Eşsiz, rakipsiz bir hikâye anlatıcısıydı. Halalarımdan duyardım; henüz küçük bir çocukken kız kardeşlerine korkunç bir despot gibi davranır, at niyetine üzerlerine binip onları dört nala Trier’deki Markusberg’e doğru sürermiş. Daha da beteri, kirli hamurla ve hamurdan da kirli elleriyle yaptığı kurabiyeleri yemeleri için diretirmiş. Fakat onlar karşılığında anlatacağı hikâyeler hatırına “sürülmeye” katlanır ve kurabiyeleri mızırdanmadan yerlermiş…
Kızı Eleanor babasının daha küçük çocukken hikâye anlatıcılığındaki maharetini halalarından duyduğu kadarıyla böyle anlatır.
Okul arkadaşları da kolayca hicivsel mısralar ve taşlamalar oluşturma mahareti nedeniyle ondan çekinir, korkarlarmış.
Yordam Kitap’tan çıkan “Karl Marx ve Dünya Edebiyatı” kitabı bu ve benzeri anekdotlarla dolu.
★ ★ ★
Marx'la ilgili hikâye çok.
Ancak çocukluğu hakkında çok az bilgi mevcut. Kısıtlı bilgiler dahi Marx’ın ne kadar renkli bir karakter olduğunu gösteriyor.
Arkadaşları koyu ten rengi ve dalgalı saçlarına atfen onun Kuzey Afrika halkı Moor'lara benzediğini düşünerek "Moor" diye çağırırken o da çocuklarının kendisini "Yaşlı Nick" ve "Charley" diye çağırmalarını istermiş mesela!
Evde kızları tarafından yapılan oyun anketinde çoğuna da şakayla karışık verdiği yanıtlarda sevdiği rengin kırmızı, sevdiği yemeğin balık, sevdiği bitkinin defne ağacı olduğunu şairlerden Shakespeare ve Goethe’nin favorisi olduğunu biliyoruz.
★ ★ ★
Marx’ın hayatının ilk dönemlerinde ona bir edebiyat kariyeri bahşeder gibi görünen pek çok şey vardır. Bu olağanüstü beynin edebi yanının oldukça güçlü olduğu kabul edilir. Yazdığı şiirlerden kaleme aldığı oyunlara, hikâyelerden makalelere çok yönlü kişiliği kendisini her alanda gösterir.
Hayatının çeşitli dönemlerinde edebiyatla ilgili söyledikleri, kendi zevki, eğlencesi ve öğrenimi için okuduğu pek çok romanı, şiiri, oyunu nasıl kullandığını edebiyat eleştirisinin terminolojisini ve kavramlarını edebiyatla doğrudan ilgili olmayan çalışmalara nasıl dâhil ettiği bilinir.
Hukukun yanında felsefe, tarih okuması, birçok dil öğrenmesi düşünsel yapısını geliştiren unsurlardan.
İnsanlık tarihin en önemli şahsiyetlerinden birine dönüşmesinin, insanlık tarihine yön vermesinin temelinde de bu çok yönlü yeteneği var.
Tembellik Hakkı kitabının yazarı da olan damadı Paul Lafargue, asıl dinlenme biçiminin matematik olduğunu söyler. Sadece dinlenmek için değil, yine Lafargue’nin dediğine göre sevgili eşi Jenny’nin hastalığı sırasında Marx üzüntüsünü unutmak için de matematiğe sığınır.
★ ★ ★
Trier’de doğan Marx’ın büyük bir düşünce insanı olmasının yanı sıra bir de özel yaşamı var. Gençken sarhoş olup halkın huzurunu bozmaktan gözaltına alınması Bonn sokaklarını birbirine katmışlığı da bulunuyor.
Bonn Üniversitesi'ndeyken polis tarafından takibe alınan “sakıncalı” Şairler Kulübü’ne katılması, bir dönem Trier Taverna Kulübü İçiciler Derneğine eş başkanlık yapması kavgalara karışması, üniversitede düello yapması gibi.
Bonn’daki bütün bu “sakıncalı” halleri ve derslerindeki başarısızlıklar nedeniyle babası tarafından Berlin Üniversitesi'ne gönderilse de bir şey değişmez. Hukuk fakültesine kaydolmasına rağmen "felsefe olmaksızın hiçbir şeyin tamamlanamayacağını" düşündüğü için bu iki disiplini bir şekilde birleştirme yolunu bulur.
Felsefe hayranlığı onu Hegel'in düşüncelerini tartışan Doktor Kulübü (Doktorklub) isimli öğrenci grubuna yolunu düşürür. Burada Genç Hegelciler olarak bilinen radikal düşünürlerden oluşan grupla tanışır. Ve bir anlamda bu onun hayatının dönüm noktası olur. Genç Hegelciler Hegel'in metafizik öngörülerini eleştirir, sol bir perspektiften diyalektik yöntemini geliştirir.
★ ★ ★
Sonrası malum. Bilinen bir hikayedir.
Bilimsel Sosyalizmin kurucusu ömrünü, eserlerini insanlığın kurtuluşuna adar. Izdırap içinde, sürgünlerde, yoksulluk içinde bir ömür geçirse de davasından dönmez.
Bugün 5 Mayıs. Marx’ın 202’nci doğum günü. 5 Mayıs 1818 tarihinde Almanya’nın batısındaki Trier’de başlayan yaşam öyküsü Londra’da sürgünde sona erse de hayaleti bütün dünyada dolaşmaya devam ediyor.
İyi ki doğdun Karl Marx… İyi ki Das Kapital’i, Komünist Manifesto’yu yazdın, insanlığa kurtuluşun reçetesini gösterdin…
İbrahim Varlı / BİRGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder