Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca korunan alanlarla ilgili yönetmelikte yapılan değişiklikle kesin korunacak hassas alanlar ilk kez yapılaşmaya açıldı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca hazırlanan “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” 5 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ancak Mart 2020’de yapılan yönetmelik değişikliğinin ardından bazı sivil toplum örgütlerinin açtığı dava sonucu Danıştay’ın iptal ettiği düzenlemelerin yeniden yönetmeliğe konulduğu ortaya çıktı. Çevre hukuku konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan İzmir Barosu Avukatlarından Ömer Turgut Erlat, yönetmelik değişiklikte yapılan son değişikliğin en dikkat çeken yanının, bugüne kadar hiçbir şekilde yapılaşma izni verilmeyen Kesin Korunacak Hassas Alanların yapılaşmaya açılması olduğunu dile getirdi. Çevrenin korunmasında ortak kamu yararı bulunduğuna işaret eden Erlat, Yönetmeliğin iptali için vatandaşların da dava açabileceklerini kaydetti.
Zeytinlik alanların enerji yatırımlarına açılmasına yönelik tartışmalar sürerken 5 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren bir başka yönetmelik, doğal sit alanlarının da enerji, ulaşım, altyapı ve baraj gibi projelere açılmasına olanak sağladı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca hazırlanan “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, bugüne kadar bilimsel çalışmalar için ayrılan ve hiçbir şekilde yapılaşmaya izin verilmeyen Kesin Korunacak Hassas Alanları da yapılaşmaya açtı.
Danıştay’ın durdurduğu düzenlemeler yeniden yönetmelikte
Yönetmeliğin getirdiği değişiklikler ve daha önce yaşanan hukuki süreç hakkında sorularımızı yanıtlayan İzmir Barosu Avukatlarından Çevre Hukukçusu Ömer Turgut Erlat, Yönetmelikte dün yapılan değişiklikle, Danıştay tarafından yürütmesi durdurulan ve iptali beklenen düzenlemelerin yönetmeliğe tekrar ilave edildiğini dile getirdi.
Kesin korunacak hassas alanlarda mutlak yapı yasağı kalktı
Yapılan yönetmelik değişikliği ile önceki yönetmelikte mutlak yapı yasağına yer verilerek hiçbir istisnai yapılaşma öngörülmeyen Kesin Korunacak Hassas Alanlarda atıksu, içme suyu, doğal gaz ve elektrik hatları, ulusal güvenlik için zaruret arz eden tesisler, orman yolları ve balıkçılık faaliyetlerine izin verildiğini belirten Erlat, “Yeni yapılan değişiklikle (Danıştay’ın hukuka aykırılık tespitine rağmen) Nitelikli Doğal Koruma Alanlarında; tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliğine, iskele ve balıkçı barınaklarına, kültür balıkçılığı faaliyetlerine, güvenlik tesislerine, enerji santrallerine, atık su arıtma tesisleri, otoparklar, trafon ve enerji nakil hatları, baraj ve göletler, yapılmasına imkân tanınmaktadır” dedi.
Danıştay, düzenlemeyi koruma ilkelerine aykırı buldu
Yönetmeliğin Sürdürülebilir Koruma ve Kullanma Alanlarına ilişkin getirdiği yeni düzenlemelere de değinen Av. Ömer Turgut Erlat, “Danıştay 6. Dairesinin kararları ile daha önce bu alanlarda entegre tesislere izin verilmesinin bu bölgelerin doğal yapısının bozulmasına yol açacağı tespit edilerek 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve koruma ilkelerine aykırı olduğu sonucuna varılarak yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş ise de yeni düzenleme ile; yukarıdaki faaliyetlere ek olarak tarım ve hayvancılık amaçlı entegre tesislere, enerji santrallerine, turizm ve yerleşimlere izin verilmiştir. Yeni düzenleme ile sürdürülebilir alanlarda yapılacak bu faaliyetlerde hiçbir kapasite, ÇED Yönetmeliği Ek-2 listede yer alma, ihtiyaç ve yapı yoğunluğu sınırlamaları vb. göz önüne alınamayacaktır” ifadelerini kullandı.
Yönetmelik kırpıla kırpıla koruma değerleri geri alındı
Korunan alanlarla ilgili yönetmeliğin 2012 yılında yayınlandığı dönemde uluslararası sözleşmelerdeki standartlara sadık kalındığını dile getiren Erlat, bu sürecin ardından yaşanan gelişmeleri ise şöyle özetledi: “Yönetmelik yayımlandıktan sonra orasından burasında kırpılmaya başlandı. Yönetmelikteki koruma değerleri, ilke kararları ile geri alındı. İlke kararları ile korunan alanlarda yapılaşmalar ve sanayi tesisleri öngörüldü. Danıştay bu kararları iptal etti ve her defasında ilke kararlarının yönetmeliğe aykırı olduğunu vurguladı. Çünkü yönetmelikte koruma hükmü var, siz burada yapılaşma öngöremezsiniz. Danıştay bu kararları iptal edince ‘biz bu işi ilke kararıyla yapmayalım, yönetmeliği değiştirelim’ dediler. Mart 2020’de bu mantıkla bir yönetmelik değişikliği yapıldı, korunan alanlarda yapılaşma öngörüldü. Fakat biz hem ilke kararlarının hem de yönetmelik değişikliğinin iptalini istedik. Danıştay’da görülen davada yönetmeliğin ve ilke kararlarının yürütmesi durduruldu.”
Yönetmelik değişikliği yargı kararına hazırlık mı?
Yürütmeyi durdurma kararının ardından Danıştay’ın iptal etmesi beklenen düzenlemelerin yönetmelik değişikliği ile yeniden yürürlüğe konduğunun altın çizen Erlat, “Muhtemelen karar verilmiş de olabilir. Bu değişiklik bu nedenle de yapılmış olabilir” yorumunda bulundu.
En çarpıcı değişiklik, mutlak yapılaşma yasağının delinmesi
Yönetmelik değişikliği ile kesin korunacak alanların da yapılaşmaya açılmasına ilişkin de görüşlerini dile getiren Erlat, bunun çok çarpıcı bir değişiklik olduğunu vurgulayarak, “Bizim bu güne kadar mevzuatta gördüğümüz tecrübe şunu söylüyor: Önce atıksu tesisi, içme suyu tesisi yapılabilir deniliyor, aradan bir süre geçtikten sonra da ‘buraya yol, kanal yapılabilir’ deniliyor. Akasından da bungalov yapılabilir, şu ölçülerde yapılaşma olabilir deniliyor. Yani başlangıçta tanınan küçük istisnalar giderek genişletilerek buralarda yeni yapılaşmaların altyapıları hazırlanıyor. Kesin Korunacak Hassas Alanlarda mutlak yapı yasağı olmasına rağmen yönetmelik değişikliği ile istisnalar getirilerek bu alanlar yapılaşmaya açılmıştır. Değişikliğin en çarpıcı yanı bu” görüşünü dile getirdi.
Tescil kararına idari itiraz yolu açılması ne anlama geliyor
Yönetmelik değişikliği ile doğal sit alanlarının tescil kararlarına karşı idari itiraz yolu getirildiğine de değinen Erlat, “Bu değişiklik ile doğal sit tescil kararlarına karşı dava yoluna başvurulmasının önlenmesi veya sınırlandırılması amaçlanmaktadır” görüşünü dile getirdi.
İtiraz edenin menfaati var mı diye bakılacak
Korunan alanların derecelerinin düşürülmesine yönelik alınan kararlara yönelik iptal davası açılmadan önce gerçek ve tüzel kişilerce idari itiraz yolunun işletileceğini vurgulayan Erlat, “Bir koruma statüsü değiştirildiğinde, bu işleme karşı iptal davası açabilirsiniz. Yeni düzenlemeyle ‘idari itiraz yolu açıldı, oraya başvur’ deniliyor. Yapılan itirazlar ön incelemeye tabi tutularak tıpkı idari yargılamada olduğu gibi menfaat koşulu aranacak. İtiraz edebilirsiniz ama idare bakacak, bunda başvuranın menfaati var mı yok mu?”
Dava açmak için hukuki imkân var
Yönetmelik değişikliği ile ilgili vatandaşların dava açabileceğinin de altını çizen Erlat, “Bakanlığa itiraz yoluna başvurmadan dava açabilirsiniz, böyle bir hukuki imkân var. Ama yüksek mahkeme veya idare mahkemeleri, ‘önce idari itiraz yoluna başvur, o yolları tüket, ondan sonra gel dava aç’ diyebilir. Bu yönde bir endişem var” diye konuştu.
Korunan alanlarda statü değişikliğine herkes dava açabilir
Korunan alanlarla ilgili ihlallerin tüm kamuya ait menfaatin ihlali anlamına geldiğini dile getiren Erlat, “Koruma statüsünün düşürülmesi durumunda orada bir mülkiyet sahibi olmak söz konusu olmamalı. Burada kamusal bir menfaat vardır ve bu ihlali herkes dava edebilmeli. Zaten çevre kanunun 3. ve 33. maddeleri herkesin çevrenin korunmasından sorumlu olduğunu belirleyen bir norm getirmiş. Burada dar bir yorum değil geniş yorum var. Herkesin bu davaları açma imkânı var. Burada ihlal edilen menfaat kamusal menfaattir” dedi.
Danıştay’ın durdurduğu yönetmelik maddeleri
16 Mart 2020 tarihinde ilgili yönetmelikte yapılan değişikliğe bazı çevre dernekleri ve meslek odaları dava açmış, davayı gören Danıştay 6. Dairesi, 1 Ekim 2020 tarihinde aldığı kararla yönetmeliğin 5. Maddesinde geçen “entegre tesisler, tıbbi ve aromatik bitki uygulamaları, hayvancılık, balıkçı barınağı, iskele, doğal kaynak suyu kullanımına yönelik uygulamalar, doğal göl ve denizler hariç kültür balıkçılığı faaliyetleri” ifadeleri ile 6. maddede yer alan “entegre tesis” ifadesi ve 11. maddenin 1. fıkrasının değiştirilmesine ilişkin kısmın yürütmesini durdurmuştu.
‘Entegre tesis’ ifadesi koruma kanununa aykırı
Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararında özetle şu ifadelere yer veriliyor: “Barındırdığı peyzaj, jeolojik ve ekolojik değerler ve doğal kaynaklar nedeniyle korunması gerekli doğal sit alanı özellikleri gösteren sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarında entegre tesislere izin verilmesi bu bölgelerin doğal yapısının bozulmasına yol açacağından, dava konusu Yönetmelik'in 6. maddesinde geçen ‘entegre tesis’ ifadesinin, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve koruma ilkelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.”
Yusuf Yavuz / SOL