2011’de NATO müdahalesiyle Muammer Kaddafi’nin devrilmesinin ardından Selefi cihatçı örgütlerin yatağı haline gelen ve yakın zamanda yerel hükümetler arasındaki nüfuz mücadeleleriyle anılan Libya, bölgesel güçler arasındaki örtülü savaşın yeni sahası olarak öne çıkıyor.
NATO müdahalesi, 2012'de ABD Büyükelçisi Christopher Stevens’ın öldürülmesi ve 2015-2016 yıllarında IŞİD ile UMH güçleri arasındaki Sirte savaşlarının ardından Libya, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan, Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) yaptığı askeri sevkiyatlar ve lojistik desteğin artışının yol açtığı gelişmelerle yeniden gündemde. Bu durumun, UMH’nin rakibi Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi’ne bağlı General Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu’nun son aylarda Trablus kentine başlattığı askeri operasyonu sekteye uğratması sonucu başlayan gerilim Türkiye için yeni bir krize dönüştü.
NATO müdahalesi, 2012'de ABD Büyükelçisi Christopher Stevens’ın öldürülmesi ve 2015-2016 yıllarında IŞİD ile UMH güçleri arasındaki Sirte savaşlarının ardından Libya, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan, Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) yaptığı askeri sevkiyatlar ve lojistik desteğin artışının yol açtığı gelişmelerle yeniden gündemde. Bu durumun, UMH’nin rakibi Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi’ne bağlı General Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu’nun son aylarda Trablus kentine başlattığı askeri operasyonu sekteye uğratması sonucu başlayan gerilim Türkiye için yeni bir krize dönüştü.
NELER OLDU?
Libya’da Müslüman Kardeşler bağlantılı UMH ile Hafter’e bağlı güçler arasındaki savaş, Katar ve Türkiye ekseniyle, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır arasındaki bölgesel güç mücadelesinin askeri çatışmaya dönüştüğü ilk saha olmasıyla öne çıkıyor.
Geçtiğimiz aylarda Hafter’e bağlı güçler tarafından Trablus’a başlatılan askeri operasyon, Türkiye’den UMH’ye, BMC üretimi “Kirpi” model zırhlı araçların ve “Bayraktar” model insansız hava araçların (İHA) hibe edilmesinin yanı sıra yapılan geniş çaplı askeri sevkiyat neticesinde durdu ve bunu takiben Libya Ulusal Ordusu Generali Ahmed Manfur, haftasonu Türkiye’ye ait bir İHA’nı düşürüldüğünü açıkladı. Bunu takiben Hafter’e bağlı güçler Türkiye’ye karşı bir ‘genel seferberlik’ ilan ettiklerini duyurdu. Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu’ndan geçtiğimiz hafta yapılan yazılı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Libya Ulusal Ordusu güçleri Libya topraklarında terörle mücadele ederken ülkemiz yıllardır Türk lojistik desteğine maruz kaldı ve son günlerde bu, savaş uçaklarının kullanılmasıyla, paralı askerleri taşıyan ve silah-mühimmat yüklü gemilerin gönderilmesiyle doğrudan bir Türk müdahalesine dönüştü. Bu nedenle Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı, Hava Kuvvetleri’ne Libya karasularındaki Türk gemileri ve teknelerini hedef alma talimatı verdi. [Trablus merkezli] geçici hükümet, Libya’da faaliyet gösteren tüm Türk şirketlerini sınır dışı etmeli ve Libya üzerindeki tüm projelerdeki faaliyetlerini sonlandırmalı, Türk işletmelerini ve ürünlerini boykot etmeli ve bu terörist Türk saldırganlığına yanıt olarak Türkiye’den Libya havaalanlarına yapılan sivil uçuşları durdurmalıdır.”
Aynı zamanda, Libya’da 6 Türk vatandaşının Hafter güçleri tarafından alıkonulduğu haberleri geldi.
Yerel kaynak Al-Marsad, alıkonulan Türkiye vatandaşlarına ait pasaportların görüntülerini yayımladı. Bu görüntülere göre, alıkonulanlar arasında çok sayıda üst düzey Türk askeri yetkili ve diplomat yer alıyor. Kaynağın aktardığına göre, o isimler şöyle: Milli Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Tümgeneral Göksel Kahya, [Akıncı Üssü davasında tanık olarak dinlenen] Tümgeneral İrfan Özsert, Tümgeneral Levent Ergün, İrfan Altındağ, Foça Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Gürsoy Çaypınar ve Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Selçuk Yavuz.
Diğer yandan Doha yönetimi, Libya Ulusal Ordusu saflarında Çad ve Sudan’dan gelen ‘paralı askerlerin’ yer aldığını iddia etti. El Cezire kanalı da, UMH’ye bağlı güçlerin Trablus’un güneyindeki Garyan’da Hafter güçlerinden ele geçirdiği ABD yapımı “Javelin” tipi tanksavar roketlerin fotoğraflarını yayımladı. Bununla birlikte Libyan Express haber sitesi, bu roketlerin Hafter güçlerine BAE tarafından tedarik edildiğini bildirdi. Akademisyen ve araştırmacı Frederic Wehrey, cumartesi günü New York Times (NYT) gazetesinde yer alan yazısında, Javelin tanksavar roketlerinin ABD tarafından BAE’ye 2008 yılında satıldığını hatırlattı. Bunun yanı sıra Libya Ulusal Ordusu’na müttefikleri tarafından Ürdün üretimli Mbombe ve El Mared tipi zırhlı araçların hibe edildiği de öne sürülüyor.
