İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçen hafta yaptığı ‘İstanbul’un huzuru’ ve ‘IŞİD’ konulu açıklamalarla gündeme geldi. Önce, “Allah yapmasın da, İstanbul’da 31 Aralık 2016’dan beri tek bir patlama yok. 2.5 yıldır millet huzur ve güven içinde’’ dedi. Ardından, IŞİD’in Türkiye’de son 2.5- 3 yıldır olmadığı kadar hareketli olduğunu söyledi.
Soylu’nun ‘terör tehditi’ açıklamaları, yaklaşan İstanbul seçimleri öncesinde IŞİD’ten bir bombalı saldırı bekledikleri iması ve alt metinde bir gözdağı olarak da yorumlandı. İster istemez bir kez daha 7 Haziran- 1 Kasım 2015 kanlı seçim süreci anımsandı. “Verin 400’ü, bu iş sorunsuz çözülsün” ve “Ankara katliamından sonra anket yaptırdık oylarımızın arttığını gördük” benzeri ifadeler çağrışım yaptı.
2015’te Diyarbakır ile başlayan ve hatırlamak bile istemediğimiz, bir IŞİD filmi izledik. AKP’nin yenileyerek kazandığı 1 Kasım seçimlerine uzanan zaman diliminde, Diyarbakır, Suruç ve Ankara katliamlarında toplam 151 yurttaşımız IŞİD miting ve gösteri toplantılarında yaşamını yitirdi. Yüzlerce kişi yaralandı, organ kayıpları yaşayanlar ve tedavisi hâlâ sürenler var. Bu saldırılara ‘yol verildiği’ ya da ‘görmezden gelindiğine’ ilişkin oldukça büyük kanıtlar ortaya çıktı. Her katliam için, bir perde arkası vermek bile yeterli olacak.
• Diyarbakır’a bombaları bırakan Orhan Gönder’in kaldığı otel odası saldırıdan bir gün önce güvenlik birimleri tarafından basıldı. Ama Gönder gözaltına alınmadı.
• Suruç’ta patlamanın olduğu Amara Kültür Merkezi’nin yanında halkın ihbarı sonucu Abdullah Arslan adlı bir şahıs yakalandı. Çantasından IŞİD bayrağı çıktı. Karakolda sakalları kesildi ve serbest bırakıldı. Bugün süren davanın sanığı değil, tanık olarak bile dinlenmiyor.
• Ankara katliamında son 3 ayda gelen ve ilgili birimlere ulaştırılmayan 66 istihbarat raporu vardı. Kanlı saldırı günü gelen raporda ise bombacı Yunus Emre Alagöz’ün ismi dahi yazıyordu.
TEHDİTSE SKANDAL
Soylu’nun ‘IŞİD ve terör’ göndermelerini hafızamız ne yazık ki bu olaylarla birlikte okuyor. Eğer İçişleri Bakanı, tehditlerine IŞİD üzerinden bir yenisini ekliyorsa gerçekten ortada akıl almaz bir skandal var demektir. Ayrıca bu durumda; İstanbul’un AKP açısından öneminin, en az başkanlık ve rejim değişikliği kadar büyük olduğu da ortaya çıkıyor.
ENDİŞE İSE YİNE SKANDAL
Soylu, gerçekte samimi endişelerini dile getiriyor ise bu da başka büyük bir skandaldır. Çünkü bir bakanın halkın gözünün içine bakarak “IŞİD’de hareketlilik var” demesi “Biliyoruz ama baş edemeyebiliriz” anlamı taşır. Demokratik ülkelerde yöneticiler toplum ile endişe paylaşmak yerine olayları engellerler. Bizdeki gibi olay öncesi yayın yapılıp, olay sonrası yayına yasak getirilmez.
MADEM KAYGINIZ VARDI…
İçişleri Bakanı’na yine çok yakın zamanda gerçekleşen bazı tuhaf olaylar üzerinden bir soru yöneltmek de mümkün.
• Türkiye cezaevlerinde hasta tutukluların sayısı her geçen gün yükseliyor ve görmezden geliniyor. Oysa IŞİD’in Antep sorumlusu ve 53 kişinin katledildiği ‘Düğün saldırısı planlayıcısı’ Mehmet Kadir Cebael’in karısı ve IŞİD sanığı Fadile Halaç Cebael’in sağlık sorunları gerekçesiyle geçtiğimiz ekimde tahliye edildi.
• İstanbul Başakşehir’deki bir sitede Ruslan A., Saida N., Movsur C. ve Nagiyat M. adlı şahıslar yakalandı. İki ayrı daireden çok sayıda silah ve mühimmat ile IŞİD bayrakları ve örgütsel doküman ele geçirildi. Ayrıca Movsur C. isimli şahıs elindeki siyah naylon poşet ile çatı katına kaçtı. Poşetten çıkardığı silahı boşluğa attı. Ancak mahkemede IŞİD bayrağı ve örgütsel mühimmat üyelik için yeterli neden sayılmadı, beraat verildi. Sanıklar şubat ve mart ayında aralıklarla tahlile edildi. ‘Tazminat hakları da vardır’ denilen kararda, Yargıtay ilamı referans alındı.
• Bursa’da TEM ekipleri IŞİD sanıklarına yönelik operasyon yaptı. Gözaltına alınan Houda Z., Malika B., Fatıha T.’nin Interpol tarafından kırmızı, mavi bültenlerle arandıkları anlatıldı ancak 3 şüpheli kadın nisan ayında ilk celsede adli kontrolle tahliye edildi.
Son olarak geçtiğimiz günlerde Ortaköy’deki eğlence merkezi Reina’da yılbaşı gecesi düzenlenen terör saldırısına ilişkin davada, saldırgan Abdulkadir Masharipov’un resmi nikahlı eşi Zarina Nurullayeva ve birlikte yaşadığı Tene Traore tahliye edildi.
Ne diyelim; madem korkuyorsunuz niye serbest bırakıyorsunuz; serbest bırakıyorsanız niye korkuyorsunuz?
Erk Acarer / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder