AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, parti toplantısında İş Bankası hisselerinin Hazine'ye devrini istiyor, BDDK ve SPK başkanlarını parti toplantısına çağırıyor ve 'bir partinin bankası olamaz' diyor. Daha önce Menderes ve Evren'in 'başardığı' şekilde İş Bankası hisselerini kontrolüne almak isteyen Erdoğan'ın bu konuda attığı adımları ve söz konusu hisselerin…
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP MYK toplantısında CHP’nin İş Bankası’ndaki hisselerinin Hazine’ye devri için talimat verdi. Erdoğan’ın bu talimatıyla konu yeniden gündeme gelirken, tartışmanın oldukça eski bir tarihi ve kaçırılan bir "esas" noktası bulunuyor...
Tartışmanın tarihi: Nedir bu vasiyet?
Mustafa Kemal Atatürk, 5 Eylül 1938’de el yazısıyla kaleme aldığı vasiyetnamesinde, İş Bankası’ndaki hisselerini belli şartlar altında CHP’ye bırakıyordu:
“Malik olduğum bütün nukut ve hisse senetleriyle Çankaya’daki menkul ve gayrimenkul emvalimi Cumhuriyet Halk Partisi’ne atideki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum:
1) Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
2) Her seneki nemadan, bana nisbetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule’ye ayda bin, Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülkü’ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile’ye şimdiki yüzer lira verilecektir.
3) Sabiha Gökçen’e bir ev de alınabilecek ayrıca para verilecektir.
4) Makbule’nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.
5) İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.
6) Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil kurumlarına tahsis edilecektir.”
Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası olarak kurulan İş Bankası, bizzat Atatürk'ün talimatıyla İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlar doğrultusunda 26 Ağustos 1924 tarihinde kuruldu. Bankanın ilk genel müdürü ise Atatürk’ün talebi üzerine Celal Bayar oldu.
Yani Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulan bir banka ve onun vasiyetine konu olan söz konusu bankadaki hisseleri tartışmaların ilk dayanağı olarak dikkat çekiyor.
Para zaten AKP kontrolündeki kurumlara gidiyor
Söz konusu hisseler ise vasiyet gereği CHP’nin kasasına değil “Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil kurumlarına tahsis edilecektir” denilerek bu iki kuruma gönderiliyor.
Yani Atatürk’ün vasiyetiyle paraların gittiği bu iki kurum, şu anda AKP kontrolü altında ve paralar bu iki kuruma gidiyor.
Menderes ve Kenan Evren de Hazine’ye devretmişti
CHP’nin İş Bankası’ndaki yüzde 28’lik Atatürk hissesi tarihte iki kez Hazine’ye devredilmişti. Bunu ilk yapan Demokrat Parti'ydi. 14 Aralık 1953 tarihinde CHP’nin malları Hazine’ye devredilmişti.
Daha sonra Anayasa Mahkemesi’nden dönen bu kararın ardından söz konusu hisseler 1963’te CHP’ye iade edildi.
İade kararında vasiyetin mülkiyet ve miras hakkının tabi sonuçlarından biri olduğuna yer verilecekti.
CHP’nin söz konusu hisseleri 12 Eylül darbesi sonrası parti kapatıldığı için yeniden Hazine’ye devredilirken, CHP’nin yeniden açılması sonrası hisseler de partiye iade edilmişti.
AKP ilk adımı bundan 14 yıl önce attı
AKP’nin İş Bankası hisseleri konusundaki ilk adımı bundan tam 14 yıl önce atıldı. 2006 yılında CHP’ye yüklenen bir açıklama yapan Erdoğan, “Dünyada bankası olan tek parti Cumhuriyetçi Halk Partisi'dir. Halkımızın bunu bilmesi lazımdır” derken, “CHP, Atatürk'ün vasiyetini yerine getirmiyor. Atatürk, İş Bankası'ndaki parasından manevi evlatlarına verilmesini istemişti. Bu vasiyet yıllardır yerine getirilmedi” ifadesini kullanmıştı.
Erdoğan’ın bu açıklaması sonrası kısa süreli alevlenen tartışma, daha sonra unutulacaktı.
Dersim ve İş Bankası…
Konu 2011’de ilginç bir şekilde yeniden gündeme gelecekti.
Erdoğan’ın Dersim Katliamı özrü, Kılıçdaroğlu’nun "mağdurlara tazminat ödensin” açıklamasıyla tamamlanırken, Sabah gazetesi, Kılıçdaroğlu’na “samimiyet” testi olarak İş Bankası’ndaki CHP hisselerinin satmasını, bu parayı tazminat olarak ödemesi önerisini yapacaktı.
Sabah yeniden gündem yapınca konuya ilişkin açıklama yapan AKP kurmayları, CHP’nin “ticaretin tam göbeğinde yer almanın avantajlarını kullandığını” söyleyecek, “Siyasi partiler ticaret yapamaz” ifadesini kullanacaktı.
Hem AKP hem CHP hem de MHP gibi partilerin tamamı “ticarin göbeğinde” yer alırken, söz konusu açıklamalar o dönemde tartışma konusu olmuştu.
2018’de yeni dalga
Tartışma 2018 yılında Erdoğan’ın yaptığı "CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü suistimal ederek, onun Cebi Hümayunundan dediğim, İş Bankası hisselerinin yüzde 28’inin sahibi durumunda. Oradan para alamıyor ama yönetim kurulunda dört üyesi var. Bu dört üye ne iş yapar?” Açıklamasıyla yeniden alevlenirken, Erdoğan’ın bu açıklaması sonrası İş Bankası’nın hisseleri yüzde 4 değer kaybetmişti.
Bankadan yapılan açıklamada “Türkiye'nin milli sermayesi olarak, üstlendiği sorumluluğun bilincini faaliyetleri ile daima ortaya koyan İş Bankası siyaset malzemesi yapılamayacak önemde bir kuruluş olup, özellikle ülkemizin yoğun ve hassas gündemi içinde tüm değerlendirmelerin bu önem çerçevesinde yapılması milli menfaat meselesidir” denilirken, “Atatürk'ün vefatının ardından vasiyetnamesine uygun olarak Atatürk hisseleri Cumhuriyet Halk Partisi'ne devredilmiş, yine vasiyete uygun olarak hisselerin oy hakları Cumhuriyet Halk Partisi tarafından kullanılmış, hisselerden kaynaklanan temettü vasiyette belirtilen şekilde Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu'na tevdi edilmiştir. Banka'nın 100 yıla yaklaşan tarihi içerisinde bu hisselerin mülkiyetine ve temsiline dair ortaya çıkan farklı görüşler nedeniyle konunun yargıya taşındığı da olmuştur” ifadesi kullanılmıştı.
CHP’den Katarlılar iddiası
AKP’nin İş Bankası hisselerine ilişkin açıklamasına tepki gösteren CHP, Katar iddiasını gündeme getirmişti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İş Bankası açıklamalarına, “Belli ki tulumbanın suyu tükendi. İş Bankası hisselerini Hazine’ye aktarmak istiyorlar oradan Varlık Fonu’na, oradan da Katarlılara” ifadesini kullanırken, AKP bu iddialara sessiz kaldı.
‘CHP buna direnir’
CHP Meclis Grup Başkanvekili Özgür Özel ise, söz konusu düzenleme hazırlığına direneceklerini söylerken, “Hadi bakalım getirin Kenan Evren’in yaptığını yapın, utanmadan sıkılmadan yapın. Zaman Gazetesi’nin manşetten İş Bankası ile ilgili yapmış olduğu çağrılara uyun bakalım. Zamanında FETÖ’cüler de istiyordu. Buna tenezzül ederseniz bizim buna karşı nasıl mukabele edeceğimizi, nasıl cevap vereceğimizi kolay kolay öngöremezsiniz. CHP buna direnir. En sonunda başarsanız da hukuktan döner. Her şeyi yapsanız 20 sene sonra bir CHP Grup Başkanvekili bu kürsüden ‘Geçmişte buna Recep Tayyip Erdoğan da buna tenezzül etmişti’ diye belki birilerine bir şey söyler. Utanılacak işler yapıyorlar” demişti.
Üyeleri Erdoğan atasın önerisi
Söz konusu tartışma geçtiğimiz yıl da yer yer gündeme gelirken Erdoğan salgın günlerini de fırsata çevirerek kısa sürede düzenlemenin hazırlanmasını istedi.
Düzenlenenin kapsamı ve hisselerin devrinin nasıl yapılacağı merak konusuyken, konuya ilişkin Yeni Şafak gazetesinden, “CHP’nin atadığı İş Bankası Yönetim Kurulu üyelerini bundan böyle Erdoğan atayacak” iddiası gelmişti.
Öte yandan geçtiğimiz Şubat ayında AKP Genel Merkezi’nde İş Bankası’ndaki CHP hisselerinin hazineye devri için oluşturulan komisyonun toplantısına SPK ve BDDK Başkanlarının da katıldığı ortaya çıkmıştı.
Ne kadar para aktarıldı?
CHP’nin İş Bankası’ndaki toplam hissesi yüzde 28’e tekabül ediyor. Bu hisselerden sağlanan gelir ve kurumlara aktarılan para merak konusuyken, CHP’li Özgür Özel 2017’ye ilişkin şu bilgiyi aktarmıştı:
İş Bankası'na yönetim kurulu üyesi veriyoruz, hisseleri düzgünce temsil ediyoruz, bankanın iyi kararlar almasına katkı sağlıyoruz, parayı da Türk Dil ve Türk Tarih Kurumuna yolluyoruz bir kuruşuna dokunmadan. Sayıştay raporu, Türk Dil Kurumu 2017 yılında İş Bankası'ndan 146 milyon TL para aldı. Hesaplarında 1,5 milyar TL var. Bu paranın 18.5 milyon TL'sini harcamışlar.
Peki, ya emekçiler?
AKP ve CHP hisselerin temsiliyetine ilişkin tartışmalara devam ederken, AKP’nin niyeti bankanın kontrolünü tümden eline almak, CHP’nin amacı ise söz konusu hisseleri AKP kontrolüne bırakmamak…
Tartışmalar bu eksende devam ederken, geçtiğimiz Şubat ayında devam eden toplu sözleşme görüşmelerinde ortaya çıkan komik zam teklifi emekçilerin tepkisini çekmişti. Patronların Ensesindeyiz ağı etrafında bir araya gelen İş Bankası Komitesi, bankada “İş’in kalbinde siz varsınız” diyerek övülen emekçiler için sözleşme masasına aşağıdaki taleplerin koyulmasını istediklerini tekrar hatırlatmış ve mesai arkadaşlarını toplu iş sözleşmesi sürecini birlikte takip etmeye davet etmişti:
“1. Yoksulluk Ücretlerinde Çalışmak İstemiyoruz: 2019 senesinde on iki aylık ortalamalara göre yıllık enflasyon oranı ise %15,18 olarak açıklandı. Yine aynı hesaba göre en büyük harcama kalemini oluşturan gıda ve alkolsüz içeceklerde oran yüzde 19,54. Son sözleşmeden itibaren geçen 2 senelik zamanda doğalgazda zam 65’i, elektrikte yüzde 70’i geçmiştir. Bizim enflasyonumuz gıda, barınma, ulaşım gibi masraflarla makyajlanmış resmi hesaplarla uyuşmamaktadır. Sendikanın bağlı olduğu konfederasyonun hesabına göre 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı Aralık 2019’da 7.045 TL’dir. Bu hesabı doğru kabul edersek örneğin Türkiye’nin en büyük özel bankası İş Bankası’nda yıllardır çalışan bir çiftin ailesi var olan ücret skalasına göre büyük olasılıkla yoksul olmalıdır! Ne jest ne de hükümetin arkasına saklanmayı kabul ediyoruz, emekçiler olarak hakkımızı istiyoruz.
2. Mesken Tazminatı veya Görev Yeri Ücreti İstiyoruz: Büyük kentlerde gıda, barınma, ulaşım enflasyon başka herhangi bir kente göre çok daha fazla yaşamımızı olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle birçok kamu kurumu ve bankada uygulandığı gibi ücretlere ek olarak mesken tazminatı çalışanlara ödenmelidir.
3. Kreş Hakkı İstiyoruz: İş Kanunu’ndan kazanılmış bir hak olan kreş hakkı için, kanunun bilinçli bir şekilde açık kapı bıraktığı sembolik cezanın arkasına sığınılmaktan vazgeçilmelidir. İş Kuleleri ve yeterli sayıyı sağlayan ilçe belediyesi sınırlarındaki şube çalışanlarına kreş hakkı tanınmalı ya da kreş desteği ödemesi yapılmalıdır.
4. Servis Kesintisi Kaldırılmalıdır: Çeşitli gerekçelerle çalışanlardan toplanan servis kesintisi garipliğine sembolik bile olsa son verilmelidir.”
SOL Haber Merkezi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder