Greg Mankiw’in ekonomi ders kitaplarındaki palavraları boş verin. Serbest piyasa rekabeti kapitalizmin mantığına aykırıdır. Bir kapitalistin isteyeceği son şeydir tam rekabet piyasası…
Joss Stone konserinin 250 liralık biletinin “hizmet bedeli” 25 lira. Kurye bedeli 12 lira. Yani 250 liralık bilet, sepete gidene kadar 287 lira oldu.
Joss Stone konserinin 250 liralık biletinin “hizmet bedeli” 25 lira. Kurye bedeli 12 lira. Yani 250 liralık bilet, sepete gidene kadar 287 lira oldu.
Bir Delinin Hatıra Defteri oyununun 100 liralık biletinin hizmet bedeli 10 lira. Kurye bedeli 9,90 lira. Sepette 119 lira 90 kuruş.
Fazıl Say’ın 315 liralık biletinin “hizmet bedeli” 35 lira. Kurye bedeli 9,90 lira. Sepette toplam 359 lira 90 kuruş.
Hangi hizmetin bedeli bu? Etkinliği internet sitesine koyma hizmeti… Peki, bu hizmetin marjinal maliyeti ne kadar? Sunucunun yıllık kirası zaten belli. Yazılımcının ücreti de… Dolayısıyla her yıl milyonlarca bilet satan Biletix’in sattığı artı bir biletin marjindeki maliyeti en fazla bir liradır, iki değil… 25 lira, 35 lira, 60 lira nedir yani?
Kaldı ki bu sözüm ona ‘hizmet’ sabit bir hizmet değil mi? Yani 100 liralık biletin hizmet bedeli 10 lirayken 315 liralık biletin hizmet bedelinin 35 lira olmasının mantığı nedir? Pahalı etkinlikleri internet sitesine koymanın bizim göremediğimiz ilave bir maliyeti mi var da bu bedel yüzdelik oran olarak alınıyor?
Joss Stone biletinin kurye bedeli 12 lira iken Bir Delinin Hatıra Defteri biletinin kurye bedeli neden 9,90 lira? Hadi bunu geçtim, biz Biletix’in UPS ile 12 liradan anlaşmadığını zaten biliyoruz. Bu işin piyasası gönderi başına 5 liradır (yazıyla beş lira), imza ve takip numarası gibi özel hizmetler varsa 6 lira olur, hadi bir lira da benden 7 lira olsun (ki öyle bir dünya da yok, PTT bu işi 2 liraya yapıyor). Yani 12 liralık kurye bedelinin Biletix’e maliyeti taş çatlasın 7 lira, kalan en az 5 lira yine Biletix’in kasasına gidiyor.
12 liralık kurye teslimatını almayanlar için ise hızlı bilet ve cepte bilet diye iki seçenek var. İkisi de 3 lira 50 kuruş. İlkinde bilet e-posta hesabınıza gönderiliyor, siz çıktısını alıp gidiyorsunuz. İkincisinde cep telefonunuza barkod geliyor, onu okutup içeri giriyorsunuz. Bu işlemlerin Biletix’e maliyeti nedir? 0 lira. Yazıyla, sıfır lira. Bu saçmalığın kâr oranı matematikte tanımsız. Taş atıp kolunuz mu yoruluyor da e-posta yollamak için vatandaştan 3 buçuk lira istiyorsunuz?!
Diyeceğim, Biletix hem hizmet bedeli kisvesi altında vatandaşı kazıklıyor hem de kurye bedeli ve hızlı bilet ile haksız kazanç elde ediyor. Eskiden hizmet bedelinin üzerine ‘işlem bedeli’ diye başka bir avanta daha alıyordu. Şimdi işlem bedelini hizmet bedeli ve kurye bedelinin içine yedirmişler.
Üstelik bilet iadesi, memnun kalmama, vazgeçme vesaire gibi tüketici haklarınızın hiçbiri de yok!! Etkinlik iptali söz konusu olduğunda paranızı mecburen iade ediyorlar ama “taşıma maliyeti müşterinin UPS’e yaptığı ekstra bir ödeme” diyerek kurye bedelini iade etmiyorlar. Böylece, etkinlik iptal olduğunda bile, hiç değilse UPS ile yaptıkları anlaşmadaki fark yine Biletix’e kalıyor.
TEKEL = RANT = HAYAT PAHALILIĞI
Bir şirket böyle uydurma bedeller, fahiş kurye ücretleri ve saçma sapan iade politikaları ile nasıl iş yapabiliyor? Çünkü insanların başka seçeneği yok. Rekabetçi bir piyasa olmadığı için fiyat kıracak ya da müşteriye daha iyi hizmet verecek şirketler çıkamıyor. Online bilet dağıtımı yapan Biletino, Biletiva, Biletini Al vs. gibi başka siteler de var tabii ama pazar payları Biletix’e rakip sayılamayacak kadar düşük. Mesela bir ara TicketTürk vardı, direnemedi ve kapandı gitti. Diğerlerinin ne kadar dayanabileceğini zaman gösterecek.
Greg Mankiw’in ekonomi ders kitaplarındaki palavraları boş verin. Serbest piyasa rekabeti kapitalizmin mantığına aykırıdır. Bir kapitalistin isteyeceği son şeydir tam rekabet piyasası… Kapitalist, rekabeti ortadan kaldırmak için endüstriyel casusluk (industrial espionage) dahil yasadışı yolları bile dener. Kapitalistin öncelikli maksadı rakip şirketleri ortadan kaldırmak suretiyle tekel olabilmektir. Tekel demek, garanti getiri yani rant demektir. İnsanlar başka seçenekleri olmadıkları için Biletix’in farazi bedeller altındaki fahiş fiyatlarını ödemek zorunda kalıyorlar. Biletix yılda tahminen 6-7 milyon bilet satıyor. Yani sırf bileti e-postayla yollama işinden elde ettikleri gelir yılda 20 milyon lira, masrafsız. Nasıl zengin olunuyor görüyorsunuz değil mi?
Maaşınız insan gibi yaşamaya neden yetmiyor? Çünkü bir konsere gitmek istediğiniz zaman, Biletix sağ olsun, Ticketmaster’a takribî yüzde 20-30 fazladan rant ödemek zorunda kalıyorsunuz. Ya da sinemaya gitmek istediğiniz zaman, Cinemaximum sağ olsun, Mars Cinema Group sizden yüzde 20-30 fazladan alıyor. İnternet aboneliği, futbol ve sinema paketleri, cep telefonu tarifeleri, yedikleriniz, içtikleriniz vs. hepsinin fiyatları piyasa gücü nedeniyle şişiyor. Demem o ki kapitalizmdeki tekelleşme eğilimi hayat pahalılığınızın başlıca sebeplerinden biridir.
BİLET DAĞITIM SEKTÖRÜ REKABETE AÇILMALI MI?
Biletix gibi birbiriyle aynı ölçekte 20 tane bilet sağlayıcı site olduğunu düşünün. Ne yapacaksınız, her defasında site site gezip bilet mi arayacaksınız? Saçmalık… Ben etkinliklere göz atacağım zaman hepsinin tek bir sitede kategorik başlıklar altında olmasını tercih ederim. Böylesi herkes için daha pratiktir. Bakın mesela Biletino hizmet bedeli olarak bilet başı sabit 2 buçuk lira alıyor, 100 liralık biletten de 250 liralık biletten de… Üstelik bileti de e-posta adresine ücretsiz olarak gönderiyor. Ama çoğunuz Biletino’yu duymamıştır bile. Popüler etkinliklerin tekeli Biletix’te olduğu sürece Biletino’ya neden bakasınız ki?!
Dolayısıyla bilet dağıtım piyasasında tam rekabet zaten manasızdır. Fakat tekel özel bir şahsa ait olunca bu bir iş olmaktan çıkıp birkaç vampirin hesabına yatan garanti rant haline geliyor. Bunlardan ötürü, bilet dağıtımı kâr amacı gütmeyen bir halk tekeli olmalıdır. Bunun mevcut sistem içinde iki yolu vardır. Birincisi, halkçı bir iktidarın yasayla özel tekeli devletleştirip biletleri tek bir site/uygulama üzerinden marjinal maliyetine satmasıdır. İkincisi ise, eğer iktidar devletleştirme yapmıyorsa, bilet sağlayıcılığı yapan bir işçi kooperatifi kurmaktır. Fakat Biletix’in hali hazırda bir ilk-hamle avantajı var, zaten bu yüzden tekel oldu. Kooperatif fiyat kıracak olsa dahi (ki zaten diğer bilet sağlayıcılar daha düşük komisyonla çalışırlar) Biletix’in yıkıcı fiyatlandırma uygulayarak rakibini kolayca saf dışı edebilecek ekonomik ve siyasi forsu var. Biletino’nun Biletix’in tekelini kıramadığı bir piyasada bir işçi kooperatifinin kırması pek kolay olmasa gerek.
Serbest piyasa kapitalizmi, vatandaşın değil dev şirketlerin lehine tasarlanmıştır. Zira Biletix, Rekabet Kurumu’nun 2013 yılında yürüttüğü soruşturmadan herhangi bir ceza almadan çıkmıştı. Bir rekabet hukuku düşünün ki Türkiye’de tekel denince belki de akla gelen ilk şirket olan Biletix’in tekel olmadığı sonucuna varsın. Midyat, Seyfo!! Gülün…
ANIL ABA / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder