Başbakan Binali Yıldırım, geçtiğimiz gün valilerine (devletin değil onun!) seslendi. Onlara "Memleketin, milletin işini yaparken şekil, usul hatası sonuna kadar yapabilirsiniz. Mesele milletin menfaati, ülkenin geleceği ise, hata yapın. Ama hainlik yapmayın. Hata yapmaya alan var ama hainliğe yok" dedi. O gün bugündür devlette şekil ve usul hatası olağan bir hal. Olağanüstü hal koşulların da hem de. Hainlik olmasın diye karşılaştığı her yurttaşın başını yarıp gözünü çıkararak ilerliyor devlet. Hâlbuki devlet ve hukukun esasıdır şekil ve usul. Devlet şekil ve usul hatasını kural haline getirirse onun adı faşizm olur.
Mesela bu emri alan Urfa Valisi şehirdeki her türlü toplantı ve gösteriyi yasakladı. Yozgat Valisi ise şehirde yasaklayacak toplantı ve gösteri bulamadığından olmalı gidip meyhaneleri kapattı. Bu iki şehirde en temel anayasal haklar askıda yani. Bütün bunlar Anayasaya ihanet ama hükumet için sadece şekil ve usul hatası!
Başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek’in sosyal medya hesabı üzerinden “hicri takvim”e geçmek istediğini beyan etmesi tam da bu şekil ve usul hataları üzerine geldi. Her türlü ölçüsüzlüğün hüküm sürdüğü bir tuhaf yapı artık devlet. En tepesindeki şahıs kurucu anlaşmayı hükümsüz ilan ediyor. Meclis başkanlığı koltuğunda oturan cumhuriyetten ve laiklikten şikâyetçi. Bakan koltuğunda oturan anayasaya aykırı olsa da kanun hükmünde kararname çıkarabileceği kanısında. Polis gerekçesiz gözaltına aldığını canı istediğinde salabileceğini düşünüyor. Üstelik tıpkı Yenikapı çıkıntısı gibi devlette de tuhaf çıkıntılar baş gösterdi. Tuğralı kamyonet sahipleri ve hafriyat kamyonu sürücüleri kendilerinin güvenlik gücü olduğunu iddia ediyor. Toplu taşıma araçlarında türeyen asalak ahlak polislerini saymadım daha…
xxx
Devlet olduğunu iddia eden çok ama gelin görün ki ortalıkta bir devlet kalmadığının emareleri giderek çoğalıyor. Bir takım tuhaf gelişmeler oluyor mesela. İşte not ettiklerim:
Bir ihbar üzerine, Üsküdar'da Burhaniye Mahallesi Dördüncü Murat Sokak'ta polis ekiplerince arama yapıldı. İş makinesi yardımıyla yapılan aramada, toprağa gömülü yaklaşık 250 tabanca çıkarıldı. Muhbir vatandaş toprak altındaki silahları görebildiğine göre Süpermen yeteneklerine sahip olmalı. Toprağa gömülü bir sürü tabanca bulununca heyecanlandı herkes, yeni bir Ümraniye vakası yaşanacak sandı. Ama sonra tabancaların kurusıkı olduğu anlaşıldı. Ta 2009’da iş makineleriyle ezildikten sonra gömülmüştü silahlar. Fakat devlet artık gömdüklerini hatırlamıyordu ve bulunca heyecanlanıyordu haliyle. FETÖ bile diyenler oldu. Kurusıkı olunca “yerden silah fışkırdı” başlığı atamadı havuz medyası. Fetö’cüler de çıkıp “boru bu boru” diyemedi.
Devlet köprü yaptı İzmit Körfezine. Osman Gazi Köprüsü koydu adını. Karşıya geçmek 89 lira. Bir iki kilometre ötede feribot var, karşıya geçmek 50 lira. 3. Köprü yaptı Boğaz’a, adını Yavuz Sultan Selim Köprüsü koydu. Kamyoncuya geçmek 169 lira. Kamyoncu yolu daha kısa Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden geçse cezası 92 lira. Cezası neyse göze alıp kuyruk oldular 2. Köprüye.
Ankara'da darbe girişimi sırasında darbecilerin karargâh olarak kullandığı belirtilen Akıncılar Üssü yakınlarındaki Kazan ilçesinin trafik tabelası değiştirildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ilçeyi ziyareti öncesinde Kazan Belediyesi tarafından değiştirilen ilçe tabelasında “Kahraman Kazan” ifadesi yer aldı. Kahramanmaraş’a nazire! Gerçi bu tür değişiklikler meclis kararıyla olabiliyordu ama olsun. Şekil ve usul hatasıydı sonuçta, bir hainlik yoktu. Kuralı olmadığına göre çoğalır yakında; gazi tencere, şanlı hafriyat kamyonu…
Gazi deyince hatırladım; Gaziantepli Abdulmutalip Çiçek, Türkiye'nin kredi notunu düşüren Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu Moody's'i savcılığa şikâyet etti. Çiçek, Moody’s hakkında soruşturma yapılarak not açıklamasını yapan kişi ve kararı verenler hakkında kamu cezası davası açılmasını ve ülkeye giriş yasağı getirilmesini istedi. Vatandaş diye gülüp geçtiniz sanırım. Durun dahası var: Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut da Moody's'e “FETÖ'cü kılıklı, namert” namert diye seslendi ve tehdit etti. Gelen haberlere göre polis Moody’s’in bulunduğu düşünülen adreslere operasyon yapmaya hazırlanıyor. Milli irade bu, boru değil. Artık memleket için hayırlısı neyse o…
Saray’daki olağan muhtarlar toplantısı konuşmasında Lozan Anlaşmasını hedef alan Cumhurbaşkanı Erdoğan “1920’de bize Sevr-i gösterdiler. 1923’te bizi Lozan’a razı ettiler. Birileri de bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı” dedi.
Erdoğan'ın açıklamalarının ardından hemen harekete geçen ve sosyal medya hesabından bir harita paylaşan Melih Gökçek, "Zekâ küpü Lozancılar. Bak burnumuzun dibindeki bu lacivert renkli adaları Lozan'da Yunanistan'a verdik. Utanmadan Lozan'a zafer diyorsunuz" diye yazdı. Ancak Gökçek'in paylaştığı haritada bir tuhaflık vardı. Haritada Lozan'la hiç ilgisi olmayan adalar, hatta Lozan'dan önce zaten Yunanistan'a ait olan adalar da seçiliydi. Araştıranlar Gökçek'in paylaştığı haritanın, bir turizm şirketinin feribot seferlerini gösteren harita olduğunu ortaya çıkardı.
Gökçek’in Lozan tezi çökünce, AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı girdi devreye. Onun tezi Gökçek’inkinden daha kuvvetliydi. En azından harita bilgisi gerektirmiyordu. Şöyle yazdı sosyal medya hesabından: "Lozan'da en büyük ihanet Halifeliğin kaldırılmasıdır…" Ancak vekilimiz Lozan Antlaşması ile Halifeliğin kaldırılması arasında bir yıllık bir fark olduğunun farkında değildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü FETÖ çatı soruşturması dosyasına Hava Kuvvetleri’ne ilişkin çarpıcı bir rapor eklediğine ilişkin haber bunlar yaşanırken düştü devlet icraatları sepetine. Liyakat sisteminin yerine biat sisteminin getirilmesinin sonuçlarına dikkat çekilen raporda, yetenekli pilotların ordudan uzaklaştırıldığı ve yerlerine FETÖ mensuplarının getirildiği not ediliyordu. Pek çok kaza olmuştu bu yüzden. Hatta bunlardan biri çiş yaparken kullandığı F-16 savaş uçağını düşürmüş ve “şehit” olmuştu. Rapora göre kazada ölen pilot, eğitimde yetersiz görülüp elenmek istenmesine rağmen Fetö mensubu olduğu için F-16 pilotu yapılmıştı.
Rabbimize duacıyız, bunların hepsinde şekil ve usul hatası var ve fakat şükür, ihanet yok…
xxx
Fetöcü iddiasıyla on binlerce öğretmeni kapı önüne koydular. “Hata yapın ancak hainlik yapmayın” emri uyarınca Eğitim-Sen’li öğretmenlere el attılar sonra. Bizim Candan Badem’i üniversitedeki odasında bir adet Fettuhi kitabı bulundu diye karakola çektiler. Candan “vallahi ben Marksist-Leninistim” diye savunmak zorunda kaldı kendini. Durum bu kadar sürrealist bir hal arz edince devlet yaptığı işte bir tuhaflık olduğunu anlayıp salıverdi Candan’ı.
E böyle böyle devletin açığı gittikçe büyüdü. Hatta yer yer büyük bir boşluktan ibaret artık devlet. Arkadaşlar da açığı kapatmak için Ohal uyarınca ve kanun hükmünde kararname hükmünce öğretmenleri sınavsız almaya karar verdi. Mülakat yapılacaktı öğretmen adaylarıyla. “Gezi’de ne hissettin?” diye sordular mesela. “Ne yemek yapıyorsun, insan kopyası iyi mi kötü mü, maç izler misin, terör örgütlerini sayar mısın, yılbaşında kutlama yaptınız mı?” diye eklediler. “Reis deyince aklına ne geliyor” diye sorulduğu da vaki. Doğrudan “AKP”li misin” diyemedikleri için giriyorlar bu sıkıntılara. Bir kanun hükmünde kararname ile çözerler sorunu yakında. AKP’li olmayan memur olamaz dese kim ne diyecek? Liyakatın devlet yönetiminden kovulmasının üzerinden uzun yıllar geçti zaten. Sayın bakalım terör örgütlerini… FETÖ-PDY’yi söylemediyseniz güle güle.
xxx
Ciltlenirken kitap sayfalarını diplerinden birbirine bağlayan ve onları düzgün tutmaya yarayan ince bez şerittir şiraze. Sayfalar şirazeden çıktı mı, dağılır kitap. Devletin şirazeden çıkması halidir bu.
Hem görüldüğü gibi devletin kitaba, şirazeye falan ihtiyacı yok zaten. Devletimiz aradığı mutluluğu cahillikte buldu nihayet. Lozan hezimet. İçki içmek, toplanmak, gösteri yapmak günah. Çalmak, öldürmek, kayırmak günah işleme özgürlüğü. Hicri takvim elzem. Laiklik ve cumhuriyet dert. Tuğralı kamyonet ve hafriyat kamyonu demokrasi işareti. Sevişmek ayıp ama çocuklara tecavüz makbul.
Feribot seferlerinin güzergâhından belli kötü giden her şeyin emperyalizmin Müslümanlara bir oyunu olduğu. Kahrolası Moody’s…
Orhan Gökdemir
SOL