CHP tarihine damga vuran isim: Şeref Bakşık
Eski CHP Genel Sekreteri, Kurucu Meclis Üyesi ve İzmir Senatörü Şeref Bakşık, siyasette dik duruşun ve zerafetin adıydı. DP İstibdatında 50 yılı aşkın hapis cezalarıyla yargılanan, 1960 ihtilalinden sonra Kurucu Meclis’e giren Bakşık, 12 Mart darbesinden sonra Ecevit’in istifasıyla boşalan genel sekreterliğinde kendisinden İstanbul, İzmir ve gençlik kollarını görevden alma isteğine karşı direnerek istifa etmişti. Eğer Bakşık, İsmet Paşa’nın tüzüğe aykırı bu taleplerini yerine getirmiş olsaydı belki de Ecevit 1972 kurultayında genel başkan olamayacaktı. Ecevit’in genel başkanlığında da onun yanlış politikalarına karşı duracak kadar ilkeli ve medeni cesaret sahibi bir politikacıydı.
Genç bir gazeteci iken SHP İzmir İl Başkanlığı döneminde kendisiyle tanışmıştım. Türk-İş tarafından İzmir’de 1985 yılında düzenlenen işçi mitingi, darbeden sonraki ilk miting olma özelliğini taşıyordu. THA (Türk Haberler Ajansı) muhabiri olarak izleyeceğim bu miting sonrasında CHP İzmir İl Başkanlığı’na giderek kendisiyle bir söyleşi yapmıştım. Bu söyleşide yönelttiğim “Siz CHP’nin genel sekreterliğini, MYK üyeliğini ve senatörlüğünü yapmış birisiniz. İzmir İl Başkanlığı gibi daha alt düzeyde bir görevi neden kabul ettiniz” soruma siyasette kendisine nerede ihtiyaç duyulursa orda görev alacağını, bir siyasetçinin görev beğenmeme gibi bir lüksünün olamayacağını biraz da sert bir üslupla söylemişti.
Şeref Bakşık, gerçekten de kendisine nerede ihtiyaç duyulmuşsa ve o görevde kalmasının parti için bir yararı olacağına inanmışsa o görevi kabul eden bir siyasetçiydi. Eğer o görevde kalmasının parti için bir yararı olamayacaksa o görevi boşaltmasını ya da teklif edilen o görevi reddetmesini bilecek kadar erdem sahibi bir kişilikti.
İyi steno bildiği için 1950’de, o dönem tek başına iktidara gelmiş DP’nin yayın organı gibi faaliyet gösteren Demokrat İzmir Gazetesi’nde gazeteciliğe başlayan Şeref Bakşık, iyi not tutma ve hızlı yazma yeteneği nedeniyle Başbakan Adnan Menderes’in Burhan Belge aracılığıyla kendisine Başbakanlık Basın Bürosu’nda çalışma teklifini düşünmeden reddetmişti. Henüz CHP’ye üye olmasa bile siyasi olarak CHP’ye yakın durduğu için teklifi reddeden Bakşık’a, Burhan Belge’nin yanıtı ilginçtir: “Teklifi yeterince anlatamadım anlaşılan. Başbakanla sadece birkaç dakika görüşebilmek için birkaç ay önce randevu isteğini sunduğu halde özel kalemde saatlerce bekleşen bakanları ve milletvekillerini göstereyim sana. Sen başbakanla tüm gezilerde beraber olacaksın. Bunun ne demek olduğunu biliyor musun?”
DP’yi destekleyen Demokrat İzmir bir süre sonra patronun talepleri yerine gelmeyince muhalet etmeye başlamış ve bu muhalif çizginin bedelini de sorumlu müdürü olarak Şeref Bakşık ödemişti. Hakkında açılan davalarda 52 yıl hapis cezası isteniyordu. Davaya izin veren ise kendisine Başbakanlıkta görev teklif eden Burhan Belge ile Başbakan Adnan Menderes’ti. Ancak davalar sürerken 1960 ihtilali olmuş Şeref Bakşık da bir yıl sonra basın kontenjanından Kurucu Meclis’e seçilmişti.
Kurucu Meclis’e seçildikten sonra CHP’ye kaydolan Şeref Bakşık, İzmir senatörü olarak parlamentoda uzun yıllar görev yaptı ve partisinin grup sözcülüğünü de üstlendi. Ortanın solu politikasının partiyi ortadan ikiye yardığı yıllarda bu politikayı savunanlar safında yer aldı. 12 Mart’ta Bülent Ecevit’in genel sekreterlikten istifa etmesinin ardından bizzat Ecevit ve onunla politika yapanlar, kendilerine yakın olmasına karşın Genel Başkan İsmet İnönü’nün de güven duyduğu Şeref Bakşık’a genel sekreterlik önerisi götürdü. Şeref Bakşık bu görevi kabul etmesinin ardından hem Ecevit hem de İnönü’ye her yanlış tutumunda itiraz edebilen ender politikacılardan biriydi.
