fakat bunun nasıl sağlandığını bilmiyorum” dedi.

Bolca para gönderilenler arasında şarkıcı Gülben Ergen de vardı. Ergen, Evcil’in sevgilisiydi. Evcil'in talimatıyla Ergen'e düzenli olarak milyarlarca lira gönderiliyordu. Bozdemir ayrıca, Evcil'le ilişkisi nedeniyle görevinden alınan Bursa Emniyet eski Müdürü Ahmet Demir'in kızına burs için 200 milyon gönderdiğini belirtti. Evcil bir yandan çalıyor bir yandan dağıtıyordu.

Gülben Ergen, Erol Evcil ile 1995 yılında Bursa’da çalışırken tanıştı. Erol Evcil’in adı Nesim Malki cinayetine karışınca tüm ilişkileri gibi bu ilişkisi de ortaya çıktı. Onu da gözaltına aldılar. Sorgucularına “Ben kendisinden korkuyordum, bu nedenle ayrılamadım” dedi. Paranın hüküm sürdüğü bu dünyada alıp satmanın suçu yoktu. Ergen’in korkudan ayrılamadığını söylemesine rağmen yıllar sonra katıldığı bir programda, Evcil’in yakalanmadan önce kendisiyle evlenme planı yaptığını anlattı.

Halil Falyalı cinayetinde de onun adamları vardı

Bu yılın başında Halil Falyalı suikastının tetikçisi olduğu gerekçesiyle yakalanan Veysel Sare, kendisi ve diğer tetikçi Musa Çiçek'i Kuzey Kıbrıs'a “Erol Abi için” diyerek Erol Evcil'in yakın koruması Cengiz Şener'in gönderdiğini söyledi. Veysel Sare de daha önce 2 yıl Erol Evcil’in korumalığını yapmıştı. 

Kuzey Kıbrıs'ta beş yıldızlı otel, kumarhane ve çeşitli sektörlerde şirketlerin sahibi olan Falyalı 8 Şubat 2022 tarihinde uğradığı silahlı saldırı sonucunda ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Sedat Peker'in iddialarına göre Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım ve Mehmet Ağar adadaki uyuşturucu ticaretinin merkezinde yer alıyordu. Bu uyuşturucu ağının para trafiği Halil Falyalı tarafından yürütülüyordu. 1990’lı yılların karanlık ekibi AKP’li yıllarda da işlerini engelsiz yürütüyordu. 

(ORHAN GÖKDEMİR-SOL)

                                                                         ***

                                                 

İşte Erol Evcil’in çöktüğü 4 büyük demir çelik tesisi (SOL)-28/06/2022

Gözaltına alınan Erol Evcil’in bugüne kadar 4 büyük demir çelik devine çöktüğü ortaya çıktı.

Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından yürütülen soruşturmada aralarında, Erol Evcil’in liderliğini yaptığı 3 örgüte yönelik operasyon yapılmış 250 kişi gözaltına alınmıştı.

“Demir Yumruk” adı verilen operasyonda şüpheliler demir-çelik sektörünü manipüle ederek kamuyu 25 milyar lira zarara uğratmakla suçlanıyor.

Aile, tesise bir daha giremedi

Halk TV'den Dinçer Gökçe'nin haberine göre, Erol Evcil’in, ticaret hukuku üzerine uzmanlığıyla bilinen ünlü bir avukat desteği ile ele geçirdiği en büyük tesislerden biri İzmir Bornova’da bulunan Cer Çelik AŞ… Sanayici Rıza Kerim Tanyeri ve çocuklarına ait olan Cer Çelik, yaptığı yenileme yatırımları sonrası mali darboğaza girdi. Bu süreçte ilk olarak ünlü avukat ile temasa geçen aile, sonrasında Erol Evcil ile tanıştı. Evcil ve ünlü avukat ikilisi, aile üyelerinden bazılarını yanına alarak dev tesisin içine girdi. Davalara karşın, Tanyeri ailesinin ikinci kuşak temsilcilerinden Zeki Tanyeri bir daha tesisi geri alamadı.

Değeri 300 milyon dolar

Evcil ve avukat ikilisinin Ay-Can Yatçılık üzerine aldığı dev tesisin değeri ise şimdilerde 300 milyon dolar. İkili, makineleri satılan tesis arazisine 5 bin konutluk bir proje yapmayı planlıyor.

En büyük 500 sanayi kuruluşu arasındaydı

Erol Evcil’in ele geçirdiği bir diğer tesis ise Hatay’da bulunan Nursan Çelik oldu. Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesinde olan Nursan, mali sıkıntıya girince üretimini durdurmuştu. Dev tesis ile bir süre sonra Erol Evcil ve ekibi ilgilenmeye başladı. Kısa süre sonra Nursan da Evcil’in kontrolüne geçti.

Aile üyeleri yönetimde

Sivas Demir Çelik de Erol Evcil’in denetimine giren bir diğer büyük tesis. Şimdilerde Sider unvanı olan tesiste çalışan yüzlerce kişi bir süre önce işten çıkarılmıştı. Özelleştirme dalgasına kurban edilen Sivas Demir Çelik’i işleten şirketin yönetiminde Erol Evcil’in yakınları bulunuyor.

Sahibi öldürüldü

Erol Evcil’in adamları tarafından ele geçirilen İzmir Aliağa’daki Say Metal’in sahibi Sezai Rahmi Özden ise öldürülmüştü. Özden’in 1980’li yılların ortasında temelini attığı şirket zaman içinde önemli bir büyüme kaydetmişti. Özden’i öldüren kişiler fabrikalardan birini Erol Evcil’e vermiş, ikinci fabrikayı ise üzerlerine geçirmişti.

Ne vergiye ne sigortaya ödeme yaptı

Bu arada, Erol Evcil’in kontrolünde bulunan tüm demir çelik tesisleri aynı zamanda en çok vergi bulunan şirketler listesinde. Söz konusu tesisleri kontrolüne alan Evcil’in vergi, SGK primi gibi kamuya yapılması gereken ödemeleri yapmadığı kaydediliyor. Evcil’in el koyduğu tesisler nedeni ile binlerce kişi de işsiz kalmıştı. İşçiler, paralarını alamadıkları gerekçesi ile eylem yapmıştı.

                                                                             ***

Paravan şirketlere operasyon: Erol Evcil dahil 250 kişi gözaltında (SOL)

Demir çelik sektöründe paravan şirketler üzerinden sahte faturalarla kamuyu 25 milyar lira zarara uğrattığı söylenen firmalara yönelik operasyon yapıldığı belirtildi.

Demir çelik piyasasını manipüle ederek fiyat istikrarını bozduğu, sektördeki firmaları devre dışı bıraktığı, kurdukları paravan şirketler üzerinden 105 milyarlık sahte faturayla kamuyunu 25 milyar zarara uğrattığı ifade edilen firmalara yönelik Ankara merkezli 29 ilde eş zamanlı “Demir Yumruk” operasyonu düzenlendi.

İHA'nın haberine göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın operasyonunda şu ana kadar Erol Eşrefoğlu’nun (Evcil) da aralarında olduğu 3 ayrı kişi "örgütün lideri" olarak gözaltına alındı. Ayrıca 250 kişi daha gözaltına alınırken işlemlerin devam ettiği öğrenildi.

Başsavcılık "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "nitelikli dolandırıcılık", "rüşvet" ve "213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'na muhalefet" suçlarından soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında 10 ay boyunca teknik takip yapıldığı ifade edildi.

Söz konusu kişilerin demir çelik piyasasını manipüle ederek fiyat istikrarını bozdukları, sektördeki diğer firmaları devre dışı bırakarak tekel olmaya çalıştıkları, sahte fatura düzenleyerek 3’üncü şahıslar üzerinden kurdukları paravan şirketler aracılığıyla haksız kazanç sağladıkları belirlendi. Firmaların düzenledikleri 105 milyar liralık sahte fatura ile kamuyu 25 milyar lira zarara uğrattıkları da tespit edildi.

Ankara merkezli aralarında İstanbul, Hatay, İzmir, Adana ve Kocaeli illerinin de bulunduğu 29 ilde eş zamanlı operasyonda 840 ekip, 2100 personel, 250 vergi müfettişi ve MASAK personeli görev aldı.

374 kişi hakkında gözaltı kararı bulunurken, şu ana kadar 250 kişi gözaltına alındı. 14 fabrika, 850 adreste arama ve elkoyma işlemleri devam ediyor.

                                                                            ***

Halil Falyalı cinayetinde Erol Evcil ayrıntısı(SOL)-21/02/2022

Halil Falyalı suikastının tetikçilerden Veysel Sare, kendisi ve diğer tetikçi Musa Çiçek'i Kuzey Kıbrıs'a "Erol Abi için" diyerek Erol Evcil'in yakın koruması Cengiz Şener'in gönderdiğini söyledi.

Halil Falyalı suikastını organize etmekle suçlanan ve 11 gündür İstanbul Emniyeti’nde gözaltına tutulan Söylemez Kardeşler Çetesi’nin lideri Mustafa Söylemez, susma hakkını kullandı.

Halil Falyalı suikastıyla ilgili yeni detaylar ortaya çıkmaya devam ediyor. Suikast soruşturmasında gözaltında tutulan kişi sayısı 16. Gözaltındakiler biri de Söylemez çetesinden Mustafa Söylemez.

Birgün gazetesinden Timur Soykan'ın haberine göre; Mustafa Söylemez’in sorgusunda önce etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanabileceği, bilgi vermesi halinde cezasında indirime gidileceği anlatıldı.

İfade tutanağında polis şu tespitleri yaptı: 

“Bahse konu cinayetin Mustafa Söylemez ve Mehmet Faysal Söylemez liderliğindeki çıkar amaçlı silahlı suç örgütünün faaliyetleri kapsamında gerçekleştirildiği, olaya iştirak eden şahıslardan Cengiz Şener ve Ömer Tunç adlı şahısların örgüt yöneticisi oldukları, Veysel Sare, Musa Çiçek, Abdurrahim Çelik, Ender Yıldız, Celal Birol, Cemil Önal, Yusuf Güneş, Gürsel Erkaya adlı şahısların örgüt üyesi, Ahmet Naim Memiş, Metin Süs adlı kişilerin ise örgüte üye olmamakla birlikte yardım ve yataklık eden şahıslar oldukları değerlendirilmiştir.”

Bu tespitler aktarıldıktan sonra polis, Mustafa Söylemez’e “Çıkar amaçlı silahlı suç örgütü kurmak, yönetmek, üye olmak, örgüt faaliyetleri kapsamında tasarlayarak kasten öldürme iddialarıyla aşağıda tarafınıza yöneltilecek sorular doğrultusunda ifadenizi vermek istiyor musunuz?” şeklinde soru sordu.

Mustafa Söylemez'in soruya verdiği yanıt ise şöyle:

“Tarafıma okumuş olduğunuz hususları ve iddiaları anladım. İsnat edilen suçlamayı kabul etmiyorum. İsnat edilecek suçlamalarla alakalı olarak yasal hakkım olan susma hakkımı kullanmak istiyorum. Bu nedenle şube müdürlüğünüzde ifade vermek istemiyorum.”

‘Erol Evcil'in adamları' iddiası 

Yeni Şafak gazetesinde yer alan bir iddiaya göre; gözaltındaki isimlerden Cengiz Şener’in, Erol Evcil’in yakın adamı olduğu tespit edildi.

Aynı habere göre; tetikçi Veysel Sare de ifadesinde daha önce 2 yıl Erol Evcil’in korumalığını yaptığını söyledi.

Veysel Sare, cinayet öncesinde Erol Evcil’in koruması Cengiz Şener’in kendisi ile irtibata geçtiğini “Erol abin için” diyerek Musa Çiçek ile birlikte tekneyle Kuzey Kıbrıs'a gönderdiğini söyledi.

                                                                    ***



TARİHTE BUGÜN (29 HAZİRAN)

      


      OLAYLAR:

  • 1868 - Namık Kemal ve Ziya Paşa tarafından Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin yayın organı olarak düşünülen Hürriyet gazetesi, Londra'da yayınlanmaya başlandı.
  • 1871 - İlk sendikacılık yasası, Birleşik Krallık Parlamentosunda onaylandı.
  • 1880 - FransaTahiti'yi topraklarına kattı.
  • 1900- Anarşistler İtalya Kralı Umberto’yu öldürdü.
  • 1923 - Fenerbahçe, İşgal Kuvvetleriyle oynadığı "General Harrington Kupası"nı kazandı.
  • 1925 - Diyarbakır İstiklal Mahkemesince idama mahkûm edilen Şeyh Said ile adamları idam edildi.
  • 1933 - Sivas-Erzurum Demiryolunun inşasına başlanıldı.
  • 1934 - Bitlis'te doğan Zaro Ağa, 157 yaşındayken yaşamını yitirdi. İç organları inceleme amacıyla alındı.
  • 1938 - Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü kuruldu.
  • 1938 - İstiklal Mahkemeleri kararıyla mahkûm olanlarla, 150'likler adı verilen listede bulunanlar hakkında Af Kanunu, TBMM'de kabul edildi.
  • 1939 - Hatay Devleti Meclisi, oy birliğiyle Türkiye'ye katılma kararı aldı.
  • 1951- Nazım Hikmet Bükreş’ten uçakla Moskova’ya gitti. Havaalanı’nda yazar Konstantin Simonov karşıladı ve eşlik etti.
  • 1954 - Türkiye Gazete Sahipleri Sendikası kuruldu.
  • 1968- Boykotçu Yıldız Teknik Okul öğrencileri, “çağdaş teknik öğrenime ayak uyduramadıkları” gerekçesiyle bazı öğretim üyelerinin maketlerini yaktı.
  • 1969 - Galatasaray, Metin Oktay’ın son maçını oynadığı finalde Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı kazandı.
  • 1969 - Yunus Nadi Armağanı'nı "Türkiye'nin Düzeni" kitabıyla Doğan Avcıoğlu kazandı.
  • 1971 - Bakanlar Kurulu'nun aldığı bir kararla, Türkiye'de haşhaş ekimi yasaklandı.
  • 1973- Şili’de solcu Başkan Allende’ye karşı bazı ordu birliklerinin darbe kalkışması bastırıldı: 8 ölü. 
  • 1974 - Isabel PerónArjantin'in ilk kadın Devlet Başkanı olarak yemin etti. Kocası eski Başkan Juan Peron, sağlık durumunun bozulması üzerine görevlerini bırakmıştı. Zaten iki gün sonra da öldü.
  • 1974- Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan “Çocuklara çatal tutması değil, Cenab-ı Hakk’a şükür duası öğretilecek” dedi.
  • 1974 - CHP Tüzük Kurultayı’nda partinin “Demokratik Sol” bir parti olduğunu belirten 2. madde oybirliğiyle kabul edildi.
  • 1976- Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “Pencere” adlı filmiyle Gümüş Portakal ödülünü alan yönetmen Ali Özgentürk Sansür baskısından yakındı.
  • 1977- Divriği demir çelik tesislerinde grev başladı.
  • 1978- Yurt açılması talebiyle İTÜ Gümüşsuyu binası önündeki spor salonuna 10 gün önce öğrencilerin kurduğu çadırlar 500 asker ve 300 polisin baskınıyla söküldü: 272 gözaltı.
  • 1978 - Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Alparslan Türkeş “Önce sağı ezmek, sonra solla mücadele etmek görüşünden çılgın, adi, aşağılık düşünce olamaz ” dedi.
  • 1980- 40 ülkücü, Tokat’tan Ordu/Aybastı’ya tuğla getiren 2 kamyonu, Tokat-Reşadiye’ye bağlı Bozcalı beldesinde durdurarak solcu 2 PTT memuru ile kamyon şoförlerini silahla katletti. Öldürülenlerden PTT memuru Saim Güner’in Aybastı Halkevi başkanlığı yaptığı, diğerlerinin adlarının Mustafa Özer ve Mehmet Epikli olduğu açıklandı.
  • 1981- Bir süre önce Cide’deki evinden gözaltına alınan ve rahatsızlandığı için Daday’da hastanede tedavisine başlanan yazar Rıfat Ilgaz salıverildi.
  • 1982 - Aşırı sıcak yüzünden İstanbul'da 7 kişi öldü.
  • 1982 - İsrail, Lübnan'ı işgal etti. İsrail Başbakanı Menahem Begin, Filistinli gerillaların   Beyrut'tan ayrılmasına izin verdi.
  • 1982 - Stratejik Silahların Sınırlandırılması (START I) görüşmeleri Cenevre'de başladı.
  • 1984 - Hacettepe Üniversitesi yönetimi, “Aydınlar Dilekçesi”nde imzası bulunan öğretim üyeleri hakkında soruşturma açtı. 
  • 1984 - Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında karma ekonomik protokol imzalandı.
  • 1985 - Kurucu Genel Başkan Necdet Calp’in tekrar aday olduğu Halkçı Parti Büyük Kongresi’nde genel başkanlığa Aydın Güven Gürkan seçildi.
  • 1986 - Arjantin, Batı Almanya'yı 3-2 yenerek Dünya Futbol Şampiyonu oldu.
  • 1986 - Atina'da yayımlanan Mesimyrini gazetesinde yer alan bir yazıda, Batı Trakya Türkleri'nin dağıtılması ve Batı Trakya'da ne kadar Türk varsa gitmesi istendi.
  • 1987- Başbakan Turgut Özal “Bakanlar Kurulu, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Necdet Öztorun’un genelkurmay başkanı olmasını istemiyor” dedi. Emekliliğini isteyen Orgeneral Necdet Öztorun, “Başbakan Özal ile aramda laiklik konusunda görüş farklılıkları var” dedi.
  • 1987 - Cem Karaca, dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın desteğiyle yurda döndü.
  • 1990 - Türkiye Yazarlar Sendikası’nın düzenlediği “Düşünceye Özgürlük” yürüyüşü sanatçı, yazar ve gazetecilerin katılımıyla İstanbul Çağlayan’dan Abide-i Hürriyet Tepesi’ne doğru yapıldı. Yürüyüşe SHP milletvekilleri ve İHD Başkanı da destek verdi.
  • 1990 - Yugoslavya'da iç savaş büyüyor; Federal Ordu, Slovenya ile Hırvatistan'da bağımsızlık taleplerini bastırmaya çalışıyor.
  • 1992 - Cezayir Devlet Başkanı Muhammed Budiaf, suikaste uğrayarak yaşamını yitirdi.
  • 1995 - Ankara Büyükşehir Belediyesi, amblemindeki Hitit Güneşi'ni; Kocatepe Camii'ni ve Atakule'yi simgeleyen bir tasvir ile değiştirdi.
  • 1995- Anayasa Mahkemesi, 3996 sayılı “Bazı yatırım ve hizmetlerin yap-işlet-devret” modeli çerçevesinde yaptırılması hakkındaki kanunun taraflar arasında imtiyaz teşkil etmeyecek nitelikte sözleşme yapılmasını öngören hükmünü iptal etti.
  • 1995 - Ortaköy Kültür Merkezi’nde aralarında Grup Yorum ve Özgürlük Türküsü elemanlarının da bulunduğu 14 kişi gözaltına alındı. 
  • 1995 - Cerrahpaşa Hastanesi çalışanları, işten çıkarılan 2 sağlık çalışanı için oturma eylemi yaptı.
  • 1996- Galatasaray’da Cumartesi Annelerinin son 1 aydır engellenen oturma eylemi yine 100’e yakın gözaltıyla sonuçlandı.
  • 1998- İHD İstanbul Şb. “Genel Af İçin Bir İmza” kampanyasını Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’nin önünde sürdürdü
  • 1999 - Abdullah Öcalan, vatana ihanet suçundan idam cezasına çarptırıldı.
  • 1999 -“Din Baronunun Kazları” adlı kitabında Fethullah Gülen’e hakaret ettiği iddiasıyla Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çetinkaya ve yayıncı Raif Ertem’in yargılanmasına devam edildi. Verilen mahkumiyet kararı Yargıtay’da bozulmuştu.
  • 2000- Türkiye Ziraat Odaları Birliği tarafından düzenlenen “Hak Arama Mitingi”ne 5 bin çiftçi katıldı.
  • 2000 - SES, İstanbul, Ankara ve İzmir’de SSK’daki partizan kadrolaşmayı ve sürgünleri protesto etti. 
  • 2000 - Endonezya'da yolcu taşıyan bir tekne 500 yolcusuyla birlikte battı. Kazadan kurtulan olmadı.
  • 2001- Ölüm oruçlarına dışarıdan destek veren İÜ öğrencisi Zehra Kulaksız (23), eyleminin 221. gününde yaşamını kaybetti. 19 yaşındaki kızkardeşi Canan Kulaksız da 15 Nisan’da ölüm orucunun 137. gününde yaşamını yitirmişti.
  • 2001 - Hasan Ocak ve gözaltında kaybedilenlerin mücadelesini omuzlayanlardan Baba Ocak’ın cenazesi Gazi Cemevi’nden toprağa verildi. 
  • 2002 - Türkiye, 2002 FIFA Dünya Kupası'nda 3. oldu.
  • 2004- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ni kaldıran yasayı onayladı.
  • 2004 - NATO zirvesini protesto için Galatasaray’da 2 ayrı grubun yaptığı eyleme polis -3 gündür yaptığı gibi- çok sert müdahale etti. 
  • 2004 - AİHM, kamusal alanda türban yasağıyla ilgili Türkiye aleyhine açılan davada Türkiye’yi oybirliğiyle haklı bularak yasağın meşru temeli olduğuna karar verdi. Mahkeme, laikliğin ve demokratik değerlerin korunmasına yönelik kısıtlama getirilebileceğine işaret etti.
  • 2004 - Ege Üniversitesi Hemşirelik Okulu öğrencisi Zeynep Tekin ile İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Leyla Şahin, 1998’de derslere türban takarak girmede ısrar ettikleri gerekçesiyle aldıkları disiplin cezalarına karşı AİHM de dava açmışlar, Zeynep Tekin daha sonra davasını geri çekmişti.
  • 2004 - Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül de, türban nedeniyle üniversiteye kaydının yapılmadığı gerekçesiyle 2002’de AİHM’de Türkiye aleyhine açtığı davayı birkaç ay önce geri çekmişti.
  • 2006- Terörle Mücadele Yasası, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda kabul edildi.
  • 2006 - İsrail, Filistinli militanlarca kaçırılan askerlerini kurtarmak için Hamas’ın sekiz’i bakan, 20’si vekil 64 yetkilisini tutukladı.
  • 2008 - 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası finalinde; İspanya, Almanya'yı yenerek Avrupa    şampiyonu oldu.
  • 2011 - TFF, Ankaraspor'un ihraç kararını kaldırarak liglere geri dönmesini sağladı.
  • 2013- Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla Taksim Meydanı girişinde toplanan kitle Medeni Yıldırım’ın öldürülmesini protesto etti, Gezi Direnişi taleplerini yineledi. Polis kitleyi kalkanlarla İstiklal ve Sıraselviler’e yönelttikten sonra gaz ve plastik mermiyle müdahale etti. Göztepe Parkı Forumu’ndan bir grup, Berkin Elvan’ın yoğun bakımda tedavi gördüğü Okmeydanı Hastanesi’nde ailesini ziyaret etti. Adana/Doğal Park’ta Forum düzenlendi. 
  • 2013 - BDP’li kadınlar, Bingöl’de 16 yaşındaki kıza tecavüzle suçlanan uzman çavuşun tutuklanma talebinin reddedilmesini protesto etti
  • 2016- Vladimir Putin,Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda hükümeti görevlendirdi.
  • 2018- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, valilere “CHP İl başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole kabul etmeyin” talimatı veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun iç savaş çağrısı yaptığını söyledi. HDP ise, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği suçunu işlediği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.




     DOĞUMLAR - ÖLÜMLER

  • 1839 - Hamparsum LimonciyanOsmanlı Ermenisi bestekâr ve müzik hocası (d. 1768)
  • 1326 - I. MuratOsmanlı'nın 3. Padişahı doğdu. (ö. 1389)
  • 1844 - Pyotr Tkaçovdoğdu.  Rus yazar, eleştirmen ve devrimci (ö. 1886)
  • 1861 - Elizabeth Barrett Browning, İngiliz şair (d. 1806)

  • 1886 - Adolphe Monticelli, Fransız ressam (d. 1824)
  • 1895 - Thomas Henry Huxley, İngiliz biyolog (d. 1825)
  • 1900 - ‘Küçük Prens’in yaratıcısı, Fransız romancı ve pilot Antoine de Saint-Exupery doğdu.
  • 1931 - Sevim Burakdoğdu. Türk yazar (ö. 1983)
  • Hikâye ve oyun yazarı (D. 29 Haziran 1931, Ortaköy / İstanbul - Ö. 31 Aralık 1983). Tam adı Zeliha Sevim Burak. Annesi Bulgaristan’dan gelip Kuzguncuk’a yerleşen Mandil adlı bir Musevi ailenin kızıdır, sonradan Müslüman olarak Aysel Kudret adını almıştır. Babası Seyfi Kaptan olarak anılan Seyfullah Mehmet Burak’tır. Nakkaştepe 45. İlkokulunu ve Alman Lisesi ortaokul bölümünü bitirdikten sonra genç yaşta hayata atılarak mankenlik, kitabevi tezgâhtarlığı ve terzilik yaptı, kendi açtığı giyimevini yönetti. İki kez evlendi, ayrıldı, iki çocuk sahibi oldu. Amerika’ya, Avrupa’ya ve Afrika’ya çeşitli nedenlerle gitti. Nijerya’da, ayrıldığı eşi ressam Ömer Uluç’la birlikte bir buçuk yıl yaşadı. Buradaki izlenimlerinin Afrika Dansı hikâyesinde güçlü etkileri olmuştur. Kalp ameliyatı geçirmek üzere yattığı Haseki Hastanesinde ameliyat edilemeden öldü. Nakkaştepe Mezarlığında yatmaktadır. İlk hikâyesini on iki yaşında yazdı. Asım Bezirci’yle yaptığı söyleşide ifade ettiğine göre, hikâyedeki delikanlının şu sözleri Sevim Burak edebiyatının başlangıcıdır: “Bu güleryüzlü delikanlıya iyi bakın, onu ilerde bulamayacaksınız, o bilhassa kendini hiç belli etmiyor”. Yayımlanan ilk hikâyesi 1951’de Yeni İstanbul gazetesinde çıkan “Büyük Günah”, gazetenin katıldığı Dünya Hikâyeleri Yarışmasında ilk altı içine girdi. İlk hikâyeleri Hırsız, Her Şey Beyazdı, Büyük Günah, Mankenin Hayatı, 5’ten Sonra 1950-54 arasında Ulus, Yeni İstanbul, Milliyet gazetelerinde, Yenilik, Türk Dili ve Dost gibi dergilerde yer aldı. İlk kitabı Yanık Saraylar’la tanındı. Asım Bezirci, bu kitabın bilinç akışının başarılı örneklerinden biri olduğunu yazdı. Selim İleri’ye göre ise bu öykülerde “biraz aristokrasi, biraz soylu düşkünlük, bir hayli de piyasa romanı mutsuzluğu Burak’ta olağanüstü duyarlı, bambaşka incelikli bir yapıya kavuşmuştu.” Eski İstanbul’un yarı geleneksel yarı batılı yaşantısını özgün bir dille anlattı, yer yer Tevrat’ın anlatımından yararlandı. Sözdizimi ve yazım kurallarını zorlayarak yer yer şiire yaklaşan bir anlatım oluşturdu. Aradığı anlam uğruna dil içinde en uç noktalara kadar gitti. 1972’de yazmaya başladığı, ölümüyle yarım kalan romanı Mach 1 sonradan tarafından basıldı (2003). Yanık Saraylar’dan sonra uzun bir suskunluk dönemine girdi. Yanık Saraylar’ın dili, Tevrat diline öykünen parçalı bir dildir. Parçalanmış bu dilin Sevim Burak’a özgü tarafları, Sahibinin Sesi adlı oyunda izlenebilir. Böylece başka dünyalar da girdi edebiyatına ve yepyeni dil oyunları denemeye başladı. Daha sonra Everest My Lord’da yabancı sesiyle konuşulan dili, yazılan dil olarak irdeledi. “Annesinin ve babasının ayrı ayrı dillerini tuhaf bir terkip içinde bir araya getirerek kurduğu kendi üslubunda başlattığı dil sorgulamasına, yazar olarak katettiği yoldaki kazanımlarını ekleyerek, tekrar tekrar kendi kimliğini, tarihi oluşturmaya devam eder.” (N. Güngörmüş) Son yazdıkları Everest My Lord/İşte Baş, İşte Gövde, İşte Kanatlar adıyla ölümünden sonra yayımlandı. Oğlu Karaca’ya yazdığı mektuplar Mach I’dan Mektuplar’da toplandı. Sahibinin Sesi 1985’te Devlet Tiyatrolarında sahnelendi. Oyunları ölümünden sonra farklı yorumlarla çeşitli tiyatrolar tarafından defalarca oynandı.

  • 1933 - Roscoe "Fatty" Arbuckle, Amerikalı oyuncu (d. 1887)

  • 1940 - Paul Klee, İsviçreli ressam (d. 1879)
  • 1941 - Ignacy Jan Paderewski, Polonyalı piyanist ve besteci (d. 1860)
  • 1944 - Gary Buseydoğdu.  Amerikalı sinema ve tiyatro oyuncusu
  • 1945 - Anton Graf von Arco auf Valley, Alman aşırı sağ aktivist (d. 1897)

  • 1955 - Max Pechstein, Alman ressam ve grafiker (d. 1881)
  • 1958 - Ralf Rangnickdoğdu. Alman futbolcu ve teknik direktör
  • 1965 - Martin Dunbar-Nasmith, Britanyalı amiral (d. 1883)
  • 1966 - Ünal Karamandoğdu.  Türk futbolcu ve antrenör
  • 1967 - Jayne Mansfield, Amerikalı oyuncu (d. 1933)
  • 1979 - Barış Akarsudoğdu.  Türk pop ve rock müzik şarkıcısı ve TV dizisi oyuncusu (ö. 2007)
  • 1983 - Luis Buñuel, İspanyol yönetmen ve senarist (d. 1900)
  • 1989 - Tahsin Saraç, Türk şair, yazar ve çevirmen (d. 1930)Saraç 1968 yılında Fransız hükümeti tarafından Legion d’Honneur nişanıyla ödüllendirilmişti.
  • 1991- Fransız marksist filozof Henri Lefebvre (90) hayata veda etti. 1928-1958 yılları arasında Fransa Komünist Partisi (FKF) üyesiydi.
  • 1995 - Lana Turner, Amerikalı oyuncu (d. 1921)
  • 1999 - Allan Carr, Amerikalı film yapımcısı (d. 1937)
  • 2000 - Vittorio Gassman, İtalyan oyuncu (d. 1922)
  • 2002 - François Périer, Fransız oyuncu (d. 1919)
  • 2002 - Rosemary Clooney, Amerikalı şarkıcı ve oyuncu (d. 1928)
  • 2003 - Katharine Hepburn, Amerikalı oyuncu (d. 1907)
  • 2005- Yayıncı ve öykü yazarı Salim Şengil 92 yaşında öldü. ‘Seçilmiş Hikayeler’ ve ‘Dost’ dergisi ile ‘Dost Yayınları’nın kurucusuydu. Şengil yazar Nezihe Meriç’le evliydi.
  • 2007 - Orhan Doğan, Kürt asıllı Türk avukat ve siyasetçi (d. 1955)
  • 2008 - Don S. Davis, Amerikalı aktör ve ressam (d. 1942)
  • 2009 - Jean-Paul Roux, Fransız oryantalist ve Türkolog (d. 1925)
  • Jean-Paul Roux (5 Ocak 1925, Paris - 29 Haziran 2009, Saint-Germain-en-Laye (Yvelines)Fransız oryantalist ve Türkolog.
  • Öğrenimini Paris'te yaptı. Eğitimine Doğu Dilleri Okulunda başladı ve daha sonra sırasıyla École de Louvre Tarih Bilimleri Akademisini bitirdi. Doktorasını ise doğubilim ve edebiyat üzerine verdi.1952 yılında CNRS yani Fransız Ulusal Araştırma Merkezi'nde çalışmaya başladı ve 1990 yılında Araştırma Birimi Başkanı olarak emekli oluncaya kadar burada çalıştı. Yine bu dönemde 1957 ve 1990 arasında École de Louvre de akademisyen olarak da çalıştı ve Profesör unvanını aldı ve Orta-Asya ve Türk kültür tarihi üzerine yaptığı alan çalışmaları sonucunda hazırladığı temel çalışmalarla tanındı.Türkiye ile 1950'li yıllardan itibaren ilgilenmeye başladı. La Turquie: Géographie. - Économie. - Histoire. - Civilisation et Culture adlı çalışmasını 1953 yılında yayınladı. bundan sonra peş peşe Türkiye ve Orta-Asya tarihi ve Türk örf ve adetlerini kapsayan çalışmalar yaptı.  Bu bağlamda, Türkiye'yle ilgilenmesi, 1950'li yılların başlarına rastlamaktadır. Hazırladığı La Turquie: Géographie. - Économie. - Histoire. - Civilisation et Culture (1953) adlı eserden sonra, ardı ardına Türkiye ve Orta-Asya kültür tarihi ve Türk geleneklerini kapsayan analitik-karşılaştırmalı çalışmalarla adını duyurdu. Kimi eserleri Timur (1994), Türklerin ve Moğolların Eski Dini (1994), Türklerin Tarihi: Büyük Okyanus'tan Akdeniz'e İki Bin Yıl (1995) adıyla Türkçeye çevrildi.1971 ve 1977 yıllarında Paris'teki iki büyük İslam Sanatları Sergisi'ni organize etti. Roux'a göre:"Türkler dışarıdan evlenme eğiliminde oldukları ve eşlerini Türk olmayanlar arasından seçtikleri, rastladıkları her kavimle kaynaştıkları, dilleri çok büyük bir çekim gücüne sahip olduğu ve pek çok topluluk da bu dili ve kültürü benimsediği için Türklerle ilgili karakteristik denilebilecek fiziksel [buna biyolojik, ırksal da denebilir] herhangi bir özellik saptama olanağı kalmamıştır. (...) Türklerin hiçbir ırksal özelliği yoktur. Dolayısıyla kendi içinde bir Türk ırkından söz edemeyiz.[5] Belki sadece Orta Asya'nın ücra dağlarından dünyanın herhangi bir yerine, Türklerin damarlarında, eski Türk kanından elmacık kemiklerini çıkık yapan o kandan daha çok, yabancı - Moğol, Çinli, İrani (Aryan), SamiRumKafkasSlav, hatta Afrikalı- kanı akmaktadır.[5] Çünkü Dünyada en çok yayılan ve gittikleri bölgelerdeki yerli halklarla en çok karışan millet Türkler'dir. Roux, “Türklerle ilgili olarak kabul edilebilecek tek tanım dilbilimsel olandır. Türk; Türk diliyle konuşandır;" tarifinden sonra,"İnsanlık tarihinde baştan beri var olan bu millet;kendine özgü yasaları, ayırt edici özellikleri olan canlı bir organizma, çok çeşitli ögelerden oluşmuş; ancak matematiksel bir bütün oluşturmuş ve kesin ve net tanımla Türk adını almış, aynı kültürden olan,aynı dili konuşan insan topluluğudur; demektedir. Başta Atatürk Kültür Merkezi de olmak üzere birçok Fransız bilimsel derneğe fahri üye seçildi. Aynı zamanda Türk hükümeti tarafından 1973 yılında Devlet Ödülü verildi ve TÜTAV Ödülü aldı ve 1998 yılında da Liyakat Madalyası ile onurlandırıldı.Jean Paul Roux'un iki yüz makalesi ve yüzü aşkın araştırması ve bununla birlikte çoğunluğu Orta Asya ve Türk kültürüyle ilgili 25 kitabı vardır.(Türkçeye çevrilen eserleri)
    • Babür - Büyük Moğolların Tarihi (Babur - Histoire de L'Empire Mongol, 1986), Kabalcı Yayınevi, İstanbul Nisan 2008, ISBN 975-997-125-9.
    • Eski Altay Halklarinda Ölüm (La Mort Chez Peuples Altaiques Anciens et Medievaux, 1963), Kabalcı Yayınevi, İstanbul Kasım 1999, ISBN 975-8240-17-X.
    • Moğol İmparatorluğu Tarihi (Histoire de L'Empire Mongol, 1993), Kabalcı Yayınevi, İstanbul Aralık 2001, ISBN 975-8240-40-4
    • Orta Asya: Tarih ve Uygarlık (L'Asie Centrale-Histoire et Civilisations, 1997), Kabalcı Yanınevi, İstanbul Şubat 2001, ISBN 975824035-7.
    • Türklerin Tarihi (Histoire des Turcs, 1984), Kabalcı Yayınevi, İstanbul Haziran 1998, ISBN 975-506-018-9.
    • Türklerin ve Moğolların Eski Dini (La Religion Des Turcs et des Mongols, 1984), Kabalcı Yayınevi, İstanbul Kasım 2002, ISBN 975-8240-70-6.
    • Orta Asya'da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar (Faune et flore sacréés dans les sociétés altaiques, 1966), Kabalcı Yayınevi, 2000, ISBN 975-997-012-0.
    • Eski Türk Mitolojisi, (Die Alttürkische Mythologie, J.G. Cotta'sche Buchhandlung Nachfolger, 1999) Bilgesu Yayınları, 2012, ISBN 978-944-795-34-0
  • 2011 - Kaya Köstepen, Türk futbolcu (d. 1934)
  • Kaya Köstepen (d. 12 Aralık 1934; Aydın - ö. 29 Haziran 2011; Muğla), Beşiktaş'ın futbolcularından. Kulübün Avrupa Kupalarındaki ilk golünü atan oyuncusu. Futbola Muğla Amatör Ligi takımlarından Yatağanspor'da başladı. 1955 yılında Altay'a transfer oldu ve 1957'ye kadar bu takımda santrafor olarak oynadı. 1957-1958 sezonunda Beşiktaş’a transfer oldu. Siyah-Beyazlı ekipteki ilk yılında Federasyon Kupası Şampiyonluğu yaşayan Köstepen,
    1970 yılına kadar Beşiktaş forması giydi. Siyah-Beyazlı ekibin orta sahasının değişmez ismi olan ve çok kritik gollere de imza atan Kaya Köstepen, Beşiktaş’ta 4 Lig Şampiyonluğu yaşadı. 3 kez A Millî formayı giydi. 332 Birinci Lig maçında 7 gol kaydetti. Kaya Köstepen, futbolu bıraktıktan sonra teknik adamlık yaptı.
     Aydınspor, Beşiktaş,  Muğlaspor ve  Balıkesirspor'da teknik direktör olarak başarılı hizmetler verdi. Teknik adam olarak en son hatırlandığında da kapanmışlığı dolayısıyla artık Türk futbol tarihinin sayfalarına gömülmüş olan Süleymaniye Sirkeci'yi çalıştırıyordu. 27 Kasım 1958'de Real Madrid'le oynanan Şampiyon Kulüpler Kupası rövanş maçında Kaya Köstepen sayı kaydederek maçın 1-1 bitmesini sağlamış ve Beşiktaş'ın Avrupa Kupalarındaki ilk golünü atmıştı. Rukiye Köstepen ile evli olan Kaya Köstepen'in Hakan ve Kaan adında iki oğlu ve Ali Ilett Kostepen, Selin Kate Köstepen ve Armağan Köstepen adında üç torunu vardır. 29 Haziran 2011'de Muğla'nın Datça ilçesinde öldü. Mezarı ise Yatağan ilçesi şehir mezarlığındadır.
  • 2013 - Jim Kelly, Amerikalı dövüş sanatları ustası, oyuncu ve sporcu (d. 1946)
  • 2016 - Nezih Tuncay, Türk tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu (d. 1945)
  • 2018 - Arvid Carlsson, İsveçli bilim insanı ve Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi (d. 1923)
  • 2018 - Derrick O'Connor, İrlandalı karakter oyuncusu (d. 1941)

  • 2019 - Guillermo Mordillo, Arjantinli animatör ve çizgi roman sanatçısı (d. 1932)
  • Guillermo Mordillo (4 Ağustos 1932; Buenos Aires– 30 Haziran 2019; Palma de Mallorcaİspanya), bilinen adıyla; Mordillo, Arjantinli animatör ve çizgi roman sanatçısı.4 Ağustos 1932'de Buenos Aires'de doğdu. Mordillo, 1970'lerin en çok eser üretip yayınlayan sanatçılarından birisidir. Sanatçı Hallmark Televizyon Kanalı için hazırladığı "Hallmark Cards" adlı tebrik kartları çalışmasıyla biliniyordu.1976'dan 1981'e kadar Mordillo'nun çizdiği eserleri Sloven sanatçı Miki Muster tarafından Cannes Film Festivali'ne sunularak 30 ülkeden farklı televizyon kanalı tarafından hakları satın alınarak stüdyolarda hazırlanan sanatçının sanatını anlatan 400 kısa animasyondan oluşan (300 dakika) süren "Mordillo" adlı film çalışması ortaya çıkmıştır.Arjantinli çizgi roman sanatçısı ve animatör Guillermo Mordillo 30 Haziran 2019'da yaşamını sürdürdüğü Palma de Mallorca, İspanya'da 86 yaşlarında ölmüştür.
  • 2020 - Efraín Barquero, Şilili şair (d. 1931)
  • 2020 - Carl Reiner, Amerikalı komedyen, oyuncu, ve seslendirme sanatçısı (d. 1922)


  • Kaynak:https://tr.wikipedia.org/ - https://www.onurvakfi.org/