Ringde fena halde dayak yiyen boksöre, arada çalıştırıcısı moral veriyor:
- Aferin oğlum iyi dövüyorsun, bir sağ çak, indir yere olsun bitsin!
İyice hırpalanmış olan bizimki, kapanmamış tek gözünü daha da açarak hayretle soruyor:
- Sahi dövüyor muyum abi?
- Hem de nasıl, diyor çalıştırıcısı, ayakta zor duruyor baksana.
Bizimki son gayretiyle cevabı yapıştırıyor:
- O zaman ringde bir başkası daha var, o da beni fena dövüyor abi!
Fıkrayı CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun 10 Ağustos seçimleriyle ilgili açıklamaları üzerine hatırladım.
Kemal Bey’e göre ortada CHP’ye hamledilecek bir başarısızlık yoktur.
Gerçi CHP Genel Başkanı, Utku Çakırözer ile yaptığı söyleşinin bir yerinde,“Partimizin yetkili organlarında sonuçları değerlendirip, başarısızlığın nedenleri üzerinde duracağız tabii”, derken başarısızlığı kabul ediyor, ama hemen aynı cevapta, süreçte hiç hatalarının olmadığını düşündüğünü ileri sürmekten geri kalmıyor.
Kemal Bey’in çatı adayı Ekmeleddin Bey ise daha da ileri gidip, şu korkunç cümleyi telaffuz edebilmiştir:
- Galip sayılır bu yolda mağlup.
- Aferin oğlum iyi dövüyorsun, bir sağ çak, indir yere olsun bitsin!
İyice hırpalanmış olan bizimki, kapanmamış tek gözünü daha da açarak hayretle soruyor:
- Sahi dövüyor muyum abi?
- Hem de nasıl, diyor çalıştırıcısı, ayakta zor duruyor baksana.
Bizimki son gayretiyle cevabı yapıştırıyor:
- O zaman ringde bir başkası daha var, o da beni fena dövüyor abi!
Fıkrayı CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun 10 Ağustos seçimleriyle ilgili açıklamaları üzerine hatırladım.
Kemal Bey’e göre ortada CHP’ye hamledilecek bir başarısızlık yoktur.
Gerçi CHP Genel Başkanı, Utku Çakırözer ile yaptığı söyleşinin bir yerinde,“Partimizin yetkili organlarında sonuçları değerlendirip, başarısızlığın nedenleri üzerinde duracağız tabii”, derken başarısızlığı kabul ediyor, ama hemen aynı cevapta, süreçte hiç hatalarının olmadığını düşündüğünü ileri sürmekten geri kalmıyor.
Kemal Bey’in çatı adayı Ekmeleddin Bey ise daha da ileri gidip, şu korkunç cümleyi telaffuz edebilmiştir:
- Galip sayılır bu yolda mağlup.
Doğrusu hangi nedenle kendisini galip sayabileceğimizi anlamak olanaksız.
***
Tayyip Bey, oy sayısında hatırı sayılır bir artış sağlayamadığı halde, daha birinci turda seçilmiştir.
Demek ki, CHP ve MHP’nin oylarını almanın yanı sıra yaratacağı sinerjiyle, başka çevrelerin de oyunu alması yani oy artışı yapması beklenen Ekmeleddin Bey, CHP ve MHP’lilerin oylarını bile alamamış, oyları azaltmıştır.
Nitekim seçim sonuçları bu gözlemi doğrulamaktadır.
Bu sonucun nedenlerini üç kategoride irdelemek mümkün.
Birinci neden adayın nitelikleridir...
Ekmeleddin Bey muhafazakâr kimliği ağır basan biri. Evet baskıcı değil, özgürlüklere saygılı muhafazakâr, ama muhafazakâr...
Ekmel Bey’in bu niteliği onun kimi CHP’li seçmene ters gelmesine ve bunların sandık başına gitmemelerine yol açmıştır.
Kemal Kılıçdaroğlu istediği kadar, tıpış tıpış gidecekler desin, CHP seçmeninin bir bölümü hiçbir şekilde sandığa gitmedi, ya da gittiyse bile Demirtaş’a oy verdi.
Bu durumda bir siyasi parti liderine düşen ise, sandık başına gitmeyenleri suçlamak değil, onları mobilize edememesinin nedenlerini araştırmaktır.
Burada da adayın ilan ediliş biçimine geliyoruz.
Gerçekten de çatı adayı, kamuoyu araştırmasının parti içi tabandan nabız yoklamasının ürünü olmayıp kimin telkiniyle nereden çıktığı belli olmayan, iki genel başkanın kişisel tercihlerinin sonucudur.
Demek ki, CHP ve MHP’nin oylarını almanın yanı sıra yaratacağı sinerjiyle, başka çevrelerin de oyunu alması yani oy artışı yapması beklenen Ekmeleddin Bey, CHP ve MHP’lilerin oylarını bile alamamış, oyları azaltmıştır.
Nitekim seçim sonuçları bu gözlemi doğrulamaktadır.
Bu sonucun nedenlerini üç kategoride irdelemek mümkün.
Birinci neden adayın nitelikleridir...
Ekmeleddin Bey muhafazakâr kimliği ağır basan biri. Evet baskıcı değil, özgürlüklere saygılı muhafazakâr, ama muhafazakâr...
Ekmel Bey’in bu niteliği onun kimi CHP’li seçmene ters gelmesine ve bunların sandık başına gitmemelerine yol açmıştır.
Kemal Kılıçdaroğlu istediği kadar, tıpış tıpış gidecekler desin, CHP seçmeninin bir bölümü hiçbir şekilde sandığa gitmedi, ya da gittiyse bile Demirtaş’a oy verdi.
Bu durumda bir siyasi parti liderine düşen ise, sandık başına gitmeyenleri suçlamak değil, onları mobilize edememesinin nedenlerini araştırmaktır.
Burada da adayın ilan ediliş biçimine geliyoruz.
Gerçekten de çatı adayı, kamuoyu araştırmasının parti içi tabandan nabız yoklamasının ürünü olmayıp kimin telkiniyle nereden çıktığı belli olmayan, iki genel başkanın kişisel tercihlerinin sonucudur.
***
Burada Ahmet Necdet Sezer’in adaylığı örneğini vermek isabetli değildir. Unutmayalım ki, Ahmet Necdet Sezer partilerin parlamentoda üzerinde anlaşacakları adaydı, halkoylamasıyla, çok güçlü bir rakiple yarışacak “çatı adayı” değil.
“Çatı adayı” böylece liderler tarafından seçildikten sonra, kampanyası sırasında partiler tarafından yeterince desteklenmemiştir.
MHP’nin tabanının bir bölümünün Tayyip eğilimli olması bir etkendir.
Ama CHP örgütünün, “çatı adayını” desteklemekte çok etkili olmadığı da yadsınamaz.
Bu durum ister adayın kimliğinden, ister ilan şeklinden kaynaklansın, her ikisi de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun doğrudan sorumluluğundadır.
Şimdi buradan hareketle, hemen “Kılıçdaroğlu istifa” korosuna katılmak istemem.
Çünkü CHP’nin içinde bulunduğu kafa karışıklığından ve ataletten kaynaklanan sorun, genel başkan değişikliğiyle giderilecek türde değildir.
Nitekim, Deniz Bey’in gitmesi ve Kemal Bey’in gelmesiyle, oy tabanının genişliği konusunda CHP’de önemli bir değişiklik olmamıştır.
CHP’nin kafa karışıklığını gidermeden, tabandan demokratik katılımlı yarışmacı örgütlenme modelini getirmeden, partiyi sıçratmak ve demokratik bir alternatif haline getirmek mümkün olmayacaktır.
“Çatı adayı” böylece liderler tarafından seçildikten sonra, kampanyası sırasında partiler tarafından yeterince desteklenmemiştir.
MHP’nin tabanının bir bölümünün Tayyip eğilimli olması bir etkendir.
Ama CHP örgütünün, “çatı adayını” desteklemekte çok etkili olmadığı da yadsınamaz.
Bu durum ister adayın kimliğinden, ister ilan şeklinden kaynaklansın, her ikisi de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun doğrudan sorumluluğundadır.
Şimdi buradan hareketle, hemen “Kılıçdaroğlu istifa” korosuna katılmak istemem.
Çünkü CHP’nin içinde bulunduğu kafa karışıklığından ve ataletten kaynaklanan sorun, genel başkan değişikliğiyle giderilecek türde değildir.
Nitekim, Deniz Bey’in gitmesi ve Kemal Bey’in gelmesiyle, oy tabanının genişliği konusunda CHP’de önemli bir değişiklik olmamıştır.
CHP’nin kafa karışıklığını gidermeden, tabandan demokratik katılımlı yarışmacı örgütlenme modelini getirmeden, partiyi sıçratmak ve demokratik bir alternatif haline getirmek mümkün olmayacaktır.
ALİ SİRMEN
Cumhuriyet