Yunanistan’da genel seçimlerde Syriza’nın oyları yüzde 31.5’e geriledi. Yeni hükümeti yüzde 39.8 oy alan Yeni Demokrasi Partisi (YDP) kuracak. Şimdi, ana akım medya her yerde, “bakınız bir kez daha kanıtlandı: Yönetemiyorlar. Boşuna oy vermeyin” davulunu çalacak.
Bardağın yarısından fazlası hâlâ dolu
Bu davulun sesini dinleyerek, sonuçları düşünürken yılgınlığa kapılmamak gerekiyor. Çünkü, durum, aslında o kadar kötü değil! Meclisteki iskemle sayısı, “bardağın yarısından fazlasının hâlâ dolu” olduğunu söylüyor.
Bu davulun sesini dinleyerek, sonuçları düşünürken yılgınlığa kapılmamak gerekiyor. Çünkü, durum, aslında o kadar kötü değil! Meclisteki iskemle sayısı, “bardağın yarısından fazlasının hâlâ dolu” olduğunu söylüyor.
Seçim sonuçları YDP’ye 108, yabancı düşmanı Yunan Seçeneği isimli partiye de 10 iskemle getirdi. Faşist Altın Şafak barajın altında kalarak meclise giremedi. Sağın oyları toplam 118 iskemle ediyor. Buna karşılık mecliste “sol”un, Syriza (86), Pasok (22), Komünist Parti (15), Varufakis’in partisi MeRa25 (9) toplam 132 iskemlesi var.
Yunan seçim sistemi, en yüksek oyu alan partiye mecliste, fazladan 50 iskemle verdiği için sağın oyları 118’den 168’e çıkıyor. Dahası, İsrail’de sosyal demokrat Haarezt’in aktardığına göre, 2012’de Altın Şafak yerine, YDP’ye katılan Voridis, Georgiadis, Plevis gibi Yahudi düşmanı faşist politikacıların, YDP’nin Samaras hükümeti ve sonra Miçotakis başkanlığı döneminde, parti içinde popülaritelerinin artmasına, görüşlerinin kabul görmeye başlamasına paralel, faşist Altın Şafak’tan YDP’ye geçişler hızlanmış.
Özetle, Yunanistan’da hükümeti, Altın Şafak yağına bulanmış bir sağ kuracak, ama sol yelpaze içindeki partilerin ve akımların aldıkları oyların toplamı yüzde51.35; toplumda hâlâ güçlü bir desteğe sahipler. Şimdi, Yunanistan toplumunu etkilemeye devam eden ekonomik kriz içinde, sol partiler ve hareketler, üzerlerine gelecek saldırıya direnebilir, Syriza yükselirken yaptıkları hataları tekrarlamazlarsa, yeniden hükümete gelme olasılığını yakalayabilirler.
Yanılgı ve fırsat
Syriza yükselirken, ekonomik ve toplumsal krizin içinde, ortaya çıkan bir “tarihsel blok” kurma fırsatı kaçırıldı. Bu fırsatın kaçmasında solun Syriza’nın niteliğini kavramaktaki yetersizliği yatıyordu.
Syriza yükselirken, ekonomik ve toplumsal krizin içinde, ortaya çıkan bir “tarihsel blok” kurma fırsatı kaçırıldı. Bu fırsatın kaçmasında solun Syriza’nın niteliğini kavramaktaki yetersizliği yatıyordu.
Syriza, klasik sosyal demokrasiye benzeyen (kapitalizmi emekçi sınıflar için daha katlanılır kılmak isteyen), içinde radikal (kapitalizmin ufkunun ötesine geçmek isteyen) unsurları da barındıran, henüz evrimini tamamlamamış bir partiydi. Syriza’nın dışındaki sosyalist hareket açısından doğru olanı Syriza’yı desteklemek, birlikte bir “tarihsel blok” oluşturmanın yollarını arayarak, hükümete daha güçlü biçimde gelmesini, bu evrimin sola doğru devam etmesini sağlamaktı. Bu hareketler Syriza’yı hedef alarak, sürekli sağ yanını vurgulayarak zayıflatmaya böylece kendilerini güçlendirmeye çalıştılar. Syriza’yı zayıflattılar, ama kendileri de güçlenemediler.
Yalnız kalan Syriza, Yunanistan’ın ve Avrupa’nın egemen sermayesiyle pazarlık sürecinde giderek daha sağa kaydı, egemen sermayenin programını, seçmenin yüzde 61’inin “Hayır” demesine karşın benimsedi. Sol-reformist damarı da kimlik siyaseti arkasına sığındı.
Syriza dışındaki solun tutumu, kendi arzularıyla tarihsel “durumu” (güçlerin dizilişinin mekaniğini) birbirine karıştıran, Hegel’in “Güzel Ruh”, Lenin’in “çocukluk hastalığı” olarak nitelediği zaaftan kaynaklanıyordu.
Syriza’nın liderliği de kendi arzularını gerçeklik sanıyordu. Bu liderliğin, “ekonomiyi işletmeye”, kriz içinde iyileştirmek için gereken kaynakları bulmaya ilişkin, borç erteleme, daha fazla borç alma dışında bir fikirleri yoktu. Varoufakis dahil, hiçbiri, bu yolun teslimiyetle sonuçlanacağını göremiyordu.
Böyle bir teslimiyete yol açmayacak bir kaynak transferi, “Grexit”, gündeme getirerek, sermaye sınıfının en güçlü kesimi hedef alarak gerçekleştirilebilirdi. O zaman da Syriza’nın karşısına kapitalizmin egemen sınıfları, bunların uluslararası destekçileri, devletin elindeki şiddet araçları, kilise ve sağ faşist partiler çıkacaktı.
Daha iyi bir gelecek vaat eden tek yol, Syriza’nın evriminin sola doğru ilerlemesini, daha geniş kitlelerin politize olmasını sağlayacak bir “tarihsel blok”un yaratılması için çalışmaktı. Bu fırsat o zaman kaçtı. Şimdi, yeni “durum” içinde yılgınlığa düşmeden, yeniden denemek gerekiyor.
Ergin Yıldızoğlu / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder