Sermaye asgari ücret komisyonu daha toplanmadan “hedef enflasyon", “yılda bir kez zam”, “vergiyi tabana yayma” hedeflerini ilan etti. İşçileri 2024’ün ikinci yarısında daha büyük bir saldırı bekliyor.
Türkiye’de işçilerin yarısından fazlasının geçinmeye mahkum edildiği açlık sınırının altındaki asgari ücrete yapılacak zam yıl sonuna kadar belli olacak. Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısını 11 Aralık’ta yapacağını duyurdu.
Masa daha kurulmadan AKP’den ve sermaye çevrelerinden ücretlerin belirlenmesinde hedef enflasyonun dikkate alınması, Temmuz’da asgari ücrete yeniden zam yapılmaması dillendirilmeye başlandı. Dahası Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “verginin tabana yayılması için çok ciddi adımlar” atacaklarını söyledi.
Komisyonda işçileri temsilen Türk-İş yer alırken, patronları aynı zamanda Koç Holding yöneticisi olan TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol temsil edecek. Yani ilk üç çeyrekte net kârını yüzde 83 artıran Koç Holding asgari ücretin belirlenmesinde büyük rol oynuyor.
Asgari ücreti ve yeni yılda Türkiye’de işçi sınıfını neyin beklediğini çalışma ekonomisi profesörü Aziz Çelik, Patronların Ensesindeyiz Genel Koordinatörü Neslihan Eroğlu, Birleşik Metal-İş Genel Sekreteri Özkan Atar, metal işçisi Aydener Aktaş’la konuştuk.
Aziz Çelik’e göre “hedef enflasyon” ücretleri bastırmak için gündeme getirilen bir tuzak. Yerel seçimlerin ardından “sert bir sermaye programı” uygulanacağını öngören Çelik’e göre, hedef enflasyon asıl o zaman gündeme gelecek. Çelik iktidarın yıllık zamda ısrarcı olacağı kanısında.
PE Genel Koordinatörü Eroğlu da 2024’ün ikinci yarısında emek yaşamını derinden etkileyecek bir sermaye saldırganlığının başlayacağını öngörüyor. Eroğlu bu ay işten çıkarmaların yaşanabileceğine de dikkat çekiyor.Birleşik Metal-İş Genel Sekreteri Atar ise konunun birebir tarafı olan milyonları da harekete geçirecek bir mücadele hattının izlenmesi gerektiği görüşünde.
Metal işçisi Aktaş ise asgari ücret 30 bin lira dahi olsa dolaylı vergiler ve enflasyonla işçinin cebinden bu paranın alınacağını belirterek topyekün bir mücadele verilmesi gerektiğine işaret ediyor.
Çelik: Hükümet 16 binin biraz üzerine çıkıp başarı diye sunacak
Çalışma ekonomisi profesörü Aziz Çelik’e göre zaman zaman bu yönde açıklamalar olsa da asgari ücretin hedef enflasyona göre belirlenmesi, seçim koşulları nedeniyle mümkün değil. Çelik, bunun yerine son 6 ayın enflasyonunun esas alınacağını ve bunun biraz üzerinde bir zam yapacaklarını düşünüyor: “İşverenler 16 bini telaffuz etti zaten. Hükümet bunun biraz üzerine çıkacak ve bunu bir başarı olarak sunmaya çalışacaktır.”
Hedef enflasyonun işçilerin alım gücünün düşmesi ve ücretlerin yaşanan enflasyondan düşük olmasına yol açacağını belirten Çelik hedef enflasyonun siyasi bir hedef olduğunu, yaşanan enflasyon bile hatalı ve eksik ölçülüyorken hiçbir gerçekliği olmadığını vurguluyor.
“Hedef enflasyon ücretleri ve emek gelirlerini bastırmak için gündeme getirilen bir tuzak” diyen Çelik, bunun geçmişte yüksek enflasyon dönemlerinde zaman zaman gündeme geldiğini ve reel ücretlerin düşmesine yol açtığını belirtiyor.
Çelik “Seçim öncesinde gündeme gelmesini gerçekçi görmüyorum ama seçim sonrası sert bir neoliberal politika uygulanacak ve o zaman hedef enflasyon gündeme gelecek. Yıllık zamda ısrarcı olacaklar. Ama ben asgari ücret zammının son 6 aylık enflasyonun biraz üzerinde olacağını düşünüyorum. 16-17 bin civarında bir miktar olacaktır. Bunun çok üzerine çıkacaklarını sanmıyorum” diyor.
‘Seçimden sonra sert bir sermaye programı uygulanacak’
Dün TÜİK’in açıkladığı GSYH verisinde emeğin payına ilişkin bir yanılsama olduğuna da dikkati çeken Çelik “Bir önceki çeyreğe göre 2 puan düşüş ama bir önceki yıla göre artış görünüyor. Ancak EYT kapsamındaki kıdem tazminatı ve emekli aylıkları ödemeleri nedeniyle emeğin payında bu yıla özgü bir artış oldu. Oysa 2016-2022 verisinde yüzde 36’dan yüzde 26’ya düşüş var. Tablo resmi veriden daha kötü” diyor.
Bakan Şimşek’in “verginin tabana yayılması” açıklamasına ilişkin Çelik bu sözü “tam bir demagoji” diye niteliyor. Çelik’e göre tabandan kasıt vatandaş ve halksa vergi zaten tabana yayılmış durumda: “Vergi gelirlerinin yüzde 65-70’li dolaylı vergiler, tüketimden alınan vergiler. Bunları zaten dar gelirliler, emekçiler, halk ödüyor. Öte yandan ücretliler vergi tarife dilimleri nedeniyle yıl içinde giderek artan oranda vergi ödüyor. Servetten alınan vergiler yok mertebesinde. Ücret dışı kazanç ve kurumlar vergisi oldukça sınırlı. Şimşek’in söylemin aksine vergi tavandan, yüksek gelirli sınıflardan, ranttan ve servetten alınmalı.”
Yerel seçimlerin ardından “tam anlamıyla bir neoliberal programla” yüz yüze kalacağımızı söyleyen Çelik, “Ücret gelirlerinin bastırılması, talebin kısılması, kemerlerin sıkılması. Faiz artışları ve talebin kısılması bir yandan da işsizliği artırabilir. Seçimden sonra sert bir sermaye programı uygulanacak” diyor.
Eroğlu: İşçi ücretlerinin enflasyona sebep olduğu yalanını söylüyorlar
Patronların Ensesindeyiz Ağı Genel Koordinatörü Neslihan Eroğlu TCMB raporu ve hükümet cephesinde yürütülen tartışmalara göre 2024 yılı son çeyreğinde hedeflenen enflasyon oranının yüzde 36 olduğunu hatırlatıyor.
Eroğlu’na göre asgari ücretin reel enflasyon yerine hedef enflasyon üzerinden tartışılmasının istenmesinin en temel sonuçlarından biri sermayenin emek yaşamına saldırganlığı: “Çünkü bu konuda 'işçi ücretlerinin enflasyona sebep olduğu’ yalanını söylemekteler.”
Eroğlu “Bizim öngörümüz, 2024’ün ikinci yarısında emek yaşamını derinden etkileyecek bir sermaye saldırganlığının başlayacak olmasıdır. Seçim öncesindeki asgari ücret zammını düşük tutmakta zorluk çekebilecekleri için yılın ikinci yarısındaki zammı ya yapmamaları ya da çok düşük bir oranda yapmaları mümkün olabilir” diyor.
Yılbaşında yapılacak zam maliyetlerinden kaçmak için bu yılın Aralık ayında görülebilecek işten çıkarmalara dikkat çeken Eroğlu, özellikle yoğun emek sömürüsünün olduğu iş kollarında bu konuda bazı hareketliliklerin yaşanabileceğini belirtiyor.
Atar: Böyle bir temsiliyet kesinlikle olamaz
Birleşik Metal-İş Genel Sekreteri Özkan Atar komisyonun bugün toplanacağının daha önce hem Türk-İş Başkanı hem de Çalışma Bakanı tarafından basın vasıtasıyla kamuoyuna duyurulduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Ama şimdi görüyoruz ki komisyon bugün toplanmamış. Yani çalışanların yüzde 50’sinden fazlasının yaşam koşullarını bire bir ilgilendiren bir konuda, hele ki insanların alım gücünün net bir şekilde düştüğü böyle bir dönemde böyle gayri ciddi bir davranış son derece yanlış."
Türk-İş’in süreç başlamadan önce diğer işçi konfederasyonlarının görüşlerini alması ve taleplerini kamuoyuna duyurması gerektiğini söyleyen Atar “ ‘Biz görüşlerimizi aktardık, sayın Cumhurbaşkanın takdirlerine bırakıyoruz’.. Böyle bir temsiliyet kesinlikle olamaz. Bu gelir dağılımda düşmüş olduğumuz durumun en önemli sebeplerinden bir tanesi” ifadeleriyle Türk-İş’in tutumunu eleştiriyor.
TÜİK’in bile yüzde 70-75’lerde olacağını söylediği enflasyonun yılın ortalarına doğru çok daha yükseleceği bir dönemde, asgari ücrete değil yılda 2 zam, yılda 4 zam yapılması gerektiğini belirten Atar, Ocak ayında yoksulluk sınırının 50 bin lirayı geçebileceğine işaret ediyor: “Dört kişilik bir ailede iki kişinin çalıştığı varsayılırsa asgari ücretin 30 bin liraya yakın bir net rakam olarak talep edilmeli. Türk-İş bugün bir rakam ortaya koymuyor, tartışmaya girmiyor. Bu tutumun hızlıca terk edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”
DİSK’in bugün yaptığı açıklamaya değinen Atar asgari ücretin “insanca yaşanabilecek bir ücret” seviyesine gelmesi için işyerlerinde fiili bir mücadele içinde olacaklarını belirterek “Konunun birebir tarafı olan milyonları da harekete geçirecek bir mücadele hattı izlenmeli” diyor.
Atar “Asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanacak oranın da yüzde 10’a indirilmesini ve burada sabitlenmesini talep ediyoruz. İşverenlere sağlanan sosyal güvenlik primi desteğinin işçilere de sağlanmasını, 5 puanlık indirim yapılmasını istiyoruz” diye ekliyor.
Aktaş: Bu düzenin hayatı kendisine zindan ettiği insanlar artık yeter demeli
Gebze’de Sarkuysan’da çalışan ve Birleşik Metal-İş üyesi metal işçisi Aydener Aktaş’a göre önce asgari ücret kavramının kendisi sorgulanmalı. Aktaş “Yaşamın asgarisi olmaz. İnsan insanca yaşayabileceği bir ücret almalı” diyor.
Asgari ücretin belirlenmesinde Koç Holding’in etkisine işaret eden Atar “Komisyonda TİSK ve MESS’in başkanı, Koç grubunun yöneticisi Özgür Burak Akkol var. Dolayısıyla Koç grubu, sermaye grubu belirliyor ücreti. Çok ciddi miktarlarda kazanıyorlar, işçiye gelince asgari yaşayabilirsin diyorlar. Bir defa buna karşı çıkılmalı” ifadelerini kullanıyor.
17 yıllık metal işçisi Aktaş 15 bin 600 lira ücret alıyor. Bulunduğu bölgedeyse 10 bin liradan aşağı ev kirası olmadığını dile getiriyor: “Asgari ücretin 18 bin lira olacağı gibi dedikodular var şu anda. 18 bin lira olsa dahi 10 bin lira kira veren bir aile nasıl geçinsin, nasıl yaşasın? Yani yaşamak demek sadece nefes alıp vermek değil!”
Patronlar devasa kârlar elde ederken işçiye gelince bunu vermek istemediklerini belirten Aktaş’a göre sendikal mücadele yeterli değil, işçilerin sınıfın öncü partileriyle birlikte mücadele etmesi gerekiyor.
Metal iş kolundaki toplu sözleşme sürecinde arabulucu aşamasında olunduğunu hatırlatan Aktaş “Haftaya arabulucu atanacağı söyleniyor. Arabulucu neyin arasını bulacak? Bizim talebimiz yüzde 143 zam. 30 bin olsa ne olacak ücretimiz? Hayat pahalılığıyla bize verdiklerini geri alacaklar. Dolaylı vergilerle, enflasyonla geri alacaklar cebimizden. Buna karşı bir sınıfsal uyanış gerekiyor. İşçilerin sınıfın öncü partilerinin, sosyalist, komünist partilerin yanında birikmesi gerekiyor. Ülkemizde çok ciddi bir sol siyaset boşluğu var. Burayı dolduracak olanlar zaten emeğiyle geçinen insanlar. Çalışanların bu düzenin hayatı kendisine zindan ettiği insanların artık yeter demesi, ibreyi şöyle bayağı bir sola kırmaları gerekiyor, başka çaremiz yok.”
BURCU GÜNÜŞEN / soL-Özel