Bilim ve Aydınlanma Akademisi tarafından düzenlenen Sosyalist Gelecek ve Planlama Sempozyumu’nun ilk duyurusu bugün yayınlandı. 6-8 Aralık 2019 tarihlerinde Ankara’da düzenlenecek sempozyumun duyurusuna aşağıda görebilirsiniz.
Sempozyumda her şeyden önce içinde bulunduğumuz emperyalist düzenin kaderimiz olmadığı, yaşanan çürümenin, akılsızlığın, çevre kirliliğinin, savaş tehdidinin, etik/felsefi sorunların bir çözümü olduğu tartışılacak.
Asalak hale gelen sermaye sınıfının insanlığa “Dünyayı bitirdik, hiç boşuna uğraşmayın, son yıllarınızı ürettiğimiz son model oyuncakları tüketerek geçirin” diyen ideolojisine karşı güçlü bir tez ileri sürülecek: “İnsanlık önüne koyduğu her gerçek sorunu yener”
21. yüzyıl emperyalizmin yenildiği, sosyalizmin kazandığı bir yüzyıl olacak.
Paris Komünü’nün üzerinden 150, Ekim Devrimi’nin üzerinden 100, İkinci Dünya Savaşı sonrası sosyalist ve halk cumhuriyetlerinin kuruluşlarının üzerinden 70 yıl kadar zaman geçti.
Sosyalist devrimlere niteliğini veren özü yıllar içinde korunur.
Burjuva devrimleri yasa önünde eşitliği hedeflerken, işçi sınıfı devrimleri mülkiyette eşitliği önüne koyar. 21. yüzyılın sosyalizminde bu anlamda bir değişiklik olmayacak. İşçi sınıfının öncülüğünde emekçi sınıflar siyasi iktidarı aldığında toplumsal mülkiyeti olabilecek en geniş coğrafyalarda sağlayacaklar.
Öte yandan yıllar, on yıllar, yüz yıllar geçtikçe devrimlerin nesnel zemini tarih içinde değişime uğrar, zemin giderek yükselir, yeni olanaklar ortaya çıkar. Üretici güçlerin gelişkinliği, sınıfların durumu ve örgütlülüğü, önceki deneyimlerin yarattığı kültür, bütün bunlar özü değiştirmese de içerik ve biçimi değiştirir.
21. yüzyılın sosyalizminde de içerik ve biçim olarak önceki sosyalist deneyimlere göre kuruluştan itibaren değişiklikler olacağını biliyoruz. Sempozyum öncelikle bu değişimi ve olanakları tartışmaya açacak, bilimsel verilerin ışığında sadece Türkiye için değil, dünya için genel bir analiz sunacak.
Örneğin, bugün de eşitsiz gelişim ve zayıf halka kuramı geçerli, ancak Ekim Devrimi yıllarına göre dünyada köylü sınıfların nüfusunda ve toplam üretime katkısında, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte büyük bir azalma oldu. Bütün katmanları ile birlikte modern işçi sınıfının nüfusunda ise dramatik bir atış gözleniyor.
Öte yandan işçi sınıfının içinde katmanların yapısı da yüz yıl önceye göre büyük bir değişiklik gösterdi, sanayi işçilerinin oranı azalırken hizmet sektörü bariz bir şekilde büyüdü. Bunlar günümüz kapitalizminin özellikleri olarak ortaya çıktı. Ekim Devrimi esnasında belki 8 kadar kapitalizmin geliştiği ülke varken, örneğin G-20 emperyalist sistemde şöyle ya da böyle rolü olan en az 20 ülke sermayesinin temsilcilerini bir araya getiriyor.
Buna bağlı olarak dünyada üretici güçlerin gelişkinliği hesaba katmak zorundayız, başka bir deyiş ile günümüz kapitalizminin artık gelişmesine izin vermediği bilim ve teknolojinin sosyalizme sunduğu olanakları gözden geçirmeliyiz.
Elektrifikasyon hedefi artık çok gerilerde kaldı. Günümüzün üretiminde otomatizasyon insanlığın eşit gelişimi için büyük bir olanak sunuyor. Eskiden ancak hesap makinesi kullanılarak yapılan merkezi planlamanın teknik kısmı ise çok büyük coğrafyalarda bilgisayar ağları sayesinde zorluk çekilmeden yapılabilecek hale geldi.
Kapitalist düzen insanları çok kalabalık şehirlere sürer, yalnızlaştırır ve atomize ederken insanların sanal ortamlarda nasıl bir sosyallik arayışında olduğuna tanıklık ediyoruz. Sempozyum 21. yüzyılın sosyalizminde nasıl bir sosyallik inşa edeceğimizi de tartışmaya açacak.
6-8 Aralık tarihlerinde Ankara’da buluşmak üzere bir kez daha tekrarlıyoruz.
Kendisi kararmış olan sermaye sınıfının insanlığın geleceğini ve umutlarını karartmasına izin vermeyeceğiz.
“İnsanlık önüne koyduğu her gerçek sorunu yener!”
Erhan Nalçacı / SOL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder