Devlet; ‘Kapatın’ diyor
Yıllardır savaş ve hamaset üzerinden kitleler konsolide edilip kutuplaştırılırken, yoksul çocuklar ölüyor, aileler felakete sürükleniyor. IŞİD’in kaçırıp yakarak öldürdüğü ‘iddia edilen’ askerlerden biri olan Sefter Taş’ın babası Aydın Taş, “Perişan haldeyiz, kimse bize ulaşmadı” diyor.
Herkesin gördüğü, o çığlıkları duyduğu bir iddia!!! Baba Taş; “Bugüne kadar yetkililer hiçbir şey söylemedi” ifadelerini kullanırken aile ‘gaiplik’ davası ile oyalanıyor. ‘Gaiplik’ hukuki bir konu. Bir kişiden, 5 yıl boyunca haber alınamıyorsa söz konusu dava açılıyor. Aile, bu davayı miras gibi bazı hakları için işleme koyuyor.
Gaiplik davası: Bir miktar para ve şehitlik
Ne var ki bu davanın kapsamı farklı. Sefter Taş, devlete emanet edilen bir asker. O nedenle durum; sadece aileyi değil kamuoyuna da ilgilendiriyor. IŞİD’in yayınladığı videoda da mecralarından yapılan açıklamada da Taş’ın ‘başına gelenler’ açık bir biçimde görülüyor. Babanın ‘gaiplik davası’ açması bilinçli olarak, ‘haklarını alsın ve bu olay sessiz sedasız kapansın’ diye isteniyor. Bir vahametin en ucuzlatılmış hali: Bir miktar para ve ‘şehitlik!’
Bataklık isteği ve ölen askerler
El Bab’ta, Türkiye’ye yakın bölgeyi IŞİD’den temizlemeyi amaçlayan, TSK ve Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) birlikte yaptıkları ‘Fırat Kalkanı’ adını alan operasyonlar kapsamında bugüne kadar resmi olarak 77 askerin yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Ne var ki Kilis ve Antep bölgesinden, sağlık merkezlerinden gelenler bu resmi bilgiyle çelişiyor. Yaşamını yitiren ve yaralanan asker sayısının söylenilenin çok üzerinde olduğu tahmin ediliyor. IŞİD’in açıklamaları da bu yönde. IŞİD’in El Bab’da yakılma görüntülerini yayınladığı diğer asker Fethi Şahin. Esir alınan Kıvanç Kaşıkçı ile Muhammed Duran Keskin isimli iki de özel harekât astsubayının da başlarına kurşun sıkılarak öldürüldüğü biliniyor. Aslında Sefter Taş vakası; baştan sona ‘sınır güvenliği’, ‘müdahil olunmak istenen Suriye savaşı’ ve devletin umursamaz tavrı’ konularını kapsayan bir skandallar zincirinin halkası. Taş; göz göre göre kaçırılıp, ‘ateşe atılıyor’. Şimdi ise dosya kapatılmak isteniyor.
Emniyet çatışma günü IŞİD’i dinledi!
Emniyet, 23 Temmuz 2015’te, Kilis sınırında IŞİD ile TSK arasında çıkan ve bir astsubayın ölüp iki askerin yaralandığı gün IŞİD’i dinliyor. Bu sayede adeta gelen başka felaketlerden de haberdar oluyor.
İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün, İl Emniyet Müdürlüklerine dağıtılmasını istediği, 27.07.2015 tarihli ‘Muhtemel Eylem’ konulu yazısının bir bölümünde Genelkurmay Başkanlığı’nın ‘23 Temmuz 2015’te Kilis sınır hattında çıkan çatışma ile ilgili’ verdiği bilgilerin aynısı özetle şu şekilde yer alıyor:
»“Kilis/Elbeyli sınır hattında Türk silahlı Kuvvetlerine (TSK) bağlı Hudut Görevlilerimiz ile Elbeyli sınırına yakın bölgede silahlı faaliyet gösteren DEAŞ mensupları arasında yaşanan çatışmalarda, (1) Astsubayın şehit olduğu, (2) uzman çavuşun yaralandığı…
»DEAŞ’a yapılan operasyonlar nedeniyle, 24.07.2015 tarihinden itibaren legal veya illegal yollardan Türkiye’ye giriş çıkışları esnasında, örgüt mensubu olduklarının anlaşılmaması için sakal ve bıyıklarını keserek normal bir vatandaş görüntüsü vermeleri yönünde talimatlar verildiği…
»DEAŞ unsurları ile TSK arasında 23.07.2015 tarihinde Kilis/Elbeyli İlçesinin Suriye sınırına mücavir bölgesinde yaşanan çatışmalar nedeniyle, DEAŞ tarafından Suriye/Rakka’dan Halep-Aktarin ve Rai’ye (Çobanbey) yönelik olarak silahlı unsur sevkiyatı yapıldığı…”
Bilgiye ulaşıldı ama önlenemedi
Radikal cihatçı örgüt tarafından öncesinde kimlik bilgileri ve fotoğrafları, ardından da trajik görüntüleri yayımlanan Serter Taş’ın ya da bir başka askerin kaçırılacağı da gün gibi ortada olduğu belgelerden anlaşılıyor. 23 Temmuz 2015 tarihinde sınırda IŞİD askerlere saldırırken, Emniyet, ‘dinleme sayesinde’, IŞİD’in yapacağı faaliyetlerle ilgili başka bilgilere de ulaşıyor. Emniyet’in 23 Temmuz saat 17: 00’de, yani Kilis/Elbeyli sınır hattında saat 13:30’daki çıkan çatışmadan üç buçuk saat sonra IŞİD’cileri dinleyerek elde ettiği bilgiler, tanık olduğumuz vahim bir durumu da aydınlatıyor.
Emniyet Müdürlüğü’nün, ‘IŞİD’in asker kaçırılabileceği konusunda’ birimlerini uyardığı, ‘Muhtemel Eylem’ notuna yansıyor. IŞİD’in Abu Bekir kod adlı sözde Sınır Emiri İlhami Balı, Aziz Kod adlı bir kişiyle irtibata geçerek sınırdaki kulede nöbet tutan iki Türk askerin kaçırılmasını istiyor. İşte, bu konuşmaları dinleyen Emniyet’in tutanağına yansıyan bilgiler:
“…Aziz adlı şahsın 23.07.2015 günü saat 17: 00 sıralarında Abu Bekir ile irtibat kurduğu, söz konusu irtibatta Aziz’in, Abu Bekir’e Çakallı (Çangallı) olarak anılan bölgede herhangi bir sıkıntı yaşanmadığını, Suriye-Bableymun yolunun kulesinde sadece iki askerin (Türk askerleri) bulunduğunu belirttiği bunun üzerine Abu Bekir’in Aziz’e, ‘Söz konusu askerleri getirip-getirmeyeceğini’ hususunu sorduğu ve askerlerin getirilmesi halinde de ‘Dile benden ne dilersen’ şeklinde bir ifade kullandığı, Aziz isimli şahsın askerleri getirebileceği yönünde olumlu cevap verdiği…”
Emniyet’in istihbaratında söz konusu görüşmenin ilerleyen bölümleri de özetle şu ifadelerle anlatılıyor: “Abu Bekir’in, Aziz’e askerleri alması durumunda hemen almaması, özellikle kendisine haber vermesi hususunu belirttiği, bu doğrultuda Rai bölgesinde faaliyet gösteren DEAŞ mensuplarının, 23.07.2015’te meydana gelen çatışma akabinde bölgede Sırpçılık yapan (illegal sınır geçişlerini organize eden-gerçekleştiren) yandaşları vasıtasıyla ve-veya sınır hattında pusu faaliyetlerini icra ederek, Türkiye-Suriye sınır hattında görev yapan TSK mensuplarına yönelik ‘kaçırma eylemi yapmayı planladıkları-planlayabilecekleri’ şeklinde bilgiler intikal etmiştir.”
Bu istihbarattan 39 gün sonra göstere göstere kaçırılan Sefter Taş… Bir miktar para ve şehitlik! Baba Aydın Taş, “Perişan haldeyiz, kimse bize ulaşmadı” diyor.
AKP iktidarı ve Saray’ın ülkenin başına açtığı büyük dertlerin dosyaları kapanıyor.
Şimdilik!
Erk Acarer / BİRGÜN
Yıllardır savaş ve hamaset üzerinden kitleler konsolide edilip kutuplaştırılırken, yoksul çocuklar ölüyor, aileler felakete sürükleniyor. IŞİD’in kaçırıp yakarak öldürdüğü ‘iddia edilen’ askerlerden biri olan Sefter Taş’ın babası Aydın Taş, “Perişan haldeyiz, kimse bize ulaşmadı” diyor.
Herkesin gördüğü, o çığlıkları duyduğu bir iddia!!! Baba Taş; “Bugüne kadar yetkililer hiçbir şey söylemedi” ifadelerini kullanırken aile ‘gaiplik’ davası ile oyalanıyor. ‘Gaiplik’ hukuki bir konu. Bir kişiden, 5 yıl boyunca haber alınamıyorsa söz konusu dava açılıyor. Aile, bu davayı miras gibi bazı hakları için işleme koyuyor.
Gaiplik davası: Bir miktar para ve şehitlik
Ne var ki bu davanın kapsamı farklı. Sefter Taş, devlete emanet edilen bir asker. O nedenle durum; sadece aileyi değil kamuoyuna da ilgilendiriyor. IŞİD’in yayınladığı videoda da mecralarından yapılan açıklamada da Taş’ın ‘başına gelenler’ açık bir biçimde görülüyor. Babanın ‘gaiplik davası’ açması bilinçli olarak, ‘haklarını alsın ve bu olay sessiz sedasız kapansın’ diye isteniyor. Bir vahametin en ucuzlatılmış hali: Bir miktar para ve ‘şehitlik!’
Bataklık isteği ve ölen askerler
El Bab’ta, Türkiye’ye yakın bölgeyi IŞİD’den temizlemeyi amaçlayan, TSK ve Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) birlikte yaptıkları ‘Fırat Kalkanı’ adını alan operasyonlar kapsamında bugüne kadar resmi olarak 77 askerin yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Ne var ki Kilis ve Antep bölgesinden, sağlık merkezlerinden gelenler bu resmi bilgiyle çelişiyor. Yaşamını yitiren ve yaralanan asker sayısının söylenilenin çok üzerinde olduğu tahmin ediliyor. IŞİD’in açıklamaları da bu yönde. IŞİD’in El Bab’da yakılma görüntülerini yayınladığı diğer asker Fethi Şahin. Esir alınan Kıvanç Kaşıkçı ile Muhammed Duran Keskin isimli iki de özel harekât astsubayının da başlarına kurşun sıkılarak öldürüldüğü biliniyor. Aslında Sefter Taş vakası; baştan sona ‘sınır güvenliği’, ‘müdahil olunmak istenen Suriye savaşı’ ve devletin umursamaz tavrı’ konularını kapsayan bir skandallar zincirinin halkası. Taş; göz göre göre kaçırılıp, ‘ateşe atılıyor’. Şimdi ise dosya kapatılmak isteniyor.
Emniyet çatışma günü IŞİD’i dinledi!
Emniyet, 23 Temmuz 2015’te, Kilis sınırında IŞİD ile TSK arasında çıkan ve bir astsubayın ölüp iki askerin yaralandığı gün IŞİD’i dinliyor. Bu sayede adeta gelen başka felaketlerden de haberdar oluyor.
İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün, İl Emniyet Müdürlüklerine dağıtılmasını istediği, 27.07.2015 tarihli ‘Muhtemel Eylem’ konulu yazısının bir bölümünde Genelkurmay Başkanlığı’nın ‘23 Temmuz 2015’te Kilis sınır hattında çıkan çatışma ile ilgili’ verdiği bilgilerin aynısı özetle şu şekilde yer alıyor:
»“Kilis/Elbeyli sınır hattında Türk silahlı Kuvvetlerine (TSK) bağlı Hudut Görevlilerimiz ile Elbeyli sınırına yakın bölgede silahlı faaliyet gösteren DEAŞ mensupları arasında yaşanan çatışmalarda, (1) Astsubayın şehit olduğu, (2) uzman çavuşun yaralandığı…
»DEAŞ’a yapılan operasyonlar nedeniyle, 24.07.2015 tarihinden itibaren legal veya illegal yollardan Türkiye’ye giriş çıkışları esnasında, örgüt mensubu olduklarının anlaşılmaması için sakal ve bıyıklarını keserek normal bir vatandaş görüntüsü vermeleri yönünde talimatlar verildiği…
»DEAŞ unsurları ile TSK arasında 23.07.2015 tarihinde Kilis/Elbeyli İlçesinin Suriye sınırına mücavir bölgesinde yaşanan çatışmalar nedeniyle, DEAŞ tarafından Suriye/Rakka’dan Halep-Aktarin ve Rai’ye (Çobanbey) yönelik olarak silahlı unsur sevkiyatı yapıldığı…”
Bilgiye ulaşıldı ama önlenemedi
Radikal cihatçı örgüt tarafından öncesinde kimlik bilgileri ve fotoğrafları, ardından da trajik görüntüleri yayımlanan Serter Taş’ın ya da bir başka askerin kaçırılacağı da gün gibi ortada olduğu belgelerden anlaşılıyor. 23 Temmuz 2015 tarihinde sınırda IŞİD askerlere saldırırken, Emniyet, ‘dinleme sayesinde’, IŞİD’in yapacağı faaliyetlerle ilgili başka bilgilere de ulaşıyor. Emniyet’in 23 Temmuz saat 17: 00’de, yani Kilis/Elbeyli sınır hattında saat 13:30’daki çıkan çatışmadan üç buçuk saat sonra IŞİD’cileri dinleyerek elde ettiği bilgiler, tanık olduğumuz vahim bir durumu da aydınlatıyor.
Emniyet Müdürlüğü’nün, ‘IŞİD’in asker kaçırılabileceği konusunda’ birimlerini uyardığı, ‘Muhtemel Eylem’ notuna yansıyor. IŞİD’in Abu Bekir kod adlı sözde Sınır Emiri İlhami Balı, Aziz Kod adlı bir kişiyle irtibata geçerek sınırdaki kulede nöbet tutan iki Türk askerin kaçırılmasını istiyor. İşte, bu konuşmaları dinleyen Emniyet’in tutanağına yansıyan bilgiler:
“…Aziz adlı şahsın 23.07.2015 günü saat 17: 00 sıralarında Abu Bekir ile irtibat kurduğu, söz konusu irtibatta Aziz’in, Abu Bekir’e Çakallı (Çangallı) olarak anılan bölgede herhangi bir sıkıntı yaşanmadığını, Suriye-Bableymun yolunun kulesinde sadece iki askerin (Türk askerleri) bulunduğunu belirttiği bunun üzerine Abu Bekir’in Aziz’e, ‘Söz konusu askerleri getirip-getirmeyeceğini’ hususunu sorduğu ve askerlerin getirilmesi halinde de ‘Dile benden ne dilersen’ şeklinde bir ifade kullandığı, Aziz isimli şahsın askerleri getirebileceği yönünde olumlu cevap verdiği…”
Emniyet’in istihbaratında söz konusu görüşmenin ilerleyen bölümleri de özetle şu ifadelerle anlatılıyor: “Abu Bekir’in, Aziz’e askerleri alması durumunda hemen almaması, özellikle kendisine haber vermesi hususunu belirttiği, bu doğrultuda Rai bölgesinde faaliyet gösteren DEAŞ mensuplarının, 23.07.2015’te meydana gelen çatışma akabinde bölgede Sırpçılık yapan (illegal sınır geçişlerini organize eden-gerçekleştiren) yandaşları vasıtasıyla ve-veya sınır hattında pusu faaliyetlerini icra ederek, Türkiye-Suriye sınır hattında görev yapan TSK mensuplarına yönelik ‘kaçırma eylemi yapmayı planladıkları-planlayabilecekleri’ şeklinde bilgiler intikal etmiştir.”
Bu istihbarattan 39 gün sonra göstere göstere kaçırılan Sefter Taş… Bir miktar para ve şehitlik! Baba Aydın Taş, “Perişan haldeyiz, kimse bize ulaşmadı” diyor.
AKP iktidarı ve Saray’ın ülkenin başına açtığı büyük dertlerin dosyaları kapanıyor.
Şimdilik!
Erk Acarer / BİRGÜN