Sudanlı askerlerin Hafter’e bağlı güçlerle birlikte savaştığı yönündeki iddia Sudan’da Ömer el-Beşir yönetimine karşı başlayan ayaklanma sonrasında meydana gelen askeri darbenin ardından ortaya atıldı. Nitekim kurulan cuntanın (Askeri Geçiş Konseyi) Suudi Arabistan ve BAE’den aktif destek aldığı biliniyordu.
HALİFE HAFTER’İN YÜKSELİŞİ
Bugün Libya’nın doğusunu kontrol eden Halife Hafter, bu bölgeyi 2014'te Mısır’ın desteğini alarak ele geçirdi.
Hafter, daha sonra Bingazi’deki cihatçı gruplara karşı başlattığı ‘Haysiyet Operasyonu’na öncülük etti. Hafter’in başlıca iddiaları arasında Selefi cihatçı örgütlerin ülkedeki varlığını sonlandırma ve liman kentlerindeki silah kaçakçılığını durdurma yer alıyordu.
Hafter, çöl bölgesinde hakimiyet kurmayı kısa sürede başarabilse de liman kentlerinde kontrol sağlamayı uzun bir süre başaramamıştı.
Bu yılın nisan ayında Halife Hafter’e bağlı güçler Trablus kentini ele geçirme umuduyla geniş çaplı bir askeri operasyon başlattı. Uluslararası alanda kabul gören tek yerel yönetim olan UMH ülkenin çok küçük bir kısmını kontrol ediyor.
Hafter’in Trablus harekatının başarısız olmasının sebebi, tüm umudunu dış müttefiklerinin aktif desteğine bağlamış olmasıydı. Libya Ulusal Ordusu, Bingazi ve Derne’deki operasyonları sırasında hem Mısır özel kuvvetlerinin hem de BAE’nin operasyonel hava desteğini almıştı. Ancak Hafter’in BM tarafından tanınan UMH’ye yönelik saldırıları, uluslararası toplum önünde Hafter’in koşulsuz destek bulmasına engel oluyor. Hafter güçleri, müttefiklerinden örtülü olarak silah yardımı alabilse de desteği istikrarlı bir biçimde sağlamakta güçlük çekiyor.
Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi ise, Hafter'in askeri başarısızlığını görerek ateşkes kapısını kapatmıyor. Tobruk hükümetinin başbakanı Abdullah el-Sinni, geçen ay Al-Hurra televizyonuna yaptığı açıklamada, Libya Ulusal Ordusu’nun ateşkesi kabul etmeye istekli olduğunu belirtti.
ABD VE RUSYA’NIN KONUMU NE?
Libya’daki mevcut krizde ABD ile Rusya’nın kiminle çalışmayı seçtiği henüz muğlak. ABD tarafından Libya krizi için şu ana kadar iki kez görüş bildirildi. İlkinde ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Hafter’in eylemlerini kınayarak ateşkes çağrısında bulundu, ikincisinde ise ABD Başkanı Donald Trump, Hafter’le bir telefon görüşmesi gerçekleştirdikten sonra “yanlışlıkla” desteğini açıkladı.
Libya’ya yönelik bu yaklaşımların hangisinin Washington için geçerli olacağı belli değil. Görünüşe göre, ABD içerisinde Mısır’da Sisi-İhvan çekişmesine benzer bir ikilik söz konusu.
Rusya, Libya ihtilafında her iki tarafla da ilişkileri sürdürmeye devam ediyor. Rusya’nın zımni olarak Hafter’i desteklediğini dair emareler görülse de Moskova, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın aksine, kırmızı çizgiyi geçmedi ve UMH’nin ortağı olarak görülmeye devam ediyor.
ABD’ye benzer şekilde Kremlin’den de Libya için gelen sinyaller yeterince net değil. Tobruk hükümetine Pantsir hava savunma sistemi satan Rusya, UMH’yle de ilişkilerini sürdürüyor. Ne Fransa ne de İtalya, birbirlerinin desteklediği gücü Libya’daki enerji çıkarları için bir tehdit olarak görmüyor. Görünürde Paris, Hafter’i desteklerken Roma da Serrac’ı destekliyor.
BM Güvenlik Konseyi tarafından son 8 yıl içinde kabul edilen 1970, 1973 ve 2420 sayılı kararlar, silah ambargolarının uygulanmasını öngörse de ülkeye dönük silah girişi ivmesini hiçbir zaman yitirmedi. Libya, milislerin kendilerini bölgesel ve uluslararası güçlerle aynı hizada tutmaya istekli oldukları sürece sporadik çatışmalara girmeye devam edecek.
Emre Köse / SOL