1 Temmuz 2019 Pazartesi

Osaka’da CEO’lar mutabakatı - Mehmet Ali Güller


Japonya’nın Osaka kentindeki G20 Zirvesi sırasında Erdoğan ile Trump’ın bir araya gelecek olması, haftalardır merakla bekleniyordu. Zira Türkiye S-400 alma kararlılığını ilan ediyor, ABD de S-400’den vazgeçmediği taktirde Türkiye’ye yaptırım uygulayacağını ve F-35 programından çıkaracağını söylüyordu. 

Gazeteler Erdoğan-Trump görüşmesini “yaptırım yok”, hatta “ABD geri adım attı” şeklinde verdi. Peki, öyle mi?

Trump’ın yaptırım kaldırma yetkisi yok.
Kuşkusuz Erdoğan’ın “Trump bugün yaptığı açıklamada yaptırım konusuna açıklık getirdi. Böyle bir şeyin olmayacağını kendisinden dinlemiş olduk” sözlerine bakarak görüşmeden “yaptırım yok” sonucu da çıkarılabilir; Trump’ın “Obama yönetimi Türkiye’nin Patriot almasına izin vermedi, bu sebeple başka füze almak zorunda kaldılar. Türkiye başka biriyle anlaşınca da ‘Tamam size satarız’ dediler. Bence Türkiye’ye adil davranılmadı” sözlerine bakarak “ABD geri adım attı” sonucu da çıkarılabilir... 

Ancak her iki sonuç da görüşmenin esas sonucunu vermez, eksik ve yanlı kalır. Şundan: Trump’ın “yaptırım yok” sözü olsa bile, böyle bir yetkisi yok! 

ABD Kongresi, “ABD’nin Düşmanlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele EtmeYasası”nı (CAATSA) Trump’a rağmen çıkardı. Çünkü Kongre, Obama döneminde uygulamaya konan yaptırımları güvenceye almak istiyordu. Trump yasayı Kongre’nin baskısı üzerine Ağustos 2017’de imzalamak zorunda kaldı. 
Yani CAATSA, fiilen ABD Başkanı’nın yaptırım kaldırma yetkisini sınırlandırmak için çıkarıldı! 

Dolayısıyla Trump’ın CAATSA yaptırımlarını kaldırma yetkisi yok, gerekçe gösterebilmesi şartıyla yaptırımların uygulanmasını 6 ay erteleme yetkisi var sadece...
Bu durumda Osaka’daki Erdoğan- Trump görüşmesinden çıkan esas sonuç ne oldu peki?
50 milyar dolarlık ‘yaptırım’
Özeti şu: Erdoğan ve Trump, iki devlet adamı olarak değil ama ülkelerini şirket gibi yöneten iki iş insanı olarak, iş konuştular, alışveriş mutabakatı yaptılar. 
Bunu da Erdoğan açıkladı zaten: “Bizim S-400 olayı bir taraftan yürürken Amerika’dan da Lockheed Martin’den Boeing uçaklarını alıyoruz. 100 adet Boeing alıyoruz Lochkeed Martin’den. Serbest piyasa ekonomisinin olduğu bir dünyada bunları birbirine karıştırmayacağız.
Yani fiilen Erdoğan yaptırımların “ertelenmesi” karşılığında, ABD’den 100 Boeing uçağı alma sözü vermiş oldu.

Trump’a! Yaptırımın mı, yoksa 100 Boeing almakla başlayacak alışverişin mi Türkiye adına daha az maliyetli olduğunu iktisatçılar hesaplayacaktır... 

Zira Erdoğan, Trump’a “stratejik ortaklıkları ve savunma sanayiine yapmak istedikleri  yatırım” nedeniyle “ABD ile 75 milyar dolarlık ticaret hacmine doğru ilerlediklerini” söyledi!
Şaşırıyoruz, çünkü Türkiye ile ABD’nin mevcut ticaret hacmi 20 milyar dolardır ve bunun 75 milyar dolara ilerleyebilmesi, ancak “ABD’den sürekli silah/uçak alımı” ile mümkün olabilecektir!  Ve eğer alacağımız Boeing’ler 747 modeliyse, tanesi 400 milyon dolardan 100 tanesi 40 milyar dolar yapar ve 20 milyar dolarlık ticaret hacmimiz 60 milyar dolara çıkar. Erdoğan’ın belirttiği 75 milyar dolara çıkmak için de Patriot almak gerekir ek olarak!
Trump’ın ‘güzel insanları’ 

Yani anlayacağınız Osaka’dan “krizi erteleme” karşılığında ABD’den yüklü uçak alımı sonucu çıktı esas olarak.

Trump’ın Türkiye heyetine “Ne kadar güzel insanlar. Bunlarla anlaşmak çok kolay. Hiçbir Hollywood setinde bu kadar güzel insanı bir arada bulamazsınız” diye seslenmesi ve Türk heyetinin “çuval” kadar incitici bu ifadeye gülümsemesi yeterince açıklayıcı... 

Nitekim Trump “güzel insanlarla” kolay anlaşmasına örnek bile verdi: “Erdoğan çetin biri ama ben kendisiyle iyi anlaşıyorum. PYD’yi vuracaktı, yapmamasını istedim, bunu yapmadı.” 

15 Mart 2015’te “Ben bu ülkenin şirket gibi yönetilmesini istiyorum” diyen ve “başkanlık sistemi” adı altında Türkiye’ye CEO olan Erdoğan’ın yönetim maliyeti, gün geçtikçe daha da ağırlaşıyor...

Mehmet Ali Güller/ CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder