21 Mayıs 2019 Salı

AK Parti'nin futbol kaosu! - Batuhan Çolak

Başakşehir…
Miadını doldurmuş futbolculara büyük paralar ödeyerek adından söz ettiriyor. Veteranlar takımı gibi olmasına rağmen yıllardır zirveye oynuyor.
Seyircisi yok, tarihi yok, hepsinden de ötesi ruhu yok.
Ekonomik krizin sınıf ayırt etmeksizin vatandaşı vurmasıyla tepkilerin odağına oturdu.
Kulübün parası nereden geliyor?
Yüz milyonlarca TL'lik bedeller nasıl ödeniyor?
Gelir yok, seyirci yok… Tek geliri TFF'den gelen yayın geliri.
Ama sponsorları oldukça güçlü.
İktidardan onaylı ve iktidar kontrolünde ne kadar şirket varsa, hepsi reklam veriyor.
Yıllık 50 milyon avroluk bir giderden bahsediyoruz. Bunun dışında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından desteklendiği sürekli zikrediliyor.
TL cinsinden güncel kurla 336 milyon TL harcama yapıyor Başakşehir.
Bu kulübün bunca giderine rağmen borcu yok!
Başakşehir çarkı bu kadar rahat döndürürken Türkiye'nin köklü kulüpleri; Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor borç içinde yüzüyor.


AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan da Başakşehir'e sahip çıkarak "Ben kurdum" açıklaması yapmıştı:
"Ben rahatım. Niye rahatım? Başakşehir'i ben kurdum. Bir taraftan da Rize kurtardı işi, o da yükseliyor. Başakşehir'i kurduğum gibi, onun altına bir de proje takım var. O takım da benim mahalle takımı olarak 14-15 yaşında oynadığım takım. O da Başakşehir'in altyapısını oluşturuyor. Esenler Erokspor… Onlar da ikinci sırada. Başakşehir şampiyonluğu yakalarsa, bu da tabii bir devrimdir. Yani illa on binlerin veya milyonların izlediği takımlar değil, demek ki binlerin izlediği takımlar da şampiyon olabiliyormuş. İyi bir yönetim kadrosu var, Abdullah Hoca'yla. Başakşehir maliyeti düşük bir takım. Ama öbür tarafta bakıyorsunuz, milyonlarca dolara takım kuruluyor, netice yok."
Ancak, Erdoğan'ın dediği gibi olmadı.
Şampiyonluk maçında Galatasaray, Başakşehir'i sahasına hapsedip galip gelmeyi bildi ve zaferini ilan etti. Maçın istatistiklerinde de müthiş bir üstünlük kurdular. Galatasaray 18 şut, Başakşehir ise 4 şut atabildi.
Çok ilginçtir ki ezeli rekabet bile şampiyonluk gecesinde unutuldu.
Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarlarının büyük bir çoğunluğu "Başakşehir'in şampiyon olmadığına seviniyoruz, Galatasaray'ı kutluyoruz" açıklaması yaptılar.
Aslında Başakşehir'e tepkinin bu denli yükselmesi, her şeyi parayla çözen, her istediğini yapan, devletin kaynaklarını istedikleri gibi kullananlara yükselen bir tepkiydi.
Başakşehir üzerinden oluşan tepki, AK Parti'ye İstanbul'da oluşan tepkileri anımsatıyor.
İnsanlar baskıdan, dayatmadan ve kendilerinin her yaptığını doğru, başarılı gören zihniyetten bıkmış, usanmış durumda.
Tıpkı hükümete, yakın medya organlarına duyulan tepki gibi sessiz bir eylem.
Satışları yok, okuyucuları yok ama milyonlarca TL akıtılıyor.
Kaynak yine belirsiz!
Başakşehir de tıpkı hükümete yakın medya organlarının kaderini yaşıyor.
Liyakat devreden çıkınca, tek gerçeği çıkar ve para olduğu ortamda kalitesizlik tavan yapıyor.
Başarı sınırlı alanlara hapsoluyor. Kitlelerin tepkisini üzerine çekiyor.
Ve aslında yaşananlar futbolun ve ekonominin kaosu hakkında ciddi bir özet geçiyor. AK Parti'nin liyakati ortadan kaldırdığı, hepsinden de önemlisi dayanışma ruhunu ortadan kaldırdığı birçok proje, birer birer yıkılıyor.
Çünkü çok uluslu firmalar gibi bir model de izlenmiyor. Para ve kâr temelli çok uluslu şirketlerin bir diğer önemli özelliği de kendilerine ait bir örgüt kültürlerinin olmasıdır. Bu firmalar, dayatmayı sevmezler, başarı ve sonuç odaklı olunca çalışan kişilerin, genellikle hak eden bir yükseliş yaşadıklarına şahit oluruz.
Ama AK Parti bu yöntemi de uygulamıyor.
Kurulan futbol takımından, ülke ekonomisini yönetenlere "Şunun yakını, bizim arkadaşımız, filancanın tanığı, şu teşkilatın adamı" mantığı hâkim. Damadınız en liyakatli kişi olsa bile Hazine'yi ona teslim edemezsiniz. Çünkü siyasi etik normlar, buna müsaade etmez.
Dönelim tekrar çöken Başakşehir projesine.
Galatasaray maçında bir kez daha yıkıldı.
Ama asıl yıkılan Türkiye'de birçok kurumu, şirketi; parti kurumu, parti şirketi haline getiren zihniyetin çöküşüydü.
Şimdi konuşmamız gereken konu Başakşehir'e giden paraların hangi vergilerimizden kesildiği sorusudur.
Başakşehir projesine giden paralar nereden temin edilmekte, hangi ilişkiler sonucunda bu kulübe gelmektedir?
AK Parti, kendine yakın örgütlü bir kitle oluşturayım derken karşısında çok büyük bir nefret havzası oluşturuyor.
Başakşehir'in şampiyon olmadığına sevinen on milyonlarca insandan bahsediyoruz. Bu bir sosyolojik gerçekliktir; yönetim erklerinin dili, yöntemi nefreti körüklüyor.
Dahası vatandaşın parası açıkça çarçur ediliyor.


Batuhan Çolak / YENİÇAĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder