Yüz yıl önceki Osmanlı bile sultanlık hevesindeki AKP Hükümeti’nden daha çok “devleti” düşündü… Bu amaçla 1859’da Mektebi Mülkiye’yi kurdu, Osmanlı’da ilk kez siyasi iktisat, idare hukuku, devletler hukuku, ceza hukuku gibi dersler öğretimine başlandı. Çünkü “Mülkiye” Osmanlı’ya göre “devlet”demekti!
Atatürk, genç Türkiye Cumhuriyeti “devletini” yönetecek kadroları yetiştirmek amacıyla Mektebi Mülkiye’yi İstanbul’dan Ankara’ya getirdi, sonraları adı Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne dönüştü.
“Kaymakam, vali” yetiştirmek için “idari”, Hazine’nin haklarını koruyacak“maliye müfettişleri, hesap uzmanları” için “mali” ve uluslararası alanda görev yapacak “diplomatları” eğitmek için de “diplomasi” şubeleri açıldı.
Atatürk, genç Türkiye Cumhuriyeti “devletini” yönetecek kadroları yetiştirmek amacıyla Mektebi Mülkiye’yi İstanbul’dan Ankara’ya getirdi, sonraları adı Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne dönüştü.
“Kaymakam, vali” yetiştirmek için “idari”, Hazine’nin haklarını koruyacak“maliye müfettişleri, hesap uzmanları” için “mali” ve uluslararası alanda görev yapacak “diplomatları” eğitmek için de “diplomasi” şubeleri açıldı.
Mali Şube mezunları, Maliye Bakanlığı’nda “Hesap Uzmanı” olabilmek için KPSS’de ilk 400’ün içine girme koşulunu yerine getirdikten, saatler süren sınavla seçildikten sonra, bir ustanın yanında çıraklık döneminin ardından aşamalı olarak “uzmanlığa” geçebilirlerdi.
Maliye müfettişliğinin gerektirdiği güçlü sınavlar ise yalnızca Maliye Bakanlığı’na seçkin kişileri kazandırmaz, sonrasında devlet adamları da yetiştirirdi. Örneğin Ziya Müezzinoğlu, Kemal Kurdaş, Cahit Kayra, Adnan Erdaş, Mahfi Eğilmez, Tevfik Altınok aklımda kalan bazı adlardır.
134 yıllık geçmişi olan maliye müfettişliği ve 68 yıllık hesap uzmanlığı geleneği, 10 Temmuz 2011 Pazar günü Resmi Gazete’de yayımlanan 646 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile “Gelirler Kontrolörlüğü” ve “Vergi Denetmenliği” bölümleri ile birlikte “vergi müfettişi” unvanıyla tek çatı altında toplanarak yıkıldı. Artık Hazine’nin çıkarlarını değil, AKP yanlısı iş dünyasına hizmet verecek bir gecekondu kurumu yaratıldı.
Maliye müfettişliğinin gerektirdiği güçlü sınavlar ise yalnızca Maliye Bakanlığı’na seçkin kişileri kazandırmaz, sonrasında devlet adamları da yetiştirirdi. Örneğin Ziya Müezzinoğlu, Kemal Kurdaş, Cahit Kayra, Adnan Erdaş, Mahfi Eğilmez, Tevfik Altınok aklımda kalan bazı adlardır.
134 yıllık geçmişi olan maliye müfettişliği ve 68 yıllık hesap uzmanlığı geleneği, 10 Temmuz 2011 Pazar günü Resmi Gazete’de yayımlanan 646 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile “Gelirler Kontrolörlüğü” ve “Vergi Denetmenliği” bölümleri ile birlikte “vergi müfettişi” unvanıyla tek çatı altında toplanarak yıkıldı. Artık Hazine’nin çıkarlarını değil, AKP yanlısı iş dünyasına hizmet verecek bir gecekondu kurumu yaratıldı.
Türkiye’nin 134 ülkede diplomatik temsilciliği var… Günümüzde SBF, ODTÜ, Boğaziçi Üniversitesi ve Hukuk Fakülteleri mezunlarından yabancı dil bilen ve bu mesleğe uygun eğitim görmüş kişilerden sınavla Dışişleri Bakanlığı’na“meslek memuru adayı” alınır.
Mesleğin başında Bakanlık içinde ayrıca aylarca süren özel bir eğitimden geçerler, aşamalı olarak yükselirken önce “başkâtiplik” sınavında denenirler. Her diplomat için büyükelçilik unvanı cepte keklik değildir.
