Berkin çocuk, toprağına kavuştuğu günün gecesinde, öğrenci Mustafa’yla ikisini rüyamda gördüm... Berkin Elvan çocuk, ‘Gazteci amca’ dedi, ‘Bu sevgi seli boşa gitmez değil mi?’
‘SİLİVRİ 5.ORDU’DA İLK TERHİSLER
EY ÇANKAYA ÇANKAYA, BUGÜN 8 GÜN OLDU SORUMA YANIT YOK! BAYAN HAYRÜNNİSA’NIN KONUT İNADI, CUMHURBAŞKANLIĞI
BÜTÇESİNDEN KAÇA MÂL OLDU, NEDEN NEDEN YANIT YOK?
ERGENEKON’DA İLK AĞIZDA 19 MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ ÖZGÜR KALDI!
MUSTAFA KEMAL YOKLAMADA:
-Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi İlker paşam
-Burada
-Muharrir Tuncay beyfendi
-Burada
-Darülfünun’dan Yalçın beyfendi
-Burada
-Darülfünun’dan Kemal beyfendi
-Burada
-Muharrir Çiçekzade Hikmet beyfendi
-Burada
-Amele Fırkası Umumi Reisi Doğu beyefendi
-Burada ... Türkiye’yi birleştirmeye geliyoruz aziz paşam.
-Küçük, Eruygur, Tuncer, Tolon paşalarım
-Burada
-Müdafaacı Kemal beyefendi
-Burada
- Alaaddin, Hasan, Şener, Levent paşalarım
-Burada
-Matbuattan Merdan beyefendi
-Burada
-Amele Fırkası ve Aydınlık ceridesinden Mehmet Bedri, Erkan, Turhan beyfendiler
-Burada
-Zabitandan Fikri,
-Burada
-Sevgi hanımefendi
-Burada
-BERKİN ÇOCUK
-ZAPTİYE KURŞUNUYLA HAKK’A YÜRÜTTÜLER, ŞEHİTTİR PAŞAM.
Ve yoklama sürdü gitti, zincirler koparılanda, barikatlar yıkılanda özgürlük borusu ötende...
BERKİN ÇOCUK ŞEHİT HAZRET-İ HÜSEYİN’İN YANINDADIR GAYRI, TOPRAĞI HER DAİM IŞIKLI...
***MUSTAFA OTOBÜS BEKLİYORDU Kİ BİR KURŞUN ARKASINDAN GİRİP YERE SERDİYDİ.
3 Aralık 1977 Cuma sabahı, İstanbul Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi Kadıköy Elektrik Mühendisliği Bölümü öğrencisi 21 yaşındaki Mustafa Sacit Saraçoğlu, Bağlarbaşı otobüs durağında arkadan vurularak öldürüldü.
Babası Ali Saraçoğlu, Mustafa’ya, ölümünün birinci yıldönümünde “ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMINDA YAŞAMLARINI YİTİREN GENÇLERİMİZİN ANISINA ADANMIŞ GÜLDESTE’yi yani “SEN HİÇ OĞUL EMZİRDİN Mİ KÖR KURŞUN” adlı yapıtını, canım, ciğerim gül yüzlüm, sultanım, ışığım kabri her daim ışıklı Nejat Birdoğan’a armağan eder, O da bir ağıt döşenir:
ZULUM İNDİ YOLUMUZA
Kara dinli ölüm geldi
El uzanmaz elimize
Belki hayra çıkar diye
Kimse bakmaz falımıza
Noldu hey ağalar noldu
Can kadehi kanla doldu
Umut söndü çiçek soldu,
Baykuş tündü dalımıza
Devran zalıma el verdi
Dev’i cüceye kul verdi
Kanlı güneşi şal şerdi
Kayıt verdi kolumuza
Yoksul Cevri dövünmem boş
Söylemem boş,savunman boş,
Mustafamız savunman boş,
Zulum indi yolumuza...
(Yoksul Cevri= N. Birdoğan, Nisan 1978)
ALEVİLERİN ARKASINDAN EN ÇOK GÖZYAŞI DÖKTÜKLERİ İNSAN ‘İMAM HÜSEYN’
“Hüseynin de yapılır çardağı
Sahrada oturur gönül ördeği
Yezid’ler kaldırdı dikti bayrağı
Su içmeyip şehit olan Hüseyn”
Pir Sultan Abdal”
“...Bu tarihi şehir Kerbela’nın kendine has mimarisi içinde tuhaf duygular altında bir o yana bir bu yana bakıyor ardı ardına film ve fotoğraf çekiyordum. Ekrana Kubbeleri sarı sarı parlayan nefis bir mabed giriyordu.
Burası Hz. Muhammed’in torunu ‘Gönüller Sultanı’ Hz. Ali’nin oğlu Şehit Hüseyn’in türbesiydi.
GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA DEDİ Kİ...
...Ömer’in tesiriyle Ebubekir’e biat olundu. Görülüyor ki Halife’nin intihabında temayülâtı umumiyenin tabii temerküzünden ziyade şahsi tesir tesbiti şekletmiştir.
Resulullah’ın vefatından yirmi beş sene kadar bir zaman sonra âlemi İslamiyet içinde İslamın en büyük zevatından ikisi karşı karşıya iddiayı hilafetle arkalarından sürükledikleri aynı din aynı ırktaki insanları kanlar içinde bırakmakta beis görmediler.
En nihayet hilesinde muvaffak olanı, saf ve nezih olanını mağlup ve evlad ve ayalini mahvu perişan eyledi ve bu suretle hilafet unvanı altındaki saltanatı İslamiyeye tahrif etti...
Saltanatı Emeviye, büyük istilalar yapmakla beraber baştan nihayete kadar hunin ve elim vekayı ile ancak doksan seneyi doldurabilmiştir.”
Gazi Mustafa Kemal 1922 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde olayı böyle yorumlamıştı. (Fikret Otyam ‘HÜ DOST’ 6. Basım, sayfa 33)”
O ZAMANLAR TOMA’LAR YOKTU,
O ZAMANLAR BİBERLİ REZİL GAZLAR YOKTU.
O ZAMANLAR DA BİLE SAF VE NEZİH OLANLARIN EVLAT VE AYALİNİ MAHVEDEN, PERİŞAN EYLEYEN YÖNETİM YOKTU, DİNLERİ VE İMANLARI TOMA ORDUSU... ZULUMSA, BAŞ KÖŞEYE OTURAKALDI!
Berkin çocuk, toprağına kavuştuğu günün gecesinde, öğrenci Mustafa’yla ikisini rüyamda gördüm... Güleç yüzlü yüz binlerin sevgilisi/sevgilimiz Berkin çocuk Hazreti Hüseyn’in solunda, birisi Hazreti Hüseyn’in yanında oturuyorlardı. Salt onlar mı? Öncelerinden Abdullah Cömert can/Ali İsmail Korkmaz can/Mehmet Ayvalıtaş/Ethem Sarısülük can ve de Ahmet Atakan can hepsi masum hepsi pak, zulum abideleri onlar, insanlık dışıların acı örnekleri yüklü Alevi canlar...
...Ailelerine sabırlar dilediler sevenlerine selamlar... Berkin Elvan çocuk, “Gazteci amca” dedi, “Bu sevgi seli boşa gitmez değil mi?”
HEP BERABER GÖRECEĞİZ A ÇOCUK...
Kilis’te Ceylan Ali’nin kaçakçı kahvesindeyim sırtımda kocaman bi ses alıcı... Ceylan Ali “Ağam” dedi, “Sen gideli sazı elime almadım”.
Ben gideli altı ay olmuştu. Anası oğul Ali’yi pek severmiş, ondan hep “Ceylanım” dermiş böyle olmuş Ceylan Ali... Ceylan sazı eline aldı gürültü mürültü kalmadı koca kahvede...
Yaşlı bi amca geldi çoğu ayağa kalkıp yer gösterdi, o cebinden bi “otuzbeşlik” çıkardı şişenin dibine bi kaç kez vurdu, mantarı eline alıp şişeyi kafasına dikti lıkır lıkır sonra mantarı yerine soktu...
Ve Ceylan Ali bir hava vurdu, o yaşlı kişi eski bahçecilerden Hüseyin Dobuoğlu imiş. Bunlar üç dört kilometreden seslenirlermiş suyu aç ya da suyu sal gibilerden.
Dobuoğlu bi Barak havası avazlamaya başladı a Berkin çocuk, bi yeri aklımdan çıkmaz atmış yıldır:
‘ELVANIM KARA GÖZLÜM AĞLATMA BENİ...’
İlk kızım oldu adını ELVAN koduk, A Berkin Elvan çocuk... Yenileyeyim avazlanan orasını:
“ELVANIM KARA GÖZLÜM AĞLATMA BENİ”
FİKRET OTYAM / AYDINLIK