PM’deki boş olan 5 üyenin yerine atanacak isimlerin belirlenmesi sırasında İsmet Paşa’nın “İsim önerilerini bana bildirin, içlerinden uygun gördüklerimi ben emrivaki ile PM’de kabul ettiririm” tavrına karşı duran Bakşık, İnönü’nün Ecevit lehine açıklama yapan ve kurultayda Ecevit’i destekleyeceğini ilan eden İstanbul, İzmir örgütü ile Gençlik Kolları’nın feshedilmesini istemesine de karşı durarak, “Bu isteğiniz tüzüğe aykırıdır. Bunu yapmakta kararlıysanız buyurun istifam” diyerek genel sekreterliği kendi isteği ile bırakmıştı.
Eğer İstanbul ve İzmir örgütleri feshedilmiş olsaydı Ecevit büyük bir ihtimalle CHP genel başkanı olamayacaktı. Bakşık’tan sonra genel sekreterlik görevine gelen Kamil Kırıkoğlu da bu fesih işlemine karşı çıkarak Ecevit’in genel başkan olmasının yolunu açmış oldu.
Dik duruşu ve tavrı sürdü
Ecevit’in genel başkan olmasından sonra aynı dik duruşu ve tavrı ona karşı da göstermişti. Melen hükümetinden çekilme kararına karşı grupta bağlayıcı karar alınmasına karşın CHP içinden tek olumsuz oyu Bakşık vermiş ve Melen hükümetinin yanlış tutumuna karşı CHP’nin yanlış hesap yapmasını eleştirerek bu tavrı göstermişti. Bakşık, CHP içinde hizipler çatışması başladığında iki kez daha genel sekreterlik önerisi almış ve bu önerileri düşünmeden reddetmişti.
Bakşık, İzmir siyasetinde de bir ağabey ve parti büyüğü olarak pek çok genç politikacının yetişmesine ve bir zamanlar DP’nin kalesi olan İzmir’de CHP’nin başarılı olmasına emeği geçmiş birkaç politikacıdan biridir.
Politikanın efesi ve efendisi Şeref Bakşık’a uğurlar olsun diyoruz.
Miyase İlknur / CUMHURİYET
Eski CHP Genel Sekreteri, Kurucu Meclis Üyesi ve İzmir Senatörü Şeref Bakşık, siyasette dik duruşun ve zerafetin adıydı. DP İstibdatında 50 yılı aşkın hapis cezalarıyla yargılanan, 1960 ihtilalinden sonra Kurucu Meclis’e giren Bakşık, 12 Mart darbesinden sonra Ecevit’in istifasıyla boşalan genel sekreterliğinde kendisinden İstanbul, İzmir ve gençlik kollarını görevden alma isteğine karşı direnerek istifa etmişti. Eğer Bakşık, İsmet Paşa’nın tüzüğe aykırı bu taleplerini yerine getirmiş olsaydı belki de Ecevit 1972 kurultayında genel başkan olamayacaktı. Ecevit’in genel başkanlığında da onun yanlış politikalarına karşı duracak kadar ilkeli ve medeni cesaret sahibi bir politikacıydı.
Genç bir gazeteci iken SHP İzmir İl Başkanlığı döneminde kendisiyle tanışmıştım. Türk-İş tarafından İzmir’de 1985 yılında düzenlenen işçi mitingi, darbeden sonraki ilk miting olma özelliğini taşıyordu. THA (Türk Haberler Ajansı) muhabiri olarak izleyeceğim bu miting sonrasında CHP İzmir İl Başkanlığı’na giderek kendisiyle bir söyleşi yapmıştım. Bu söyleşide yönelttiğim “Siz CHP’nin genel sekreterliğini, MYK üyeliğini ve senatörlüğünü yapmış birisiniz. İzmir İl Başkanlığı gibi daha alt düzeyde bir görevi neden kabul ettiniz” soruma siyasette kendisine nerede ihtiyaç duyulursa orda görev alacağını, bir siyasetçinin görev beğenmeme gibi bir lüksünün olamayacağını biraz da sert bir üslupla söylemişti.
Şeref Bakşık, gerçekten de kendisine nerede ihtiyaç duyulmuşsa ve o görevde kalmasının parti için bir yararı olacağına inanmışsa o görevi kabul eden bir siyasetçiydi. Eğer o görevde kalmasının parti için bir yararı olamayacaksa o görevi boşaltmasını ya da teklif edilen o görevi reddetmesini bilecek kadar erdem sahibi bir kişilikti.
İyi steno bildiği için 1950’de, o dönem tek başına iktidara gelmiş DP’nin yayın organı gibi faaliyet gösteren Demokrat İzmir Gazetesi’nde gazeteciliğe başlayan Şeref Bakşık, iyi not tutma ve hızlı yazma yeteneği nedeniyle Başbakan Adnan Menderes’in Burhan Belge aracılığıyla kendisine Başbakanlık Basın Bürosu’nda çalışma teklifini düşünmeden reddetmişti. Henüz CHP’ye üye olmasa bile siyasi olarak CHP’ye yakın durduğu için teklifi reddeden Bakşık’a, Burhan Belge’nin yanıtı ilginçtir: “Teklifi yeterince anlatamadım anlaşılan. Başbakanla sadece birkaç dakika görüşebilmek için birkaç ay önce randevu isteğini sunduğu halde özel kalemde saatlerce bekleşen bakanları ve milletvekillerini göstereyim sana. Sen başbakanla tüm gezilerde beraber olacaksın. Bunun ne demek olduğunu biliyor musun?”
DP’yi destekleyen Demokrat İzmir bir süre sonra patronun talepleri yerine gelmeyince muhalet etmeye başlamış ve bu muhalif çizginin bedelini de sorumlu müdürü olarak Şeref Bakşık ödemişti. Hakkında açılan davalarda 52 yıl hapis cezası isteniyordu. Davaya izin veren ise kendisine Başbakanlıkta görev teklif eden Burhan Belge ile Başbakan Adnan Menderes’ti. Ancak davalar sürerken 1960 ihtilali olmuş Şeref Bakşık da bir yıl sonra basın kontenjanından Kurucu Meclis’e seçilmişti.
Kurucu Meclis’e seçildikten sonra CHP’ye kaydolan Şeref Bakşık, İzmir senatörü olarak parlamentoda uzun yıllar görev yaptı ve partisinin grup sözcülüğünü de üstlendi. Ortanın solu politikasının partiyi ortadan ikiye yardığı yıllarda bu politikayı savunanlar safında yer aldı. 12 Mart’ta Bülent Ecevit’in genel sekreterlikten istifa etmesinin ardından bizzat Ecevit ve onunla politika yapanlar, kendilerine yakın olmasına karşın Genel Başkan İsmet İnönü’nün de güven duyduğu Şeref Bakşık’a genel sekreterlik önerisi götürdü. Şeref Bakşık bu görevi kabul etmesinin ardından hem Ecevit hem de İnönü’ye her yanlış tutumunda itiraz edebilen ender politikacılardan biriydi.
PM’deki boş olan 5 üyenin yerine atanacak isimlerin belirlenmesi sırasında İsmet Paşa’nın “İsim önerilerini bana bildirin, içlerinden uygun gördüklerimi ben emrivaki ile PM’de kabul ettiririm” tavrına karşı duran Bakşık, İnönü’nün Ecevit lehine açıklama yapan ve kurultayda Ecevit’i destekleyeceğini ilan eden İstanbul, İzmir örgütü ile Gençlik Kolları’nın feshedilmesini istemesine de karşı durarak, “Bu isteğiniz tüzüğe aykırıdır. Bunu yapmakta kararlıysanız buyurun istifam” diyerek genel sekreterliği kendi isteği ile bırakmıştı.
Eğer İstanbul ve İzmir örgütleri feshedilmiş olsaydı Ecevit büyük bir ihtimalle CHP genel başkanı olamayacaktı. Bakşık’tan sonra genel sekreterlik görevine gelen Kamil Kırıkoğlu da bu fesih işlemine karşı çıkarak Ecevit’in genel başkan olmasının yolunu açmış oldu.
Dik duruşu ve tavrı sürdü
Ecevit’in genel başkan olmasından sonra aynı dik duruşu ve tavrı ona karşı da göstermişti. Melen hükümetinden çekilme kararına karşı grupta bağlayıcı karar alınmasına karşın CHP içinden tek olumsuz oyu Bakşık vermiş ve Melen hükümetinin yanlış tutumuna karşı CHP’nin yanlış hesap yapmasını eleştirerek bu tavrı göstermişti. Bakşık, CHP içinde hizipler çatışması başladığında iki kez daha genel sekreterlik önerisi almış ve bu önerileri düşünmeden reddetmişti.
Bakşık, İzmir siyasetinde de bir ağabey ve parti büyüğü olarak pek çok genç politikacının yetişmesine ve bir zamanlar DP’nin kalesi olan İzmir’de CHP’nin başarılı olmasına emeği geçmiş birkaç politikacıdan biridir.
Politikanın efesi ve efendisi Şeref Bakşık’a uğurlar olsun diyoruz.
Miyase İlknur / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder