ABD ve Fransa özel harekât alanında işbirliğini içeren bir yol haritasına imza attı. Tesadüf mü, yoksa yol haritasına dâhil mi, bilemeyeceğiz ama Temmuz'da üç devlet başkanına suikast girişimi oldu.
Temmuz başında pek dikkat çekmeyen bir haber yayınlandı. ABD ve Fransa Savunma Bakanları özel harekât alanında işbirliğini içeren bir yol haritasına imza attılar. Özelikle Afrika ve Ortadoğu’da işbirliğinin önemine değindiler ve cihatçı örgütlerin oluşturduğu tehdide dikkat çektiler. Ayrıca ABD Savunma Bakanı Austin Fransa’nın Pasifikteki desteğinin kıymetine vurgu yaptı.
Cihatçı tehdidinin hemen çoğu kez bu güçlerin kendisi tarafından yaratılıp yönlendirildiğini biliyoruz. Tehdidin müdahaleleri için bir bahane olduğu çok aşikâr. Örneğin bu köşede, Fransız işçi sınıfının somut başlıklarda direnişinin yükseldiği geçen yıllarda cihatçı terör eylemlerinin birden boy gösterdiğini ve buna dayanarak olağanüstü hal ilan ettiklerini yazmıştık.
Bu iki devlet için özel harekât ise emperyalist amaçlarla nokta operasyonlar anlamına geliyor. Anlaşmadan cinayetlerini birlikte işleyecekleri bir yol haritası üzerinde anlaştıkları anlaşılıyor.
Artık bir tesadüf müydü, yoksa yol haritasına dâhiller miydi, bilemeyeceğiz ama Temmuz ayında üç devlet başkanına karşı suikast girişimi oldu.
İlki, daha önce değinmiştik, Haiti Devlet Başkanı Moise’nin çoğu Kolombiyalı ve ABD’de özel harekât eğitimi almış küçük bir askeri birlik tarafından öldürülmesi oldu.
ABD emperyalizminin yarattığı dayanılmaz yoksulluk sürekli bir ayaklanma hali yaratmıştı Haiti’de ve öldürülen Moise ABD’nin adamı olmakla birlikte anayasayı ve meclisi askıya alarak rejimi tıkamış gözüyordu.
Eski Fransız sömürgesi ve bir türlü Fransa’nın elini çekmediği Sahel Afrika’sında Mali Devlet Başkanı Goita ise iki kişinin bıçaklı saldırısına uğradı fakat kurtuldu. Saldırganlardan biri gözaltına alındı ve üç gün sonra hücresinde ölü bulundu.
Mali tarihini ve iç dinamiklerini gözden geçireceğimiz bir yazı değil bu, ancak kısa bir süre önce yapılan darbenin lideri olan Goita’nın Fransız sermayesinin çıkarlarına çomak soktuğu anlaşılıyor.
Üçüncüsü ise yine eski Fransız sömürgesi olan Madagaskar’da açığa çıkarılan ve Haiti suikastına çok benzer bir kurgu taşıyan Devlet Başkanına suikast girişimiydi. Plana göre özel eğitimli bir askeri birlik başkanı öldürecekti. Yakalanan iki kişinin Fransız Özel Harekâtının emekli subayları olduğu anlaşıldı.
Neden Batı emperyalizmi bu tip terör operasyonlarına gereksinim duyuyor?
Öncelikle hegemonya alanlarını kontrol etmekte güçlük çekiyorlar. Pandemi var olan yoksulluğu artırdı, düzenin kontrol mekanizmalarını zayıflattı, bir emekçi ayaklanmasına karşı tamponları inceltti.
Öte yandan kendi adamlarına bile güvenemiyorlar, hegemonya kaybı düzen unsurlarının ikili oynamasına izin veriyor.
Eskiden olsaydı, kurdukları düzen sıkıntıya girdiğinde hemen orduyu yollarlardı. Mali ve Haiti’nin defalarca askeri olarak işgal edilmesi gibi.
Washington Post örneğin, ABD’nin bir an önce Haiti’yi işgal etmesini hararetle önerdi geçenlerde.
Ancak askeri işgal pahalı bir olay günümüz emperyalist ülkeleri için. Hepsinin bütçe sıkıntıları ve öncelikleri var.
Ayrıca her askeri işgal uluslararası alanda prestij kaybı anlamına geliyor. Malum “demokrasi” bunlardan soruluyor. Hele kendi emekçi sınıflarının işgale tepkisinden daha da rahatsız oluyorlar.
Emperyalizm içi rekabetin getirdiği kısıtları da eklemeliyiz.
Bu durumda anlaşılan operasyonlar için özel harekâtçı kiralık küçük askeri birlikleri tercih edecekler.
Sırada kimler var göreceğiz. Lübnan, Irak, çeşitli Afrika devletleri, Güney Amerika…
Ancak terör bununla bitmiyor.
Küba’da giriştikleri kışkırtmadan sonra geçen gün Paris’teki Küba büyükelçiliğine molotofkokteylli saldırı oldu. Sanki ABD ve Fransa anlaşmanın şerefine bir açılış merasimi yaptı.
Kendi yönlendirdikleri cihatçı çeteler üzerinden yaptıkları listeye eklense uzar gider.
Örneğin, yine Temmuz ayında Pakistan’da Çin’in Yeni İpek Yolu inşasında çalışan mühendisleri taşıyan otobüse bombalı saldırı oldu ve dokuzu Çinli mühendis olmak üzere 13 kişi yaşamını yitirdi.
Emperyalizm tükenmeden terör de tükenmeyecek.
Boşuna insanlığın acilen sosyalizme ihtiyacı var demiyoruz.
Erhan Nalçacı / SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder