“İzliyoruz Man’leri Sarraf’ları; ne şenlikli geçiyor Aralık ayı derken,
sıkıcı geliyor hemencecik, çünkü senaryo yeni bir şey söylemiyor. Benim
için, ünlülerle dolu savlı(iddialı) başlayan ama birkaç hafta sürdükten
sonra sona erecek benzeri dizilerden biri gibi.” Kapısı aralık. Odasına
doğru sesleniyorum: “Duydun mu ufaklık?”
Elinde gazeteyle dalıyor içeriye: “Bugün 3 Aralık, Engelliler Günün kutlu mu olsun desem, bugünde bol bol ağlar mısın desem…” “Dur, dur bakalım,” diye kesiyorum, “neler saçmalıyorsun. Bu önemli konuda dalga geçmene izin veremem hem!” “Hayır, çok ciddiyim!” “Sanırım ‘elinde, ayağında, özürlü bir durum falan yok da başka önemli bir yerinde var sorun’, bunu mu demek istiyorsun?” “Eh…” diyor yalnızca. “E, söyle o zaman!” diyorum. Konuşmuyor da, parmağını şakağına bastırarak gösteriyor. “Haa, anladım, beynimde diyorsun sakatlık, aklım iyi çalışmıyor?…” Bana takılmayı sürdürüyor alayımsı: “Yaa nasıl bildin, aferin sana babacık…” “Peki, sinirlenmeyeceğim, evet sakin sakin soracağım: nerden ve neden bu yargıya vardın?” Yanıtlamıyor, gazeteyi bana uzatıyor, güle oynaya dönüyor odasına. Gitmeyeceğim arkasından, sormayacağım da. O, günü gelir söyler nasıl olsa…
Okuyorum. Veli Ağbaba, 3 Aralık Engelliler Günü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada özetle şunlara yer vermiş: “Engellilerin sorunlarının araştırılması, insanca yaşayabilecekleri ortamların hazırlanması için bugüne kadar çok sayıda araştırma ve soru önergesi verdim. Engelli öğretmenlere kadro verilmemesini, engelli memurların göreve başlatılmamasını, engelli tutukluların insanlık dışı hayatlarını, engelli avukatların yaşadıkları ızdıraplarını, engelli öğrencilerin 3. katta sınava sokulduklarını, yanlarına özel eğitim almamış kişilerin görevlendirildiğini konuşmalarımda ve önergelerimizde dile getirdim. Ancak engellilere asıl engeli Meclis’in kendisi çıkarıyor.
Araştırma önergelerimiz reddediliyor, soru önergelerimiz es geçiliyor. AKP kendi çıkardığı yasayı uygulamakta bile aciz. Engelliler hâlâ evlerinde hapis. Hâlâ okuma yazma oranı son derece düşük. Engelliler görmezden geliniyor. Türkiye'de henüz engellilerle ilgili somut ve süreklilik arz eden politikalar gündeme alınmamakta, günü kurtarmaya dönük politikalar süslenerek halka sunulmaktadır. Engellilere her yıl 3 Aralık'ta sözler verilip bir gün sonra unutulmaktadır. (…) Fırsat tanındığı zaman toplumun en çok üreten kesimi olmaya aday olan engelliler Türkiye’de halen istihdam, eğitim, ulaşım ve erişim alanlarında bin bir sorunla karşılaşmaktadır. Zihinlerdeki engeli aşmak için, engellilerin hayata eşit katılımını sağlamak için çalışmalarımıza aralıksız devam edeceğiz…”
Zafer Diper / BİRGÜN
Elinde gazeteyle dalıyor içeriye: “Bugün 3 Aralık, Engelliler Günün kutlu mu olsun desem, bugünde bol bol ağlar mısın desem…” “Dur, dur bakalım,” diye kesiyorum, “neler saçmalıyorsun. Bu önemli konuda dalga geçmene izin veremem hem!” “Hayır, çok ciddiyim!” “Sanırım ‘elinde, ayağında, özürlü bir durum falan yok da başka önemli bir yerinde var sorun’, bunu mu demek istiyorsun?” “Eh…” diyor yalnızca. “E, söyle o zaman!” diyorum. Konuşmuyor da, parmağını şakağına bastırarak gösteriyor. “Haa, anladım, beynimde diyorsun sakatlık, aklım iyi çalışmıyor?…” Bana takılmayı sürdürüyor alayımsı: “Yaa nasıl bildin, aferin sana babacık…” “Peki, sinirlenmeyeceğim, evet sakin sakin soracağım: nerden ve neden bu yargıya vardın?” Yanıtlamıyor, gazeteyi bana uzatıyor, güle oynaya dönüyor odasına. Gitmeyeceğim arkasından, sormayacağım da. O, günü gelir söyler nasıl olsa…
Okuyorum. Veli Ağbaba, 3 Aralık Engelliler Günü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada özetle şunlara yer vermiş: “Engellilerin sorunlarının araştırılması, insanca yaşayabilecekleri ortamların hazırlanması için bugüne kadar çok sayıda araştırma ve soru önergesi verdim. Engelli öğretmenlere kadro verilmemesini, engelli memurların göreve başlatılmamasını, engelli tutukluların insanlık dışı hayatlarını, engelli avukatların yaşadıkları ızdıraplarını, engelli öğrencilerin 3. katta sınava sokulduklarını, yanlarına özel eğitim almamış kişilerin görevlendirildiğini konuşmalarımda ve önergelerimizde dile getirdim. Ancak engellilere asıl engeli Meclis’in kendisi çıkarıyor.
Araştırma önergelerimiz reddediliyor, soru önergelerimiz es geçiliyor. AKP kendi çıkardığı yasayı uygulamakta bile aciz. Engelliler hâlâ evlerinde hapis. Hâlâ okuma yazma oranı son derece düşük. Engelliler görmezden geliniyor. Türkiye'de henüz engellilerle ilgili somut ve süreklilik arz eden politikalar gündeme alınmamakta, günü kurtarmaya dönük politikalar süslenerek halka sunulmaktadır. Engellilere her yıl 3 Aralık'ta sözler verilip bir gün sonra unutulmaktadır. (…) Fırsat tanındığı zaman toplumun en çok üreten kesimi olmaya aday olan engelliler Türkiye’de halen istihdam, eğitim, ulaşım ve erişim alanlarında bin bir sorunla karşılaşmaktadır. Zihinlerdeki engeli aşmak için, engellilerin hayata eşit katılımını sağlamak için çalışmalarımıza aralıksız devam edeceğiz…”
Zafer Diper / BİRGÜN