Akşener’in ideallerinin peşinden giden biri değil, aktüel çıkarının
gerektirdiği hamleleri yapan pragmatik bir siyasetçi olduğunu ifade
edebiliriz. İyi Parti, AKP iktidarını geriletme dinamiğini barındırmakla
birlikte, siyasal İslam’ın enkazını demokrasi, eşitlik, özgürlük ve
adalet temelinde ortadan kaldırma potansiyelini ideolojik karakterinde
taşımamaktadır.
Türkiye’de siyaset sahnesinin uzun süredir boşta kalan rolü sonunda
aktörünü buldu. Devlet Bahçeli’nin gazabına uğrayarak MHP’den ihraç
edilen isimlerden biri olan Meral Akşener, liderliğini üstlendiği İyi
Parti adındaki yeni merkez sağ partiyi 25 Ekim günü kamuoyuna tanıttı.
Akşener ve partisinin sloganı ise şuydu: “Türkiye iyi olacak.”
Akşener’in partisi, sağ cenahta AKP’ye rakip olacağı ve mevcut siyasal
dengeleri sarsacağı gerekçesiyle hatırı sayılır bir heyecan yarattı.
Yapılan pek çok yoruma göre, merkez sağda yer alan tüm partileri bir
şekilde elemine ederek kendisini mahallenin tek sakini haline getiren
AKP, Akşener’in İyi Parti’siyle bu alandaki mutlak otoritesini
kaybedecek. Bunun sonucu olarak da İyi Parti, AKP’deki merkez sağ tabanı
“ait olduğu yere” çağıracak ve iktidar seçmeni içinde bir yarık oluşturarak AKP’nin oy oranının gerilemesine
vesile olacak. Böylece radikal sağ bir fraksiyon olan İslamcıların
iktidarına, merkez sağ tarafından nokta konacak.
Akşener’in İyi
Parti’sinin sağdan ve liberal çevrelerden teveccüh toplaması anlaşılır
bir durum. Zira içinde bulunduğumuz konjonktür, AKP’nin iktidara geldiği
atmosferi anımsatıyor. Alarm veren sistemi değiştirmeyi değil, tamir
etmeyi vadeden “yenilikçi” bir özne aranıyor. Akşener de tam olarak bu
boşluğu doldurması hasebiyle adeta bir “mesih” muamelesi görüyor.
Akşener’e dair esas tartışılması gereken, siyasal İslam’ın tahribatına
karşı demokrasi, özgürlük ve adalet talep eden kimi çevrelerin
beklentileridir. Yapılan bazı değerlendirmelerde Akşener’e özel anlamlar
yüklenmekte; onun çağdaş, modern ve cumhuriyetçi olduğu ifade edilerek,
bünyesinde siyasal İslam düzenini değiştirme kabiliyetini barındırdığı
varsayılmaktadır. Bu yaklaşıma göre, Türkiye’yi 15 yıldır yöneten ve
ülkeyi her anlamda çürüten karanlığa karşı gerçek umut, Meral Akşener
olarak öne çıkmaktadır.
Siyasi profili
Kuşkusuz Akşener’in gelecekte hangi adımları atacağını bilmek
olanaksız. Ancak geçmişten bugüne Akşener’in siyasi profiline ve bugün
ortaya koyduğu gelecek tahayyülüne bakılarak bazı kanaatlere varmak
olanaklı.
Sağ yelpazede yer alan hemen hemen tüm partilerin
içine girebilmiş ender isimlerden biri olan Meral Akşener, 1995 yılında
Doğru Yol Partisi (DYP) Kadın Kolları Başkanı iken aynı yıl yapılan
genel seçimlerde DYP’den Kocaeli milletvekili olarak ilk kez Meclis’e
girdi. İlginçtir, İyi Parti’nin kuruluş toplantısında kendisinden
“başbuğ” olarak bahsettiği Alparslan Türkeş, bu tarihte MHP’nin genel
başkanıdır. Yani kendi ifadelerine göre Akşener, Türkeş’i hem lideri
olarak görmüş hem de ona rakip olmuştur. Ağabeyi MHP Kocaeli il başkanı
olan ve üniversite yıllarında ülkücülerle iyi ilişkisi bulunan Akşener,
“Başbuğum” dediği Türkeş’in MHP’nin başında olduğu yıllarda parti çatısı
altında siyaset yürütmemiş, başka partiler için çalışmayı tercih
etmiştir.
Daha da şaşılası olanı, Akşener o dönemlerde Tansu
Çiller’in öğrencisi olduğunu ve ona hayranlık beslediğini dile
getirmiştir.
1 Akşener, 3 Kasım 1996’da devletin bağırsaklarını
ortaya döken Susurluk kazası sonrası İçişleri Bakanlığı’ndan istifa eden
Mehmet Ağar’ın yerine geçti. Resmi olarak 8 Kasım’da görevine başlayan
Akşener, bir sonraki senenin haziran ayına kadar bakanlık koltuğunda
oturdu. Bu dönemin en önemli gelişmesi kuşkusuz 28 Şubat süreciydi.
“Post modern darbe” olarak adlandırılan 28 Şubat muhtırasının ardından
ordu ile siyasiler arası gerginlikte Akşener, orduya karşı tutum
takındı.
İçişleri Bakanlığı dönemine dair Akşener hakkında
çeşitli iddialar dile getirildi. Bunlardan öne çıkanı, MİT’in Alaattin
Çakıcı’nın yerini tespit etmesinin ardından Akşener’in bunu önceden
Çakıcı’ya haber verip “Kaç” demesiydi. Operasyon öncesine ait olduğu öne
sürülen bir ses kaydında, Çakıcı, Akşener'in yakalanmadan önce
kendisine yerini değiştirmesi için mesaj gönderdiğini ifade ediyordu.
2
Akşener ise basında çıkan iddiaları reddetmiş ve Çakıcı’yı tanımadığını
söyleyerek ‘medyanın insanı linç etmeye bayıldığını’ belirtmiştir.
3
Meral Akşener’in siyasi hayatındaki bir diğer sansasyonel olay ise bir
basın toplantısında açıkladığı ses kayıtlarıdır. O dönem DYP Genel
Başkan Yardımcısı olan Akşener, eski devlet bakanı Güneş Taner, Yargıtay
üyesi Ahmet Köksal ile Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul
Özkök’ün de içlerinde olduğu Doğan Holding yöneticileri arasında
geçtiği öne sürülen telefon konuşmalarının yer aldığı bir ses kasetini
12 Aralık 1998’de gazetecilerle paylaşmıştır. Salonda bulunan bazı
gazetecilerin bunun suç olduğunu söylemesi üzerine Akşener, ‘‘Suç
işlemişsem gereği yapılır, ben de bedelini öderim’’ karşılığını
vermiştir.
4 Her ne kadar Çiller’in öğrencisi olduğunu söylemişse
de Akşener, ona da tam olarak sadık kalamamıştır. 2000 yılının Şubat
ayında Akşener’in, Çiller ile anlaşmaması nedeniyle ANAP ile temasa
geçtiği yönündeki haberler basına yansımıştır. Buna göre Akşener, ANAP
Kocaeli Milletvekili Sefer Ekşi ile bir araya gelmiş, Ekşi ardından
partisinin genel başkanı Mesut Yılmaz’a olumlu yönde görüş bildirmiş ve
“DYP’li Akşener’le çok iyi görüşür ve anlaşırız” demiştir.
5 Fakat
Akşener bu dirsek temasına karşın ANAP’a katılmamıştır.
AKP’nin kuruluşu ve MHP’ye katılması
Meral Hanım, AKP’nin kuruluş sürecine de kayıtsız kalmamıştır. 2001
yılında Fazilet Partisi’nden kopan, Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül
liderliğindeki “Yenilikçi Oluşum” Akşener’in ilgisini çekmiştir.
Erdoğan’ın, “Abla bize yakışırsın” şeklindeki çağrısının ardından
Akşener, “Yenilikçi” kanatla hareket etmeye başlamıştır. Bu süreçte,
“Geçmişte ülkücüydüm, şimdi demokratım” diyerek kendi pozisyonunu
anlamlı hale getirmeye çalışan Akşener, Avrupa Birliği Temsilcisi Karen
Fogg’un, “Tayyip sola oynuyor” açıklamalarına da katılmadığını ifade
etmiştir. 2001’deki Akşener’e göre, “Türkiye’de sağ-sol ayrımı
bitmiştir. Türkiye’de iyi yönetilmemenin yarattığı bir boşluk vardır.”
Yenilikçi harekete hem duygusal hem de akıl olarak bağlanan Akşener,
Trabzon gezisinde telefonla görüştüğü sırada Erdoğan’a dönerek, ‘‘Sayın
Başkanım, Mersin teşkilatı size katılmak istiyormuş’’ demiştir ve bunun
üzerine salonda alkış tufanı kopmuştur.
6 AKP 2002 Kasım
seçimlerinde iktidara gelirken, Erdoğan’la düştüğü anlaşmazlık nedeniyle
Akşener partiye katılmaktan son anda vazgeçmiştir. “Bizi vitrinde
kullanacaklardı” diyen Akşener, AKP’nin Fazilet’in devamından fazlası
olmadığını söylemiş, partiyi vizyonsuzluk ve kapsayıcı olamamakla
eleştirmiştir. Basına yansıyanlara göre bu ayrılığın altında, Akşener’in
Mehmet Ağar başta olmak üzere birçok DYP’liyi AKP’nin Kurucular
Kurulu’na almak istemesi yatmaktadır. Erdoğan ise bunu şiddetle
reddetmiştir. Bunun üzerine Akşener hareketten kopmuş, Abdullah Gül’ün
kendisini vazgeçirme çabalarına ise olumlu yanıt vermemiştir.
7
Meral Akşener’in “Başbuğ” olarak gördüğü Alparslan Türkeş’in partisi
MHP’ye katılması, Türkeş’in ölümünden 4 yıl sonrasına rastlıyor. MHP’nin
ikinci genel başkanı (MHP’nin zaten tarihi boyunca hepi topu iki genel
başkanı vardır) Devlet Bahçeli döneminde partiye katılan Akşener,
2007’de milletvekili seçilmiş ve bu süre içerisinde Bahçeli’ye siyasi
işler alanında başdanışmanlık yapmıştır. Akşener, Kasım 2015 seçimleri
sonrasında yaptığı kurultay çağrısının ardından Bahçeli’nin parti
içindeki bir numaralı muhalifi olmuş ve 8 Eylül 2016 tarihinde MHP’den
ihraç edilmiştir.
8
Bugünkü Akşener ve İyi Parti’nin programı
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, ortalama bir sağ siyasetçiden
çok da farklı olmayan, gelgitlerle dolu şahsi siyasi tarihi kısaca bu
şekilde. Akşener’e yakıştırılan kimi sıfatlar, onun siyasal vizyonunun
ve kapasitesinin olduğundan daha ileri düzeydeymiş gibi algılanmasına
yol açabilir. Örneğin Akşener’in “laik değerlere bağlı bir cumhuriyet
kadını” olduğu iddiası son günlerde sıklıkla dile getirilen görüşler
arasında. Ancak bunu kanıtlayan olguların varlığı şüphelidir. “Laik bir
cumhuriyet kadını” denilen Akşener, 28 Şubat sürecinde yapılan bir kadın
mitingi sırasında atılan “Kahrolsun şeriat” şeklindeki slogandan büyük
üzüntü duyduğunu belirtmiş ve “İnancıma göre şeriat, İslam demektir. O
geceyi hayatımdan silmek isterim. Anlatılamayacak bir acı hissettim”
sözlerini sarf etmiştir.
9 Laiklik ve cumhuriyetçilik bahsindeki
bir diğer kayda değer nokta da İyi Parti’nin programı ve kuruluş
organizasyonunda söylenenlerdir. Akşener 25 Ekim 2017 Çarşamba günü
Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde İyi Parti’yi kamuoyuna takdim ederken,
laiklik kelimesini bir kez bile telaffuz etmemiştir. Türkiye tipi şeriat
sisteminin adım adım geliştiği bir ortamda laiklik kelimesine yer
verilmeyen metinde, “Allah” kelimesine sekiz kez, “İslam”, “Peygamber”
ve “Müslüman” kelimelerine ikişer kez, “Din” ve “İman” kelimelerine ise
birer kez yer verilmiştir.
10 İyi Parti’nin 74 sayfalık
programında laiklik ifadesi sadece iki kez ve cümle arasında yer
almaktadır. Programda, ‘Din Hizmetleri’ başlığı altında ise şu ifadeler
kullanılmaktadır: “Çocuklarımızın eğitiminde İslam’ın güzel ahlak
anlayışı ile sevgi, şefkat ve merhamet tarafının öne çıkarılması, dini
konulardaki yayınların gerçek İslam’a uygun ve şiddet/terörden uzak
olması, dini alanda toplumdaki farklı meşrep ve anlayışlara ayrımcılık
yapılmaması esastır.”
11
Cemaat, Erdal Eren ve insan hakları konusu
Akşener’in Gülen Cemaati hakkındaki görüşleri de, cumhuriyetçilik ve
seküler yaklaşımdan uzak, klasik bir vizyonun ürünüdür. Türkiye’nin 12
Eylül öncesinde Fethullah Gülen’in bakış açısının eksikliğini yaşadığını
dile getiren Akneşer, yıllar önce bir belgeselde şu sözleri
kaydetmiştir: “Sayın Gülen’in yaptığı gibi farklı dinler arasında
konuşmayı, mutabık kalınabilecek noktaları ortaya koyabilmek için bir
çalışma yapmanın kimseye zararının olmadığı, aslında faydasının olduğuna
inanıyorum. Eğer 80 öncesinde bu yapılabilmiş olsaydı, o kadar pırıl
pırıl genç belki bugün yaşıyor olacaktı.”
12 12 Eylül demişken,
Türkiye’yi özgürleştireceğini ve daha demokratik bir yer haline
getireceğini iddia eden Akşener’in “insan hakları” konusundaki karnesine
de kısaca göz atmak gerekir. Erdoğan’ın 2010 yılındaki referandum
sürecinde malzeme olarak kullanmak için Meclis’te Erdal Eren için
ağlaması, Akşener’in tepkisini çekmiştir. Ancak bu etik yönden verilmiş
bir tepki değildi. Akşener, 17 yaşında yaşı büyütülerek idam edilen
Erdal Eren’in, bir “katil” olduğunu imâ etmiştir. Akşener şöyle diyordu:
“Tayyip Bey grupta konuşuyor. Erdal Eren’i anlatıyor uzun uzun. O kadar
bilmiyor ki Erdal Eren kim? Erdal Eren bir jandarma erini şehit etmiş
kişi. Onu anlatıyor, şiirler okuyor.”
13 Meral Akşener, 1997 yılında
Meclis’te Abdullah Öcalan için ise “Ermeni dölü” ifadelerini kullanmış,
daha sonra ise “Ben Türkiye’de yaşayan Ermenileri değil, genel olarak
Ermeni ırkını kastettim” sözleriyle ‘özür’ dilemiştir.
14
Netice...
Tüm bu olgular üzerinden İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in
ideallerinin ve fikirlerinin peşinden giden biri değil, aktüel çıkarının
gerektirdiği hamleleri yapan pragmatik bir siyasi profile sahip
olduğunu ifade edebiliriz. Akşener’in partisi AKP iktidarını geriletme
dinamiğini barındırmakla birlikte, siyasal İslam’ın enkazını demokrasi,
eşitlik, özgürlük ve adalet gibi sola ait değerler temelinde ortadan
kaldırma potansiyelini ideolojik karakterinde taşımamaktadır.
Bırakalım
merkez sağın yeni partisi, AKP’den çekebildiği kadar oy çeksin ve
iktidarı olabildiğince zayıflatsın. İyi Parti’nin burjuva siyasetinde
tetikleyeceği siyasal ve toplumsal gelişmeler, ülkenin gerçek
demokratları açısından önemli fırsatlar ve hamle olanakları
doğrulabilir.
Kuşkusuz bu gelişmeler dikkatle izlenecek ve tahlil
edilecektir. Ancak düzeni restore etmek için harekete geçen aktörlere,
sahip olmadıkları misyonları yüklemek bilince sırt çevirmektir ve daha
iyi bir gelecek tahayyülüne leke sürmemek için bundan kaçınılmalıdır.
BERKANT GÜLTEKİN / BİRGÜN
1 25 Kasım 1996 tarihli Milliyet gazetesi, sayfa 16
2 http://www.hurriyet.com.tr/aksener-kac-dedi-39039933
3 http://arsiv.sabah.com.tr/1998/09/27/r09.html
4 http://www.hurriyet.com.tr/telefon-dinleme-skandali-39053521
5 23 Şubat 2000 tarihli Milliyet
gazetesi, Sayfa 18
6 http://www.hurriyet.com.tr/aksener-ulkucuydum-simdi-demokratim-5936
7 4 Ağustos 2001 tarihli Milliyet gazetesi, sayfa 16
8 https://www.ntv.com.tr/turkiye/meral-aksener-mhpden-ihrac-edildi,A5eUrgGT7EC-A7iMWL-sGQ
9 http://www.radikal.com.tr/politika/aksener-o-geceyi-hayatimdan-silmek-isterdim-1348581/
10 http://www.yenicaggazetesi.com.tr/meral-aksenerin-konusmasinin-tam-metni-175704h.htm
11 http://t24.com.tr/files/20171024214543_editor-program-t.a.c.g-duzenlenmis-24.10.2017-v.final-1.pdf
12 https://www.youtube.com/watch?v=PyVAEKDjfF4
13 http://www.hurriyet.com.tr/erdogan-konusurken-evren-i-hatirladim-15513368
14 https://www.evrensel.net/haber/89534/nefret-sucu-isledi-secim-yasagini-deldi