“Sultanlık” yolunda ilerleme amacıyla ABD’den esinlenerek her bakanlığa bir de “bakan yardımcısı” atandı. Bunların çoğu seçim yitirmiş AKP milletvekilleriydi. Bu konuda Dışişleri’ndeki piramit bozulmasın diye bu göreve, bakanlık içinden büyükelçilik yapmış bir diplomatın getirilmesine özen gösterildi.
Ancak ne var ki geçen hafta 80 yasayı bir çuvala sokan “torba yasası” ile Dışişleri Bakanlığı’nın piramidi altüst edildi. 2010 tarihli 6004 sayılı yasa ile piramit dışından atanan “devşirme büyükelçiler” merkeze dönünce, yaşları elverişliyse bakanlık dışında çeşitli görevlere atanabiliyorlardı.
Kendisi de profesörken “devşirme büyükelçi” unvanını kapan Ahmet Davutoğlu, torba yasa ile devşirme büyükelçilere bundan böyle bakanlıkta müsteşar, müsteşar yardımcısı, genel müdür olma yolunu açtı.
İsterseniz görevdeki devşirme büyükelçileri bir anımsayalım:
İlahiyat profesörü Kenan Gürsoy Vatikan, İlahiyat Profesörü Ahmet KavasÇad, eski AKP Milletvekili Zekeriya Akçam Endonezya, eski YÖK BaşkanıYusuf Ziya Özcan Varşova, eski Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer KayalarKenya, İngiltere’de yaşayan Tıp Doktoru Cemalettin Kani Torun Somali, Vali Yardımcısı Şentürk Uzun Gana, Vali Mehmet Niyazi Tanılır Karadağ, Dış Ticaret Müsteşarı Ahmet Yakıcı Libya, DPT Müsteşar Yardımcısı Halil İbrahim Akça Kıbrıs, TİKA Başkanı Musa Kulaklıkaya Moritanya…
Bir de şu diplomasi ustası Kavas’ın Çad’da Fransızların Mali’ye müdahalesinde “El Kaide terör örgütü değildir…” diye “tveet” attıktan sonra Bakanlığın fırçasının ardından “Fransızların çok ekmeğini yediğim için…”sözleri ile tükürdüğünü yaladığını da anımsayalım! Ben mi yanılıyorum! Bu ilahiyat profesörü Çad’a “büyükelçi” mi yoksa “kavas” olarak mı gönderilmişti?
Anlaşılan “devşirme büyükelçi-bakan” şimdi de “sultanı” için “monşer imam”dönemini açıyor. Ardından Diyanet İşleri Başkanı Suudi Arabistan’a, Fetohazretleri Vaşington’a büyükelçi atanırlarsa hiç şaşırmayacağım. Ya da bu Kavas dönünce Bakanlığa müsteşar olarak atandığını düşünebilir misiniz?
Cumartesi günü eski sekiz dışişleri bakanı, parlamento dışındaki 150 emekli büyükelçi, bu yasayı kınayan bir bildiri yayımladı. Daha önce Dışişleri Bakanlığı da yapan, bu kurumun piramidini, diplomatlığın bir ince, hassas meslek olduğunu bilen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu çuval yasasındaki bu değişikliği inşallah geri çevirir. Aksi halde CHP’li emekli büyükelçi milletvekilleri, Dışişleri’ni imamlar ordusuna dönüştürecek bu çuvallama olayını Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaklarını açıkladılar.
Maliye Bakanlığı tezgâhlandı… Dışişleri tezgahlandı… Herhalde sıra yakında İçişleri Bakanlığı’nca atanacak imam valilerde!
Mesleğin başında Bakanlık içinde ayrıca aylarca süren özel bir eğitimden geçerler, aşamalı olarak yükselirken önce “başkâtiplik” sınavında denenirler. Her diplomat için büyükelçilik unvanı cepte keklik değildir.
“Sultanlık” yolunda ilerleme amacıyla ABD’den esinlenerek her bakanlığa bir de “bakan yardımcısı” atandı. Bunların çoğu seçim yitirmiş AKP milletvekilleriydi. Bu konuda Dışişleri’ndeki piramit bozulmasın diye bu göreve, bakanlık içinden büyükelçilik yapmış bir diplomatın getirilmesine özen gösterildi.
Ancak ne var ki geçen hafta 80 yasayı bir çuvala sokan “torba yasası” ile Dışişleri Bakanlığı’nın piramidi altüst edildi. 2010 tarihli 6004 sayılı yasa ile piramit dışından atanan “devşirme büyükelçiler” merkeze dönünce, yaşları elverişliyse bakanlık dışında çeşitli görevlere atanabiliyorlardı.
Kendisi de profesörken “devşirme büyükelçi” unvanını kapan Ahmet Davutoğlu, torba yasa ile devşirme büyükelçilere bundan böyle bakanlıkta müsteşar, müsteşar yardımcısı, genel müdür olma yolunu açtı.
İsterseniz görevdeki devşirme büyükelçileri bir anımsayalım:
İlahiyat profesörü Kenan Gürsoy Vatikan, İlahiyat Profesörü Ahmet KavasÇad, eski AKP Milletvekili Zekeriya Akçam Endonezya, eski YÖK BaşkanıYusuf Ziya Özcan Varşova, eski Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer KayalarKenya, İngiltere’de yaşayan Tıp Doktoru Cemalettin Kani Torun Somali, Vali Yardımcısı Şentürk Uzun Gana, Vali Mehmet Niyazi Tanılır Karadağ, Dış Ticaret Müsteşarı Ahmet Yakıcı Libya, DPT Müsteşar Yardımcısı Halil İbrahim Akça Kıbrıs, TİKA Başkanı Musa Kulaklıkaya Moritanya…
Bir de şu diplomasi ustası Kavas’ın Çad’da Fransızların Mali’ye müdahalesinde “El Kaide terör örgütü değildir…” diye “tveet” attıktan sonra Bakanlığın fırçasının ardından “Fransızların çok ekmeğini yediğim için…”sözleri ile tükürdüğünü yaladığını da anımsayalım! Ben mi yanılıyorum! Bu ilahiyat profesörü Çad’a “büyükelçi” mi yoksa “kavas” olarak mı gönderilmişti?
Anlaşılan “devşirme büyükelçi-bakan” şimdi de “sultanı” için “monşer imam”dönemini açıyor. Ardından Diyanet İşleri Başkanı Suudi Arabistan’a, Fetohazretleri Vaşington’a büyükelçi atanırlarsa hiç şaşırmayacağım. Ya da bu Kavas dönünce Bakanlığa müsteşar olarak atandığını düşünebilir misiniz?
Cumartesi günü eski sekiz dışişleri bakanı, parlamento dışındaki 150 emekli büyükelçi, bu yasayı kınayan bir bildiri yayımladı. Daha önce Dışişleri Bakanlığı da yapan, bu kurumun piramidini, diplomatlığın bir ince, hassas meslek olduğunu bilen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu çuval yasasındaki bu değişikliği inşallah geri çevirir. Aksi halde CHP’li emekli büyükelçi milletvekilleri, Dışişleri’ni imamlar ordusuna dönüştürecek bu çuvallama olayını Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaklarını açıkladılar.
Maliye Bakanlığı tezgâhlandı… Dışişleri tezgahlandı… Herhalde sıra yakında İçişleri Bakanlığı’nca atanacak imam valilerde!
Güncel Belgesel…
Adı: Gezi Direnişi
Yazarlar: Emre Kongar - Aykut Küçükkaya
Yayımlayan: Cumhuriyet Kitapları
Sayfa: 192
Olacak iş mi? Taksim Gezi Parkı’nda çakan bir kıvılcım, ağaçları kül etmedi, tam tersine daha da yeşertti… Beklenmedik bir an ve beklenmedik bir biçimde her şeyi çok iyi bilen adama(!) olağanüstü bir tepki patladı. Türkiye sarsıldı. Yer yerinden oynadı. Elimdeki 5. baskısını yapan kitap iki bölümden oluşuyor, değerli bilim insanı ve yazar Kongar, Türkiye’yi sarsan 30 günü toplumbilimi ve siyasal olgular ışığında belgeleyip irdeliyor. Araştırmacı genç meslektaşım Küçükkaya da 30 günün çetelesini, yansımalarını ve yankılarını bir tarihsel dizine dönüştürüyor. Ayrıca internet ortamındaki iletişimler de belgeleniyor.
Yazarlar: Emre Kongar - Aykut Küçükkaya
Yayımlayan: Cumhuriyet Kitapları
Sayfa: 192
Olacak iş mi? Taksim Gezi Parkı’nda çakan bir kıvılcım, ağaçları kül etmedi, tam tersine daha da yeşertti… Beklenmedik bir an ve beklenmedik bir biçimde her şeyi çok iyi bilen adama(!) olağanüstü bir tepki patladı. Türkiye sarsıldı. Yer yerinden oynadı. Elimdeki 5. baskısını yapan kitap iki bölümden oluşuyor, değerli bilim insanı ve yazar Kongar, Türkiye’yi sarsan 30 günü toplumbilimi ve siyasal olgular ışığında belgeleyip irdeliyor. Araştırmacı genç meslektaşım Küçükkaya da 30 günün çetelesini, yansımalarını ve yankılarını bir tarihsel dizine dönüştürüyor. Ayrıca internet ortamındaki iletişimler de belgeleniyor.
Özgen Acar.
23 Temmuz 2013 - Cumhuriyet